TABUT

By YazanMuallime

79K 12.5K 26.8K

Sevdiği kadının acısını omuzlarından alıp kendi ruhuna işlemek istedi adam. Taşıdığı yükten ezilmiş omuzlara... More

Arka Kapak Yazısı
Tanıtım
Bölüm-1
Bölüm-2
Bölüm-3
Kitap kapağı anketi
Bölüm-4
Bölüm-5
Bölüm-6
Bölüm-7
Bölüm-8
Bölüm-9 "Kesit"
Bölüm-9
Bölüm-10
Bölüm-11
❗️Okuyucularımın Dikkatine❗️
Bölüm-12
Bölüm-13 "Kesit"
Bölüm-13
Karakterler
Bölüm-14
Bölüm-15
Bölüm-16
Bölüm-17
Bölüm-18
Bölüm 19 "Kesit"
Bölüm-19
Bölüm-20
Bölüm-21
Bölüm-22
Bölüm-23 "Kesit"
Bölüm-23
Tanıtım Videosu
Bölüm-25
Bölüm-26
Bölüm-27
Bölüm-28
Bölüm-29
Bölüm-30 "Kesit"
Bölüm-30
Bölüm- 31
❗️Önemli Duyuru ❗️
Bölüm-32
Bölüm-33
Bölüm-34 "Kesit"
Bölüm-34
Bölüm-35
Bölüm-36
Bölüm-37
Duyuru!

Bölüm-24

816 113 175
By YazanMuallime

Kulaklarıma dolan masum bir ağlama sesiyle kalbim ağır gelmeye başlamıştı göğüs kafesime. Aklıma gelen kötü senaryolar ruhuma çuvaldız batırıyordu. Dizlerim titremeye başlayınca anlamıştım bedenimin ayaklarıma ağır geldiğini. Çok geçmeden düşmüştüm dizlerimin üzerine. Dudaklarımdan güçlükle "Arzu abla lütfen" çıkmıştı. Şaşkınlığı üzerinden atan Tunç'un kapıya attığı omuzların sesi duyuldu apartmanda. Kapı çelik olması nedeniyle epey zorlamıştı Tunç'u ne kadar kas yığını olsa da. Timur da Tunç'a destek çıkmıştı fakat yine olmamıştı. Kapının bir an önce açılması için dua ediyordum. Yurttayken ceza alıp kilitlendiğimizde saçımda ki tel tokayı kullanarak açardım kapıları. Bu koca çelik kapıyı tel tokada açmazdı ki(!)

"Yan evin balkonunda geçebilirim buraya." Dedi Timur. Tunç itiraz etti hemen "Hayır yüksek burası ya düşersen." Dedi. Turna ağlamaklı ses tonuyla korku içinde "Hayır! Olmaz." Dedi.

Timur elini saçlarının arasından geçirip kapıyı işaret etti. "Şu sesi duymuyor musunuz!" dedi. Yiğit bebeğin ağlama sesleri iyece yükselmiş, can yakıcı olmaya başlamıştı.

Timur, Tunç'un kollarından tutup "Oğlum ben sürekli yükseklerdeydim. Az dolanmadık evlerin tepesinde. Bırak da bir işe yarasın haylazlıklarımız." Dedi. Daha sonra Turna'ya dönüp dudaklarını alnına bastırdı.

"Korkma meleğim(!) Söz veriyorum hiçbir şey olmayacak."

Merdivenlerden hızla inmeye başlayan Timur'a "Düşersen seni döverim!" dedi Tunç. Acaba çilingir falan çağırmak daha mı mantıklıydı? Yine sesli düşünmüş olacağım ki Tunç "Çilingir gelene kadar bebek ağlamaktan çatlayacak." Dedi.

Bebeğin acı dolu ağlama sesi kulaklarımdan kalbime bıçak gibi saplanıyordu. Ellerimi başımın iki kenarına koyarak olduğum yerde senkronize bir şekilde sallanmaya başlamıştım. Kapının açılma sesi gelince hemen ayağa fırladım. Kapıyı açan Timur'u ve ona sarılan Turna'ya aldırmadan hızla koştum bebeğin yanına.

Ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Onu hemen kucağıma alıp susturmaya çalıştım. Bebeğin sesi ısa sürede kesilmişti. Tunç'un sesi bütün evi dolduruyordu şimdi. Evin here tarafında Arzu ablayı arıyordu. Kucağımda bebekle bende başladım minik bebeğin annesini aramaya.

"Bir tek banyo kaldı Hazal. Oraya sen bak isterse." Dedi Tunç. Bebeği ona bırakarak banyonun kapısını açtım yavaşça. Karşımda duran manzara korkutucuydu. Arzu abla yerde yatıyordu. Başının olduğu yerde yoğun kan vardı. Muhtemelen ayağı kaymış ve düşmüştü.

"Turna(!) ambulansı arayın!"

Koşup yanına "Arzu abla! Lütfen uyan." Dedim çaresizce. Babası şehit olan Yiğit bebek annesiz de kalmamalıydı. Bizim gibi kimsesiz bir yurt köşesinde büyümemeliydi. Onun anne sevgisine ihtiyacı vardı. Bedenine dokunup onu uyandırmak istedim. Elimi omzuna doğru uzattığımda elimde ki sıcaklığın nedeni olan kan gözüme çarptı. Beynim hemen anılarıma götürmüştü beni. Simay'ın beni bıçakladığı geceye. Yine elimde kan vardı.

Gözlerimden süzülen yaşlara aldırış etmeden titreyen sesimle "Abla hadi!" dedim. Uyanmıyordu işte(!) Fakat uyanmak zorundaydı...

Elimi kana bulanmış fayansa vurup "Uyan!" diye bağırdım.

"Uyan! Uyanmak zorundasın uyan!"

Koşarak içeri giren acil tıp teknisyenleri hareketsiz yatan bedeni sırt üstü yatırıp boynuna boyunluk taktılar. Sedye koyup hızlı bir şekilde ambulansa götürmeye başladılar. Ben ise hala orada öylece oturmuş, ellerimin acımasına aldırış etmeden fayansa vurmaya devam ediyordum. Ses tellerimin yanmasını umursamadan "Uyan!" diye bağırmaya devam ediyordum.

Kollarımdan tutup ayağa kaldıran Timur'a sarılıp "Uyanmadı!" diyebildim.

***

Kollarımı dizlerime dolamış ve iyice kendime çekmiştim. Hafif hafif sallanarak ağlıyordum. Dudaklarımdan ara ara "Uyanmadı" çıkıyordu fısıltıyla. Uyanmamıştı(!) Henüz dünyaya gözlerini açalı üç gün olan Yiğit bebeğin annesi uyanmamıştı. Bir bebek daha dünyayla olan savaşının daha ilk günlerinde yenilmek üzereydi. 

Başım bir göğüse yaşlandığında anlamıştım yanıma birinin oturduğunu. Saçlarımı okşayıp, özgür bıraktı ruhumu yakacak cümleleri...

"Düşmesi sonucu çok büyük darbe almış beyni." derin bir nefes aldı. Söyleyecekleri belli ki ona da ağır geliyordu.

"Öldü mü?" dedim zar zor. Bu sorunun cevabının evet olmasını istemiyordum. Cevap "Hayır, yaşıyor" olmalıydı. Tek cevap buydu.

"Hazal" dedi ve boğazı düğümlendi. Kollarını daha sıkı sardı bedenime. Saçlarıma bir öpücük kondurup "Artık..artık yatağa bağlı olarak yaşayacak, elimizden gelen her şeyi yaptık. Ama olmadı. " dedi.

Dönüp yüzüne baktığım da perişan gözüküyordu. Beni etkilediği kadar onu da etkilemişti. Sert mizacının altında yatan güzel kalbi hep görmüştüm. Her daim sinirli görünen kemikli yüzünün aksine ruhu pamuk şeker kıvamındaydı.

Ulaş'a sımsıkı sarılıp gözyaşlarıma karışan hıçkırıklarımı serbest bıraktım.

"Şim..Şimdi ne olacak?"

Daha sıkı sarıldı.

"Şimdi Yiğit'e ne olacak!"

Daha da sıkı sarıldı.

Kaslı kollardan daha az kaslı olan kollara geçerken bedenim burnuma nane kokusu doldu.

Gözlerim güçsüzleşirken son duyduğum "Balamir, Hazal'ı eve götür kardeşim. " oldu.

Balamir'in kollarının yerini araba koştuğu ve emniyet kemeri almıştı. Gözlerimi açmak istiyor fakat beceremiyordum. Güçlü kalmayı beceremediğim gibi gözlerime hakim olmayı da beceremiyordum.

Yurtta her acıya dayanırım diye ortalıkta artistlik yapan Hazal Eroğlu tarihin derin çukurlarında kaybolmuştu.

Emniyet kemerini taktıktan sonra saçlarımı okşayan Balamir "Ben seni güçlü Hazal olarak sevdim. Güçlü kal." Diye fısıldadı. Ardından kapanan kapı sesi ve açılan başka bir kapı sesi doldu kulaklarıma.

Zaman derler her şeyin ilacı külliyen yalan(!) Bir kaç güne 18 yıl olacak en büyük acıma. Kimsesizliğime. İyi olan hiçbir şey yok. Aksine acılar büyüyüp harman oluyor ruhumda.

Usulca bırakıldığım yumuşak yatak da dizlerimi karnıma çekerek büzüştüm. Kalbimden beynime, beynimden göz pınarlarıma hücum eden acıyı durduramıyordum.

Hıçkırıklarım yükselince kendimi kontrol etmeye çalıştım. Başarısız olmuştum yine...

Belimden sıkıca tutup bedenimi kendine çekti Balamir. Bir bebek severmiş gibi incitmeden okşadı saçlarımı. Boynuma bir buse kondurduğun da, ruhuma basılan tuzlar eridi adeta.

Ağlamam hafiflediğinde çevik bir hareketle beni kendine çevirdi. Burunlarımız birleşince "Biraz gülsene, yanağındaki çukurundan öpeyim. " dedi.

Bu adam aşk değil de neydi?

Kendimi zorlayarak da olsa hafifçe gülümsedim. Yanağıma kondurduğu dudakları, damarlarıma akan kanın akışını hızlandırmıştı. Kalbim yerinden çıkıp Balamir'e çarpacak kadar hızlı atıyordu. Fakat şimdi tam sırasıydı.

Ellerimle yüzünü kavrayıp "Gülsene, gülüşünden öpeyim." Dedim. Kızaran yanaklarıyla birlikte kıvrıldı dudakları.

Aşk ve Tutku alevlendi aramızdaki küçük mesafede. Dudaklarımı bastırdığım dudakları yanıyordu. Başta şaşırsa da, kısa sürede kendine geldi. Dudakları karşılık verdi alev alan dudaklarıma.

Bay Nane'nin pembelilerini özlediğimi itiraf etti kalbim beynime. Özlemiştim. Tek özleyen ben değildim belli ki. Bay Nane benden çok özlemiş olmalıydı.

Dudaklarımı güçlükle çektim ondan. Dudaklarımızı ayırmak ne benim, ne onun geliyordu içinden.

Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Başparmağını yanağım da gezdirip "Sana aşığım kadın." Dedi.

"Sana aşığım adam."

Acı ruhumu, Nane kalbimi fethetmişti...


❤️Balamir Güleç - Hazal Eroğlu ❤️

Ve aşk başlar...

Continue Reading

You'll Also Like

25.7K 1.9K 20
Buket Ayaz, Kraliçe takma adıyla popüler olmuş bir yazardır. Türkiye'nin en başarılı yazarları arasında parmakla gösterilir. İşinde başarılı olmayı k...
15.3M 616K 54
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu...
2.8M 214K 38
*14 Kasım 2023 güncellemesi* İlerleyen bölümlerde yorumlarda birçok spoi ile karşılaşabilirsiniz. Her ne kadar uyarı geçsem, o yorumları silsem de ma...
4.8M 398K 94
1 KIZ, 6 ERKEK, ÖLÜMCÜL BİR EV. Afra'nın diğer tutsaklardan dört farkı vardı: Birincisi, bir kız olmasıydı. İkincisi, tutsak alınan son kişi olmasıyd...