Telefonu aldığım gün başka hiçbir şey yapmadan direk odalarımıza kapanmıştık ikimizde de tatil yapacak heves yoktu. Sabah olduğunda kızların gelemeyeceğini öğrenmem beni baya üzmüştü.Tahmin ettiğim gibi Kumsal ben tatilde olduğum sürede iş görüşmesine gitmiş bir şirkette diyestisyen olarak bugün işe başlayacaktı onun için çok sevinmiştim. Açelyanın ise hasta olduğunu ve gelemeyeceğini öğrenmiştim. Sabah Bora'nın Eren'i çağırdığını biliyordum. Ve aynı zamanda üniversiteden arkadaşı olan çocuğu da güvenlik kayıtlarına sızması için çağırmıştık. Aslında bu çocuk şirketlerin ve özel bilgilerin olduğu ağları, bilgilerin sızma ihtimalini kovmak için antivürüs programları üreten bir kişiymiş. Onun için otelin güvenlik ağına sızması onun için kolay olacakmış.
Sabah 8:40 gibi gözlerimi açtığımda ilk önce bir duş almış daha sonra ise hazırlanıp Boranın odasına gitmiştim bugün büyük gündü onları rezil edebileceğimiz bütün kanıtların elimizde olacağı gün.Ceydanın telefonu hâlâ bendeydi.Gece Boradan şifresini öğrenip telefonu biraz kurcalamıştım.Ve bulduğum fotoğraf keşke kurcalamasaydım dedirten cinstendi...
Yiğitle Ceydanın çekilmiş bir fotoğrafı.Yatakta...Allahtan sadece yüzleri gözüküyordu ancak sadece yüzleri bile benim bedenimi paramparça edebilmişti.Hiçbir şey yokmuş gibi davranmak nedense iyi geliyordu.Sanki Borayla ben yakın arkadaşmışız da tatile gelmişiz gibi bile hissediyordum bazı anlarda.
Boranın kapısını çaldığımda içeriden hiç bir ses gelmemişti tekrar tıklattığımda da bir ses duymayınca sertçe vurduğum kapıyla içeride bir gürültü kopmuştu. Daha sonrasında da birkaç saniye içerisinde kapı açıldı.Bora daha ayılamamış uykulu uykulu bana bakarken.O içeriden gelen sesin onun yataktan düşme sesi olduğunu anlamak zor olmadı.
"Ben geldim!"
"Farkettim kurt falan mı var sende? Zıbarsana bu saatte."
"Ya saat kaç oldu hâlâ uyuyacak mısın?"
"Evet."
Evet!!ha...
Cidden bana arkasını döndü ve içeri girip kendini yatağa yüz üstü yatağa attı.Altında gri bir eşortman üstünde altındaki eşortmanın grisinden daha koyu olan bir tişört vardı.Ciddi ciddi uyuyordu şu an.Yatağın başına gelip onu sırtından dürttüm.
"Bora kalkmalısın.Arkadaşların gelmedi mi daha?"
"Masal hatırlatayım saat sabahın
9:30 u ve onlar daha yeni yola çıktılar.Şimdi izin verirsen onlar gelene kadar zıbarmak istiyorum."
Yüzünü gömdüğü yastık yüzünden sesi boğuk çıksada o boğukluğun uykudan da kaynaklı olduğunu anlamıştım.Ama ben ne yapacaktım şu an aşırı derecede sıkılmıştım ama bu sıkılmışlık bir an önce plana başlamamız içindi.Yoksa başka hiçbir şey yapasım yoktu.Benim daha başında beklediğimi anlayan Bora tekrar dudaklarını araladı.
"Masal dikilme tepemde kapat şu kapıyı geç otur şuraya bizimkinler buraya gelecek zaten bende onlar gelene kadar uyuyayım.Tamam mı?"
Oflayarak kapıya yöneldim ve onu kapatıp içeri girdim.Odanın içinde bulunan kanepeye oturup telefonumu çıkardım.Niye burada beklediğimi bilmiyordum ama...burada bekleyesim gelmişti işte.Oda da tek başıma saçma sapan düşüncelere dalmak istemiyordum.
Kızlardan gelen mesajları okumaya başladım.
Kuku:Sıçarım böyle işe ha şirket dedik bağrımıza bastık.Orda da sülükler peşimizi bırakmadı.(8:55)
Açii:Kuku noldu bu saatqe yia ben daha gozumu acamyrum(9:04)
Kuku:Sıçtığımın aşçısı, o mu diyetisyen ben mi belli değil.Adam şeker hastası adama gidiyo şeker pare veriyo sokcam ben o seker pareyi bi yerlerine bir hafta şeker sıçıcak.(9:18)
Siz:Kukuu ezdirme kendini sende koy ağırlığını ortaya.(9:32)
Kuku:Koydum zaten istifa ettim. (9:34)
Açii:Neee bir dakika gözüm açıldı şu an. Sen bu kadar kolay iş buldun ve ilk günden istifa mı ettin? Söyle şirketin adını ben geliyorum.(9:34)
Ben:Afferim kukum çok güzel koymussun ağırlığını (9:34)
Kuku:Ya ne biliyim sinir oldum ben. Orada bir an gaza geldim ne haliniz varsa görün deyip çıktım.Gelemiyorum ben öyle şeylere.(9:35)
Ben:Neyse iyi bok yemişsin bugün size bahssttiğim plan varya dün gece anlatmıştım. (9:36)
Açii:Evet aşkım Ceyda orospusunun telefonundan çıkan şeyleri söylemiştin bugünde Ceydayı oyuna getirecektiniz. Annem bu yazdıklarımı görse varya... Kızın artık masum değil anne.
Ben:Hahaha evet şimdi Eren buraya geliyor tabii haberi yok daha o kandıracak Ceyda'yı.Boranın üniversiteden arkadaşı, hacker olanda gelecekmiş.Bende şimdi Boranın odasındayım onların gelmesini bekliyoruz.
Açii:Hmm Eren mi kandıracakmış Ceydayı? Şey ya utangac değil mi biraz o çocuk yapabilir mi sizce?
Ben:Aksine grubun çapkınıymış eskiden, yani o iş oldu gibi.
Kuku:Ama knk o şey olcak mı yani sonuçta Eren Ceydayı kandırıp odaya götürecek...
Açii:OHA OHA ÇÜŞ.
Açii:Yani şey tabii ki de olmaz abi o çocuk Ceydaya bakar mı yani olmaz heralde dimi?
Ben:Sanmam en yakın arkadaşının eski sevgilisiyle de şey yapmaz yani.
Ben:Neyse size gelişmeleri anlatırım öptüm canlarım.
Açii:Bende öptüm o tombik yanaklarından.
Kuku:Öptümmmm.Bende gideyim yeniden işsizliğimin tadını çıkarayım.
Konuşmalardan çıktığımda bakışlarımı Boraya çevirmiştim. İçeride klima açıktı ve Bora tam klimanın karşısına 1 90 uzanmış bu sefer yüz üstü dönmüştü. Ayağa kalkıp yatağın ucunda olan çarşafa uzandım ve onu hafifçe örttüm.Zatüre olucaktı böyle yatarsa.Yanında gördüğüm kulaklıklarla müzik dinleyebileceğim aklıma geldi.Tedirginlikle kulaklıkları alsam mı almasam mı diye düşünürken Boranın kızmayacağını düşünüp yanındaki şifonyerden kulaklıkları aldım. Koltuğun üstüne bu sefer bende uzandığımda ayağımda ki beyaz spor ayakkabılar koltuğun üstüne değiyordu ama önemsemedim.Taktığım kulaklıklarla rastgele bir şarkı başlattım ve gözlerimi yumdum.
Tuğkan-Git
Hiç bitmez sanmıştım
Kusursuzsun diye inanmıştım
Artık ne sana ne de bir başkasına
İnanamıyorum
Aşk bir savaş değildi savaştık
Düşünmeden ihanete bulaştık
Aşk bir savaş değildi savaştık
İstemeden ihanete bulaştık
Nasıl geldik yıprana yıprana bugüne
Yapamıyorum ben böyle
Daha da uzamadan git
Ne istiyorsan, al götür yanında bırakma
Bana lazım olan ne varsa
Canımı yakmadan git...
Ne ist-...
Bir şarkının beni bu kadar anlatmasına katlanamıyordum hemen başka bir şarkıya geçiş yapmıştım.
Eskitilmiş Yaz-Uyursam Geçermi
Uyursam geçer mi?
Ya da bu böyle sürer mi?
Yerine düşlere güvensem
Yine günler incitir mi?
En son şarkının yanlızca bu kısmını duymuştum.Bilincim yavaşça gerçek dünyanın acılarından sıyrılıp bulutların üstüne düşerken huzurluydum.Bu hayatı zindan olarak yaşamış birinin son nefesini verirken ki huzuru gibi.Uyursam geçer miydi?..Belki...
Huzurlu bulutlarımdan düşme tehlikesi geçirir gibiydim. O bembeyaz pamuk gibi bulutlar birden yok olmuş yerini hayat kadar siyah bir görüntüye bırakmıştı.Gözlerimin önüne gelen anılara baktım.Yiğit gülüyordu. Cehennemden fırlamış insafsız bir fani gibi.Yiğit telefonuyla ilgileniyordu.Hayatta gelme sebebini görüyormuş gibi.Yiğit elimi tutuyordu.Sanki en önemli varlığın elini tutuyormuş gibi hissettirmek için.Yigit, yiğit gözlerimin önünden gitmiyordu.Hayatımda yalnızca oymuşçasına nasıl bu denli kapılmıştım.Gördüğüm görüntülerin hepsi siyah beyazdı.Oysa ben hayatımı renklendirenin o olduğunu düşünürken o renklerimi benden çalıyordu.Sonra telefonuna bakarken sinsi bir sırıtış belirdi yüzünde haylazca bir sırıtış.Şimdi anlıyordum tüm gülmelerin anlamlarını.Yüzündeki sırıtma büyüdü tıpkı şeytanın yansımasını yaratmıştı gözlerimde.Benim gözlerimden birer damla yaş düştü.Onun gözlerinden cehennemin ateşleri döküldü.Sarsılmaya başlamıştım.Gözlerimdeki görüntü bulanıklaşmaya başlamıştı...
Ani bir sarsılmayla uyandığımda gerçek dünyaya dönmek her zamankinden zor gelmişti.Zor geliyordu tüm bunlar bunca ay aptal yerine konmuş olmam değil.En sevdiğim tarafından, en güvendiğim tarafından aptal yerine konmamdı ağır gelen. Birde uyandığımda gördüğüm yüzün ağırlıyla gözlerimden yaşlar bir bir firar etmeye başlamışlardı.
Bora beni omuzlarımdan tutmuş sarsarak uyandırmıştı bu kabustan.Ama asıl kabusa uyandığımı bilmiyordu...
"Masal iyi misin ağlıyordun uykunda? Ben... seni öyle görünce uyandırmam istedim. Tabii ki iyi değildin ne diyorum ben."
Gözlerinde gördüğüm saf endişeyi Yiğitte bana göstermiş miydi diye düşündüm.Ve o an bir şey farkettim.Yiğit benim hiç gözlerimin içine bakamazdi ki.Teselli edilecek bir şey olduğu zaman bana sarılır yüzünü gizlerdi.İşte şimdi sarılmalar da masumluğunu yitirmişti.Yalnızca yüzünü saklama şekliydi bir sarılma.
Tutamadığım bir hıçkırık boğazımdan yükselirken omuzlarım sarsıla sarsıla ağlamaya başladım.Yan yattığım için göz yaşlarım akıp saçlarıma düşüyordu.Boranın gözlerindeki şevkate sığınıp ağladım.Artık içimde tutamıyordum.
Bora usulca eliyle yüzüme gelen saçlarımı çekerek onları okşadı.
"Şşş geçecek.Bir gün hepsi bitecek."
Uzanıp akan göz yaşlarımı eliyle sildiğinde gözlerimi sımsıkı kapattım. En azından yalnızlığımın içinde yanlız değildim...
⭐
"İhtiyaç duyduğu özgüvenden
Kurtarılmayı bekleyen
Yaşlı bir adamdan
Hallice halim"
"İsimlere çok takıldım
Ağırlığınca
Gözümden akan tüm yaşlardan
Özür dilerdim..."
Merhaba herkese, biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu fakat bir şeyleri aceleye getirmemeye çalışıyorum yani aslında ne kadar güçlü gözükselerde kendi iç dünyalarında büyük bir depresyondalar hâlâ...
Bu bölümde de acılarını birbirleriyle nasıl paylaştıklarını göstermek istedim, aslında onlar kendi yalnızlıklarının içinde birlik oldular...
Bundan sonra ki bölümler daha aksiyonlu geçecek emin olabilirsiniz. Onların pes etmeye niyeti yok çünkü.
Hoşça kalın kutup yıldızlarım⭐