DÖNÜŞ

By ayskrkss

34.6K 1.3K 490

"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sen... More

Dönüş
1-Anne♣️
2-Geri Dönüş♣️
3-Efe♣️
4-Telefon♣️
5-Alışveriş♣️
7-Sevgili♣️
8-Şenlik♣️
9-Emir♣️
10-İlk Öpücük♣️
11-Buluşma♣️
12-Mutluluk♣️
13-Dönüm Noktası♣️
14-Yeniden♣️
15-Biz♣️
16-Şişe Çevirmece♣️
17-İhanet♣️
18-Futbol Maçı♣️
19-Eğlence♣️
20-İzmir♣️
21-Anne-Kız♣️
22-Sedef♣️
23-Abi♣️
24-Hastalık♣️
DUYURU-1
25-Tekne Turu♣️
26-Kandırılmak♣️
27- Çocuk♣️
28- Pınar♣️
29-Bela♣️
30-Doğrular♣️
31-Aptal Aşık♣️
32-Kist♣️
33-Yer ve Duvar♣️
34-Kokteyl♣️
35-Kız Kardeş♣️
36-Doğum Günü♣️
37-Doruk♣️
38-Eğlence♣️
39-Nişan♣️
40-İntikam♣️
41-Sarhoş♣️
42-Kavga♣️
43-Parti♣️
44-Sarhoş ♣️
45-Düğün♣️
46-Umut♣️
47-Kaçırma♣️
48-Acı♣️
49-Çöküntü♣️
50-Savaş♣️
51-Hisler♣️
♣️Final♣️
TEŞEKKÜR!
❤️Özel Bölüm❤️

6-Lunapark♣️

1.1K 38 12
By ayskrkss

Medya- Anıl Durmuş/Uzaktan da Severim

6.Bölüm

Dün babama ne kadar ısrar etsem de ikna olmadığı için Efe ile gitmeyi kabul etmiştim. Ve babamın zoruyla onunla konuşmaya gitmiştim. İkimizde hiçbir şey olmamış gibi davranmıştık ve yarın sabah 10'da otoparkta buluşmak üzere sözleşmiştik. Nedense içimde tarifsiz bir mutluluk vardı. Efe'nin bana söylediği şeylere rağmen, onu affetmiştim ve içimden bir seste doğru yaptığımı söylüyordu. İçimdeki garip heyecanla kendimi uykuya bıraktım. 

Sabah, geceden kalma heyecanımla hemen yatağımdan kalktım. Dün yatmadan önce duşa girdiğim için tekrar girmeme gerek yoktu. Banyoya gidip gerekli işlerimi hallettikten sonra hemen dolabımın karşısına geçtim ama açmamla hayal kırıklığına uğradım çünkü neredeyse boştu! Ama zaten bugün alışverişe gitme nedenim de bu değil miydi? Köşede gözüme çarpan beyaz kot eteğim ve kısa ekose desende kırmızı gömleğimi çıkardım. Rahat gezebilmek için düz taban taşlı sandaletlerimi de giydikten sonra çapraz çantamın içine gerekli eşyalarımı koydum. Sadece eye-liner çekip saçlarımı doğal haliyle saldım. Gözlüklerimi de saçlarımı önden tutması için saçlarıma takınca hazırdım. Saate bakınca 10'a birkaç dakika kaldığını görüp odamdan çıktım. Bahçede gördüklerime selam verip, arka taraftaki otoparka doğru ilerledim. Çarşı izni olanlar da benim gibi dışarıya çıkıyorlardı. 

Aman Allahım bu Efe mi? Onu asker giysileriyle görmeye alışıktım. Ama şu anda çok daha fazla yakışıklı görünüyordu. Giydiği koyu kot pantolon ve kırmızı gömlek ona çok fazla yakışmıştı.  Bir dakika biz Efe ile şu anda giydiklerimizle fazla uyumluyduk. Sanki, sevgili çiftleri gibiydik. İyice saçmaladığımı düşününce kendimi silkeledim. Zaten geldiğim andan itibaren onu süzüyordum. Onun da benden farkı yoktu ama neyse. 

"Günaydın" diyerek sevecen bir şekilde yanına gittim. 

"Günaydın." diyerek arabayı açıp sürücü koltuğuna geçti. Soğuk muydu? Bende yavaş adımlarla yan koltuğuna oturdum. Bir ara arkaya oturmayı düşünmüştüm ama o zaman da sanki özel şoför muamelesi yapmışım gibi olacaktı. Yüzümü Efe'ye dönünce gayet ciddi bir şekilde yola odaklandığını gördüm. 

"Efe bir sorun mu var eğer işin felan varsa söyle ben kendim gidebilirim." dedim sitemli bir şekilde. Gün boyu böyle olursa, yaptığım hiçbir şeyden zevk almazdım ki!

"Saçmalama Eylül. Tabi ki de hiçbir işim yoktu. Sadece.." diyerek derin bir nefes alıp üzerime baktı. Üzerimde ne vardı ki?

"Üzerindeki fazla kısa değil mi?" demesiyle ona şok olmuş bir biçimde baktım. Ne yani sinirli olduğu konu bu muydu? Hafifçe gülüp başımı iki yana salladım.

"Efe lütfen abartma ve bu konu üzerinde konuşmayalım. Bugün kavga etmek istemiyorum sadece mutlu güzel şeyler yapmak istiyorum." dediğim zaman sinirinin geçtiğini fark etmiştim. Atalarımız ne demişler. 'Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.' Yaptığım bu benzetmeye kendi kendime güldüm. 

"Tamam Eylül özür dilerim. Bende huzursuzluk çıkmasını istemiyorum. Sadece böyle gül yeter." dediği zaman sadece ona bakıp gülümsedim. Böyle söylemesi, hoş hissettirmişti. O da bana aynı şekilde gülümseyerek tepki vermişti.Yolda ilerlerken normal konulardan sohbet ettik, şarkı söyledik, güldük.

"Eylül artık az kaldı şimdi ilk ne yapıyoruz?" Tabi ki de bugünün tek amacı alışverişti!

"İlk ve önemli olarak alışveriş yapmak zorundayız." diyerek dudaklarımız büzdüm. Sonuçta karşımdaki bir erkekti ve alışverişten ne kadar zevk alır bilemiyordum.

"Ben de mi alışveriş yapıcam?" Efe'nin bu komik haline öncelikle güldüm. Ardından kollarımı birbiirne bağlayıp önüme döndüm. Tam bir umursamaz kız havası.

"Sen bilirsin istersen gelme. Ben kendim yapabilirim." Beni yalnız bırakacağını sanmıyordum. Oflayarak başını iki yana salladı. Doğru tahmin!

"Saçmalama. Kesinlikle yanımdan ayrılmak yok." Ne yani sürekli dip dibe mi olacaktık? Ya özel alacaklarım? O zaman kesinlikle bir yol bulmalıydım!

"Tamam ama ben bebek miyim ya? Ayrıca, alışverişte erkeğim havalarına girmek yok ona göre!" Demek istediğimi anlamıştır umarım. Şimdi aldığım şeyi ödemeye kalkar, karışır falan yok. Olmaz.

Efe, benim tepkime sadece sırıtıp arabayı park etti. Sevinçle arabadan indim. Sonuçta alışveriş yani. Eğlence. Efe ile birlikte alışveriş merkezine girdik. Gayet iyi ve büyüktü. Aradığım çoğu şeyi bulabilirdim. 

"Alışveriş zamanı!" diyerek sevinçle ellerimi çırptım. Efe'nin bakışlarını görünce, şimdiden haline acımıştım. 

..

Alışveriş Efe'nin iyice mızmızlanmasıyla son bulmuştu. Neymiş o çok kısaymış, o çok açıkmış, oradaki çocuk bana mı bakmış? 

"Efe inanamıyorum ya alışveriş süresinde yaşlı huysuzlar gibi söylenip durdun." dedim tıslayarak. Allah'tan bir ara halimi anlayıp boş bırakmıştı da özel ihtiyaçlarımı halletmiştim. 

"Ne Eylül ya söylediklerimin hepsinde haklıydım! Bu kadar şeyi ne yapacaksın merak ediyorum kaç saattir buradayız! Öğleden sonra olmuş haberin var mı? Hem çok açım hadi yemek yiyelim." Üst üste o kadar çok cümle sıralamıştı ki hepsine sadece göz devirerek cevap verdim. Erkekler ve abartmaları! Ona cevap vermeden otoparka doğru yürüdüm. Aldıklarımızı beraber arabaya yerleştirdik.

"Burada restaurant ve yemek yerleri var yiyebiliriz. Ama istediğin başka yer varsa oraya gidebiliriz." dedi odunluğundan ödün veren Efe.   

"Yok ya burada yiyebiliriz hem yemek yedikten sonra yapacaklarımız var." diyerek sinsice sırıttım. Çok mükemmel planlarım vardı. 

"Ne yani Eylül daha alacakların bitmedi mi yoksa." demesiyle gözlerimi devirdim. Her şeyi alışverişe bağlıyordu bu çocukta. Ne yani kız olabiliriz ama bütün hayatımız alışveriş değil ki canım! 

..

Zorla ağzıma son lokmamı koydum. Bitirdikten sonra yalvaran bakışlarımla Efe'ye döndüm.

"Efe ölüyorum artık çatlıcam! Yeter yiyemem daha fazla." 

"Eylül daha tabağın bitmedi. Bitene kadar kalkmak yok." Ona sinirle bakıp yemekleri ağzıma tıkmaya çalıştım. Ağzımı fazla doldurmuştum.

"Eylül öleceksin başıma kalacaksın birde!  Kuş gibi yiyip kalıyorsun. Kalk hadi zorlama daha fazla gidelim." demesiyle ona sırıttım.Ve zafer benim! Tabi öncelikle ağzıma doldurduğum şeyleri bitirmem lazım. Onları da zorla çiğneyip yuttuktan sonra kalktım. Ne vardı sanki o kadar dolduracak!

..

"Eylül inanamıyorum yapacağımız şey lunaparka gelmek miydi?" Buraya ilk geldiğimizde, lunaparkın da olduğunu görmüştüm ve kesinlikle Efe ile gelip eğlenmeliydik. Bende yemekten sonra Efeyi buraya getirmiştim ama her zaman ki Efeliğini gösterip söyleniyordu.  

"Ya Efe lütfen bak çok eğlenicez! Hem eğer beraber eğlenirsek, en son senin istediğin şeyi yapıcaz." dememle gözleri parladı. Benim için kötü bir şey mi söylemiştim ki şimdi! Bunu daha sonra öğrenecektim artık. Efe'nin kabul etmesiyle sevinçle hemen çarpışan arabaların yanına gittim. Efe'de bu sırada jeton alıp gelmişti. Yanıma gelince hemen görevlinin yardımıyla arabalara geçtik. Dişlerimi göstererek Efe'ye sırıttım. Fazlasıyla eğlenecektik. Efe de kollarını iki yana koyarak havalı bakışlarını gönderdi.

"Şimdi kendini bana bırak ve arabaların ortadan nasıl kaybolduğunu gör bebeğim."Şaşkınlıktan öncelikle şoka girdim. Kendisi de ne söylediğini anlayınca hemen duruşunu bozup yan tarafa bakmaya başladı. En iyisi çaktırmamak ve huzuru bozmamak düşüncesiyle, 

"Hadi bakalım yarış başlıyor göster kendini Efe" dememle gülmeye başladı. Neyse ki ikimiz de o konuşma geçmişti. Oyunun başlamasıyla öncelikle gidip Efe'ye çarptım. Onun bana çarpmayacağını gayet iyi biliyordum çünkü. Efe yapmacık sinirle bana bakarken bu sefer arkadan da ben darbe almıştım. Efe'nin gözleri bir anda alevlenince bana vuranın erkek olduğunu anladım. 

"Lan!" Efe, hızlı bir sürüşle, bana vuran olduğunu tahmin ettiğim kişiye fazla hızla vurdu. Çocuğun arabası birkaç kişinin arabasına çarparak sürüklenmişti. Yaptığı ne kadar kötü bir şey olsa da, nedense biraz hoşuma gitmiş olabilirdi. O sırada Efe'ye çarpan çakma kızılı görünce bende bir hışımla kıza sağdan vurdum. Beklemediği ani tepki karşısında kız tiz sesiyle çığlık atıp yana savrulmuştu. Sanki podyumda yürürken birisi itmiş gibi. Salak kız. Nerede olduğundan haberi yok herhalde. Bakışlarım Efeye dönünce gülerek beni izlediğini fark ettim. Kıza yaptıklarımı görmüş olmalıydı.

"Ödeştik." diyerek dudaklarımı oynattım. Ne dediğimi anlamış olacak ki gülüşü daha da büyümüştü.

..

Lunapark gerçekten çok eğlenceliydi ve çoğu oyuncağa binmiştik. Geriye kalanlar binmekten korktuklarımdı. Efe ne kadar istese de beni fazla zorlamamıştı. Artık benim istediğim bir şey kalmamıştı. Sıra Efe'nin istediğindeydi. Eminim ki o korkutucu şeylerden birisini isteyecekti. Umutsuzluk ama bir o kadar da merakla Efe'ye döndüm. 

"Evet Efe sen benim istediğimi yaptın sıra senin isteğinde. Şimdi ne yapıyoruz?" dememle gözlerini arkaya çevirdi. 

"Dönme dolap" demesiyle ona şaşkın ama bir o kadar da gülümseyerek bakmıştım. Benim aklıma bile gelmemişti! Sessiz ve yavaş adımlarla son eğlencemize geldik. Görevlinin yardımıyla yerlerimize yerleştik. 

"Efe ben senden korku tüneli falan bekliyordum." dedim gülerek. Öyle bir şey bekliyordum çünkü. Beni fazlasıyla şaşırtmıştı.  

"Farkımız tarzımız gülüm." demesiyle ikimiz de kahkaha attık. Efe ile böyle eğlenceli zaman geçireceğimi hiç sanmazdım. Ama beni yine yanıltmış fazlasıyla eğlenmiştik. Üçüncü ve son turumuza geçmiştik. Buraya kadar çok güzeldi sohbet edip bol bol gülmüştük. Neredeyse en üst seviyelerdeyken dönme dolabın bir anda durmasıyla irkilerek Efe'ye döndüm.

"Efe ne oldu?" diyerek telaşla ona sordum. Durduk yere durmazdı eminim. 

"Sanırım arıza çıktı merak etme Eylül sorun yok." dedi ama endişeliydim. Aklımdaki kötü düşünceleri atmak için manzara döndüm. Fazlasıyla büyüleyici görünüyordu.  

"Efe çok güzel vakit geçirdim, çok teşekkür ederim." dedim hafif utanarak. Yüzüne bakmamıştım. Baksam daha çok utanacağımı biliyordum çünkü. Efe cevap vermemişti sadece hafif sesle gelen, insanın içini hafifleten gülüşünü duymuştum. Buradan sonra ne yapacağımızı sormak için Efe'ye dönmüştüm ki bir anda nedense fazlasıyla yakın gibi gelmiştik. Efe'nin biraz daha yaklaşmasıyla aramızdaki mesafe iyice kapanmıştı. İyice kızardığımı hissediyordum. aramızda milimler kala dönme dolabın bir anda hareket etmesiyle dengemi sağlayamayıp Efe'nin üzerine doğru düştüm. Kısa süreli şaşkınlığımın ardından hemen kendimi toparlayıp Efe'nin üzerinden kalktım. Bu sırada da aşağıya inmiştik. Dönme dolabın durmasıyla birlikte indik. Bu sırada da bakışlarımı kaçırmakla meşguldüm. Efe'den fazlasıyla utanıyordum çünkü. 

"Evet şimdi ne yapıyoruz?" Efe'nin sorusuyla ona döndüm yüzünde hiçbir ifade yoktu sanırım olmamış gibi hareket etmek istiyordu. Peki kendisi bilirdi. Bende onun oyununa ayak uydururdum. 

"Burada bekle hemen geliyorum." benim cevabı mı  beklemeden yanımdan uzaklaşmaya başladı. Ne olduğunu anlamamıştım tam o sırada yanıma bizim yaşlarımızda birisi geldi.

  "Selam ben Emir."  

"Eylül." dedim sorarcasına. Kimdi ki?

 "Beni tanımaya çalışıyorsun sanırım. Ama tanışmıyoruz sadece seni gördüm ve tanışmak istedim." dedi gülümseyerek. Tam ona geri dönüş yapacağım sırada,

"Güzelim bir şey mi oldu?" Efe'nin konuşup elini belime koyup beni kendisine çekmesiyle şaşkınlıkla kasıldım.  

"Yok Hayır bir şey yok." dedim zorlukla. Efe'nin kötü bir şey yapmaması için içimden dua ediyordum.

"Tamam hadi gidelim." demesiyle zorlukla Emir'e döndüm. Efe'nin belime koyduğu eli hareketimi zorluyordu. 

"Güle güle." Efe'nin beni çekmesiyle adımlarımı ona uydurdum. 

"O yaptığın kabalık neydi Efe?" Diyerek sinirle sordum. sonuçta kötü bir niyeti yoktu ve sadece tanışmak için gelmişti.

"Asıl o çocuk kimdi beş dakika yalnız bırakıyorum hemen başına üşüşüyorlar." diye sinirle tısladı o da. Ortada hiçbir şey yokken bu kadar sinirlenmesi mantıksızdı. 

"Of tamam kızma bana. Bu konuda da tartışmayalım. Bak sana pamuk şeker aldım." önüme uzatılan pamuk şekerle yaptığı odunluğu unutup kocaman gülümseyerek ona baktım. Uzun süredir yemiyordum ve fazlasıyla özlemiştim. 

"Çok teşekkür ederim Efe." Hafifçe gülümseyip başını eğdi. Hep böyle nazik olsa ne vardi sanki! Boş bulduğumuz yerlerin birisine oturup şekerlerimizi yedik. Efe kendisine de almıştı ve şu anda gördüğüm kadarıyla ağzını batırmıştı. Bir anda kahkaha atıp gülmeye başladım çünkü fazlasıyla komik görünüyordu. Benim sesimle Efe kaşlarını çatarak bana baktı. Gülmemin zar zor bastırıp çantamdan çıkardığım peçeteyle Efe'nin ağzını silmeye başladım. Neden güldüğümü anlamış olacak ki kaşlarını çatarak bana bakıyordu. 

"Çok mu komik hanımefendi?" Gülerek başımı salladım. Nasıl komik olmazdı? O da sinsice sırıtıp telefonunu cebinden çıkardı ve sonra bana uzattı.

 Ön kamerayı açmıştı ve karşımda ağzının kenarında şeker olan bir adet Eylül vardı. Çocukla dalga geçerken kendim de ayni durumdaydım. Tam bir rezillik yaşıyordum. Efe kırmızı haldeki suratıma baktıktan sonra suratımı daha da kırmızı yapacak harekette bulundu. Ağzımın kenarındaki şekeri parmağıyla aldıktan sonra parmağını ağzına götürüp temizledi. Kızaran yüzümü gizlemeye çalışırken Efe hiçbir şey yapmamış gibi devam ediyordu. Bu ne kadar sinir bozucu olsa da şu anda en iyi seçenekti sanırım. 

"Şimdi ne yapmak istiyorsun?" Bilmiyorum anlamında omzumu silktim. Sonuçta burası hakkında fikrim yoktu.

"Burayı bilen sensin. Bana hiç fark etmez." Cevabıma sadece başını sallamakla yetindi. Sessiz ama rahatsız hissettiremeyen zaman sonunda deniz kenarına geldiğimizi fark ettim. Kesinlikle fazlasıyla güzel bir seçimdi. Efe'nin yönlendirmesi ile birlikte sahilin kenarına kurulmuş olan fazlasıyla hoş görünen kafeye girdik. Cam kenarındaki masalardan birisini boş geçince Efeyi beklemeden oraya geçtim. Manzarası fazlasıyla iç açıcı görünüyordu. 

"Efe burası çok güzel!" diyerek minnetimi öne sürdüm. Güzel gözlerini kısarak hafifçe başını  eğip güldü.

"Beğendin mi gerçekten. Buraya hafta sonları bazen arkadaşlarla geliriz." Askerlerle birlikte izinlerinde geliyor olmalıydılar. Yanımıza garsonun gelmesiyle cevap vermeme gerek kalmamıştı.

"Eylül buranın tostları çok güzel öneririm." Efe'nin önerisiyle ikimizde birer tost ve kahve istedik. Siparişlerimiz gelene kadar havadan sudan sohbet ettik. Bu sefer siparişi erkek garson getirmişti. Gülümseyip afiyet olsun diyerek siparişleri bırakıp gitti. Tostumdan bir ısırık aldım. Gerçekten Efe'nin önerdiği kadar vardı . Fazlasıyla lezzetliydi. İkimiz de tostun güzelliğine kapılıp hiç konuşmadan yedik. Doğal olarak önce Efe bitirmişti ve kahvesini yudumluyordu. Bende son lokmamı  ağzıma atıp peçete ile ellerimi sildim. Efe'ye döndüğümde gülerek bana bakıyordu. Soran bakışlarımla ona döndüm. 

"İlk defa bir şeyi bitirdiğini gördüm. Sanırım sana sürekli tost yedirmeliyim." Gülerek onu onayladım. Sürekli yiyebilirdim sanırım. Efe'nin tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada telefonumun çalmasıyla sustu. Arayan kimdi ki? Babamla daha yeni görüşmüştük. Merakla ekrana bakınca Kağan'ın aradığını gördüm. Onunla konuşmaya daha hazır değildim ki! Hem bu numaramı nereden bulmuştu ki? Eminim Zeynep ağzını tutamayıp anlatmıştı.

"Bir sorun mu var?" Sorun yok anlamında başımı sallayıp derin bir nefes aldım ve telefonu açtım.

"Kağan?" tereddütle konuşmuştum. 

"Eylül inanmıyorum gelmişsin, geriye dönmüşsün! Neredesin çabuk söyle! Zeynep söylemedi hemen yanına gelcem. Hem nasıl bana haber vermezsin?" Benim aksime Kağan'ın sesi fazla heyecanlı geliyordu. 

"Evet Kağan geldim Türkiye'deyim. Merak etme iyiyim."  Şu anda verebileceğim en sade ve açıklayıcı  cevap buydu.

"Tamam nerede olduğunu söyle Eylül." Canım kuzenim. Beni fazlasıyla merak ediyordu.  

"Kağan ben direk babamın yanına geldim." Umarım gelmek için ısrar etmezdi. Tamam onlarla bir gün görüşecektim ama şu anda değildi. Öncelikle yaptıklarımla yüzleşmem gerekirdi. 

"Yani Fethiye'desin. Tamam ben hemen ilk uçakla geliyorum." Bunu söylememesi gerekiyordu işte. Şimdi gelmemesini nasıl söyleyebilirdim ki! Fazlasıyla kırılıp sinirlenirdi. 

"Kağan hayır gelme. Lütfen. Daha hazır değilim. Sizi görmeye daha hazır değilim."  Sesim her an göz yaşlarımın akacağını  haber verir gibi çıkıyordu. Kağan'dan bir müddet ses gelmedi. Kendini sakinleştirmeye çalıştığını  biliyordum. Onu kızdırınca hep böyle yapardı. Bana bağırmamak için kendisini sakinleştirmeye çalışırdı . Ama yine de işe yaramaz ve bağırırdı. Tabi sonra kendisini affettirmesini de iyi bilirdi. 

"Eylül sen ne saçmalıyorsun ne demek hazır değilim?" dedi Kaan bağırarak.  ala değişmemiş aynıydı  işte. Şimdi fazla kızacaktı  biliyordum ama görüştüğümüzde de sıkıca sarılacaktı. Hiçbir şey olmamış gibi. Sinirli gözlerle bakan Efe dikkatimi çekmişti ama şu anda daha önemli meselem vardı.

"Kağan lütfen beni anlamaya çalış. Sizi şu anda göremem, yapamam. Kendimi alıştırmam lazım." Konuşmamın son demlerini yaşıyordum. Biraz daha böyle devam edersek kendimi tutamayıp ağlayacaktım. Ve şu anda Efe'nin yanında yapmak istediğim son şeydi. 

"Tamam Eylül sen bilirsin." Böyle mesafeli ve soğuk davranıp her şeyi daha da zora sokmamalıydı işte. Onlardan sadece biraz anlayış bekliyordum o kadar. Neden böyle yapıp onlara alışma süremi daha uzatıyordu. 

"Kağan lütfen böyle yapma. Hani sen benim her kararımda, her zaman yanımda olurdun? Beni hiç yalnız bırakmayacağını söylerdin. Ne oldu şimdi?" Her zaman ne karar verirsem veriyim yanımda olacağını söylerdi. Şu anda bunu yüzüme vurmam iyiydi sanırım.

"Eylül miniğim özür dilerim. Ben sadece seni çok özlemiştim ama tamam beklicem tamam mı? Hazır hissedince hemen haber ver tamam mı?" Bu huyunu da seviyordum işte. Karşıdaki kişiyi üzgün görünce dayanamayıp hemen yumuşardı.

"Tamam. Teşekkür ederim Kağan. Her şey için. Her zaman yanımda olduğun için." 

"Her zaman güzelim. Bir an önce haberlerini bekliyoruz ona göre." Bir an önce diye geçirdim içimden. Bende bir an önce düzelmek istiyordum.

"Bir an önce söz." Vedalaşma cümlelerimizi de kullandıktan sonra telefonumu kapattım. Bu sırada da Efe yanıma gelip sarılmıştı .

"Ağla, rahatlarsın." demesiyle ağladığımı  yeni fark etmiştim. Bende kollarımı Efe'ye sardım ve içimi boşaltırcasına ağlamaya başladım. Bu şeyler çok fazla üzerime geliyordu ve artık bende kendime kızmaya başlamıştım. Onların hiçbir suçları yokken, kendimden uzak tutuyordum. Kendimi tutamayıp Efe'nin karşısında içimdeki her şeyi döktüm. Bu süre boyunca saçlarımı okşayıp beni sakinleştirmeye çalıştı. Bir süre kucağında ağlayıp içimi döktüğüme emin olduktan sonra yavaşça ondan ayrıldım. Ne kadar kendimi rezil gibi hissetsem de fazlasıyla iyi geldiğinin de farkındaydım.

"Efe, üzgünüm." diyerek mırıldandım. Sanki göz yaşlarımla birlikte bütün gücüm de gitmiş gibiydi.

"Saçmalama Eylül iyi misin? Arayan erkek arkadaşın mıydı?" Erkek arkadaşım. Olmayan. Geride bıraktığım. Eminim onunla da yüzleşeceğimiz zamanlar gelecekti.  

 "İyiyim Efe teşekkürler. Arayan, geride bıraktığım suçsuz insanlardan birisi olan kuzenim Kağandı." Efe, cevabımı  duyunca biraz rahatlamış gibiydi ama pek kafama takmadım. 

 "Anladım ama lütfen kendini suçlama. Sonuçta isteyerek yaptığın bir şey değildi." Şu an olsa istemezdim ama o zaman isteyerek verdiğim bir karardı. Yavaşça onu onaylamak amacıyla başımı salladım. Biraz daha rahatlamıştım.  

  "Tamam Eylül üzülme hadi yapmak istediğin bir şey var mı?" Artık iyice yorulmuştum. Daha fazla bir şey yapacak halim kalmamıştı .

 "Hayır yok. Bugün çok fazla şey yaptık ve sanırım yoruldum artık." Anlayışla başını  salladı. Onun da yorulduğu fazlasıyla belliydi. 

"Tamam  saatte geç olmuş gidelim o zaman." Efe garsondan hesabı isteyerek ödemeyi yaptı.

"İyi akşamlar tekrar bekleriz." Garsonun gülümsemesine hafifçe gülerek karşılık verdim. Birlikte kafeden çıktık. Ne kadar kötü birkaç dakika geçirmiş olsam da fazlasıyla güzel bir yerdi. 

"Yanından çekilsem çocuk üstüne atlayacaktı Eylül." dedi Efe sinirle. Şaşkınlıkla ona baktım. Boş yere kıskançlık yapıyordu. Garson müşteri memnuniyeti için herkese öyle davranıyordu zaten. 

"Efe sen de ne kadar maço çıktın ya." Sinirinin geçmesi için gülerek söylemiştim. Onun da  bakışları hemen yumuşamıştı. Ve yerini nedense korktuğum muzip bakışlara bırakmıştı. Tereddütle ona baktım. 

"Öyle demek görürsün sen Eylül Hanım." demesiyle koşmaya başladı. Ne yani beni koşturacak mıydı? Yanıma yaklaşınca çığlık atarak koşmaya başladım. Normal koşsa beni yakalayacağını biliyordum ama o bilerek yavaş koşuyordu. Ben koşmaya devam ederken Efe oyunu bitirip beni yakaladı ve tuttuğu gibi gıdıklamaya başladı.

"Efe dur yapma tamam yapma özür dilerim." O beni gıdıklamaya devam ederken zorla konuşmaya çalışıyordum.

"Demek maçoyum ha!" diyerek beni gıdıklamaya devam etti. O kadar çok gülüyordum ki gerçekten neredeyse nefessiz kalmıştım. Gıdıklıyordu ama bir yandan da düşmemem için tutuyordu. Fazla düşünceliydi yani. 

"Efe dur yapma." dememle kendi salaklığımı konuşturup kendimi ileri attım ve doğal olarak ikimizde yere düştük. Efe altta ben üzerindeydim ve aramızdaki mesafe fazlasıyla azdı. İkimizde susmuştuk sadece kalp atışlarımız duyuluyordu. Kendimi toparlayıp hemen Efe'nin üzerinden kalktım. Efe'de derin nefes alıp yerden kalktı. Konuşmayı geçtim yüzüne bakacak durumda değildim. Biraz önce aramızda fazla garip bir çekim olmuştu. Aklımdaki düşünceleri kovup arabaya doğru ilerledim. Efe'de yanımda benim gibi sessizliği seçmiş yürüyordu.

-Efe'den-

Bugün tüm gün Eylül ile beraber olacaktık ve içimde tarifini edemediğim bir mutluluk vardı. Sabah heyecanla kalkıp özenle hazırlandım. Otoparka gidip Eylülü beklemeye başladım. Fazlasıyla gergin ve heyecanlıydım. Ben Efe, ilk defa böyle şeyler yaşıyordum ve fazlasıyla garipti. Geldiğini gördüğüm zaman gözlerime inanamadım. O kadar güzeldi ki sanki cennetten düşmüş melekler gibiydi. Onun da gözleri beni bulunca, birbirimize bakılı kalmıştık. Yanıma gelince arabaya binip alışveriş merkezine doğru yola çıktık. Umarı m günümüz ikimizin de unutamayacağı bir gün olurdu. 

..

Günümüz çok güzeldi alışveriş, lunapark. Özellikle dönme dolap ve kafe çıkışı yere düşmemiz. Her neyse geçti gitti. İşlerimiz bitince arabaya binip yola koyulduk. Yanımda sessizce oturuyordu. Bir şeyler düşünüyor gibiydi ve bende rahatsız etmemek için konuşmadım.Telefon konuşması aklıma gelince kıskançlığım sonucu yine ağzımdan kaçanlara dikkat etmediğim için kendime kızdım. Arayanı gördüğü zaman üzüldüğünü görmüştüm daha sonra konuşmalarından seni seviyorum demesi ve ağlamasından sevgilisi olduğunu sanmıştım. Ama nedense daha sonra ağlamasına dayanamayıp gidip sarılmıştım ve onu teselli etmiştim. İçindeki her şeyi dökmek istercesine uzun süre ağlamıştı  ve bende onu avutmaya çalışmıştım. Bunun sonucunda da arayanın kuzeni olduğunu öğrenmiştim. Yaşananlardan kendisini sorumlu tutuyordu güzelim. Ama onun hiçbir suçu yoktu ki! Sonuçta bu yaşananlar onun isteği ile gerçekleşmemişti. En son haline  dayanamayıp kafasını biraz olsun dağıtabilmesi için ben konuşmaya başladım.

"Ne oldu ne düşünüyorsun yine dalgıç" dedim gülerek. Dışarıyı izleyerek kısık sesle "her şeyi" dedi ama daha sonra bana dönüp gülümseyerek,

 "Bugünü düşünüyordum. Gerçekten çok güzel bir gündü teşekkür ederim." dedi. İlk söylediği şeyi duymamış gibi yaptım. Zaten şu anda bugünle ilgili gerçek duygularını söylediğini de anlamıştım. Nedense bu beni fazlasıyla mutlu etmişti. 

"Gerçekten güzel bir gündü özellikle lunapark. Asıl ben sana teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.  Lunapark dediğim zaman anında kızarmıştı. Bu haline içten içe gülüp onu tekrar düşünceleriyle yalnız bıraktım. Yolumuz sessiz bir halde son bulmuştu. Askeri sınırlara girince otoparka geçip arabayı park ettim. Beraber poşetleri alıp askeriyeye doğru ilerledik. Eylül'ü odasına kadar geçirdim. Kapısını açtı ve poşetleri bıraktı. Bende nedense hala kapıda bekliyordum. Eşyalarını koyduktan sonra yanıma geldi. 

"Bugün için çok teşekkür ederim Efe. Fazla güzeldi." İçten gülümsemesiyle cümlesini kurduktan sonra beni fazlasıyla şaşırtarak yanağımdan öptü ve daha sonra kaçarcasına odasına girip kapısını kapattı.

♣️♣️♣️

Sizin düşünceleriniz gerçekten çok önemli lütfen yorum yaparak düşüncelerinizi belirtir misiniz? :))
Öncelikle okuduğunuz ardından da desteğinizi esirgemediğiniz için çok teşekkür ederim. 

İyi ki varsınız!










Continue Reading

You'll Also Like

3.7K 149 15
Kanlısının arayanan bir genci hayat hikayesi.Kanlısının vuracak mı?Yoksa berdel mi , ölüm olacak?Esin ve Dicle berdel gittiğini yerler...
2.9K 256 20
Sizce bi baba bile isteye evladını ölüme gönderirmi?Bence göndermez .Henüz yaşi 18 di ama hayatın sillesi ile karşılaṣmıştı. Ona bunu yapanlarsa...
5.6K 191 12
Bu hikayede gençliğinin baharında olan bir genç kızın Diyarbakır'ın ADAR aşiretinin oğlu ile evlenip nefreti ve öfkeyi sevgi ve aşka nasıl çevirdiğin...
43.4K 2K 14
Bir sabah uyandığınızda evcil kedinizin insana dönüştüğünü görseydiniz, ne yapardınız..?? Muhtemelen böyle bir şeyin gerçek olduğuna inanmazdınız, de...