NEFRETİM : Karışık Duygular

By AlfaMireculer

83.9K 4.9K 5.1K

"Ben her zaman istediğimi alırım prenses" "üzgünüm zengin ve kendini beğenmiş egoistlere karşı fobim var" "b... More

Bilgilendirme
Agreste Okulu
Seni Etkiliyorum
Bir Arkadaş
Adrien'ın Sevgilisi?
O Da Beni Seviyor
Düzenbaz
Aşk Kırıntıları
Aptal!?
Duyuru!
10. : Özel Bölüm
Küçük Bir Defile!
Küçük Bir Defile! (2) + (Küçük Spoiler)
¡Takıntı¡
¦Mrs Kurtzberg¦
§Kahramanlar Geri Dönüyor§
Kahramanlar Geri Dönüyor (2)
*Emilie Mi?*
Final (part:1)
# Final #

İyi İki Arkadaş

4.6K 273 407
By AlfaMireculer

Marinette Adrian’ı kendine doğru çekti. Dudaklarına doğru yaklaştı. Adrien kıpkırmızı kesilmişti. Hareket etmiyordu. Derken marinette Adrian’ın kucağına düştü. Birsüre uyukladı. Adrien elini marinette’in başına koyunca marinette aniden uyandı.

“Adrieeeeen sen yakışıklısın zekisin uzunsun ve zenginsin. Seni benden daha akıllı güzel ve benden daha varlıklı kızlar beğeniyor ve hayran oluyorlar. Ama sen benle ilgileniyorsun neden beni sevme ben sana denk değilim farklı dünyaların insanlarıyız.”

“marinette sen iyi değilsin.”

“olabilir. Herkes iyi olmak zorunda değil. Değil mi? “

“tamam tamam bayan marinette lütfen uyuyunuz”

“ben zaten uyuyacaktım”

Dedi ve yine kafası Adrian’ın kucağına düştü.


Sabah gözlerimi hiç bilmediğim kocaman bir odada ve çok rahat bir yatakta açtım. Karşımda koltukta Adrien dergilere bakıyordu. Başım ağrıyordu hem de çok. Kalktım. Çevreme bakındım. Sonra da boğazımı temizleyip

“nerdeyim ben”

“benim evimdesin”

“ne yani beni kaçırdın mı?”

“napsaydım sarhoş halinde anne ve babanın yanına mı götürseydim”

“annem babam…  olamaz olamaz olamaz! Annem beni öldürecek. Ben ona ne diycem şimdi. “

“merak etme ben her şeyi ayarladım. Akşam senin telefonundan Alya diye arkadaşının numarasını aldım ve ailene senin onlarda olduğunu söylemesini istedim. O da kabul etti”

“ne! Anneme ve babama yalan mı söylemek zorundayım.”

“istersen doğruyu söyle beni ilgilendirmez ben elimden geleni yaptım.”

“tamam tamam teşekkürler fakat ben gitmeliyim. Hemen! “

“ne yani saat sabahın 8’i sen ailene* ben geldim şimdide okula gidiyorum mu diycen*”

“ne dememi bekliyorsun ya da ne yapmamı”

“bugün bizden okula git yani beraber. Okuldan sonra da Ailene Alya sabah kahvaltı için ısrar etti. Sonra da okula geçtim dersin”

“kitaplarım, üniformam?”

“bugünlük serbest git. “

“Adrien senin aklın yerinde mi? Akşamki giydiğim elbiseyle mi gidiyim okula! Yok ben eve gidiyorum”

“tamam tamam onuda hallederim.”

“senle okula gidince nolacak ki anlamadım”

“bunla alakası bile yok. Seni düşünüyorum sadece! “

“neyse en iyisi sen bana normal bir pantolon gömlek getir çok abartılı şeyleri sevmem”

“ tamam marinette hanım, siz nasıl isterseniz”

“ya uff tamam hadi git bir şeyler bul geç kalacağız”

“ben mi bulacağım kalfa Jones”

Gelen kişi yaşlıydı. Ben daha genç biri diye hayal etmiştim. Ardından hizmetler içeri girdi.

“bay Adrien sadece marinette hanım için hazırlanmış olan giysiler. Daha yeni tasarımcının elinden çıktılar. “

“n ne! Sadece benim için mi tasarımcı mı? “

*yutkundum*

“fakat bana normal şeyler yeterliydi.”

“unutma okula giderken H3 ve Adrien Agreste’in yanında gideceksin. Nasıl normal şeyleri giymeyi düşünürsün”

“Siz insan değilsiniz yani? Ne olursa olsun ben böyle gösterişli şeyler giymem”

“daha görmeden neden karar veriyorsun ki”

“hanım efendi tasırmcımız sizin için zarif ve sade giysiler hazırlamaya çalışmıştır. Eğer ki beğenmezseniz tasarımcıyı buraya çağırıp üstünde ne değiştirmek isterseniz değiştiririz”

“b ben aslında sadece”

“marinette çok abartıyorsun. Hem sana borcumu ödüyorum işte hadi.*

Hizmetlilere doğru yöneldi.

“marinette’i alın ve giydirin. İstediği gibi saçını ve makyajını yapın. Anladınız mı?”

“ben bebek değilim. Kendim giyinebilirim asıl sen anladın mı?”

“off bir şeyde de zorluk çıkarma sadece bir saatin var hadi götürün marinette’i”

“peki efendim. Hanımefendi lütfen bizimle gelin”

“bir saniye birincisi benim adım marinette lütfen bana sadece marinette diyin. İkincisi de  nereye gidiyorum. Beni yine nereye sürüklüyorsun”

“hayır seni anlamıyorum. Burda benim yanımda mı giyinmek istiyorsun. Tabi giyinebilirsinde-”

Kızarmıştım hemde baya yastığı alıp yüzüne patlattım.

“seni pis sapık hemen yanlış anlıyorsun”

“demek pis sapık nasıl anlamalıydım açıkla”

“ben sadece sadece offff tamam. Nereye gittiğimi sordum”

“bir saat boyunca elbiseler hakkında konuşuyoruz sence seni nereye götürüyor olabilirler”

“her yere. senden her şey beklenir”

“tamam, sen haklısın “

“ya benle kavga ettiğin anları daha çok seviyorum”

Kalktım. Elbisemi düzelttim ve hizmetleri takip ettim. Gerçekten hoş kıyafetlerdi. Ve sanki yapan kişi beni tanıyormuş gibi yapmıştı. En son kapıda beni Adrian’ın beklediğini farkettim. Sürekli saatine bakıyordu. O da hoş bir takım giymişti. Ve benle uyumluydu ikimiz de siyah giyinmiştik. Yanına geldim bana telefonumu uzattı. Biraz ileri gidip annemi aradım. Sakin gibiydi. Beni merak ettiklerini felan söylediler.

Arabada kendimi yabancı gibi hissetmiştim. Yanımda Adrien vardı. Araba siyah bir limuzindi. Önde de iki görevli.

Birden Adrien elimi omuzuma attı. Yerimden sıçrar gibi oldum.

Elini aldım ve yanına koydum. “napmaya çalışıyorsun! “ diye fısıldadım. Camdan bakıp gülmeye başladı.

“nolduğunu söylemeyecek misin? sana diyorum”

“kahvaltıya gidiyoruz sonra okula anladın mı? “

“ben okulda bir şeyler atıştırırım”

“bak kavga ya da atışma yok. Ben ne dersem o”

“sen benim patronum değilsin”

“olabilir ama şuan benim arabamdasın.”

“sinir şey!”

Kafe gibi bir yere geldik. Hava soğuktu. Bu yüzden açıkçası birazcık üşümüştüm. Bu nedenle teras, yerine içeride bir masada oturduk. Garson geldi.

“efendim ne istersiniz”

“kahvaltılık neyiniz varsa”

“yine aynı şeyi yapıyorsun. Sanki hepsini yiyebileceksin ne kadar ziyankârsın”

“sana da hiçbir türlü yaranamıyorum”

“tamam birer poğaça ortaya zeytin peynir biraz da sıcak içecek bir şey yeterli”

“senin gibi bir kız görmedim hayatımda. Diğer kızlar-”

“ben böyleyim kıyaslamaya gerek yok sevmem de zaten “

“peki neleri seversin ki hiçbir şeyden hoşlanmıyorsun”

“ben mi abartıyı sevmem rüküşlükten nefret ederim. Ve egosu tavan yapmış insanlardan da iğrenirim”

O Arada istediklerim gelmişti ek olarak bir şeyler de gelmişti garsona tam sormak üzereyken sözümü kesti

“onlar bizim ikramımız lütfen kabul edin”

“tamam çok teşekkür ederiz”

Derken garson gülümseyerek ikimizi süzdü

“bu arada bir şey söylemek istiyorum”

“tabi”

“çoğu insan sizin gibi buraya geliyor fakat sizden çok birbirine yakışan bir çift daha görmedim”

Garsonun sözüyle ağzıma attığım lokma boğazımda kaldı. Öksürmeye başladım. Hemen önümdeki sudan biraz içtim ve kendime geldim.

"iyi misin marinette?

“ iyiyim de... Garson bey şeeey aslında biz-”

“teşekkür ederiz değil mi marinette canım”

“canım?”

Garson gittiğinde kızmıştım ona yalan söylemiştik.

“Adrien bunu nasıl yaparsın yalan söyledik farkında mısın?”

“bize sevgili felan demedi sadece *çift* dedi değil mi? “

Durup bir düşündüm.

“çift mi? Aslında haklısın arkadaş anlamında da demiş olabilir. Çünkü biz sadece arkadaşız değil mi sadece iki iyi arkadaş”

“bilmem sence arkadaş mıyız? “

“e evet sanırım”

Niye şüpheye düştün marinette. Sadece sert bir şekilde evet demeliydin. Umarım yanlış anlamaz.



Okuldan sonra eve geldim. Ailem bana bir kargonun geldiğini söylediler. açık arttırmadan. Okuldan yeni gelmiştim. Kim göndermiş olabilirdi ki?

Bu bir deniz gözlüğüydü. Üstünde de bir not yazılıydı.

*Sadece iyi bir arkadaşıma… *

Adrien’dandı eminim. Fakat son zamanlarda duygularım çok karışmıştı. Nasıl bir karışıklık anlamıyorum. Fakat gittikçe Nathaniel’e karşı duygularımı kaybetmeye başlıyordum sanırım.

İşe giderken yolda Nathaniel’ı gördüm. Bir otobüs durağına başını dayamıştı. Yanına gittim.

“hey! Beni duyabiliyor musun?”

“evet. Marinette yine ne oldu”

“s sen ağlıyor musun?”

“onun uçağı, onun uçağı yarın sabah. O gidecek. “

“o zaman sen de git. Ona o kadar değer veriyorsan sende git. Onu bırakmak zorunda değilsin”

“ben senin kadar cesaretli değilim”

“cesaretli olmayı boşver sadece kalbinin sesini dinle o zaman doğru yolu bulursun”

“bilmiyorum.

“ben gidiyorum. Kendine iyi bak”

Bunları söylemiştim. Fakat kalbim biraz olsun yanmıştı. Ona git diyebilecek kadar ondan soğumuştum. Fakat hala ona karşı küçük duygular besliyordum.

İşte Alya ile birlikte konuştuk ona duygularımın değişmeye başladığını söylediğimde şaşırdı. Çünkü ben ilk kez birine karşı böyle hisler besliyordum. Ya da beslediğimi sanıyordum.

Akşama doğru Adrian’ın bana mesaj attığı aklıma geldi fakat ailemle birlikte alışverişe çıkmıştık büyükannem için. Bir insan 4 saat boyunca kar ve soğuğun içinde beni beklemez değil mi? Ama bu Adrien o gün işte 2 saat çalışmıştım. Ve saat şuan akşamın sekizi. Üç’te Adrien mesaj attı 4’te buluşalım diye. Akşam soğuda çöktü. Battaniyeleri alsam iyi olur o sarı kafadan her şey beklenir.

Geldiğimde kimse yoktu. Her yere baktım tam Paris kulesinin önündeydim. Kenarda karlı kaplı titreyen Adrian’ı görünce endişelenmedim değil. Onun yanına gittim ve dürtekledim.

“heyy! Adrien kalk hadi.”

“ç ç çok ü üşüyorum”

“hadi ama 4 saat boyunca beklemiş olamazsın”

“b bilmem o kadar o oldu mu?”

Kolundan tuttum. Ve kaldırmaya çalıştım. Fakat benim iki katım kadardı neredeyse

“hadi ama seni taşıyabilecek kadar güçlü değilim biraz gayret et hem bak çok güzel bir kafe biliyorum seni oraya götüreyim”

Kolundan tutup kaldırdım. Başı omzuma düştü.

“hey! İyisin değil mi? Bak ambulans çağrıcam ona göre”

“ben iyiyim”

“ama kafanı omuzundan kaldırsan böyle yürüyemeyiz”

“kaldıramıyorum.”

“pekala hadi marinette sana onca iyi davrandı biraz dayan”

Onu öyle hep gittiğim kafeye götürdüm. Sahibi çok iyidir. Aşağıdan iki sıcak çikolata aldıktan sonra en yukarı. Kapalı ve sıcak ama manzarası harika olan bir yere götürdüm. Bir kenara oturduk. Titriyordu ve öksürüyordu. Sonra da yine başı omzuma düştü.

“hey Adrien! İyi misin?”

“h hayır”

“ p peki”

napsam napsam diye düşünüyordum. En çılgınca bir fikirle babamı aradım ve arabayla gelmesini istedim. Çantamdan battaniye’yi çıkarıp sardım. Ve onla birlikte aşağı inip babamı beklemeye başladım. Geldiğinde Adrian’ı gördüğünde biraz şaşırdı. Sanırım bir açıklama bekliyordu yanlış yaptığımı o an anlamıştım.

“Aslında baba şöyle oldu ben şurdan bir şeyler içecektim. Sonra dışarda onu gördüm. Sonra da seni aradım. Olan bu yani… “

“tamam marinette önemli olan şuan onun iyi olması ama değil en iyisi hastaneye götürmek.”

Adrien *hayır hayır * diye sayıkamaya başladı.

“baba benim bir fikrim bence onu bizim eve götürelim. Zaten evinin adresini de bilmiyorum”

“başka çaremiz yok onu sokak ortasında bırakamayız”

Onu arabaya koyduk ve eve getirdik annem şok olmuştu beni çekiştirip duruyordu. Ve yine o saçma sorularını sormaya başlamıştı bile.

En sonunda onu bir koltuğa yatırdık gözlerini açamıyordu. Bunu ben yapmıştım vicdan azabı çekiyordum.

“anne napıcaz”

“öncelikle ateşi çok yok ama üstünün değişmesi lazım ıpıslak biraz da ısınması”

“babamın eşyalarından verebiliriz değil mi”

“evet fakat onu sanki bir yerlerden tanıyorum bu bu Adrien Agreste mi? “

“aslında evet.”

“tamam o zaman sen onu kaldır ve boş odalardan birine götür. Bende babandan kıyafet bakıyım”

“başıma açtığın işlere bak. Sen ne kadar inatçısın ya”

“çok konuşuyorsun marinette Dupain-Cheng. “

“tamam sen burda dur sana eşya getiricem üstünü değiştireceksin şu ıslak kıyafetlerini de kuruması için bana vereceksin anladın mı?”

“annen, çok tatlı biriymiş”

“annem mi ama neden? “

“kızlar annelerine benzerlermiş”

“Adrien senin kafan yerinde değil ben geliyorum, tamam? “

Annem eşyaları verdi ve beni durdurdu.

“Marinette bugün babanla sana bir şey söyleyecektik. Büyükannen daha bir kötü olmuş bu yüzden bu akşama uçağımızı aldık. Bunu söylemeye vaktim olmadı.”

“önemli değil anne ama saat geç oluyor”

“gece yarısı 1 de uçağımız 12 de havaalanına gitmek için evden çıkacağız”

“peki ya Adrien”

“onu tanıdığına göre sorun olmaz”

“sanırım “

“neyse sen erkek arkadaşına şu kıyafetleri götür”

“o benim sadece arkadaşım”

“ben de babana bir zamanlar böyle derdim her neyse hadi bekletme çocuğu”

Sanki üstümde bir baskı var gibi hissetmeye başlamıştım. Neyseki  annemler gidiyordu. Düşünmeye vaktim olurdu.

Eşyaları verdim ve ordan uzaklaştım. Odama çıktım yatağıma yattım. Kapı çaldı bu Adrien’dı.

“sen ne hakla benim odama girersin”

“daha girmedim”

“ama girmek üzereydin hem annem ve babamın evde olduğunun farkındasın değil mi? “

“ne alaka? Sadece merhaba demek ve teşekkür etmek için gelmiştim. Sen de hemen-”

“b ben özür dilerim lütfen içeri gir”

“şimdi ben sana borçlandım ha?”

Marinette ve Adrien konuşurken babası ve annesi duymuş kapıdan onları dinliyorlardı.

“gerçekten önemli değil”

“hayır benim için önemli şu zamana kadar para verip çalıştırdıklarım dışında kimse bana böyle bir iyilik yapmamıştı”

“nino ve Nathaniel”

“onlar mı onlar sadece para konusunda yardım ettiler böyle manevi anlamda kimse bana elini uzatmamıştı sana teşekkür ederim marinette. Ben daha bu yaşıma kadar kimseye teşekkür etmedim. Çünkü bana teşekkür etmenin anlamını kimse öğretmedi. Çok zor bir çocukluk geçirdim.umarım sana bunları anlattığım için beni artık eskisinden de çok nefret etmezsin”.

“aslında iyi bir dinleyiciyimdir. Ve ben insanların geçmişine saygı duyarım”

“senin gibi bir arkadaşa sahip olduğum için şanslıyım”

“daha dün okulda kavga etmiyor muyduk?”

O Arada annemler içeri girdi.

“gençler kusura bakmayın rahatsız ediyoruz fakat marinette’e söyleyeceğim küçük şeyler var biz bu akşam gidiyoruz o yüzden”

“gidiyor musunuz” Adrien

“evet canım marinette’in büyükannesi biraz rahatsız 1-2 hafta ziyaretine gideceğiz”

“o zaman iyi yolculuklar”

Annemin yanına gittim. Beni salona götürdü.

“sana bir liste yaptım tamamı yaklaşık 1 saat sonra gideceğiz listeye bak sorman gereken bir şey olursa aşağıdayız Adrian’a aşağıda misafir odasında yatak hazırladım. Onu oraya götür ve iyi davran tamam mı?”

“tamam anne de sen daha hiç tanımadığın bir çocukla nasıl beni evde yalnız bırakırsın? Hayret”

“Adrian’ın annesi benim eski sınıf arkadaşım. O yüzden”

“ne!”

“neyse sana artık gelince anlatırım şimdi odana git çok geç yatmayın tamam mı?”

“tamam da Bayan Agreste yani Emilie (sanırım böyle yazılıyordu) Agreste senin arkadaşınsa Adrian’ı tanıyor musun?”

“madem sordun Emilie Adrien 5 yaşındayken vefat etti. Sen de o zaman 4.5 yaşındaydın. Bize gelirdi ve en sevdiği kruvasanlardan yerdi. Sizde oynardınız. Fakat Emilie vefat edince bidaha Adrian’ı göremedim belki siz bilmiyorsunuz ama siz çocukluk arkadaşsınız. Adrian’ın ilk geldiğinde sarı saçlarından ve yeşil gözlerinden anlamıştım. Aynı annesi gibi olmuş”

“siz Adrian’ın annesiyle yakındınız o zaman”

“evet siz Alya ile neyseniz biz de Emilie ile oyduk. Canım Dostum veda bile edemedim. Bir deniz gezisinde boğularak öldü. Adrian’ı kurtardı fakat kendi maviliklere gömüldü”

“demek ki Adrien ondan yüzemiyor. neyse anne ben gidiyorum”

“tamam kızım listeyi unutma bak”

“tamam”

Odama girdiğimde Adrien bir dedektif edasıyla karıştırıyordu her yeri. Beni görünce durdu.

“odanı beğendim tasarımlarını da”

“ne! Tasarımlarıma mı baktın! “

“şey ben özür dilerim sadece kendimi tutamadım”

“yok sadece Alya’dan başka daha önce cizmlerime kimse bakmamıştı da”

“gerçekten harikalar.”

“teşekkürler fakat harika değiller. Hatta güzel bile değiller”

“saçmalama istersen yarın bizim tasarım atölyesine gidelim orda bir kaç tasarımcıyla görünürsün”

“tamam olabilir. “

Aşağıdan ses geliyordu.

“marinette 15 dakika sonra biz çıkacağız”

“geliyorum anneee”

O Arada Adrien da odamdan çıktı. Annemleri kapının orada geçirdim.  O da çıktı yanıma geldi. Babamlar taksiye binip gittiler. Büyük bir nefes alıp verdim içeri girdim. Televizyonu açtım ve koltuğa oturdum. Adrien’de ellerini cebine sokmuş duvara yaslanmış bana bakıyordu.

“Ne? Ne bakıyorsun?”

“sen çok yakın geliyorsun. Yani seni sanki tanıyorum hem de çok yakın”

“evet biz çocukluk arkadaşıymışız”

“Ne? Nasıl?”

“bana da annem bugün anlattı.”

Gelip yanıma oturdu.

“anlat”

“annen ile annem çok yakınmış. Seni bize getirirmiş oyun oynarmışız beraber”

“Annem.”

“üzgünüm sana onu hatırlattım”

“hayır hayır teşekkürler bana annemi hatırlattın.”

“neyse bunun bir önemi yok sadece eski arkadaşlarız eğer uyumak istersen şu karşıdaki oda”

“ yok ben de televizyon izlemek istiyorum. Bu arada telefon numaranı aldım.”

“benden izinsiz numaramı mı aldın! Ama neden”

“neden her zaman beni sorguluyorsun ben yatmaya gidiyorum.”

“*gülümser* deli ya!”

Bende vazgeçtim ve odama çıktım. Yatağıma uzandım. Ve bu sefer geç olduğu için uyumaya çalıştım.



Sabah alarmın sesiyle kalktım annemin verdiği listeye bakmayı unutmuştum.

#sabah kahvaltıda kruvasan hazırladık. Kahvaltı yapmadan okula gitme canım.

#Adrien’ın kıyafetleri kurumuştur onları al ona ver ve ona kaba davranma.

Anneee

#parti yok. Alya’yı çağırabilirsin ama sabaha kadar abur cubur yiyip her yeri dağıtmayın.

Tabiki de bunu yapacağım anne hah!

Neyse gerikalanını boşver aşağı ineyim uyanır şimdi bu.

Aşağıda annem ve babamın hazırlamış olduğu kahvaltılıkları masaya koydum. Şimdi şu gösteriş budalasını uyandırma zamanı.

“heyy! Kalk hadi! Sana diyorum öldün mü?”

“hee öldüm! Şuan diğer dünyaya geçiş yapıyorum”

“Çok komik ha-ha-ha”

“tamam ne yiyeceğiz”

“kruvasan ve kahve”

“kransan ne?”

“kransan değil kruvasan. Seveceğine eminim”

“tamam.”

“otur okula geç kalıcaz”

“hımm bu çok güzelmiş nedir bu.”

“özel bir hamurun içine çikolata koyuyoruz. Şekil veriyoruz. Bu aslında annende çok seviyormuş”

“s sen nerden biliyorsun”

“annem söyledi”


Okulda herkesin ağzında ben vardım. Bana bakıp herkes gülüşüyordu. Bu sefer Adrien bir şey yapmış olamazdı. Sınıfa girdiğimde tahtada hiç görmediğim biriyle öpüşürken fotoğraflarım vardı.

“tamam bu fazla olmaya başladı. Hanginiz fotoshop uzmanı bilmiyorum ama komik değil”

“komik değil mi? Bunu bay Adrien gördüğünde onada komik gelmemişti. Hatta bir şeyleri deviriyordu”

“A Adrien buna inandı mı?”











Miraculous1ladybug

Continue Reading

You'll Also Like

31.6K 1.8K 39
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
20K 2.7K 57
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
91K 10.9K 49
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
94.6K 8K 28
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...