ENGELSİZ

By TwoDisturbed

11.7K 913 85

Mucizelere inanırmısın? Hani şu peri masallarındakiler gibi bir mucize.Her şey berbatken, nefes alabilecek gü... More

HAY BİN SIÇMIK
SADECE SUSMAK
BANA MI YAVŞIYOR NE?
SANIRIM BU AŞK...
DUYURU
Geri Dönüş
Ben Tam Bir Aptalım
Bu Kadar Yeter
Her şey Bitti
Engeller
Hiçlik
Sana Güvendim
Parti
Yazar Notu
Beyaz
Kırmızı
Lanet Olsun!
Karanlığa Bürünen Beyaz
Sürpriz

KUTLAMA

741 59 2
By TwoDisturbed

Bu ses de neyin nesi? Kafamı yavaşça yana çevirdim ve alarmı susturdum.Kendimi nedense çok yorgun hissediyordum dün Deniz'i düşünmekten uyuyamamıştım ve işte şimdi yine onu düşünüyorum.

Güçlükle yatağımdan çıktım ve her zaman ki gibi okul için hazırlandım ama bugün farklıydı içimden daha çok özenmek geliyordu acaba bunun Deniz ile bir ilgisi var mı? Bence bunun yanıtı kesinlikle evet.

Meloşum her zaman ki gibi kahvaltımı hazırlamış beni çağırıyordu kafamdaki düşüncelerimi bir kenara atıp aşağıya Meloşumun yanına indim yanağına bir öpücük kondurdum ve masaya doğru ilerledim Meloşumu çok seviyorum o benim hem yanımda olmayan annem hemde yanımda olup benimle ilgilenmeyen babam gibiydi.Gerçek adı Meliha ama ben ona Meloşum demeyi yeğelerim.Kahvaltımı yaptıktan sonra arabama atlayıp okula doğru yola koyuldum.Okula vardığımda, dersin başlamasına daha yarım saat vardı bu yüzden ne Berra ne de Ezgi gelmemişti. Direkt sınıfa çıkmaya karar verdim.Sınıfta kimsenin olmadığını düşünüyordum ama kapıyı açınca yanlız olmadığımı ve Deniz'in sırasında oturmuş kitap okuduğunu fark ettim.Kitaba o kadar dalmış ki benim geldiğimi bile fark etmemişti.Fırsat bu fırsat deyip onu incelemeye başladım çünkü ona bakmamak mümkün değildi.

O çok... çok ama çok.. yakışıklıydı.

****


Çantamı kendi sırama koydum ve nedenine anlam veremediğim bir ses onun yanına gitmemi ve onunla konuşmamı haykırıyordu.Bende bu sese kulak verdim ve yanına doğru yürümeye başladım.Yanında ki sıraya oturup "Merhaba" diyebildim.

Bana baktı ve şaşırmışa benziyordu herhalde benim geldiğimi fark etmediği içindir.Şaşkınlığını üzerinden atıp bir defter çıkardı ve deftere

"Merhaba" yazdı.

Bende bu davranışına uyup deftere

"Nasıl gidiyor" diye yazdım.Kalemi elimden alırken eli elime değdi ve o an kalbim yerinden çıkacak gibi oldu.Kızarmaya mı başlamıştım yoksa ? çünkü tüm vücudum alev alacak gibiydi de.Kendimi toparlamaya çalışırken Deniz'in büyüleyici gözleriyle bana baktığını gördüm.Acaba nasıl görünüyordum ki bana öyle bakıyordu? Ben bunları düşünürken gözlerini deftere çevirip yazmaya başladı

"İdare eder" yazıyordu.

"Peki ya sen?"

Kalemi aldım ve

"Eh işte" yazdım ama aslında mutluluktan havalara uçuyordum.Bir süre ne yazacağımı bilemeyip,öylece düşündüm sonra aklıma dün ki olay geldi.Kaan Deniz i duvara yapıştırmıştı.Sonra kağıda

"Kaan neden sana böyle bir şey yaptı"diye yazdım.Gerçekten merak ediyordum.Kağıdı usulca önüne çekti ve "Önemli bir şey değil aramızda ki ufak bir mesele"

Bende inandım(!).Kaan önemsiz bir şey olsaydı asla böyle bir şey yapmazdı.Uzatmak istemedim ve kağıda "Bana biraz kendinden bahsetsene" diye yazdım.

"Peki, ne bilmek istiyorsun?"

"Bilmem mesela nerelisin hangi takımlısın falan"

Gülümsedi.

"Tamam,Muğla'lıyım, aslında futbolu çok seviyorum ama bir takım tutmuyorum" "Gerçekten mi? takım tutmuyorsun yani daha önce takım tutmayan bir erkekle hiç karşılaşmadım."

"İlk olmayı severim"

Bir an duraksadım ve yüzüne doğru kaçamak bir bakış attım o da bana bakıyordu ve gülümsüyordu.Kelebekler mideme toplaşmaya başlamıştı bile bu aralar beni çok sık ziyaret ediyorlardı.

Acaba neden konuşamadığını sorsam mı diye düşünürken onun bakışlarının üzerimde olduğunu hissettim.Lütfen.. lütfen kızarmıyayım.Artık çok geçti yanaklarımın alevlendiğini hissedebiliyordum.Utandığımı anlamış olacak ki - bir zahmet anlasın o kadar kızardım- bakışlarını benden kaçırdı.Bende bir anlık cesaretle kağıda "Neden konuşamıyorsun"

diye yazdım. İlk önce şaşırmışa benziyordu.Sonra kendini toparlayıp,buruk bir gülümseme ile "Aslında 6 yaşıma kadar konuşabiliyordum.Bir gün Babamla markete gidip bir şeyler almıştık.Ben de babamın elini tutuyordum. Marketten çıkıp,evimize doğru yürürken kulakları sağır edecek bir ses duydum,elime kırmızı bir şey akıyordu.Kafamı kaldırınca o akan kırmızı şeyin nedeninin Baba'mın göğsünü delip geçen kurşun olduğunu anladım.Babam elimi bıraktı ve yerde kanlar içinde yatmaya başladı.O an öyle bir şok geçirmiştim ki kalbim binlerce küçük parçalara bölünmüştü.Aslında bunun sebebi babamın kanlar içinde yerde yatması değil,elimi bırakmasıydı."


Ve sanırım benim de kalbim binlerce küçük parçalara bölündü...

*******

Ders Biyolojiydi ve hoca bakteriler ile ilgili bir şeyler geveliyordu.Değil dersi dinlemek kafamı bile zar zor dik tutuyordum.Deniz'in anlattıklarıyla kafam bir hayli meşguldü zaten.Gerçekten çok üzülmüştüm.Her ne kadar babamı silmiş olsam da gözümün önünde ona böyle bir saldırı düzenlenirse kafayı yerdim herhalde.Bu düşüncelerimi zil sesi böldü ve sıramın üzerindeki eşyalarımı çantama tıkıştırıp,çantamı omzuma taktım.Daha 3 ders vardı ama hiç ders çekecek havamda değildim.Ezgi kolumu tuttu ve

"Hey nereye farkındaysan 3 ders daha var"

"Biliyorum herhalde.Canım derse girmek falan istemiyor"

Berra

"İyi misin hasta falan değilsin dimi?"

"İyiyim sadece yorgunum sonra görüşürüz"


"Görüşürüz"

"Güle güle meleğim" onlara sarıldım ve aşağıya indim.Tam arabamın kapısını açıyordum ki Deniz'in bana doğru ilerlediğini gördüm.Burada ne işi var? Ona şaşkın gözlerle bakarken cebinden bir kağıt ve kalem çıkarıp arabamın üzerine koydu,bir şeyler yazıp bana doğru uzattı.

"Nereye böyle?"

Kağıdı ve kalemi alıp

"Eve gidiyorum biraz yorgunum da"

"Yorgun mu yoksa üzgün mü bana üzgünmüşsün gibi geldi de"

"Hayır gerçekten yorgunum sadece"

"Bana yalan söyleme.Sana anlattıklarımdan sonra böyle oldun.Bak gerçekten üzgünüm seni kendi dertlerimle üzmek istememiştim."

"Saçmalama yok öyle bir şey senin suçun değil"

"Evet benim suçum ama sana kendimi affettireceğim"

"Nasıl yani?"

"Arabam şu tarafta hadi gel"

Ben daha bir şey yazamadan kolumdan tutup beni arabasına doğru sürükledi.O kadar güçlüydü ki hiç zorlanmadan öylece çekiştirdi beni.Arabası Audi A6 marka,siyah renkteydi.Kapımı açtı ve ben bindikten sonra kapatıp sürücü koltuğuna geçti.Kemerlerimizi bağladıktan sonra kağıda yine bir şeyler yazmaya başladı.

"Umarım basketbolu seviyorsundur"


*******

Arabadan indik ve bir spor salonunun içerisine girdik.Önümde kocaman bir basketbol sahası duruyordu.Isınma hareketi yapan 3-4 kişi Deniz'i gördü ve selam verdiler.Bir kaçının gözleri hemen bana kaydı.Ardından şaşkın gözlerle tekrar Deniz'e baktılar.Onlar yanımıza geldiğinde Deniz el kol hareketleriyle -işaret dili ile- bir şeyler yaptı ve sırayla ellerini uzattılar anlaşılan Deniz bizi tanıştırmak için o işaretleri yapmıştı hepsiyle tokalaştıktan sonra bizi yanlız bıraktılar.Deniz cebinde ki kağıt kalemi tekrar çıkararak

"Ben soyunma odasına gidiyorum sen burada kalıp beni bekle"

Kafamla onayladım.O giderken aklımı işaret dili kurcalıyordu.Deniz işaret dilini biliyordu belki ben de öğrenirsem daha rahat iletişim kurabilirdik bir ses bu düşüncelerimi böldü ve sesin kaynağına doğru baktım.Uzun,kafasında bir şapka ve boynun da düdüğü olan adam bana doğru ilerliyordu.Yanıma geldiğinde beni baştan aşağı süzdü ve

"Seni daha önce burada görmedim."

"Şey evet buraya ilk kez gelişim bir arkadaşım davet etti de"

"Kim miş o arkadaş?"

"Deniz.. Deniz Sonat"

"Şuan nerede? Maçın başlamasına 3 dakika var koş onu bulup, buraya getir."

"Peki"

Evet harika soyunma odası nerede acaba? Ya ilk gelişim dedik dimi ben nerede arayacağım onu?

Koşar adımlarla Deniz'in gittiği yöne doğru ilerlerken karşıma odanın yerini gösteren bir tabela olması için dua ettim.Şanslı günümdeydim. Odayı gösteren tabela karşımda duruyordu.Hemen oraya yöneldim ve hiç düşünmeden kapıyı açtım.

Karşımda ki manzara tek kelimeyle

Mükemmeldi...

Deniz karşımda sadece dizlerine kadar bir şortla duruyordu.Üstünde bir şey yoktu ve o kaslar...Bu vücuda sahip olmak için çok çabalıyor olmalıydı.Deniz bana bakınca anında kızardım ve kekeleyerek

" Pardon giyindiğini sanmıştım."

Cümlemi bitirdiğimde üstüne formasını giydi bana doğru yürüdü ve

"önemli değil" manasında kafasını oynattı.Birlikte sahaya doğru yürüdük maçın başlamasına 1 dakika kalmıştı Deniz kağıda çabucak "Bana şans dile" yazmıştı.

Ben de kağıdı aldım ve

"Şansa ihtiyacın olmayacak"

Yazdığımda beni sıcacık gülümsemesiyle ödüllendirdi. Haklı çıkmıştım gerçekten de şansa falan ihtiyacı yoktu.Üst üste sayı alıyordu.Ben de hayranlıkla onu izliyordum tabi ki.Gerçekten bu aşk olabilir mi? Hayır..hayır aşk değil,olamaz yani..yoksa olabilir mi?

Kafamdaki bu düşünceleri zorla aklımın bir köşesine ittim ve maçı bitiren düdükle irkildim.Kazanan Deniz'in olduğu takımdı.Şaşırdım mı? tabi ki hayır.Deniz ve takımdakiler sevinç gösterilerini bitirdikten sonra,yüzünde kocaman ve harika bir gülümseme ile bana doğru geldi,yanımda durup kağıdı çıkardı.

"Nasıldı? Umarım sıkılmamışsındır."

Sıkılmak mı?? Basketboldan nefret eden biri bile bunu söyleyemezdi.Sonuçta sadece onu inceleyip,zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı.

"Hayır çok eğlendim.Bu arada gerçekten harika oynadın tebrikler."

"Tebrik demişken birazdan hep birlikte bir bara gidip,kutlama yapacağız sende gelsene"

Yüzünde umutlu bir ifadeyle bana bakıyordu.Aslında bara gitmek harika bir fikirdi.Hem eğlenirdim,hem de ne saçmalıyorum ben Deniz yanımda olacak elbette gideceğim.Düşünmeye gerek bile yoktu. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle

"Gelmeyi çok isterim" Dedim ama

bir anda yüzümde ki gülümseme silindi. Ne giyecektim.Okul formalarıyla mı gidecektim bara? Tek kelime imkansız. Deniz bir anda değişen yüz ifademden dolayı


"Bir sorun mu var"

evet hem de büyük bir sorun.

"Bu formalarla bara gelemem resmen rezillik"

"Sorun ettiğin şey bu mu yani?"

Güldü.

Kızmıştım.

"Evet.Sorun ettiğim şey bu."

Yüzünde ki gülümseme silindi ve

"Özür dilerim.Ben sadece.. yani demek istediğim seni evine bırakırım ve üzerini değiştirmeni beklerim."

Ona daha fazla kızamadım neden bilmiyorum ama ona kızamıyorum.

"Peki"


*******

Evimin önüne geldiğimizde hızlıca arabadan indim ve yolda oluşturduğum kombini giyinmek için eve girip hemen odama koştum.Siyah askılı , mini elbisemi ve altına platform topuk siyah ayakkabılarımı giyindim.Saçlarıma sabah yaptığım maşanın üzerinden geçerek daha belirgin bukleler yaptım.Parfümümü sıkıp üzerime bir ceket aldım ve aşağı indim. Allahtan evde kimse yoktu.Babam büyük ihtimalle aptal sevgilisiyle yatmakla meşguldü.Meloşum ise hasta olan bir akrabasını ziyaret etmek için hastanedeydi.Aynada ki yansımama baktım ve harika görünüyordum.Evin kapısını arkamdan kapatıp kilitledim.Arabaya doğru döndüğümde Deniz arabasına yaslanmış,kollarını göğsünde birleştirmiş şekilde beni izliyordu.Bende ona bakarak yanına doğru ilerledim ve yüzünde bir anlık hayran olmuşçasına bir ifade yakaladım ama hemen eski yüz ifadesine geri döndü.Kağıda

"Vay canına muhteşem görünüyorsun." Yazdı.

Kızardım.Hemde fazlasıyla yanaklarım alev alev olmuştu.Sanırım utanmıştım. Kağıda "Teşekkür ederim" yazdım ve sonra kapımı açtı arabaya bindim, kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçti.Yolda her ne kadar dikkatimi ona vermemeye,ona bakmamaya çalışsam da bu mümkün değildi.Harika görünüyordu.Gözlerimi kamaştırıyordu bir türlü çekemiyordum gözlerimi.Ona baktığımı fark edip gözlerini bana kaydırdı ve gülümsedi.Bende ona gülümsedim.Bu kesinlikle muhteşemdi...

Arabadan indiğimde soğuk kemiklerime işlemişti ama belli etmemeye çalıştım.Birlikte barın girişine doğru ilerledik.içerisi gerçekten çok renkliydi.Kendinden geçmişcesine dans eden insanlar beni gülümsetti.Deniz arkadaşlarının olduğu yöne ilerlerken ben de onu takip ettim.Hepsiyle selamlaştıktan sonra bir köşeye gidip oturduk.Ceketimi çıkardım.Bu sırada

Deniz kağıda

"İçecek bir şeyler istermisin?"

Yazdı bende

"Evet,iyi olur" yazarak cevap verdim.O uzaklaşırken dikkatimi beni izleyen bir çift göz çekti.Karanlık bir yerde oturmasına rağmen onu nerede görsem tanırdım.Bu Kaan dı.

Ne işi var bunun burada?? Yoksa beni mi takip ediyor yılışık şey!

Hayır olamaz buraya doğru geliyor,ne yaparsa yapsın mutluluğumu bozmasına izin vermeyecektim.Yanıma oturdu ve

"Bakıyorum yeni çocukla fazla samimisin ne zaman seni görsem onu da yanında görüyorum"

"Sanane ya ister samimi olurum ister yanından ayrılmam sen kendi işine baksana"

"Evet doğru beni ne ilgilendirir ki ama şunu söylemeliyim doğrusu Deniz'in cesaretine hayran kaldım.Onu duvara yapıştırdıktan sonra hala seninle ilgilendiğine inanamıyorum"

Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.

Ben ise şok olmuştum.Yutkunamıyordum bile şaşkınlığımın yerini muhteşem bir öfke aldı ve öfkem ellerime birikti elimi kaldırıp suratına bir tokat yapıştırdım.Yüzündeki o iğrenç sırıtış kaybolmuş şaşkın gözlerle bana bakıyordu.Ben de

"Sen iğrenç herifin tekisin.Senden hoşlanmıyorum aksine senden tiksiniyorum.Hayatıma burnunu sokmayı kes artık!"

Bana zehirleyici bir bakış attı ve

"Bir gün bu söylediklerine pişman olacaksın"

diyip hızla barı terketti.

Adeta sinirden titriyordum.Aptal herif nasılda mutluluğumun içine etti.Sakinleşmek için derin bir nefes aldım ama pek işe yaradığı söylenemez.Deniz elinde 2 bardak içkiyle bana doğru ilerledi yanıma oturup kağıda

"Üzgünün geç kaldım biraz sıra vardı da"

Bende hala titreyen ellerimle kağıda

"Önemli değil" yazdım ve içkimin hepsini kafama diktim.Deniz bardağımı tutup elimden çekti.

"Hey hey hey yavaş iç ne oldu iyi görünmüyorsun."

"Biraz hava almak istiyorum çok bunaldım."

"Tamam,terasa çıkalım mı?"

"Olur."

Birlikte merdivenlerden çıktık ve terasın kapısını açıp içeri girdik. Teras boştu.Sadece ikimiz vardık.Soğuk yüzüme çarptı ve titredim.Deniz titrediğimi fark etmiş olacak ki ceketini çıkarıp omzuma koydu.Harika bir koku burnuma geldi ve o kokuyu ciğerlerime çektim.Bu Deniz'e özgü büyüleyici bir kokuydu.

Birlikte iki kişilik bir koltuğa oturduk.Koltuk iki kişilik olmasına rağmen küçüktü dizlerimiz ve omuzlarımız birbirine değiyordu.Ona temas etmek beni heycanlandırdı ve kalbimin hızlıca atmasına sebep oldu.

Bir süre öylece durduktan sonra eliyle gökyüzünü gösterip kağıda

"Ne kadar güzel değil mi?" yazdı kafamı onaylarcasına salladım ve

"Evet çok güzel" yazabildim.

Yüzümü ona doğru çevirdim ve ona bakmaya başladım.O da yüzünü bana çevirdi ve gözlerime baktı.Gözlerimiz kenetlenmişti.Yüzü o kadar yakındı ki sıcacık nefesini tenimde hissedebiliyordum.Gözlerimi kapattım ve dudağına bir öpücük kondurdum.

Sanki zaman durmuştu...

Continue Reading

You'll Also Like

94.8K 2.7K 31
Hayatını annesi ile sürdürmüş baba duygusunu hiç tatmamış küçük bir kız ve hayatını ailesine adayan bir baba. Tanışmaları pek iç açıcı olmasa da son...
ASYA By Su

ChickLit

247K 13.4K 27
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Bölümleri yazdıkça atacağım. "Onu istemiyorum." Nefret dolu bakışları bendeyken babamdan uzakla...
25.7K 1.6K 21
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
421K 28.2K 11
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından evin hizmetlisi gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri g...