Yaz Belam

By hurtinbooks

213K 10.8K 1K

"Kısaca sen benim hiç kabullenemediğim umudum oldun, Derin." ∞∞∞ Minnak notcuk: Hikayenin Wattpad'de yayınlan... More

1- ''Yürüyen Ego Hayvanı''
2-''Buğrağğ!''
3-"Hyvn Msn Nsn Anlmyrm ki .s"
Özür Dilerim :(
4- Yeni Yıla Özel!
#ÖzgecanAslanÖlümsüz.
6- "Pofuduq"
7- "İnşallah Zehirlenmem"
8-"O Zaman Yatalım"
9-"Bunlar İşi Pişiricek Yalnız"
10-"İyiki Doğdun Beril!"
11-"Ne İçersin Abi?"
12-"Ordu Mu Doyurucaksınız?"
13-"Tamam Buğra."
14-"Sakin Ol Bir Tanem"
15-"Kızsal Mevzular"
16-"Bana ve Geçmişimize."
17-"Ben De Burdayım?!"
18-"Bunlar Ne İş?"
19-"Dinliyorum."
20-"Şalgam!"
21-"Sana Aşığım!"
22- "Keşke Pencereden Atlasaydın."
23- "Yalnız Değilsin."
24- "İnekler Uçabilir."
25- "Sesli Düşünüyorum."
26 - "Final"
2. Kitap/Duyuru

5- "Oyy Dövülürmüşte"

9.6K 611 42
By hurtinbooks

Multi beni gerçekten üzdü :( Görülme ve vote arasındaki fark çok. İyi okumalar :)
***

Yanına yaklaşıp ne yapıcağımı düşündüm. Sçmlmyn tbk çrb ypcm. Mutfak, Amerikan Mutfak olduğu için mutfağı görüp içeri girdim. Dolapları karıştırıp gördüğüm ilk hazır çorbayı alıp bir tane de tencere çıkarttım ocağa koyup çorbayı yaptım. Başka zaman olsa yapamam annem görse gözleri dolar lan. Bi tane kaseye çorbayı koydum gözüme kestirdiğim tepsiye koyup kaşık aldım. İçeri girip sehpaya oturdum tepsiyi bacağıma koydum.

Kaşığa çorba alıp Buğra'nın ağzına soktum. Yani bildiğimiz soktum sjsjjs. Buğra yerinden sıçrayıp "Noluyoz lan" dedi.

Elimdeki kaşık hala Buğra'nın ağzındayken gülmeye başladım. Hayır gülmüyordum. Anırıyodum. ''Derin'' dedi Buğra sorar bir sesle. Kaşığı çıkarıp koydu. Sırıttım. "Efendim"

"Ne işin var senin burda?"

Somurttum. "Hayır biz o kadar Dogiciğimlen gelelim böyle sana bakmalara seni iyileştirmelere Buğra bey ne işin var diye sorsun. Yok anam yok bu Türk erkeği değişmez iyilik yapıyoz burnumuzdan bok getiriyolar. Cık cık cık ayıp Buğra gidiyom ben." diyip ayağa kalkmamla kolumdan tutup tekrar masaya oturtması bir oldu.

"İyiki geldin tabii de beni iyileştircen diye konuşmanla hasta et--" susmasıyla yüzüne baktım. "Seni Doğukan mı getirdi?!?!? Olum sen niye bensiz onun arabasına biniyon. Ne dedi. Naaptı. Noldu. Azına sıççam onun. Kimki aq o kim lan o." dedi. Kesin morluklar bunda kafa yaptı.

Yanaklarından tutup sıktım. "Oyy dövülürmüşte. Şu morluklara bak morluk akıyo. Oha kızarıklığa bak. Şu çizgiye bak asalet akıyo." ne değişken ruh halim var la.

"Derin" dedi sinirle.

Elimi yanağindaki kızarıklığa koyup "acıyo mu?" diye sordum.

"Çok"

Çorbayı uzatıp "Tamam iyi acı insanı yaratır. Al iç şu çorbayı o kadar uğraştım." dedim.

Yüzünü buruşturdu. Çok tatlısın ama sen. "Derinçiğim varya böyle şu yorgunlukla hiç böyle çorba falan içemem." diye mırıldandı. "Sen içirsene" dedi.

Of'ladım. Kaşığı elime alıp çorbadan aldım. Biraz üfleyip ağzına soktum.

Buğra'nın Ağzından:

Kaşığı ağzıma soktu. Harbiden soktu lan. Hiç acımıyo zalımın kızı.

"Derin" dedim fısıldayarak. Salak kız oturduğu koltukta uyumuştu. Hadi ama burası benim evim değil ki annemle babam gelir şimdi. Kucağıma alıp merdivenlerden çıkmaya başladım. Hayır abi bir insan nasıl olurda oturduğu yerde uyur. Yatağı açıp yatağa yatırdım.

Ne kadar masum uyuyordu. Hem nasıl olur da daha tanışalı 1 hafta olan bir çocuğun evine gelmiş böyle yatıyordu. Rahat kişiliğinin yanı sıra endişeli bir yapısı var, birbirimize alışmıştık 1 haftada bana güvenmişti. Ama benim diğer yüzümü görürse belki bana güvenmez, inanmazdı. Dayanamazdım. Ben onun belasıyım. Hemde bu Yaz Belası' yım. Gözlerini açtı. "Buğra" diye mırıldandı.

"Efendim" dedim bende.

"Saat kaç?" diye sordu.

Komidinden telefonumu alıp saate baktım. 5.40

"5.40"

İlk önce gözlerini kocaman açtı, sonra hemen doğruldu. Onun her zamanki mallıklarına alışmıştım ama tek sorun ben niye o bunları yaparken gülümsemiştim.

"Buğra. Buğra kalk Buğra. Buğra oha Buğra. Buğra sen niye beni uyandırmıyon Buğra. Buğra kaç saattir evde yokum Buğra. Buğra azıma sıççaklar Buğra."

''Derin. Biliyonmu ismimden utandım.''

''Haklısın'' diyip ayaklandı bende arkasından gittim. Birlikte merdivenden inip kapının önüne geldik. Kapıyı açtığımda karşımda annem ve babam vardı. Evet şimdi sıçtık.

Burak'ın Ağzından:

Nerde bu gerizekalı Derin.

Rehbere girip adını aradım. 'Beyaz Çöp' bu isim aklıma nerden geldi bilmiyorum ama yıllardır adı böyle. Arama tuşuna bastım. Oha açtı.

"Nerdesin azına sıçtığımın salağı?" dedim sinirle.

"Burak" dedi. Bu,bu Beril aq bu. Telefonu kulağımdan çekip isime baktım Beril. Yohhıammına.

"Ya şey Beril çok böyle pardon. Olm ben Derin'i arıcaktım. Seni niye aradım. Ben sana demedim zaten onları ya Ber-" sözümü kesip bağırmaya başladı.

"Ben anlıyıcağımı anladım Burak siktir git bir daha arama beni!" diyip yüzüme kapattı.

AQ NERDEN GİTTİM BEYAZ ÇÖP KOYDUM O NE HEM HEP TİPİNE SIÇTIĞIM DERİN'İ YÜZÜNDEN.

Rehber'e girip tekrar Beril'i aradım. Açtı.

"Beril" dedim korkak sesle.

"Ne var ya ne var?! Gerizekalı. Derin'i arıcam diyo bide 'D' ve 'B' aradaki farkı göstermemi ister misin?"

Oha kız zeki.

"Ya anlatcam ama inancan. Ben Derin'i 'Beyaz Çöp' diye kaydettim sen de 'Beril' olunca öyle şey oldu. Yani yoksa ben sana asla öyle demem." dedim. O görmesede alt dudağımı sarkıttım.

"Bişey sorcam?" dedi.

"Sor" dedim

"Sen niye benim biricik Derin'imi 'Beyaz Çöp' diye kaydediyon?" diye sordu. Harbiden ben niye Beyaz Çöp diye kaydediyom¿

"Ya hani Derin'in yüzü bembeyaz ya ama beyni çöp gibi o yüzden." dedim gülerek.

"Hımm" diye mırıldandı. "O zaman görüşürüz Derin'e selamlar öptüm."

"Görüşürüz" dedikten sonra telefonu kapattım.

"1 DAKKA BERİL BANA ÖPTÜM MÜ DEDİ¡¡¡!!! OHA!" diye bağırıp telefonumdan 'Harlem Shake' açtım. Kafamı sallayarak dans etmeye başladım.

Niye bu kadar sevindim. Deli miyim neyim?

Buğra'nın Ağzından:

"Anne, baba?" diyebildim kendimi zorlayarak çünkü o adama 'baba' demek gerçekten benim için ölüm gibi bir şey.

Annem ilk önce Derin'e sonra tekrar bana baktı. "Bu kız kim Buğra?" diye sordu.

Hemen ardından o şerefsiz "Bu kızları bizim evimize getirme diye sana ev aldık Buğra unuttun mu?" dedi. Neyi ima ettiğini bende Derinde anlamıştı tabiki.

Derin "Bu kızlar derken? Ben düşündüğünüz gibi biri değilim bey efendi. Ben gidiyorum." deyip kapıdan çıktı.

"Anne, Derin benim arkadaşım." deyip o adamın suratına bakmadan koşarak Derin'in yanına gittim.

"Derin!" diye bağırdım arkasından.

"Ne var?" dedi hala koşarken.

"Dur bi Derin." dedim bende.

"Niye ailene beni nasıl sürtük diye tanıttığını anlatman için mi?" diyip hızlı hızlı yürümeye başladı.

Nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde koştum ve yanına yetiştim. "Derin, annem ve o şerefsiz seni tanımıyorlar bile. Aneme karşı beni kötülemek için böyle bir cümle kullandığına eminim." Bir anlık stresle o adama baba demeyi unuttum, yap bakalım açıklamanı şimdi Buğra.

"Baban hakkında nasıl konuşabilirsin böyle?" derken kaşlarını çatarak yürümeyi bırakıp bana döndü.

"O adam benim babam değil."

"Ne?"

"Babam gitti benim, ben daha 9 yaşındayken bıraktı bizi." Üzüldüğünden midir bilmem ama yüzü biraz daha yumuşadı -yada en azından bana öyle geldi-

"Peki neden şerefsiz diyorsun o adama?"

"Annemle o, ben 12 yaşındayken evlendiler. Onlar evlenmeden önce iyi anlaşıyorduk, sonra evlendiler ne oldu bilmiyorum ama bana karşı berbat bir insan olmaya başladı. Ben büyüdükçe öfkesi de arttı gibi. E haliyle benim de öyle..."

Birkaç dakika sustuk. Sonra, "Neyse, boşver onu. Yani o adam da annem de seni tanımıyor. Emin ol annem senin hakkında böyle düşünmemiştir. O adam yerine de özür dilerim. Kaç yaşına gelmiş ama hâlâ nerede ne konuşacağını bilmiyor." dedim.

Gülümsedi, "Tamam, senin suçun yok. Ama lütfen bir daha o adamla karşı karşıya getirtme beni. Yoksa suratına yumruğu sallayıp sövebilirim."

"Yapıcağım en son şey falan ikinizi yanyana getirmek."

"Ben gidiyim o zaman." derken kafasını hafif sağa yatırdı.

"Ben bırakayım seni." deyip bir adım attım. Elini ve kafasını sallayarak, "Yok,yok. Gerek yok, ben giderim şöyle yürüyerek." dedi.

"Salak mısın sen?" dedim, kafasını aşağı yukarı salladı.

"Nasıl gideceksin yürüyerek, bir taksi çağırayım, öyle git."

"Haklısın, mantıklı." dedi, gülümsedim.

Taksi durağını arayıp bir taksi çağırdım, Derin'i bindirdikten sonra eve geri dönmek için yola koyuldum.

Derin'den:

Kafamı taksının camına koyup dizilerdeki klasik düşünme sahnesini gerçekleştirmek istedim fakat benim kafam parçalanacak gibi cama çarptığından kafamı kaldırıp dik bir şekilde düşünmeye başladım.

Eğer Buğra bana bu anlattıklarını anlatmamış olsaydı, orada büyük bir kıyamet koparır üstüne trip atardım. Ama anlattıkları biraz üzmüştü beni ve çok da uzatmak istemedim. Zor bir çocukluk/ergenlik dönemi geçirmiş gibi ama çok da olgun. Nasıl böyle olabiliyor? Nasıl babası onu çocukluğunda bırakmışken, ergenlik çağında başına ufak bir felaket gelmişken bu kadar olgun ve ciddi oluyor?

Hiç tanışmamış mı olsaydık? Çünkü gerçekten tuhaf bir hayatı var.

Ama gülümsetebiliyor beni, şu tanıştığımız birkaç günde bile mutlu etti beni.

Yine karasızlık beynimi sömürüyor gibiydi ki evin yakınlarına geldiğimiz için inme kararı aldım ve düşüncelerim bir bulut gibi uçup gitti.

****

Vote ve Yorum Verirseniz Sevinirim Sizi Seviyorum!

Continue Reading

You'll Also Like

65.7K 2.3K 20
deli dolu bir asistan doktor, kendinden ve ciddiyetinden asla taviz vermeyen asker...
292K 15.8K 42
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
1K 53 9
Benim adım Esra: Ben tam 10 yaşındayken annem ve babam trafik kazasında vefat etmişti... Bu durumda bana anneannem bakıyordu. Çoğu zaman arkadaş lar...
9.5K 526 42
"Sonsuza kadar mı?" Gece'nin sorusuyla ona döndük ve hep beraber: "Sonsuza kadar..." 'O zamaaan birimiz beşimiz beşimiz birimiz içiiin!!!'