SADECE İKİMİZ

By hayiralisacaksin

658K 21.8K 5K

Birbirine benzeyen iki insanın bir geceyi paylaşması sonucu olan olaylar... Yalnız bir anne ve pişman bir bab... More

1.BÖLÜM "ALDATILMAK"
2.BÖLÜM "DERT ORTAĞI"
3.BÖLÜM "HATA"
4.BÖLÜM "İHTİMAL"
5.BÖLÜM "İKİ ARTI İŞARETİ"
6.BÖLÜM "GERÇEK HAYAT"
7.BÖLÜM "PAMUK ŞEKER"
8.BÖLÜM "AĞIR GELEN YALAN"
9.BÖLÜM "YENİ HAYAT"
10.BÖLÜM "LÜTFEN BENİ BIRAKMA"
11.BÖLÜM "VİCDAN"
12.BÖLÜM "ARTEMİS"
13.BÖLÜM "MEKTUP"
14.BÖLÜM "O GECE"
15.BÖLÜM "BENİMLE SEVİŞTİ"
16.BÖLÜM "İLK TEKME"
17.BÖLÜM "YALAN HABER"
18.BÖLÜM "AŞERMEK"
19.BÖLÜM "TRAVMA"
20.BÖLÜM "ESKİ EŞ"
21.BÖLÜM "DENİZ"
22.BÖLÜM "ZAMAN"
23.BÖLÜM "DOLUNAY VE GECE"
24.BÖLÜM "OĞLUMUZ"
25.BÖLÜM "HİKAYE"
26.BÖLÜM "FELEKTEN BİR GECE"
27.BÖLÜM "GEÇMİŞ"
29.BÖLÜM "GERÇEKLEŞEN HAYAL"
30.BÖLÜM "YENİLEN KORKULAR"
31.BÖLÜM "HAYIR, ALIŞACAKSIN"
32.BÖLÜM "HASTALIK"
YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM
33.BÖLÜM "ŞİKAYET"
34.BÖLÜM "GECE YOK"
35.BÖLÜM "BİR ŞEYİN SONU"
36.BÖLÜM "SADECE İKİMİZ"
37.BÖLÜM "GECE'YE SON MEKTUP"
38.BÖLÜM "MEŞE AĞACI" Part-I
39.BÖLÜM "AYDINLIK GECE" Part-II
40.BÖLÜM "KADER OYUNU"
41.BÖLÜM "HUZUR"
42.BÖLÜM "GÜNEŞ DOĞDU"
43.BÖLÜM "ADIM ADIM"
44.BÖLÜM "GÜZEL BİR HİKAYE"
FİNAL "HER ŞEYİN SONU"
ÖZEL BÖLÜM 1
ÖZEL BÖLÜM 2
ÖZEL BÖLÜM 3
ÖZEL BÖLÜM 4

28.BÖLÜM "GELECEĞE BAKMAK"

9.4K 368 53
By hayiralisacaksin

SINIR 110 VOTE. 150 YORUM.

ÖZÜR DİLERİM AMA VOTELAR BU KADAR AZALMIŞKEN, BÖYLE BİR DÖNEMDEYKEN BOŞ DURAMADIM. OKUYUP VOTE ATMIYORSUNUZ VE BEN EMEĞİMİN KARŞILIĞINI ALMADIĞIMI HİSSEDİYORUM.

🖤

"Sonra avcı gelip büyükanne ve kırmızı başlıklı kızı kurtarmış. Kırmızı başlıklı kız ise bir daha kimseye kolay kolay güvenmemesi gerektiğini anlamış. Son." dedim ve kucağımda çoktan uyuya kalmış bebeğime baktım.

"Sen de kimseye kolay kolay güvenme Gece tamam mı? Sonra ham yaparlar seni." dedim. Gece kaşlarını çatmış, dudaklarını büzmüş bir şekilde uyuyordu. Bebeğimin bu haline güldüm ve Yağız'la yatağımızın yanına koydurduğumuz beşiğe yatırdım yan bir şekilde. Battaniyesini örttükten sonra derin bir nefes alıp odadan çıktım.

Yağız salonda oturuyordu. Saat gece yarısına yaklaşmıştı. Gece'yi uyutma sırası bendeydi. Artık sırayla yapıyorduk. Gece zorlu bir bebekti. Özellikle gaz konusunda. Zor çıkarıyordu ve çok ağlıyordu. Genellikle geceleri emzirdiğim için de uzun süre gazıyla uğraşıyorduk.

Salona indiğimde Yağız'ın bahçeye çıktığını gördüm. Gece'nin battaniyesini aldım ve üstüme sarıp yanına gittim. Battaniye tam sarmalamış olmasa bile kalındı.

"Hayırdır?" dedim yanına otururken. Normalde burada pek oturmazdı. "Düşünüyordum." dedi. Ona dönüp, "Neyi düşünüyordun?" diye sordum.

"Sana nasıl evlenme teklifi edeceğimi."

Bir dakika. Ne?!

Kalbim ritmini kaybederken bir süre konuşmadan baktım yüzüne. Bana evlenme mi teklif edecekti?

"Neden? Evlenmek mi istiyorsun?" dedim saçma bir soru sorarak. Bana baktı gülümseyerek. "Evet. Sen istemiyor musun?" dediğinde ben de gülümsedim. "Zaten evli gibi yaşıyoruz. Ha kağıt üzerinde, ha değil. Ne fark eder?" dedim battaniyeye daha çok sarınırken.

"Çok fark eder aslında. Bir Keskin olmak istemiyor musun?" dedi. Başımı salladım ve, "Tekrar soruyorum Yağız. Ne fark eder?" dedim. Güldü ve başını arkaya yasladı.

"Gece ilerde soracak. Aklı erecek. Ne diyeceksin çok merak ediyorum."

Ne diyecektim? Seni istemeden yaptık. Bu yüzden evlenme gereği duymadık diyemezdim. "Bir şey dememe gerek kalacak mı? İllaki tahmin edecek." dedim.

"Ya da evlenelim."

Bir an dediği şeyi idrak edemedim. Şu an ya bana ciddi ciddi evlenme teklifi ediyordu, ya da benimle dalga geçiyordu. "Yağız. Ben seni anlamıyorum." dedim. Gerçekten anlamıyordum. Bu dediklerine asla anlam veremiyordum.

"Doğumdan sonra kadınlarda bir gerileme oluyor demek ki." dediğinde omzuna vurdum. Güldü ve ellerini teslim olurcasına kaldırdı. "Tamam tamam özür dilerim. Neyini anlamadın Dolunay? Sana evlenme teklifi ediyorum," dedi.

Kaşlarımı çattım. "Ama neden?"

O da kaşlarını çattı. Bana iyice yanaştı ve yanaklarımı avuçları arasına aldı. "Dolunay. İyisin değil mi? Şimdi senin normalde 'tamam evlenelim' diyerek boynuma atlaman falan gerekiyor. Gelmiş nedenini soruyorsun." dedi.

Kıkırdadım ve tekrar ona döndüm. "Yağız sen bana evlenme teklifi etmiyorsun ki. Baya evlenelim diyorsun." dedim gülerek. Resmen zorla evlendirecekti beni kendiyle.

"Başka şansın yok güzelim. Ya evleneceğiz. Ya da evleneceğiz." dedi başını iki yana sallayarak. Bu haline gülmeden edemedim. Resmen evde kalmış görümceler gibi evlenmek istiyordu.

"Şu anda tam bir evde kalmış görümcesin, Yağız."

"Vay ve. Görümce bile oldum. Ama eşin, hayat arkadaşın olamadım."

Bu sefer tam anlamıyla kahkaha attım. "Aman Tanrım! Sen ciddisin Yağız. Gerçekten evlenmek için bu kadar delirdiğine inanamıyorum."

O da güldü ve, "Asıl ben sana inanamıyorum." dedi. Kaşlarımı çatıp ciddileştim bir anda. "Nasıl yani?"

"Şöyle yani... Sen benim böyle iki çift romantik bile olmayam sözlerle evlenme teklifi edeceğimi sanıyorsun."

Kaşlarım daha çok çatılırken Yağız ayağa kalktı ve önümde diz çöktü. Ben şaşkınlıktan açılmış ağızımla ona bakıyordum. Ciddi ciddi evlenme mi teklif ediyordu?

"Dolunay Yıldız, bu konuşmayı kafamda defalarca yaptım. Bir yağmur damlası olsan, o yağmurda milyonlarca damla arasından bulur saklardım seni. Çünkü biliyorsun toprak aldığını vermiyor geri. İkimizinde bedeni sonsuza dek toprakla bütünleşene kadar bu dünyada karım olur musun? Sonrasına öbür dünyada bakarız ama o konumuz dahilinde değil. Benimle evlenir misin?"

Son söylediğine gülmeden edemedim. Dolu gözlerimle ona bakarken, dolunayın altında parlayan kalp şeklindeki tek taşa bakıyordum.

"Geçmişte çok kötü şeyler atlattık evet. Neden artık geleceğe bakmıyoruz?"

Dolu gözlerle onu zar zor görürken başımı salladım ve fısıldadım. "Evet."

O da güldü ve beni kaldırıp sarıldı. Kahkaha atıyordum. Delirmiş gibiydim. Yağız alnıma bir öpücük kondurdu ve elimi elleri arasına alıp kalp şeklindeki pırlantayı yüzük parmağıma takmaya çalıştı.

Kaşları çatılırken gözlerini gözlerime çevirdi. "Dolunay, sen kilo mu aldın?"

Yüzümdeki gülüş anında sönerken boştaki elimle koluna vurdum. "Yeni doğum yaptım ne bekliyorsun?" dedim sinirle.

Sonra biraz daha uğraşarak taktı yüzüğü parmağıma. "Takamayacağım sandım bir an." dedi derin nefes alarak.

"Ya ne bekledin sen? Bir an hiç çocuk doğurmamış gibi fit bir vücuda mı sahip olacaktım? Ne sanıyorsun sen hamileliği? Az bile kilo aldım."

"Tamam. Sadece şakaydı." dedi bana gelip sarıldı. Ben de ona karşılık verdim. Bitiyor muydu gerçekten? Oluyor muydu?

"Sana bir Keskin olmak çok yakışacak."

Güldüm ve ondan ayrıldım. "Gerçekten evleniyoruz yani?"

"Gerçekten evleniyoruz."

Yavaş yavaş bana yaklaşmaya başladı. Öpecek miydi? Ah hayır! Daha dişlerimi fırçalamamıştım. Ama şu an bunu umursayacak gibi görünmüyordu. Sanki soğan yemiş bile olsam öpecekti beni.

Tam dudaklarımızın arasında santimler kala telsizden bir takım sesler geldi. İkimizinde dikkati dağıldığında kafam sanki Gece'yi görecek gibi telsize döndü.

Ağlamıyordu ama ses çıkarıyordu. Uyanmıştı işte. Yine!

"Sıra sen de." dedim onu göğsünden ittirerek. Gerçekten Gece sürekli uyanıyordu. Özellikle geceleri.

"Tamam." dedi ve derin bir nefes alıp uzaklaştı yanımdan. Geleceğe bakıyordum. Gelecek...

Aklıma gelen fikirle hızlıca eve girdim ve çalışma odasına geçtim. Geleceğe not bırakmak istiyordum. Oğluma. Bebeğime...

Bir kalem ve beyaz, boş bir kağıt alıp oturdum masaya. Yüzümde bir gülümseme peyda olurken dudaklarımı dişledim ve oğluma mektubumu yazmaya başladım.

'Merhaba Gece...'

🖤

(1 ay sonra)

Yerde sürünen gelinliğimin eteklerini düzelttim ve aynadan kendime baktım. Uzun kollu, kabarık bir gelinliğim vardı. Üstüme giydiğim an doğru seçim yaptığımı anladığım gelinlik.

Son kez kendime baktım ve arkamda pusette boş gözlerle beni izleyen oğluma döndüm. "Aşkım. Ne var bugün? Anne ve baba mı evleniyor? Gel bakalım küçük damat." dedim ve gülümseyerek aldım onu kucağıma.

"Hoppala benim tosunuma." diyerek sulu bir öpücük kondurdum tombul yanağına. Saniyeler sonra Yağız odaya girdiğinde gülerek ona döndük.

"Biz seni bekleyemedik. Aldım bile kucağıma," dedim sanki çok ayıp bir şey yapmışım gibi mahçupça.

"O zaman bunun bir cezası olacak. Ama daha ona var," dedi ve yaklaşıp Gece'yi aldı kucağına. "Nasıl bir cezaymış o?" dedim gözlerimi kısarak.

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp fısıldadı. "Tensel bir ceza."

"O biraz zor işte. Saat başı uyanan ve yarım saat uyutmaya uğraştığımız bir bebeğimiz varken mi? Çok beklersin."

"Bu durumda Gece uyuduktan sonra tam elli dokuz dakika içinde cezan bitecek."

"Şaka bir yana Yağız. Henüz kendimi hazır hissetmiyorum. Daha çok yeni bir birliktelikteyiz. Üstelik daha Gece yeni doğdu ve ben bu tip bir birliktelik için hazır mıyım bilmiyorum." dedim üzgünce ona bakarak.

Aslında kırılacağını düşünmüştüm ama o sanki beni yanıltmak ister gibi sıcak bir gülümseme koydu yüzüne. Alnıma dudaklarını bastırdı ve geri çekilip konuştu.

"Sen ne zaman hazır hissedersen Dolunay."

Bunu beklemiyordum. Güldüm ve başımı salladım.

"Özür dilerim," dedim mahçup bir şekilde.

"Dolunay sen şaka mısın? Sen bana ne kadar değerli bir şey verdiğinin farkında mısın? Sen bana Gece'yi verdin. Beni baba yaptın. Daha değerli bir şey olabilir mi? Şimdi gelip benden bunun için özür mü diliyorsun? Saçmalama lütfen şimdi."

İçtenlikle gülümsedim ve minnettar bir şekilde baktım ona. Beraber düğün salonuna yürüdüğümüzde ise içim içime sığmıyordu.

Yağız'a kızgın kalamadım işte. Beni aylar önce öyle görmesine rağmen yine de onu affettim. Belki Gece için, belki kendim için bilmiyorum. Ama olmuştu işte. Biz Yağız'la evlenmiştik.

Tam da şu anda.

"Ben de belediyemizin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak. Sizleri karı koca ilan ediyorum. Bir ömür mutluluklar dilerim," dedi nikah memuru ve imzalamamız için defteri uzattı bize.

Önce ben imzaladım, sonra Yağız. En son nikah şahitlerimiz olarak Selim, Ece ve Yağız'ın iki arkadaşı imzaladı defteri. Anıl ve Şenol...

Onları tanımıyordum ama belli ki Yağız'ın şahidi olacak kadar yakınlardı. İmzalardan sonra nikah memuru bana aile cüzdanını uzatınca titreyen elimle aldım aile cüzdanımı.

Daha sonra Şenol'un kucağındaki Gece'yi aldım ve Yağız'la aramıza aldım. İkimizde aynı anda Gece'nin tombul yanağına sulu birer öpücük bıraktık. Her şey masal gibiydi. Nasıl bu kadar güzel olmuştu böyle?

Beni tek rahatsız eden şey basının gelmiş olmasıydı. Yağız bu konu da biraz ısrar etmişti. Neden bilmiyorum ama benimle evlendiğini duyurmak için çok hevesliydi.

Düğün fotoğrafları bir hafta önce çekilmişti. Onun için düz, uzun bir elbise seçmiştim. Zaten şimdi yine tonlarca resim çekilecekti.

Yağız eğildi ve elini bana doğru uzattı.

"Gece'yi amcasına emanet edip, evli hayatımızdaki ilk dansımızı bana şimdi lütfeder misiniz, Dolunay Keskin?"

Keskin'i bastırarak söylemişti. Dalga geçiyor olmalıydı. Güldüm ve Gece'yi bu sefer Anıl'a verdim. Yağız'ın elini tuttum ve, "Memnuniyetle Yağız Keskin."

Yağız ve ben piste ilerlediğimiz zaman büyük bir alkış koptu ve ilk dansımızı etmeye başladık bizi anlatan şarkıyla.

Bu şarkı çaldığında tanışmamızı hatırlıyordum. Sağanak yağmurun altında tanışmıştık. Ben onun patronum olduğunu bilmeden boş boğazlık etmiştim ve sonradan yerin dibine girmiştim. Gerçekten kötü bir andı.

Şimdi ise evlenmiştik ve ilk dansımızı ediyorduk. Nasıl olmuştu her şey? Aslında bir bakıma Cenk sayesindeydi. O beni aldatmasaydı şu an bunlar olur muydu bilinmez?

Beni daha önce de aldatmış mıydı? Belki de defalarca aldatmıştı ve ben o gün yakalamıştım. Defalarca aldatılmama rağmen yine de onu öpmüştüm belki.

Başkasını öptüğü dudaklarıyla beni öpmüştü belki de. Kim bilir?

Ama sonunda yakalanmıştı ve sonucu bir hayal kadar güzeldi. Minik bir bebeğim vardı. Gece'm. Oğlum...

Yağız değildi beni hayata bağlayan. Gece'ydi. Yağız'ı çok seviyordum evet. Ama Gece ondan çok farklıydı.

Yağız bana söz vermişti ve bir şekilde olmuştu işte.

Biz...

Biz bir aile olmuştuk.

•Bölüm Sonu•


SINIR 110 VOTE. 150 YORUM.

.

NEYSE... HAYIRLISI OLSUN.

Bölüm nasıldı?

Evlilik olayı güzel oldu mu?

Düğünü biraz daha ayrıntılandırmama gerek var mı?

Bence yok. Çünkü çok fazla şey yok.

Balayı için nereye gidebilirler?

Gerçek bir aile oldular mı?

Yağız sözünü tuttu mu?

Cenk bunların ilişkisine aracı olmuş olabilir mi?

Final nasıl olacak?

(Merak etmeyin daha var.)

Şuraya bir adet temsili Dolunay ve Yağız bırakıyorum :)

Continue Reading

You'll Also Like

73.1K 3.5K 31
Urfa'nın dar sokakları üstüne, üstüne gelirken savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı... Liya Dağdeviren Hazar Harzemşah @! Tüm haklar şahsıma aittir...
1.4K 188 4
"Min sadece kardeşin abatmasan mı?" "Ya değilse?" • 𝖨̇𝗄ı 𝗎̈𝗏𝖾𝗒 𝗄𝖺𝗋𝖽𝖾𝗌̧, 𝖺𝗌̧ı𝗄 ø𝗅𝖺𝖻𝗂𝗅𝗂𝗋 𝗆𝗂? ⚠︎ 𝖬𝗒 𝖡𝗈𝗌𝗌 𝗄𝗂𝗍𝖺𝖻ı𝗆ı𝗇...
21.3K 1K 23
Emin olduğum tek şey normal olmadığımdı. Onlarla ne yapacağını bilmediğim tuhaf güçlerle doğmuştum. Lanetli miydim? Yoksa kutsanmış mı? Av mı olacak...
1.5K 260 22
Ünlü bir Fransız aktörle evli, uluslarası çapta bir ressam olan Figen, 12 Eylül 1980 darbesinden hemen önce ülkeyi terk ederken bütün hayatını geride...