BERÇEM (TÖRE)

By zeyolv

32.4K 1.8K 1.3K

Mardin'e kök salmak istemeyen Berçem farkında değildir ki, Mardin'in kara toprakları kızların kaderini yazar... More

GİRİŞ
1. BÖLÜM: "BERDEL"
3. BÖLÜM: "KARAR"
4. BÖLÜM: "UMUT"
5. BÖLÜM: "PLAN"
6. BÖLÜM: "İNTİHAR"
7. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
8. BÖLÜM: "YALAN"
9. BÖLÜM: "MARAL"

2. BÖLÜM: "BEDEL"

3.1K 194 40
By zeyolv

Arabanın farı gecenin karanlığını aydınlatırken ışıklar bize yol gösteriyordu da, benim müphem halim bir türlü yolunu bulamıyordu. Bir ağaç kadar şanssızdım, ne ona nerede olmak istediği sorulmuştu ne de bana. Mardin de olmak, buraya kök salmak istemiyordum. İstedikleri olmadığı vakit bir başkasının dalları kırılıyordu, çaresiz bırakılmıştım.

Beyza'nın ağabeyi çoktan varmıştır diye düşünürken, yanımda duruyordu. Dönüp tekrardan yüzüne dikkatle baktım. Beyza'yı andıracak bir yüz hattı aradım. Köprülü burnu, buğday teni, keskin yüz hattıyla iki kardeşin ortak bir noktasını yoktu. Kestane kahve gözleri bana doğru kaydığında bulmuştum, gözlerini babalarından almışlardı.

Onun karşıma çıkmasının tesadüf olmadığını, kaçarken kaderimin bana kurduğu planı olduğunu o gece öğrenecektim.

Telefon hala çalıyordu, üçüncü arayışımdı. Birazdan aslında bahsettiğim kızın, kardeşi olduğunu anlayacaktı.

"Pekala, sanırım açmıyor. Nereye dönüyorum?" diye sorduğunda yola baktım, gelmiştik. Telefonunu ona verirken "sağdan sonda ki konak," dedim. Telefonunun ekranına bakıyordu, son aramalarda Beyza'nın ismini görmüş olmalıydı ki bir bana bir de konağa bakmıştı. Benden bir açıklama beklemeden arabadan hızlıca indim, benimle beraber o da indi.

"Hey bekle," diye bağırdığında durdum. "Bana tarif ettikleri yer burası."

Vaktim yoktu, konağın önünde ki adamların beni tanımaması üzerine koşarak kapıdan girecektim ki yanımdakini tanıdıklarında, tamamen emin oldum o olduğundan.

"Hoş geldiniz Kaya Bey."

Adını bugün konakta da duyduğumu fark ettim.

"Hoş bulduk Caner, ne var ne yok?" diye sordu tokalaşırken. Konak Beyza'nın söylediğinin aksine oldukça sakin görünüyordu, arabalarda ortalıkta yoktu.

"Herkes hastanede, size bir türlü ulaşamadık telefonunuz kapalı,"dediğinde kalp atışlarımın hızlandığını fark ettim.

"Kime, ne oldu?"

"Beyza Hanım," dedi başını öne eğerken "kaçarken vuruldu."

Duymaktan korktuğum, olmasına ihtimal veremediğim durum ağzından dökülüvermişti. İnanmak istemiyordum, kaçarken vurulduğuna inanmak istemiyordum.

"Ne diyorsun Caner sen. Beyza kimden, neyden kaçsın. Neler.." diye bağırırken durdurdum. "Nasıl şu an Beyza?"

Neler olduğunu Kaya'ya yolda mecbur ben anlatacaktım. Henüz kendim bile idrak edemediğim bu durumu ona izah etmeye çalışacaktım.

"Hiçbir bilgim yok, yaklaşık yarım saat önce gittiler."

Kaya telefonundan birini ararken hızlıca arabaya bindi, bende arkasından arabayı çalıştırmadan son anda yetiştim.

"Alo, baba Beyza'nın durumu nasıl?" diye sorarken çok telaşlıydı, öyle ki dönerken tek eliyle direksiyonu zor döndürebilmişti.

"Hangi hastanedesiniz?"

Kaçarken vuruldu.

Kulağımda çınlanan bu ses, bana daha da fazla suçluluk duygusu veriyordu. Bunun sebebi ona kaçmasını benim tembihlememdi.

"Tamam, geliyorum ben hemen."

Kaçmak istemiyordu, kaçmanın sonucunun kötü olacağını bana baştan söylemişti.

"Nasılmış durumu?" diye sordum telaşla.

"Bilmiyorlar."

Direksiyonda olan ellerinin gerildiğini görebiliyordum.

"Anlattığın kız benim kardeşim miydi?" dediğinde başımla onayladım. "Evet, öyleymiş. Telefonunda Beyza'nın numarasını gördüğümde fark ettim, bilmiyordum."

Beyza'yı öylece bırakmamam gerekiyordu.

"Güzel bir haber için çağırılıyoruz ve şu olanlara bak, neler oluyor burada," diye bağırdığında ürkmüştüm. "Bana her şeyi detaylıca anlat."

Ne kadarından bahsettiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sanırım hakkımızda verilen evlenme kararını neden verdiklerini açıklamalıydım.

"Törede berdel, kan akmadan yapılan namus temizliğidir. İki ailenin karşılıklı kız alıp vermesidir. Ben evlenmeyi kabul etmedim ve berdel bozuldu. Böyle olmasını, Beyza'ya zarar vermelerini istemezdim," dedim.

"İstemezdin ama olasıydı ve oldu. Düşüncesizliğin kardeşimin hayatına mâl olursa, o tetiği çeken şerefsiz kadar en az sende bunun bedelini ödersin."

Beyza'ya hiçbir şey olmayacaktı, aksi durumda vicdanımla boğuşup kaybeder, mahvolurdum. Beyza kurtulacaktı, yaşamak zorundaydı.

Kaya'nın ani manevrasıyla döndüğümde hastaneyi görmüştüm. Arkasından koşarak hastaneye girdim. Beyza'nın yerini öğrenip merdivenlerden çıkarken ona yetiştim.

Üst katta ağabeyimi gördüğümde duraksadım, koridoru baştan sona turluyordu. Diğer tanıdık yüzleri görmem uzun sürmedi. Herkesin bana olan öfkesini tahmin edebiliyordum.

Kaya'yı annesi, babası ve bir adamla sarılırken gördüm. Hepsinin telaşı yüzünden okunuyor ve ağlayan birkaç kadın vardı. Kötü düşünceler bir bir aklımdan geçmeye başlarken kendimi hissedebileceğim en berbat durumda hissediyordum.

"Senin yüzünden oldu!" Başımı kaldırıp bana doğru yaklaşan sese baktığımda yüzüme sert bir tokat gelmişti, annemden.

Kimsenin duyamayacağı şekilde "evladımı toprağa verecektim az kalsın," dedi.

Şu an içerde canıyla boğuşan bir başkasının evladı umurunda değildi.

Yanan yüzüme elimi tuttuğumda "bencilliğimi senden almışım, onun için buradayız," dedim.

Dedem beni duymuştu, tam elini kaldırdığında Kaya tutmuştu.

"Yeter, gidin başka yerde tartışın," diye bağırdığında uzaklaşmıştım. Kaya'nın yanında ki adam "herkes çok stresli şu an, dikkatli ol" diye uyardı. Herkes patlamaya hazır bomba gibiydi ve gözler benim üzerimdeydi. Bir suçlu aranıyordu, o da hazırdı.

"Sen kimsin?" diye sordum. Geçerken uğramış gibi bir havası vardı, herkesin aksine rahat gözüküyordu.

"Ben Beyza'nın ağabeyiyim, sende şu kaçan kız olmalısın,"dedi kaşlarını kaldırıp beni süzerken. Kaya'ya baktım, Beyza bir ağabeyi daha olduğundan bahsetmemişti.

Kaçan kız. "Bu şekilde tanınmayı istemezdim," dediğimde Kaya geldi, babasıyla konuşuyordu.

"Hayati tehlikesi yok, kaçarken belinden vurulmuş, kurşun sıyırmıştır olmalı."

Bunu duymamla derin bir nefes almam bir oldu.

"Fakat ameliyathaneye gireli saatler oldu gibi hissediyorum," diyen annesine baktım. "Neden hala çıkmadı Sadık Bey?"

"Dur bakalım Hanım, hemen telaşa verme ortalığı. Dua edip bekleyeceğiz başka çaremiz yok."

Dediği gibi sadece beklemiştik fakat saatler geçmiş, birkaç hemşirenin koşuşturup bize hiçbir şey söylememesi dışında bir şey olduğu yoktu.

Saat gecenin yarısı olmuş, dedemler eve gitmiş kalabalık biraz olsun dağılmıştı. Beyza'nın ailesinin dışında ağabeyim ve ben kalmıştık.

Adının Çağrı olduğunu duyduğum Kaya'nın kardeşi kahve getirmişti. Yirmili yaşların ortasında olan Çağrı, Kaya'dan birkaç yaş küçük gösteriyordu.

Teşekkür edip aldığımda Çağrı boş kalan koltuğa, yanıma oturmuştu.

"Korhan'la Beyza'nın görüştüğünden haberin var mıydı?" diye sordu düşünceli bir sesle.

"Hayır," dedim iç çekerek. "Yedi yıl önce ailemle bağımı kestim."

Halam ile telefondan görüştüğüm oluyordu, bu daha çok hal hatır sormak içindi, diğerleri hakkında merak ettiğim bir konu olmuyordu.

Koridordan gelen Kaya'yı gördüğümde ne kadar bitkin gözüktüğünü fark ettim. Yorgunluğunun sebebine artı olarak onun da uzun yoldan gelmesiydi. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkama ihtiyacı hissedip ayağa kalktığımda, dikkatim Çağrı'yla olan konuşmalarına kaydı.

"Babam Beyza'yı verdiğinde Beyza'nın istemediğini anlamıştım ama başkası hiçbirimize söylemedi. Kabul etmiyor ama Delfin'in haberi olduğunu düşünüyorum."

Çağrı'nın sözleri üzerine Kaya'nın yüz ifadesi sertleşmişti. "Neyse ne, Beyza'nın rızasını almanız gerekti."

Kaçmalarının sebebi netleşmişti. Beyza babasının kararı üzerine ağabeyimi sevdiğini söyleyememiş, son çareye başvurmuştu.

Gözkapaklarımın kapanma isteğiyle lavaboya ilerledim. Yüzüme su çarptığımda, ayna da iki kata çıkmış gözaltı torbalarıma baktım. Hiç bu kadar berbat görünmemişlerdi. Uzun bir gece olmuştu ve bitmek bilmiyordu.

Pişmandım, Beyza sağ salim ameliyathaneden çıkıp uyandığında ilk işim ondan özür dilemek olacaktı. Sonrasında ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu, umudum Beyza'nın anlattığı gibi olmasıydı. Şu an ki tek isteğim kimsenin kılına zarar gelmeden bu işin içinden çıkmaktı.

Koridordan sesler geldiğinde çıkıp sese doğru yürüdüm. Haykırışların kaynağı Kaya'nın annesiydi.

"Nasıl olur bu doktor bey, mümkün müdür?" diyen Sadık Ağa'nın sesinde umutsuzluğun ötesinde çaresizlik vardı. "Elden bir şey gelmez mi?"

"Bekleyip göreceğiz, geceyi hastanede geçirmenize gerek yok, gidebilirsiniz."

"Benim kızım artık tekerlekli sandalyeye mi mahkum kaldı, daha yürüyemeyecek öyle mi?"

"Bunun sorumlusu elbet cezasız kalmayacak Sadık Ağa, şüpheye düşmeyesin."

Sesin kimden geldiğini bilmiyordum, sesler artık netliğini yitiriyordu. Dizlerime ağır gelen bedenim ayakta durmak için daha fazla direnemedi. Beyza'nın burada olmasını engelleyebilirdim, her şey benim elimdeydi.

Kendim düşmemek için onu, o çukurda yalnız bıraktım. Geri döndüğümde her şey için o kadar geçti ki, şimdi Beyza için elimden hiçbir şey gelmezdi.

Bu duygu, tamamen suçluluk duygusuydu. Konaktan kaçarken Beyza'nın benden yardım dileyen bakışları gözümün önüne geliyordu. Gitme diye yalvarırken, ben arkama bile bakmadan kaçıyordum.

Berbat bir durumdaydım, daha kötü başıma ne gelebilir derken bataklık beni iyice içine çekiyordu.

Suçsuzdu, suçsuzdum lakin beni kolumdan tutup kaldıran el ölümüme götürdüğünü de biliyordum. Cezasız bırakmayacaklardı.

Beni hastaneden sürükleyerek arabaya bindiren adam Beyza'nın ağabeyi, Kaya'nın ta kendisiydi.

"Hükmün çoktan verildi, ölümün benim elimden olacak Berçem Ahu." 

Continue Reading

You'll Also Like

2.7M 85.7K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı?
747K 33.4K 19
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
6M 196K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
1M 34.4K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!