Wanjeonhan (완전한) ✓

By yenaa_w

64K 5.6K 3.8K

Jimin Yoongi'nin mükemmelliğin vücut bulmuş hali olduğunu düşünüyordu. ♤ #1 yoongi #1 semegi #1 soft #2 ukemi... More

First Talk
First Smile
First Luck
First Message
First Deal
First Sunset
First Run Away
First Wonder
First Yeontan?
First Love
First Hug
First Match
First Realisation
First Thank You
First time in 8 years
First Home Visit
First Leaving
First Coffee
First Fireworks
First Festival
First Meeting
First Tears
First Court
First Acceptance
First Fear
First Cliché
First No
First Confession
First Jealous
First Birthday
First Study
First Nursing
First Travel: final
Teşekkürler
Special: First Christmas

First Sleep

2K 182 213
By yenaa_w






Jimin gergindi. Her zamanki gibi Hyung'unu bir yere sürüklüyordu ama gidecekleri yer onu geriyordu. Önceki günkü köpek olayından sonra kendi kendine sinirlenmiş ve hırslanmıştı, eve gelir gelmez bir şeyler düşünmeye başlamış ve nedensizce Yoongi'ye korkmadığını kanıtlama gereği duymuştu.

Gidecekleri yerde bir at çiftliğiydi.

Taehyung'un küçüklüğünden beri binicilik dersleri aldığını biliyordu. İki haftada bir gittiği çiftlikten döndüğünde gününü hep Jimin'e anlatırdı ve o kadar güzel anlatırdı ki Jimin hep şansını denemek istemişti ama şimdi kendi boyundan büyük olduklarını düşünüp geriliyordu.

"Jimin." adının seslenilmesiyle yerinde sıçramasına engel olamamıştı. Sırtını yasladığı kolondan ayırıp arkasını döndüğünde gördüğü beden korkudan hızlanan kalbini, heyecandan hızlandırmaya başlamıştı.

"Korkuttun beni hyung." diye mırıldanırken bir eli hafifçe göğsünde yer edinmişti. Yoongi'nin dudakları hafif kıvrılırken "Sadece adını seslendim Jimin, sen bu aralar çabuk korkar oldun." demişti. Jimin'in yüzü anında sinirle buruşurken Yoongi'nin gülümsemesi daha da büyümüştü. Onunla uğraşmak hoşuna gidiyordu ve şu anda takındığı yüz ifadesi korkutucu olmaktan çok sevimliydi.

Jimin sinirlenmişti ama Yoongi'den kazandığı gülümseme bütün sinirini birden bire yatırmıştı. İstemsizce kendisi de mutlu oluyor ve onla tanışmadan önce hiç gülümsemediğini düşünerek hevesleniyordu.

"Ha, ha, ha hyung." diyerek önünde dönüp yürümeye başladığında Yoongi'nin hafif kıkırtısını duymuş ardından "Neyse, neyse. Söylediğin gibi şoför kapıda bekliyor." demesiyle Jimin'de gülümsemiş ve başını sallayarak onu onaylamıştı.

Okulun bahçesinden çıkana kadar çoğu kişinin onlara dönüp baktığının farkındalardı. Jimin göz ardı edebiliyordu ama okulun Yoongi'nin etrafında birilerinin olduğuna alışamaması gibi Yoongi de dikkatlerin üzerinde olmasına alışamamıştı.

Yine de yanında yürüyen Jimin'e belli etmemişti. Dik duruşunu bozmadan sakince bahçeden çıkmayı beklemiş ve kendi kendine -gerçekten değişiyorum- diye düşünmüştü.

Yoongi her zamanki gibi Jimin'e "Nereye gidiyoruz?" diye sorduğunda yine anlamayacağı şeyler söyleyeceğini biliyordu ama bu gelenek haline gelmişti. Arabanın önüne geldiklerinde kapılarını açıp tam bineceklerken Jimin'in "At binmeye." demesiyle duraksamıştı.

Jimin ise aniden söylediği şeyle hızla ellerini dudaklarına kapatmış ve büyümüş gözlerle Yoongi'ye bakmıştı. Yoongi de aynı şekilde ona bakarken Jimin ellerini hafifçe gevşetmiş "Bunu söylememem gerekiyordu." diyerek omuzlarını düşürmüştü.

Yoongi söylediği şeyle gülümseyip "Bende söylemeni beklemiyordum." demiş ve arabaya binmişti.

Jimin hızla yanındaki yerini alırken Yoongi'ye dönmüş "Ne diye sordun ki o zaman? Dalgınlığıma geldi, istemeden söyledim." diyip dudaklarını büzmüştü.

Yoongi önce karşısındaki çocuğun göğsünde bağladığı kollarına daha sonra büzdüğü dudaklarına en sonda gözlerine bakmış ve gülmeye devam ederken omuz silkerek "Hep soruyordum, şu asla gidene kadar anlayamadığım bulmacalardan birini söylersin diye düşünmüştüm." dedi.

Jimin buna karşılık burun kırıştırıp önüne dönerken Yoongi'de önüne dönmüştü. Jimin öndeki şoföre gidecekleri yeri söyleyip geri arkasına yaslandığında dışarıyı izlemeye başlamıştı.

"İstersen, gidene kadar söylememişsin gibi davranabilirim."

Yoongi'nin hafif sesini duyduğunda bakışlarını ona çevirmiş ve parladığına emin olduğu gözleriyle ona bakmaya başlamıştı.

Yoongi kendisine dönen çocuğa hafifçe gülümsemiş ve "Gidince de şaşırmış gibi yapabilirim, bilirsin şu doğum günü partisi olduğunu bildiğin halde eve girdiğinde bağırarak şaşırmak gibi." demişti.

İkisi de bu söylediğine kıkırdarken Jimin duraksamış ve gülümseyerek "Teşekkürler hyung." demişti.

Yoongi başını sallayarak önüne döndüğünde Jimin'de dışarıyı izleme işine geri dönmüştü.

Dakikalar sonra Yoongi "Atlardan korkmuyor musun?" demişti.

Jimin gözlerini kapatıp derin bir nefes alırken Yoongi'ye dönmüş, Yoongi ise ellerini havaya kaldırıp "Hayır yani at binmeye gittiğimizi bildiğimden değil, meraktan... öyle sohbet olsun diye." demişti.

Jimin ona cevap vermeyip dişlerini sıkarak cama geri dönerken Yoongi tekrar kıkırdamıştı.

Nereye gideceklerini öğrenmemesi gerekiyordu...

————————

Sonunda at çiftliğine vardıklarında Yoongi kendini arabadan dışarı atmış "Aman Tanrım Jimin! Beni at çiftliğine mi getirdin!" diye bağırmıştı.

Elleri yanaklarında, dudakları 'o' şeklini almış ve gözleri kocaman açılmış bir Yoongi sevimli olabilirdi ama Jimin sinirden bunları göremeyecek durumdaydı.

Sanki yol boyunca atlarla ilgili bir dünya şey söyleyip sonra da "sadece meraktan." diyen o değilmiş gibi bir de şaşırıyor numarası yapması Jimin'i delirtiyordu. Dilini dudaklarında gezdirip Yoongi'nin yanına giderken "Ya hyung, ata binip senin üzerinden geçmeyi düşünüyorum." demişti.

Yoongi bu söylediğine gülerken Jimin kendi kendine göz devirmiş ve sevimliliğini kabul etmek zorunda kalmıştı.

Birlikte içeriye ilerlerken Yoongi artık susması gerektiğini anlamıştı. Jimin'le uğraşmak, onu sinir etmek olması gerektiğinden daha eğlenceliydi ama gerçekten sinirlenirse ne yapar bilemediğinden sınırını zorlamamaya çalışıyordu.

Bir anda karşılarına biri çıktığında ikisinin de ağızlarından şaşkınlık nidası dökülmüş ve Jimin'in eli kendiliğinden Yoongi'nin koluna tutunurken gerilemişlerdi.

"Hoşgeldiniz!" diye bağırarak karşılarına çıkan adam otuzlu yaşlarda gibi görünüyordu. Kocaman gülümsemesiyle korkan ikiliye bakarken onlara daha da yaklaşmış "Ben Yang Dae-joon, buranın sahibiyim." diyerek elini uzatmıştı.

Yoongi adama bir kaç adım yaklaşıp elini sıkarken gülümsemeye çalışmış "Tanıştığımıza memnun oldum Bay Yang, ben Yoongi, bu da Jimin." demişti.

Adamın bakışları Yoongi'nin konuşmasıyla Jimin'e dönerken Jimin gergince gülümseyip elini sallamıştı. Sağ eli hala Yoongi'nin kolunu tutarken "Telefonda konuşmuştuk Bay Yang." demişti.

Adam yüksek sesle "Aaaa, tabi, dün gece aramıştın değil mi?" demişti. Jimin gergince başını sallayarak onu onayladığında "Beni uykumdan uyandırdığın için pek dinleyememiştim ama adını hatırlıyorum." demişti adam.

Jimin "Kusura bakmayın." diyip eğildiğinde Yoongi kıkırdamıştı. Adam ise kocaman bir kahkaha atıp "Ah önemli değil, ders almak için mi gelmiştiniz?" demişti.

Her daim gülümseyen yüzü ve neşeli davranışlarıyla ikiliyi de gülümsetirken Jimin birazcık yaklaşmış "Evet ama bugünlük." demişti.

"En azından öyle düşünüyorum."

Adam "Ah, anladım. O zaman buyurun sizi atlarımızın yanına götüreyim." diyip eliyle arkalarındaki ahırı gösterdiğinde ikili onu onaylayan sesler çıkarmış ve birlikte yürümeye başlamışlardı.

Jimin yürürlerken elinin Yoongi'nin kolunda olduğunu fark etmesiyle elini hızla çekmiş ve utançla diğer eliyle birleştirmişti. Elinin ne zaman orda yer edindiğinin farkında bile değildi.

Yoongi ise bir anda kolunu terk eden sıcaklığı fark etmiş ve bir şey mi oldu diye düşünmesine engel olamamıştı.

Ahırdan içeriye adım atar atmaz etraflarını saran pis koku biraz rahatsız edici olsa da ikili bunu belli etmemeye özen göstermişti. Sonuçta burası atlarla doluydu, çiçek kokmasını mı bekliyorlardı?

"Atlarınızı kendiniz seçebilirsiniz." diyerek ona dönen adama küçük bir gülümseme bahşeden Jimin gözlerini etrafındaki büyük atlardan almakta zorlanıyordu. Gelirken gerildiği doğruydu, hala biraz korkuyordu ama hayvan sevgisi onu ele geçirmiş gibiydi.

"Bu Jasmine, o Ellen, kendisi koşmayı çok sever. Başlangıç için önermem..."

Adam sırayla atların ismini söylerken Jimin adımlarını durdurmuş ve aralarından biriyle bakışmaya başlamıştı.

Kahverengi, beyaz lekeli ve kıvırcık yeleli ata hipnoz olmuş gibi bakarken Yoongi'yle Bay Yang'ın ilerlediğini fark etmemiş, adamın sözünü keserek "Onun adı ne?" demişti.

İkisi duyduğu sesle arkalarını döndüğünde Yoongi Jimin'in baktığı ata bakmış o sırada da Bay Yang'ın "Trouveille." dediğini duymuştu.

"Fransızca şans eseri çok güzel bir şey keşfetmek demek. Çok nadir bir türdür ve onu cidden şans eseri bulmuştum." diye tamamladı adam sözünü.

Jimin'e doğru adımlarken "Cidden şanslı biri olmalısın. Onu seçenlerin kaderi genelde aynı olur. Ya sen şans eseri çok güzel bir şey buldun, ya da biri seni buldu." demişti atın başını severken.

Jimin'le Yoongi birbirine kaçamak bakışlar atmış Jimin içinden "O gün geç kalmam belki de benim şansımdı." diye düşünmüştü. Yoongi ise kendisinin şanslı olduğundan emindi. Jimin onu güldürebilen tek kişiydi.

Jimin kendine gelmeye çalışır gibi garipçe gülmüş ve "O zaman ben Trouveille'i istiyorum." demişti. (Y/N: isteyenler fransızca okunuşuna baksın bence çok güzel🥺)

Bay Yang gülümseyip "Tamamdır." dediğinde Yoongi'de ahıra girdiklerinden beri gözünün takıldığı siyah atı gösterip "Onun adı ne?" demişti.

Bay Yang bu sefer o tarafa dönerken "Onun adı Black Pearl." demişti.

Ahırın girişinde onlara bakan ata doğru ilerlerken "Onu cehennemden kurtardım denebilir. Zengin bir ailenin şiddet gören kurbanıydı." demişti.

Kahverengi olana yaptığı gibi onun da başını sevmeye başlarken Yoongi'ye dönmüş "Umarım senin de kaderin ona benzer değildir." demişti.

Yoongi içinden "Tam olarak öyle." Dese de bunu dışarı vurmayı reddetmiş ve "Bende onu istiyorum." demişti.

Bay Yang az önceki hafif karamsar anından hızlıca çıkıp "O zaman siz giyinmeye gidin ben onları hazırlıyım." diye bağırmış ve yardımcısına işaret ederek ikiliyi göndermişti.

———————

Yoongi ve Jimin şimdi koskocaman bir yeşilliğin ortasında uzun çizmeleriyle atlarıyla bakışıyordu. Yoongi rahattı, bu siyah atın kendisine gerçekten benzediğini düşünüyordu ve 'alt üstü sırtına oturacağım' diyordu. Jimin ise az önce atın güzelliğinden kaybettiği bilincini geri kazanmış gibiydi. Koca gözlerle ata bakıyor ve 'düşersem ölme ihtimalim kaç' diye düşünüyordu.

Jimin bir anda Yoongi'ye dönüp "Hyung, binmek istediğini emin misin?" dediğinde Yoongi hızla ona dönmüş ve gülümsemişti.

"Evet neden ki? Korktun mu yoksa?" diyerek sırıtmıştı. Jimin hızlıca pff'lamış "Ne korkması ya, belki sen istemezsin diye dedim." demişti.

Yoongi bu haline kahkahalarla gülmemek için kendini tutarken "Yoo, ben gayet memnunum." demişti. Jimin'in gözlerindeki korkuyu gayet net görebiliyordu.

Bu sırada Bay Yang "Pekala Jimin ayağını buraya koy..." diyince Jimin tereddütle gösterdiği yere ayağını koymuş ve sıkıca tutunmuştu.

"Ve zıpla." demesiyle Jimin aniden zıplayıp atın sırtına bindiğinde şaşkınlıkla gözlerini açmış "Korktuğum kadar zor değilmiş!" demişti.

Yoongi gülüp "He korktuğunu kabul ediyorsun yani." diyip Bay Yang'a gerek kalmadan kendi atının sırtına bindiğinde Jimin yüzünü buruşturmuş "Açığımı mı arıyorsun hyung?" demişti.

Yoongi omuz silkip "Sadece seninle uğraşmak hoşuma gidiyor." dediğinde Jimin ani itirafıyla anında yumuşamıştı. Yanaklarına pembelikler inerken başını eğmiş ve iplerle oynamaya başlamıştı.

Daha fark edemeden atların ikisi de hareket etmeye başladığında Jimin çığlık atmış ve bir anda atın boynuna sarılıp gözlerini kapatmıştı.

Yoongi kahkaha atmaya başladığında gözleri anında açılıp Yoongi'yi bulmuş ve tam öldürücü bakışlarını ona gönderecekken diş etlerinin gözükmesini sağlayacak kadar çok güldüğünü görünce bakışları yumuşamıştı. Yavaşça dikleşip gülümseyerek Yoongi'ye bakmaya devam etmiş ve kahkahasını durdurmasını beklemişti.

Yoongi ise karnı ağrıyana kadar gülebilecekmiş gibi hissediyordu. Kendini zar zor durdurup gözünden akan bir damla yaşı silerken Jimin'e dönmüş "Hiç bu kadar çok gülmemiştim." demişti.

Jimin bu dediğine daha da çok gülümserken kısık sesle "Sevindim." diye mırıldansa da Yoongi duymamıştı.

Bundan sonra ikili fazla konuşmamıştı. Güneş batmaya başlarken atlarıyla ilerlemeye devam etmişlerdi. (Y/N: şu yanınızda atın ipinden tutup yürütenler var ya onlardan var yanlarında nasıl yazacağımı bilemedim sorry dkdlwşw)

Ahırdan bayağı bir uzaklaştıklarında buranın cidden uçsuz bucaksız olduğunu düşünmüştü Jimin. Güneşe doğru ilerlemeye devam ediyorlardı ama önlerinde yeşillikten başka bir şey yoktu.

Yoongi aralarındaki sessizliği bozup "Black Pearl'ü ben yönlendirebilir miyim?" diye sorduğunda adam "Emin misiniz efendim?" diye sormuştu.

Jimin'de meraklı bakışlarla onları izlerken Yoongi başıyla onu onaylamış ve adamın geri ahıra doğru yürümesine sebep olmuştu.

Gözleri Jimin'i bulurken "Sende kendin yapmak istemez misin?" dediğinde Jimin hızla başını sağa sola sallamış ve "O kadarını yapabileceğimi sanmıyorum." demişti.

Yoongi gülümseyip eliyle arkasını işaret ederken "Arkama binmek ister misin?" diye sorduğunda Jimin şaşkınlığından ne yapacağını şaşırmıştı. Böyle bir adım beklemiyordu ve ona o kadar yakın olacağı düşüncesi bile beynini uyuşturmaya yetmişti.

"Olur." diyip kendi tarafındaki adamdan yardım alarak indiğinde heyecanını zapt etmeye çalışarak Yoongi'nin yanına gitmişti. Yoongi ona elini uzattığında ise kalbi göğüs kafesini delecek gibi hissettiriyordu. Elini zorla tutup Yoongi'nin arkasına oturduğunda ellerini nereye koyacağını bilememiş ve öylece havada kalakalmışlardı.

Göz ucuyla Trouveille'nin ahıra döndüğünü gördüğünde Yoongi'nin "Belime tutun Jimin." demesiyle alelacele ellerini beline koymuştu.

Dokunmaktan korkar bir şekilde duran elleri Yoongi'nin bir anda Black Pearl'ün ipleri sallayıp koşturmaya başlamasıyla tamamen beline dolanmış ve bağırarak başını Yoongi'nin sırtına koymuştu. Kalbi deli gibi atarken önündeki bedeninde hissettiğinden adı gibi emindi. Saçlarının arasından süzülen rüzgar ne kadar hızlı gittiklerini belli ederken Yoongi'nin "Gözlerini aç Jimin." demesiyle gözlerini daha da sıkı kapatmış ve "I-Ih" diyerek onu reddetmişti.

Yoongi atı biraz yavaşlatırken gülümsemiş ve daha sakin bir ses tonu kullanmayı tercih ederek "Ama manzarayı kaçırıyorsun." demişti.

Jimin yavaşladıklarını da fark ettiğinde sıkı sıkıya sarıldığı belden biraz uzaklaşmış ve gözlerini açmıştı.

Masmavi bir nehir, batmak için çırpınan bir güneş, turuncu ve mora boyanmış gökyüzü cidden gördüğü en güzel manzara olabilirdi. Bu güzel yerde simsiyah bir atın üzerinde Yoongi'yle olmak. Belki de hayatında ulaşabileceği en yüksek noktaydı.

Dudaklarından kaçmasına engel olamadığı büyülendiğini belli eden bir mırıldanmayla etrafına bakmaya devam ederken gözlerini bu manzaradan alamayacakmış gibi hissediyordu.

Jimin'in elleri hala Yoongi'nin belinde dinleniyordu, güneş tamamen kaybolmak üzereydi ve ikisi de bu anı terk etmek istemiyordu. Huzurluydu.

Yoongi derin bir nefes alıp "Dönsek iyi olur." dediğinde 'bunu yapmaktan nefret ediyorum.' diye düşünmüştü. Jimin onu onaylayan mırıltılar çıkarttığında Yoongi atını döndürmüş ve geldikleri hızın aksine yavaş yavaş ahıra ilerletmişlerdi.

Bundan sonrası çok sessizdi. İkisi de yorgundu ve o güzel manzaradan sonra ne konuşmaları gerektiklerinden pek emin değillerdi.

Ahıra geri dönmüşler, arabaya binmişlerdi ve yolun ilk beş dakikasında ikisi de uyuya kalmıştı.

Jimin'in başı zamanla Yoongi'nin omzuna düşerken, bir o kadar derin uyuyan Yoongi hiç istifini bozmamıştı. Ne zaman araba Jimin'in evinin önüne geldi, şoför onu sessizce uyandırdı, işte o zaman fark etmişti Jimin, birlikte uyuduklarını.

Gülümseyip başını aşık olduğu çocuğun omzundan kaldırırken "İyi uykular." diye fısıldamış ve sessizce arabadan inip evine doğru yürümüştü.

İçeri girmeden arabanın tamamen kaybolmasını izledikten sonra kapıyı çalmış ve annesinin sorularını geçiştirip odasına çıkmıştı. Biraz daha uyuması gerekiyordu.




Bölüm sonu


30.06.2020

Sonunda bölüm dediğinizi duyar gibiyim I'M BACK BİTCHES

Ayrıca 2000 kelime yani boru değil ehe

Veee Jimin'in arı Trouveille;



Ve Yoongi'nin atı Black Pearl;

Continue Reading

You'll Also Like

319K 27.2K 34
''Sana bir şey söylemiştim. Hatırlıyor musun, Jimin-ah?'' | Clan Serisi - Ⅱ
48.1K 5.5K 15
kedi tanrısı, calico kedisi için yeryüzüne iner. 《catboy fici değildir❗》 [27 Eylül 2019 - 17 Aralık 2019]
133K 15.1K 36
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
150K 16.4K 58
Yüzyıllardır doğan ve yeniden ölen Ruh Konağı, her doğuşunda bedenini Mühürlerle süsleyen eş, Lort Rhua Yoon Gi'nin en değerlisi; Raeh yeniden doğdu...