Cadı ve Vampir · Felix Voltur...

By Kndn_xatin

35.6K 2.5K 465

Volturiler'in dehşet saçan kalpsiz vampiri Felix, bu küçük kızın karşısında çıplakmış, elleri ayakları tutmuy... More

Hikayenin Başladığı Yer - Corniglia
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm (+18)
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm / FİNAL

5. Bölüm

1.7K 127 10
By Kndn_xatin

Victoria babasını beklerken düştü sonsuza dek sürecekmiş gibi görünen kabuslarının kucağına. 

Bir hançerdi gözlerinin önünde parlayan
Bir hançerdi boğazındaki soğukluğun nedeni
Bir hançerin keskin yüzüydü, kusursuz tenini paramparça edecek olan.
Ve yine titreyen hançerdi derinde derin bir yara açan..
Bir zaman sonra titreyen ellerin arasından toprağa düştü o eşsiz hançer.

Dehşet içinde uyandığında davetsiz misafiri görünmüyordu ortalıkta Victoria'nın. Dahası babası Leonardo da geri dönmemişti. Ayağa kalktı ve yaralı gencin kirli ve yırtık pelerinini ellerinin arasına aldıktan sonra burnuna götürdü. Neyin kokusunu duymak istiyordu kendi de bilmiyordu, gözlerini kapattı ve derin bir nefes çekti içine.

Gözlerini açtığındaysa karşısında o koca siyah tüylü gök gözlü kurt duruyordu.

Burnunun dibinde.

*

Valerio sabaha karşın açmıştı gözlerini yeniden. Yanıbaşında uyuya kalmış hem dost hem de düşman olan meleğe ilgiyle baktı. Ona bakarken ellerinin göğsündeki yaraya gittiğinin farkında değildi.

Göğsü dün geceki kadar ağrımıyordu. Ayağa kalktığında sendelese de hakimiyetini kurmayı başardı ve üzerindeki pelerini -utanarak- örttü Victoria'nın üzerine.

Boğazından kopup gelen mırıltılar ve saniyeler içinde olup biten ani sıçrayışları ile derin bir kabusun ortasında olduğu anlaşılıyordu.

Valerio bu güzel kızın saçlarına dokunmak istedi. Kıvırcık ama bir o kadar da yumuşak görünen saçlarına bir kez olsun dokunmak...

Göğsündeki eline gitti gözleri, buraya ne amaçla geldiğini unutmamalıydı. Uğrunda binlerce tehlikeyi yok saydığı amacını saçma sapan duygulara kapılarak ateşe atamazdı.

Göğsünün üzerindeki sargıyı bir çekişte koparıp attı uzaklara. Bakışları artık hayranlık dolu değildi, minnetle de bakmıyordu yerde yatan kıza.

Artık çok daha kendinden emin bakıyordu. Amacına giden yolda her şeyi ezeceğini haykırıyordu duruşuyla.

Ama önce yıllar önce ellerinden düşerek toprağa karışan o hançeri bulmalıydı önce.

Her şeyden önce.

*

Victoria kurdun gözlerine bakarken titremiyor ya da korkmuyordu. Nefesinin sıcaklığını boğazında hissettiği bu kurdun kömür karası tüylerine dokunmak isteğine karşı koyamayarak kaldırdı elini. Kurt hırlasa da vazgeçmedi Victoria, kurdun sert tüyleri ellerinin altında yumuşuyordu adeta.

Kurt ne kadar sert ve korkunç bir görünüşe sahip olursa olsun, bu ilgiye karşı koyamayarak Victoria'nın dizlerinin dibine serildi. Sahibiyle oynayan bir köpek gibi değildi duruşu, arkadaşıyla oturuyor gibi rahattı. Ve o arkadaşını dünyadaki bütün kötülüklerden koruyacağını da fısıldıyor gibiydi yalnızca doğanın ve doğaya ait olanların diliyle.

Victoria bu kurdun tüylerinin altında bir kalbin sıcaklığını hissetti. Avuçlarının altında. Avuç içinde atan kalbin hızlı ritmiyle gülümsedi bilinçsizce, hiçbir zaman duymadığı klasik müziğe ilk kez bu kurdun göğsünde tanıklık ediyordu.

Fakat bir şeyin eksikliği de vardı ki, bunun yeri asla dolduramazdı.

Ne bir insanın ne de bir ölümsüzün yerini dolduramayacağı biri eksikti. Babası. Leonardo.

Victoria temkinli bir halde çekti ellerini kurdun mayhoş vücudundan ve ayağa kalktı kontrolsüz bir hızla. Birkaç saniyeliğine gözlerine bir perde inse de umursamamıştı.

Fakat o anda bir ses çalındı kulaklarına. Adını bilmediği yaralı genç. Buradaydı. Onun varlığını bile unutmuştu kurdun ve babasının düşünceleri zihnini işgal etmişken.

"Vicky.." geniş omuzları yeşilliğin arasından kopup gelmişti yanı başına. Ama o anda bir şey oldu, kurt Victoria'ya bakarak hırladı. Ve dakikalar sonra göğü parçalayan bir uluma sesi yükseldi ormandan göğe.

"Neredeydin?" dedi Victoria, ama yüzüne bakmıyordu. Kurdun ne yapmaya çalıştığına bir anlam vermeye çalışıyordu, başaramayacağını anladığında gözleri gencin gözlerini buldu.

"Biraz yürümek istedim." Victoria yerdeki sargıyı ellerinin arasına aldı ve çevik bir hareketle gencin göğsüne fırlattı. Valerio da en az Victoria kadar çevikti, göğsüne değen sargıyı ellerinin arasına aldı saniyeler içinde.

"İyileşmene sevindim. Özel bir gücün falan mı var, bu ne hız?" tek kaşı havaya kalkmıştı ve 15 yaşında bir kızdan daha çok 30 yaşında bir kadına benziyordu duruşu.

Babasının yokluğu onu her zaman daha kuşkucu yapıyordu. O yanında olmadığında diken üzerindeydi, gelir gelmez ona sımsıkı sarılacağına söz verdi Victoria. Bir süredir ona soğuk davranıyordu ne yazık ki, ama bundan sonra soğukluğun lafı bile geçmeyecekti aralarında... Bunun da sözünü verdi kendi içinde.

"Aslında tam iyileşmedim." gömleğin yakasını aşağıya çekti, ama yarası düne nazaran iyi görünüyordu. Kendisi de.

"Babam gelmedi, değil mi?" kendisi ne kadar beklese de sonunda uykuya dayanamayarak teslim olmuştu, cevabını bildiği bu soruyu sormasındaki tek amaçsa içinde çırpınan aptal bir umuttu.

"Dün gece hiç uyanmadım." Victoria ormana doğru yürümeye başladığında o da arkasından gitmeye başladı "Nereye gitmişti ki?"

"Seni ilgilendirmez." olduğu yerde u dönüşü yaparak gözlerini dikti "Adını bile söyleme lütfü göstermeyen biri için fazla mı meraklısın ne?"

Valerio bu genç kızın havasına kapılmaktan korkarak çekti gözlerini. Başını yana yatırmıştı ve Victoria'nın yırtık görünen pabuçlarına bakıyordu inatla "Valerio.. İsmim Valerio, güveniyor musun şimdi bana, anlatacak mısın babanın nereye gittiğini?"

"Hayır." olduğu yerden birkaç adım ilerlediğnde işaret parmağı da kendiliğinden havalanmıştı "Ve benimle konuşurken ayaklarıma bakma düşmanımmış gibi."

"Dün öldüğümü düşünmüştüm..." yeniden yürümeye başlamışlardı ve dakikalar süren sessizlik Valerio'nun canını sıkıyordu. "Beni kurtardığın için sana minnettarım."

"Dert değil." Victoria bir ağaca elini yasladı ve gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Babasının ismi ormanda yankılanırken, Valerio aldığı kokuyla geri geriye gitmeye başlamıştı bile.

Vampirlerin kokusunu alıyordu.

Ve bu vampirler asalet kokuyordu. Asalet ve dehşet.

Victoria'nın burnu Valerionunki kadar iyi koku almıyordu.

Ama vücudunu anlam veremediği bir yangın hakimiyeti altına aldı önce.

Diğer elini de kurumuş ağaca yasladığında her an yere yıkılacakmış gibi görünüyordu.

Dudaklarından onun ismi döküldü "Felix.." hiçbir zaman unutmayacağı o isim.

Felix buradaydı.

Onunla aynı göğün altında ve onunla aynı oksijeni çekiyordu ciğerlerine.

Victoria onu ruhuna hapsetmişti, yoksa nasıl hissedebilirdi ki birkaç metre ötesinden kendine buz gibi gözlerle bakan Felix'i?..


🍂Okuduysan ve beğendiysen vote vermeyi unutma <3

Continue Reading

You'll Also Like

2.3K 446 15
Üç başlıydı ejderha. Fatih Aegon, düşmanlarına diz çöktürmüştü. İki kız kardeşi ile Targaryen Hanesi'ni en yükseğe çıkarmıştı. Artık ejderhaların hük...
848 155 4
Rhae Targaryen. Bazıları ona 'talihsiz prenses' derdi. Güzelliği, zekası ve iyiliği ile birçok kişi için mükemmeldi. Ama ona talihsiz denmesinin seb...
894K 37K 33
Maral orman yolunda kaza yapar, ve gözleriyle görmese inanamayacağı şeyler yaşar. Artık doğaüstü bir varlığın tutsağıdır... Bu varlık onu zorla tutup...
7.9K 297 10
Öldüm ve ruhum beden değiştirdi. İkinci yaşama inanır mısınız? Reankarnasyon: beden göçü. Başıma gelen tam olarak buydu. Ve şans ile şansızlık ort...