shameless :: yoontaeseok

By blasexus

9.9K 877 603

Birbirlerini delicesine seven Taehyung ve Yoongi'nin hayatına bir anda giren Hoseok, her şeyi alt üst edecek... More

shameless
aşk hakkında yasa yoktur
shameless (b)
kafana takma dur, yüreğini dinle
shameless (c)
üç kalp
shameless (d)

shameless (a)

1.7K 136 137
By blasexus

Taehyung dersi bittiğinde koşar adımlarını fakültenin hemen karşısında kalan kafeye yöneltmişti.

Sevgilisinin dersi 1 saat önce bitmişti ve o kafede kendisini beklediğine dair attığı mesaj apar topar eşyalarını toplayıp kafeye ilerlemesine sebep olmuştu.

Taehyung makine mühendisliği 2. Sınıf öğrencisiydi ve o her şeyden çok sevdiği, değer verdiği sevgilisi Yoongi ise aynı bölümde fakat bir sınıf üstteydi.

Bir tesadüftü tanışmaları. Gerçekten büyük bir tesadüftü. Yoongi aynı bölümün her zaman sabit olan dersliklerinden birisine ilerlerken yanlış sınıf olduğunun farkında bile değildi ve kapıyı açıp içeriye adımlayacakken gördüğü birinci sırada oturan oldukça yabancı yüz ile afallamış ve sonra da sınıf geneline bakmıştı. Henüz dersi başlamayan sınıf kesinlikle kendi sınıfı değildi.

Gözleri yeniden önde oturan beden ile kesişince Taehyung'ta kendisine ithaf edilen bakışların altında kalp atışlarının hızlandığına yemin edebilirdi. Bir cesaretti ona yazmasına sebep olan ve sonrasında gelişen olaylar onları bu 1 yıllık sevgililiklerine taşımıştı.

Ufak tefek tartışmaları elbette vardı. Kimsenin fikirleri her daim uyuşmaz ya da her şey herkesi memnun etmezdi ya. Ama bu ufak sürtüşmelerden hep kaçabilmiş ve mutluluklarının zedelenmesine izin vermemişlerdi.

Birbirlerini cidden seviyorlardı. İkisi de belli bir olgunluğa erişmişti ve birbirlerini anlayabilecek konumdaydılar.

Taehyung elindeki kitapları sıkıca kavradı düşmemesi adına. Cam kapının demir kolunu kavrayıp kapıyı açtı ve bir gürültünün iki katlı kafe içerisinden kulaklarına dolmasına izin verdi.

Özellikle ders çıkışlarında fakültelerine ait olan bu kafe oldukça kalabalık olurdu. Şu an olduğu gibi... Ağır adımlarını kafe içerisinde gezdirirken Yoongi'yi bulmaya çalışıyordu, sonra kafasını eğmiş, siyah saçları tüm yumuşaklığı ile gözleri önünde duran sevgilisine doğru ilerledi ve kitapları biraz da dikkat çekmek adına masaya sertçe bıraktı.

Bu Yoongi'nin bakışlarının ona kaymasına sebep olmuştu. Yoongi sevgilisini görünce kocaman gülümsedi fakat sadece bununla yetindi. Gizli yaşamaya çalıştıkları bu aşkı doğal olarak insanlar önünde sergileyemiyorlardı. Bu onların ortak kararıydı. Tepkilerden korktukları için değildi bu. Sadece birilerinin bilmesine gerek yoktu değil mi?

Taehyung küçük kare şeklindeki masada Yoongi'nin karşısına oturdu ve kalabalık kafede göz gezdirip tekrar Yoongi'ye çevirdi bakışlarını.

"Nasılsın?" Yoongi tebessümün dudaklarında yer edinmesine izin verdi. Normal zamanda öylesine duygu barındırmayan bakışları ve yukarıya kıvrılmaya inat etmiş dudakları Taehyung karşısına geçtiği her seferde bir köşeye çekiliyordu ve alıştığı düzen yerle bir oluyordu.

Aslında yakın olduklarına karşı hiçbir zaman da soğuk olmamıştı fakat tanımadıklarına karşı takındığı bir maske vardı ve bu durumdan da memnundu.

"İyiyim. Burada seni bir saat boyunca beklemek biraz sıkıcıydı fakat sonucu..." durdu ve eline aldığı su şişesi ile oynarken yan bir gülümseme sunup mırıldandı. "Nefes kesici."

Taehyung kocaman bir gülümsemenin dudaklarında yer edinmesine izin verdiğinde güldüğü zaman dikdörtgen şeklini alan dudaklarını izledi Yoongi. Gerçekten bu benzersiz bir güzellikti ve sevgilisinin bu şirin gülümsemesine tapıyordu. Taehyung'a ait her şey insanın içini ısıtabilecek türdendi.

Taehyung neşeli, sosyal, sevecen bir karaktere sahipti ve bunlar Yoongi'nin karakterine çok zıttı fakat ikisi de bedenlerini yatakta çıplak bulduğunda hırçınlaşır ve her şeyi kenara iterlerdi. Taehyung sevecen tavırlarının aksine seksi bir havaya bürünürdü ve Yoongi ise o suratsızlığının aksine kesinlikle Taehyung'un dudaklarına doğru gülümsemeler yollamayı severdi.

Onlar zıtlıkları ile bir bütündü zaten. Onları bir araya getiren şeylerden birisiydi farklı auralarının birbirlerine karşı kurduğu çekim.

"Böyle bir kalabalıkta olmasaydık kesinlikle bu cümlelerine bir öpücük armağan ederdim." duvar kenarındaki masalarında herkesten gizlenmek ister gibiydiler fakat bunu ne yazık ki başaramıyorlardı.

Kısa bir sohbet aralarında koyulaşırken Yoongi içinden Taehyung'a ne denli hayranlık duyduğu hakkında düşünceler kuruyor ve bir yandan da Taehyung'un kalın sesinin güzel tınısından kulaklarının bir yudum içmesine izin veriyordu.

1 yıldır sevgililerdi ve Yoongi ilk gün ki gibi hâlâ hayranlık duyuyordu Taehyung'a. Onun her başarısını takdir eder, her mutluluğunu paylaşırdı. Babası olmayan bedenin biraz babası, biraz arkadaşı ve biraz sevgilisiydi. Taehyung zaten Yoongi kendisi ile böyle ilgili, kendisine karşı bu kadar sıcak olduğu için ve bazı zamanlar bir baba edasıyla nasihatlerde bulunduğu ve sırtını sıvazladığı için çok büyük bir sevgi besliyordu sevgilisine.

Her insan böyle davranmazdı. Her insan böyle sıcak yaklaşmazdı. Yoongi'nin masa üzerinde duran beyaz, kemikli parmaklarına sarmak istedi uzun parmaklarını fakat yapamadı. Öğrenilmek istemiyorlardı. Böylesi daha iyiydi her ne kadar şu an tutmak istediği eli tutamamasına sebep olsa da.

"Biraz dışarıya çıkalım mı?" bu bir nevi yalnız kalabileceğimiz bir köşeye gidelim mi demekti ve bu Taehyung'un asla hayır diyemeyeceği bir teklifti.

Masanın üzerine bıraktığı kitaplarını alıp hızla ayaklandığında Yoongi onun bu aceleci tavırlarına kahkaha attı, yavaşça ayaklanıp sandalyenin yanına bıraktığı çantasını yerden aldı ve önden ilerleyen bedeni takip etmeye başladı. Kalabalık masaların arasından ilerliyor ve çıkışa yol alıyorlardı ta ki üzerinde bir sıcaklık ve ıslaklık hissedene kadar. Beyaz tişörtü sıcak kahve ile süslenirken sıcaklık yüzünden tişörtünü çekiştirmeye başladı. Taehyung gülmemek adına dudaklarını birbirine bastırıyor, henüz yüzüne bakmadığı yabancısı olduğu bir ses özür dileyip duruyor ve eline aldığı peçetelerle tişörtün altını silmek adına çabalıyordu.

Yoongi kafasını kaldırıp önce açık kahverengi dalgalı saçları sonra tedirgin koyu mavi irisleri ve yutkunurken, dudakları bir nebze hareket edince otomatik olarak dudaklarının üzerinde yer edinen gamzeleri olan bedene aralanmış dudaklarıyla baktı.

Taehyung bakışlarını önce Yoongi'de gezdirdi. Kaşlarının çatılmasına engel olamamıştı o aralanmış dudaklarıyla, hayranlık, şaşkınlık ibaresi ile birisine baktığını gördüğünde. Bakışlarını hemen karşısındaki bedene çevirdiğinde çatılmış kaşları gevşedi. Pekala, Yoongi'nin hayranlık dolu bakışlarına şimdi anlam verebiliyordu.

Birbirlerine gerçekten aşıklardı fakat birisi güzelse veya yakışıklıysa bu onlarda hayranlık uyandırmayacağı ya da güzel, yakışıklı bulduklarını dile getirmeyecekleri anlamına gelmiyordu, ki karşılarında bulunan hâlâ utançtan yanakları kızarık ama bir yandan da ikilinin hipnotize olmuş bakışlarına merak ve anlamamazlıkla bakan beden gerçek anlamda çok güzeldi.

Yoongi bakışlarını kaçırıp gözlerini kırpıştırdı ve tişörtüne sarılı ele indirdi bakışlarını. "B-ben tekrardan özür dilerim." hızla elini çeken beden kafasını eğmişti ve kalabalık kafede kendilerini izleyen bakışların yoğunluğu daha da tedirgin olmasına sebep oluyordu. Yoongi onun rahatsız, çekingen tavırlarını fark edince önce Taehyung'a baktı ve sonra bileğini kavradığı beden ile önden ilerlemeye başlayan Taehyung'un arkasından ilerledi. Nereye gittiklerini, ne olduğunu bile sorgulamayan bedeni peşinden sürüklemiş ve fakülte içine girince lavaboya girmişlerdi.

Taehyung kitapları mermer üzerine koydu ve sırtını duvara yasladı. "Rahatsız olduğunu fark ettik bu yüzden seni buraya sürükledik." Yoongi mırıldanınca karşısındaki, hâlâ adını bilmediği beden kocaman bir gülümseme sundu. Dudakları kalp şeklini aldı ve gözlerine kadar ulaştı gülümsemesinin samimiliği.

"Teşekkür ederim. Ben gerçekten tekrardan özür dilerim. İzin verin yeni bir tişört alarak hatamı telafi edeyim." bu sıcakkanlı, anlayışlı, çekingen, sevimli tavırlar ikilinin aşırı derecede kanının ısınmasına sebep olmuştu.

"İsmin ne?" Taehyung'un kalın sesi sadece üçlünün bulunduğu tuvalette yankı bulduğunda ikilinin bakışları da kendisine dönmüştü. "Jung Hoseok. Elektrik mühendisliği 1. Sınıf öğrencisiyim." ensesini kaşıyıp bakışlarını mermer zemine indirdiğinde Yoongi gülümsedi.

Garip bir durumun içindelerdi. Yoongi yabancısı olduğu birinin yanında gülüyordu ve Taehyung ise zayıf, kendisinden bir iki santim kısa fakat Yoongi'den bir iki santim uzun bedeni süzüp duruyordu. Her ikisi de hem fikirdeydi anlaşılan.

Hoseok ise gerçekten kendisinin garip bir durum içinde olduğunun farkındaydı ve istemsizce kasılıyordu. Henüz ilk senesiydi ve ikinci döneme girmişlerdi. Geniş bir arkadaş çevresi olmamakla birlikte arkadaşları ile gerçekten çok samimiydi fakat bugün tek ders olduğu için hiçbirisi gelme taraftarı olmamıştı.

Şimdi ise karşısındaki gerçekten çok yakışıklı iki genç sanki bir iş görüşmesindeymiş edası uyandırıyordu kendisinde. Vücudunu süzen bakışların farkındaydı. Kim farkında olmazdı ki böyle açık açık vücudunda gezinen bakışların?

"Peki sizin isminiz ne?" işaret parmağı ile ikiliyi gösterdi ve kalçasını arkasında kalan mermer lavaboya yasladı. Kendisinden biraz kısa, bembeyaz teni, yanaklarında belli belirsiz yer edinmiş çilleri, simsiyah saçları, minik burnu ve dudakları ile sevimli ama bir yandan da yakışıklı olan beden ilk önce söze atıldı.

"Min Yoongi, makine mühendisliği 3. Sınıf." Hoseok sonra bakışlarını kendisinden uzun, esmer teni, uzun kahve tutamları, sadece bakışları bile aşırı ilgi çekici olan bedene çevirdi. "Kim Taehyung, makine mühendisliği 2. Sınıf."

Kısa bir tanışma faslının ardından oluşan sessizlikte Yoongi yavaşça tişörtünü sıyırdı ve vücudundan ayrılmasını sağladı. Kahve resmen mahvetmişti tişörtü ve yedek olarak giyebileceği hiçbir şeye sahip değildi. Tek yapabileceği kirlenmiş geniş alanı yıkamak ve kirini en aza indirdikten sonra elleri kurutmak için hava üfleyen makinede ıslaklığın gitmesini beklemekti.

"B-ben yapsam daha iyi olur. Sonuçta benim hatamdı." Hoseok hızla atılıp tişörtü almak istediğinde Taehyung yaslandığı duvardan bedenini ayırdı ve elini yavaşça Hoseok'un beline yaslayıp bedenini kendisine çekti. "Bırak kendisi halletsin." Yoongi göz devirmiş ve tişörtün kirli kısmına sabun döküp ovalarken Taehyung bu durumdan keyif almış bir şekilde kahkahalar atıyordu ve Hoseok ise hâlâ üzerinden atamadığı mahçubiyet ile hem belindeki el yüzünden hem de kendisini bu duruma zorladığı için Yoongi'nin elinden tişörtü almamak adına savaşıyordu.

Taehyung bir eli Hoseok'un belinde, bakışları arada bir yanındaki bedenin koyu mavi irislerini yoklarken yüzünde memnun bir ifade vardı. Lavabo önündeki aynadan Yoongi ile bir süreliğine göz göze geldiklerinde ve Yoongi'nin de bakışlarının yanındaki bedene kaydığını görünce fark etti de, bu iki kişilik aşk, üç kişilik bir oyun olma yolunda ilerliyordu.

Hoseok karakterini yazarken her zaman kendimce bir şeyler eklemeyi seviyorum jxjdjdjdj koyu mavi irisler 💙

Continue Reading

You'll Also Like

214K 8.7K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
59.9K 5.3K 13
kore'nin en tehlikeli mafyası olan Jeon Jungkook, asistanı Kim Taehyung'a çok iyi bakıyordu mafia düz yazı/text semekook
22.9K 1K 34
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...
367K 33.8K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...