Psi-Komik ☆düzenleniyor☆

Από gulcicek_li

5.3K 697 20.8K

Tek beden de birden fazla karaktere ne dersiniz? ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU. Psikoloji bölümünü bitiren bir ka... Περισσότερα

1B*
2B*
3B*
4B*
5B*
6B*
8B*
9B*
10B*
Sorular*
11B*
12B*

7B*

272 36 821
Από gulcicek_li

İlk Ölüm

Medyada ki şarkı Alan Walker Ignite şarkısıdır. Bölümün arasındayken şarkıyı açmanızı tavsiye ederim.

Bölümü beğenmeniz dileği ile💫

İyi okumalar.

*****

"Bir yere mi gidiyordun Safir?" dedi ürkütücü sesi ile. Şu an da, yemin ediyorum ki kalp atışlarım kliniğin dışından duyuluyordur.

Burnunu boyun girintime doğru yaklaştırırken nefesimi tuttum. "Gül kurusu... Kokun değişmiş Safir."

"N-ne?"

"Sana ne anlattı?" diye sordu derinden gelen sesiyle. Soluk alıp verişim artmıştı. "Korkma Safir. Sana zarar vermeyeceğim. Tabii bana sorduğum soruyu cevaplarsan."

"K-kim ne anlattı?"

Kahretsin! Kekeledim. Geriye çekilip yüzüme baktığında dudakları sinsice iki yana kıvrılmıştı.

"Sana ne anlattı diye sordum Derin Kılıç Uluğ. Kimden bahsettiğimi gayet iyi anladın."

Kılıç!

"Sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordum şaşkınlıkla. "Annemin soy ismini nerden biliyorsun?"

"Sorduğum..." durdu ve ellerini boğazıma yaklaştırdı. "Soruya... Cevap ver!"

"Bir şey anlatmadı," dedim korkuyla. Tüm gücümü kullanıp onu üzerimden yan tarafa attım. Hızlı davranıp kapıya yöneldiğimde tekrar kolumdan yakaladı.

"Yalan söyleme Safir. Şimdi bana doğruyu söyle. Deniz sana ne anlattı?"

"Bana..."

Kapı açıldı ve içeriye elinde iğneyle bir hemşire girdi. Kolumdaki sıkılaşan parmakları fark ettiğimde Efkar' a döndüm. "Söyle," diye tısladı.

"Senin oğlun olduğunu söyledi..."

Ben konuştuktan sonra yüz ifadesi bir an da değişti. "N-ne?" Kekeledi. Sert yapıya sahip olan Efkar Atas kekeledi. "N-ne dedi? Sana başka ne dedi?"

"Hayır. Söylemeyeceğim."

Nazlı benim yanıma gelip Efkar' ı benden uzaklaştırdığında, Efkar ondan ve diğer görevlilerden kurtulmaya çalıştı. Sakinleştiriciyi koluna enjekte ettiklerinde hareketleri yavaşlamaya başladı.

"Elbet... Sana söyleteceğim Derin Kılıç Uluğ. Elbet... Söyleyeceksin." Gözlerini kapatıp, kendisini serbest bıraktığında hemen onu yatağa yatırdılar.

Nazlı endişeyle bana yaklaştı. "Bir şeyin var mı Derin? Bir yerini acıttı mı? Canın yanıyor mu?"

"Yok... Yok ben iyiyim." Baygın Efkar' a baktım tekrar. "Hayır Efkar," diye mırıldandım kendi kendime. "Sana hiçbir zaman küçük Deniz ile konuşmalarımı söylemeyeceğim."

İçimden bir ses küçük Deniz' i daha çok göreceğimi söylüyordu.

***

"Elbise sana ait olan odan da Safir. Sen hazırlanırken ben aşağıda bekliyor olacağım."

Söylediklerini onaylayarak Karan' ın evinde ki, bana ait olan odaya gittim. En son geldiğimden bu yana odam değişmemişti. Aynıydı. Kırmızı ve siyah tonları.

Karan' ın evinde bana ve Ulus' a ait özel iki oda vardı.

Bunun sebebi ise...

Biz üçümüz ve ölen arkadaşımız diğerlerinden daha önceden beri tanışıyorduk. Ölen arkadaşımızı ise diğerleri tanımıyordu. Kendimize ait evlerimiz olsa bile kalmazdık. Çünkü kalacak olursak eğer Karan' ın evinde kalırdık. Diğer iki evi şu an da evsiz iki aileye kiraya vermiştik.

Karan' ın benim için ayarlattığı elbiseye bakıp sırıttım. Çok hoş bir elbiseydi. Gece kıyafeti gibi bir havası vardı.

Fazla zaman kaybetmeden elbiseyi giyip, makyaj masasının başına geçip, gözlerimi ortaya çıkaran koyu bir makyaj yaptığımda Karan aşağıdan bana seslendi.

"Safir!"

"Efendim?"

"Hadi ama. Babamlar çoktan yemeğe çıkmışlar. Ortaklar gelmiş. Ulus' larda öyle. Bir biz kaldık orada olmayan. Yani sanırım."

"Tamam be. Şimdi geliyorum."

Son olarak papatya özü barındıran bir parfüm sıkıp, çantamı aldım. Koşarak aşağıya indiğimde Karan beni kapının önünde bekliyordu.

"Çok güzel olmuşsun Safir."

"Teşekkür ederim kötü kral. Seninde bir giderin var yani."

"Hadi çıkalım artık. Abim aradı, ortaklardan biri gelmiş ama yeni ortaklar daha gelmemiş. Biz oraya gitmeden onlarda orada olmuş olur." Yüzümü buruşturduğumda sırıttı. "Doğru tahmin. Gelen ortaklar Toprak ailesi ama sorun etme. Sanırım Kayahan bu gece yemekte bulunmayacak."

"Sorunsuz olması dileği ile diyorum ve bu konuyu burada kapatıp arabaya biniyorum."

Ben ön koltuğa oturup, kapımı kapattığımda onun gülme sesini duydum. Bir kaç saniye sonra o da yanımda yerini aldı.

"Unutma Safir. Toprak ailesi ve diğer tüm ortaklar seninle beni sevgili olarak biliyor. Yeni ortaklarda öyle bilecek."

"Tabi ki de aşkım. Ben acil durum vakaları için buradayım," diyerek ona öpücük attım.

***

Yemek salonunun önünde durduğumuzda hemen arabadan indim. Benim ardımdan da Karan indi. Anahtarı valeye atıp bana kolunu uzattı. Gülümseyerek onun koluna girdiğimde "Toprak holdingine rol yapmaya hazır mısın sevgilim?" diye sordu.

"Ben doğuştan hazırım bebeğim," diyerek kıkırdadım.

Birlikte yemek salonuna girdiğimizde Karan beni Toprak holdinginin oturduğu masaya ilerletti.

"İyi akşamlar baylar ve bayanlar," dedi Karan gülümseyerek.

"İyi akşamlar Alabor," dedi Kayahan sırıtarak. "Bakıyorum da sevgilin ile gelmişsin." Hani bu mal gelmiyordu bu akşam?

"Sevgilin mi?" diye konuştu arkası bana dönük olan kız şaşkınlıkla. Kız bize baktığında şaşırma sırası bendeydi.

"Lavinya!"

"Derin abla! Ama... Ama siz..."

"Evet biz sevgiliyiz," diyerek sözünü kesti Karan acımasızca. Lavinya' nın gözleri dolar gibi oldu. "Derin abla..." dedi sesi kısılırken.

"Aaa Lavinya," dedim aceleyle. "Hadi gel seninle bir lavobaya gidelim. Sana bomba haberlerim var." Telaşlı bir şekilde onun koluna girip lavaboya çekiştirdim.

"Siz sevgili misiniz Derin abla?"

"Öncelikle şunda bir anlaşalım. Bana abla deme. Aramızda pek bir yaş farkı yok. Ve sevgililik olayı çok başka. Karan' ın ya da benim ortaklar ile yemeğimiz olduğu zaman sevgili olduğumuzu söylüyoruz. Çünkü ortaklar genellikle evlilik konusunu açıyorlar. Yaşımız ilerlediği için evlenmemiz gerektiğini düşünüyorlar. E Karan için haklılar tabi ama benim daha evlenmeme çok var."

Ben açıklama yaptıktan sonra Lavinya derin bir oh sesi çıkardı. Hınzırca gülümseyerek "Karan' dan hoşlandığını biliyorum Lavi. Bunu çok belli ediyorsun," dedim. Yanakları alev aldığı zaman bir kahkaha attım.

"Bunu ona söylemezsin değil mi Derin abla?"

"Bir daha abla dediğin an söyleyeceğim Lavi. Bunu aklına sok."

***

Bilinmeyen kişinin ağzından...

"Anlatmayacaksın, hiçbir şey bilmeyecek... Senden uzak duracak. Anladın mı beni?" diye gürledim sinirle. Benim öfkeme karşın o sırıtmasını daha çok büyültü.

"Anlatacağım, her şeyi bilecek ve benden uzak durmayacak. Anlamış mıyım seni?"

"Beni delirtme çocuk." Sakinleşmek için derin derin nefes alıp verdim. "Gereğinden fazla şey öğrendi. Öğrenmemesi gerek. O yüzden kapat şu çeneni ve otur oturduğun yerde."

"Bunun benim elimde olmadığını biliyorsun. Anlatmak istersem anlatırım. Bu konuda bana kimse engel olamaz."

Sinirle arkama dönüp odadan çıktım. Koridorda hızla çarptığım kapının sesi yankılanmıştı.

***

Derin' in anlatımından...

"Tatlılarımızı da yediğimize göre esas konumuza dönelim diyoruz, ne dersin Vahap?"

"Geçebiliriz," dedi Vahap abi. Karan' ın abisiydi. "Duyduk ki bizim şirketin diğer işi ile ortak olmak istiyormuşsunuz ama gönderdiğimiz sözleşmede ki bir kaç maddeye olumsuz yönde bakıyormuşsunuz. Biz sözleşmede ki maddelerin hepsinin uygun olduğunu düşünüyoruz."

"Aslında bu sözleşmeyi babam değil, ben kabul etmiyorum." dedi Kayahan.

"Peki ya neden kabul etmiyorsun?" diye konuştu Karan.

"İyi akşamlar millet," diyerek birisi onun sözünü kesti. Herkes gelen kişiye dönüp baktığında Efkan gülümseyerek boş bir sandalyeye oturdu. "Çok üzgünüm. Şirket ile ilgili küçük bir problem olduğu için bu saate anca gelebildim. Tekrardan çok çok üzgünüm."

"Önemli değil Efkan. Tam da sözleşmeler hakkında konuşuyorduk" dedi Karan' ın babası Vedat amcam.

"Ha evet, şu konu. Bize sunulan sözleşmede bir sıkıntı yok. İmzalayabiliriz."

"Ama bize göre var," dedi Kayahan. "Biz imzalamıyoruz. Sözleşmenin on üçüncü maddesi tamamen isteğimiz ile aykırı."

"Hatırladığım kadarıyla," diyerek söze girdiğimde yüzler bana döndü. Vay anasını. Ne çok kişi var lan bu yemekte. "On üçüncü maddede kâr edilen maldan Alabor şirketi %58 pay alacakken geriye kalan %42' lik kısımdaki payı da Toprak şirketi alacaktı. Mantıkla yola çıkıldığında evet! Haklısın ama...."

"Ama," diye sordular. Bir susun yahu. Bir susun. Konuşuyoruz şurada.

"Aması şu ki kâr yapılan bu işte en büyük görev Alabor şirketine ait. Pardon holdingine. Masraflar, malzemeler her şey Alabor' a ait. Yani bu yüzden sözleşme de sıkıntı yok. İster imzalayın, ister imzalamayın. Nasıl olsa biz, sizin şirket haricinde başka bir şirket daha bulabiliriz bu iş için."

Açık sözlülüğüm konusunda bayağı bir şaşırsalarda beni haklı buldular. Kayahan sırıtarak bana baktı.

"Çok haklısın."

"Tabi ki de haklıyım," diye mırıldandım huysuzca. Sanki sen haklı olduğumu söylemesen ben bilmeyeceğim. Gerizekalı.

"Karan' ın sevgilisinden de böyle bir açıklama beklerdik," diyen Kayahan' ın babası sözlerine şöyle devam etti. "Sözleşmeyi imzalıyoruz ve bugün bu yemeği tatlıya bağlıyoruz."

Karan' ın kardeşi sözleşmenin kağıtlarını getirdiğinde iki tarafta imzalayıp el sıkıştılar. Bir süre sonra restaurantta canlı müzik çalmaya başladığında merakla şarkıyı söyleyen kişiye baktım. Sesini bir yükseltip, bir alçaltıyor; nerede incelteceğini çok iyi biliyordu. Bunun dışında da şarkıyı çok iyi söylüyordu.

Şarkı bittiğin de sahneye başka bir adam geçti.

"Bugün mekanımızda karaoke gecesi olduğu için isteyen her misafirimiz sahnede yer alabilir. Kim sahneye gelip bizlere bir şarkı söylemek ister?"

Hay Allah' ım ya, sanki ilkokuldayız. Her neyse.

Hemen elimi kaldırdığımda başka kimsenin sahneye çıkmak istemediğini fark ettim. Tabii bir kişi hariç.

Efkan.

O da benimle birlikte elini kaldırmıştı.

"İstersen ilk sen çık," dediğinde "Düet yapalım," diye bir teklifte bulundum. Gülümseyerek beni onayladı. Birlikte sahneye çıkıp şarkılara baktık.

"Ignite'ı söyleyelim mi?" diye sorduğunda onu onayladım.

(Şarkıyı burada açabilirsiniz.)

Alan Walker #ignite

Fireflies, a million little pieces

Feeds the dying light, and breathes me back to life

In your eyes, I see something to believe in

Your hands are like a flame

Your palms the sweetest pain

O sustuğunda ben devam ettim. Yıllardır severek söylediğim bu şarkıyı ezbere biliyordum.

Let the darkness lead us into the light

Let our dreams get lost, feel the temperature rise

Baby, tell me one more beautiful lie

One touch and I ignite

Like a starship speeding into the night

You and I get lost in the infinite lights

Baby, tell me one more beautiful lie

One touch and I ignite

Nakarat bölümünü birlikte söyledik.

One touch and I ignite

One touch and I ignite

Sonra sözlere ben başladım.

So alive, your touch is like the daylight

Burning on my skin, it turns me on again

You and I, survivors of the same kind

And we're the only ones

Dancing on the sun

Let the darkness lead us into the light

Let our dreams get lost, feel the temperature rise

Baby, tell me one more beautiful lie

One touch and I ignite

Like a starship speeding into the night

You and I get lost in the infinite lights

Baby, tell me one more beautiful lie

One touch and I ignite

One touch and I ignite

One touch and I ignite

Şarkının en can alıcı yerine, benim en sevdiğim yere geldiğimizde ona eşlik ettim.

Diamonds are forever, but all we need is just tonight

We're monumental tremors that can freeze the speed of life

Just like particles that's falling from heaven all over the stars

Hear you calling for me

Hear you calling me on from afar

Let the darkness lead us into the light

Let our dreams get lost, feel the temperature rise

Baby, tell me one more beautiful lie

One touch and I ignite

I feel the heat as we collide

Like a fever that feels so right

So baby, tell me one more beautiful lie

One touch and I ignite

One touch and I ignite x5

Şarkı bittiğinde büyük bir alkış koptu. Masamıza doğru ilerlerken Efkan bana yaklaşıp kulağıma doğru;

"Tebrik ederim Derin," diye fısıldadı. "Sesin ingilizce şarkılara daha yatkın. Konservatuvar okumayı hiç düşünmedin mi?"

"Bundan tam altı yıl önce düşünmüştüm ama hem psikoloji hem de konservatuvar okuyamayacağımı fark ettim. Bu yüzden de bundan vazgeçmiştim."

Masaya ulaştığımızda susup Karan' ın yanına oturdum. Oturduktan birkaç dakika sonra hem Karan' ın hem de benim telefonum çalmaya başladı. Arayana baktığım da Kaylin' in olduğunu gördüm.

"Efendim Kaylin?" dediğimde benimle aynı an da Karan da "Efendim Kiraz?" diyerek telefonunu açtı.

"Alo Derin neredesiniz?"

"Karan ile iş yemeğindeyiz. Ne oldu?"

Bir süre sessiz kaldı. "Semra' nın nerede olduğunu biliyor musun? Bize seninle buluşacağını söylemişti."

"Yooo... Böyle bir şey plânlamamıştık. Aradınız mı?"

"Evet aradık. Az önce de Ulus onun evine baktı. Evinde de yokmuş."

"Ezgi vardı onların bölümden. Ona sorsaydınız."

"Sorduk zaten de Ezgi üç gündür onu göremediğini söyledi." Kaşlarım istemsizce çatıldı.

"Daha dün birlikte okuldaydık. Nasıl göremez?"

"Son zamanlarda Semra' nın çok garip davrandığını söyledi. Semra' yı hiç kimse görmemiş."

"Kütüphaneye baktınız mı?" dediğimde özür dileyerek masadan kalktım. Karan da o sırada benimle birlikte kalktı. "Bir işimiz çıktı. Lütfen kusura bakmayın."

"Ne kusuru kızım. Daha sonrada tekrarlarız bu yemeği," dedi Vedat amcam.

"Ulus geldi şimdi. Telefonu istiyor." Telefondan bir kaç hışırtı geldikten sonra Ulaş konuştu. "Derin! Semra yok. Serpil teyzelerinde yanına gitmemiş. Ada' ya ya da diğerlerine de haber vermemiş. Hiç bir yerde yok."

"Tamam sakin ol. Şimdi biz Karan ile okulun kütüphanesine gidiyoruz. Belki orda ders çalışıyordur."

"Olabilir aslında ama telefonu kapalı. Semra ilk kez telefonunu kapatmış."

"Tamam. Biz şimdi arabaya bindik. Geliyoruz oraya."

Telefonu kapattığımda arka kapılarda açıldı. Efkan ile Lavinya da arabaya bindi.

"Size ne oldu?"

"Oğuz beni aradı," dedi Efkan. "Sizinle birlikte geliyoruz."

***

Karan arabayı çok hızlı kullandığı için midem altla üst olsada hızlı sürmesi daha iyi olmuştu. On dakika da kampüsün kütüphanesinin önüne park etmişti. Kütüphane kapısının önü çok kalabalıktı. İnsanları iterek bizimkilerin yanına ulaştık.

"Neler oluyor burada?"

"Kütüphaneden çok kötü bir koku geliyor. Tarif edilemez bir koku," diye yanıtladı Kiraz.

"Az sonra polisler de gelecek. Kütüphane kapısı hiç bir türlü açılmıyor," diye konuştu Ulaş.

O sözlerini bitirir bitirmez polislerin siren sesleri kampüsün içinde yankılandı. Çok geçmeden de kütüphanenin önüne park ettiler.

"Açılın gençler," dedi orta yaşlı bir polis amca. Kapının yanına gidip büyük güç sarf ederek kapıyı on dakika da açabildiler. Bir kaç polis kütüphaneye girerken diğerleri kampüsü gezmeye başladılar. Biz de merakla kütüphaneye girdik.

"Siktir," diye mırıldandı Efkan. Onun baktığı tarafa baktığım da gözlerim şokla açıldı. Kampüsün yazarlık bölümünden bir çocuk tavandan yere sarkan ipte asılıydı. Sallanıyordu.

"Aman Allah' ım," diye bağırdı genç bir kız. "Cenk! Cenk! Olamaz!!!" Birden asılı çocuğa atılınca polisler onu tuttu. "Bırakın. Nolur bırakın beni! Sevgilim o benim. Cenk! Olamaz! Cenk!!!" Bağırarak ağlamaya başladığında Candan' ın da ağladığını fark ettim.

"Koku bu taraftan geliyor," diyen polise döndük hemen. Kitaplıkların arka tarafında, kuytu kalan yere doğru ilerlediğinde sırasıyla arkasından gittik.

"Buradan sonrasında gelmeseniz daha iyi olur," dedi genç bir polis önümüze geçip bizi engelleyerek.

"Neden? Ne oldu?" diye sordu Büşra.

"Diğer cesedi görmenizi istemeyiz. Etkilenmenizi istemeyiz." Polis bu sözleri söylerken onu dinlememiş ve o tarafa gitmiştim. Başımı sağ tarafa çevirdiğimde elim korkuyla ağzıma gitti. Bir kaç adım geriye sendeleyerek kitaplığa çarptım.

Boğazı koli bandı ile sarılı olan cesedin ağzına bir çok kitap sayfası tıkılmıştı. Parmakları....

Lanet olsun!

Parmakları kesilmişti. Her biri tek tek kesilmişti. Kollarından, bacaklarından kanlar fışkırıyordu. Her yeri kesik kesikti.

Göğsüne paralel olarak iki bıçak saplı olmasının yani sıra iki bacağının ikisinde de kocaman bir 'S' harfi kazınmıştı.

Her şeyden önce bu ceset....

Semra' ya aitti....

Karşımda yatan kişi Semra' ydı.

****

Seviliyorsunuz
❤❤❤
ÖPÜLDÜNÜZ
💋💋💋

Συνέχεια Ανάγνωσης

Θα σας αρέσει επίσης

Seçim~B3Xb Age-play Από Musluk

Μυστήριο / Τρόμου/ Θρίλερ

9.6K 256 4
‼️Elkoyulma ,Tutsaklık ,mide bulantıcı ögeler bulunur‼️
-DENEK 016- BkDk Από Zoe_xy

Μυστήριο / Τρόμου/ Θρίλερ

14.9K 1.6K 28
"Bu çocuk niye konuşmuyor?" Diye sordum adam kemerini düzeltmekle uğraşırken. Yamuk durduğunu yeni fark etmiş olmalıydı. "Üzerinde denediğimiz ilaçl...
Cehenneminden Alacaklıyım +18 Από ▪︎A_GSEVGİ

Μυστήριο / Τρόμου/ Θρίλερ

679K 22.1K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
DOMİNO Από Öykü

Μυστήριο / Τρόμου/ Θρίλερ

6K 683 4
Güneş Ulusoy, annesinin isteği üzerine İstanbul'dan Marmaris'e taşınmanın stresi içinde. Oradaki hayatını bırakıp metropolden uzaklaşmak onda nasıl e...