20.BÖLÜM "ESKİ EŞ"

16.6K 612 63
                                    

AH BENİM GÜZEL OKURLARIM BENİ 9K YAPMIŞ. BEN NASIL ŞİMDİ YORUM SINIRINI DOLDURUN DİYEYİM. SİZE BENDEN OKUL AÇILIŞ HEDİYESİ. ALIN. TEPE TEPE KULLANIN. SIRA SİZDE.

SINIR 55 VOTE. 55 YORUM.

🖤

"Ay bu çok güzel," dedim beyaz bir beşiğe yaklaşırken. Şu anda bebek odasına bakıyorduk ve heyecandan ölebilirdim. Her şey çok güzeldi. Kendi bebeğimin eşyasına bakacağım günü hiç hayal etmemiştim.

"Bunu mu istiyorsun?" dediğinde başımı salladım. Selim, "Pardon. Bakar mısınız?" diyerek seslendi ordan bir satış danışmanına. Yanımıza bir adam geldi ve, "Buyrun?" dedi.

"Biz bu takımı almak istiyoruz," dedi. Onlar konuşurken ben çoktan başka şeylere bakmaya başlamıştım. Ayakkabılar. Zıbınlar. Tulumlar. Eldivenler. Şapkalar. Birkaç peluş oyuncak. Hepsini bir sepete doldurmuştum.

"Ben ödemesini yaptım," dedi Selim yanıma gelirken. "Sağ ol ya. Hakkını ödeyemem." dedim. "Aldın mı? Ver şunları da." dediğinde sepeti çektim.

"Bunları ben alacağım." dedim. Derin bir nefes aldı ve omuz silkti. "Tamam. Haklısın." dedi. İşte! Biliyordu haklı olduğumu. Kasaya gittim ve aldıklarımı kredi kartımdan ödedim. Abartmak istemiyordum. Çünkü bebekti. Hemen büyüyecekti ve giyemediği şeyler kalmasını istemiyordum. Boşuna almış olmakta istemiyordum.

Selim bütün adres işlerini falan halletmişti. Üç gün içinde geleceğini söylemişler. Ay ben heyecandan ölürdüm ama.

Valeyi arayıp arabanın bize verilmiş olan kağıttaki numarasını söyledi. Dışarda beklemiyorduk. Çünkü bir magazin saçmalığını daha kaldıracak değildim.

Arabanın geldiğini görmemle olabilecek en hızlı şekilde arabaya ilerledim ve poşetleri bagaja yerleştirdikten sonra hızla ön koltuktaki yerimi aldım. Ayaklarım şişmişti. Aslında o kadar fazla gezmemiştik. Ama hamilelik ödem yapıyordu.

"Yoruldun mu?" dediğinde başımı sallayarak, "Hamileliğin ilk zamanları işe gittiğim gibi hem de. Çok çok yorgunum." dedim. O da gülümsedi ve sürmeye başladı.

Aklıma gelen şeyle Selim'e döndüm. "Eczanede dursana." dedim heyecanla. Göz ucuyla bana baktıktan sonra, "Neden?" dedi şüpheyle. "Miden mi bulanıyor yoksa?"

"Hayır hayır," dedim hızla kötü düşünmemesi için. "Gebelik testi alır mısın bana?"

Bir anda gözleri bana döndüğünde, "Önüne bak." diye çevirdim kafasını. "Yani. Dolunay'cım. Bana sorarsan. Yani benim şahsi fikrimi sorarsan. Benim bakış açımla bakacak olursak. Bence sen hamilesin." dedi alayla.

Yapmacık bir şaşırmayla, "Yapma ya. Ne kadar zekisin sen öyle." dedim. Bana baktı ve, "O zaman neden istiyorsun?" dedi.

"Saklayacağım. Saçma geliyor biliyorum. Ama hamileliğimi doktordan öğrendim. Yani test olsun. İlerde çocuğuma gösteririm." dedim. Hormonlar insana çok garip şeyler yaptırıyordu.

Normalde bu düşünce çok saçma gelirdi. Ama şimdi. Aylar önce ki Dolunay'la şimdi anne olmak için gün sayan Dolunay çok farklıydı. Oğlum beni tamamem değiştirmişti. İlk başta bir an doğurmakta bile kararsızdım. Ama şimdi iyi ki diyorum...

İyi ki Cenk'i o gün öyle yakalamıştım. İyi ki o gün Alyssa ve Mark'la o bara gitmiştim. İyi ki oğlum gelmişti. Evet bir kocam veyahut sevgilim olmayabilirdi.

Ama manevide olsa bir abim vardı. Çok iyi kardeşim gibi olan bir doktorum vardı. Geçirdiğim sancıda beni hastaneye götürerek doktorumla tanışan ve aşık olan Murat vardı. Eniştem yerine koyabileceğim. Her daim yanımda olan iki arkadaşım vardı; Alyssa ve Mark...

Mutsuz sona ulaşmışta olsa Yağız vardı. Yağız'la güzel bir gece geçirmiştik ve ona karşı istemediğim ve engelleyemediğim hislerim vardı. Bunlar inkar edilemezdi. Vardı işte. Bir anda olmuştu ve vardı.

Araba durduğunda Selim bana baktı. "Başka bir isteğin var mı? Vitaminlerin falan var mı daha?" dediğinde başımı sallayarak, "Hayır. Sadece test." dedim.

Kafasını sallayarak arabadan indi. Ben de telefonumu çıkardım ve biraz sosyal medyada takılmaya başladım. Fakat gördüklerim ile ağızım bir karış açık kaldı.

Özellikle gelen mesajlar beni daha çok şaşırttı. Yağız'la aramdaki olayın bu kadar büyümesi ve insanların bu kadar ilgilenmesi çok saçmaydı.

Tek bir kötü olay. Sadece tek kötü olay yaşadım. Sadece aldatıldım ve şimdi başıma gelenlere bak. Lanet olsun!

Selim arabaya gelip poşeti bana verdi. Bir şeyler vardı. Beti benzi atmıştı. Gözleri dolmuştu. Eczaneye baktığımda bir kadının camdan dolu gözlerle bizi izlediğini gördüm. Garip bir bakışma yaşadılar Selim'le. Selim son bir kez ona bakıp arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı.

Bu konuyu yolda açıp onu tedirgin etmek istemiyordum. Evde rahat rahat konuşabilirdik. Şimdi konuyu açmam hem sadece gergimliğe yol açar hem de hayatımızı tehlikeye atardı. Çünkü Selim'i aylardır ilk kez böyle görüyordum.

Şey gibiydi. Üzgün...

Artemis konusu dışında ilk kez üzgündü...

Eve vardığımızda beraber hızla eve girdik. Arabaya bindiğinden beri tek kelime etmemiştik. Onun böyle olması beni de geriyordu.

Eve girdiğimizde salona geçti ve ellerini saçlarından geçirip ensesinde tuttu ve derin nefesler almaya başladı. "Selim. Ne olduğunu anlatır mısın?" dediğimde dolu gözlerle bana döndü. Üzerime yürüdüğünde istemsizce iki adım geriledim ama o buna izin vermeden beni kolları arasına aldı ve göğüsüne bastırdı.

Göğüsünün titremesinden ağladığını anladığımda ben de kollarımı ona doladım. Bir süre sonra göğsünün inip kalkışı normale döndüğünde salona geçip oturduk.

"Kimdi o kadın?" dedim direkt. Tepkisinden korkuyordum ama anlatmazsa çözüm bulamazdı.

"Eski karım." dediğinde ağzım şaşkınlıkla aralandı. Şoka girmiştim. Selim evli miydi?

"Nasıl yani? Eski eşin mi? Sen. Evli miydin?" dediğimde başını salladı. "Unutmaya çalıştığım ve anılarını silmek istediğim bir kadın." dedi.

Elimi elinin üzerine koydum ve, "Bakışlarınız Selim. Neden ayrıldınız?" diye sordum. Bakışlarında bir şey vardı. Hâlâ aşık olduklarına dair bir bakış.

"Ece. Ece ve ben, çok aşıktık. Liseden beri beraberdik. Herkesin dönüp bir daha baktığı masalsı bir aşk yaşıyorduk onunla. Aramızda bir engel vardı. Babası beni sevmiyordu. Ailem pek başımda olmadığı için benim uçarı olduğumu düşünüyordu. Biz yine de devam ettik gizli gizli. Sonra, evlendik. Pat diye. İki günde karar verdik. Açık konuşmak gerekirse Ece'yi kaçırdım. Beraber yaşıyorduk. Normal evliler gibi balayı yaptık. Güzeldi yani. Bir süre sonra babası tehdit etti Ece'yi. Annen için kötü olur dedi. Ece'ye söyledim. Anneni koruruz dedim. Ama babasından korkuyordu. Evliliğimizden daha hızlı bir şekilde, tek celsede boşandık. Biliyor musun Dolunay? Hiç değişmemiş."

Selim'in itirafından sonra şaşkınlıkla açılmışa ağızımla ve dolu gözlerimle baka kaldım. Selim'in bu yönünü hiç bilmiyordum. Hayatında kimse olmadığını söylemişti. Olmayacağını kesin bir dillede söylemişti. Ama bu sebepten olacağını asla düşünmemiştim.

Hiçbir şey söylemeden kalktım ve arabamın anahtarını alıp direkt evden çıktım. Selim arkamdan, "Dolunay. Dolunay nereye?" diye bağırdı. Fakat umursamadan devam ettim.

Belki yanlış yapıyordum. Belki saçmalıyordum. Belki hormonların etkisiyle düşünmeden hareket ediyordum. Belki de sonu rezalet bitecek bir işe giriyordum.

Ama o benim için bu kadar çabalıyordu ve ben de onun için çabalamak istiyordum...

🖤

•Bölüm Sonu•

SINIR 55 VOTE. 55 YORUM.

SADECE İKİMİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin