CÜDA

By userx893

371K 11.7K 828

Acıyı küçük yaşta öğrenen Almira ve yaşadığı travma sonrası, psikolojik sorunlarla mücadele eden Görkem'in yo... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3. Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm/ FİNAL

46. Bölüm

3.7K 135 5
By userx893

Gün boyu Görkem ile film izledikten sonra akşam geleceğini söyleyerek evden ayrıldı.

Görkem'in gidişinden yaklaşık yarım saat sonra kapının çalmasıyla oturduğum koltuktan kalktım.

Kapıyı açtığımda karşımda görmeyi beklediğim kişi dedem değildi. Dedem gülümseyerek içeri girdikten sonra kapıyı kapattım.

Dedem, “Hadi kızlar hazırlanın. Nesrin bizi bekliyor.” dedi ve “Akşam yemeği için sizi almaya geldim.” diyerek sözlerini tamamladı.

Benim bakışlarımdaki isteksizliği görmüş olacak ki, “Duyduğum kadarıyla halanla konuşmuşsunuz. Artık ortada dargınlık bırakacak bir şey kalmadı. Babaanneni bunca zaman seni rahatsız etmesin diye zor tuttum. Hadi bir an önce hazırlanın.” dedi.

Melis konuşmama müsaade etmeden, “Hemen hazırlanıp geliyoruz, Muhittin dede.” dedi ve beni kolumdan çekiştirerek merdivenlere götürdü.

•••••••••

Araba dedemin evinin önünde durunca süs havuzunu geçerek kapının önüne ulaştık. Dedem zile basmıştı ki çok geçmeden kapı Türkan hanım sayesinde açıldı.

Türkan hanımın arkasından gelen babaannem yanıma gelip kollarını bedenime sıkıca doladı.

Babaannemin sarılmasına karşılık verince “Hoş geldiniz kızım.” diyerek benden ayrıldı ve Melis'e sarıldı.

“Hadi içeri geçelim.” dedi ve Türkan hanıma hitaben, “Türkan bize birer kahve yap.” dedi.

Babaannemin önderliğinde salona geçip koltuklara yerleşince burayı özlediğimi fark ettim.

Bir müddet havadan sudan sohbet ettikten sonra Türkan hanım kahveleri getirdi.

Sıcacık kahvemden bir yudum alırken babaannem söze girerek, “Kızım, aramızda bir kırgınlık kalmadığını düşünüyorum. Umuyorum ki yaşananları öğrendikten sonra bize hak vermeye başladın. Böyle bir şeyi halanın izni olmadan anlatamayacağımızı da anlamış olmalısın. Aslında senden ani bir çıkışma beklemediğimiz için bizler de sana darılmıştık ama bunu da gençliğine veriyoruz. Senin yerin de yuvan da bu ev olduğuna göre artık evine dönme vaktin geldi kızım. ” dedi.

“Sizlere hak veremediğim ve bunlar yaşandığı için üzgünüm babaanne. Senin de söylediğin gibi halamla konuştuktan sonra kimseye bir kırgınlığım kalmadı. Ancak biz o evde düzenimizi kurduk, rahatımız yerinde. Açıkçası ben buraya dönmeyi pek düşünmüyorum.” dedim.

Babaannem başını olumsuz anlamda sallarken, “Öyle şey olmaz kızım. Deden de ben de buna müsaade edemeyiz. Ayrıca bu sefer buraya tek başına değil Melis kızımızla beraber gelmeni istiyoruz.” dedi.

Melis, “Beni de düşündüğünüz için teşekkür ederim ama ben bunu kabul edemem. Almira en kısa zamanda yeniden döner evine.” dedi.

Babaannem, “Almira senin gibi bir dosta sahip olduğu için ne kadar da şanslı. Sen bunca zaman ne olursa olsun Almira'yı yalnız bırakmadın. Biz en başından seni de Almira ile getirmediğimiz için hata ettik. Şimdi sıra bizde kızım, senin Almira'yı yalnız bırakmadığın gibi biz de seni yalnız bırakmayacağız.” dedi.

Babaannemin ardından dedem söze girerek, “Nesrin'i duydunuz kızlar. Bundan böyle bu konu burada kapandı. Bu gece Almira'nın odasında idare edersiniz. Sonra da eşyalarınızı alır, Melis'e bir oda ayarlarız.” dedi.

Melis'in söze atılmasıyla ben yine etkisiz eleman olmuştum. “Muhittin dede, gerçekten buna hiç gerek yoktur. Ben tek başıma da yaşayabilirim.” deyince dedem Melis'i onaylamazca bir bakış attığında onu susturmayı başardı.

Melis'in de artık bizimle yaşayacak olması beni çok sevindirmişti ancak Melis'in üzerindeki çekingenlik gözümden kaçmıyordu.

Hep beraber Linda ile oyun oynarken zaman çabucak geçmiş, hava kararmaya başlamıştı. Türkan hanımın masanın hazır olduğunu söylemesiyle oyunumuza son verip yemek masasına geçtik.

Türkan hanımın mis gibi yemeklerini afiyetle yerken bu lezzeti özlediğimi fark ettim. Yemekleri gerçekten bir başkaydı.

Babaannem ve Melis dersler, sınavlar hakkında sohbet ederken cebimdeki telefonun titrediğini hissetmemle telefonumu elime aldım.

Görkem'den bir mesaj vardı. “Canım, benim bir işim çıktı. Bu gece gelemeyeceğim. Beni bekleme diye haber vereyim dedim. Seni seviyorum.” yazıp, sonuna kalpli emojiler eklemişti.

Görkem'e, “Tamam. Biz de dedemlerdeyiz. Sonra görüşürüz o zaman.” yazıp aynen onun gibi kalpli emojiler ekleyip mesajımı gönderdim.

Yemeğimizi yedikten sonra dedemlerle uzunca bir sohbet ettikten sonra Melis ile odama çıktık.

Kendimi yorgunlukla yumuşacık yatağıma bıraktığımda Melis de yanımdaki yerini aldı.

“Almira, o an dedene itiraz etmek istemedim ama ben burada kalmasam daha iyi.” dedi.

“Yani sonuçta her ne kadar senin ailen olsalar da bana yabancılar. Dedenin samimiyetine inanıyorum ancak kimsenin bana acımasını istemiyorum. Yıllarca başımın çaresine nasıl baktıysam yine bakabilirim.” diyerek sözlerini tamamladığında sesi titremişti.

Başımı Melis'e çevirip, “Melis sen ne söylediğinin farkında mısın? Dedemin tüm bunları sana acıdığı için mi yaptığını sanıyorsun? Seni de en az benim gibi sevdiklerini ve aileden gördüklerini fark etmiyor musun?” diye sordum.

“Sana ayak bağı oluyormuşum gibi hissediyorum. Evet, bu zamana dek hep beraber olmuş olabiliriz ama bu hiç ayrılmayacağımız anlamına gelmiyor. Ben kimseye yük olmak istemiyorum. Her yere sırtında taşımak zorunda olduğun kamburun da olmak istemiyorum.” dedi.

Kollarını Melis'in boynuna dolayıp, “Melis lütfen böyle düşünme. Ne ayak bağı olması, ne kamburu? Sen benim kardeşimsin ve insan kardeşinden ayrılamaz. Biz bu zamana dek her şeyin üstesinden beraber gelmedik mi? Bir daha böyle düşündüğünü duymak istemiyorum.”

“Ayrıca dedem en başından senin de bizimle yaşamanı istediğini söylüyor. Bu yeni çıkan bir şey değil. Dedemin bu sefer itirazını kabul edeceğini de sanmıyorum. Seni yalnız bıraktığımız için pişman olduğunu da söyledi.” dedim.

“Artık sana pek de seçenek kalmamış gibi görünüyor. Lütfen bir daha böyle konuşma.” dediğimde sesim beklediğimden daha sert çıkmıştı.

“Sanırım haklısın Almira. Kusura bakma bir an kendimi kötü hissettim.” dedi.

Melis uykusunun geldiğini söyleyince benim de uykumun geldiğini fark ettim ve pijamalarımızı giyinip yatağa girdik.
••••••••

Babaannemin sesini duymam ile gözlerimi yavaşça araladım.

Babannem neşeli sesiyle “Hadi kızlar, kahvaltı hazır. Çok işimiz var çook.” deyince yattğım yataktan ayaklarımı sarkıttım ve yataktan kalktım.

Melis, babaannemin sesine daha fazla dayanamayıp yataktan kalktı ve odamdan çıkarak aşağı indik.

Dedem evde olmadığı için kahvaltıda yalnızca babaannem, Melis ve ben vardık.

Babaannem, “Hızlıca kahvaltımızı bitirelim. Bugün Melis'e bir oda ayarlayacağız.” dedi ve “Melisciğim sakın itiraz edeyim deme. Muhittin evden çıkmadan önce beni sıkıca tembihledi.” diyerek sözlerini tamamladı.

Melis, “Gerçekten buna gerek yoktur. Eğitim ücretimi tamamen siz karşılıyorken bir de beni evinize çağırıyorsunuz. Ben bunu kabullenemiyorken bana oda vermekten söz ediyorsunuz. İlginiz için çok teşekkür ederim ama ben bu kadarını kabul edemem. Size karşı zaten mahcupum.” dedi.

Babaannem şefkatli ses tonuyla, “Sen de bizim bir torunumuz sayılırsın Melisciğim. Kendini mahcup hissedebileceğin bir durum yoktur. Muhittin de, ben de bizimle yaşamanı istiyoruz. Hem Almira'ya da arkadaşlık edersin, birbirinizden ayrılmak zorunda kalmazsınız. Bir başına yaşarken başına bir şey gelse kendimi de Muhittini de asla affetmem.” dedi.

Melis'in gözlerinden damla damla yaşlar süzülürken, “Neden bana bu kadar iyi davranıyor, beni bu kadar düşünüyorsunuz? Kendi ailem beni bırakmışken siz neden bana böyle değer veriyorsunuz?” deyince babannem oturduğu sandalyeden kalktı.

Melis'e sıkıca sarılıp, “Çünkü bizim kızımız da senin gibiydi Melisciğim. Bu hayatta yapayalnız olmanın ne demek olduğunu ben bilemem ama kimsesizliği bir nebze de olsa bilirim kızım. Almira'mın yaşadıklarını da tahmin edebiliyorum. Ben istiyorum ki hiçbir çocuk kimsesiz olmasın. Ancak ne yazık ki dünyadaki tüm çocuklara kol kanat geremem. Elimden geldiğince onlara yardımcı olmaya çalışıyorum ve seni de kendi torunum gibi yanımda görmek istiyorum. Ben evlendiğimde ailemden ayrıldım, istemedikleri bir evlilik yaptığım için ailem bana sırt çevirdi. Ancak o zamana kadar aile sevgisi ve şefkati içinde yaşadım. O kadar yaşamak bile yetmedi bana kızım. Hep ailemin hasretini çektim. Bu durumdayken hissettiklerimi bir ben bilirim. Sizlerin acısını tahmin dahi edemiyorum. Ben bu yüzden seni de kendi torunlarım gibi seviyorum kızım. Emin ol ki bu sadece saf bir sevgiden ibaret. Ben hiçbir çocuğun, hiçbir insanın benim hissettiklerimi hissetmesini istemiyorum. İşte bu yüzden seni yalnız bırakmak istemiyorum.” dediğinde göz yaşlarına boğulmuştu.

Göz yaşlarım yanaklarıma doğru süzülürken, babaannemin yumuşacık, sevgi dolu kalbine bir kez daha hayran kaldım.

Melis'e acıdığını kesinlikle düşünmüyordum. Babaannem, sadece sessiz çırpınışlara nefes olmak istiyordu.

Melis'in ağlayışı şiddetlenirken, “Çok teşekkür ederim. Hem kendi adıma hem de benim gibi olan milyonlarca insan adına. Hayatımız ezilmek ve hor görülmekle geçti. Sizin gibi insanlara çok nadir rastlıyoruz. Emin olun ben de sizleri çok seviyorum. 5 dakika öncesine kadar bana acıdığınızı düşünüyordum ancak bu düşüncelerim konuşmanızla son buldu.” dedi.

Babaannem kollarını Melis'in boynundan ayrırıken, göz yaşlarını sildi ve “Estağfurullah kızım, ne acıması? Kimin böyle bir şeye haddi olabilir ki? Ben de az çok biliyorum kimsesizliğin insana hissettirdiklerini. Belki ailemizden hiçkimse ile kan bağına sahip olmayabilirsin ama sen de bu ailenin bir parçasısın.” dediğinde Linda havlayarak yanımıza geldi ve babaannemin kucağına çıktı.

Babaannem keyifle gülümserken, Linda'nın tüylerini okşadı ve “Tabii ki Linda da ailemizin en tatlı üyesi.” dedi.

Linda'nın gelmesiyle ortamdaki duygusal hava dağılırken, Linda sanki babaannemi anlamış gibi dilini çıkardı ve başını babaannemin omzuna sürttü.

Hepimiz Linda'nın bu hareketine gülerken içimde yoğun bir sevgi doğuyordu.

Kahvaltımızı tamamladıktan sonra babaannemin ısrarlarına dayanamayan Melis, boş duran odalardan birini kendi için seçti.

Melis her ne kadar mobilyaya gerek olmadığını, sıradan bir yatak ve dolabın yeterli olacağını söylese de babaannem kabul etmedi.

Melis için mobilya seçmeyi tamamladığımızda babaannem Sıtkı amcayı çağırdı ve seçtiğimiz mobilyaları sipariş etmesini istedi.

Mobilyalar babaannemin isteği üzerine 4 saat kadar bir sürede eve gelince görevliler, Sıtkı amca eşliğinde Melis'in seçtiği odaya eşyaları yerleştirdi.

Melis ara ara duygulanıp, göz yaşlarına hakim olamasa da babaannem her daim bizleri neşelendirmeyi başarmıştı.

Dedemin gelmesiyle akşam yemeği için masada yerlerimizi aldığımızda hepimizin yüzü gülüyordu.

Dedemin meraklı bakışlarının ardından babaannem söze girerek, “Canım, bugün Melis için çok güzel mobilyalar aldık ve odasını hazırladık.” dedi.

Dedem gülümseyerek, “Öyle mi?” dedi ve Melis'e hitaben, “Bizi kırmadığın için çok sevindim kızım. Yeni odan hayırlı olsun. Umarım her şey istediğin gibi olmuştur.” dedi.

Melis hafiften utanarak gözlerini yere çevirdi ve “Her şeyi çok beğendim. Teşekkür ederim Muhittin dede.” dedi.

Melis'in odasını ben de çok beğenmiştim ve Melis'in mutluluğu gözlerinden okunuyordu. İlk defa kendine ait bir odası olmuştu ve her şey kendi zevkine göre dizayn edilmişti.

Tabağımdaki tüm yemeği bitirdikten sonra günün yorgunluğunu çok net hissediyordum. Melis'de yorulduğunu söyleyince dedemlere iyi geceler dileyip, Melis'in tekrar tekrar teşekkürlerini sıralamasının ardından odalarımıza geçtik.

Linda'yı yatağa bırakıp, pijamalarımı üzerime geçirip, kendimi yatağıma attığımda balkonumun kapısı açıldı.

Görkem hızlıca içeri girip kapıyı kapattıktan sonra yatağıma oturdu. Islak, simsiyah saçları alnına delice dökülmüştü.

Görkem'i görünce mutlulukla ayaklandım ve kollarımı bedenine doladım. Kokusunu iyice içime çekerken, “Hoş geldin.” dedim. Onu çok özlemiştim.

Görkem de kollarını belime doladı ve kollarını sıkılaştırdı. Derince bir nefes aldıktan sonra “Hoşbuldum.” dedi.

Görkem kollarımı ondan ayırmama müsaade etmeden bana sıkıca sarılmaya devam ederek, “Çok özlemişim.” dedi.

Derin nefesler alarak yanağıma ve saçlarıma kuvvetli bir öpücük kondurduktan sonra benden ayrıldı.

Aramıza giren Linda, Görkem'in üzerine çıkınca Görkem Linda'nın tüylerini okşadı ve başına bir öpücük kondurdu.

Görkem'in yorgun görüntüsüne bakarken, yatağın baş tarafına geçip sırtını yatak başlığına yasladı ve beni kollarının arasına çekti.

“Dedenlerle aranız düzeldi mi?” diye sorarken, saçlarıma bir öpücük bıraktı.

Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra, “Evet, yeniden buraya yerleşiyoruz. Hatta babannemler Melis'e bir oda verdiler. Artık o da burada kalacak.” dedim.

Görkem bir nefes aldı, “Melis'in yalnız kalmaması, Melis açısından iyi olmuş.” dedi.

Başımı onaylarcasına salladığımda, “Bana bir şeyler anlatsana.” dedi, Görkem.

Başımı Görkem'in omzundan kaldırmadan yukarı doğru çevirdim, “Ne anlatayım?” diye sordum.

Görkem, “Bilmem, bir şeyler anlat işte, konuş.” dedi.

Görkem'in bu isteğine şaşırsam da dün ve bugün yaşadıklarımı anlatmaya başladım. Aklıma başka bir şey gelmemişti.

Görkem'den uzum süre ses duyamayınca başımı ona çevirdim. Göz kapakları bir örtü misali katran karası gözlerini örtmüştü.

Zaten oldukça yorgun göründüğü için uyuyup kalmasına hiç şaşırmadım.

Gece lambasından süzülen cılız ışık huzmesi elmacık kemiklerini aydınlatırken yanağına bir öpücük kondurdum.

Başımı Görkem'in boyun girintisine yerleştirip, muazzam kokusu eşliğinde kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

Vote ve yorum yapmayı unutmayınız.





















Continue Reading

You'll Also Like

256K 15.6K 29
Yarım kalmış bir inşaatta yağmurun dinmesini beklerken üst katta çaresizce yardım bekleyen adamın varlığını fark eden Feriha'nın ve aydınlığı arayan...
10.5K 1.6K 21
Kadın yıkık paramparçaydı. Terk edilmiş terk edildiği gün öğrenmişti hamileliğini.Sonra bir adam geldi ilk parçasını kaldırdı.Tüm parçaları tamamlan...
363K 11.8K 40
Kars Kümbetli Jandarma Karakolunda görev yapan Jandarma yüzbaşı Doğukan ve Kars Kümbetli'deki köy okuluna atanan Aslı'nın zor, imkansızlıklarla dolu...
1.8K 239 15
"Kanadı kırılıp kenara atılmıştı, Kader ördüğü ağları, onun kanadıyla yapmıştı. Bir gece vakti hayatına giren, Ağlarıyla yaralarını yama yapmıştı." ...