"Magnus şuna bakar mısın bir."
Raphael beni çağırdığı zaman hızlıca yanına gitmiştim.
"Alec'in bir akrabası varmış." Dediğinde ekrana adeta kilitlenmiştim.
"Ciddi misin?"
"Evet. İsmi Isabelle Lightwood. Sanırım yaşayan tek akrabası şu an için o."
Kızın dosyasına biraz bakma fırsatımız olmuştu.
"Kız Simon ile aynı üniversitede okuyor." Dedi Raphael bana bakarak.
"Simon onunla arkadaş olursa çok işimize yarar açıkçası. Bunu sağlayabilir misin?"
"Bir şeyler ayarlarım. Ama tanışsa bile ne yapacağız?"
"Belki Alec hakkında bir şeyler biliyor olabilir, ya da belki Alec'le onu bir şekilde tanıştırırız. Alec bir akrabası olduğunu bilirse mutlu olabilir."
"Bu çok riskli farkında mısın?"
"Yaptığımız her şey çok riskli Raphael asıl sen bunun farkında mısın?"
"Lanet olsun ki haklısın." Deyip ekrana çevirdi bakışlarını. "Kız da güzelmiş yalnız."
"Alec'le aynı kanı taşıyor, çirkin olacağını mı düşünmüştün yani?"
...
Akşam eve döndüğümde Underhill'i yine evimde bulmuştum.
Bu adamı öldüreceğim. Ciddiyim.
Keşke Alec gibi benim de güçlerim olsaydı...
"Merhaba Magnus, nasıl gidiyor?"
"Yine mi evimdesin?" Dedim sert bir ses tonuyla konuşarak. O sırada mutfaktan Alec de yanımıza gelmişti ve elinde iki kahve bardağı vardı.
"Aa gelmişsin. Saat o kadar geç mi oldu ya?" Deyip duvarda duran saate baktı. "Cidden geç olmuş. Farkında değilim hiç. Underhill ile olunca zaman çok hızlı geçiyor."
Indırhıll ılı ılıncı zımın çık hızlı gıçıyır.
Çıldıracağım!
"Ne güzel." Dedim sert olmamaya çalışarak ama mümkün değildi. "Bizim eve kamp kuracaksın yakında sen."
"Alec benimle vakit geçirmeyi seviyor çünkü. Öyle değil mi Alec?"
"Seviyorum evet."
Ben sevmiyorum ama.
"Bugün Underhill bana masaj yaptı. Elleri cidden çok hafif biliyor musun?"
"Senin sırt ağrın filan yok ki?"
"Evet yok ama çok ısrar etti ben de tamam dedim."
"Tamam bu burada bitti, çık hadi evimden."
"Dostum bana neden kötü davranıyorsun? Kuzenin benimle vakit geçirmek istiyor."
"Birincisi o benim kuzenim filan değil tamam mı? Yalandı o. Akrabalık filan yok aramızda. İkincisi Alec benim sevgilim ve şu eve 5 metreden fazla yaklaşırsan senin o Alec'e masaj yapan parmaklarını tek tek kırar sonra da hepsini senin gö... gözüne sokarım. Defol şimdi evimden!"
"Ne? Sevgili misiniz?"
Underhill Alec'e baktığında Alec onaylar bir şekilde kafa sallamıştı.
"Magnus ile sevişiyoruz biz hem de ne zaman istersek."
Alec'in bu masum açıklamasına gülesim gelmişti.
"Neden yalan söylediniz ki?"
"Sana ne? Söyledik işte. Kekledik seni. Eğlendik. Sana ne! Çık şu evden."
Onu tişörtünden tutup sertçe ayağa kaldırdım. Sonrasında kapıya doğru ittim.
"Manyaksın sen." Dedi bana doğru yüksek sesle konuşarak. "İnsan niye bunu yapsın ki?"
"Bak ben ruh hastasıyım, manyağım. Delirirsem iyi şeyler yapmam. Defol artık şu evden!"
"Alec kolay gelsin sana, böyle birisi ile sevgili olmak zor olsa gerek."
"Zor değil, gayet kolaydı. O beni lunaparka götürdü ve sonra orada öptü. Sonra da sevgili olduk. Gayet kolaydı yani."
"Bu kadar saf mısın cidden sen? Magnus gibi bir manyakla uğraşmak zor olsa gerek."
"Magnus'a manyak deyip durma. Tamam bazen sevişirken benim çok özel yerlerimi öpüyor ama..."
"Alec ayrıntıya girme." Dediğimde susmuştu ama Underhill kıpkırmızı olmuştu sinirden.
"Madem sevgiliydiniz neden benle vakit geçirip durdun?"
"Çünkü seni arkadaş olarak çok seviyorum."
"Sana masaj yapmama izin verdin, benle flört ediyorsun sanmıştım."
"Birbirine masaj yapan herkes flört mü ediyor oluyor? O zaman masörler herkesle flört ediyorlar."
Underhill kafası karışmış bir halde Alec'e bakıyordu.
"Tanrım siz ikiniz birbirinizden daha manyaksınız."
"Yeni mi anladın tatlı çocuk. Şimdi uza hadi yoksa Geceyi üstüne salarım bak. Zaten senden çok hoşlanmıyor hemen üstüne atlar haberin olsun."
Underhill bir şey demeden kapıdan çıkıp gitmişti. Bense arkasından psikopat psikopat güldüm.
"Demek ona masaj yaptırttın öyle mi?"
"Yine mi yanlış bir şey yaptım?"
"Evet. Hem de benim geleceğimi unutmuşsun. Şuna bakın, Underhill ile ne kadar eğlenmişsin. Önceden gelişimi 4 gözle beklerdin."
"Kızma bana." Deyip küçük çocuklar gibi bana bakmaya başladı.
"Ceza olarak senle bir hafta sevişmeyeceğim."
"Ama..."
"İtiraz edersen 2 hafta olur. Şuna bak ya, elin adamı gelecek sevgilime masaj yapacak. Oldu, gelsin bir de beni siksin. Şu rahatlığa bakın."
"Sen bugün fazla sinirli gibisin."
"Ha problem bende yani? Sende hiç problem yok öyle mi?"
"Ben... bilmiyorum ki böyle şeyleri."
"Tamam bitti zaten, Underhill bir daha bu eve adımını bile atmayacak. Sen de bir daha onunla görüşmeyeceksin."
"Tamam görüşmem. Ama bana sinirli kalma lütfen. Ben... senin gelişini hep dört gözle bekliyorum ki. Ben çok özlüyorum seni gün boyunca. Underhill gelince de seni beklerken zaman biraz daha hızlı akıyor, daha az işkence gibi geliyor zaman. Ben cidden bütün gün gelmeni bekliyorum. Evde çok sıkılıyorum. Sid ile konuşuyorum sürekli. Ona hep seninle ilgili şeyler anlattırıp duruyorum. Ben... Underhill'i arkadaş olarak görüyorum, başka bir şey olarak değil. Sana duyduğum hiçbir şeyi ona duymuyorum ki ben. Yani zaten bence bunu biliyorsun ama sanırım kızmakta haklısın. Belki Underhill beni yanlış anlamış olabilir. Yani aslında olabilir de denemez, direkt yanlış anlamış. Ama kötü bir amacı olduğunu sanmıyorum. Sevgili olduğumuzu bilmiyordu ya ondan öyle yapmıştır."
Alec susup bir süre benim tepkime bakmıştı.
"Yok sen bana çok kızdın değil mi? Ben... gideyim istersen. Belki beni görmek istemezsin daha fazla."
"Demek bütün gün benim gelmemi bekliyorsun. Ben olmayınca her şey işkence gibi geliyor sana öyle mi?" Deyip ona yaklaştığım zaman kafa sallamıştı.
"Evet öyle geliyor ama sen bana inanmıyorsun değil mi?"
Dudağı aşağı doğru düştüğünde o kadar sevimli gözüküyordu ki... ama ben seni yerim.
"İnanmaz olur muyum hiç." Deyip onun aşağı doğru sarkan dudağına bir öpücük bıraktım. "Ben sana her zaman inanıyorum. Tamam biraz fazla kıskandım hepsi bu. Ama yine de o herif senden uzak dursun, sinirlerimi bozuyor."
"Sen istemezsen görüşmem bir daha onunla. Kendime zaman geçirecek başka şeyler bulurum."
"Sana puzzle filan alayım ne dersin? Playstation oyunu da alırım, oynarsın. Evde sıkılmaman için elimden geleni yapacağım söz veriyorum."
"Tamam.... bir de şey... bir hafta boyunca sevişmeyecek miyiz cidden?"
"Çok mu üzüldün?"
"Aslında çok üzülmedim. Sevişmek güzel ama daha güzel şeyler de var. Mesela sarılmak gibi. Sonra seninle birlikte uyumak. Benim saçlarımla oynaman da çok güzel mesela."
"Bunlar sence sevişmekten daha mı güzel?" Dedim ona yaklaşarak.
"Evet öyleler. Ben onları yaparken çok, çok mutlu hissediyorum. Böyle kalbim fazla hızlı atıyor. Bayılacak gibi oluyorum."
Ya ama sen ne kadar masumsun.
"Sadece benimleyken mi oluyor bunlar? Mesela Underhill sana masaj yaparken hiç etkilenme yaşadın mı?"
"Neden yaşayayım ki? O benim arkadaşım. Yani arkadaşımdı... Ben sadece sen bana yakın olunca yaşıyorum o şeyleri."
"Sen fazla mükemmelsin." Dedim onu tekrar öperek. "Ama şu an benim bir şeyler yemem lazım. Sonrasında birlikte uyuruz ne dersin?"
"Çok mutlu olurum." Deyip beni yanağımdan öptü ve hızlıca mutfağa yöneldi.
Ya ben bu deliyi çok seviyorum ama...
....
Ben de çok seviyorum♥♥