KOKUNUN İZİ

By ldream1928

20.8K 2.2K 6.1K

İki beden, iki kalp. Birinin kalbinde ihanetin çürüttüğü damarlar. Ötekisinde ise intikamın küflendirdiği bir... More

1.BÖLÜM~Aşkın Acizliği
2.BÖLÜM~Sevgilim
3.BÖLÜM~Evrenden Mesaj
4.BÖLÜM~Umut
5.BÖLÜM~Gizemli Kız
6.BÖLÜM~Plan
7.BÖLÜM~Taş
8.BÖLÜM~Yolculuk
9.BÖLÜM~Unutmak
10.BÖLÜM~Hırsızlık
11.BÖLÜM~Yalnızlığın içindeki yalnızlık
12.BÖLÜM~Alışveriş
13.BÖLÜM~Sahne
14.BÖLÜM~Enkaz
16.BÖLÜM~Hayatı Sıfırlamak
17.BÖLÜM~Yanlış Anlaşılma
18.BÖLÜM~Yeniden Başlamak
19.BÖLÜM~Planın İlk Adımları
20.BÖLÜM~Yeni İş
21.BÖLÜM~ Elinin İzi
22.BÖLÜM~Hediye
23.BÖLÜM~Kötü Bir Şey
24.BÖLÜM~Kaza
25.BÖLÜM~İlk Defa
26.BÖLÜM~Davetsiz Misafir
27.BÖLÜM~ Özlemek
28.BÖLÜM~Geçmiş
29.BÖLÜM~Rüya
30.BÖLÜM~Yağmur
31.BÖLÜM~Canavar
32.BÖLÜM~Kabus
33.BÖLÜM~ Aldattım
34.BÖLÜM~Buzdan Şato
35.BÖLÜM~ Ölümü Dilemek
36.BÖLÜM~ Günahkar
37.BÖLÜM~ Yüzleşme
38.BÖLÜM~Buzun Sıcaklığı
39.BÖLÜM~Hayata
40.BÖLÜM~Duruşma
41.BÖLÜM~Hastane
42.BÖLÜM~ Mekan
43.BÖLÜM~ Düğüm
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM~Telefon
46.BÖLÜM~Papatya
47.BÖLÜM~İstek
48.BÖLÜM~Yakınlık
49-Bölüm~Gece
50.BÖLÜM~Aşkın Şimşeği
51.BÖLÜM~Deniz
52.BÖLÜM~Konuşma
53.BÖLÜM~Güzel Kadın
54.BÖLÜM~Aşk Sarhoşu
55.BÖLÜM~Mezar
56.BÖLÜM~Gidiyor musun?
57.BÖLÜM~Evet
58.BÖLÜM~Telefon
59.BÖLÜM~Zamanın İhaneti
60.BÖLÜM~Benim İklimim
Final
Özel Bölüm-1
Özel Bölüm-2
Özel Bölüm-3
!!!
Yeni Kitap Duyurusu

15.BÖLÜM~İz

371 58 65
By ldream1928

İyi okumalar...
Yorumlarınızı bekliyorum ❤

"Birlikte öğrenelim mi Masal?"

Boranın ağzından çıkan cümleler şu zamana kadar duyduğum en güzel cümleler olabilirdi.Hayatımda ilk defa birisi beni yalnız bırakmayıp, benimle birlikte o yüklerin altından kalkmak istemişti. Bu duygular bana yabancı duygulardı. Bir baba şevkati, bir abi şevkati, arkadaş, dost şevkati içeren cünlelerdi bunlar. Benim için önemli şeylerdi ama ona cevap vermeme engel olan büyük bir sorun vardı. Midem...Ben sanırım kusmak üzereydim...

Hızla ellerimi Boranın ellerinden kurtarıp ağzıma götürdüm. Yatağın ortasına kusmamalıydım. Hemen yataktan kalkıp banyoya koşturdum. Tuvalete zar zor yetişip kusmaya başlamıştım. Başım ağrıdan zonkluyor, midem aşırı derecede bulanıyordu. İçtiğim içkiler soğuk ve ağır olduğu için mideme dokunmuş olmalıydı.

"Masal iyi misin?"

Tuvaletin kapısını çalan Boraya cevap dahi veremiyordum. Birkaç küfür mırıldandığını duydum.Ve daha sonra tuvaletin kapısı aralandı.

"Çık..Bora çık dışarı."

Zorla konuştuğumda Bora hiçbir tepki vermeden önüme düşen birkaç saçımı geriye çekmişti.

"İyi misin?"

Ona cevap verecekken tekrardan gelen bir öğürmeyle cevabımı verememiştim. Sence iyi miyim?

Bir yandan saçlarımı tutuyor bir yandan sırtımı sıvazlıyordu.Bu daha çok rahatlamamı sağlarken artık öğürmeyi kesmiş yalnızca kendime gelmeye çalışıyordum. Nedensizce bir utanma gelmişti, kimsenin bu halime şahit olmamasını isterdim. Keşke Bora da görmeseydi. Sifona basıp ayaklandım. Başımın ani dönmesiyle tökezler gibi olsamda Boranın desteğiyle ayakta kalabilmiştim.

"Gel elini yüzünü yıkayalım."

Beni lavoboya doğru götürüp suyu açtı eline aldığı biraz suyla yüzümü yıkarken ne yaptığını sorguluyordum.

Bakışlarım onu buldu çok komik görünüyordu o kadar tuhaf hissettirmişti ki biri tarafından önemsenmek.

"Bora ne yapıyorsun?"

"Seni kendine getirmeye çalışıyorum."

"Be-..."

Cevap verecekken tekrar yüzüme su çarpıp eliyle yüzümü kapatınca susup kalmıştım.
Elini çekince sinirle ona baktığımda bana pişkin pişkin gülüyordu.

"Bora be..."

Tekrardan su çarpmasıyla elimi musluğa götürüp üstüne su fırlattım. Ellerini hemen çekti.Bu sefer ben ona gülerek bakıyordum.

"Ayığım diyorum ben. Çocuk gibi oyun oynuyor bir de benimle ya."

Deyip suratından sular akan Bora'yı tuvalette bırakıp odaya geri döndüm. Asla ayık falan değildim. Sarhoşluğun dibini falan yaşıyor olabilirdim. Çünkü yüzümde hâlâ aptal bir gülüş vardı. Niye mal mal sırıtıyordum ki?

İçeriye girip kendimi yatağın üstüne attım. O kadar çok uykum vardı ki. Yatakta iki büklüm olmuş karşımdaki duvara bakıyordum.İçeriye giren Bora'ya gözlerim kayarken yerimden kıpırdamadım daha doğrusu kıpırdayamadım.

"Birde sarhoş değilim diyorsun.Gözünü açmaya halin yok."

"Psijokolonjik onlar."

Ne..ne dedim ben az önce.Bora güldü.

"Aynen psijokolonjik"

Bende güldüm onunla dilim bile dönmüyordu.

"Bora sus artık çok konuştun yeter uyucam ben."

"Dedi sabahtan beri susmadan konuşan kız."

"Hiçte bile."

Derken gözlerim kapanmaya başlamıştı bile.

"İyi uykular.Güzel rüyalar gör prenses."

En son duyduğum Bora'nın sesiydi.

"Gerçek hayatın aksine en azından rüyalarda mutlu ol..."

BORA'DAN

Sanki bir ev yıkılmıştı ve ben altında kalmıştım.Sanki tüm şehri su basmıştı bense bir damla suya muhtaçtım...

Sanki...sankiler asla bitmiyordu aynı keşkeler gibi. Keşke buraya gelmeseydim. Keşke o gün o otele gitmeseydim. Keşke Ceyda'yla tanışmasaydım. Keşke keşke keşke...

Masal yatakta uyuyup kalırken bende onun üstünü örtmüş yüzüne düşen bir kaç tel saçını rahat etmesi için kulağının arkasına sıkıştırmıştım. Koltuklara geçmiştim.Şişenin sonunda kalan son damlaları içiyordum. Bünyem dayanıklı olduğu için fazla etkilenmesemde Masalı baya kötü etkilemişti. Ona bir daha içirmemeliydim.

Bugün yaşananlar tam bir kabustu. Hayatımda daha ne olabilir dediğim raddede, bir de eski kız arkadaşımın en yakın arkadaşımı öpüşüne şahit olmuştum. Ben bunları kaldırabilecek olsam da o bunları kaldırmazdı kaldıramıyordu da. Ne kadar güçlü durmaya, görünmeye çalışsada o etrafımdaki en masum insandı. Gözlerimi kapattım ve Masalı izlerken tam uyuyakalacaktım ki çalan kapıyla ofladım ve ayağa kalktım.

Eren'den.

Bu hayatımın en kötü günü. Evet evet cidden bu nasıl bir kabus. Allah'ım ya şimdi uyandır ya da bırak öleyim ben. En yakın arkadaşımın eski sevgilisini öptüm ben. Hayır teknik olarak ben öpmedim o öptü ama sonuçta öpüştük.

"Allah kahretsin."

Deyip duvara geçirdiğim yumrukla öfkemi kontrol edemediğimi anlamıştım.Her sey bitmişti Yiğit gitmiş Ceyda da ise hiç bir değişiklik yoktu yine aynı Ceyda'ydı işte.
Olaydan sonra o odadan çıkmış ve hemen Boranın yanına koşturmuştum yolda karşılaştığım Kaan ikisininde kendilerini odaya kapattıklarını söyleyince Bora'nın odasının önüne gitsemde çalamamıştım.Hangi yüzle çalacaktım ki.Şu an görmek istediği en son insan ben olabilirdim.

Yere çöküp oturdum.Bir ilişki daha kaç kişiyi etkileyecekti. Daha kaç kişiyi üzecek kızdıracaktı.
Bir şeyler yapmalıydım.En azından ikisine de yardım etmenin bir yolunu bulmalıydım. Cebimden telefonumu çıkarttım. Masal kötü durumda olmalıydı arkadaşları yanında olursa belki daha iyi hissederdi. Instagramdan Açelya'nın hesabını bulup Kaan'a uzattım.

"Kaan bu kızın numarasını bulabilir misin?"

Kaan birkaç saniye hesabı inceledikten sonra bana baktı.

"Lan sen onca olayın üstüne kız mı bakıyorsun hâlâ? Ben anlamıyorum seni."

Kaana boş bakışlarımla karşılık verirken içimde büyüyen duygunun öfke olduğunu biliyordum. Bu hayatta en nefret ettiğim şey yanlış anlaşılmaktı. Bakışlarımı onun üstünden çekip başka bir yere odakladım.

"Masalın arkadaşı Açelya burada olsalar iyi olur."

"Mal baştan söylesene. Saçma sapan şeyler düşünüp duruyorum, kafa bırakmadınız ki."

Kafamı hafifçe sallayıp bekledim. Biraz sonra Kaan numarayı uzattı.  Arayıp kulağıma yasladım.

"Alo."

Duyduğum ses Açelya'nın sesiydi onu yalnızca bir kere görsemde fazlasıyla akılda kalıcı bir karşılaşma olmuştu.

"Şey ben Eren. Yani Bora'nın arkadaşı olan."

"Aa sen Eren. Bora'nın arkadaşı olan. Yani aman şey bir şey mi oldu?"

"Burada işler biraz karıştı da Masal pek iyi değil. Kimse iyi değil. Gelebilme şansınız var mi belki sizi görürse daha iyi olur."

"Allah kahretsin ya! Ne oldu Masal iyi mi? Ya kız dedi bize gelin dedi biz gitmedik off. Hangi oteldesiniz neresi?"

"Ben sana konum atıyorum, uçak biletlerinizi ayarlayıp göndereceğim.Hoşça kal."

"Gerek yok biz hallederiz iyi günler."

Suratıma kapanan telefonla ne olduğunu anlayamamıştım.Cidden değişik bir kızdı. Kaan yanıma çöküp oturduğunda duruşumu bozmadım.

"Ben özür dilerim. Cidden ne yapacağımı bilmiyorum. Her şey o kadar berbatlaştı ki."

Kafamı salladım doğru anlamında. Berbadın da berbatı olmuştu.

"Ben ne yapacağım kardeşim. Ben..ben istemedim bunu o yaptı yani ben o öpt-..."

"Sakin ol senin bir suçun yok. Bora da bunun farkında. Bunun için sana kızacağını düşünmüyorum."

"Kızsın."

"Ha?"

"Kızsın, bağırsın, çağırsın dövsün. Ama susmasın kırılmasın üzülmesin. Bana ne yaparsa yapsın umrumda değil kendine bunu yapmasın."

Kaan elini omzuma koyup sıvazladı. Geriye kalan koca bir sessizlikti. O saatten sonra olanlar hızlıca olmuş. Ne yaşandığını bile anlayamamıştım. Kızlar hava alanına indiğinde onları karşılamaya gitmiştik. Ve şu an bir kafeye oturmuş olanları anlatmaya çalışıyorduk.

"Ondan sonra böyle oldu işte. Ikiside kapattılar kendilerini odaya, ben deseniz hâlâ salak gibiyim bu,"

Deyip Kaanı işaret ettim.

"Bu...bu salağa bir şey olmadı büyük ihtimalle etrafa bakarken kodlar falan görüyor."

Kaan gözlerini devirdiğinde kızlara döndüm.İkiside kızgın bakışlarını benden esirgememişti.

"Sen şimdi en yakın arkadaşının eski sevgilinisini mi öptün?" Dedi Açelya.

"Ben deği..."

"Ya sen nasıl bir insansın ya hiç mi tahmin edemedin böyle bir şey yapacağını Allah aşkına bu nasıl bir plan."

Haklıydı.Bir şey diyemezdim.

"Açi sakin ol. Erenin bir suçu yok. O Ceyda'nın suçu."

Açelya ellerini yüzüne kapatıp ofladı. Cidden içim şişmişti. Bunu önceden tahmin edebilmeliydim. Kendimden iğreniyordum.

Suratıma atılan şeyle irkildim.Reflex olarak tutup elime bakmıştım. Islak mendil mi? Kızlara bakıp bune der gibi sordum. Açelya başka bir yere bakıyordu. Kumsal atmış olmalıydı.
Kumsal gözlerini devirip konuştu.

"Sil kanka sil mikrop falan kaparsın."

Tereddüt etmeden dudaklarımı kazımak ister gibi sildim. Ne kadar silersem sileyim arınmıyormuş gibi hissediyorudum. Dudaklarım yanmaya başlamıştı ama duramıyordum kendimden tiksiniyordum. Elimin başka bir el tarafından durdurulmasıyla silmeyi bıraktım.

"Yeter. Canını acıtacaksın ver."

Açelya elimdeki ıslak mendili alıp masanın üstüne koydu. Ne yapacağımı ne yaptığımı bilemez hale gelmiştim.
Açelya çantasını kurcalamaya başlayınca hepimiz pür dikkat onu izliyorduk çünkü çantasının içinden çıkarıp masaya koyduğu şeyler o kadar fazlaydı ki şaşırmıştık. O küçük çantanın içine bunlar nasıl sığmıştı.
Parfüm,kitap,anahtarlık,biber gazı,

Biber gazı?

Küçük bir çakı...evet kesinlikle korkmaya başlıyorum. Makyajla ilgili olduğunu bildiğim birkaç bir şey.

"Her şeyi anladım ama çakıdan bir tık korkmadım değil." Dedim korkmuş bir yüzle.

"İstanbul gibi bir yerde yaşıyoruz tedbirli olmakta fayda var. Kumsal teakwando da siyah kuşak o kendini korur bende bunlarla bir şeyler yaparım diye düşündüm."

"Kumsal teakwando da siyah kuşak mısın?"dedi Kaan.

"Evet yani ben biraz şey gibi büyüdüm. Erkek Fatma, annem kendimi koruyabilmem için küçüklüğümden beri uyarılarla ve kurslarla büyüttü beni."

"Anladım, ne güzel. Bende bir ara teakwandoyla uğraşıyordum. Sonra benlik bir spor olmadığını farkettim boksa başladım."

"Anladım." Dedi Kumsal.

Masanın üstündeki ıslak mendili alıp tekrar hışımla dudaklarımı silmeye başladım. Arınmıyordu sanki o pis dudakların izleri geçmiyordu. Ama en kötüsüde o dudaklarda benim kardeşimin izi vardı ve ben o izin üstüne yeni bir iz ekledim. Kendimden iğreniyordum o anı her düşündüğümde kusasım geliyordu.

"Eren yeter."

Bu sefer Kaan elimden çekip aldı ıslak mendili. Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi dudaklarımı büzesim geliyordu. Yine dudak dedim bak Allahım nolur aklımdan sil o görüntüyü.

Açelya aradığını bulmuş olucak ki birden 'buldum' diye bağırdı. Elinde tuttuğu ruj gibi şeyin kapağını açıp bana uzatınca geri çekildim.

"O ne?"

"Lip balm."

"O ne?"

"Dudak koruyucusu."

"O ne? Dudak koruyucusu? Neyden koruyor kötü enerjiden falan mı? Anlayabileceğim bir dilden konuşsana."

"Ya kapa çeneni de anlatayım"

Sustuğumda o elindeki şeyin kapağını açıp masanın üstünden biraz bana yaklaşıp ilk önce eliyle dudaklarımı sildi. Ne yaptığını çözmeye çalışırken istemsizce kaşlarım çatılmıştı. Açelyanın bakışları dudaklarımdan gözlerime çıktığında onunda kaşları çatıldı.

"Ne bakıyorsun be öyle canavar görmüş gibi? İslak mendil doğal olarak, ıslak olduğu için bunu uygulamadan önce kurulamam gerekiyor ve bu da dudak koruyucu yani senin anlayacağın dille, dudaktaki kurulukları çatlaklıkları gideren bir krem."

Kafamı tamam anlamında sallayınca Açelya dudaklarıma o şeyi sürüp geri oturdu.

"İnşallah bu şey renk vermiyordur."

"Yok yok kanka rahat ol şeffaf bu."

Ne ara kanka olduk acaba? Bende mi Açi desem? Yok yok döver falan beni mazallah. Ne ara bu kadar yıllardır tanışıyormuşuz gibi sohbete dalmıştık bilmiyorum ama iki saattir bir plan yapmakla, olanları konuşmakla meşguldük.

"Sizce şu an ne yapıyorlardır?"

"Mezdeke oynuyorlardır kanka."

Soruma cevap veren Kaan'a onu boğmak istermiş gibi baktıktan sonra konuşmaya devam ettim.

"Ha ha ha ne kadar komik kardeşim."

"Masal susmuş sadece oturuyordur."
Dedi Açelya.

"Böyle zamanlarda hiçbir şey yapmaz o. Yanlızca susar ve bakar."

Diğer yorumda Kumsaldan gelmişti.

Kaan yine susma hakkını kullanmıştı. Çok düşünüyordu ama dışarıya yansıtmıyordu hiçbirini.

"Gidelim artık. Yaklaşık 2 saattir burada oturuyoruz bence biraz daha sakinleşmişlerdir. Hatta siz burda kalın bizi bekleyin biz bir Masalı kontrol edelim."

Kumsala tamam deyip kafede beklemeye başlamıştık. Yaklaşık yarım saat sonra telefonum çalınca açtım.

"Eren bak biz Masal'ın yanına gittik. Sonra ben kafası dağılsın diye içki götürdüm. Biraz konuştuk tabii biz ilk önce Kumsalla birlikte kapıdan aynı anda geçmeye çalışınca, bir de Kumsalın ayağı benim ayağıma takıldı, tabii biz Masalın üstüne düştük. Sonra konuştuk Masal bir aydınlanma yaşadı kıza bir şeyler oldu, tabii konuştuk derken bu arada Masal konuşmadı pek, demiştik zaten, size demişmiydik hatırlamıyorum ama..."

"Acelya bir dur. Bir sakin ol."

Kız resmen 10 saniye içinde yüz tane şey söyledi yarısını anlamadım kalan yarısının da ne kadarını anladığım tartışılır.

"Off heycanlanınca çok konuşuyorum ben ne yapayım. Özetle Masal içkileri aldı koşturarak Boranın odasına girdi yani biz ne yapacağız şimdi. Ya o şişedeki tüm içkiyi bitirip şişeyi kırıp parçalarıyla da bileklerini keserlerse."

Bu kız cidden nasıl psikologtu.

"Sen nasıl psikolog oldun. İnsanları sakinleştirmek yerine daha çok paniğe sokuyormuşsun gibi bir hava verdin de."

"Ben özel hayatımla iş hayatımı ayrı tutarım gerçek duygularımı kolay kolay belli eden bir insan değilim. Kumsal panikletti beni de."

Şimdi sesi tam aksine o kadar profösyonel, kendinden emin ve soğuk çıkmıştı ki ben ikna olmuştum. Ayrıca cidden Açelya tanıştığımızdan beri ortama neşe veren ama bir o kadar da sakin bir kızdı. Sanki iki farklı yanı vardı çözememiştim.

"Şimdi senden bu iş modundan çıkmadan olan olayları anlatmanı istiyorum."

"Özet olarak.Masal Bora'nın odasında. Bora birtek Masala kapıyı açtı ve şu an da kapıyı kilitlemişler. Ne yapalım?"

"Birşey yapmayın bekleyin orada biz geliyoruz."

"Tamam bekliyoruz."

Telefonu kapatıp cebime attım.

"Kaan kalk abi Masalla Bora kendilerini odaya kilitlemişler."

"Aynı odaya mı?"

"Evet."

"Hmm rahatsız etmesek mi?"

Şaşkınlıkla piç piç konuşan Kaan'a baktım.

"Lan olum insanların dertleri başından aşkın sen ne diyorsun?"

"Niye abi neden olmasın ikiside aynı dertten müzdarip bunlar içip içip intikam alacağız diye eski sevgililerini aldatabilirler."

Hayranlıkla ellerimi birbirine çarpıp Kaanı alkışladım. Bu çocuk espri yaparken bile gülmediği için o kadar tuhaf oluyordum ki gülsem saygısızlık yapacakmışım gibi hissediyordum.

"İki dakikada dallasa döndürdün ortalığı helal olsun. Susta gidelim artık hadi."

Kaan kafasını sallayınca birlikte yukarı çıktık.Kızlarla koridorda karşılaşıp.Bora'nın odasının önüne gelmiştik.

"Ee şimdi ne yapacağız."

"Elinin körünü yapacağız Açi. Çalacağız kapıyı gireceğiz içeriye."

"Kızlar sakin olun bir. Çalıyorum o zaman ben kapıyı."

Kaan elini kapıya uzattığı da korkuyla elini tutmuştum.

"Dur ben giremeyeceğim."

"Eren bak salak salak konuşup durma çakacağım bir tane bir de duvardan yiyeceksin."

"Kaan bak hayatımda belkide ilk defa ciddiyim. Ben onun gözlerine bakmaya hazır değilim siz girin ben daha sonra gelirim."

Onları orada bırakıp arkamı döndüm ve koridorda ilerlemeye başladım. Kolumdan çekilmemle arkama dönmek zorunda kalmıştım.

"Oğlum nereye gidiyorsun lan? Bora bizim arkadaşımız mı? Biz mi teselli edelim onu? Vallaha Masal bizde Borayı da Kaan tek başına teselli edemez, sen bilirsin yani yalnız bırakmak istiyorsan kardeşini bir şey diyemem..."

Açelya nefes nefese konuştuğunda yanlızca susmuştum. Susup kendi kafamda olanları tartmıştım. Evet çok iyi manipüle ediyordu, Boranın yanına gidecektim ama önce yapmam gereken bir iş vardı. İlerde bekleyen Kumsal ve Kaana bakıp bağırdım.

"İçeri girmeyin bizi bekleyin."

Daha sonrasındada Açelya'nın kolundan tutup onu sürükledim.

"Dur nereye?"

Haklı tabii kız birden çekiştirince. Yavaşlayıp Açelya'ya döndüm.

"Yardım eder misin?"

"Ne için? Anlamıyorum Eren ne diyorsun?"

"Giderken anlatacağım bak bunu yapmassam içim rahat etmeyecek benim bu sinirimi atmam lazım. Benimle gelebilir misin ?"

                                ⭐

Hep aynı heyecan
Aynı çocuksu hayal
Ben böyle biraz deli
Sen de bir an öyle kal nasıl olsa

Geçer geçer daha öncekiler gibi
Bu da geçer neler neler geçmedi ki
Yine düşer deli divane gönlüm aşka
Aşka, aşka vurgunum ben

Açelya ile Eren sizce ne yapacaklar?

Arkadaşlar lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin olumsuz yorumlarda benim için çok değerli siz kitabı nasıl bulduğunuzu söyleyin ki ben de ona göre kendimi geliştireyim.

Hoşça kalın...❤

Continue Reading

You'll Also Like

108K 9.5K 21
Ailesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.
SEKRETER By Beyza Alkon

General Fiction

1M 12.9K 19
Bacaklarımı araladı. "Ne yapıyorsun?" "Seni içiyorum."
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 174K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
60.2K 3.6K 16
"Hüzn-ü Baran ne demek? Öyle kaydetmişsin beni." Elimdeki telefonu bırakıp ona döndüm. Telefonunu kaybettiği için onu çaldırmamı istemesi bayağı uzu...