Kod: 18 Deney Başarısız

By rainbowandcandies

129K 11.4K 9.8K

Yıl 2050 İnsanlığa yön verecek deneylerin her geçen gün daha da artması sonucu başarısız olarak tanımlanan d... More

Giriş
Kod 18
Sevimli ve zararsız?
Köpük
Konuşma
İyi geceler Magnus
Korkuttun beni
Çok güzel uyuyordun
Sevgi?
Kızma bana...
Onu sevmedim
Lütfen kızma
Bowling
Kokun çok güzel
Soğuk ve karanlık
Neden değerliyim?
KISKANANLAR ÇATLASIN
Yanında olacağım
Alkollü içecek
Lunapark Macerası Bölüm 1
Lunapark Macerası Bölüm 2
Dudakların çok güzel
Dans
Bana dokunmanı istiyorum
Sen mükemmelsin
Utandın mı?
Bilerek yaptın!
Salaksın sen
Onu seviyorum.
Ne yapacağımı söyle
Bir deniz anası boynuna yapıştı sanırım.
Senin dilin bayağı uzadı.
Kıskançlık
Masum
Sophia
Bana yalan söyledin
Sana küsüm ben.
Duygu sömürüsü
Senden uzak kalamam
Özlem
Saf ve temizsin.
Sürpriz
Saphael
Yanlış yöndesin
İşkence odası
Son aşama
Güvendeyim Alec
Rüya
İyi eğlenceler
Bana güven.
Final
Sen benim her şeyimsin.
Ben kötü birisi değilim.
Biz kazanacağız
Daha iyi hissediyor musun?
Bunu yapmanı istemiyorum
Sensiz uyuyamıyorum.
Hile yaptın.
Şefkat
Sevgi kavramı
Bunlar senin suçun değil
Birlikte gitmeliyiz
Çocuk değilim ben
Ben mi korkağım?
Plana sadık kalmalıyız

Akşam yemeği

2K 164 143
By rainbowandcandies

Bugün akşam Simon ve Raphael bize yemeğe geleceklerdi. Aslında hala bunun riskli olduğunu düşünsem de Alec'i onlarca kez kendisi hakkında bir şeyler atlatmaması için uyarmıştım. Ayrıca bizim hakkımızda sorular sorarsa soruları ben cevaplayacaktım.

"Sence tadı nasıl olmuş pudingin?"

Elindeki kaşığı ağzıma uzattığında pudingin tadına bakmıştım.

Kesinlikle harikaydı.

"Mükemmel olmuş." Dedim gülerek. "Her zamanki gibi."

Onun yanağına bir öpücük kondurup kendi işlerime geri döndüm. Zaten çok geçmeden kapı çalmaya başlamıştı.

"Söylediğim şeyleri sakın unutma tamam mı?"

"Tamam merak etme, unutmayacağım."

Sonunda gidip kapıyı açtığımda Simon neşeli bir şekilde eve girip bana sarılmıştı.

"Gayler takımına hoş geldin Magnus." Deyip gülerek geri çekildi. Bu espriyi yapmasa olmazdı.

"Sana da merhaba Simon." Dediğimde elini kaldırıp bana selam verdi ve hemen sonra Alec'e yöneldi.

"Selam dostum, ben Simon."

Elini Alec'e uzattığında Alec ona bir süre öylece bakıp sonrasında elini sıkmıştı.

"Seninle tanışmayı çok istiyordum. Yani bilirsin, Magnus iki tarafa da ilgi duyuyor ve... onun aklını çelen erkeği merak ediyordum. Tahmin ettiğim gibisin sadece biraz daha uzunsun. Biz senin yanında hobbit gibi kaldık."

Alec ona anlamaz gözlerle bakarken ben gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Hobbit?"

"Hobbit işte dostum, kısa boylu... Yüzüklerin efendisi işte..."

"Aradaki bağlantıyı çözemedim hala."

Alec beyni yanmış bir şekilde ona bakarken kahkahayı basmıştım.

"Yüzüklerin efendisini izlememiş daha önce." Deyip araya girdim hızlıca. "Ondan çok anlamamış olabilir."

"2050 yılındayız, kim yüzüklerin efendisini izlemez ki?"

"80'lerde yüzüklerin efendisi yoktu." Dedi Alec cevap olarak.

"Doğru ama bunun konumuz ile ne ilgisi var anlamadım."

"Biz Alec'le yemekleri getirelim ve siz de masaya oturun."

Alec'i çekerek mutfağa götürdüm ama o hala Simon'a anlamaz bakışlar atıyordu.

"Onu sevmedim. Hem sana sarıldı hem de çok konuşuyor ve ben onu anlamıyorum."

"Bazen ben de onu anlamakta zorluk çekiyorum o yüzden sana kızamam. Ama hey, o sarılma arkadaşça bir sarılmaydı. Sinirlenme yani."

Elime tabakları alıp içeriye giderken Alec de diğer tabaklara yanımıza gelmişti. Sonrasında birlikte masaya kurulduk.

"Nasıl tanıştınız Magnus anlatsana. Aynı evde yaşıyormuşsunuz. Bizim Raphael ile bu aşamaya geçmemiz çok zamanımızı aldı da.."

Lafı da soktu ayak üstü.

"Alec'le ailelerimiz önceden tanışıyorlardı, yani biz çok küçükken birbirlerini tanıyormuş. Bir gün annem aradı ve Alec'in bu şehre gelip iş bulmak istediğini söyledi ama kalacak bir yeri yokmuş. Ben de onu iş bulana kadar evime almaya karar verdim. Sonrasında olaylar gelişti işte. Camille ile sevgiliyken beni aldattığını öğrendim ve ayrıldık. Sonra da Alec'le yakınlaştık işte."

Ne kurgu yapmışım be, ben bile inandım.

"Alec iş bulabildi mi?"

"Henüz bulamadı, aslında bu aralar aramıyor. Nasılsa bende kalmaya devam edecek gerek yok iş bulmasına. Onun evde olmasını daha çok seviyorum ben."

Dönüp onun dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım.

"Camille kıskanmasın diye Alec'i ona uzaktan kuzenim olarak tanıtmıştım, aksi halde kafayı yerdi biliyorum."

"Bilirsin o kızı hiç sevmiyorum." Dedi Simon önündeki şeyleri ağzına tıkarken. "Yani aşırı kıskanç ve sahiplenici davranıyordu sana. Ben Alec'i çok sevdim. Gayet olgun ve kendinden emin birisine benziyor."

Sen onu bir de bana sor...

"Alec benim en büyük şansım oldu diyebilirim. Yani o olmasa Camille'in beni aldattığını bile öğrenemezdim."

"Sen olmasan ben ne yaşardım kim bilir? Sen olmasan ölürdüm."

Alec'in bunu demesi üstüne yediğim şey resmen boğazımda kalmıştı.

"Ya ama çok tatlı, resmen sen olmasan öleceğini düşünüyor. Raphael hiç böyle şeyler yapmıyor nedense..."

"Buradan bile trip yedim, pes diyorum."

"Alec gel biz yemekleri getirelim." Diyerek Alec'i masadan kaldırdım ve mutfağa çektim. "Sevgilim seninle ne konuştuk, kendinle ilgili şeyler söylemek yoktu hani."

"Ben... bir an boş bulundum." Deyip saçını kaşıdı. "Özür dilerim, bir daha olmaz."

"Tamam... bakma bana söyle masum masum." Dediğimde bakışları yine de değişmedi.

(Böyle minnoş, tatlış bir yüz düşünün ağğ yerim ben bunu)

"Bak şöyle durma yoksa seni yerim." Deyip ona yaklaştım ve elimi beline sarıp onu kendime çektim.

"İnsan eti tadı diğer etlere göre daha yumuşak oluyormuş ama yine de bence beni yememelisin."

"Kastettiğim şey öyle bir yeme değil." Deyip çenesine bir öpücük kondurdum. "Bunu öperek ve küçük ısıraklar bırakarak yapıyoruz. Yani... her sevişmemizde yaptığımız gibi." Deyip yanağını hafifçe dişledim. Bunu yaptığım zaman yanağında küçük bir kızarıklık oluştu.

"O zaman beni yiyebilirsin." Dediğinde muzipçe sırıttım.

"Misafirler gitsin, gece kaçışın olmayacak zaten. Şu yüz ifadesiyle beni her şeye ikna edebilirsin. Tehlikeli bir insansın Alec ve daha tehlikeli olan kısmı bunun farkında bile değilsin."

"Tehlikeli bir insan mıyım sence? Yani... insanlar benden kaçmalı mı?"

Yine yanlış anladı... ama ben bunu cidden yerim.

"Hayır, o anlamda değil. Yani... bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum... yani aslında istesen beni çoğu şeye ikna edersin cazibenle ama sen bunu yapabileceğini bilmiyorsun. O yüzden tehlikelisin dedim, mecazen kullandım. Gerçek anlamda bir tehdit değildi bu."

"Anladım sanırım..." deyip dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. "Bunu sen bana yapıyorsun. Yani istediğin her şeyi bana yaptırabiliyorsun. O zaman bu seni tehlikeli birisi mi yapıyor?"

Sen bunu nasıl anladın ya şimdi?

"Yanii... olabilir sanırım."

"Ben halimden memnunum ama. Sadece ilk zamanlar üzülüyordum biraz, bana kızdığın zamanlar. Şimdi her şey çok değişti. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamıyorum bile."

"Boşver anlatmasan bile ben anlıyorum. Neyse, içeriye geçelim hadi. Bizimkileri çok beklettik."

Sonunda yemekler ile birlikte salona geri dönebilmiştik.

"Ticari anlaşma filan mı imzaladınız içeride? Niye bu kadar uzun sürdü gelmeniz."

"Evet ticari anlaşma imzaladık Raphael. Doğu Avrupa ülkelerinin ihracat hakkı Alec'te kalacak ben de Orta Asya ile iş birliği yapacağım."

"Ne?" Alec bana anlamaz gözlerle baktığında gülmemek için kendimi tutuyordum.

"Sadece espri yapıyordum Alec."

"Ben bazen anlamıyorum böyle şeyleri." Deyip tabağıyla ilgilenmeye başladı.

"Bu arada yemeklerin çoğunu Alec yaptı, mükemmel bir aşçıdır kendisi."

"Yaaa Raphael, evli çiftler gibiler ben bunları yemek istiyorum."

"Yemek derken... öpmek ve ısırmak içeren şeyler mi? Çünkü onu bana sadece Magnus yapabilir."

Ben yine öksürük krizine girdiğimde Raphael'in gözler kocaman açılmıştı ve Simon'sa kahkaha atarak gülüyordu.

"Ben Alec'i çok sevdim, düşündüğünü anında söylüyor ve biraz da saf. Sanırım az da olsa bana benziyor."

"Saf olmak iyi bir şey mi?" Diyerek bana döndü Alec."

"İyi bir şey sevgilim, merak etme."

"Anladım... Sen de saf mısın peki?"

"Magnus cin gibidir, ne safı?" Dedi Raphael beni süzerek.

"Cin mi? Annem küçükken onların kötü varlıklar olduğunu söylerdi. Magnus'a öyle söyleme, o cin gibi değil. O çok iyi kalpli ve düşünceli birisi."

Sahiplenici bir şekilde elimi tuttuğunda Raphael yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirdi.

"Haklısın Alec, kötü anlamda kullanmadım. Yani cin gibi derken çok zeki, kıvrak zekalı anlamında kullandım. Algıları fazla açık gibisinden."

Alec hala elimi tutmaya devam ediyordu. Onun elini kaldırıp parmakları üstüne birkaç küçük öpücük bıraktım.

"Sakinleş tamam mı? Kimse bana kötü bir şey söylemedi."

Başını tamam dercesine sallayıp elini sakince elimden çekti. O andan sonra masada daha sıcak bir ortam oluşmuştu. Alec yine birkaç şeyi yanlış anlasa da bu onu daha sevimli yapıyordu.

Böyle düşününce ona neden bu kadar aşığım bir kez daha anladım...

....

Çoooook sevimliler yaa

Continue Reading

You'll Also Like

196K 19.7K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
349K 32.2K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
120K 13.3K 51
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
14.9K 970 32
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...