Gökyüzünün yalnızlığı (GY)

By loneriders

27.5K 2.4K 790

"Benim için bulutların arkası gökyüzüne emanet ettiğim birisinin mutlu olduğu yerdir. Gökyüzü ise.. Gökyüzü i... More

Tanıtım
1. Eve dönüş
2.Siyah kuğu
3. Kıskançlık
4.Yeni arkadaş!
5. İlk öpücük
6.Teslimiyyet
İlk defa(Part1)
İlk defa( part2)
Sonuncu dönem
Havaalanı part 1.
Pişmanlıklar.
12 bölüm
13 Bölüm
14 Bölüm.
Bölüm 15
16 Bölüm
17 bölüm
18 Bölüm
Bölüm 19
Chapter: 20
Chapter 21
22 Bölüm.
Chapter 23*
24 Bölüm
25 Bölüm
26 bölüm
27 bölüm
28 bölüm
29 bölüm
Evet!
Chapter no: 31
33 bölüm
34 bölüm
35 bölüm
36 bölüm
37 bölüm
38 bölüm
Kızım!
Doğuştan panter aşıkken kedi!
Elma bugünden itibaren Mia!
Buğra-Gül

32 bölüm

450 39 7
By loneriders

Kerem'in havada asılı kalan elinden telefonu alıp "Buğra yarın sabah erkenden seni bekliyorum." deyip telefonu kapattı. Yeniden telefonu Kerem'e uzatıp "Kankana konum gönder bir zahmet." dedi. Adam hâlâ transta gibiydi.

Arina balkona açılan sürgülü kapıyı itip dışarı çıktı. Hava hafif rüzgarlı ama ilkbahardaki gibi ılıktı. Başını kaldırıp gökyüzüne baktı.

"Prenses?"

"Anlatmak istemeyeceğin kadar ağır ne yaşadı o kız? Gül de bir şey söylemedi. Geçiştirdi."

Kerem Arina'yı omuzlarından tutup kendine taraf döndürdü. "Gül'ün anlatmasını tercih ederdim. Ben zaten Buğra'yı sıkıştırdım anlatması için. Hastanede seni aramaya çıktığımda karşılaşınca anladım. Ama Gül kendi kararlarını verebilecek biri. O yüzden sustum."

"Kendimi çok kötü hissediyorum. Bencil biriyim. Hiç ona sormadım biliyor musun? Merak etmedim. Anlatsa dinlerdim yardım ederdim ama anlatmadığı için üzerinde bile durmadım." Kendini suçlamakta sonuna kadar haklıydı. Bazen kuzenleri onun için tek yumruk haline gelirken o bir kez olsun bile sormamıştı.
"Neymiş isterse kendi anlatırmış..» Kerem Arina'yı kendine çekip başına öpücük kondurdu. Arada boy farkının olmasının avantajlarından biri onu kendine çekip kollarının arasına saklaya biliyor, başının tepe kısmına öpücük kondura biliyordu. "Şşt suçlama kendini. Gül savunma konusunda kendini vaya geliştirmiş bir kız. Eğer söz konusu Güneş olsaydı belki haklılık payın olurdu ama Gül için kesinlikle yok. Sen herkesin özel hayatına saygı ile yanaşıyorsun."

Kesinlikle bu teselli içini rahatlatmıyordu. Hayır anlamında, Kerem'in dediklerine hakvermiyor gibi başını salladı. "Bilmiyorum Kerem. Buğra'ya adresi söyledin mi?"

Kerem duyduğu sorudan pek hoşnut olmadığını belli eden ses tonuyla "Evet. Ama sanki biz tüm sıkıntılardan kaçıp kurtulmak için buraya geldik." dedi.

Kocaman adam küçük çocuklar gibi mızmızlanıyordu. Bir de surat assa tam olucaktı. "Ama görüyorsun ki biz kaçtıkca onlar da peşimizden geliyor."

"Kovalasın. Sen benim kollarımın arasındayken tüm dünyayı sessize alıyorum. Sen ve ben. Bu kadar."

Arina kulağını Kerem'in kalbinin sesini fuyacak şekilde göğüsüne yaslayıp derin iç çekti.
"Sen ve ben. Bu kadar." diye Kerem'in sözlerini tekrar etti.

Kerem'in kalp atışlarını dinlerken hiç kendinden beklemediği bir performans sergiledi. Kerem'in gömleğini çekiştirip tehdirvari bir tonda "Sakın bu kalp benim kalbimden önce durmaya yeltensin! Mahvederim." diye uyardı.

"Biliyorum edersin. Ama benim seni bırakmaya niyetim yok."

Arina memnun bir şekilde "Aferin." diye ekledi.

"Hadi şimdi yatağa uykucu."

"Saat kaç? Aslında kısa bir sürelik gözlerimi kapattım ama nasıl olurda bu kadar uyudum anlamıyorum. Belki de denizin havası beni bu hale getirdi. Çarpıyor."

Kerem alaylı bir ses tonuyla "yoksa sen uykucu değilsin. Hepsi deniz havasının suçu. Sevdin mi burayı? Eğer buranın havası da çarparsa söyle hemen terkedelim. Zira tatili uykuda geçirmene katlanamam."  dedi.

"Alay etme! Burada ne yapacağız?"

"Sen ne istersen."

Arina bavulundan bir kaç eşya alıp banyoya gireceği sırada geri dönüp "Buğra ile görüşüp konuşmak isterim." dediğinde Kerem'in yüzünün aldığı şekilden tırsıp kendini banyoya kapattı.

Kapıyı kilitleyip yüksek sesle konuşmaya başladı.  "Ee ne söylememi bekliyordun? Biz romantik bir çift değiliz. Ben memnunum. Senin de memnun olduğunu biliyorum."




                                  ***

Buğra hayatında çok az kez kendini bu kadar sıkıntılı, her an panikleyip yanlış bir şey yapacakmış gibi hissetmişti. Babasının fırça çekeceğini bile bile onun yanına giderken bile böyle tırsmazdı. "Toparlan oğlum! Kadın milletinden korkacaksın dedik ama bu kadar da demedik. Sonuçta Arina tanıdığın en asil en sakin en az tırmalama potensiyeli olan  birisi."

Kaskını çıkarıp, motordan iner inmez yapacağı ilk iş temiz havayı ciğerlerine çekmek oldu. Kerem işini biliyordu. Arina'yı şehrin gürültüsünden 1 saat 15 dakika uzakta yerleşen ve modern bir köyü hatırlatan yere getirmişti. Arina ve Kerem'i düşününce aklına süpürgesiz cadı geliyordu. Ve konuşacakları konuyu hatırlayınca yüzü asıldı.
Göl kenarında yerleşen mekana doğru yürürken telefonuna gelen son mesajı kontrol etti.

"Mekandayız. Seni bekliyoruz."

Yüzüne kocaman gülümseme yerleştirip, konuları geyik ile unutturmayı aklının en sinsi köşesine not edip tahta kapıyı açıp taşlı yolla mekana doğru emin ama bir o kadar da tırsak adımlarla yürümeye başladı.

Arina ve Kerem görüş alanına girmişti. İçeride değil de açık havada oturmayı tercih etmişlerdi. "İyi tarafından bak. Kaçman kolay olur."

"Günaydın çifte kumrular."

Kerem ve Arina ile tokalaşdıktan sonra boş sandalyeyi çekip Kerem'in yanında oturdu. "Nasılsın ortak? Sahi senin hisselerin yüzde kaçtı?"

Dakika bir gol 10! Gözleri kocaman açılmıştı.

Eli ile ağzını Arina'nın görmemesi için kapatıp Kerem'in kulağına doğru tısladı. "Sen mi söyledin?"

Arina tabağındaki omletinden küçük bir kısmı ağzına atıp bir kaç saniye sonra "Mecbur bırakılınca dili çözüle biliyor." dedi.

Ürkütücü bir şekilde sakin söylemesi durumun daha vahim olmasından haber veriyordu. "Tecrübelerim bana sakin kadınlardan korkmam gerektiğini hatırlatıyor hep.. Arina o sadece babamı yatıştırmak için formaliteydi. O otel senin. Benim otelden bir beklentim yok. Sadece orayı sığınağım olarak görüyorum."

Arina elindeki bıçağı sesli bir şekilde tabağına bıraktı. "Benim için haklarından feragat etmen kabuledilemez bir konu. Ayrıca bunu saklamana gerek yoktu. Sorun değil yani. O otel güç savaşlarının gerçekleştirileceği bir yer değil. Zaten gelirin bana kalan kısmına elimi bile sürmüyorum. Neyse konumuz bu değil. Konumuz.."

Buğra Kerem'in önündeki çaya bakıp "Oo avukat olduğunu terminlerle nasıl belli ediyorsun. Çay. Çay istiyorum. Açım. Kahvaltıya yetişmek için 2 saat erken uyandım." diye konuyu geçiştirmeye çalıştı.

"Tamam anlat. Dinliyorum. Ya da anlatma bence Gül daha iyi ifade alıyor."

"Gül mü? Bu anlatacaklarım eğer aramızda kalacaksa konuşurum." Arina bıkkınlıkla Buğra'nın üzerine öldürücü bakışlarını dikti.

"Siz erkekler nasıl oluyorda bu kadar sığ olabiliyorsunuz. Ben eğer Gül ile konuşmayı planlıyorsam neden sana sorayım."

Kerem tasvip etmeyen bir ifade ile Arina'ya bakıp "Beni niye katıyorsun prenses?" diye sordu. Uzanıp Arina'nın başına öpücük kondurup "Siz konuşun. Ben geliyorum." diye ekledi. Bakışları Kerem'in arkasınca takıldı. Kerem'den üçüncü şahısların yanında daha önce görmediği sevgi ve şefkati görmenin tatlı şaşkınlığını yaşıyordu. Buğra'nın konuşmaya başlaması ile bakışlarını yeniden ona çevirdi.

"Benim kuzenim. Kuzenim demeye bile dilim varmıyor ama maalesef kuzenim oluyor şerefsiz."

Arina sabırsızca "Gül ile ne alaka?" diye sordu.

Buğra sigara paketini alıp elinde oynatırken "Dinlersen anlatacağım." dedi.

"Ortak arkadaşları varmış. Gül ile karşılaşmış bir mekanda. Ondan sonra başlamış Gül'e rahatsız etmeye. Tabii Gül ondan kaçmamış. Karşısına çıktığında şerefsizi haşlamış." Bu kısımları anlatırken gözlerinde oluşan memnunluk yüklü ifadeyi asla unutmayacaktı.
Sanki gurur duyuyordu. "Kazadan önceki gün Gül'ü ortak arkadaşları aracılığı ile bir oyuna getirmiş. Gül restorana girdiğinde karşısında onu görünce çılgına dönmüş. Taciz etmeye yeltenmiş. Gül'ü kolundan tutup çekiştirmeye çalışınca cam küllüğü kafasına vurmuş sizinki. Bir kere değil bir kaç kez hem de."

Arina gözlerine ovuşturmaya benzer bir şekilde  sert baskı uyguladı. Duydukları ağır gelmişti. "Sen nasıl öğrendin?"

Buğra sıkıntılı bir nefes verdi. "Orası işte en vahim aynı zamanda en şanslı olduğumuz kısım. O restoran bize ait. Akraba olmasını öne sürüp mekanı kapatınca ve daha sonra yaralama olayı gerçekleşince çalışanlar bana durumu bildirdi. Telefonumdan kameraları kontrol ettim ve durumu öğrendim."

"Ölmüştür umarım dememek için kendimi zor tutuyorum." Eğer ölseydi olay günü Gül'ü tutuklarlardı. Sonra aklına gelen ihtimaller nefes almasını zorladı.

"Ölmedi şerefsiz. Ucuz kurtuldu. Ama o hali ile bile Gül'ü rahatsız etmeye devam etmiş ama bu kez farklı boyutlarda. Şantaj yoluna baş vurmuş. Eğer istedikleri yapmazsa onu ihbar edermiş ve kim bilir daha neler. Ben bu konuşmayı duyunca araştırmaya başladım. Gül'ü bulup konuşmaya gittiğimde arabasınını takip ettim. Sonra o yolda arabadan inince engel olamadım. Yetişemedim. İntihar etti."

Dehşete düşmüş gibi eliyle ağzını kapattı. Gül bunu yapacak en son insan bile değildi. Kimseden yardım istemeyecek kadar korkak biri hiç değildi.

"Nasıl yapar?! Gül ya Gül!" Gözünden akan yaşlara engel olamıyordu. "Demek o yüzden konuyu geçiştirdi. Allah kahretsin hiç sorgulamadık. Ah!" Özal'ı tacizci sanıp o yüzden aşırı tepki vermişti.

"Ne oldu?"

"Biz geçenlerde aşırı tepki verdiği için kızdık ona."

Buğra gözlerini kısıp "Neye aşırı tepki verdiği için?" diye sordu sinirle.

"Özal'ın onun peşine düştüğünü sanmış." Buğra'nın bakışlarının gittikçe daha korkulu bir ifade aldığını fark edince "Bakma öyle. Özal bizim binada oturuyor. Gül yanlış anlamış." Diye ekledi.

Hâlâ ağlıyordu.
Buğra ona peçete uzatıp gülümsedi. "Gül çok kapalı biri. Kimseyle konuşmayı, dertleşmeyi pek sevmiyor galiba. En çok kavga etmeyi biliyor. Ne bileyim babasına, ağabeyine sorun yaşatmak istememiştir. Ama eğer yetişebilseydim ben ona her şeyi anlatacaktım."

Gül gerçekten doğru birine aşık olmayı başarmıştı. Eğer Buğra'nın yaptıklarını bilse hayatlarında neler değişirdi diye düşündü.

"Nasıl olurda kazanın asıl sebepleri sorgulamam? Nasıl ya nasıl atladım?"

Kerem elini Arina'nın omuzuna koyup "Kendini suçlamayı bırak. Gül'ü hepimizden daha iyi tanıyorsun. Eğer o istemese kimse onun hayatında olup bitenden haberi olamaz." dedi tüm içtenliği ile.

"Bunlar benim ilgisiz biri olmam gerçeğini değiştirmiyor."

Kerem Arina'nın yanına oturup elini sımsıkı tuttu. "Gül iyi. O şerefsiz peşini bıraktıktan sonra daha iyi merak etme."

Arina ayağa kalkıp "Gül'ü aramam gerekiyor." deyip telefonu masanın üzerinden aldı.

Buğra ayağa fırladı. "Dur bakalım patron. Seninle önce bir anlaşma yapacağız."

Kaşlarını çattı. "Ne anlaşması?"

"Bu duyduklarının benimle ilgili kısımlarından Gül'ün asla haberi olmayacak. Eğer söylersen.." Buğra durup düşündü. Hangi gerekçe ile şantaj yapacağını bile bilmiyordu. Daha önce kimseyi caydırmak için blöf yapmışlığı bile yoktu.

"İstifa ederim. Edeceğimi bilsen söylemekten vazgeçer misin?"

"Söylemem. Düşünme kara kara." Arina Gül'en numarasını çevirip yanlarından uzaklaşırken Kerem'e baktı. "Kızın sanki derdi azmış gibi bunu da söyledik. Hepsi kuzenim olacak şerefsizin yüzünden."

"Toparlanır. Gül zaten iki dakikaya kalmaz delirtir onu, endişesini unutturur."

Buğra güldü. "Bence de." Etrafta gözlerini gezdirdi. Yeşillik, göl, masmavi sema, huzurdolu sessizlik özlediği ve hayatındaki eksik detaylardı. Göl'e yeniden bakışları takılınca "Balık tutmak için gerekli malzemelerin var mı?" diye sordu.

"Lan biz buraya baş başa tatil yapalım diye geldik, kurulma hemen başköşeye."

Buğra omuz silkti. "Sizinle birlikte demedim zaten. Bildiğim başka göl yok zaten yoksa senin bulduğun gölde balık tutacak kadar düşmezdim."

Kerem Buğra'yı Arina'nın yanında ilk gördüğü günden beri araştırıyordu. Gül'ün kaza haberinden sonra Buğra'nın yaptıklarını öğrenmiş ve onu takdir etmişti. Arina'nın etrafındaki erkeklere karşı genelde sebepsiz öfke ve gıcık hissi duyardı. Ama saygı duyduğu tek erkek ırkına mensup canlı Buğra'ydı. Ama biraz daha burada kalırsa o da yok olucaktı.

Arina sayesinde bir sürü insan kazanmıştı. Dost, arkadaş, deli kuzenler, yumrukları havada uçuşan Mehmet, gizli kahraman Buğra.

"Ne zaman biter konuşması?" Diye sorarken huysuzlanmıştı.

"Niye?"

"Çünkü gitmem gerekiyor. Patronun pek uğramadığı bir otelde çalışıyorumda."

Görüş alanına Arina girince "İşte geliyor." diye müjdeli haberi verdi.

Arina şimdi daha iyi gözüküyordu.

"Süpürgesiz cadı belli endişesini gidermiş."

"İşte karşı tarafa böyle iğneli takma isimler takdıysan eyvah derim."

Buğra Kerem'e "Ne anlamda dedin?" diye sorduğunda aldığı cevap omuz silkmek oldu.

Arina yorgun gözüküyordu. Sırf Kerem'i haklı çıkarmamak için uykum var demeyecekti. Ama üzüldüğü zaman uyma isteğinin ağır basmasının psikolojik bir açıklaması vardı. Ve bunu Kerem ile tartışmak istemiyordu. Konuyu değiştirme adına elleri cebinde start hattında bekliyor gibi duran Buğra'ya baktı. "Gidiyor musun Buğra?"

"Evet patron. Sevgilin beni kovdu."

"Niye?"

"Balık tutmama izin vermedi."
Kerem bıyıkaltından gülerken Arina gözlerini devirdi. Buğra Arina'nın konuşmasına izin vermeden "Abi siz erkekler diye başlayan bir fırça bize doğru gelmeden ben gidiyorum. Size iyi tatiller!" dedi ve masanın üzerinde bıraktığı anahtarını alıp yanlarından uzaklaştı.

Arina ve Kerem arkasından şaşkınlıkla bakarken Buğra'nın yüzündeki sahte gülümseme silinip gitti.

"Kerem bu çok fazla.. bu yaşadıklarımı demiyorum ama Gül intihara kalkışmış. Aklım bir türlü almıyor. Neden Mert amca ve Mehmet Gül'ün söylediği yalana bu kadar kolay kandılar."

Kerem cebinden cüzdanını çıkarıp masaya para bıraktı. Ardından Arina'yı koltuğuna çekip yürümeye başladı. "Prenses siz kuzenlerden korkulur. İstihbarat falan sizin karşınızda şapka çıkartır o derece yani."

"Alay etme bu çok ciddi bir konu."

"Evet sevgilim Gül de zaten psikiyatristik bri vaka."

Arina dirseğini Kerem'in karnına indirip "Sinirleniyorum bak!" diye uyardı.

Kerem gayet ciddi bir tavır takındı. "Olaya bir de diğer taraftan bak. O olay zaten yaşandı. Düşünsene Gül bir kaç kez küllüğü şerefsizin kafasına indirmiş. Ölmemiş bu kötü ama iyi olan Gül'ün katil olmaması, şimdi tutuklanmaması. Sen avukatsın daha iyi bilirsin. Nefsi mudafa olsa bile karar çıkana kadar tutuklu yargılanırdı. Diğer boyut ise katil olma travmasıydı. En müthiş nokta ise Buğra'nın bu olaya dahil olup Gül'ü kurtarması. Bu yaşananlarda kendini ilgisizlikle, bencillikle sakın bir daha suçlama."

Arina tamam anlamında başını salladı ama bir süre daha bu duyduklarının etkisinde kaldı. Kerem ile çıktığı sabah yürüyüşleri, göl kenarında gezerken, balık tutarken, boş durduğu her an aklına konuşulanlar geliyordu. Tam onları unuttuğu sırada yaşadığı kayıp, dedesinin ölümünü hatırlıyor boğulacakmış gibi hissediyordu.

Kerem telefon konuşması yapmak için yanından ayrıldığında telefonu alıp Eda'yı aradı.

"Arina uyumadan önce niye arıyorsun beni?"

Başını yatakbaşlığına yaslayıp "O kadar erken mi? Hiç saatin farkında değilim. Nasılsın?" diye sordu.

"Normal. Sen?"

"Aynı. Yalnız mısın?"

Eda'nın duraksadığını fark etti. "Evet. Kimle olmalıydım ki?" Eda'nın sorusu ile kaşları çatıldı. Mehmet yanına gitmemiş miydi?

"Sordum sadece. Mehmet ile karşılaştın mı?"

"Yoo. Kapatmam gerekiyor. Sonra ararım seni Arin."

Bir kaç saniye yüzüne kapanan telefona aval aval baktı. Kerem'in sesini duyunca kendine geldi. "Mehmet ile konuştun mu hiç? Eda yalnızmış."

Kerem giymesi için ona hırka uzatıp "Evet konuştuk. Ama o konuyu açmadım." dedi.

"Nereye gidiyoruz?"

"Dışarısı çok güzel. Yürüyelim."

Yataktan çıkıp panda desenli pijamalarını gösterip "Böyle mi?" diye sordu şaşkınlıkla. Aynadaki yansımasına bakınca yüzünü buruşturdu.

"Kimse yok. Hem kime ne!"

Arina hırkayı giyindi. Kerem konuşmaya başladı. "Geçen yaz bir arkadaşımın düğününe katılmıştım. Buraya benzeneyen bir yerde sade bir törendi. Günbatımında nikah kıyıldı. Sonra sabaha kadar eğlendik. Müzik, içki, dans harika ortamdı. Bu hava bana o günü hatırlattı."

"Bence harika organizasyon. Ben zaten düğün işlerini pek sevmiyorum. Sade bir tören yeterli. Beyaz elbise gelinlik şart değil, mumlarla süslenmiş ortam ve müzik. Bu kadar. Bana kalsa onlara bile gerek yok."

"Al Green- let's stay together güzel bir şarkı."

"Aa evet. Biliyorum o şarkıyı."

"Güzel bir parça."

Arina Kerem'in önüne geçip "Seni seviyorum." dedi tek seferde.

Kerem gülümsedi. "Füze atmana gerek yok. Senden her defasında böyle itiraflar duymak ilk kezmiş gibi nefessiz bırakıyor."

Arina kendini beğenmiş bir tavırla "Biliyorum." dedi. "Desteğin için ne kadar teşekkür etsem az. Sen beni o karanlığa gömülürken çekip aldın. Evet inkar edemem hâlâ üzülüyorum ama senin varlığınla, senin gölgende iyileşiyorum."

"Ben hep senin yanındayım. Aldığın tüm kararlarda arkandayım. Bazen aynı fikirde olmaya biliriz ama ben hep senin destekçinim prenses."

Arina Kerem'in düğün ile ilgili sorularını yanıtlayıp, uzun bir süre sohbet etmişlerdi. Evlilik teklifi, şimdi düğün ile ilgili aralarında geçen konuşmalar garip hissettiriyordu. Telaşlı, karışık.

Ertesi günü sabahın ilk ışıklarında kapıda ona gülümseyen suratla bakan kuzenlerini görünce tüm taşlar yerine oturmaya başlamıştı.

"Aklıma gelen şeyin hayal ürünü olduğunu söylerseniz sizi içeri alırım."

Güneş Arina'yı itip elindeki paketleri yatağın üzerine bıraktı. Kerem ortalıkta gözükmüyordu. "Sen nasıl gelinsin ya?

"Ben mi? Galiba evleneceğini en son öğrenen gelinim!"

  Bölüm sonu!

Nasılsınız canlar?

Bölüm nasıldı?

•Sizce süpürgesiz cadı ile gizli kahramanın sonu nasıl olacak?

•peki ya sürpriz düğün?

Yeni bölümde görüşmek üzere❤️

Continue Reading

You'll Also Like

847K 47.4K 38
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
129K 20.7K 44
TÖRE & ADALET SERİSİ 2. KİTAP♟️👠🎓
118K 5.6K 82
Kwon Taekjoo, Rusya'ya git ve 'Anastasia'yı bul. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yıldızı 'Kwon Taekjoo', Rusya ile Kuzey Kore (namı diğer DPRK) arasın...
705K 24.4K 63
"Anlıyorum çok iyi anlıyorum ben sizi, orda ne duygular içinde olduğunuzu anlıyorum." "Anlayamazsın öğretmen yaşamadan anlayamazsın en yakınını kaybe...