MONSTOVE

Por ExoFanfcPlanetTurkey

3.1K 200 55

Más

-Tanıtım-
-1-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7- Part 1

-2-

360 26 6
Por ExoFanfcPlanetTurkey


Kyungoo onun gülüşünden korkmuştu. Hemen elini çekip boğazını temizledi. Bu sırada Lay Kai’ye kızdı.

‘’Hyung ona niye böyle davranıyorsun? O okula daha yeni geldi hemen gitmesini mi istiyorsun?
’’
Kai histerik bir kahkaha attı. ;

‘’Oh, oysaki ben onu sadece eğer bana çok yaklaşırsa neler olacağı için uyarmak istemiştim…’’

Kyungsoo sessizce yerinden kalktı;

‘’B-ben yüzümü yı-yıkamaya gideceğim’’

Koşarak tuvaletteki bir kabine girip titremesini engellemeye çalıştı.
Kai onun arkasından bakıp ayağa kalktı.

‘’Ben şu korkağa bakmaya gidiyorum…’’

Lay ne kadar onu engellemeye çalışsa da Kai’yi durduramayacağını anladığında bundan vazgeçti. Tuvalete girip tam kızlar ve erkekler tuvaletinin ayrıldığı kısımda durdu.

‘’Yha küçük korkak çocuk!’’

Cevap gelmeyince erkekler tuvaleti kısmına girmeye karar verdi.

‘’Kai oppa…’’

Arkasını dönüp ona bakan kıza baktı.

‘’YoonMi burada ne arıyorsun?’’

‘’Seninle bir şey konuşacaktım bu yüzden o çocuğun yanından gitmeni bekledim…’’

‘’Ne söyleyeceksen çabuk ol!’’

‘’Mmm şey dünkü söylediklerin… Evinden ayrılırken.’'

‘’Eee?’’

‘’Benim bir daha gelmememi, beni artık istemediğini ve benim bir... Sürtük olduğumu söyledin. Bunlar gerçek miydi?’’

‘’Niye soruyorsun?’’

YoonMi pantolonun üstünden üyeyi avuçladı.

‘’Çünkü ben onun içimde olmasını çok seviyorum…’’

‘’Mmhhh..’’

‘’Beni istediğini biliyorum oppa... Bunu okulda yapmaya ne dersin hiç denemedik.’’

''Değişik olabilir.''

YoonMi Kai’nin kravatını kavrayarak onu yavaşça erkekler tuvaletinin içine çekip kapıyı kilitledi. Kai’nin fermuarını açıp pantolondan kurtuldu. Kai konuştu.

‘’Hızlı olsun okuldayız eğer sesimiz çıkarsa ailelerimize haber verilir.’’

YoonMi boxerı da çıkarıp Kai’nin üyesini eline aldı. Birkaç kez ileri geri elini hareket ettirdikten sonra üyeyi yavaşça ağzına almak için hazırlandı.

‘’Dırırırıdırırırı dıı dırırırı… (bu okul zili oluyor );

YoonMi kalktı ve arkasını dönmeden önce söyledi.

‘’Oppa… Üzgünüm... Z-zil çaldı ben gitmeliyim.’’

YoonMi onun burada bırakmayacağını biliyordu ama belki bir kere… Tabi ki de öyle olmadı. Kai YoonMi’yi kabinlerden birine soktu ve başını aşağı eğerek arkasına geçti.

‘’Burada bırakacağımı mı sandın YoonMi-ssi…’’

YoonMi çığlık attı.

‘’Bırak beni istemiyorum!’’

Kai ise kahkaha attı. 

‘’Bana gelen sendin… Kendini kandırma!’’

O sırada bir kapı açılma sesi geldi. Kai etrafına bakmak için döndüğünde önünde küçük korkak adamla karşılaştı.

‘’Oh s*it!’’

Kyungsoo ağzını açıp o ikisine bakmamaya çalışarak konuştu.

‘’B-bırak o-onu!’’

‘’Hah, ya bırakmazsam! Bana ne yapacaksın o zaman?’’

‘’B-ben öğretmenlere söy-söyleyeceğim’’

‘’Kyunggie öğretmenler bana hiçbir şey yapamaz.’’

Kyungsoo başını hafifçe kaldırdığında karşısındaki adamın çıplak olduğunu fark etti.

‘’AMAN TANRIM!’’

Kai sinsice gülerek Kyungsoo’ya yaklaşmaya başladı.

‘’B-bana yaklaşma yoksa çığlık atarım!’’

Kai ise umursamazca yaklaşmaya devam ediyordu. Aniden hızlandığında Kyungsoo tüm gücüyle bağırdı.

‘’YAKLAŞM-…’’ 

Çıplak adam küçüğün dudaklarına kendi dudaklarını bastırdığında küçük gözlerini açılma sınırlarını zorlayacak kadar açtı. Diğerini itmeye çalıştı ama Kai onun bileklerinden tutup hareket etmesini engelledi. Kai o kadar yaklaşmıştı ki Kyungsoo onun üyesini net bir şekilde hissedebiliyordu. Ellerini gevşettiğinde Kyungsoo ittirip ağlayarak kaçtı. Lay tuvaletten koşarak çıkan Kyungsoo’yu görünce arkasından ona yetişmeye çalıştı. 

‘’Kyungsoo bekle!’’

Kyungsoo okulun bahçesine çıkınca durdu ve en yakın banka oturup elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya devam etti. Lay de sonunda ona yetişip yanına oturdu. Nefes nefese kalmıştı.

‘’Ne… Oldu… Kyungsoo, Kai Hyung... Sana bir şey mi… Yaptı?’’

Kyungsoo cevap vermedi. Garip bir duygunun parmak uçlarından başlayıp bütün vücuduna yayıldığını hissetti. Bu duyguyu daha önce yaşamamıştı. Olanları gözünün önüne getirdi.

‘’Lanet olsun!’’

-Kai-

Kai giysilerini hızla giyip kendine ve olanlara küfür ederek tuvaletten çıktı. Sınıfına daldı ve dersin biyoloji olduğunu fark ettiğinde kadın öğretmenin yanına yaklaştı. 

‘’Üzgünüm öğretmenim biraz geç kaldım. Umarım kızmazsınız. Biyoloji dersini ne kadar çok sevdiğimi bilirsiniz.’’
Öğretmen bıyık altından gülümsedi. Eliyle Kai’nin sırasını gösterdi ve bir sonraki sayfaya geçerek konu anlatımına devam etti. Kai en arkada olan sırasına ilerledi. Normalde tek başına oturduğu sırasında oturan kıza baktı.

‘’Niye buradasın?’’

Kız kafasını kaldırmadan konuştu.

‘’Başka yer yoktu bende buraya oturdum. İstersen yanıma oturabilirsin.’’

Kız yerinden kıpırdamayı reddettiğinde güldü ve sınıfın kapısına doğru gitti.

‘’Hocam ben çıkıyorum. Dersin bitmesine 5 dakika kaldı zaten.’’

‘’Tamam Kai-ssi. Çocuklar siz de çıkabilirsiniz zaten son ders.’’

Öğretmen Kai’nin peşinden gidip onunla beraber yürümeye başladı. 

‘’Kai, bugün derste yoktun. Sana gelip dersleri anlatmamı ister misin?’’

Kai soğuk bir şekilde cevapladı.

‘’Öğretmenim sanırım bazı şeyleri yanlış anladınız. O gün olanlar o günde kaldı siz bir daha bana yaklaşmazsanız memnun olurum!’’

Kadın şok olmuştu ve sinirle oradan uzaklaştı. Kai umursamadan arabasına binip çalıştırdığında düşündü.

‘’Ben o küçük korkak çocuğu mu öptüm?!? Ben bir erkeği öptüm! Aman tanrım prensiplerim çok düştü!’’

Küçük korkak çocuğu gözünün önüne getirdi.

‘’Büyük güzel gözleri ve öpülesi dolgun dudakları var. Fena değildi aslında…’’

Arabayı aslında dibinde olan evine sürmeye başladığında kendini tokatladı.

‘’Kendine gel Kim Jongin! Onun hiçbir kadınsı özelliği yok! Tam anlamıyla düzsün unuttun mu seni p*ç!?!’’

Radyoyu açtı ve şarkıyı mırıldanmaya başladı.

‘’I see you(Seni gördüm.)
One day in the afternoon. (Öğleden sonra bir gün.)
Sat in my car. (Arabama oturdum.) 
Till you turned off your porch light. (Ta ki sen veranda ışığını kapayana kadar.)
I should have kissed you a lot. (Seni daha çok öpmeliydim.)
I should have pushed you up against the wall. (Seni duvara karşı yaslamalıydım.)
I should have kissed you a lot. (Seni daha çok öpmeliydim.)
Just like I wasn’t scared at all. (Tıpkı hiç korkmazmış gibi.)
I turned off the car. (Arabayı kapattım.)
Ran through the yard. (Bahçenin içinden koştum.)
Back to your front door. (Ön kapına doğru.)
Before I could knock. (Kapıyı çalmadan önce.)
You turned the lock. (Kilidi çevirdin.)
Met me on the front porch. (Benimle verandada buluştun.)
And I kissed you. (Ve seni öptüm)
Goodnight. (İyi geceler.)
Now that I’ve kissed you a lot. (Şimdi seni daha çok öptüm.)
It’s a good night baby goodnight. (Bu iyi bir gece bebeğim iyi geceler.)’’

Şarkı o çocuğu daha da aklına getirmişti. Ah, neydi adı? Kyungsoo…

‘’Şarkı biraz onu hatırlatıyor. -Seni daha çok öpmeliydim. Seni duvara karşı yaslamalıydım.- Bu kısım…’’

Dibinde olan evine çoktan gelmiş mal mal arabanın içinde oturup kendi evinin kapısına bakıyordu yani aslında küçük korkak çocuğu düşünüyor olabilirdi, olmayabilirdi de. Sonunda onu düşündüğünü fark edip kafasını dağıtmak için kendi kendine söz verdi.

‘’Evime gelip zili çalan 'arkadaşlarım ve önceden haletliğim kişiler hariç' ilk kişiyi becereceğim. Eğer becermezsem yemin ederim kendimi becereceğim.’’

Sözünü verdikten sonra yavaşça arabadan indi. Yan taraftaki evin açık penceresinden dışarı savrulan perdeye baktı.

‘’Yeni birileri taşınmış olmalı… Acaba kız mı?’’

Eve girip çantasını bir kenara attı ve ardından kendini de koltuğa attı.

‘’Şansım varsa yanımıza yeni taşınan kişi gelir’’ (*O ister de ben getirmez miyim? Hemen geliyor Kai yolda )

Yukarı çıkıp üstündekileri çıkarttı. Altına desensiz gri pijamasını geçirip üstüne bir şey giymeyip öylece kalmaya karar verdi. Aşağı indi. Bir film açıp kırmızı TV koltuğuna oturduktan sonra dikkatlice izlemeye başladı. Gerilim ve korku konuluydu. Kesinlikle Kai’nin tarzıydı. Adam travma sonrası oluşan psikolojik hastalığı nedeniyle eski karısını ve onun etrafındaki kadınları kaçırıp onlara tecavüz ediyor sonra da acımadan onları sırayla ipucu olacak şekilde öldürüyordu. Adam tam yeni bir kadını kaçırıyordu ki…

‘’Dıdıdıdıdıdırırırırırı…’’

Kapı zili çaldı. Kai filmi durdurup kapıya doğru tam açacakken sözleri aklına geldi ve tekrarladı.

‘’Bu kapıyı açınca karşıma kim çıkarsa becereceğim yoksa kendimi becereceğim… Kafamın boşalmaya ihtiyacı var.’’

Umutla kapıyı açtı. Önündeki selam veriyordu.

‘’Merhaba ben yanınıza yeni taşındım sizinle tanışmak için geld-‘’

‘’OLAMAZ!’’

Seguir leyendo