Zamanı Durdur [Düzenleniyor]

By godissakiller

1K 83 67

Ülkeye adaleti getireceğine yemin etmiş bir polis memuru ve herkesin gözünü korkutan bir çete lideri... İşi s... More

2 ' Nazik bir uyarı
3 ' Geri dönüş
4' Uygunsuz ortam

1 ' Tekrarlanan saçmalıklar

598 33 6
By godissakiller

Uzun bir aradan sonra tekrar hikayeyi yazmaya karar verdim küçük değişikler yaparak yeni bölümleri atıcağım. Kurguyu biraz unutmuşum ancak yeni bir şekil vererek eskisini aratmayacağından eminim. Destekleriniz için teşekkür ederim.

1. Bölüm Tekrarlanan Saçmalıklar.

  ~ İ y i     O k u m a l a r ~

Bir şeyde en iyisi olmak ya da olmamak arasında ortanca bir kavram yoktur. Ya çok iyi olursunuz ya da bir konuda herkesden beter. Her zaman olduğum şeylerde en iyisi olmak yaşam felsefemdi. Olduğum durum, gelecekte ki ve geçmişte olacağım kişilik hepsinde tek bir ortak nokta ev sahipliğiyle ilerliyordu.

Bir çok kişi kendine itiraf edemese de zayıflıkların temelini her zaman kendini orta sınıfta görmeleriydi. Çaba sarf etmeden en kötü olunabilirdi ama bıktığın zaman var gücünle zirveyede yerleşebilirdin. Yapman gereken sadece rakip elemek ve en iyisi olmak tabii bunun için fedakarlıkların olmalı en ufak zorlukta cayarsan bu senin yetersiz olduğun anlamına gelir.

Asıl konumuza dönersek.. Genellikle olaylara aniden girmekten fazlasıyla hoşlantı duyarım, girişken olmayan ve kendini belli etmeyen insanlardan nefret ederim. Bu sanırsam işimden dolaya bende filizlenen bir kırıntı. Önüme aniden atılan bir suç davasını almaktan asla gocunmam.

'Eğer bir işiniz varsa ve buna dört elle sarılıyorsanız işinizde en iyisi olun' derler. Ben bir polis memuruyum zamanımın çoğu aile sevgisi denen unutmak üzere olduğum kavramdan uzak, hak eden ahmakları dört duvarın arasına sokmakla geçerken aileyi düşünecek kadar henüz kendimi salmadım.

İstediğim şeyi mutlaka yaparım, kendimi asla düz biri olarak tanımlamam ama dürüst olmak gerekirse pekte renkli sayılmam. Uçak kaçık şeyler düşünmem, başlangıç ve bitiş benim için önemlidir. Kriz anında devam et ya dur emrini kalbimin iznini almadam beynimle bitiririm. Kararlarım kesin ve nettir ya olacaktır ya da olacaktır bunun başka bir seçeneği yoktur tek farkla kimisi kolay yoldan kimisi zor yoldan.

Anlıyacağınız sade bir polis memuruyum, yeri geldiğinde riksliyim ama yeri geldiğinde mükemmelliyetçiliğimi konuştururum. Harika bir yapım var demiyorum ama bilgilerimi konuşturmayı iyi bilirim.

Geçmişimi karıştırmayı sevmem aile konusu açıldığında ortamı terk edebilecek kadar ileri gidebilirim. Annem ya da babam hiç birini tanımıyorum onlarla ilgili bilgim sadece adlarından ibaret. Bu zamana kadar hayatımı kendim kurdum ve bu zamandan sonra da kendim devam ettirmeye kararlıyım.

Çetrefilli ve bol olay üzerine kurulmuş bir hayatım yok. Kara defterleri sevmem, yasadışı işler ve kaçakçılık belkide bu hayatta en çok uğraştığım konular.

Ben Efe Çağlar ülkeye adeleti kendi ellerimle getireceğim ve önümde duran engelleri yıkıp geçeceğim.

.......

Barda oturmuş elimdeki içki dolu bardağı sağa sola çevirirken, ortalığı kolaçan ediyordum. Kesinlikle buraya kafamı dağatmaya ya da kendimden geçmeye geldim. Aklımda olabilecek tek şey şuan ki durumumda elime yakalayacağım suçluyla ilgili daha çok bilgi öğrenmek.

"Ne yapıyorsun sen be? Sapık mısın!"

Bağırış ile birlikte meraklı tavrım uyanmış başımı yavaşça sahnenin olduğu kısma çevirmiş, sözde yanımda olması gereken ortağımın biri tarafından itildiğini görmüştüm.

"Senin tanımadığın adamların göğüslerini falan sıkma gibi bir huyun mu var? Seni şikayet edeceğim!" Diye bağırmıştı solist olduğunu düşündüğüm esmer genç. Üzerinde vücuduna yapışmış ince dar tshört ve kollarında birazdan sahneye çıkacağında okuyacağı şarkıların notaları vardı.

Esmer sinirle Ekin'i ittirdiğinde ona öfkeyle bakmasına rağmen, Ekin sırıtarak başını kaşıyordu, bu çocuk gerçekten süzme salaktı belayı üzerine direk çekmeyi başarabilen bir kapasitesi vardı. Nerde ne yapması gerektiğini bilmiyordu, üstelik hangi erkeğin göğüs kasına fetishi olabilirdi ki?

Ama bakın fetish diyip geçmeyin bu Ekin de abartılacak boyutta ilerlemiş. Vücut yapısı mükkemmel ve eşsiz olan insanların vücutlarını incelemeye bayılıyor. Bir kaç defa gözüne güzel gözükmüş diye bir polis memurunun göğüs kaslarını avuçlamıştı.

Neyseki polis memuru fazla zorlamadan Ekin'i affetmişti. Bu merakı aslında kendisinin onlar gibi mükkemmel hatlı bir vücudu olmayışı. Durmadam yemek yiyip hiç spor yapmazsan nasıl fit bir vücut yapacaksın ki? İşte beyefendimiz yemek yiyerek kas yapmaya çalışıyor.

Ekin sonunda sıkılmış bir ifadeyle olduğum yere doğru yürümeye başladı. İstediği olmadığı için dudakları büzülmüş ve omuzları düşmüştü. Derin bir iç çekerek yanımdaki sandalyeyi çekişini izledim.

"Kimse beni anlamıyor Efe, insanlar kasları var diye ego yapıyor!"

Gözlerimi devirerek omuz silktim. Bu çocuk beni kanser edecekti görev başında olmasam kesinlikle o koca kafasını ezebilirdim. Elimde çevirdiğim içki dolu bardağı sanki içiyormuş gibi hafifçe dudağıma götürdüm ancak içmiyordum.

Burası pek tekin yerler değildi, eğer bir suçluyu bulmak istersen bakacağın ilk yer barlar olmalıydı. Ekin önündeki çerezleri yerken girişten içeriye doğru giren kalabalık dikkatimi çekti işte aradığım yem ayaklarıma kadar sonunda gelmişti.

"Bunlar onlar sonunda geldiler." demiştim yanımdaki bedeni dürterek.

Anlık merakım, bedenimi daha çok sararken bakışlarım dikkat çekmeyecek şekilde masadakileri süzüyordu. Konuştukları konu ne hakkındaydı pek enim değildim ancak barın arkasına geçeceklerine göre pekte iyi değildi.

Adamların birinin elinde tamamen siyahla kaplı bir dosya vardı ve sımsıkı tutmaya özen gösteriyordu. Etraf yarı aydınlık ve loş olduğu için onları göremesemde barın kalabalık olmayışı görüşümü kolaylaştırıyordu.

İçeriye giren adamların kapıyı kapatmadan önce koşarak aralığa ayağımı koydum ve siluetimi belli etmeden açık kapıdan içeri baktım.

"Bekletme için özür dilerim. Bay Varkal polislere takılmak istemedik."

Varkal kol saatini düzeltip yuvarlak kısmını kendine doğru çevirdi. Onları daha net duyabilmek adına hızlı bir şekilde kapının yanındaki dolabın arkasına geçtim. Önlerinde neredeyse on kişi için rahat yemek sunulabilecek büyüklükte bir masa vardı. Bir tarafta Varkal ve diğer tarafta suç ortağı Orhan Bey, adamları arkalarında olacak şekilde masaların uç kısımlarında karşı karşıya oturmuşlardı.

Varkal peçetesini bacaklarının üzerine serip sıkıştırdığında önlerine gelen servisi izlemeye başladı. Karşısındaki sandalye düzenlenirken her iki taraf için çoktan servis tamamlanmıştı. Bay Varkal altın saatinin olduğu sağ eliyle ilk lokmasını ağızına atmış ve olacakları dinleyeceğini gevelemişti.

"Tanrım!" diye fısıldadı bir anda, Ekin'in sesini duyar duymaz elimle ağızını kapatarak dikkatleri çekmemeye çalıştım. Fakat onlardan uzakta olduğumuz için duyulmamıştık, gözlerimi büyüterek kafasına vurduğum da  susmasını işaret ettim.

Orhan önündeki su dolu bardağı iri adama doğru uzattı. Varkal sudan bir yudum aldıktan sonra sertçe boğazını temizledi. "Ne istiyorsun?"

Orhan onun neyi ima ettiğini anlaması birkaç saniyesini aldı ve adamlarının elindeki siyah dosyayı masanın üzerine orantılı bir şekilde yerleştirdi.

Varkal önündeki dosyayı kendine doğru çekip açtığında şaşkın gözlerle önce dosyaya ardından Orhan'a baktı.

"Bunlar yasa dışı değil mi?" diye geveledi ağızında uygunsuz bir şey olduğu anlaşılmıştı, açıkçası biraz komikti ünlü bir kaçakçının yasa dışı değil mi sorusuna kim inanırdı kesinlikle bu konuya müdehale etmemiz gerekecekti. Ekin'e tekrar döndüğümde elimi ağızından çektim ve hazır olması için işaret verdim.

Dikkatli olmalıydık sayıca bizden üstünlerdi her ne kadar taktiksel deneyim ve planımız olsada yaralanabilirdik. Bir baskın emrimiz yoktu sadece bilgi toplamamız gerekiyordu ancak şu durumda benim yerimde kim olsa kesinlikle el atardı.

"Pozisyonumdan çekiliyorum ve seninde çekilmeni istiyoruz." dedi Orhan net bir şekilde.

Varkal'ın gözleri büyüdü ve kaşlarını çattı. "Ne? Pozisyonumdan geri çekilmemi mi istiyorsun? Hangi emirle yapıyorum bunu? Bu emiri kim verdiyse onu bulduğum gibi ecelimle karşılaşır!"

Etrafta bir kaç dakika sessizlik oluştu ve karanlığın ardından gelen ses dikkati üzerine çekmeyi başarmıştı.

"Ben istiyorum Bay Varkal bir sorun mu var?"

Bu ses..Bu oydu ve kesinlikle emindim bir yerde illegal işler dönüyorsa ucu mutlaka ona dokunuyordu. Sesin sahibi dudaklarının arasındaki sigarayla birlikte yaslandığı duvardan bir kaç adım atarak yüzünü göstermiş ardından Varkal ve Orhan'ın ayağa kalkmasına neden olmuştu.

"Eğer yanlış duymadıysam az önce sana bunu söyleyen kişiye ecelini tanıştıracakmışsın bekliyorum göster bana marifetlerini."

Varkalın yüzü şaşkınlıkla buruştu. Sesin sahibi yanında ki adamlarına durmaları için işaret veririken boşta olan sandalyelerden birine rahatça oturdu ve sigara dumanını soludu.

"Ben... efendim sizin olduğunuzu bilseydim kesinlikle sorgulamadan istediğinizi yapardım." Varkalın sesi öyle aciz öyle çaresiz çıkıyordu ki kendimi gülmemek için kastım koskoca kırk sekiz yaşındaki adam ne hallere düşmüştü.

"Ne yapacağını biliyorsun değil mi Varkalcım?" diye sorarak, sigaradan bir nefes çektiğinde yutkunmuştum. Karşısındaki adamla dalga geçiyordu, güç kimdeyse o asla ezilmezdi sonuçta. Ekin'in çekiştirmesiyle kısa süreliğine bu kaos ortamında tek başıma olmadığım aklıma gelmişti.

"Destek için yakındaki bazı polisler yardıma gelmiş, büyük bir ihbar almışlar." diye fısıldadı. Kafa sallamakla yetindim ve etrafa hızlıca bakış attım kapı aralık olduğu için dışarısı rahatça görülebiliyordu.

"E- evet." demişti kekeleyerek. Dünyanın en aptal ve korkak moduna girmişti, yüzünde apaçık bir korku vardı.

"Anlamadım neye evet diyorsun?" Diye boğuk sesiyle sorduğunda sigarayı dişlerinin arasına almış ve kafasını yana çevirerek açıkca bir şeyler söylemesini bekledi.

"Evet demiyorum sadece adamlarımın hepsini kıstırıyorsun ve onları ortadan kaldırıyorsun, burada olduğuna göre buna bir çözüm bulmalısın." Varkal sinirli bir ifadeyle yerine oturduğunda bakışları karşısındaki adamdan başkasında gezinmiyordu.

"Bunları yaparak ne elde etmeye çalışıyorsun? Tüm karaborsayı ayağında yalvartacağını düşünüyorsan yanılıyorsun! Beni ve diğerlerini kışkırtıp duruyorsun bu senin için hiç iyi bir şey değil! Seni başkaları rahatsız edemiyor diye büyüklenmeye başlamışsın, üstelik bunu yaparak polisleri bizim üzerimize mi çekmek istiyorsun?"

Adamın bakışları keskinleşirken Varkal'ın kaba bir şekilde konuşmasına izin veriyordu. Varkal'ın sinirli ifadesi biraz daha onu izlerken Ekin'in hazırız işareti gelmişti.

"Yani? Ne demek istiyorsun?"

"Bana yarattığın borçları tek tek ödeyeceksin. Başıma bela ol diye seni yanımda tutmuyorum." Kapıdan yansıyan gölgeye baktığımda destek ekibin gerçektende hazır olduğunu gördüm. Bir kararımla her şey ya avcumuzun içinde olacaktı ya da yine her zamanki gibi o adamı yakalayamadan geri döncektim fakat bu sefer elimden onu kimse alamazdı. Her an olaya müdehale etmeye hazırdım.

Adam sakince kafa salladı ve yanındaki deri ceketli adamına işaret verdi. "Mesajın alındı Varkal sana ayırdığım zamanın doldu."

"Yiğit." Diye sinirle bağırmıştı Varkal.

Arka cebimde sakladığım silahı kavrayarak kısa sürede baskın konuna geçmiştim. Son durumu kontrol etmek için onların olduğu tarafa doğru baktığımda aradığım kişi yok olmuştu ve saniyeler içinde herkes birbirine silah çekmişti.

Hedefi hemen değiştirdim ve destek olarak gelen ekibin içeri girmesini işaret ettim, salondaki sessizlik bozulmuştu. Her an çıkacak mermilerin sesi alanı boşaltmaya yetecek kadardı ancak her ihtimale karşı destek ekipleri insanları dışarı çıkarmıştı.

Yiğit'in arkasında bıraktığı adamları ve o adamların lideri bir kaç kişiyi çoktan etkisiz hala getirmişti. "Bırakın silahları, yat yere yat"

Silahı doğrulturak adımladığım anda kısa süre etrafı kolaçan ettim. Kızıl saçlı çocuk sırıtarak bize baktığında ellerini yukarıya kaldırarak bizden gelecek hareketleri izliyordu. "Uvv sanırım yakalandık."

Sinirle soluyarak ön kapıdan koşmaya başlamış, bardan dışarı çıkarken elimdeki silahı bir an olsun düşürmüyordum. O Yiğit denen herifi suç üstünde yakalamıştım ve bu olayı bu şekilde kapatacak kadar saf değildim.

Yüzüme temiz havanın çarpmasıyla derince nefes aldım, yere fırlatılıp yeni sönmekte olan sigara izmaritini görmemle arabaya binmeye hazırlanan Yiğit'i durdurmuştum.

Gözlerimi hedefin netleşmesini sağlamak için konsantrasyonumu bozmamaya çalışıyordum, bu benim için zor değildi.

"Gene mi sen?" diye bana doğru göz devirdiğinde arabasının açık kapısına yaslanmıştı. "Bu sefer gerçekten öldüğünü düşünmüştüm en son ne zaman karşılaşmıştık bir gün oldu mu ah doğru ya iki hafta olmuştu. Sensiz hayatım çekilmiyor. Ciddi söylüyorum seni görmediğim zamanlar hayatım cehhenneme dönüyor sen olmasan kim peşimde at gibi dönecek."

"Cıvıklığı kes! Seni kolay kolay bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun." dedim sinirle. Beni her seferinde alay konusu olarak görüyordu, onu yakalamak ve dört duvar arasına soktuğum da gülen o değil ben olacaktım her şeyin bir sırası vardı sonuçta.

Yaptığı suçlardan kolaylıkla kurtulabiliyordu, kanıt yetersizliğinden onu salmaktan başka çaremiz kalmıyordu. Üstelik genel müdürümüz bile onun suçlu olduğuna inanmıyordu. Mükkemmel ve her saat çalışan bir polis merkeziydik başarılarımız övgüye değerdi ancak neden bir türlü Yiğit Karayiğit'in suçlu olduğuna inandıramıyordum diğerlerini?

Yanımıza gelen arabanın kapısının açılma sesini duymamla, silahı olduğu yerden çekmeden hafifçe kafamı yana yatırıp gelen kişiye odaklandım. Gece yarısını geçiyordu ve genel müdürümüz ilk defa benim olduğum bir baskına gelmişti?

Bir kaç adım sesinin ardından, elimdeki silahı indirmem için emir aldığımda Yiğit yüzündeki dağınık bir gülüşle ellerini iki yana kaldırmıştı.

Seslice nefes veridğimde havadaki silahı indirmiş daha sıkıca tutmaya başladım. Genel müdürümüz kaşlarını çatıp, bir süre düşündü. Ardından bakışlarını tekrar bana çevirip Yiğit'in gitmesini için izin vermemi istedi.

Gözlerim sonuna kadar açılıp, nefesim kesilip, kalbim sinirle kendini işkence edermişcesine kan pompalarken, bir kaç adım geriye atarak elimdeki fırsatı geri tepmiş, baş düşmanımın hiç bir şey olmamış gibi sırıtarak arabaya binip gidişini bakmıştım.

"Biliyorsun onu tutuklasan bile bir kaç dakika içinde serbest bırakılacak." demişti sakince, sırtımı sıvazlayarak arabama geçmem için emir verdi.

"İçeridekileri Ekin halledecektir bugünlük bu kadar yeter Efe! Git evine dinlen yarın yeni yorucu bir gün seni bekliyor olacak."

Bunu söyledikten sonra,adımları bara doğru gitmiş ve ortadan kaybolmasıyla önüme gelen ilk şeyi tekmelemiştim. Yine her zaman ki gibi elimdeki fırsat ters tepmiş, hayal kırıklığıyla istediğim olmamıştı.

Bu sadece bir başlangıçtı, önümde uzun bir zaman kavramı vardı, ben ise her günümü o adamı hapse tıkmak için planlarla geçireceğime şimdiden karar vermiştim.

"Efe." diye bağırmıştı bir erkek sesi.

"Bir ara izin almalısın!"


Bölüm Sonu

Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen hikayenin gidişatı için sizin fikirleriniz benim için önemli bir yere sahip.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Continue Reading

You'll Also Like

326K 21.5K 26
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
575K 17.3K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
78.1K 4.9K 26
Savcı ve asker hikayesidir aynı zamanda bir gerçek aile hikayesidir kitabıma bir şans verin lütfen
709K 32.6K 26
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. ........................................ ~ZS~....................................... Kına yakmak kendini adama...