⌯ Tanrı'dan Bir Lütuf

7.4K 778 90
                                    

  BÖLÜM 3 

Tanrı'dan bir lütuf

─────────────────────

O an bir karar aldı. Oldukça ani bir karardı evet ama bu zaman kadar aldığı belki de en mantıklı karardı. Bir kere yaşamıştı ve ikincisinin yaşanmasına müsade etmeyecekti.

─────────────────────

NOT: eğik yerler Taehyung'un
geçmişi hatırladığı kısımlar.

━━━━━━━━━━━━

İnsanın iradesi özgür değildir.

-Demian, Hermann Hesse

    
    
    Karanlığın ortasında, yatağına sırt üstü uzanmış tavanı izliyordu Taehyung. Bugünkü olanlardan sonra atölyeden erken çıkmış direk evine gelmişti. Bir oda ve bir salondan oluşan bu küçük daire sanki mümkünmüş gibi daha da küçülmüştü gözünde. Duvarlar üzerine üzerine geliyor nefes almasını zorlaştırıyordu. Bundan bir sene önce yaşananlar sanki dün yaşanmış gibi tazeydi.

Özür dilerim, Taehyung. Özür dilerim.

Jimin bir çok şey hakkında özür dilerdi. Çok yumuşak kalpli birisiydi, bir hata yaptığını düşündüğünde geri getiremeyecek duruma gelmesini beklemez, özür dilerdi. Ama Taehyung, o gün ne için özür dilediğini bilmiyordu.

İyileşeceksin tamam mı? Sana çarpıp kaçan kişiyi buldular. İyileşeceksin. Her şeyin bedelini ödemesini sağlayacağım.

Yalan söylemişti Jimin. Sebebini bile bilmiyordu. Onu buldular demişti ama kim olduğu bile bilinmiyordu ki. Issız bir ara sokak. Kimsenin olmadığı o ıssız ara sokak.

Lütfen beni bırakma. Yalvarırım bırakma.

Açıkcası Taehyung nasıl kurtuldu bilmiyordu. Bunu başta Tanrı'nın bir lütfu olarak görmüştü ama Tanrı insanlara öylesine lütuflar yapmazdı ki. Hele Taehyung gibi günahkar birisine? Asla. Belki de Tanrı gerçekten Jimin'in yalnız kalmasını istememişti o an. Çünkü Jimin, Taehyung'un bu hayatında doğru giden tek şeydi. Belki de bu bir lütuf bile değildi; ölümden daha kötü bir şeyin habercisiydi.

Ölümden daha kötü olan şey nedir biliyor musunuz? Ölmeyi isteyen birini yaşatmak.

Taehyung sağ elini yavaşca kaldırdı, yüz hizasına getirdi. Bu lütfu (?) ilk fark ettiği anı da hatırlıyordu. Çok korkmuştu. Hastanedeki küçük kız, 3 ay kaldığı o hastanede tanıştığı küçük kız, ilik nakli bekliyordu. Bu büyük işe yaramaz eli, kendininkine nazaran oldukça küçük olanı kavradığında delirdiğini düşünmüştü. 5 gün sonra gördükleri gerçekleşene kadar.

Sonra Jungkook'u hatırladı Taehyung. Unutmak mümkün müydü ki? Ay sonu geldiğini düşündüğünde... Taehyung yutkunamadı bile. O sımsıcak ellerini, hiç dinmeyen gülüşünü, parlak gözlerini bir mucize gerçekleşse ve ölse bile unutamazdı.

Nefes al.

Derin bir nefes çekti içine.

Nefes ver.

Aldığı bu nefes bir türlü boğazını geçmiyordu. Orada takılı kalıp bir yumru oluşturuyordu; giderek büyüyen ve asla yok olmayan. Öyle ki nefes alırken genzinin yandığını hissediyordu Taehyung. Göz yaşlarını tuttuğu için de olabilirdi bu.

O an bir karar aldı. Oldukça ani bir karardı evet ama bu zaman kadar aldığı belki de en mantıklı karardı. Akıllanmak için bir şeyi üç defa, dört defa yaşamaktan usanmıştı. Bir kere yaşamıştı ve ikincisinin yaşanmasına müsade etmeyecekti.

Sağ tarafına döndü ve aynayla yüzleşti. Kendinden emin genç bir adam vardı orada. Jungkook'u bulacak, ona yakınlaşacak ve ayın sonunun hiçbir zaman gelmemesini sağlayacaktı.

   
   
━━━━━━━━━━━━

    

──────────────────────

•••

Hikayede gidişat nasıl olacak sizce? Tahminleri alayım :)

「 fatalité 」taekook Where stories live. Discover now