Benden Kaçamazsın!

By gumballpsikopat

14.7M 569K 274K

"Benden uzak dur... lütfen!" dedim ağlamaklı sesimle. Dudaklarındaki acı gülümsemem içimi burktu. Ama ondan k... More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Ateş Yılan
Instagram
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22 -PART 1-
Bölüm 23 -PART 2-
Gelecek BÖLÜMLERDEN Kesit
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Duyuru!
Kitap kapağı
Bölümler karışmış
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53 -Otel Part 1-
Bölüm 54 -Otel Part 2-
Bölüm 55 -Otel Part 3-
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 60 -Toplanma Part 1-
Bölüm 61 -Toplanma Part 2-
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68

Bölüm 59

165K 7.3K 4.3K
By gumballpsikopat

Multi: Sinan (Arzu=Azra'nın kardeşi)

Ateş yanımda derin bir uykudaydı. Bana sıkıca sarılmış, başını boynuma gömmüştü. Rahat bir yerde uyuduğunu biliyordu.

Ben ise uyuyamamııştım. Belki Rüzgar ile arasını düzeltmek istememdendi veya ortamın çok sıcak olup Ateş'in de bana sımsıkı sarılmasıydı.

Tavana boş boş bakmaya başladım. Rüzgar ile Ateş'in aralarını düzeltilmesi gerekiyordu ve bunu yapacaktım.

Bir şeyler düşünmeye çalıştım.

Oyun gecesi olsa acaba düzelir miydi?

'Aynen, Rüzgar ile Ateş Monopoly oynayacak, aynen' dedi iç sesim. Bunu kıkırdamak istesemde kendimi tuttum. Ateş birkaç gündür uyumuyordu zaten, bir de şimdi onu kaldırmak salaklık olurdu.

Başka bir şey düşündüm. Belki, yemeğe çıkardık?

Çift yemeği! Yasemin, ben, Rüzgar ve Ateş. Nasıl fikir ama?

'Yasemin ile Rüzgar'ın arası bozuk' dedi iç sesim bana durumu hatırlatarak. İç çektim. Ne yapabileceğimi gerçekten bilmiyordum ve içime sıkıntı doğmuştu.

Gözlerimi kapattım, belki uykuya dalmaya çalışırsam aklıma bir fikir gelebilirdi. Sonra gözlerim fal taşı gibi açıldı, aklıma gelen fikirle sırıttım.

"O bakışını beğenmedim" dedi boğuk bir sesle.

Korkuyla çığlık attım. Parmağımı damağıma götürüp başımı geri attım. Bu sırada Ateş yüzünü buruşturup yüzünü yastığa gömmüştü.

"Ne çığlık atıyorsun kızım?"

"Ya sen uyuyordun ama!" dedim, kalbim hızlı bir şekilde atarken yüzünü bana döndü ve huysuz bir şekilde söylendi.

"Mal mal hareket edersen tabi beni uyandırırsın" dediğinde kaşlarımı çattım. "Sensin mal!" dedim ve elinden kurtulmaya çalıştım, onu etkilememiştim bile. Ellerini daha da sıklaştırıp belimi sardı.

"Mal mı?" dedi gülerek. Başını sırtıma koymuş ve gülmüştü.

Gece olduğu için yanaklarımın kızarıklığını gizleyebilirdim. "Bana mal diyecek kadar yürek yemişsin ha?" dediğinde yüzümü buruşturup ona döndüm.

Yüzlerimizin arasında birkaç santim vardı.

"Yürek değil bu, bana bir şey yapamazsın" dedim bilmiş gibi. Ateş kaşlarını kaldırdı ve alayla yüzüme baktı.

"Öyle mi düşünüyorsun?" dedi, sesindeki sinsilik hoşuma gitmedi. Yutkundum.

Bakışlarımı ondan çekip arkasındaki duvara baktım.

"Ev-evet" cevabımı beğenmemiş gibiydi, hafif kalktı ve üstüme eğildi.

Gözlerim kocaman açıldı, "Yaparsan çığlık atarım ve bu evden kaçarım"

Ateş eğlenen bir ifadeyle baktı, "Peki korumalar?" dedi, konuşmaya devam ettim. "Korumalara dedodarant sıkarım ve evden kaçarım. Sonra caddede koşarım, sonra yardım diye çığlık atarım. Otostopta çekerim, polise giderim. Seni ihbar ederim, sonra seni yakalarlar ama üzülürüm. Ağlamaya başlarım sonra da Yasemin'e gider ve dertleşirim"

Bu düşünmeden söylediklerimi Ateş dinlemişti. Başını tekrar yastığa koydu. "Üstüne bir mont al bari, üşürsün"

Şaşkınca baktım, "Pardon? Evden gitmemi mi istiyorsun?" dedim sinirle. Ateş yüzünü buruşturdu, "Cırlama kızım!"

Yataktan kalktım ve kollarımı göğsümde kavuşturdum. "İyi o zaman gidiyorum" dedim. Ateş hareket dahi etmedi ve bana kıçını döndü.

Kıçını döndü.

Kıçını döndü!

"İyi, bir daha beni nah görürsün" dedim, odadan çıktım. Arkama baktığımda onu göremedim, arkamdan gelmemişti. Sinirden ellerimi yumruk yaptım.

Sonra nasıl buraya geldiğimi çözmeye çalıştım, bana bir şey yaparsa kaçarım demek istemiştim ve sonra beni evde istemediğini anlamıştım.

Kafa karışıklığı ile aşağı indim. Ortalık sessizdi.

İyi bari, dedim ve ev kapısını açtım.

Bahçedeki adamlar direkt bana bakınca yutkundum. "Merhaba" dedim ve gülümseyerek kapıyı kapattım.

Demek ki gidemezmişim.

Üff, saçma salak bir şekilde davrandığımı fark ettim. Zaten hava soğuktu, dışarı çıkmama gerek yoktu.

Mutfağa girdiğim anda bir yanık kokusu burnuma geldi. Yüzümü buruşturdum ve camı açtım. Yasemin üzgündü ve yemek yapmaya çalışmıştı ama dikkati dağınık olduğu için yemeği yaktığını fark etmemişti. Hala daha yanık kokusunun olduğunu fark etmemişti herhalde.

Bir anda üşüdüğümü fark ettim. İçeri geçtim ve hırka aradım fakat yoktu, odadan almayı düşündüm fakat Ateş'in uyuması gerekiyordu. Yorgundu, onu tekrar rahatsız etmek istemiyordum.

Sonra Ateş'in montunun askıda olduğunu fark ettim. Hızlıca üstüme geçirirken ne yapabilirim diye düşündüm.

Birkaç gündür kitap okumadığım geldi aklıma. Gülümseyerek salondaki kitaplığa gittim ve gözüme çarpan ilk kitabı aldım.

Aşk ve Gurur

Yavaşça yukarı çıkarken hızlıca odanın eşiğinden baktım. Ateş uykuya dalmıştı. Buna gülümsedim ve ben de yavaşça terasa çıktım.

Hava soğuktu, çıkmama gerek yoktu demiştim ama sessiz ve beni zinde tutan bir yerde kitap okumak istiyordum.

Ayağımdaki kalın çoraplarla birlike terasa girdim, hava biraz aydınlanmaya başlamıştı.

Terasa baktım ve küçük bir yer aradım, küçük bir sağanlığın arkasında bir yer vardı. Birisi orada olsa bile fark etmezdim herhalde.

Yavaşça oraya gittim ve oturdum. Monta iyice sarılırken güneşi arkama almaya çalışarak kitabın ilk sayfasını açtım.

Birkaç saat okuduktan sonra uykumun geldiğini fark etmedim bile, başım arkaya doğru düşmüştü ve uykuya dalmıştım.

*

Yazardan

Ateş kızın odadan çıkışına baktı, sinirli bir şekilde çıktığını görünce gülümsedi. Sonra bu kızın gitmeye çalışacağı aklına gelince hızla yataktan kalktı ve camdan bahçeye baktı.

Kapıyı açtığı anda bütün korumaların ona baktığını hissedince gerildi, ama eve girdiğini görünce gülümsedi.

Sinirli hali bile çok sürmüyordu bu kızın, aşağıda olduğunu bildiği için rahat bir şekilde yatağına dönmüş ve uyuya kalmıştı.

Haftalardır bu kadar uzun uyumamıştı adam. Gözlerini açtığı zaman güneşin odaya girdiğini gördü. Hızla yataktan kalkarken Beste'nin yanında olmadığını gördü.

Kaşları çatıldı, üstüne yerdeki tişörtünü geçirdi. Odadan çıkarken içine bir sıkıntı doğmuştu.

Hızla aşağı indiği zaman Yasemin kahvaltılıkları hazırlıyordu. Dün konuştukları gibi kız kafasını dinlemek için birkaç günlüğüne izin istemişti. Fakat yine de kahvaltılıkları hazırlamayı unutmamıştı.

"Günaydın" dedi Yasemin.

Ateş kafasını salladı ve salon baktı, Beste'yi görememişti. "Beste nerede?" diye sorduğunda Yasemin omuz silkti.

"Onu göremedim... Ben şimdi çıksam olur mu? Benim için Beste'ye selam söyleyin. Geldiğimde ondan özür dilerim" dediğinde Ateş'in kaşları çatıktı. Kafasını salladı.

Ateş hızla mutfağa girdi ve açık olan camı gördü, akşam camı kapattığını çok iyi hatırlıyordu.

Yasemin çıkmadan önce hemen ona yetişti.

"Camı sen mi açtın?" diye sordu sert bir sesle. Yasemin gerildi, adamın bu kadar sinirli olmasına anlam verememişti.

Yasemin başını hayır anlamında salladı. "Hayır efendim, koku gitmediği halde çok yorgundum o yüzden hemen uyumuştum" dedi.

Adamın kalbi ağrımaya başlamıştı. Boğazındaki düğümü yok saydı. "Tamam sağol Yasemin, git biraz dinlen. Hak ettin" dediğinde Yasemin başını salladı ve evden çıktı.

Adam evdeki her odaya baktığında Beste'yi görememişti. Kalbi her zamankinden daha çok ağrımaya başlamıştı.

Hızla mutfağa gitti ve cama baktı. Beste'nin geçebileceği boyuttaydı. Kapıdan geçemediği için camdan mı çıkmıştı?

Salak saçma bir konuşma yüzünden gitmemişti değil mi?

Adam gözlerini kapadı ve sakinleşmeye çalıştı. Ama yapamadı. Masayı yere devirdi, yere düşen kahvaltılıklar ve tabaklar kırılırken Ateş'in siniri geçmiyordu.

Evden hızla çıktığında korumaların hepsini gebertmek istiyordu, onu görmemiş olmaları imkansızdı. Kaçması imkansızdı!

"Beste'yi gördünüz mü?" dedi kükreyerek, korumaların hepsi gerilirken aralarından bir tanesi konuşmayı becerdi.

"En son kapıda gördük efendim, ama sonra içeri girdi"

Ateş ellerini saçlarından geçirdi, gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı. Nereye gittiğini çözmeye çalışıyordu.

Yan eve gitti, kapıyı kırarcasına çaldı.

Gürkan uykulu bir şekilde açtı. "Ne oldu?" dediğinde Ateş sinirlerine hakim olmaya çalıştı. "Beste burada mı?"

Gürkan'ın kafası karışmıştı, "Hayır değil, neden?" diye sorduğunda Ateş cevap dahi vermeden diğer eve geçti.

Açan kişi Yağmur'du, uykulu bir şekilde sordu. "Abi ne oldu?" dediğinde abisi kardeşine baktı. Sakin olmaya çalıştı, kardeşini korkutmak istemiyordu.

"Beste burada mı?"

Yağmur başını iki yana salladı, "Bir şey mi oldu? Kavga mı ettiniz?" dediğinde Ateş gözlerini kapattı. Yağmur abisine sımsıkı sarıldı.

Olanları duyduğunda ne demesi gerektiğini bilmiyordu bile. Beste'nin böyle bir sebepten dolayı kaçtığını zannetmiyordu. Belki çalışmış olabilirdi ama evden gidebileceğini düşünmüyordu.

*

Birkaç saatlik aramanın sonucu Beste'yi hala bulamamışlardı. En son çare olarak Can'ın evine gitmişlerdi.

Can kapıyı açtığında üstünde zebra kıyafeti vardı. "Bu benim pijamam, yargılamayın" dediğinde kimsenin umrunda değildi.

Beste'nin kayboluşu bütün İzmir'i aramalarına sebep olmuştu, ama yoktu! En sonunda Arzulara da uğramışlardı fakat yoktu.

'Sıçtın kızım, Ateş seni bulduğunda... Düşünmek bile istemiyorum' dedi Arzu içinden.

Sinan bile endişelendiğinde durumun kritik bir şey olduğunu düşünüyordu. Ne yapması gerektiğini düşnüyordu.

Beste'den

Aniden uyandım, nasıl uyuduğumu düşünürken güneş batmak üzereydi. "Çüş" dedim kendi kendime, o kadar da uyumuş olamam değil mi?

Kitapta kaldığım yere baktım. Kitabı beğenmiştim, ama Darcy'nin biraz daha hızlı olması gerektiğini düşünüyordum. Ne kadar da çok seviyordu! İçim mutluluk ile dolmuştu okurken.

Biraz daha okumayı düşündüm fakat boynum tutulmuştu. Karnım da guruldayınca kızardım, keşke burada kitap okumadan önce bir şeyler yeseydim dedim içimden.

Monta sarıldım, o sırada hapşurdum.

Burnumu çektim, "Salak mısın Beste? Bu soğukta terasa mı çıkılır?" dedim ve tekrar burnumu çektim.

Kitabı kapatırken bir anda üzüldüm.

Ateş beni uyandırmaya dahi gelmemişti, gerçekten benim gitmemi mi istiyordu? Belki o da uyuya kalmıştır diye içimden geçirdiğim zaman onun benim kadar uykuyu sevmediği geldi aklıma.

Gözlerim doldu, gerçekten beni sevmiyor muydu?

Beni aramaya bile gelmemişti bile! Gözlerimden akan yaşları sildim ve burnumu çekerek ayağa kalktım.

Her yerim tutulmuştu, belimi çıtlattıktan sonra kitabımı alarak aşağı inecekken evin kapısının sert bir şekilde açıldığını duydum.

"Yok lan Yok!" Ateş'in kükremesi içime işledi ve korkuyla titredim. Eve birkaç kişinin daha girdiğini duydum.

"Çok uzağa gitmiş olamaz" dedi Emre soğuk bir sesle. Küçük bir gümbürtü duydum, bir şeyler devrilmişti.

"Hiçbir yerde yok, uzağa gitmemiş ise nereye gitmiş olabilir?" dediğinde gözlerim faltaşı gibi açıldı.

'Nolur benden bahsetmiyor olsunlar!' dedim içimden.

"Abi sakin ol, hani otogara da gittik, havalimanına da. Öyle bir kız görmemişler. Kamera kayıtlarına bile baktık. Beste büyük ihtimal İzmir içinde"

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bence ben aşağı inmeyeyim, ha?

Korkudan mideme kramplar girmişti. Dudaklarımı ısırdım, aşağı inip beni azarlamasına kendimi hazırlamaya çalıştım.

Derin nefesler alırken tanıdık bir ses duydum. "Ya bir yere gitmemiştir, sakin ol biraz. Kafa rahat olsun"








Sinan'ın sesini duymamla ağzım açık kaldı, ne yapmışım ben böyle? Ateş beni bulmak için İzmir'i aramış.

Sonra içim bir anda ısındı, 'Aww benim için İzmir'i aramış' dedim kendi kendime. Sonra bir anda buz kesildim.

Benim ağzıma sıçtığı zaman görürdüm ben 'Aww'ı.

Terası açtım, yavaşça içeri girerken kapıyı kapadım. Merdivenlerden sessizce indim. Koridorda yavaşça yürüdüm ve merdivenin başında durdum.

Gerçekten bunu istiyor muydum?

'Salak mısın kızım? Aşağı in işte, belki ağzına sıçacak ama yapabileceğimiz bir şey yok' dedi iç sesim.

Sonra aklıma teras geldi, beni aramamış mı ki evde? Sonra o küçük sağanlığın arkasının görülmediğini hatırladım.

"Ayy" dedim sessizce, sıçtım ya ben. Bir de kaç saattir uyuyordum. Aman Allah'ım! Lütfen beni çok öldürmesin.

Yavaşça merdivenlerden inerken tartışmalı bir kavga sürüyordu.

Beni ilk gören Sinan'dı, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Bunu fark eden herkes bir anda bakışlarını bana çevirdi.

Yutkundum, ezildiğimi hissettim. Bir an geri geri çıkmayı düşündüm. Veya uyuyakalmışım, deyip gülüp geçeriz diye düşündüm.

Ateş'in yüzündeki ifade beni çok korkutuyordu. Beni öldürüp aslanlara yem edecekti, bunu tahmin ediyordum.

Can gerilimi fark etmiş gibiydi. "Çişim geldi" dedi sıkıntı ile. Yağmur ona gözlerini devirdi ama yan yana duruyorlardı, birbirlerini ne kadar özlediklerini fark ettim.

"Çıkın evden" dedi Ateş sakince. Bazıları ikiletmeden çıkarken bazıları tereddütteydi. "Ateş abi, biraz sakinleştikten sonra mı konuşsanız?" dedi Öykü.

"Çıkın lan evden!" diye kükredi Ateş, merdivenin başlığını sıktım.

Evden çıkarlarken elimdeki kitabı yere düşürdüm.

Ateş bakışlarını kitaba dahi götürmedi.

"Neredesin sen?" diye sordu, fırtına öncesi sessizliği normalde severdim. Şimdi ise korkudan dudaklarımı dişliyordum.

"Terastaydım, uyuyakalmışım" dedim. Ateş ifadesiz bir şekilde bana bakmaya devam etti. Devam etme isteği hissettim.

"Sen uyuyamıyorsun diye yanına gelmemiştim, sonra da kitap okumak istediğim için yukarıdaki küçük sağanlığın arkasına gittim. Biraz okuduktan sonra uyuyakalmışım" dedim ve hapşurdum.

Ateş uzun bir süre bana baktı. Sonra kükredi.

"Senin keyfin yüzünden nasıl bir acı çektim biliyor musun sen?" dedi. Ellerini saçlarından geçirirken merdivenin başlığını iyice sıktım.

"Ama ben kaçmadım ki" dediğimde Ateş derin bir nefes aldı.

Bana doğru hızla gelirken kaçmayı düşündüm. Gözlerimi kapadım, "Lütfen çok öldürme Ateş" dediğim sırada bana sımsıkı sarıldı.

Başımı göğsüne bastırdı ve beni hiç bırakmayacakmış gibi sardı.

"Salak konuşma yüzünden kaçtın zannettim" dedi, sesindeki titremeyi hissettim. Bana bakmadı ve saçlarımı kokladı.

Başını boynuma gömdü.

"Kaçıp gittin ve bir daha beni göremezsin dedin. Bu salak konuşma için gittin zannettim" dediğinde gözlerim dolmuştu.

"Özür dilerim, seni üzmek istemedim" dediğimde derin bir nefes aldı. Belimden tuttu, daha fazla gücü yetmiyormuş gibi yere oturduk.

Bana sımsıkı sarıldı, uzun bir süre boyunca öyle kaldık.

Ateş yanaklarımı öptü, sonra dudaklarımı.

"Bir daha-" dedi boğuk sesiyle, "Bir daha nereye gidiyorsan git benim haberim olacak. Anlaşıldı mı?" dediğinde güldüm.

"Tuvalete giderken bile mi?" dediğimde sert ifadesi ile gülmemi kestim. "Evet" dedi kesin bir sesle.

Yutkundum ve başımı eğdim, "Her yeri söylemem canım" dedim kendi kendime. Parmağı ile çenemi okşadı.

Başımı kaldırdım ve göz göze geldik. Masmavi gözleri rahatlamış gibiydi. O sinirli halinden çıkmıştı, rahattı.

"Söylemezsen seni nereye gidiyorsan git takip edeceğim"

Buna güldüm, "Yok artık" dedim ama keşke demeseydim.

*

"Ateş git!" dedim. Sıkıntı ile ayaklarımı birbirine vuruyordum. Ateş ise omzunu silkti. "Hadi işini hallet bekliyorum"

Tuvaletin önünde kavga ediyoruz. Gerçekten beni takip edeceğini düşünmemiştim.

"Ateş, tuvaletimi yapacağım. Sesleri duymanı istemiyorum" dedim utanarak. Ateş kahkahasını fırlattı. "Kulaklarımı kapatırım, hadi işini hallet. Bekliyorum"

Ellerimi yanaklarıma bastırdım, "Saçmalamaya başladın ama!" dediğimde kararlı bir şekilde beklemeye devam etti.

Oflayarak kapıyı yüzüne çarptım. "Çüş Ateş, çüş!" dedim.

"Daha kulaklarımı kapatmadım güzelim" dediğinde gözlerimi devirdim. Birkaç saniye sonra sesi geldi. "Gözlerini oyarım, bana gözlerini devirme" dediğinde tüylerim diken diken oldu.

"Ya nasıl bildin! Ayy, bir daha yapma" dedim ve silkelendim. Böyle şeyler demesi, hareketlerimi bilmesi beni korkutuyordu.

İşimi hallettikten sonra ellerimi yıkayıp kapıyı açtım.

Ateş kulaklarını kapamış, arkası dönüktü.

Ne kadar söylemese de korktuğunu hissetmiştim, gitmemden korkmuştu. Arkadan ona sarıldım ve gülümsedim.

Ellerini kulaklarından çekip kollarıma götürdü, kollarımı açtı ve arkasına döndü. Ona gülümserken Rüzgar ile Ateş'i nasıl barıştırmam gerektiğini bulmuştum.

Üniversitedeki arkadaşları ile tekrar birleşmelerini isteyecektim. Belki güzel anıları gelirdi.

Ateş şüphe ile bana baktı, "Ne düşünüyorsun?" dediğinde kıkırdadım. "Hiçbir şey" dediğimde tek kaşını kaldırdı.

"Umarım beni rahatsız edecek bir şey değildir" dediğinde omuz silktim.

Çok eğlenecekti, biliyordum.

Continue Reading

You'll Also Like

666K 30K 18
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
1.6M 53.7K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
922K 52.8K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
6M 194K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...