KORUYUCULAR

By 0VasiLissa0

193K 11.6K 2.5K

☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjil... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
*FİNAL*
Yeni kitap!
Gece Kuşu

18.Bölüm

3.5K 224 16
By 0VasiLissa0

Dyzie Mcsuzi

Genç kadın uzun siyah saçlarını arkaya atarak uyuşukça diğer araçların yanına ilerledi. Üstünde dar dolgun hatlarını belli eden deri taytı ve büstiyeri vardı. Güzel yüze, dolgun bedeni ve zeki oluşu ile oldukça çekici bir kadındı. Çoğu erkeğin istediği bir kadın.Dyzie Mcsuzi ise yalnız bir erkeği istiyordu. Step Walker..

Genç adamı gördüğünden beri saplantılıydı ona. Güçlü, lider ve yakışıklı olan genç adama sahip olma isteği ile doluydu. Her zaman hırslı ve anlaşılması güç bir kadındı. Mühürlüsü olan adamı isteyecek kadar hırslıydı.

Genç kadın, birliğin yanına vardığında lideri olan Step Walker'ı dinlemeye başladı.

"Ara sokakları kontrol ederken yalnız girmeyin. Sizi ayırdığım takımlara sadık kalıp mekanların alt katlarını iyice kontrol edin."

Vermont'un doğusunda olan Groton kasabasına baskına gelmişlerdi. Güneyde daha yoğun olan karanlık varlıklar kuzeye ilerleyip gençleri kaçırmaya başlamışlardı. Gelecek olan büyük savaş için hazırlıklara çoktan başlamışlardı. Bunun farkında olan koruyucular da kendi hazırlıklarına başlamıştı. En büyük silahları da Gabriella Crosfiy. Genç kız sahip olduğu güçten dolayı kendini yeterince geliştirirse ruhlardan ordu bile yaratabilirdi. Tıpkı İzabella Crosfiy gibi. Yıllar önce olan savaşta o da kendi ruh ordusunu kurmuştu. Kaybetmesinin nedeni ise mühürlüsünü öldürerek onuda yıkmaya başarmalarıydı.

Dyzie'e göre şanslı sürtüğün tekiydi. Hem güçlü bir erkeği vardı, hem de inanılmaz bir güce sahipti. Ona karşı hırsla dolmasının nedeni de buydu. O şımarık kızın bunları hakettiğini düşünmüyordu.

"Mcsuzi sen Ryan ile benimle geliyorsun."

Aldığı emir ile dikkatini ortama verdi genç kadın. Sabit bir yüz takınarak başı ile onayladı. Ne yaparsa yapsın bu adama sahip olamıyordu ve karşılığında zarara uğruyordu. Bu durum Gabriella'ya nefretle dolmasına neden oluyordu. Step yıllar önce o kızla karşılaşıp mühürlenmeseydi onunla birlikte olabilirdi.

Step donuk gözlerini Nathan ve Pual'a çevirip "Yenileri alıp batıda ki mekanları gezin." Diye emir verdi. Küçük sevgilisini kız kardeşi ile kendi evinde bırakmıştı. Dünkü olaydan sonra Mcsuzi'ye nefret edeceği bir görev vermişti. Bu onun için oldukça ağır bir ceza olacaktı. Sevindiği şey ise küçük sevgilisinin gönlünü alabilmiş olmasıydı. Sabah ona hazırlattığı çikolata zenginliğini vermiş olmasıda etkiliydi bunda.

Dyzie, Step'in peşinden giderken yanlarına yaklaşan cadı birliğine baktı. Liderlerini gördüğünde ise şaşkınca olduğu yerde kaldı. Kahve yeşil karışımı gözler ve kalkık burna sahip Duncan Davies. Onunla göz göze geldiğinde içine ılık ılık bir şeyler akmaya başladı. Göğsünün tam ortasında bir kilit oluşmuş gibi hissetti. İki genç birbirine transa geçmiş gibi bakakaldı.

Diğerleride onların bu haline baka kaldı. İkinci bir kurt ve cadı mühürlenmesine şahit oluyorlardı. İlki Corden ve Melisa'ydı tabiki. Nadirde olsa farklı ırklar arasında mühürlenme olabilecek bir şeydi. Doğa ana, ırkların arasındaki birliği artırmak için onlara verdiği bir hediyeydi bu.

İşin komik yanı ise Dyzie Mcsuzi, sevmediği ırktan birine mühürlenmiş olmasıydı. Genç kadın, Doğa ana'nın verdiği hediyeye dil uzatması karşılığında. Doğa ana'nın ona verdiği ceza bu olmalıydı. Kendinden daha aciz gördüğü ırktan birine mühürlenmek..

Genç kadın ne yapacağını şaşmıştı. Step ve diğer kurtlar alayla kendisine bakıyordu. Genç adam verdiği cezadan daha iyi bir ceza olduğunu düşündü.

"Hoşgeldin Davies." Dikkate üstüne çeken Step alayla cadı lidere baktı. Saha görevine çıkmaya başladıklarından beri birlikteydi iki lider. Biri kurt birliğin lideri diğeri cadı birliğin lideriydi.

"Hoşbulduk Walker." Kahve gözlerini Genç kızdan çekip Step'e baktı. Genç adamın neden alayla baktığını az çok tahmin edebiliyordu. Kendisi bir kurta mühürleneceğini sanmıyordu ve şuan başına gelmişti. Doğa ana böyle istiyorsa vardır bir bildiği diye düşündü Duncan.

"Beklemiyordum böyle bir şey." Kahve gözleri yanakları kırmızıdan mora dönen genç kadına kaydı, dudağının kenarı alayla yukarı kıvrıldı. Step'in gözleri yanında duran kızıl cadıya kaydı. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Mavi gözlü sevgilisi ve sarışın arkadaşıyla buluşup büyük dedi kodu partisi yapacaklarına emindi.

Melisa kocaman sırıtmasıyla "Tanrı böyle istemiş demek ki Duncan!" Diye şakıdı.Küçüklüğünden beri birbirlerini tanıyorlardı. Anneleri aynı çembere bağlıydı.

"Ya ne demezsin." Diye homurdandı Dyzie. Genç kız ne yapacağını şaşmış kalmıştı.

"Bir söz vardır mühür aşktan daha kutsaldır diye. Ve sulanırsanız tanrı cezanızı verir diye devam eder." Ryan'nın cümlesi ile Melisa ve diğerleri kahkahasını tutamadı. Step ise alayla bakmakla yetindi. Dostu Ducan Davies o kızın üstesinden gelir diye düşündü genç adam.

"Tanrı çok konuşanlarında cezasını verse!" Dyzie'nin sinirli söylendi. Ryan göz devirerek karşılık verirken diğerleri güldü.

"Bütün her şeyin bedeli vardır Mcsuzi." Duncan genç kıza göz kırparak karşılık verdi. Dyzie yavaşça yutkunup gözlerini kaçırdı. Doğa ana onu gerçekten cezalandırıyordu. Genç adama karşı utangaç hissettiğinden karşılık veremiyordu.

Ayrılan birlikler kasabanın her bir yerine yayılmaya başladı. İki lider ise yan yana, diğerleri de arkalarından ilerleyerek büyük eğlence mekanına girdiler. Bar ve kumarhane karışık büyük mekan Groton'un bir numaralı mekanı denilebilirdi.

Duncan, genç kızın elini tutup peşinden sürükledi. Dyzie'nin aklı hiç bu kadar karışmamıştı. Yıllardır Step'in peşinden koşmasına rağmen saniyelik bir olaydan sonra umrunda olmamaya başlamış gönlünden ve aklından tamamen silinmişti. Duncan Davies'ın kendisine bakan sıcacık kahve gözleri, kalkık burnunu ve çekiciliğini tamamlayan koyu sarı saçları aklından çıkmıyordu. Sinsi aklı bile donup kalmıştı.

Herkes rolüne iyi çalışmış ve mekanda ayrılmıştı. Duncan ve Dyzie geniş bara ilerleyip yüksek taburelere oturdu. Genç kız nehre düşmüş gibi genç adamın peşinden sürükleniyordu.

"Susup kaldın kedicik. Tırnakların nerede?"

Genç kız alayla sırıtan adama göz devirdi. "Yüzüne geçirmemi ister misin?!" Kurt pençelerini çıkarıp alttın gösterdi. Genç adam genişçe sırıtarak karşılık verdi. "Kullanacağın vakitler olacak bebeğim." Dyzie son cümleyi duymamış gibi yapıp kızarmış yanaklarını saklamak için başını yana çevirdi.Yeşil gözlerini mekanda gezdirip anormal durum var mı kontrol etti.

"Daha önce karşılaşmamız tanrının bir oyunu bence." Uzatılan içkiyi dolgun dudaklarına götürüp bir yudum aldı genç adam. Dyzie'nin gözü anlık olarak aşağı yukarı oynayan adem elmasına kaydı. Hızla gözlerini kaçırıp istemsizce yutkundu.

"Kur mu yapıyorsun bana?"

"Mühürlüme kur yapamaz mıyım?"

Kulağının kenarında hissettiği nefes ile kalbi hızlandı genç kızın. Daha önce onu bu kadar heyecanlandıran biri olmamıştı. Step Walker bile.. Genç kızın aklını karıştıranda buydu. Kendisini heyecanlandırmayan birini yıllardır hırsı için nasıl isteyebilmişti. Aslında attığı adımların ne kadar hatalı olduğunu fark etti Mcsuzi. Doğa ana'nın onu cezalandırmasına şaşmadı. Şuan hissettiği bu kutsallığa dil uzatmıştı. Daha saatler önce aklını hırsları sarmıştı. Şuan ise dingin bir deniz gibiydi.

Duncan'a cevap vereceği sıra gözü köşedeki koridora giren biri kız diğeri erkek iki gence kaydı. Kızın yaydığı enerji kesinlikle saf değildi.

"Gidiyorlar."

Genç adam duyduğu ile flörtüz halinden çıkıp ciddileşti. Genç kızın öne atılıp peşlerinden gideceği sıra elini karnına koyup arkasına itti. Deyzie, karnının üstündeki büyük el ile aslında adamın ondan ne kadar iri ve güçlü olduğunu fark etti.

"Arkamda kal."

Dyzie, genç adamın korumacı tavrına şaşkınca baktı ve anlık olarak iç çekti. Daha önce böyle hissettiğini hatırlamıyordu. Hayatında sadece dakikalardır bulunan adamın onu soktuğu durumlardan korkmaya başlamıştı.

Hızlı ve dikkat çekmeyen tavırlarla koridora girdiler. Genç kız duyularını açıp nereye gittiklerini hissetmeye çalıştı.

"Aşağı kata inmişler."

Genç adam belindeki iki hançeri çıkarıp bileğinden geriye iterek deri ceketi ile sakladı. İkisini koruması için güçlü bir savunma büyüsü okudu. Kendilerine bir hançer fırlatılırsa toz olup yok olacaktı. Oldukça güçlü bir kalkandı.

Aşağı kata indiklerinde koridor ikiye ayrılıyordu. Duncan, genç kıza göz atıp nereye gitmesi gerektiğini sordu. Genç kız başı ile sağ tarafı gösterdi. Karanlık varlıkların da duyuları oldukça güçlü olduğu için sessiz ve hızlı olmaları gerekiyordu.

Sağ koridora girdiklerinde. Koridor boyu kapılarla karşılaştılar. Dyzie'nin kurt duyuları sayesinde hangi odada ne olduğunu anlayarak geçtiler. Koridorun en sonunda ki kapıya geldiklerinde Dyzie donup kaldı. Genç kız kapının arkasında ki yoğun karanlığı hissetmişti.Kocaman olmuş yeşilleriyle Dunca'na baktı.

"Çok kalabalıklar."

Duncan'da yoğun karanlık enerjiyi iliklerine kadar hissetti. Saçından dört tel koparıp büyülü sözleri söyledi. Büyülü sözlerin ardından Duncan'a benzeyen dört klon oluştu.

"Diğerlerine haber ver." Klonlardan birine emir verip gözlerini genç kıza dikti. İki genç gözleriyle anlaşıp hançerlerini çıkardı. Duncan, Dyzie'i arkasına alıp kapıyı açtı usulca.

İçeriye göz attıklarında uzun bar tezgahı, büyük yuvarlak dans pisti ve çevreye saçılmış oturmak için takımlar vardı. Dyzie etrafa baktığında 20 kadar karanlık varlık saydı. Hepside kan emiciydi. Kimisi dans ediyor kimisi ise tuzağına düşürdüğü insanlar ile besleniyordu.

Kapının açılması ile iki genci fark ettiler. Kan emicilerin bir kısmı arka kapıya koşmaya başladı geriye kalanlar ise iki avcıya ve üç klona kanlı dişlerini göstererek tısladılar. İki genç son defa göz göze gelip saldırıya geçti.

Dyzie sol tarafa ilerleyip kendisine atılan bir kan emiciye zıplayıp iki ayağıyla tekme attı. Sırtı yere değdiğinde beklemeden takla atıp ayağa kalktı. Hançerlerini iki yana açıp saldırı pozisyonu aldı. Sağ tarafından gelen kan emiciye hançeri ile atak yaptı. Kan emici geri çekilip hançerden yara almadan kurtuldu. Dyzie sol tarafından başka bir kan emicinin geldiğini gördü. Onun göğsüne tekme atıp havada takla atarak diğer ayağı ile sağ tarafında kalan kan emicinin kafasına tekle attı. İkiside yere yığıldığında Dyzie beklemeden hançerlerini göğüslerine fırlattı.

Belinde yedek olarak tuttuğu iki hançeri daha çıkardı. Bu sırada bir kan emici karnına tekme attığı için 1m havalanıp sırt üstü yere çakıldı. Sırtının acısını umursamadan takla atarak ayağa kalktı. Hala ellerinde olan iki hançerden birini ona tekme atan kan emicinin göğsüne fırlattı. Sağ tarafından ona koşan iki kan emiciye koşup havaya sıçrayıp takla atarak arkalarına geçti sağ elinde kalan hançer ile sağındaki kan emicinin sırtından kalbine sapladı. Hançeri çekip beklemeden ona pençe atan kan emiciden eğilerek kurtuldu. Hızla doğrulup hançer ile boğazını deşti. Bu esnada arkasından ona saldıran kan emici ile yere düştü genç kız. Ducan, Dyzie'nin yardımına koşup ona saldıran kan emiciyi yakarak küle çevirdi. Böylelikle ortamda ki bütün kan emiciler etkisiz hale getirilmiş oldu. Duncan, yerde yatan Dyzie'e elini uzattı. Genç kız beklemeden ona uzatılan eli tutarak yerden kalktı.

"Fena sayılmazsın gerçi benimde klonlarım olsa rahat olurdum." Duncan alayla sırıtarak karşılık verdi. "İstediğin kadar veririm sana yeter ki sen iste." Dyzie göz devirip istemsizce sırıttı. Genç adamın yanında yeni bir benliği çıkıyormuş gibi hissetti. Kendini daha huzurlu, daha sakin hissediyordu.

Karşısında dikilen adamın yüzünde gezindi gözleri. Dyzie'nin en çok hoşuna giden kalkık burnu ve sarı saçlarıydı sanırım. Kendisine bakan kahve yeşil karışımı gözlerin ona anlatmak istediği bir ton şey varmış gibi baktığını hissetti. Bu mühür gerçekten çok tuhaf diye düşündü genç kız. Bir günde, bir insana bağlanıp onu dilemek gerçekten ölümcüldü. Bir günlük kelebek ömrü olsa insanın, onu da mühürlüsüne hediye etmeyi isterdi.

Kapıdan giren Step ve Ryan ile onlara döndüler. Step gözlerini etrafta yatan ölü insanlara ve kan emicilerine baktı.

"Yaklaşık 20 kişiydiler 5 tanesi kaçtı arka kapıdan."

Step başı ile anladığını belirtip "Yukarıda da 6 tane karanlık cadı vardı." Dedi.

"Bir tükenmediler. Sürekli ürüyorlar."  Ryan'ın sıkıntılı sesi ile ona döndüler.

Duncan kollarını göğsünde bağlayıp "Başlarını kesmediğin sürece bitmez." Dedi. Yaklaşan savaşta bitip bitmeyeceği belli olacaktı. Başarılı olup karanlık liderleri öldürebilirlerse sonları gelecekti.

Kapıdan kızıl saçları salınarak Melisa girdi. Gözlerini ilk Duncan ve Dyzie'nin üzerinde gezdirdi, daha sonra Step'e dönüp"Ortalık temiz." Dedi. Step başı ile onayladı. "Gidelim. Gece dolunay var." Çekik koyu kahve gözlerini Dyzie çevirip "Şifa haneye gidip ilacını al Mcsuzi. Bu dolunay dönüşmeyip Duncan ile kasaba içi nöbeti tutucaksın."  Duncan durumdan hoşnut olmadığını belli etsede bir şey diyemezdi bu konuda. Dyzie bunu haketmişti. Kurtlar için dolunayda dönüşememek, ruhun insan bedeninde işkence görmesi demektir. Bu gece Dyzie Mcsuzi için uzun olacaktı.







Devam edecek..

Continue Reading

You'll Also Like

749K 17.3K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
93.9K 7.1K 51
Bir hevesle başlayan yolculuğumun neler getireceğini bilmeden adım attım yola. Farklı yer, farklı zamanda olan bizler şimdi çıktığım yolculuğun son...
23.6M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
CİHÂN By düşvar

Historical Fiction

4.5K 267 22
Taht uğruna yıllarını feda eden, Osmanlı İmparatorluğuna sığınan bir Han kızıydı. Sığındığı ülkenin Şehzadesine meftun olacağından kendisi bile bekle...