KİMSİN SEN?!

By loseruser

235K 4.3K 260

Çantasının içinden makyaj malzemelerini çıkardı. Pudrasının kapağını açmaya çalışırken bir yandan da söyleniy... More

KİMSİN SEN?!
2. Bölüm
3. bölüm
4. Bölüm
5.Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm - Kırılma
10. Bölüm
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18.
Bölüm 19
Geçmişin Hesabı
Fasülye Prenses
Kırmızı Balon
Stefan Breit
Grand Hospital
Işık ve Pervane
Fikir? Öneri??
Adsız Bölüm 27
Alevden El
Ateşle Barutun Buluşması
30. bölüm

Bölüm 11

7.5K 144 1
By loseruser

Banyonun şampanya rengi pütürlü fayanslarına bakıyor ve aceleyle küveti dolduruyordu. Suyun şiddeti arttıkça hıçkırıkları daha sessiz bir hal alıyordu. Neden ağladığını bilmediği gibi kendine kızıyordu Carmen. Bu adamdan vazgeçme ihtimalini göze alamıyor fakat böyle giderse kendi zevklerinin de törpülenip artık ona zevk vermeyecek hale geleceğini biliyordu. Zeki bir kadındı, ileriyi görecek kadar zeki... Ve bu durum şu an onun ağlamasının tek sebebiydi.

Antonio, yatakta kendi isteklerinin yerine getirilmesinden zevk alan bir erkekti. Carmen de aynı şekilde. Bir arkadaşının -şu anda görüşmediği bir arkadaşının- lafı aklına gelmişti "Zıt kutuplar en çok yatakta belli eder kendini ve en çok da onlar anlaşır, birisi hükmedense diğeri boyun eğmeye razı olmalıdır" demişti. Carmen gülüp geçtiği bu lafın şu anda aklına gelişini, kaderin hiç de komik olmayan bir oyunu diye düşündü.

Evet, Antonio hükmedendi. Carmen de şimdiye kadar hep hükmeden olmuştu. Erkeklerden alacağı her zevki bu şekilde almıştı. Ta ki Antonio'ya kadar. Carmen hiç bir insanın zevklerininin değişmeyeceğini bilecek kadar zekiydi, fakat anlayamadığı tek bir şey vardı: Dün gece istediği gibi erkeğine hükmedemediği halde nasıl olur da her aklına geldiğinde bütün kasları kasılırdı??

Küvet çoktan köpürmüştü. Vanilyalı ve böğürtlenli banyo köpüğü tüm banyoyu sarmıştı. Carmen sıcacık suya girdi. Gözleri hala ıslaktı. Düşünmek istemiyordu. Beyni şu an en büyük düşmanıymış gibi sürekli olarak sorular üretiyordu. Gözlerini kapatıp kafasını geriye yasladı. Kapı 2 kere tıklatıldıktan sonra Antonio belirdi. Altında adonislerini açıkta bırakan kareli pijama pantolonundan başka hiçbir şey yoktu.  Carmen istifini bozmadı. Rahatlamaya ihtiyacı vardı.

Carmenin az önce ağladığına dair işaretleri yakalayan Antonio "katılabilir miyim?" diye sordu.

"Yalnız kalmaya ihtiyacım var" dedi Carmen. Sesi ifadesizdi. Dünyanın en duygusuz kadını diye düşündü Antonio.

"Artık değil Carmen. Artık olmaz." Antonio kararlıydı. Bu kadını ilk gördüğü andan beri onun hayatındaki en caydırıcı şey olacağı hissi günden güne büyümüş ve bu hali almıştı. Onsuz eksik olacaktı artık. 

"Hayatımı senin isteklerine göre yaşayamam Antonio. Çık buradan."  az önce hiçbir duygu barındırmayan ses şu anda öfkeyle dolu dökülüyordu Carmen'in biçimli ve becerikli dudaklarından.

Anlamıyordu Antonio. 

"Seni istemeden incittim mi?"    İncitmek mi? Herşeyi başlatan zaten Carmen'in dudaklarıydı. Antonio geri çekildiği halde defalarca onu kendine çeken de bu kalpsiz kadındı. Şimdi de ona defolup gitmesini söylüyordu. Dünyanın en kötü kalpli kadınıydı!

Carmen'in sessizliği sinirini bozuyordu. Öfkesine zincir vurmaya çabalıyordu.

"İstediklerini veremedim mi?" sesi titreyerek çıkmıştı. Erkekler böyle sorulardan nefret ederdi. Gelecek cevaplar -iyi ya da kötü- hayatları boyunca asla unutulmazdı. Ve karşısında şeytanın vücut bulmuş haline bu soruyu sormak Antonio için tam bir azap olmuştu. 

"İstediklerimi aldım, fakat istediğim şekilde değil!" Carmen elleriyle suya vurarak bunları söyledi. Muhtemelen bir sinir boşalması yaşıyordu. Heryeri titriyordu. Carmen'in vurduğu sudan Antonio'nun vücuduna sıçrayanlar Antonio'yu ürpertti ve Carmen'in gözü Antonio'nun kaslı göğüslerinden aşağı doğru yavaşça akan su damlalarına takıldı. Karnının altındaki kaslar kasılmaya başladı istemsizce sırtı yay gibi gerildi ve köpüklerin sakladığı göğüsleri su yüzüne gerçek anlamda çıktı. 

Antonio gözlerini Carmen'in üzerinde gezdirdi. Kendi kendine nasıl bu kadını bu kadar istediğini sordu, cevabı umrunda değildi. İstediği tek şey bu kadındı. Fakat Carmen diğer kadınlar gibi değildi, bu çok barizdi. Onun istekleri daha farklıydı, istediklerini farklı yollarla almak istiyor alamadığında da gündelik hayatında olduğu gibi mutsuzluğunu maskeliyor ve kenara çekilip hüzünle seyrediyordu.

Antonio şu an Carmen'in köpükler içindeki vahşi ve istekli haline bakarak bunları nasıl düşünebildiğine hayret ediyordu. Bu kadını daha fazla üzmek ya da yaralamak istemiyordu. Belli ki yaşadıkları onu deli etse de Carmen'de aynı etkiyi yaratmamıştı.

"Peki" diyebildi sadece. Birşeyler söylemesi gerektiğini hissediyordu. "Kendine iyi bak", "Hoşçakal", "seni bir daha rahatsız etmem" gibi. Fakat bunların hiçbirini söylemedi.Bunları söylemek istemiyordu. Bu kadına veda etmek istemiyordu. Onun hüzünlü, neşeli, istekli, şüpheci ve bunun gibi her halinden zevk alıyordu. Hiç bir yere gitmeyecekti. Evet belki artık Carmen'le aynı yatağı paylaşmayacaktı ya da Carmen'in becerikli dudaklarından adını zevkle duyamayacaktı ama dayanacaktı. Bu kadın istediği herşeydi. Aşk değildi belki, ne olduğunu da bilmiyordu. Hislerini tercüme etmesi imkansızdı. Duyguları sanki onun anlamadığı bir dili konuşuyormuş gibiydi.

Arkasını dönüp banyodan çıktı.

Evin ortak banyosuna -şu anda boş ve soğuk olan banyoya- girip kısa ve tatsız bir duş aldı. Üzerine düşük bel kotunu ve siyah bir t-shirt geçirip evden çıktı.

Carmen duştan çıktı kendine koyu bir kahve yapıp çalışma odasına girdi. Laptop'unu açtı ve maillerini kontrol etti. Söz konusu iş olduğunda hislerini bir çırpıda rafa kaldırabiliyordu. İş, ona herşeyi unutturabiliyordu.

Yazması gereken yazıları bitirdikten sonra telefonunu eline alıp Stella'yı aradı. 

"Carmen?"

"Stella, günaydın. Biliyorum bugün Cumartesi, belki bu akşam benimle bir şeyler yapmak istersin diye düşündüm."

"Çok iyi olur Carmen, aklında ne var?"

"Yeni açılan bar mailime 2 kişilik davetiye göndermiş. Bu akşam için."

"Bar açılışları ve sen? Neyin var Carmen?" Stellanın sesi düşünceli ve üzgün geliyordu.

"Saat 21:30' da seni alırım, güzel bir şeyler giy. Mekanın adı "Abat-Jour" öptüm tatlımm"

Telefonu kapattı ve hazırlanmaya koyuldu. Birden aklına Antonio geldi. Neredeydi?? Belki de fazla tepki göstermişti. Bir erkek için duyması ağır olan şeyler söylemişti. Salona, yatak odasına ve mutfağa baktı. Antonio yoktu. Muhtemelen söylediği sözlerin ağırlığına dayanamayıp evden gitmişti. Carmen'in gözleri doldu. Elinin tersiyle henüz akmamış olan gözlerine iyice bastırdı ve gece için hazırlanmaya başlamaya karar verdi.

Ergenliğinden kalma Britney Spears-Toxic'i açarak akşam için moda girmeye karar verdi. Evinin duvarlarında yankılanan şarkı Carmen'i kısmen de olsa anlatıyordu. Giyinme odasında iş için gömlekleri, etekleri ve kumaş pantolonlarının yanı sıra diğer tarafta Carmen'in günlük hayatında giydiği kıyafetler de vardı. Bu gece seksi olmak istiyordu. Ama seksi olmaktan önce öyle hissetmek istiyordu. 

Toxic, kan akışını hızlandırdığında, eli siyah bir tayta uzandı. Yanlarında deri parçalar olan bu taytın üzerine göbeğini açıkta bırakan önü çarpı şeklinde gelerek göğüslerini cüretkar bir dekolteyle göz önüne seren bulüzünü giydi. Altına giydiği siyah deri ve baldırlarına kadar uzun gelen çizmesiyle harika görünmeye bir adım kalmıştı. Makyajı!

Makyaj yapmak ergenliğinden beri yaptığı ve artık uzmanlaştığı bir işti. Saçları iri dalgalar halinde kurumuşken, onları arkaya atıp yüzünü tamamen önce fondötenle ve sonra da pudrayla kapladı fazlalıklarını alıp koyu bir göz makyajı yaptı. Siyahı ve vamplığı vahşiliğini her gören farketsin diye seçmişti bu gece. Antonio gibi kimse ona hükmetmeye çalışmasın diye.

Antonio çekip gittiğine göre arkasından ağlayıp yas tutamazdı. Hiç yapmamıştı. -Stefandan sonra-


Bu onun kendini avutup iyi hissetme şekliydi. Hep böyle olmuştu.

Dudaklarına sürdüğü bordo mat ruj, tırnaklarındaki bordo ojeyle harika görünüyordu.

Saçlarına sprey sıkıp sabitledikten sonra Antonio'ya istemsizce mesaj attı: "Kimse değişemez. Özellikle de ben..."

Arabasının anahtarlarını alıp Stella'yı almak üzere yola çıktı.  İçi buruktu. Başka bir hayatta daha silik, daha az zeki hatta salak bir kadın olabilirdi. Anlaşılması daha kolay bir kadın olabilirdi. Belki o zaman Antonio da diğerleri gibi gitmezdi. Bu düşünce içini acıtmıştı. 

Tüm  bunları kafasından atıp kapıyı açtı, alkol içinin burukluğunu giderip tüm bu düşünceleri yok edecekti. En azından düşünmesini engelleyecekti. Girişteki duvarı kaplayan aynadaki görüntüsüne bakıp kendinden hoşnut olarak evden çıktı. 

İçinde derin yaralar olmasına rağmen bakmaya doyamadığı ve hayatına daha ilk günden dahil olup kendisini sorgulamasına sebep olan bu yunan tanrısı kılıklı adamı da bugün unutacaktı.

Ne olursa olsun...

Continue Reading

You'll Also Like

Haz By 🍀

Romance

285K 3.8K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
291K 24.5K 24
"Kalmam için bir sebep olması lazım." dediğinde, Leyla'nın sesi titriyordu. O Leyla'ydı, başka kimse değil. Daha on sekizinde tazeyken, Kınalıtepe'ye...
35.9K 2K 26
Yaşadığı bir olay yüzünden sesini kaybeden bir kız. Annesinin yeni evliliği yüzünden mecbur İtalyaya taşınır, italyada yeni arkadaş edinen kız, arkad...
1M 30.5K 31
Mahallenin yaptığı yardımları ile dilinden düşmeyen, bütün kızların deli divane olup peşinden koştuğu, ağırbaşlı, yardımsever ve bir o kadar da sert...