Hana'dan
Hafif gözlerimi açtım . Gözlerime gelen parlaklık ile tekrar kapattım . Bir kaç saniye sonra alıştıra alıştıra tekrar açtım odada tektim . Ben buraya nasıl gelmiştim . Üstümü kim değiştirmişti. Burası bir hastane değildi. Neresiydi burası!
Yavaşça ayağa kalktım. Ama bir anda gelen hapşırık ile beraber geri oturmuştum . Yavaş yavaş dışarıya çıktım aşağıdan sesler geliyordu . Aşağı indim ama kimse yoktu televizyon açıktı. Yerde bir not bulmuştum .
" uyanınca kendi evine git! Askılıkta arabanın anahtarı var ."
Kimdi bu , başıma giren acıyla yerimde durdum gözlerimi kapatıp ellerim ile başımı tuttum . Tuvaleti aramaya başladım bulduktan sonra elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim . Arabanın anahtarını alıp arabaya gittim .
İlk önce arabayı tamamen kendi üstüme alacaktım . Seo joon'un yanına gittim gece gece ...
Hana: ben sana paranı vereceğim araba benim üstüme olacak ?
Seo joon : peki tamam .
Parasını ödedim . Bankadan birikmişim vardı belki iki yüz bin TL. Yıllardır biriktiriyorum ben o parayı .
Gittim bir daire aldım yine gece gece . Eşyalı olduğu için rahattım . Evime yerleştikten sonra uyudum . Yarın işim çok du .
Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Esnedim ve gözlerimi ovuşturdum ayaklarımı yere sürte sürte banyoya gidip duş aldım. Üstüme gri kazak giyip yine üstüme pantolon tulum giydim . Ayağıma siyah topuklu botlarımı giydim .
üstüme ceket olarak uzun kapşonlu montun biraz daha incesi olan ceketi giyip saçlarımı dağınık topuz yaptım . Aklıma gözlük gelmesi ile yuvarlak camlı tatlış gözlüğümü taktım.
. Takacağım çantamı seçtim elde tutulan ( ismini bilmiyorum) siyah deri çantamı alıp .içine gözlük kabımı, telefonumu kulaklığımı , evin anahtarını , arabanın anahtarını cüzdanımı koyup fermuarını kapattım.
Evden kahvaltı yapmadan çıktığım için bir pastaneden iki poğaça ve sprite alıp çıktım sahil gibi bir yere gidip banka oturup yedim .
İşimi bitirdikten sonra sevgili (!) babamın evine gittim kapıyı çaldım.
Biraz bekledim ama açan olmamıştı. Kapıyı tekrar çaldım . Yine açan olmayınca evin etrafında dolaştım . Her yer değişmişti. Üstelik korumalar da gitmişti . Evin etrafını bir tur gezdikten sonra kapıya tekrar gidip çaldım bir kaç saniye sonra kapı açılmıştı ama babam yerine namjoon vardı karşımda.
Hana: b-ben , yani şey bur-
Cümlem yarıda kesilmişti namjoon yanıma gelip beni ittirmişti çünkü.
Namjoon: burayı babanın evi olarak biliyordun demi sana o kadar kötülük yapan kişinin yanındasın hâlâ sen hiç kimseden bir farkın yok gözümde değerin kalmadı artık karşımıza çıkma bizi rahatsız etme anlıyor musun? Etme ! Yanımıza dahi yaklaşma sen git o şerefsiz babanın yanına s*rtüklük öğrenmeye devam et!
Bunları bir nefeste söyleyen namjoon'a tokatı vurmuştum. Yüzü yan tarafa giderken sanki dünya kendini yavaş çekime almış gibiydi bunu sosyal medyada görsem gülmekten karnım ağrırdı ama şu an ağlamak istiyorum ve benim gözümden düşen her bir damla babamı gebertmek için bir sebep oluyor bende ...
Arkamı dönmüş giderken yine bir klişelerden biri oldu küçük ve yumuşak bir el beni sert bir şekilde bileğimden tutup çevirdi. Karşımda hamile kız vardı . Bana tokat atması ile kendimi tutamamış ve omzundan ittirmiştim. Orada namjoon onu tutmasaydı kız yere düşecekti ve bende başıma bela alacaktım .
Namjoon: git buradan .
Sessiz ama bir o kadarda sinirli söylemişti ben o ve kıza bakarken kafasını kaldırıp sinirle bana baktı sinirden kızarmış gözleri, tokat attığım yerde elimin izi kalması , saçlarının karışıklığı ve sinirden soluması onu bir psikopata dönüştürmüş ve beni de korkutmuştu .
Namjoon: sana git buradan dedim! Ve bir daha da gelme!!!...
Arkamı dönüp sessizce gittim sadece ...
"Army do you love me ? "
👏👏👏👏
Neredeyse bir haftadır aklıma takıldı salak gibi söyleyip duruyorum bir gün birisi çıkacak " sevmiyoz ulan bir sus " diyecek
Hoseok'a alkış o benim aklıma soktu . 👏👏👏👏
Teşekkür ederim jung hoseok !