AŞK / Hayallerin Ötesinde

By SibelAzraDeniz

14.2K 1K 479

- Kes sesini... Mehmet'le evleneceksin işte o kadar! +Abi ben evlenemem, çünkü ben, ben zaten evlendim. Male... More

1) Kendinden giderken
2) Kendine Gelmek
3) Düğün günü ♡
4) Hiç Hesapta Yokken
5) Beklenmedik Şeyler
6) Küçük Bir Umut
7) Yaşanacak Çok Şey Vardı
8) Büyük Yalan
9) Yalan yalanı doğururmuş.,.
10) Umut
11) Tekrar Mutlu Olabilmek Mümkün Müydü?
12) "Böyle Olsun İstemezdim"
13) Küçük bir umut
14) Evlilik Oyunu
15) Veda Günü
16) Yeniden Ruhumun Ait Olduğu Yerdeydim
17) Gerçek ailen yanlarında büyüdüklerin midir?
18) Hazırlıklar güzel günler için miydi?
19) Büyük Anlaşma
20. Bölüm
21) Düğün *Part 1*
22. Düğün *Part 2*
23) Balayı ~ Bali ♡ 1
24. Bali ♡ 2
25. Büyük Gün
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Düğüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
*56. Bölüm **Final**

34. Bölüm

203 16 6
By SibelAzraDeniz

~~~~~~~
İşlerim bitmiş, kendime gelmek için cam kenarına geçip manzaraya doğru bakarken olanları düşünüyordum. Telefonum çalmaya başladığında masama dönüp telefonumu almıştım. Arayan Fahri' ydi.
~~~~~~~~~

-Eylül?

+efendim

-bugün kaçta çıkıyorsun? Kaçta alayım seni?

+birazdan çıkacağım. Almana gerek yok Fahri, biraz Warda'nın yanına uğrayacağım.

-peki tamam. Akşam görüşürüz o zaman.

+görüşürüz.

diyip telefonu kapatmıştım. Toplantıdan sonra Warda'yla da kısacık konuşup iş çıkışı uğrayacağımı söylemiştim. Takside Warda'nın evine doğru giderken yarım kalan konuşmamızı tamamlamak için Ali bey'i aramıştım.

+müsait misiniz Ali bey?

-müsaitim bende aramanı bekliyordum.

+teşekkür ediyorum. Ben dediğim gibi, restorasyon işinden ve buradan ayrılmak istiyorum. Zaten işlerin bitmesine 2 aydan az bir zaman kaldı.

-bak kendin de diyorsun ne güzel 2 aydan az kaldı diye. Biraz daha dayansan olmaz mı Eylül?

+insanların yüzüne bakamıyorum Ali bey. Hakkımda çıkan haberleri düşündükçe dayanabileceğimi zannetmiyorum.

-Böyle bırakma kendini. Bir anda nereye gideceksin plan yaptın mı kalacak yer ayarladın mı?

+Fahri'yle ayrılmamıza 2 aydan az kaldı. Ev bakma işini 1 ay sonraya ertelemiştim. Burada kalacaktım ama şimdi sadece şehir mi değiştirsem yoksa başka bir ülkeye mi gitsem bilemiyorum.

-Bak işte henüz bir planın bile yok. Aceleyle karar verme. İyice karar vermeden sakın müdürle konuşma. Önce bana haber ver tamam mı?

+tamam Ali bey.

-Biraz daha dayan Eylül. Ani bir karar verme. Türkiye'deki işini de aniden bırakıp gittiğinde müdürün tepkisini gördün. Şimdi bu projeyi de yarım bırakacağım hem de 2 ay kalmışken dersen müdür bu sefer korkarım işten bile çıkartabilir.

+haklı olarak çıkartır değil mi?

- Evet. Bu sefer ben de koruyamam seni. O yüzden aceleyle karar verme. Hem haberlerde geçen yıl çıkmış ve eşin de bu haberleri kaldırtmış her yerden. Şuan bir sorun görünmüyor. Sadece kendini toparla 2 ay daha dayanmaya çalış olur mu?

+Haklısınız Ali bey. Teşekkür ediyorum. Dediklerinizi düşüneceğim. Hayırlı akşamlar size.

-hayırlı akşamlar Eylül.

Telefon görüşmem bittiğinde Warda'ların evine de gelmiştim. Warda'yı arayıp kapıda olduğumu söylemiştim. Sonra da ziline basmıştım. Warda beni kapıda görünce hızlıca yanıma gelip

-kardeşim diyerek sıkıca sarılmıştı. Ben de ona karşılık vermiştim.

-özür dilerim. Seni üzmek istemedim. Ama yine üzmüş oldum.

+bende özür dilerim kardeşim. Bende seni üzdüm. İnşaAllah benim yüzümden bir sorun olmamıştır. diyerek karnına dokunup, oradaki yeğenime sevgiyle dokunmuştum.

-Bir sıkıntımız yok çok şükür. Hadi içeri gel. diyince içeriye geçmiştik. Çok kalmayacağım dediğim halde ben gelmeden benim için yemek hazırlamıştı.

+bu halinle niye kendini yoruyorsun Warda. Çok kalmayacağım demiştim sana.

-ne yapmışım. Bu halde olmasam daha neler hazırlardım da ancak bu kadar hazırlayabildim diyip gülümsemişti.

+delisin diyip gülümseyişine karşılık vermiştim. Teşekkür ediyorum kardeşim.

-asıl ben teşekkür ediyorum kardeşim. Beni affettin ya daha ben ne isterim ki. Dünden beri beni affetmezsin diye içim içimi yiyordu.

+hala biraz kırgınlığım var tamamen bitmiş değil ona göre diyip gülümsemiştim.

-asla kardeşim bir daha asla senden bir şey saklamam. Bu arada sana sormadan söylemeyeyim dedim. Eşimde yarım saate gelir, Fahri'yi de davet edelim mi akşam yemeği için.

+buna ben karışamam kardeşim ama aramızın çok da iyi olmadığı aşikar. Eğer bu durumdan rahatsız olmayacaksanız çağır ben bir şey diyemem buna.

-peki kardeşim. Eşime söylüyorum davet etsin o zaman. Belki biraz aranız düzelir...

+sanmıyorum ama ne diyeyim sen bilirsin.

onlar gelene kadar biz masadaki eksikleri tamamlamıştık. Yemekleri de masaya koyduğumuzda onlar da birlikte gelmişlerdi.
Düşündüğüm kadar kötü geçmeyen bir akşam yemeğinden sonra çaylarımızı da içmiş fazla geç olmadan Fahri'yle oradan ayrılmıştık.

Her şeyden öte kardeşimle aramızın düzelmesi beni mutlu etmişti. Fahri ile bu durum düzelir miydi bilemiyordum.

Eve girdiğimizde valize koyduğum pijamalarımı almış üzerimi giymek için banyoya girmiştim. Çıktığımda Fahri tekli koltuğa oturmuş düşünceli bir şekilde, bir noktaya dalmış bakıyordu.

Çantamdan telefonumu ve odamdaki şarj makinamı almış odadan çıkmış, kendi kaldığım odaya girmiştim. Ama uykum gelmiyordu.

Ali beyle olan konuşmamızdan sonra çalışmaya devam etmekten başka şansım olmadığını anlamıştım.

Henüz saat 10.30'du. Sanırım daha iyi düşünebilmek için kendime bir kahve yapıp terasta içebilirdim. Odamdan çıkıp mutfağa gittiğimde Fahri'yi kahve makinasının başında görmüştüm.

Ben de kahve makinasını beklemek yerine uzun zamandır içmediğim Türk kahvesinden yapmaya karar vermiştim. Türkiye'den getirdiğim bakır cezveyi yerinden çıkarmış içine su, kahve ve şeker üçlüsünü koyup ateşin altını yakarak karıştırmaya başlamıştım.


-Eylül, Eylül kahven taşıyor sesini duyduğumda çoktan yanıma gelmiş, cezvenin sapını tuttuğum elimi sıkıca kavrayıp, elimi yavaşca ocaktan kenarıya çektirmişti.

-Eylül dikkat et biraz az kalsın elini yakacaktın. diyince gözüm elimdeydi. Hala eli elimin üstündeydi.

+tamam Fahri sağol. diyip diğer elimle Fahri'nin bileğinden tutup elini elimden çektirmiştim. Sonra da ocağın altını kapatıp kahveyi fincana doldurmuş, ocağa gelen kahveyi süngerle silip temizledikten sonra bir şey demeden terasa çıkmıştım.

Bir iki dakika sonra o da gelmişti.

-burada mıydın, odandasındır diye düşünüyordum bende gelebilir miyim? dediğinde

+olur demiştim.

Yanımda getirdiğim kulaklığımı telefona takıp dinlendirici müziklerden oluşturduğum listemi açıp dinlemeye başlamıştım.

Yarım saat kadar süre geçmişti. Fahri buradayken doğru düzgün bir şey düşünemiyordum. Bir süre sonra, Fahri oturduğu tekli koltuktan kalkıp benim oturduğum 3lü koltuğa gelip oturmuştu. Sonrada bana doğru dönerek bakmaya başlamıştı.

Bakmaları bitmiyordu, nedeni belliydi konuşmak istiyordu. Sinirlenmeye başlayınca kulağımdan kulaklığımı çıkartıp ona doğru dönmüş tamda onun baktığı gibi gözlerinin içine bakmıştım duygusuzca.

+ne oldu Fahri, ne söyleyeceksin? Demiştim .

-sabah yarım kalan şu mevzuyu konuşsak bir karara bağlasak.

+peki konuşalım diyip diğer kulaklığımı da kulağımdan çıkartıp telefonumdan müziği kapatmıştım.

+buyur seni dinliyorum.

-Sağol
diyip bir kaç saniye sustuktan sonra hiç tahmin etmediğim bir şekilde konuşmasına devam etmişti.

-Eylül şuan bencilce davranıyorsun farkında mısın?

+bencilce davranıyorum öyle mi? İlginç.... Sen benimle ilgili bir şeyi benden sakladığında nasıl davranmış oluyordun peki? Bununda cevabını biliyorsun dimi?

-biliyorum Eylül. Çok iyi biliyorum. Ama ne için yaptığımı da çok iyi biliyorum. Hani senin anlamak istemediğin o sebepten ötürü.

+bunun suçu da bana mı kaldı yani?

-hayır. diyip gözleri, gözlerimden elime kaymış sonra da elimi ellerinin arasına almıştı. Çekmeye yeltendiysem de gücüne karşı yenilince bu girişimimden vazgeçmiştim.

-Özür diliyorum. O haber yazısına nerden nasıl ulaştın bilmiyorum ama şimdi bütün o gazeteciler bu sözlerinin bedellerini ödüyorlar. Tıpkı benim senden saklayarak seni kırdığım için kendini benden uzaklaştırmanla bana verdiğin bu ceza gibi. Ama pes etmeyeceğim. Son aylarımızı birbirimize kırgın olarak bitirmek istemiyorum. Tüm kalbimle senden özür diliyorum. Senden gerçeği sakladım evet . Ve buna da birilerini dahil etmiş oldum. Ama pişman değilim. Bugün olsa hiç düşünmeden yine aynı kararı verirdim.

+Sağol Fahri. Sebebini anlamıyor değilim. Ama şuan insanların yüzüne bakmak benim için o kadar zor geliyor ki. Benim hakkımda hem paragöz, hem de utanmaz diyorlardır eminim buna. Onlara o haberler çıktığında kendimi açıklamak isterdim. Diyip yine ağlamaya başlamıştım.

Fahri de o hızla boşta kalan diğer eliyle omzuma sarılıp, başımı omzuna koymamı sağlamıştı. Diğer eli de elimdeydi. Ben hala ağlıyordum.

+utanıyorum... Aslında kendime olan kızgınlığımı sizden çıkarıyorumdur belki de. Bilmiyorum. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı bilmiyorum artık. Çok yoruldum. Tam toparlanıyorum, yeni bir sorun çıkıyor. Çok yoruldum Fahri.

-Eylül yapma böyle. Tek suçlu varsa o da benim. Bence bu konuyu hiç öğrenmemiş gibi yapmaya çalışman en doğrusu olur. Normal davranmaya devam et. Zaten insanlar haberi gördüyse de inanmamışlardır. Hem bunca zaman gayet iyi evlilik rolümüzü yapıyorduk. Hem seni bunca zamandır tanıyan hiç kimsenin bunun için evlendiğini düşünmediğine adım gibi eminim.

+öyle düşünen birileri var ama.

-kimmiş onlar, hepsini pişman edeceğim.

-hı? Eylül söylemeyecek misin?

...
...

Daha fazla uykusuzluğa dayanamamış onun omzunda uyuyakalmıştım..






~~~~~~ bölüm sonu ~~~~~

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 59.2K 33
Aşkı bilmeyen iki gencin hikayesi.... Cennet ; 17 yaşındaki bir genç kız uçan kuş dahi yüzünü görmedi öyle derlerdi cennet için görmedi kimse onu bil...
794K 45.1K 40
Alperen: Hem senin benimle konuşmak ile alakalı o 'düşünce'lerine ne oldu? Alperen: Gerçekten yazmadığımı görünce sen mi yazmaya karar verdin? Şüheda...
377K 25.6K 23
Berfan ve Bahoz'un hikayesine hoş geldiniz! Hikaye 1990'lar da geçmektedir ve yetişkin içerik sahneler bulunmaktadır.
1.1K 305 43
Ayperi nerede olduğunu bilmiyordu. Saçı başı dağılmış, makyajı akmıştı. Ayağındaki topuklularla bu taşlı orman yolunda yürümek oldukça zordu. Buraya...