İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak G...

Par 95busra

183K 16.2K 19.6K

~ Wattys2018 Dünya Kuranlar Kategorisinde Kazanan ~ ° ° Gerçekle büyünün r... Plus

KOKU
Bitiş ve Başlangıç -Ekin-
Ritüelden Gerçeğe -Ekin-
Bir Garip Cüce -Ekin-
Keskin Kalem -Ekin-
Rüya Büyüsü -Ekin-
Çelişki -Ekin-
Raks Eden Silüet -Ekin-
Kutudaki Girdap
Huke ve Neviğga -Ekin-
Sızıntı Rüya -Ekin-
Düşman Fısıltılar -Ekin-
Gösteri Zamanı -Ekin-
Öfkenin Sesi -Gliondel-
Denizin Çığlığı -Ekin-
Tearin -Aramir-
Madenler ve Cüruf -Gliondel-
Biletsiz Yolcu - Ekin -
Elfler ve İnsanlar -Yiğit-
Geçmişin Anıları -Aramir-
Tuhaf Bir His -Öykü-
Beklenmedik Karşılaşma -Ekin-
Tuzlu Anlaşma -Aramir-
Çekirdek Ekip -Ekin-
Geçit -Ekin-
Zerreler -Ekin-
Cevapların Peşinde -Ekin-
Ziyaretçiler -Perta-
Issız Koridor
Feröz -Ekin-
Kahin -Gliondel-
Böğürtlen Lapası -Ekin-
Tekinsiz Yaratık -Efe-
İmanho Sırrı - Gliondel -
Tırtıl Uyuşukluğu - Gliondel -
Elf Cinleri - Efe -
Siyah Parşömen -Aramir-
Üreyen Kii'fa -Aramir-
Suç Legosu -Ekin-
Minyatür Sörfçü -Gliondel-
Sis Dallar - Gliondel-
Ölü Yalan -Çetin-
Tombulfokurlar -Aramir-
VızPır Kovan -Ekin-
Pürüzlü Parçalar -Ekin-
Ok dürtüsü -Ekin-
Çalılardaki Gen -Gliondel-
Ölümün Şarkısı -Ekin-
Son Söz
İkinci Kitap

Kabarcık Dansı -Aramir-

1.1K 142 96
Par 95busra


Suvilla

Suvilla Feylanord, kökeni Finrol'a dayanan pek çok orman elfine kıyasla nezaketten ve incelikten yoksundu. Şık elbiseler giyer, hareli pelerinler takar ve çiçeksi kokular sürünürdü. Engin denizlerin geceleri büründüğü vahşi renge sahip saçını muntazam tarar ve süt beyazı tenini polen şurubuyla yıkardı. Yine de tüm bu görünenlere rağmen, içindeki zalim dürtüler bir yolunu bulur ve ortaya çıkardı; kimi zaman gözlerindeki tehlikeli bir pırıltıyla kimi zaman ise neşeden yoksun ve tüm odayı çınlatan kahkahası ile.

Aramir'in çift kanatlı kapıdan kuleye girdikleri vakit fark ettiği detaylar ise, beden titremesi ve atılan sarsak adımlardı. Mermer zemin topukların tıkırtısıyla dövülürken Suvilla hışımla merdivenlere yöneldi. Şeffaf pelerini bu sefer de elbisesiyle uyumlu olarak yeşil tonlarda parlıyordu.

"Ne yapıyorsun?" Aramir duygudan yoksun sesi ile Suvilla'nın arkasından bağırdı. Cevap gelmeyince başını bıkkınlıkla yan çevirip kardeşinin peşi sıra ilerledi. "Sana ne yaptığını sordum."

"Tutsak mı istiyor? Öyle olsun, ona istediği tutsağı vereceğim." Duvar taşlarına dokunduğu an yarıklardan sızan ışıklar meşalelere konup ortamı aydınlattı; şimdi prensesin öfkeli yüzü daha net görülüyordu. "Nesraka aptal ve düşüncesiz bir deniz elfi. Ziyafetlere ve dişilere düşkün olduğu kadar yönetim işlerine de iştahla saldırmalıydı."

"Okhinas gibi gösteriş budalası bir elfin oğlunun da aynı yolda ilerlediğini görmek hiç şaşırtıcı değil. Eline bir fırsat geçti ve bunu, yani bizi avcunda tutma hissini iliklerine kadar yaşamak istiyor." Beklemiş kan kokusu burun deliklerine ulaşınca Aramir istemsizce yüzünü buruşturdu; midesi kalkmıştı.

"Biliyorum ve ben de ona kiminle dans ettiğini göstermeyi arzuluyorum." Taş kapıya dokunan Suvilla bir anda ortaya çıkan onlarca kelebeğin arasından geçerek kara dikenlere girdi. Siyah kukuletalı pelerin giyen üç elf saygıyla önlerinde eğildi; duyulan tek ses kii'fala ait homurtulardı. "Rasin bilinç düzeyi en yüksek iki kii'fayı hazır etmeni istiyorum. Çetrefilli bir yolculuğa çıkacaklar." Suvilla kendisine en yakın duran kukuletalı elfin omzuna tatlılıkla dokunmuştu; şirin görünen ama şehvetli bir gülümseyişi vardı.

Standart bir yüze sahip olan Rasin bir süre sessizce bekledi; utandıysa bile yüzü kukuletanın karanlığı altında ustaca gizlenmişti. "Kii'falardan birinin ani tepkilerini büyük oranda kontrol altına aldık. Zihni bazı komutları algılayan bir düzeye geldi ancak bu özelliklere sahip ikinci bir kii'fa sunma şansım ne yazık ki yok." Ruh eğitici mahcup bir tavırla başını önüne eğdi.

"O zaman onu sersemleteceksiniz. Zihni tamamen boşalacak; ne ilkel dürtüler ne de vahşi duygular, hiçbiri olmayacak. Beni anlıyorsun değil mi Rasin?"

"Evet efendim ancak bunu çok kısa bir süreliğine sağlayabiliriz. Sonrasında kii'fa tekrar saldırganlaşacaktır." Rasin kıpırtısız bir duruşla bekledi; iki yanında bekleyen diğer ruh eğiticiler dilsiz bir cübbeyi andırıyordu.

"Böyle muazzam bir yaratığın sonsuza kadar uslu durmasını dileyemem zaten; bu onların tabiatları için oldukça acımasız olur."

İkili konuşmayı bir süre sessizce dinleyen Aramir daha fazla dayanamayarak araya girdi. "Sen delirmişsin. Kii'faları dizginleyemeyiz, onları tutsak olarak vermeyi nasıl düşünebiliyorsun. Ayrıca normal bir elf olmadıkları gün gibi ortada." Başını iki yana hayıflanarak salladı ve Suvilla'dan biraz uzaklaştı. "Bazen seni anlayamıyorum."

"Tearin'e kafa tutacak kadar aptallarsa ben de bu isteklerini onların burnundan getirecek kadar deliyim." Suvilla gözlerini irice açarak son kelimeyi baskın bir tonla dillendirdi. "Üstelik Nesraka kii'faları bilemeyecek derecede bu işlerden uzak. Onun şu an kafasını meşgul eden tek şey saçındaki halkaların nasıl göründüğü, buna eminim."

"Yine de," diye tekrar araya girdi Aramir. "Görünüşleri her şeyi ortaya koyuyor." Birbirine eşit aralıklı dört duvarla çevrili kafesleri işaret etti. Boğuk bir inilti duyuldu.

Kulağına hafifçe dokunan Suvilla hafif gülüşüyle yanağını kavislendirdi. "Tutsak elflerimize onları buradan sürerek zaten yeterince acı çektirmiş olacağız." Sahte bir ifadeyle gözlerini kırpıştırdı, uzun kirpikleri göz alıcıydı. "Bu başlı başına utanç verici bir hadiseyken bir de onları halka mal etmek istemem." Dudaklarını bükerek kardeşini süzdü ve ani bir hareketle tekrar ruh eğiticilere döndü. "Hazırladığınız iki kii'fayı elleri bağlı ve başlarından aşağı keten çuvallar geçirilmiş halde göl tarafına bekliyorum. Acele ederseniz sevinirim."

Göl ve kale arasında kalan birkaç yüz metrelik mesafe boyunca iki kardeş hiç konuşmadı. Suvilla tatlı bir melodi mırıldanıyordu, Aramir ise sadece düşünüyordu. Kii'faları gerçekten de öylece Tuz Denizi'nin ortasına salacaklar mıydı? Bu düşünce midesine kramp girmesine sebep oldu. İki tarafı da kıyaslarken buldu kendini. Deniz halkının en tehlikeli yerleri dişleriydi; en ufak bir ısırık bile sonsuz bir uykuya dalmanıza sebep olabilirdi. Uykuda savunmasız kalan vücut ya yosunlara yem olurdu ya da suyun altında nefes alımını sağlayan hormonun yok edilmesiyle soluksuz kalarak ölürdü. Üstelik karşı koymak için hiç şansınız yoktu; tek kurtuluş yolu suyun dışına çıkmaktı. Çıktığınız an tükürükle bulaşan efsundan kurtulur ve uyanırdınız, nihayet.

İçini dolduran nefesi sıkıntıyla dışarı üfledi; çünkü bu işin karşı tarafında bilinçsiz kii'falar yer alıyordu. Birden fazla ırkın ölü bedeninden alınan parçalar; rahmi andıran plesunra adında bir sıvıda kaynaştırılırdı. Vücutlarındaki çıkıntıların açtığı yaralar elfler için ölümcül olurdu; bu yaralar asla kapanmaz ve elfin tükenen direnci onun sonu olurdu. Tek bir çözümü vardı o da yapımı iki haftayı bulan karşı iksirdi: Faudka.

Faudka için kesin bir kural vardı; kii'fa yapımında hangi ırkın dokusu kullanıldıysa o ırkın kanı karışımda yer almalıydı. Suvilla şimdiye kadar dört ırkın dokusunu kullanmıştı: Elfler, elf cinleri, ejelfler ve insanlar. Elf cinlerinden asırlardır uzak duran dizekihaların ne yazık ki açık yaralardan bir kurtuluş yolu yoktu. Eğer Tuz Denizi'ne giderlerse bu, her iki taraf için de katliam olacaktı.

Sonraki on dakika boyunca Suvilla kendileriyle gelecek elfleri seçmeye çalıştı. Kafilenin hem çok güçlü olmasını istiyor hem de muazzam görünmesini arzuluyordu. Sonunda grubu tamamladığında ruh eğiticilerin önderliğindeki kii'falar çıkageldi. Elleri arkadan bağlıydı, tebeşir rengi vücutları boya özüyle normalleştirilmişti ve başlarına geçirilen çuvallar sayesinde iri kıyım elflere benzemişlerdi. Nesraka dikkatli incelemediği sürece onları diğer Tearin elflerinden asla ayıramazdı. Aramir nefesini tutarak bekledi.

"Güzel," dedi sözcüğü uzatarak Nesraka; küstah bir gülümseyişi vardı. Bronz tenini yalayan güneşe karşı yüzünü tutup bir süre ısındı; sonrasında Suvilla'ya iştahlı bir bakış attı. "Belki bu gece misafirimiz olursunuz prenses."

Suvilla dudaklarını yaladı ve "Deniz erkeklerinden hoşlanmam," dedi kısaca; gururlu duruşunda yoğun bir memnuniyet hissi seziliyordu.

Bozulduğu kızaran yanaklarından açıkça anlaşılan Nesraka sert bir hamleyle eşlikçilerine döndü. "Yosun taraklarını taktıkların emin olun," dedi ve beklemeksizin suyun altına daldı.

Kalkık kaşları eşliğinde Nesraka'nın çocuksu tavrını inceleyen Aramir kendisine uzatılan tarağı bir süre inceledi; dişleri tırtıklı midyenin dokusunu andırıyordu. En fazla ne olabilir ki, diye düşünerek tarağı sık saç tellerinin arasına geçirdi. Botunun ucuyla göl suyuna dokunmuştu ki ayağı su baloncuklarına dönüştü. Korkuyla kendini geri çekecekti ki sendeledi ve dengesini kaybederek göl suyunu boyladı. Bir anda vücudu tonlarca ağırlık tarafından sıkıştırıldı ama hemen sonra kalın halatlar tarafından çekiştiriliyormuş gibi esnedi. Garip bir histi. Her şeyi değişik bir mercekle görüyor gibiydi; şekiller kısalıp uzuyor ve bir anda her şey hiçliğe karışıyordu. Sonrasında görüntüler hızla geri geliyor ve Aramir'i tekrar sıkıştırıyordu. Kendisine saatler gibi gelen bir sürenin sonunda üzerindeki ağırlık kalktı ve çevreyi normal boyutlarında görmeye başladı.

Bir terslik vardı. Tuz Denizi'ne geçiş yapmışlardı evet ancak her yer Dizekihalar'ın çığlıklarıyla yankılanıyordu. Deniz halkının kapanmayan yaralarından akan yeşil sıvı ekşi bir kokuyla suya karışıyor ve çok da berrak olmayan suyu daha da bulandırıyordu. Algıları yeni yeni açılan Aramir, bir terslik var, diye düşündü yine. Geçiş vücudunu oldukça sarsmıştı; midesi bulanıyor ve başı dönüyordu. Güçsüz bedeniyle bir süre sürüklendi. Halat yosunlar birkaç Tearin elfini yakalamış ve teslim edecekleri deniz elfi gelene kadar onları sıkıca tutuyordu. Kii'falar ortada yoktu ancak Aramir ağrıyan başını avuçlarıyla sıkıştırarak bir tahminde bulundu. Geçiş kii'faları da sersemletmiş ve vücutlarındaki bu garip tepkilere dayanamayan garabet varlıkların vahşi güdüleri kontrolden çıkmıştı. Karşılarına çıkan her canlıya saldırmış ve onların tepki vermesiyle deniz, savaş alanına dönmüştü. Aramir ne kadar süre sürüklendiğini merak etti; oysa ki suya ilk giren o olmuştu. Dişli yosunlardan biri tıkırdayarak, dişlerini birbirine vuruyordu, önünden hızla geçtiğinde irkildi. Uyuyan bazı Tearin elfleri denizin engin derinliğine doğru sürükleniyordu.

Dişleriyle ortaya çıkan bir denizkızından ustaca sıyrıldığında reflekslerine şükretti; ancak zihni hala onu yavaşlatıyordu. Gözleriyle çevreyi taradı; Suvilla'yı bulup onunla birlikte güvenli bir yere çıkmalıydılar. Halat yosunlardan biri onu dürtüklediğinde hızla arkasına döndü; iç içe geçmiş pek çok yosunla burun burunaydı. Kimisi kalın kimisi ince ama hemen hepsi metrelerce derinliğe inecek kadar uzundu. Sakince salınıyorlardı. Çığlıklar duyuldu. Aramir yutkundu. Çığlıklar arka fonda bir tık arttı, Aramir tekrar yutkundu. Göz kapakları ne kadar ağırlaşsa da onları kapatamıyordu. Zihni yavaşça bir boşluğa sürüklendi. Önündeki çizgiler yosun muydu artık ondan bile emin değildi.

Sonunda çizgiler tıslamayı andıran bir fısıltı karşısında itaatle yana çekildi; uzaklardaki bir silüet halinde Kraliçe Rihen belirdi. Aramir'e doğru yaklaştıkça kötücül yüzü belli bir forma kavuşmuştu; siyah göz çukurları ve sayısız sivri diş. Bir müddet yosunları gibi sakinde takıldı. Sonrasında aklına aniden fesat bir duyum düşmüş gibi ağzı çarpıldı ve gerilen yüzünün haberini verdiği tiz bir çığlık attı. Yosuna dönüşen saçı arkasında dağılırken çevik bir hareketle öne doğru atıldı. Aramir gözlerini kırpıştırmaya çalıştı ancak kalbini tekleten kavrayışla hareket edemediğini fark etti. Tekrar tekrar yutkundu; dişler boynuna geçeceği an dev bir kabarcık Aramir'i içine aldı ve onu hızla oradan uzaklaştırdı. Yüzeye doğru çıkmaya başlamışlardı, derken Suvilla göründü; suyu sertleştirerek Rihen'e doğru fırlatıyordu. Kendisi de dev bir kabarcığın içindeydi; bir yandan da diğer eliyle Aramir'in kabarcığının yüzeye çıkmasına yardımcı oluyordu.

Aramir histerik bir gülüş çıkarmaya uğraştı. Kardeşi onu kurtarmıştı, şimdi sıra onu kurtarmaktaydı. Başını hızla iki yana salladı ve kendine gelir gibi olduğunda kabarcığı delmeye başladı. Delik oluşacağı sırada Suvilla öfkeyle kabarcığı salladı; yapma diyordu. Aramir kayıtsız bir şekilde delme işlemine devam edecekken göz ucuyla Suvilla'nın burgu yapan elini gördü ve el sertçe havalandığında yüzlerce minik kabarcık Aramir'e doğru süratle gelmeye başladı. Kabarcık içinde sıkışan ve kaçacak yeri olmayan Aramir, burnundan içeri dolan minik baloncukların havayı hapsetmesi ile nefessiz kaldı. Kısa bir süre boğuşsa da yeterli olmadı; bilinci kaçak bir hırsız gibi kuytu köşelerde kaybolmak üzere onu terk etti.

Nesraka

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

34.4K 2.6K 29
# WattpadFantasyTR Okuma Listesinde /'Sylvia, kasabaya ilk inişinde tanıştığı kişinin bir kara büyücü olacağını bilemezdi. Oysa büyücü onu bekliyordu...
3.5M 205K 61
Mizah #1 *Keşfedilmemiş Cevherler 2015 Genç Kurgu Birincisi *Wattpad'deki MBTI temelli ilk ve tek kurgu. *Paralel Odalar Teorisi; toplum tabularına...
84.4K 3.7K 31
Bir berdel hikayesidir.. Havin sevdiğinden ayrılırken nerden bile bilirdi evleneceği adamın kuzeni olduğunu herşeyden habersiz berdeli kabul etmişti...
66.1K 8.5K 35
Başlangıç: 18.06.2007 - Serinin ilk kitabı. Bir aydır merdiven altında uyanan Karsel, kuzeni İlge'nin gelmesiyle birlikte gizemli bir kutunun içine a...