「 fatalité 」taekook

By vmkfic

114K 9.7K 4K

ölümün eşiğinden dönen taehyung dokunduğu insanların geleceğini görmeye başlar. birgün arkadaşı jimin onu jun... More

Tanıtım
⌯ Hayat Dolu Gülümseme
⌯ Issız Ara Sokakta Bir Genç Adam
⌯ Tanrı'dan Bir Lütuf
⌯ Köşe Başında Bir Kafe
⌯ Tozla Kaplı Raflar
⌯ Durdurulamayan Hisler
⌯ Söylenmeyen Gerçekler
⌯ Cevapsız Sorular
⌯ Çırpınan Kalpler
⌯ Parlayan Gözler
⌯ İki İnsan Tek Beden
⌯ Sırlarla Dolu Adam
⌯ Kırık Kalpler
⌯ Tükenmeyen Umutlar
duyuru

⌯ Yaz Yağmurunda Açılan Şemsiye

5.8K 630 215
By vmkfic

BÖLÜM 6

Yaz yağmurunda açılan şemsiye

─────────────────────

Taehyung genç adamın yağmurda hızla yürüyerek durağa girişini izledi. Bugün yaşananlar iç ısıtan türden şeylerdi. Hissettiği şeyi bir türlü açıklayamıyordu fakat ona en yakın şeyi söyleyebilecek olsa şunu derdi: Jungkook yıllardır görüşmediği çocukluk arkadaşı gibiydi. Onu görmemişti. Ama varlığı tanıdıktı; içerlerde bir yerde hep hissetmişti.

─────────────────────

NOT: yine geciktirdim bölümü
kim dedi bana iki fik birden
yürütebilirsin diye :c

━━━━━━━━━━━━

Kalp, kendi ruh eşini tanır.

    
    
    Gri bulutların gökyüzünü kapladığı bunaltıcı bir gündü. Evden çıkmadan önce yanına ince bir hırka alırken en azından kavurucu güneş yok, diye düşündü Taehyung. Kışı yaza tercih ederdi. Bu yüzden havayı sorun etmedi.

Atölyeyi erkenden açtı çünkü akşamleyin Jungkook ile görüşecekti. Teknik olarak istediği gibi bir buluşma değildi. Jungkook'a bu akşam bir şeyler yapmak için mesaj attığında genç adam Jimin'in aile yemeği olduğunu bu yüzden de sekize kadar kafede kalması gerektiğini söyledi. Günlerden cumartesiydi bu yüzden Taehyung kafenin, özellikle de akşam saatlerinde, dolu olacağını düşünerek yardım teklif etti. Jungkook'un mesajlarından emin olmadığı anlaşılıyordu ama kendisi için sıkıntı olmadığını ve severek yardım edeceğini söylediğinde kabul etmişti.

Taehyung saat 10.00'a kadar dünden kalan dağınıklığı toparlamak ve temizliği yapmakla uğraştı. Gelen faturaları gözden geçirirken ilk öğrencileri gelmişti. Her cumartesi yakın çevredeki bakım evinden yaşları 4 ila 6 arası olan bir grup çocuk geliyordu. Öğleden sonra ise genel olarak lise ve üniversite öğrencileri resim kursu için geliyordu. Onların ve resim malzemeleri satın almak için gelenlerin dışında atölyeye uğrayan yoktu.

Akşam altı olmadan atölyeyi kapattı Taehyung ve hızlı adımlarla sokakta yürümeye başladı. Kafeye geldiğinde masaların yarısı doluydu ve tezgahın arkasında görmeye alışık olduğu Jungkook masaların birinden sipariş alıyordu. Taehyung'u gördüğünde yüzünde beliren gülümseme genç adamın içini ısıttı.

"Beklediğimden erken geldin." dedi neşeli sesiyle.

"Yardım edebilmek için atölyeyi erken kapattım." dedi Taehyung, Jungkook'u tezgaha kadar takip ederken.

"Taehyung, bunu yapmana gerek yoktu."

Taehyung, Jungkook'un düşen yüzünü görür görmez telaşlandı ve durumu düzeltmeye çalıştı. "Hayır, hayır sıkıntı değil. Zaten akşam vakti gelen olmuyor."

Jungkook emin misin, dermiş gibi baksa da Taehyung başını sallayarak onayladı ve tezgahın arkasına geçerek Jimin'in olduğunu tahmin ettiği önlüğü eline aldı. Hırkasını çıkararak önlüğünü takarken Jungkook gülümseyerek onu izliyordu.

"Yakıştı mı?"

Taehyung şakasına sorsa da Jungkook'un pembeleşen yüzünü gördüğünde durakladı. Jungkook, Taehyung'un dikkatle ona baktığını fark ettiğinde yüzünü başka yerlere çevirerek konuyu değiştirmeye çalıştı.

"Ben siparişleri hazırlayayım."

Taehyung tepsilerden birini çıkardı. Tüm işi Jungkook yaparken onu izledi. İki filtre kahve tepsinin üzerinde yerini aldığında Jungkook'tan önce davranarak tepsiyi eline aldı.

"Hangi masa?"

"8 numaralı."

Bir saat içerisinde kafe biraz daha kalabalıklaştı. Taehyung ilk başlarda sadece servis yaparken sonraları siparişleri de hazırlamaya yardım etmişti. Jungkook ile daracık alanda birbirlerine çarpmamak için çabalarken bir süre sonra buna pekte dikkat etmemeye başlamışlardı. Hatta bir ara Jungkook'un arkasından geçmesi gerektiğinde elini hafifçe beline atmış ne yaptığını fark ettiğinde hemen çekmişti fakat Jungkook bedenine değen elleri anında fark etmişti.

Kapanış saatine yakın bir zamanda son masa da boşaldığında Taehyung elindeki bezi bırakıp bakışlarını kaldırdı. Jungkook kafede kimse olmamasına rağmen bir şeyler hazırlıyordu. Elinde iki buzlu içecek ile tezgahın arkasından çıktı ve gülümseyerek elindekileri işaret etti.


"İki tane frappe. Siparişiniz tamam efendim." dedi masalardan birine koyarken.

Taehyung gülerek yanına oturdu ve içecekten bir yudum aldı. Jungkook pür dikkat onu izliyordu. Kahvenin acımsı tadı şeker arasında kayboluyordu ve içindeki buzlar iş sonrası yorulan bedenini ferahlatıyordu. Taehyung beğendiğini belirtircesine mırıldandı. Jungkook gülümsemeden edemedi.

"Çok iyi." dedi bir yudum daha alarak.

Jungkook sevindi. Jimin, Taehyung'un kahveyi çokta sevmediğini bu yüzden kafe yerine pastane tarzı bir yer açmasını önerdiğini söylemişti. Jungkook bu konuşmayı hala hatırlıyor olmasına şaşırdı. Belli ki konu Taehyung olunca bilgiler hep tazeliğini koruyordu.

"Beğenmene sevindim."

İkili sessizce içeceklerini içerken Jungkook tekrar konuştu. "Yardıma geldiğin için teşekkürler. Sana borçluyum."

Taehyung başını iki yana salladı. "Lütfen. Bunu bana borçlu ol diye yapmadım, biliyorsun."

Jungkook kıkırdadı. "Peki, peki."

Ortalığı son bir kez toparlayıp çıktılar kafeden. Dışarı adımını atar atmaz yüzünde bir ıslaklık hissetti Taehyung. Kafasını gökyüzüne çevirdiğinde bir damla daha düştü yüzüne.

"Olamaz." diye fısıldadı.

O sırada kapıyı kilitleyen Jungkook arkasını dönerek çantasından şemsiye çıkardı. Şemsiyeyi açarak Taehyung'a yaklaştı.

"Sabahları çıkmadan hava durumuna bakmalısın."

Taehyung, Jungkook'un muzip hallerine güldü. Elinde tuttuğu hırkasını tekrar giydi. Yaz yağmurlarını severdi fakat ıslanmaktan nefret ederdi. Bu yüzden olabildiğince şemsiyenin altında kalmaya çalıştı. Jungkook ile sohbet ederek caddede yukarı doğru çıkmaya başladılar. Ayrıldıkları noktaya geldiklerinde yağmurun şiddeti artmıştı.

"Ben buradan sola gidiyorum." diye seslendi Jungkook. "Otobüse bineceğim. Sen?"

"Evim buraya yakın." dedi Taehyung. "Yürüyerek gitsem sorun olmaz."

Jungkook bir süre düşündü. Bir otobüs durağına bir de Taehyung'a baktı. Taehyung ne düşündüğünü merak etti.

"Bunu al." dedi Jungkook elindeki şemsiyeyi Taehyung'un ellerine tutuşturarak.

Taehyung şaşırdı. Şemsiyeyi geri vermeye çalıştı. "Hayır, buna gerek yok."

Fakat Jungkook sözünü dinlemedi. "Lütfen al bunu. Otobüsüm hemen gelir zaten durakta bekleyeceğim. Yürürsen ıslanırsın."

Taehyung hayır diyecek olsa da Jungkook'un ısrarlarına dayanamadı ve şemsiyeyi aldı. Jungkook vedalaşarak yanından ayrıldı. Taehyung genç adamın yağmurda hızla yürüyerek durağa girişini izledi. Bugün yaşananlar iç ısıtan türden şeylerdi. Hissettiği şeyi bir türlü açıklayamıyordu fakat ona en yakın şeyi söyleyebilecek olsa şunu derdi: Jungkook yıllardır görüşmediği çocukluk arkadaşı gibiydi. Onu görmemişti. Ama varlığı tanıdıktı; içerlerde bir yerde hep hissetmişti.

    

━━━━━━━━━━━━

──────────────────────

•••

Bu zamana kadarki en uzun bölüm oldu ama en enenen boş bölüm de buydu

Continue Reading

You'll Also Like

52.3K 7.8K 30
[🥼🔬] [theoretically lab] kim taehyung, stajyer jeon jeongguk'un tam bir virüs olduğunu düşünüyordu.
99.8K 11.7K 51
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
25.3K 3.4K 65
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
394K 40.8K 60
Taehyung iki yıllık ilişkisini ayakta tutmaya o kadar odaklanmıştı ki yanı başındaki gerçek aşkını fark edememişti bile. |omegaverse| |omegatae&alfak...