Abimin Kankası || Texting

By terayaziyore

3.8M 206K 144K

Bilinmeyen: Abimin kankası olmasaydın olmazdı değil mi? Bilinmeyen: Şu kocaman okulda gittin Bilinmeyen: Her... More

AK/1
AK/2
AK/3
AK/4
AK/5
AK/6
AK/7
AK/ 8
AK/9
AK/10
AK/11
AK/12
AK/13
AK/14
AK/15
AK/16
AK/17
Ak/18
Ak/19
AK/20
AK/21
AK/22
AK/23
AK/24
AK/25
AK/26
AK/27
AK/28
AK/29
AK/30
AK/31
AK/32
AK/33
Ak/34
AK/35
AK/36
AK/37
AK/38
AK/39
AK/40
AK/41
AK/42
AK/43
AK/44
AK/45
AK/46
AK/48
AK/49
AK/50
AK/51
AK/52
AK/53
AK/54
AK/55
AK/56
AK/57
AK/58
AK/59
AK/60
AK/61
AK/62
AK/63
AK/64
AK/65
AK/66
AK/67
AK/68
AK/69
AK/ Final

AK/47

45.7K 2.7K 2.7K
By terayaziyore

Hellloooo

Yebe geldi!

Medya: Gece (bence bu kız sade makyajlı da makyajsızda güzel)

Öncelikle ufak bir açıklama yapacağım. Lütfen burayı atlamayın.

Evet tabi ki açıklamam geçen bölümün sonunda gerçekleşen olayla ilgili olacak. Açıklamayı instagram hesabımdan da yaptım ama buradan da yapayım.

Gece'yi çok haksız bulup ona bayağı sinirlenmişsiniz. Halbuki Gece duyduklarını o şekilde yorumlamakta oldukça haklı. Çünkü Ateş'in ağzından bir dönem önce bilinmeyenden hoşlandığını duymuştu. Bilinmeyen kendisi olabilir ama Ateş bunu bilmediğinden Gece hiç bir zaman benden hoşlanıyor diye düşünmedi. Üstüne üstlük Gece bilinmeyenin kendisi olduğunu bilse asla hoşlanmazdı diye düşünüyordu.

Şimdi Ateş'in söylediklerini o şekilde yorumlamasının nedeni Ateş bir zaman önce bülinmeyeni bulmaya çalışıyordu. Gece nereden bilsin buna bir son verdiğini ve artık ondan değilde bizzat Gece olduğunu bilerek Gece'den hoşlandığını?

Ayrıca Ateş'in son günlerde ki yakınlığını da adla kendinden hoşlanmasına yoramadı. Kız bu olaya imkansız gözüyle bakıyor.

Yani Gece kızmayın.

O öyle duydu.

Ve haklı olarak o şekilde yorumladı.

Şimdi olayın gerçek yüzünü görelim.

...

(Ateş'in ağzından/ Tamircideyken)

Çalan telefonuyla birlikte masadan kalkıp giden Gece'nin ardından bana yüksek imalarda bulunan Kemal abiden gözlerimi kaçırdım. Adam hiç konuşmadan o kadar çok şey anlatıyordu ki.

"Abi, bakma öyle.."

Utana sıkıla gözlerimi kaçırdım. Gülümsememek için kendimi sıktım. Ancak pek başarılı olamadım. O da daha çok sırttı. "Niye gülmeyeceğim? Oğlum gibi gördüğüm sen, ilk kez bir kızdan hoşlanıyorsun. Bakışlarını bilirim ben senin Ateş. Tutulmuşsun hanım kızımıza. Hiç inkar etme."

Sesli bir nefes verdim. Konuşmam gerekirdi biliyorum. Çünkü Kemal abi, gerçekten abi olarak gördüğüm biriydi. Dert ortağı edindiğim biriydi. Benden yaşça büyük olması bunu etkilemiyordu. Kafamda ki cümleleri toparlamam biraz zaman aldı. Ne söyleyeceğimi biliyordum ancak nasıl söyleyeceğim konusunda biraz düşündüm. Hazır hissettiğimde dudaklarımı araladım.

"Abi, zaten ben senden bir şey gizlemem. Doğru anladın. Ona karşı hislerim var. Yok diyemeyeceğim kadar gözüme batan, en ufak bir sözünde, hareketinde bile büyüyen hisler bunlar. Ancak sorunlar bitmiyor ki. Kız, en yakın arkadaşlarımdan birinin kardeşi. Arada koca bir engel gibi arkadaşım var. Abisi var. Bunun yanı sıra onun bana karşı bir hissi var mı yok mu bilmiyorum."

Kemal abi bu düşüncelerime gülüp elini omzuma attı. "Bence hoşlanıyor o da. Ben öyle hissettim. Yani sizi sevgili sandığımı söyleyince verdiği tepkiden belliydi."

Şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm. İlk kez böyle bir tahmin duyuyordum. Heyecanımı gizleyemediğim yüzümde bariz bir gülümseme de oluştu. "Harbi mi?"

Tepkim onu daha çok neşelendirdi. Sırıtmakla kalmayıp gür sesiyle bir kahkaha attı. Kahkahasını sonlandırıp bu şapşal tepki mi aştığında eliyle omuzumu sıktı. "Bence öyle. Ama sen öyle olmadığını düşünüyorsan bile sakın geri durma. Belli et hislerini. Kimse engel olmasın sana. Ne kendin inkar et ne de ona yokmuş gibi davran. Aksine farkında olmasını sağla."

Sesli bir şekilde mırıldandım duyduklarımın üzerine. "Anladı anlayacak zaten."

Kemal abi tek kaşını kaldırdı. "Yani farkına varmasına az kaldı?"

Başımla onayladım onu. Yeniden desteğini belli etmek istercesine omzumda ki eli hareketlendi. Sanki ikna olmamışım gibi aynı cümleleri değiştirerek yeniden kurdu. Ancak bu kez çırağı yanımıza geldiği için sesini alçattı. "Hislerini reddetme. Ona daha çok belli et. Değil abisi, kimse, hiç kimse, o bile engel olmasın sana. Aşk bir kere gelir onu yetiştirip büyütmezsen de geldiği gibi gider koçum. Sonra çok pişman olursun."

Sesli bir nefes daha verdim. Yanımızdan giden çırağın ardından eski ses tonuma dönerek konuştum. "Abi ben hoşlanıyorum zaten. Şimdi geriye kalan tek şey onun hislerini bilmek."

Kemal abi kafasını sallayıp beni onaylarken konuşmaya devam ettim. "Çok az kaldı abi. Tek bir şey daha yapsa, söylese anlayacağım diyorum. Ama o hiç bir şeye yorumlayabileceğim bir tepki vermiyor."

Uzun bir süre sessiz kaldık. Sanırım Kemal abi aynı şeyleri söylememek adına susuyordu. Bense ne söylesem, ne desem diye karar kılamadığımdan. Yine de sessizliği bozan ben oldum. "Yani son günlerde iltifatlar ediyorum, dibinde dolanıyorum resmen, susmuyorum hiç. Ama o hep susuyor. Hep. Tepkisiz. Yaptıklarıma, söylediklerime tepkisiz. Sanki görüyor ama görmemezliğe veriyor gibi. Bazen böyle.. Gözlerini kaçırıyor sadece. Diyorum ki, acaba?"

Duraksadım.

"Hani acaba?"

Yutkundum. Düşüncesi bile değişikti bunun. İlk kez dillendirmek zorlamıştı.

"Ateş oğlum, acaba o da sana karşı boş değil mi?"

Kendime bile ilk kez söylediğim bu cümleyi Kemal abiyle paylaşmak daha da garipti. Onunla ilk defa bir kız ile ilgili konuşmuştum. Kısa bir süre az önce söylediklerimi beynimde tekrar ettim. Bu süreç düşüncelerime alaycı bir gülüş vermemle sonuçlandı.

"Abisinin yakın arkadaşı olarak tanıdı beni. Bu, yani benden hoşlanması çok düşük bir ihtimal gibi geliyor kulağıma abi. Ne bileyim böyle bir şey düşünmez gibi. Sonuçta ben sadece, onun için sadece abisinin arkadaşlarından biriyim."

Bir Yalçın değilim mesela. Onu Karan gibi görüyordu. Bundan artık emindim.

Ayrıca beni Karan gibi görmesi istediğim son şey bile değildi.

Bir Kutay'da değildim onun için. Onu arkadaşı olarak görüyordu. Yaşıt olmalarının getirdiği bir samimiyette vardı. Ona karşı tamamen arkadaştı. Ya da Alp'e, Murat'a karşı. Belki o ikisine Kutay kadar samimiyet göstermiyordu. Ancak üçünüde arkadaşı olarak görüyordu. Bundan da emindim.

Peki ya ben?

Ben de bu üçlünün arasında mı yer alıyordum onun için?

Bilmiyordum. Bilemezdim.

Kemal abide bilmiyordu. Bilemezdi. Konuşmadan önce boğazını temizledi. Sanırım ne söylemesi gerektiğini tartıyordu. Öyle ki kendine zaman kazandırmak için masanın üzerinde ki sigara paketinden bir dal çıkardı. Sigarayı yaktı. İçine çektiği dumanı üflerken "düşük ihtimal gibi. Ama imkansız gelmiyor ama değil mi" diye sordu.

Sorusuna başımı salladım usulca. İmkansız gelmiyordu. Yani, neden imkansız olsundu ki? Bana karşı bir şeyler hissedebilirdi. İyi anlaşıyorduk. Ona karşı ilgim olduğunu son zamanlarda anlamaya başlamıştı. Umarım. Ayrıca önüme engel diye koyduğum Karan, bunu öğrense, adam gibi benden öğrense, aşırı büyük ve kötü bir tepki vermezdi ki?

Yani, sanırım.

Aklım hala geri gelmeyen Gece'ye kaydı. Gidip baksa mıydım acaba?

Biraz düşündükten sonra kafamı olumsuz anlamda sallayarak bundan vazgeçtim. Bi tık saçma kaçmaz mıydı?

Kemal abi başka bir şey söylemeyerek zannımca boyanın ikinci katını atmak üzere sigarasıyla birlikte sandalyeden kalktı. Bende kalkarak onun peşinden ilerledim. Buraya geldiğimizde para mevzusu konuşulurken ona kaş göz işaretleri yapmıştım. Bu durumu bir kez daha yaşadığımız için beni anlayıp parayı normalde tutacağı miktardan çok daha az söylemişti. Aynı olay dediğimse Kutay'ın tıpkı Gece gibi arabamı çizmesiydi. O da ben ödeyeceğim deyip tutturmuştu. Bu yüzden daha fazla bekletmeden gerçek tutarı sordum.

"Abi arabanın gerçek masrafı nedir?"

Kemal abi ikinci kat boyayı sürerken "haa o konu" dedi. "Niye kaş göz yaptın orda?"

Dudaklarımı düz bir çizgi haline getirerek öylece durdum. Bu sorusuna bir cevap vermedim. Kemal abi durumu anlayıp "arabayı o mu vurdu yoksa" diye sorduğunda da cevap vermemeyi seçtim. Cevap vermesemde o çoktan anlamıştı zaten. Bu yüzden hızla işin para kısmını aktarmaya başlamıştı. "Oğlum valla açılan boya kutusunun parasını alıyoruz. Birde göçük baya derine inmiş. Fikoyu bile zorladı. Ki o göçükleri düzeltmede bir numaradır. 750 dedim orda ama 2850 tl gibi bir şey tutar. Hesaplarız onu bekle bi."

Kafamı salladım usulca. Eğer tutarın fazla olduğunu Gece duysaydı hepten ben ödeyeceğim diye tuttururdu. İkinci boya işlemi bittiğinde para işini halletmeye koyulduk. O sırada Gece'nin geldiğini görmüştüm.

...(Gece'nin ağzından)

Kızgındım.

Bunu anlayamadığım için, bir hayal dünyasında yaşayıp gerçekler gözümün önünde olduğu halde görmediğim için, kızgındım.

Kırgındım.

Bu yaptığı şeyde kendini haklı gördüğü ve tek umursadığı bu olduğu için, bu işin sonucuna vardığında, hoşlandığı kişinin ben olduğumu öğreneceği halde böyle bir şeye kalkıştığı için kırgındım.

Ama sessizdim, sakin görünüyordum. Yeni ve yine içimde kopan fırtınaları saklamayı başarmıştım. Öyle ki içimde kopan fırtına dışımdan saçımın telini bile oynatamıyordu.

O duyduklarımdan sonra uzun bir süre telefon ile konuşma bahanesiyle dışarıda kalmıştım. Ağlamıştım.

Daha sonra boyanın kuruma vaktinin dolduğuna inanarak yüzüme gözüme çeki düzen verdikten sonra ve gözlerimin kızarıklığının geçmesini bekledikten sonra yanlarına geri dönmüştüm. Onlar hiç bir şey anlamazken ben Ateş'in suratına bakmamaya çalışıyordum. Çünkü bakarsam ağlardım. Ağlarsam ne olduğunu sorardı. Ona anlatacak bir şeyim yoktu.

Sorun zaten oydu.

Dönüşümden kısa bir süre sonra arabanın işi bitmişti. Ateş parayı ödemeye giderken peşinden gitmek yerine arabanın yanında beklemeye başladım. Eğer duyduklarım olmasaydı muhtemelen şu an onunla parayı benim ödeyeceğim konusunda kavga ediyor olurduk.

Ancak duyduklarım sağ olsun, hiç teklif bile etmedim.

Başta ben ödeyeceğim dediğimde kabul etseymiş. Şimdi kendi ödesin.

Kendi kendime omu silktim. Zaten çok fazla tutmadı. Ödesin işte.

İç sesimle kendimi rahatlatmaya çalışsam bile işlemiyordu.

Ateş'in bu tarafa doğru geldiğini görünce kendimi düşüncelerimden arındırmaya çalıştım. Hala tamirhanenin içinde olan arabayı açtı. İkimizde arabaya bindiğimizde vakit kaybetmeden anahtarı kontağa taktı. Kemal abisiyle son kez vedalaşıp arabayı çalıştırdı. Kısa sürede ana yola çıkıp evime doğru sürmeye başladı.

Sorun şöyleki ben eve gitmek istemiyordum. Ancak eve gitmesem yapacak bir şeyim yoktu. Yade Karan'la birlikteydi. Onların yanına gitmek de olmazdı şimdi. Çünkü daha yeni sevgili olmuştular ve ben sürekli onların burnunun dibinde bitip yalnız kalmalarını engellemek istemiyordum. Ve Elçin burada olduğu için Yalçın'ı da rahatsız etmek istemiyordum.

Eve gitmekten başka yapacak bir şeyim yoktu. Bu yüzden sesimi çıkarmadım.

Sessiz sedasız geçen yolculuğun ardından Ateş, arabayı evimin önünde durdurdu.  Elimi kapının koluna getirip ona döndüm.

"Tekrardan kusura bakma."

İstemsizce soğuk bir ifade takınıp kurduğum bu cümlenin üzerine Ateş gülümsedi. Soğuk davrandımı fark etmemişti.

"Önemli değil dedim ya. Bir daha ki sefere daha iyi yapacaksın. Sonra da trafiğe çıkıp deneriz."

Cümlesinin üzerine tek kaşım yukarıya doğru kıvrıldı. "Bir daha ki sefere mi?"

Sanırım tepkim garibine gitmiş olacaktı ki o da tek kaşını kaldırarak "evet" diye bir cevap verdi.

Gülümsedim. Ancak görüşümde en ufak bir samimiyet yoktu ve bu elimde olmadan gerçekleşen bir şeydi. Daha çok alaycı bir ifadeydi bu gülüş.

"Bir daha ki sefer olmayacak."

Bu söylediklerimse kaşlarının çatılmasına sebep oldu.

"Ben ağzımın payını aldım."

Sözlerimin devamından sonra hafifçe hareket ederek bana döndü.

"Gece, arabayı sürtmen senin hatan değildi diyorum ya? En ufak bir yanlışında vaz geçemezsin."

Cümlemin anlamını farklı yorumlamıştı. Arabayı pert ettiğim için ağzımın payını aldım dediğimi düşünmüştü. Bu düşüncesini bozmak yerine daha fazla uzatmamak adına kafa salladım.

"Sonra görüşürüz."

Ve başka bir şey söylememesi için arabanın kapısını açtım. İndiğimi fark edince sadece "görüşürüz" dedi.

İndiğim arabanın kapısını yavaşça kapatıp arkama döndüm. Küçük adımlarla evin kapısına ulaştım. Çantamda ki anahtarı çıkarıp kapıyı açana kadar Ateş evin bahçesinden çıkmak için arabayı bile çalıştırmadı. Ancak içeri girdiğimde ve kapıyı ardımdan kapadığımda arabasının çıkardığı sesleri duydum.

Elimde ki anahtarı sıkıca tuttum.

Unutmadan tekrar çantamın içine bıraktığım anahtarın ardından ayağımda ki ayakkabılardan kurtuldum.

En son yaşadığım kapıda kalma olayından sonra yanımda anahtar taşımayı alışkanlık edinmeye çalışıyordum.

Odama doğru çıkarken aklıma farklı düşünceler getirmeyi amaçlıyordum.

Umarım Karan eve geç gelmezdi. Çünkü en son, Yade ile sevgili oldukları gün, evde tek başıma kalışımda korkudan düzgün uyuyamamıştım.

Uykum çok hafifti. En ufak bir seste bile uyanabiliyordum. Bunun üzerine birde evde tek kalışımın korkusu binince neredeyse hiç uyuyamıyordum.

Güzel gidiyorsun Gece, böyle devam et.

Yalçın'ı özlemiştim.

Nasıl olduğunu bile bilmiyordum. Ya da babasının ne durumda olduğunu. İyileşmiş miydi? Umarım bu sıkıntının içinde bir de Elçin onu darlamıyordur. Geçen gün okula da gelmemişti.

Onu arasam iyi olurdu. En azından iyi olup olmadığını öğrenirdim.

Üzerimi değişene kadar kafamı dağıtmakta başarılı olmuştum. Üzerimi değişip yatağa geçtiğimde ise hızla Yalçın'ı aramış ve yine aklımın Ateş'le dolmasını bir nebze engellemiştim. İkinci çalışın ardından açılan telefonda Yalçın'ın yorgun sesini duydum.

"Vay hayırısız, sen beni arar mıydın?"

Yorgun olmasına rağmen sesini neşeli çıkarmaya çalışmıştı. Ama anlamıştım ne kadar yorgun olduğunu.

"Aşk olsun Yalçın, sanki aramamamın sebebini bilmiyorsun."

Kısık bir gülüşün ardından "biliyorum canım biliyorum" dedi. Boğazımı temizleyip "nasılsın?" diye sordum. O da boğazını temizledikten sonra "iyi sayılır. Babamla, Elçin'le falan uğraşıyorum işte" dedi.

"Taner amca nasıl?"

Sorumun üzerine biraz duraksadı. Bir şeyle uğraşıyor gibiydi. "İyi o da. Toparlanıyor yavaş yavaş." Söylediklerine başımı sallıyordum, sanki beni görüyormuş gibi. Bir kaç hışırtı duymamın üzerine "sen neyle uğraşıyorsun" diye sordum.

"Elçin yarın dönüyor, eşyalarını toplamasına yardım ediyorum. Bir kaç eksiği vardı. Onları aldım ona. Koli yapıyorum yani."

Anladığımı belirten bir nida çıkardım önce. Ardından hem işi olduğundan hem de Elçin'in yanında olduğunu düşündüğümden "iyi ben kapatayım o zaman, işin bittiğinde konuşuruz" dedim. Gerçekten de Elçin yanında olamlıydı ki "tamam, ben sonra ararım seni" demişti. Normalde bu kadar çabuk kabul etmezdi. İşi olsa dahi 'işi ağzımla yapmıyorum sonuçta' der ve telefonla konuşmaya devam ederdi.

"Görüşürüz."

Aynı şekilde cevap vermesinin üzerine telefonu kapadım.

Evet, son noktaya gelmiştik. Yapacak hiç bir şeyimin kalmaması gibi aklımı dağıtacak bir şeyde yoktu.

Ateş'in söyledikleri, duyduğum andan beri olmadık anlarda kulaklarımda yankılanırken başla düşüncelerle aklımı meşgul etmek zordu.

O beni bulmak üzereydi.

Resmen bunu söylemişti.

En ufak bir hareketinde daha anlayacağım demişti.

Hoşlandığı kişi bendim evet. Ancak o ben olduğumu bilmiyordu. Bilinmeyenden hoşlandığını Karan'a söylerkende bilmiyordu şimdi Kemal abiye söylerkende ben olduğumu bilmiyordu.

Düşündüm.

Ateş hoşlandığı kişinin ben olduğunu öğrense ne olur diye düşündüm.

Hoşlandığı kız en yakın arkadaşının kız kardeşi çıkacaktı. Bu onu mutlu mu edecekti?

Alayla güldüm.

Tabi ki de hayır.

O halde neden benden şüphelenip ben olduğumu anlamak adına böyle bir girişimde bulunmuştu?

Anlamıyordum. Yaptıklarına bir anlam veremiyordum. Sadece oyuna getirilmiş hissediyordum.

Bu yaptığı yanlıştı.

Kime yaparsa yapsın yanlıştı. Ona yazan kişi ben olmasaydım da yaptığı yanlıştı, ben olduğum halde de yanlıştı.

İç çektim.

Aptaldım.

Aptaldım çünkü son günlerde Ateş ile olan yakınlığımız beni mutlu etmişti.

Aptaldım çünkü onun bu yakınlığı, samimiyeti hoşuma gitmişti.

Aptaldım çünkü bana yaptığı bu iltifatları arkadaş gözüyle yapmadığını düşünmüştüm.

Aptaldım.

Aptaldım benimle ilgilendiğini sanmıştım!

Aptaldım..

...

9.673 beğeni

@AntiAteş: Her zaman istediğim; geçmişin, geleceğin, benim olsun.

Gönderi yorumlara kapalı
Bir

1987 beğeni 63 yorum

@GeceNev: Ben su muyum bunları kaldırayım?

@Yadeeey: Bitiyorum sana kızım
↪️@GeceNev: Bu kız seni üzer ama yinede sen bilirsin...

@ÖmerAsaf: Kankaa anasayfam çöktüü nabıyon sen sen nabıyonn
↪️@GeceNev: Kanka abartma awk

@bursah_: Senin kaldıramayacağın bir şey yok bence...
↪️alelendelon: Fesat anlamamalıyım..fesat anlamamalıyım...

@Memet: Valla seni bilemem ama bence su gibisin. Dur bakiyim. Aynen su gibisin

@Feristach: Lan yeter ya biri şu kıza sevdiği çocu versin. Bu ne aşk acısıymış arkadaş. Her fotoda bi gönderme

@Faruk.kuraf: SANA SANA YANARIM

@kimbuki: Bu kıza düşenler bi sol taraftan yol alsın. Çok yapmacık

@meliherol: Sene gurban olim

@Busevarol: 😍
↪️@GeceNev: 💞

@Benseninvarya: Ağzını burnunu yerim

897 beğeni 15 yorum

@Yadeey: My barbie girl @GeceNev

@GeceNev: Yerimkee

@Karandğl: Sol taraf kız kardeş sağ taraf kız arkadaş. EHEHHEHE AĞLAYIN
↪️@Yadeey: Karan ya djdjrmkfkfkf
↪️@Karandğl: Bende seni bende seni

@Asyaertuğ: Allah'ım bunlar nasıl güzellikler böyle? Kızlarım benim
↪️@Yadeey: 😘😘

956 beğeni 130 yorum

@Karandğl: This is my beni doğuran

@Yadeey: 😍😍

@AlpDuramaz: Olum çok benziyonuz ap
↪️@Yayıkayran: +1
↪️@Kutaydubilig: +Karanın kolundaki saatin parası


258 beğeni 2 yorum

@Yayıkayran: Yolcumuz var @Elçin_00

@Elçin_00: ❤️❤️

@Kutaydubilig: iyh havalanı mı oradı öğğ

5789 beğeni 400 yorum

@Kutaydubilig: Bir kutaydubilig atasözü der ki 'güneş giren evde fotoğraf çekeceksin'..

@Kayrayiğit: Sana bitiyorum

@xxceydax: Benimde bundanım olsun

@tumblrcarla: Aga dudaklar botoks mu o ne ya ölye

@sesssizvesensiz: ALLAH BİSMİLLAH

@Karandğl: Amk terlemiş gibisin
↪️@Kutaydubilig: KISKANMAA YAPRAAM

197 beğeni 18 yorum

@Alpduramaz: Duramam burda ben, duramam çünkü her fotom bir olay...

@kutaydubilig: ÜF ÜF ÜFF

@Kralandquin: Senin QUİN'in olmak için ne krallıkları çöpe atarım bi bilsen..

@alpbenkalp: 3 üstteki yoruma katılıyorum
↪️@Alpduramaz: Sen kimsin aq
↪️@alpbenkalp: Ah Alp ah seni görünce benimde bu minik kalbim duramaz

...

Önümde ki kitaba bakıp örnek soruları çözmeye çalışıyordum. Ancak kantin gürültülü olduğundan bir türlü odaklanamıyordum. Buna rağmen pes etmeyip soruyu üçüncü kez okudum. Bu kez soruyu anlayabildiğimde hızla kalemi kağıda değdirerek formüle uygun şekilde sayıları yerleştirmeye başladım. Hızlıca yaptığım işlemin ardından cevabı bulup b seçeceğini işaretledim. Cevap kağıdına bakıp kontrol ettim. Doğruydu. Gülümseyerek sorunun yanına bir tik işareti attım.

Bir diğer soruya geçeceğim sıra ismimi duymamla başımı kitaptan kaldırdım.

"Gece?"

Gülümseyerek masanın başında dikilen Ateş'i gördüğümde tepkisiz kalmaya çalıştım.

"Evet?"

Yanıtım garibine gitmiş olacaktı ki tek kaşını kaldırıp bir süre yüzüme baktı. Ardından bozuntuya vermeyip "naber" dedi. Omuz silkip "iyilik güzellik" dedim. Ve bir süre durup "senden" diye sordum.

Yine garipsedi ancak bu kez duraksamadı. "İyi bende ne yapıyorsun burda" diye tamamladı. Bu sorusunu anlamsız bulduğumu ifademe yansıtmaktan çekinmedim. Önümde ki kitabı gösterip "sınavıma çalışıyorum?" dedim. Daha çok 'görmüyor musun?' gibi bir tepki vermiştim.

Bir kez daha duraksadı.

"Onu görüyorum ancak neden kantinde? Üstelik bizim binanın kantininde?"

Sorusunun üzerine gözlerimi hafifçe çektim. Önümdeki kitabın üzerine bir şeyler karalarken "Karan'ı bekliyorum. O yüzden" dedim. Sesim ben istemesem bile soğuk çıkıyordu.

Eliyle masada ritim tutmaya başladı. Durup bana baktı. Ancak ben bir ona bir önüme bakıyordum. Sesli bir nefes verdim. O ise kaşlarını çattı. Bir kaç kez ağzını açıp kapadı. En sonunda konuştu.

"Gece bir sorun mu var?"

Sesi sinirli gibi çıkmıştı. Bende kaşlarımı çattım. "Hayır?" dedim. Ancak daha çok 'bir sorun olamaz' der gibiydim.

Eliyle tuttuğu ritim hızlandı. "Ne-ne bileyim. Kemal abinin yanından dönerkende böyleydin. Soğuk gibisin. Ne yani? Ben bir şey mi yaptım? Yanlış bir şey mi söyledim? Yanlış bir harekette mi bulundum?"

Konuşurken bir kaç kez kekelemişti. Ve konuşma sürecinde de parmağı daha sert vurmaya başlamıştı. Kaş çattım.

"Hayır dedim ya?"

Sert bir tepki vermiştim. Bu kadar sert tepki vermek istemediğim halde. Parmağını masaya vurmayı bıraktı. Öylece bana baktı. Sorun vardı. Ve o bunu anladı.

"Peki."

Masaya son bir kez parmağıyla vurdu.

"Madem öyle. Görüşürüz Gece."

Son sözleri söyleyip hiç bir cevap vermemi beklemeden ilerlemeye başladı. Arkasını döndüğüm gibi gözlerimi örttüm.

Neden?

Neden Ateş?

Keşke duymasaydım onları?

Keşke hiç konuşulmasaydı onlar?

Her şey mükemmel ilerlerken nasıl bir anda tepetaklak olmuştu.

Bütün her şey yine yeniden kursağımda kalmıştı.

Her şey bombok olmuştu.

Her şey bitmişti.

...

Ups

Gece'ye kızmak yerine olayları onun açısından düşünün.

peki ya ATEŞ

GURBAN OLDUGUMUN ÇOCU ÇEN ÜZÜLDÜN MÜ ÇEEEN

Sevdiğin kız şana trip mi attı çenin zoruna mı gittii

Üzülerek söylüyorum ki Ateş biraz daha üzülecek.

Hep Gece mi üzülsün aaaa

Neyse hadi baay

Continue Reading

You'll Also Like

11.2K 593 50
Merhabalar ben bu kitabı çağtucu olduğum için yazıyorum çünkü hep aynılarını okumaya başladım dedim ben niye yazmim ve yazmaya başladım bu hikaye hem...
1.2M 71.2K 44
* Bir yeni mesajınız var * @x.sude_x : Antika gibi çocuksun maşallah @x.sude_x: Seni bıraktığımda sümüklü bir şeydin, amcalara pipini gösteriyordun. ...
17.8K 678 15
TAMAMLANDI. i got a confession baby, will you listen to it? [yarı texting - kısa hikâye.] ≠ berat ayberk özdemir fanfiction.
Gizli Mesaj By Vesta

Teen Fiction

15.3K 1.1K 35
"Hayatı kararmış bir adamın, yıldızlardan bile daha parlak bir kadına aşık olması, normal mi sence?" Kadın gülümsedi. "Ölümden ölesiye korkan bir kad...