THE ESC: PLANLANILAN

By kitap_doktoru

1.3K 481 2K

Nerede olduğumu bilmiyordum. Etrafta deli gibi koşuşturan insanlar vardı. Omzuma dokunan bir el hissedince k... More

BİR
ÜÇ
DÖRT
BEŞ
ALTI
YEDİ
SEKİZ
DOKUZ
ON
ON BİR
ON İKİ
ON ÜÇ
ON DÖRT

İKİ

226 94 528
By kitap_doktoru

Yeniden eve doğru yürümeye başladım. Aklımda Lisa'nın söyledikleri vardı. Her ne kadar ben de burayı sevmesem, Chris haklıydı. Buradan çıkmamız imkansızdı. Evin basamaklarını hızlıca çıkıp kapının önüne geldim. Kapıyı açıp, ayakkabılarımı çıkarttım ve Charlie'yi aramaya başladım. Odasında bulamayınca salona doğru ilerledim. Charlie'nin sesini duyunca içeri girmedim ve ne konuştuklarını dinlemeye başladım.

'' Anne, bak bir resim çizdim. Nasıl olmuş?''

'' Bakayım, çok güzel olmuş tatlım. Peki bu çizdiğin kişiler kim?''

'' Ailemiz... Sen, ben, Roseline ve babam.'' 

Salonun kapısının önünde durup onları dinlemeye devam ettim. Annem tekrar resmi işaret ederek:

'' Bizi çizdiğin yer neresi peki?''

''Burası hep hayalini kurduğum yer, anne. Bak etrafta çimenler, çiçekler, ağaçlar ve kuşlar var. Ve bak kendime de bir bisiklet çizdim.'' diye açıklama yaptı Charlie.

''Burası hep hayalini kurduğum yer... Surry asla böyle bir yer olmamıştı. Ama o olabileceğine inanıyordu. Tıpkı onun gibi çocuklara ve küçükken bizlere anlatılan hikaye gibi... '' gözlerimin dolduğunu hissettim. Arkamı döndüm ve odama doğru yürümeye başladım.

'' Ah, anlıyorum tatlım. Resmin çok güzel olmuş. Onu asmamı ister misin?'' 

'' Hayır anne. Ben bu resmi Roseline'ye vermek istiyorum. Hem Roseline ne zaman gelecek anne?'' 

Adımı duymamla olduğum yerde kaldım. Arkam hala dönüktü.

'' Bilmem, neden salon kapısının önüne bakmıyorsun? Belki onu orada bulabilirsin.''

Yine nerede olduğumu anlamıştı. Benim varlığımı hissediyordu sanki. Derin bir nefes alarak salona doğru yöneldim.

'' Roseline evde mi anne?'' dedi Charlie ağzını bir karış açarak. Salon kapısından girerken suratıma bir gülümseme yerleştirdim:

'' Adımı duydum ve geldim.'' Eğilip, bir dizimi yere koydum ve kollarımı Charlie'ye doğru açtım.

'' Roselineee....'' diyerek kucağıma atladı. Boynuma sarılırken anneme baktım. Gülümsüyordu. Ben de gülümsedikten sonra Charlie geri çekildi.

'' Roseline bak, bir resim yaptım ve bu resmi sana vermek istiyorum.'' 

Şaşırmış gibi yaparak resme baktım. Resimde beni elimde bir kitapla çizmişti. Kendisine çizdiği bisiklete baktım ve gülümseyerek:

'' Bu, bu çok güzel Charlie. Ve bana bu resmi hediye ettiğin için çok teşekkür ederim.'' 

'' Beğenmene sevindim.'' Sesini biraz alçalttı:

''Şeyy, Roseline senden bir şey isteyebilir miyim?'' 

Söylediği şeyi az çok tahmin edebiliyordum. Çünkü neredeyse bu soruyu her gün soruyordu. Her zamanki gibi onu dinledim ve cevap verdim.

''Söyle bakalım, neymiş istediğin şey?''

''Bana kitap okur musun?'' diye sordu aniden. 

Yüzünde kocaman gülümsemesi vardı. Göz ucuyla anneme baktım. Tekrardan karşımda olan Charlie'ye döndüm.

'' Tamamdır, ama bir şartla.'' 

''Ne şartı?'' Sesinde gizli bir heyecan vardı. Ellerini tuttum:

'' Sana kitaptan ne anladığını ve ne ders çıkardığını soracağım, tamam mı?'' Yerinde zıplayarak ''tamam'' dedi.

Beraber merdivenleri hızlıca çıkmaya başladık. Odasına girdiğimde etrafa bir göz attım. Charlie çoktan yatağına uzanmıştı. Masasının üzerinde duran hikaye kitaplarına bir göz attım. Her ay küçük çocuklara yeni bir kitap hediye edilirdi. Hayvanlar ile ilgili bir kitabı elime aldım ve Charlie'nin yanına uzandım. Kitabın ilk sayfasını okumaya başladım.

                                                                     *********

Kitap bittiğinde esneyen Charlie'ye baktım. Gözlerini ovuşturuyordu belli ki uykusu gelmişti. Başını kucağıma koydu ve uyumaya başladı. Saçlarını okşamaya başladım. Çünkü böyle daha rahat uyuyordu. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama hava çoktan kararmıştı. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yorganını üzerine örttüm. Üzerini örterken huzursuzca kıpırdandı:

''Teşekkür ederim Roseline...'' dedi uykulu sesiyle. Kulağına doğru eğildim:

'' Ne için?'' diye fısıldadım. Yine aynı sesle cevap verdi:

'' Benim ablam olduğun için...'' dedi ve oyuncak ayısına sarılıp,uyudu. Gülümsedim. Yanağını öptüm. 

'' Asıl ben teşekkür ederim'' dedim ve odasında çıktım. Kapıyı sessizce kapattım ve kendi odama geçtim. Odama girip ışığı açtım ve masama doğru ilerledim. Yeni kitaplarıma göz gezdirdikten sonra okuduğum kitabı elime aldım ve yatağa uzandım. Kaldığım sayfayı açıp okumaya devam ettim.

Daha ilk sayfası bitirmiştim ki babamın sesini duydum. Belli ki eve gelmişti. Kitabın kaldığım sayfasına bakarak, kapağını kapattım ve aşağı indim. Babam çoktan koltuktaki yerini almış, annemle konuşuyordu. Ben de bir koltuğa oturdum ve konuştuklarını dinledim. Her zamanki gibi güvenlik problemlerinden yakınıyordu. 

'' Düşünebiliyor musunuz? Bugün tam iki tane kapı zorla açılmış ve bazı şeyler çalınmış.'' dedi sinirli sinirli. 

'' Hangi kapı zorlanmış ve ne çalınmış ki?'' dedi annem.

'' Sağlık binasının malzeme odasından bir ilaç ve iğne ve ordu yemekhanesinden de yiyecek çalınmış. Bir de bana gelmiş, güvenlik şefi sizdiniz galiba diyorlar. Hem hırsızlık olurken etraftaki nöbetçiler neredeydi?'' Annem de onu sakinleştirmek için '' Evet, haklısın canım'' diyordu.

Babam kolundaki saate baktı ve iç geçirdi.

'' Daha yemeğe yarım saat var. Ben gidip bir duş alayım öyle çıkarız, tamam mı?'' diye anneme ve bana baktı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü.

'' Rose, kitaplarını okumaya başladın mı?'' diye sordu.

'' Evet başladım, ama biraz kafam karıştı. Anlamadığım pek çok şey var. Anlamadığım değilde, anlatılanlara katılmadığım diyelim.''dedim gülümseyerek. Kaşlarını hafif çattı.

'' Hımm, kitapların konusu birbirinden bağımsızmıymış?'' dedi. 

'' Daha bilmiyorum. Keşke kitabı bilen biri numaralandırsaymış.''

'' Eh, biraz daha oku belki daha iyi anlarsın.'' Ayağa kalkıp banyoya yöneldi. Babam gittiğinde annem gülümseyerek bana baktı.

'' Charlie hemen uyudu mu?'' diye sordu. 

'' Hayır, kitap bitince uyumaya başladı.'' 

Sonra kendimden emin olmayarak '' sanırım'' dedim ve aç olmadığımı, yemeğe beni beklememelerini söyledim. Kafasını olumlu anlamda sallayınca salondan dışarı çıktım.

Odama girdiğimde elime kitabımı aldım ve yatağa uzandım. Kitabın ilk sayfasını açmamla kitabı kapatmam bir oldu. Zihnim okumayacak kadar dolu ve yorgundu. Kitabı yanıma koyarak tavanı izlemeye başladım. Birkaç dakika geçmiş olmalı ki göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı. Kendimi daha fazla zorlamadan uykuya bıraktım.

                                                                   ***********

Nerede olduğumu bilmiyordum. Etrafımda koşuşturan insanlar bana çarparak ilerlemeye çalışıyordu. Aslında ilerlemekten çok bir şeyden kaçıyorlar gibiydi. Bir adamın benim içimden geçmesiyle irkildim. Ama adam beni fark etmemişti. Sanki beni görmemiş gibiydi. Ondan da garip olanı benim içimden nasıl geçtiğiydi. Telaşla ellerime baktım. Sağ elimi sol elime değdirdim ve elimin bir kısmı yok oldu. Elimde olmadan ufak bir çığlık attım. Gözlerime inanamayarak çevreme baktım. Bunun olması imkansızdı. Beni duymuyorlar, görmüyorlar ve hissetmiyorlardı. Ama ben onları duyabiliyor ve görebiliyordum. 

Hızlıca ilerlemeye başladım. Devam ettikçe etrafımdaki şeyler bana daha tanıdık geliyordu.   Dejavu yaşıyor gibiydim. Ama hala burayı çıkaramıyordum. Nereye gittiğimi bilmezken kendimi bir evin önünde buldum. Kapıdan telaşlı bir kadın çıktı. Arkası bana dönüktü. Sonra içeriden bir adam kucağında bir çocukla dışarıya çıktı. Bu babamdı ve Charlie...Babam annemin elini tutup koşmaya başlayınca ister istemez içimden geçtiler. Vücudum bir anda sarsıldı elim göğsüme gitti, tam kalbimin olduğu yere. İçimde bir kalp olduğundan bile emin değildim.

Beni görmüyor olabilirlerdi ama ben onları görebiliyordum. Gözlerimin dolmasına aldırış etmeden peşlerine takıldım. Çevremde olan biteni işte o zaman tam anlamıyla anlayabilmiştim. Burası Surry'di. Ama eskisinden biraz farklı görünüyordu. En azından yerde dev çatlaklar, yıkılmış evler ve ağaçlar, etrafta çığlık çığlığa koşan insanlar yoktu. Yeniden ailemi izlemeye koyuldum. Benim yokluğumu fark etmemişler miydi? Beni göremeseler bile belki sesimi duyabilirler umuduyla babama seslendim.

''Babaa... Beni duyabiliyor musun? Baba, ben buradayım.'' Bir an durdu ve arkasına baktı. Ona umutla baktım belki de beni duymuştu.

'' Evet, evet baba buradayım. Neler oluyor burada?'' Babam gözünü ileriye dikti ve sonra anneme baktı:

'' Çok geç kaldık Jane.'' 

'' Ne oluyordu? Neye geç kalmışlardı?'' çıldırmak üzereydim. Ayağımın altından kayan yeri fark etmemiştim bile. Yer hızla yarıldı ve boşluk açıldı. Gözlerimi yerden çekip annemlere baktım. Annem yarılan yerden aşağı düşerken çığlık atıyordu. Babam Charlie'yi kucağında daha fazla tutamayacak gibi görünüyordu. Hemen ileri atıldım. Babamın kaymakta olan elini tutmaya çalıştım ama elim onun elinin içinden kayarak geçti. Babam Charlie'ye seslendi.

'' Charlie, oğlum şimdi seni yukarı çıkaracağım ve seni yukarı doğru iteceğim. Yukarı çıkıp yüksek bir yer bulup saklan olur mu?'' Charlie ağlayarak başını salladı. 

Babam onu hızlı bir hareketle onu taşlara çekti ve tutunmasını söyledi. Ve onu yukarı itti. Charlie bir bacağını yer hizasına atarken boşluğa düşen babam baktı. Vücudunu yukarı çekmeye çalışırken ayağı kaydı ve boşlukta çığlığı yankılandı. Bunun bir kabus olduğuna inanmak istiyordum. Annem, babam, Charlie... Onlar... Tanrım! 

Göz yaşlarımı koluma sildikten sonra ayağa kalktım ve ayağımın altında kalan şeye baktım. Bu Charlie'nin oyuncağıydı. Ne kadar almak istesem de alamadım. Yere çöktüm ve sessizce ağlamaya devam ettim. Sessiz ağlamalarım hıçkırıklara dönüştü. Omzuma dokunan bir el hissedince korkuyla başımı kaldırdım. Kimse beni hissetmiyordu, ben görünmezdim. Nasıl olur da biri bana dokunabilirdi ki? Omuzlarıma baktığımda görünmez bir el gördüm. Tıpkı benim elim gibiydi. Hemen ayağa kalktım ve elin sahibine baktım. Bu imkansızdı. Kollarımı boyununa doladım ve hıçkırıklara boğuldum. Eliyle yavaşça omzumu okşadı. 

'' Tamam, tamam Roseline rahatla, ben buradayım.'' Kafamı kaldırıp gözlerimi gözlerine diktiğimde o soruyu anca sorabildim:

'' Edward, neler oluyor? Neden kimse bizi görmüyor ya da duymuyor? Tüm bunlar, nasıl oldu?Peki burası neresi?'' diye sordum. Sesim çatallaşmıştı.

Elimle etrafımızı gösterdim. Edward kollarını yana indirdi ve kafasını eğdi. 

'' Burası neresi mi? Burası Dünya'nın sonu Roseline. Yok oldu.. Her şey.. Hepimiz...'' Kafamı olumsuz anlamda sallayarak:

'' Bu gerçek değil, bu gerçek değil. Bu bir kabus tamam mı? Gözlerimi kapatacağım ve sonra açacağım her şey eskisi gibi olacak.'' Hıçkırıklarımı bastırdım ve gözlerimi kapadım. Bekledim.

'' Hayır Roseline, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Her şey bitti artık.'' 

Gözlerimi açtım. Bir elimi eline aldı ve yanımızda bir yeri gösterdi. Üst üste yığılmış bir sürü insan vardı ve hepsi de ölmüştü. Elimden tutarak beni o insanların yanına götürdü. '' Bunlar da kim?'' dercesine baktım. Sadece ''Bak'' dedi. Kafamı önümüzde yatan insanlara çevirdiğimde nefesim kesilir gibi oldu. Bunlar arkadaşlarımdı. Yeniden Edward'a döndüğümde gözlerini bana dikmişti. Bir şey söyleyecekmiş gibi ağzını açtı ama sonra kapattı. Ona bir şeyler oluyordu. Vücudunun alt kısmı kuma dönüşüyordu ve giderek tüm vücudu yok oluyordu. Ama bu imkansızdı. Bir insanın vücudu nasıl kuma dönüşebilirdi? Edward dizlerinin üzerine çöker gibi düştü.

''O da benim gibiydi...''  diye mırıldandım. Hemen yanına çömeldim. Gözümden bir damla yaş düştü. Elimi yüzüne usulca dokundurdum ve elim yüzünün içinden geçti. 

 '' Yo yo bu olmazdı, Edward hayır bırakma beni lütfen...''

Edward gülümsedi. Bu gülümseme acı çeken birine değilde huzurlu birine aitti sanki. Yavaş yavaş tüm vücudu kum oldu. Sonra da yüzü... Ondan geriye sadece bir kum yığını kalmıştı. Hüngür hüngür ağlıyordum. Kuvvetli rüzgar Edward'ı savurdu. Kollarımı gözlerime siper ettim.  

Önüme baktığımda hiçbir şey yoktu. Ne bir iz, ne de başka bir şey...Dizlerimi kendime çektim ve kafamı dizlerime gömdüm. Yalnızlığım içimde kara bir delik gibi büyüyordu. Dünya yok olurken ben de kendi karanlığımda tek başıma yok oluyordum. Yalnız... Ve en kötüsü de hiçbir şey hissetmiyordum... 

(1670 Kelime)

                                                              / 2.BÖLÜM SONU /

!!!!!!!!Lütfen kitapla ilgili yorumlarınızı ve fikirlerinizi benimle paylaşın. Ne düşündüğünüzü ve ne öneriniz olduğunu merak ediyorum. !!!!!!!!!!!

VE SİZDEN RİCAM; KİTABIMA BİR ŞANS VERİN... EMİNİM Kİ SEVECEKSİNİZ ;)

Continue Reading

You'll Also Like

YANSIMA By Gizme

Science Fiction

7.9K 558 31
İKİ AYRI YAŞAM AMA TEK BİR NOKTA : RUH Amelia kendini hiç bilmediği bir dünyada bulmuştu. Bir anda 19. yüzyıl İngiltere'sine gitmişti. Bu bir rüya m...
460K 14K 51
işten eve dönerken ıssız bir ormanda duyduğu sesin peşine gitti ve bu bulunduğu yer onun hayatının değişim noktasıydı. * * * * * İLK KİTABIM OLDUĞU İ...
3.4K 421 34
Yiğit efe aşık olursa Not: Hikaye YiğZey olarak yazılmıştır
241K 13.8K 59
Tamamlandı;) Her şey Eski sevgilisi diye yazdığı adam Yüzbaşı çıkınca başladı 🤭