OLBERS PARADOKSU (TAMAMLANDI)

By gulsahhcan

1.9M 81.4K 26K

Üniversiteyi şehir dışında kazanan Gece, bir kız profilinin tıpkı kendisi gibi ev arkadaşı aradığı ile ilgili... More

O.P | 1
O.P | 2
O.P | 3
O.P | 4
O.P | 5
O.P | 6
O.P | 7
O.P | 8
O.P | 9
O.P | 10
O.P | 11
O.P | 12
O.P | 13
O.P | 14
O.P | 15
O.P | 16
O.P | 17
O.P | 18
O.P | 19
O.P | 20
O.P | 21
O.P | 22
O.P | 23
O.P | 24
O.P | 25
O.P | 26
O.P | 27
O.P | 28
O.P | 29
O.P | 30
O.P | 31
O.P | 32
O.P | 33
O.P | 34
O.P | 35
O.P | 35/2
O.P | 36
O.P | 37
O.P | 38
O.P | 39
O.P | 40
O.P | 41
O.P | 42
O.P | 43
O.P | 44
O.P | 46
O.P | 47
O.P | 48
O.P | 48/2
O.P | 49
O.P | Final
ÖZEL BÖLÜM / 1
ASLANLAR VE DİĞERLERİ

O.P | 45

19.8K 853 200
By gulsahhcan




Nurgül Abla gözlerini dehşetle üzerimde sabitlemiş vaziyette birkaç saniye bekledi ve ardından ''Birtanem!'' diyerek ayakkabılarını gelişigüzel çıkarıp tek adımda yanıma ulaştı. Kolları beni sıkı sıkıya sararken ''İyisin değil mi?'' diye sordu. Hala etkisinde olduğum şok yüzünden konuşamıyordum. Burada ne işi olduğunu ve neden bu denli telaşa girdiğini anlamak zordu.

''İyiyim Nurgül Abla, iyiyim de... burada ne arıyorsun?''

Yüzü gözlerimin önüne geldiği an ifadesizliğe bürünürken ''Ne yani?'' dedi kırgın bir ses tonuyla. ''Gelmeme sevinmedin mi?''

Sevinmemiştim. Neden haber vermeden geldiğini merak ediyor, bana baskın yapmak istemiş olabileceği aklıma geldikçe sinirleniyordum. Cevapsız kaldığım süre boyunca Nurgül Abla'nın tekrar sorularıyla beni abluka altına almamasını Ecem sağladı.

''Tabii ki çok sevindik! Hoş geldiniz, içeriye geçelim lütfen.''

Nurgül Abla'nın omuzlarından tutarak onu benden iyice uzaklaştırdı ve salona doğru ilerletti. Uzay mutfak kapısının oradan bana bakıyor, ben de Nurgül Abla'nın beni görür görmez ayağından fırlattığı ayakkabılara göz gezdiriyordum. İkimizin de bu ani sürprizin şaşkınlığını üzerimizden atmamız biraz zaman almıştı. Toparlanıp sonunda salona dönmeyi akıl ettiğimiz ilk an Nurgül Abla ''Bileğin nasıl oldu?'' diye sordu. Ve işte şimdi daha da çok şaşırmıştım.

''Sen nereden öğrendin?''

''Ah güzelim, kırıldı değil mi? Bizi üzmemek için haber vermedin tabii. Keşke beni hemen arasaydın da ben gels-''

''-Sana kim haber verdi, nereden biliyorsun?'' diyerek sözünü keserken derin bir nefes aldım. ''Telaşı bir kenara bırakıp artık şunu düzgünce anlatır mısın Nurgül Abla?'' Sesim biraz yükselmişti. Ancak bunun Nurgül Abla'yı biraz olsun kendine getirebildiğini görmek, suçluluk duymamam konusunda bana yardımcı oluyordu. ''Arkadaşın.'' dedi somurtarak. ''Yani daha doğrusu bir video sayesinde öğrendim.''

''Nasıl?''

''Siz gençler hiç telefonlarınıza bakmıyor musunuz?''

O an dün geceden beri telefonumu elime almadığım detayı aklıma gelirken hızla mutfağa döndüm. Ardından telefonu aldım ve gelen bildirimleri hızlıca kontrol ettim. Sosyal medyada tanımadığım bir sahte hesap, dün gece Uzay bileğime buz torbasını tutarken bizi fotoğraflamış, bir de üstüne ikimizi birden etiketleyerek gönderiyi paylaşmıştı.

''Sen bunu nasıl gördün?''

''Etiketlendiğin gönderilere bakıyordum, orada çıktı karşıma.''

''O halde neden beni aramadın da kalkıp buraya kadar geldin?''

''Eğer bildirimlerin tamamına bakarsan, seni birçok kez aradığımı da görürsün Gece. Aramalarıma cevap vermediğin için telaşlandım. Bu yüzden de evdekilere bile haber vermeden gecenin bir yarısı bilet almaya gittim. İnternetten beceremiyorum, biliyorsun.''

Ecem alayla ''İnterneti bizden verimli kullandığınız kesin ama.'' derken gerginliğin yayılmasıyla sustu ve koltuğa iyice gömüldü. Uzay ''Kim bunu paylaşan hesap?'' diyerek telefonu elimden çekerken ben de Nurgül Abla'nın karşısına oturdum.

''Bileğim kırılmadı. Sadece dün gece-'' derken biraz duraksadım. Nurgül Abla'nın alkol konusunda hoş tepkiler vermeyeceği fikrini kendime hatırlattım ve konuşmaya öyle devam etti. ''-dengemi kaybedip kablolara takılınca bileğimin üzerine düştüm. Sadece incindi.''

''Ah güzelim, neden dikkat etmiyorsun ki?!''

Nurgül Abla yerinden kalkıp yanıma geldi ve bileğimi incelemeye koyuldu. O esnada Uzay şaşkınlıkla hala hesabı gözlemeye devam ediyordu. ''Yuh!'' dedi birden. ''Fotoğrafın altında zavallı Gece bileğini nasıl da kırdı öyle yazıyor.''

''Ben de o yazıyı gördükten sonra telaşa kapıldım zaten.'' dedikten sonra kaşları çatılan Nurgül Abla anlam veremez bir halde ''İyi de şimdi ben anlamadım. Bu gönderiyi paylaşan kişi sizin arkadaşınız değil mi?'' diye sordu. Ancak ona o an sahte hesabın ne olduğunu anlatmakla uğraşacak gücü kendimde bulamıyordum. Başım hala zonkluyordu ve bileğimin sızısı da geçmiş sayılmazdı. Üstelik Nurgül Abla'nın gelişi, bizi hayli zora sokacağa benziyordu.

''Merhaba, misafirimiz mi var?''

Melisa elindeki poşetlerle salona girene dek eve döndüğünü fark etmemiştim. Ancak az kalsın atlamak üzere olduğumuz bir detay, her şeyin mahvolmasına neden olacaktı ki Ecem birden ayaklandı. Nurgül Abla ''Bu kızımız kim?'' diye sorarken gülümsüyordu ancak Ecem, Melisa'nın konuşmasına izin dahi vermeden onu kolundan tuttuğu gibi salondan çıkardı. İşte şimdi telaş yapılması gereken asıl noktadaydık. Nurgül Abla'nın doğrudan bu eve gelişi, beni burada Ecem'le beraber yaşıyor sanmasından kaynaklanıyordu. Neyse ki kahvaltı için Ecem'lere gelmiştik ve zaten zor olan durumu daha da karmaşık bir hale getirmemiştik kendimiz için.

''O benim yeni ev arkadaşım.'' diyen Uzay sözü devralarak Nurgül Abla'nın karşısına oturmadan önce elini uzattı ve ''Size de hoşgeldiniz diyemedim, kusura bakmayın. Hala şaşkınım doğrusu.'' deyip gülümsedi. Krizler karşısında benim aksime soğuk kanlı oluşu avantajdı. Ancak Nurgül Abla'nın ilişkimizi biliyor olması ve bu sebepten, Uzay'ın başka bir kadınla aynı evde yaşamasına ses etmiyor oluşuma karşı doğan merakını gözlerinden okuyabiliyordum. Yine de bir şey söylememeyi tercih etti o an. Yalnız kaldığımızda ilk iş beni sorguya çekeceğinden emindim oysa.

Uzay'la ikisi güzel ve normal bir durumun içinde olsak mutlu olabileceğim kadar keyifli bir sohbete dalmışken ayaklandım. Ecem'in, durumu Melisa'ya nasıl açıkladığını ve sarışın kızın ne tepki verdiğini merak ediyordum. Daha da önemlisi, eğer Nurgül Abla bugün gitmeyecek ve burada kalacaksa ne yapmamız gerektiği konusunda bir an önce Ecem'le konuşmalıydım.

Mutfağa girdiğimde Melisa oturuyor, Ecem'se tezgaha dayanmış bir şekilde sessizce bekliyordu. İçeri girdiğim an Ecem bileğimden yakaladı ve beni kendine doğru çekerek mutfak kapısını kapattı. Bileğimdeki zonklama böylece daha da artarken inlememek adına kendimi fazlasıyla zor tutuyordum. Ecem'i yüzü anında buruştu ve ''Özür dilerim! Tamamen unuttum!'' diye söylendi.

''Sorun değil. Ne yapacağız?''

''Ben de bunu düşünüyorum.''

Melisa ''Neden yalan söylüyorsunuz kadına, hiçbir şey anlamadım. İlişkinizi bilmiyor mu?'' diyerek araya girdiğinde küçümser tavrına gözlerimi devirdim. Nedense her cümlesinde sinirimi bozacak bir şeyin altını çizmeyi beceriyordu. Ve yine nedense, Uzay ile olan ilişkimin bir şekilde onu rahatsız ettiğine inanmaktan vaz geçemiyordum.

''Biliyor.'' dedim keskin bir şekilde. Ardından yeniden Ecem'e döndüm ve ifadem hemen yumuşadı. ''Şimdi tutup da geldin, gördün, iyiyim hadi git diyemem ki kadına. İlla ki kalmak isteyecektir. Of! Melisa'nın odasında benim kaldığımı sanıyor ve Melisa'nın tarzı benimkine pek uymuyor. Ya bir şey anlarsa?''

Gözlerim doldu. Nurgül Abla'ya yalan söylüyor olmanın verdiği vicdani rahatsızlık, şimdi kat kat daha büyümüştü ve içimden onun yanına gidip olan biteni anlatmaktan başka bir şey gelmiyordu. Bana olan güveninin kırılmayacağından ve bana eskisi kadar çok güveneceğinden emin olsam, bir dakika bile durmazdım. Ancak ailemle aramda kalmasını istemiyordum ve böyle bir bilgiyi ailemden saklaması için ondan bencilce bir istekte bulunamazdım.

''Otur biraz, sakinleş.'' diyen Ecem su doldurduğu bardağı bana doğru uzattı ve düşünür pozisyonuna döndü tekrar. ''Melisa'nın odası fazla kalabalık değil, bence Nurgül Abla oranın senin odan olmadığından şüphe etmeyecektir. Asıl mesele, Uzay'ın az önce söyledikleri... Melisa'nın yeni ev arkadaşı olduğunu söyledi. İşte bu biraz sıkıntılı olacak.''

''Başka ne yapacaktı ki? O an aklına bir şey gelmemiştir haliyle.'' diyen Melisa, kaşlarımın çatılmasına neden olurken Ecem ''En azından senin bize misafir geldiğini falan söyleyebilirdik.'' dedi. ''Bir arkadaşım ya da bir akrabam olduğunu falan... Ama şimdi Nurgül Abla seni Uzay'ın ev arkadaşı sanıyor ve gece burada kalmak istemeni saçma bulacaktır.''

''Ne yani?!'' dedim Ecem'in kastettiği şeyle aniden yerimden kalkarken. ''Melisa bu gece yukarıda-'' derken işaret parmağımla yukarıyı gösteriyordum. ''-Benim evimde mi kalmak zorunda diyorsun yani?''

''Başka bir seçenek geliyor mu aklına?''

Melisaya döndüm. ''Hiç arkadaşın falan yok mu? En azından bir geceliğine gidip kalabileceğin sınıftan birileri?'' Sarışın kız başını iki yana sallarken ''Burada daha yeniyim ve kimseyle evinde kalacak kadar bir samimiyetim yok.'' dedi. Sıkıntıya girmiş bir ifadesi vardı ancak içten içe bu durumu dert etmediğine emindim. Melisa'da beni rahatsız eden şey, umarım haklı çıkmama neden olmazdı.

''O halde seni dışarıda bırakacak halimiz yok.'' dedim sinirle karışık. ''Yatağı tekrar taşıması zor olur. Bu yüzden sen bizim-'' derken son kelimenin altını iyice çizdim ve Melisa'nın aklına gelebilecek olası saçma fikirlere kendimce engel koydum. ''-odamızda yatarsın, Uzay'da salonda kalır.''

''Sorun değil, ben de salonda yatabilirim.'' dedi omuz silkerek. ''Maksat siz zor durumda kalmayın.''

Onu umursamadan yeniden Ecem'e döndüm ve ''Peki bu sahte hesap konusunda ne düşünüyorsun?'' diye sordum. Tek bir paylaşımı olmasına rağmen tek gecede bir sürü takipçi kazanmıştı. Adı az öncekinden farklıydı ve gaga123 olan saçma kullanıcı adını, şimdi fakültededikoduları olarak değiştirmişti. Bunca zamandır birçok olay çıkmasına ve geçen yıl Ecem'in başına gelenlere rağmen, böyle bir sayfanın dün geceki partinin ardından açılmış olmasına anlam veremiyordum. Üstelik neden haber yapmaya benim bileğimin incinmesi gibi aslında haber değeri bile taşımayan bir şeyden başladığı da ayrı bir merak konusuydu.

''Hiçbir fikrim yok.'' dedi Ecem yüzüme bakarken. Ancak yüzündeki ifade, onun da en az benim kadar kaygılanmaya başlamış oluşunu kanıtlıyordu.

#

Nurgül Abla'ya, benim yani Melisa'nın odasını hazırladıktan sonra tekrar salona döndük. Hazır o salonda oturuyorken, bana ait olmadığı fazlasıyla belli olan birkaç eşyayı, Ecem'in odasına götürmüştük. Çarşafları değiştirip, birkaç topuklu ayakkabıyı da dolaba tıkıştırdığımızda işlem tamamlanmıştı.

''Siz okula gitmeyecek misiniz çocuklar?'' diye sordu Nurgül Abla çayını yudumlarken. Uzay kıpırdanarak, bu sorunun aslında hadi artık herkes evine gibi bir anlama çıktığını kavrarken ayaklandı ve ''Evet, tabii okul.'' dedi her takınışında gülmemek için kendimi zor tuttuğum yapay gülümsemesini yüzüne yayıp. Ancak bu kez içimden buna bile gülmek gelmiyordu. Melisa hala yerinden hareket etmeyince Ecem onu dürtükledi ve ''Derse geç kalacaksın, sen de kalk istersen.'' dedi imayla. Son zamanlarda canım bu duruma sıkıldığı kadar hiçbir şeye sıkılmamıştı ancak yapacak bir şey yoktu. Ecem haklıydı, eğer Uzay söze atlayıp Melisa'nın yeni ev arkadaşı olduğunu söylemeseydi belki durumu kurtarmak için başka yollar arayabilirdik ancak şimdi el mecbur ikisinin bu geceyi beraber geçireceklerini kabullenmek zorundaydım.

''Ben de sizi geçireyim.'' diyerek ayaklandım ve diğerlerinin peşinden hole doğru ilerledim. Yanlarına vardığımda Melisa, Ecem'e söyleniyordu.

''Gece'den bir şeyler giy işte, şimdi nasıl kıyafet seçeyim sana?!''

''Ne oluyor?''

''Melisa Hanım ne giyeceğinin derdine düşmüş. Kadın yeterince şüphelendi zaten, daha fazla oyalanmayın da çıkın şu evden artık!''

Omuz silktim. Melisa'ya bakarak ''Dolabım zaten açık, oradan bir şeyler bulabilirsin sanırım.'' dedim ve o an aklıma dank eden şeyle duraksadım. ''Peki ya ben ne giyeceğim?'' diye sordum boşluğa doğru. Bu soru esas kendimeydi. Melisa'nın tarzı benimkine hiç uymuyordu ve onun giymekten çekinmediği hiçbir kıyafeti üstümde hayal edemiyordum. Ancak Ecem enseme bir tane vurarak ''Derdimiz bu değil!'' diye söylendi bir kez daha. ''Biraz daha oyalanırsak yakayı ele vereceğiz!''

''Bugün okula gitme güzelim. Hem Nurgül Abla'yı gözünün önünden ayırmamış olursun.''

Mantıklı cevap Uzay'dan gelirken ona sıkıca sarıldım. Ecem öfleyip pöflemeye devam ediyordu. Melisa çoktan merdivenlere yönelmişti ve bu durum iyice canımı sıkıyordu. Uzay bana sarılmayı sürdürüyorken ''Sadece bir gün.'' dedi fısıldayarak. ''Seni seviyorum.''

Ecem ''Anlaşılan bugün beni kusturmak için her şeyi yapacaksınız!'' dediğindeyse bir başka fikir daha geldi anlık olarak aklıma.

''Bu gece Yağız'a gitsen ya da herhangi başka bir arkadaşına, olmaz mı?''

''Sen bana güvenmiyor musun Gece?''

''Derdim sen değilsin. Ama bu kızda beni rahatsız eden bir şey var, kendime engel olamıyorum.''

Uzay bir süre düşündükten sonra yanağımı okşadı ve ''Tamam.'' dedi gülümseyerek. ''Haberleşiriz.''

İkisi merdivenlere yönelip evden ayrılırken gözden kaybolana dek arkalarından baktım ancak Ecem kapıyı kapatınca geriye yalnızca üzgün bakışlarımın karşısında beliren kahverengi çelik kaldı. ''Hadi!'' dedi bir kez daha çekiştirip. ''Merak etme, gözüm Melisa'nın üzerinde olacak.''

#

Uzay, Melisa ve Ecem apartmandan çıkarlarken, onlara pencereden mutsuzluk ve sinir karışımı bir ifadeyle el sallayan Gece'ye son bir kez baktılar. Ardından okula doğru yürümeye başladılar.

''Seni de zor duruma sokmuş olduk ama anlayışın için teşekkür ederiz Melisa.'' diyen Uzay'a göz deviren Ecem ''Zaten kim olsa aynını yapardı, değil mi sevgili ev arkadaşım?'' diye sordu. Aynı evi paylaştığı kişi Melisa olsa bile, söz konusu Gece ve Gece'yle ilgili bir konu olduğunda korumacı tavrı anında devreye giriyordu. Gece'nin onun hayatındaki yeri, kısa sürede sağlamlaşmıştı ve aralarındaki bağ onu ailesinden biri olarak görmesine neden olmuştu.

''Benim için sorun yok ama bence Nurgül Abla'ya da söylemelisiniz. Sonuçta yalanınız ortaya çıktığında daha çok kızmayacak mı?''

Ecem, bir kez daha tehditkar ifadesini takınarak ''Bu yalan ortaya çıkmayacak Melisa'cığım.'' dedi ve ortalarında yürüyen Uzay'ın sağına geçerek ikisinin arasına girdi. Yolun geri kalanı son derece sessiz ve sakin bir şekilde geçmişti. Arada bir sahte hesabın, yani şimdiki adıyla dedikoduları paylaşmak üzerine kurulan fakülte hesabının kim olabileceği hakkında bir fikir ortaya atıyor, sonrasında söyledikleri kişinin neden aradıkları kişi olamayacağına dair tezlerini birbirlerine sunuyorlardı. Kampüsten içeri girdikleri dakika Ecem'in adımları yavaşladı. Otoparkın hemen girişinde Yağız'ın arabası duruyordu. Tuğba, Cenk ve Fırat üçlüsü arabanın yanında dikilmiş bir şeyler konuşurlarken, aynı zamanda gülüyorlardı da.

''Yağız yalnızca sahalara değil, okula ve eski tayfasına da geri dönmüş.''

Ecem'in sözleri Uzay'ın dikkatini çekerken, arkadaşının baktığı yöne çevirdi bakışlarını. Ardından derin bir nefes aldı ve aynı derinlikte geri verdi. Göbeği öyle çok şişip, öyle çok inmişti ki Gece'yle birlikte yaptıkları ama bir yandan da gereksiz bulduğu yoga olayının vücudundaki etkisini o an fark edebiliyordu.

''Boş ver.'' dedi Ecem'in koluna dokunarak. ''Şu an yaptığı hiçbir şeyi mantıklı hareketlerle yapmıyor, sen de biliyorsun.''

''Bunun da beni ona götürmek için bir hamle olduğunu mu düşünüyorsun?''

''Tabii ki öyle Ecem. Baksana, Tuğba da orada. Yağız, seni en çok sinirlendirecek şeylerden birinin, eski hayatına dönmesi olacağını biliyordu.''

''O yüzden mi partiden Gülay'la birlikte ayrıldı? Yapma Uzay, hala onu savunacak sebepler arıyorsun kendine.''

''Sen gerçekten de dün olanların farkında değilsin, değil mi?''

Uzay'ın gözleri kısılmıştı. Melisa ''Ben derse geçiyorum.'' diyerek daha fazla yanlarında kalmayıp oradan ayrılırken Uzay konuşmaya devam etti. ''Dün gece eve dönerken Yağız beni arayıp bizi eve götürebileceğini söyledi. Gece'nin bileğini incittiğini duymuş Cenk'ten. Ve emin ol yanında kimse yoktu Ecem.''

''Neden yanıma gelip beni oradan çıkarmak yerine Gülay'ı çıkardı o halde?''

''Çünkü sen yine aynı şeyi yaptın ve Yağız'ın sana gelmesini istedin. Ama aslında Yağız'ın sana, senin davranışınla bir cevap vermeye çalıştığını yine göremedin. Sen o çocukla dans ediyorken, Yağız da Gülay'ı partiden çıkarıyordu ve tek istediği peşlerinden gidip Yağız'ı durdurmandı. Ama yine, yine ve yine kıpırdamadın. Şimdi de bu!'' derken eliyle az önce baktıkları üçlüyü işaret ediyordu. ''Eskiden Yağız'ın tavırlarına ne kadar kızdığını hatırla. Cenk'le, Fırat'la hatta Tuğba'yla bile yan yana geldikleri an saçma sapan muhabbetler yapıp insanları küçük düşürürlerdi ve sen buna delirirdin. Şimdi de bunu istiyor, delir istiyor Ecem. Delir ki, gidip ona hesap sorabilme cesaretini göster istiyor.''

Ecem sessiz kaldı. Uzay'ın haklı olduğunu biliyordu ve dün geceki yanlışını nasıl göremediğini tartıyordu kafasında. Ona göz kırpan Uzay bir kez daha Ecem'in omzuna dokundu ve ''Yerinde olsam Yağız'a istediğini verir ve delirirdim Ecem.'' dedi. ''Çünkü ikinizin de aklını başına getirecek tek şey, yeniden bir araya gelmeniz. Ve sen bunun son derece farkındasın.''

Ecem usulca kafasını sallarken bir kez daha otoparktaki üçlüye baktı. Her biri hareketlenmiş, yaklaşan ders saatinden olsa gerek fakülteye doğru yürümeye başlamışlardı. Tuğba, Uzay'ı fark ettiğinde elini kaldırdı ancak selamına karşılık alamadığı an kızgın suratıyla arkadaşlarının peşinden ilerlemeye devam etti. Tam Uzay ve Ecem de tekrar yürümeye başlamışlardı ki Ecem'in ısrarla çalan telefonu buna engel oldu.

Arayan Gece'ydi.

''Bir sorun yoktur umarım?'' diyerek açtı Ecem telefonu. Ancak Gece aniden ''Hemen fakültededikoduları sayfasına gir. Yeni bir haber girilmiş ve seni de ilgilendiriyor.'' diyerek telefonu kapattı. Ecem şaşkınlıkla sosyal medyasına girerek, sabah keşfettikleri sahte hesabın kullanıcı adını arama butonuna yazdı. Ardından kim olduğu belirsiz olan kişinin paylaştığı soru işareti gönderisine tıkladı. Elinde olmadan gönderinin altında yazılanları sesli bir şekilde okumaya başladığında Uzay'ın da kaşları çatılmıştı.

''Yağız Pekdemir, bence hepimiz bu ismi biliyoruz. Peki biten sansasyonel ilişkisinin ardından onu yeni biriyle öpüşürken gördüğümü söylesem, ne tepki verirdiniz? Ah canım Ecem'im, zavallı Ecem'im. Kocaman aldatıldın.''

Gönderinin sonundaki gülücükle gözleri dolan Ecem, tırnak etleri yolmaya başladı. Uzay, telefonu Ecem'in elinden çekti ve az önce Ecem'den duyduklarını bir kez de kendi gözleriyle okudu. ''Yalan haberdir bu.'' dedi tereddütte kalarak. Ecem'in donakalmış halini ve sinirden patlamak üzere olan kızarmış yüzünü nasıl eski haline getireceğini bilemiyordu. O an karşılarına, Ecem'in belki de görmeyi en son isteyeceği kişi çıkarken, tırnaklarını avuç içlerine geçirerek kanatacak kadar sıkı bir yumruk yapan Ecem, gördüğü kişiye doğru hiddetle ilerledi. Uzay ne olduğunu anlayıp da Ecem'i tutamadan, Ecem yumruk yaptığı elini Yağız'ın yüzüne geçirmişti bile.

Continue Reading

You'll Also Like

66.1K 2.5K 20
Hayatta en değerlilerini kaybetse bile eski benliğine dönmek için çırpınan genç bir kız. Ve ailesi yüzünden yaşamını mahvetmeye hazırlanan genç bir e...
11.1K 674 25
Jaehyun ve Taeyong boşanmış eşlerdir ancak çocukları aracılığıyla sürekli görüşmek zorundalardır. #5 Jaeyong
184K 17.2K 81
Mafyaların patronun yerine geçmek için patronla bir anlaşma yapan kızın bir cinayetin katilini ararken ilerlediği yol, vahşice işlenen cinayetler ve...
2.5M 81.6K 59
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...