Wanjeonhan (완전한) ✓

yenaa_w által

64K 5.6K 3.8K

Jimin Yoongi'nin mükemmelliğin vücut bulmuş hali olduğunu düşünüyordu. ♤ #1 yoongi #1 semegi #1 soft #2 ukemi... Több

First Talk
First Smile
First Luck
First Message
First Deal
First Sunset
First Run Away
First Wonder
First Yeontan?
First Love
First Hug
First Sleep
First Match
First Realisation
First Thank You
First time in 8 years
First Home Visit
First Leaving
First Coffee
First Fireworks
First Festival
First Meeting
First Tears
First Court
First Acceptance
First Fear
First Cliché
First No
First Jealous
First Birthday
First Study
First Nursing
First Travel: final
Teşekkürler
Special: First Christmas

First Confession

1.2K 129 224
yenaa_w által





Jimin

Montuma sıkı sıkı sarılırken bacaklarımı mümkünmüş gibi biraz daha kendime çekmiş ve çenemi de dizlerimin üzerine koymuştum. Hava bugün de kapalıydı ve büyük ihtimalle sahilde olduğumdan, çok esiyordu. Burnumu artık ağladığım için değil üşüdüğüm için çekmeye başlamıştım ama umurumda olduğu söylenemezdi.

Dün kafeden ağlayarak çıktığımda hava kararana kadar yürümüş ve eve gider gitmez de odama çıkıp kapıyı kilitlemiştim. Mutsuzdum, kalbim kırılmıştı ve anneme somurtmak istemiyordum, yüzlerce soru soracağından emindim. Chaeyoung'u da terslersem hemencecik ağlardı ve bu istediğim son şey bile değildi.

Yemek yememiştim, ağlamış biraz neyi yanlış yaptığımı düşünmüş, biraz kendimi suçlamış ve biraz da bana umut verdikleri için Taehyung'la Jungkook'a sövmüştüm. Sabah ise huzursuzlanarak erkenden uyanmıştım. Uykumu alamamıştım, bugün hafta sonuydu ama her canım sıkkın olduğunda olduğu gibi sabahın köründe uyanmıştım.

Ben de bundan yararlanarak yatağımdan kalkmış ve hazırlanıp kimse uyanmadan evden çıkmıştım. O an aklımda gideceğim bir yer yoktu ama saatler sonra kendimi kuaförün önünde bulduğumda düşünmemiştim.

Depresyondaymışım gibi hissettirse de depresyonda değilmişim gibi de hissetmediğimden aldırmamıştım ve farklılık biraz da olsa iyi gelmişti.

Kuaförde saatlerce uğraştıkları saçım şimdi karmakarışık bir hal almıştı ama sorun değildi. Denizin tuzlu kokusu, soğuk rüzgar ve gözümün önüne gelen Yoongi'yle deniz kabuğu topladığımız anı gayet hoştu.

Gözlerim sert rüzgardan dolayı dolmaya başlamıştı ki sağ tarafımdan gelen hareketlilikle yerimde sıçrayarak oraya dönmüştüm. Yoongi kafasını bir saniye bile bana çevirmeden yanıma bağdaş kurarak oturduğunda tek yapabildiğim büyütmüş olduğum gözlerim ve aralık kalan dudaklarımla ona bakmak olmuştu.

Gerçek olduğuna emin olmak adına gözlerimi kırpıştırarak burnumu çekmemle bana dönmesi bir olurken dona kalmıştım.

Saçları... simsiyahtı.

Çok güzeldi, o kadar güzeldi ki gözlerim şimdide güzelliğinden dolayı dolmaya başlarken bakışlarımı ancak dakikalar sonra gözlerine indirebilmiştim.

O da aynı şaşkınlıkla benim saçlarıma bakıyordu.

Bir kaç saat önce pembeye boyattığım saçlarıma...

Farkında olmadan aynı anda renklendirdiğimiz saçlarımız nefesimi keserken bakışlarım kucağındaki pakete kaymış ve yutkunmuştum. Şimdi neden buraya geldiğini anlamıştım. Parfümün kendisinde kalmasını istememiş olmalıydı.

Bakışlarımı paketten çekip hala saçlarımda gezinen gözlerine çıkardığımda dolan gözlerimi kırpıştırmış ve "Ne-neden buradasın hyung?" demiştim. Kekelememi umursamamıştım, dünden beri ağlamaktan başka bir şey yapmadığım için konuştuğumda boğazım acımıştı ama sonunda gözlerimin içine bakabilmişti.

Gözlerinden yakalayamadığım pek çok duygu geçerken dudaklarına hafif bir gülümseme hakim olmuş ve kucağındaki paketi bana uzatmıştı.

Tahminimin doğru çıktığını düşünerek boğazım yanmaya başladığında "Sende kalsın istemedin tabi..." diye mırıldanmıştım.

Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki, rüzgarla birlikte duymamış olabileceğini düşünmüştüm ama o, ben konuşmamı bitirir bitirmez "Hayır." diyerek reddetmişti beni.

Sesini duymamla kucağımdaki paketten gözlerimi çekip ona baktığımda ise gözlerini kaçırmış ve "Ait olduğu kişiye vermek istedim sadece." demişti.

Dudaklarıma eziyet etmeye başlarken bakışlarımı ondan çekmemiştim. Sadece bir gün olmuştu görmeyeli ama içimde gittikçe büyüyen bir özlem hissediyordum. Karşımda duruyordu ama bulunduğumuz durum o kadar boktandı ki karmaşık hislerle dolup taşıyordum. Öyle ki bir süre rüzgarda dalgalanan siyah saçlarını izlemiş ve kendimi bu soğukta incecik giyindiği için ona kızarken bulmuştum.

Bakışları seneler geçmiş gibi hissettiren bir sürenin ardından aniden bana döndüğünde uzanıp iki elimi de tutmuş ve bana yaklaşmıştı. Beklemediğim hareketinden dolayı gözlerim büyürken gülümsemiş ve "Aptalca davrandım değil mi?" diye sormuştu.

"Anlatacağım."

Anlamamıştım. Ne demek istediğiyle ilgili hiç bir fikrim yoktu bu yüzden gözlerim olabilirmiş gibi daha çok büyürken ne anlatacağını kestiremiyordum.

Gıkımı çıkarmadan ona bakmaya ve ellerimden vücuduma yayılan sıcaklığa tepki vermemeye devam ettiğimde dudaklarını yalamış ve "Dün sabah..." demişti. "Annemle kahvaltı yapmaya gittim, biliyorsun."

Bildiğimi belirtmek için başımı hızlı hızlı sallayarak onu onayladığımda "Kore'ye döndüğünden beri otelde kalıyordu, ayrıca bir veteriner olduğunu öğrendim." demişti.

İlgiyle onu dinlerken bakışlarımı bir saniye olsun gözlerinden çekmiyor ve anlatmaya devam etmesi için ellerini sıkıyordum. Bundan destek almış gibi kayarak biraz daha bana yaklaştığında "İzlanda'da kendi kliniği var ve..." diyerek yutkunmuştu.

"Onunla birlikte İzlanda'ya gitmemi istedi."

Başıma çekiç yemişim gibi bir ağrı saplanırken ne kadar bencil olduğum hakkında kendimi yemeye başlayacakken sanki düşüncelerimi duymuş gibi "Gidemedim." diyerek beynimin içindeki bütün sesleri susturmuştu.

"Ne, neden?" diye sorduğumda gülümsemiş ve bakışları bir anlık birleşik ellerimize kayıp tekrar beni bulmuştu.

"Dün bana sana alışıp alışmadığımı sormuştun..."

"Hm hm" diyerek onu onayladığımda "Cevap veremedim çünkü sana yalan söylemek istememiştim." demişti.

Anlamıyordum ya da anlıyor ama gerçekliğine inanamıyordum ama gittikçe yoğunlaşan bakışları ve ara ara bana yaklaşan bedeniyle etrafımız bir anda aşırı sıcak bir hal almaya başlamıştı.

"Sana alıştım." demişti. "Sürekli etrafımda olmana, beni asla tahmin edemeyeceğim yerlere götürmene, bana bakarken sürekli heyecanlanmana ve daima gülümsemene alıştım."

"En küçük temasımızda kalbinin hızla atmasına, gerildiğinde bacağını sallamana ve utandığında gözlerini kaçırmana çok alıştım."

Dilimi yutmuş gibi söylediklerini dinlerken mutluluktan ağlayacağım hissediyordum. Burnumu çekmemle kıkırdadığında iyice bana yaklaşmış be alınlarımızı birleştirmişti. Ona yaptığım parfümün kokusu burnuma dolarken titrek bir nefes verdiğimde "Jimin sen bana kendine alıştırmaktan fazlasını yaptın." demişti.

"Sen bana kendini aşık ettin."

Her hangi bir tepki vermeme izin vermeden dudaklarımızı birleştirdiğinde bayılacağımı sanmıştım. Çok fazlaydı, duyduğum kelimeler, kulağımda yankılanan kalbimin sesi ve dudaklarımın üzerindeki dudaklar çok fazlaydı ama çok güzeldi.

Geri çekileceği sırada elimi tutan ellerinden kurtulmuş ve yanaklarına sararak çekilmesine izin vermemiştim. Dudaklarını hareket ettirirken kucağımdaki paketi alarak görmediğim bir yere bırakmış ve üzerime eğilmişti.

Alt dudağımla ilgilenirken kendimi tamamen ona bırakmıştım yoksa gerçekten bayılacağımı hissediyordum. Anlamış gibi elleri yaslandığı yerden ayrılmış ve belimi bulmuştu. Geri çekilip dudaklarıma son bir öpücük bıraktığında bu sefer ona izin vermiş ve yanaklarındaki ellerimi omuzlarına indirmiştim.

Kendimi kaybettiğim yoğunluktan dolayı gözlerimi açamazken "Çok güzelsin." dediğini duymuştum. Gözlerimi açıp daha önce hiç tanıklık etmediğim kadar derin bakışlarıyla karşılaştığımda kalbim bir kez daha teklemiş ve "Zaten güzeldin şimdi de pamuk şekere benzemişsin." demişti.

Aynı anda kıkırdamaya başladığımızda ellerini belimden çekmeden kayalığa oturmuş ve başını sallayarak gözüne giren saçlarını çekmeye çalışmıştı. Omzundaki ellerimden birini kaldırıp onun yerine saçlarını düzeltirken dudaklarımdaki gülümsemeyi silmemiş ve "Seni seviyorum." demiştim.

Dudaklarına şimdiye kadar gördüğüm en güzel gülümseme yerleşirken yanıyor gibi hissediyordum.

Biraz üzülmüştüm ama sorun değildi. Her üzülmemin sonu böyle güzel bitecektiyse hiç sorun değildi.

Kafama takılan soruyla kaşlarım hafifçe çatılmış ve "Burada olduğumu nerden bildin?" diye sormuştum çünkü sorup öğrenebileceği kimse yoktu. Taehyung'la bile konuşmamıştım.

Belimdeki elleri hareket ederek bel boşluğumda gezinmeye başladığında "Dün kafeden çıktığımda bende buraya gelmek istemiştim." demişti.

Gülümserken yerimden kalkmış ve zaten omuzlarında olan ellerimi boynuna dolayarak sarılmamıza neden olmuştum. Kolları belimi sıkıca sararken derince iç çekmiş ve burnuma dolan parfüm kokusuyla "Annen ne yapacak peki?" diye sormuştum.

Geri çekilerek yüzüme baktığında yakınlığımızdan dolayı yanaklarımın ısındığını hissederken "Kore'de kalması için ikna ettim sanırım." demişti.

Kocaman gülümsememe engel olamadığımda yaklaşarak gülüşümden öpmüş ve ellerim saçlarına karışırken bizi tekrar bir öpüşmeye sürüklemişti.




Bölüm sonu

18.11.2020

Ayayayayayayyayaayayayayayayayayayayayay OLDU BUNLAR

Umarım beğenmişsinizdir ve güzel olmuştur😔

Ben bile çok sevindim ya ama finale yaklaşıyoruz😭😭

Kesin bir şey belirlemedim o yüzden şimdilik sorun etmeyin🥺

Ayrıca bölümün adını first kiss yapacaktım ama ismi görür görmez anlamayın bariz olmasın diye yapmadım belki kitap bittikten sonra değiştiririm

Olvasás folytatása

You'll Also Like

22.9K 2K 53
beni sevmek zordunda değilsin, sadece kalbini benim için açık tut
319K 27.2K 34
''Sana bir şey söylemiştim. Hatırlıyor musun, Jimin-ah?'' | Clan Serisi - Ⅱ
296K 16.7K 26
Minyoongi: Jimin odama dosyaları getir. Parkjm: Peki efendim. teARMY #smut #cinsel içerik #küfür/argo içerir.
48.1K 5.5K 15
kedi tanrısı, calico kedisi için yeryüzüne iner. 《catboy fici değildir❗》 [27 Eylül 2019 - 17 Aralık 2019]