Curse •taekook•

By DarkbestJ

759K 76.7K 88.1K

Periler ilk görüşte aşık olur ve olduklarında bunu hissederler. Eğer aşık olduğu kişi, aynı aşkla kendisine k... More

† Lanet †
† Biri bizi izliyor †
† Seni görmek istedim †
† Lanetin olduğumu biliyorum †
† Bırakmasın beni †
† Seni seviyorum güzelim †
† O zaman sev beni †
† Sana bir hediyem var †
† Ölüyorsun ona †
† Beni delicesine öpmeye var mısın? †
† Bana özel yaratılmış en değerli hazine †
† Özel olduğunu biliyordum †
† Kahine gidiyoruz †
† Annesinin biricik oğlu †
† Seni bırakacağımı nasıl düşünürsün? †
† Tüm bilgeliğini içime akıt †
† Başladı †
† Minik Asklepios aramıza katıldı †
† Jungkook seni bekliyor †
† Bebek yok mu bebek? †
† Hadi küçük bebecikler yapalım †
† Zeus dede! †
† Ölmek mi istiyorsun? † -END

† Gel ve öp beni yakışıklı †

24.3K 2.4K 2.7K
By DarkbestJ


"Şu Jimin'in yeni bir arkadaşı var ya MeJin. Jimin de o kızı sevmiyor ama biliyorsun fazla iyi kalpli, kızı kıramıyor"

Hoseok ağzına bir kiraz daha atıp omuz silkmişti. Yugyeom dirseklerini yatağa yaslamış ve yüzünü elleri arasına almıştı.

"Ay o kızı biliyorum" Hoseok kahkaha atınca Yugyeom da gülmüştü.

"Ya banane onun bunun kızından, ben Jungkook'umu istiyorum!"

Bir gün geçmişti ve canım sevgilim yarın akşam geliyordu. Ben burda sevgilime bir şey olacak diye korkudan ter dökerken, bunlar yanımda elalemin su perisinin dedikodusunu yapıyorlardı.

"Yah Namjoon! Al şunları başımdan" diye bağırdığımda Namjoon beni takmadan elindeki kılıcı parlatmaya devam etmişti.

"Ay biliyor musun yugie~? Bizim hava perilerinden birisi sizin elflerden biriyle oynaşıyormuş"

Hoseok elindeki kiviyi soyarken konuşmuştu. Yugyeom ağzını eliyle kapatıp peri pelinsu gülüşü yapmıştı.

"dün onları gördüm. Depoda cilveleşiyorlardı"

İkisi de peri pelinsu gülüşü yaptıklarında Jungkook'un boyum kadar olan yastığına sarılıp oflamış ve kendimi yatağa atmıştım.

"Jimin'in yanına gitmek ister misin kır çiçeğim?" Hoseok bacağımı koparırcasına sallarken sormuştu. Aslında Jimin'i özlemiştim. Ne de olsa iki gündür görmüyordum. Onunla konuşup rahatlamaya ihtiyacım vardı.

"İsterim" dedim yataktan kalkıp kapıya koştururken. Hepsi gülerek kapıda heyecanla sallanışımı izlemiş ve yanıma gelmişlerdi.

Ben kollarımı açıp dilim dışarda karanlık tarafa koştururken Namjoon beni sınır çizgisinde yakalayıp bedenimi omzuna almıştı.

"Hoop! Nereye Küçük adam? Sana bir şey olursa Jungkook ağzımı kırar" dediğinde omzunda çırpınarak gülmüştüm.

"Namjoon~ çok seviyorum onu biliyon mu?"

Gülmüş ve kılıcını kılıfından çıkarmıştı. "Sevince konuşmayı unutuyorsunuz herhalde" dediğinde "ay evet!" diye bağırmıştım ama sonra sırtıma yumruk yemiştim.

"Bağırma gerizekalı! üç buçuk atıyorum zaten"

Hoseok Yugyeom' un omzundan bana bağırdığında acıyan sırtımı tutmuştum. "Ne vuruyorsun kaka yaratık!"

sessizce söyleyip saçını çekmiştim. Bağırdığında kollarımı öne uzatmış ve son hızda önde salladığı kollarına vurmaya başlamıştım.

"Yeter! Rahat durun" Namjoon sessiz olmaya çalışarak bağırdığında ikimiz de çırpınmayı bırakıp birbirimize öldürücü bakışlar atmıştık.

"at sineği!"

"Toprak kurdu!"

"bok böceği!"

"Yer elması!"

"Yeter dedim!" Namjoon bu sefer yüksek sesle bağırdığında ikimiz de korkudan sıçrayıp susmuştuk.

"Jiminnie!" kollarımı açıp Yüzerek kıyıya gelen arkadaşımın üzerine atlayıp sıkıca sarılmıştım. Şu an ıslanmayı umursamıyordum. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı.

Şifalı elleri anında belime yerleşmiş ve tüm kötü enerjimi bir anda almıştı. Başımı Jimin'in omzuna koyup gözlerimi kapatmıştım.

Bir süre sonra beni büyük kayanın üzerine oturtmuştu. "Jungkook ne zaman dönüyor?" kollarını kayaya yaslayıp sorduğunda şaşırmıştım.

"Sen nereden biliyorsun?"

"Dün akşam giderken burdan geçti. Yanında sen yokken bir yere gitmiyor ben de tehlikli bir yere gittiğini anladım. Zaten yanına çok fazla kesici alet almıştı. Ben de nereye gittiğini sordum. Buz krallığına gittiğini söyledi. Ne için gittiğini sordum ama söylemedi belki sen biliyorsundur nereye gitti?"

Ona söylemeyecektim. Çok hassastı ve eğer olan biteni anlatırsam üzüntüden hastalanabilirdi. "Hayır bilmiyorum" dedim gülümseyerek. İyi bir yalancıydım beni yakalaması imkansızdı.

"Yıkanacağım" Hoseok yatağa oturup topladığı çiçeklerle taç yapmaya başlarken onaylamıştı. Sabunumu alıp taş duvarın arkasına geçmiş ve üzerimdeki elbiseyi çıkartıp suyun dışarı çıkmasını önleyen tahta parçasını çekip bedenimin ıslanması sağladıktan sonra sabunumu vücudumda gezdirmiştim.

"ah... Taehyung, çiçeklerim kalmadı benim. ben toplayayım biraz" Hoseok hızlı bir şekilde konuştuğunda ben daha bir şey diyemeden kapı sesi duyulmuştu.

Umursamayıp saçlarımı durulamaya başladığımda yavaşça belime dolanan kollarla çığlık atmıştım.

"Şşhh Sakin ol benim" belime sardığı kollarıyla beni kendisine daha çok çekip çıplak olduğunu yeni fark ettiğim göğsüne yaslamıştı. Umarım altında bir şey vard-

Hay bin ceviz!

"Erken gelmişsin" cidden mi? sabah özledim diye götümü yırtıyordum şimdi de erken gelmişsin mi diyorum? Aferin bana!

Dudaklarını boynuma bastırdıktan sonra "işim erken bitti" demiş ve yuvarlak taşın üzerine koyduğum sabunu almak için eğildiğinde alt taraflarını çok net hissetmiştim.

"Ahh! Jungkook!"

"Sikeyim!"

elini duvara dayayıp belimi sıkıca kavradığında beynimin kulağımdan aktığına emindim.

"Jungkook bırak lütfen" dedim kollarından kurtulmaya çalışırken. Bırakmazsa evimizde değil de iki duvar arasında birbirimize geçecektik.

"Dayanabilirim" dedi beni kaslı göğsüne iyice yapıştırırken. Kalp atışlarını böyle bile çok net bir şekilde duyuyordum. O dayansa bile ben dayanamazdım ki.

"Özür dilerim"

"Ne iç- Ahhh!" elimi boyum kadar olan uzunluğuna sarıp sıktığımda bağırmış ve kollarını belimden ayırdığı gibi oradan kaçmıştım.

"Bekle sen! Seni çok pis öpeceğim küçük!" ben de bunu istiyorum bebeğim. Yut beni!

Heyecanla kurulanıp üzerime saten geceliğimi giymiş ve zıplayarak yatağa oturup kocaman sevgilimi beklemeye başlamıştım.

Arada hangisi daha seksi olur diye oturuş pozisyonumu da değiştiriyordum.

En sonunda bacaklarımı yatakta üst üste atıp ellerimi belime koymuş ve sevgilimi beklemeye başlamıştım.

Jungkook girdiği gibi şaşkınlıktan fırlayan gözlerini elleriyle kapatmış ve etrafında yavaşça bir kaç tur dönmüştü.

"Taehyung... Ne yapıyorsun?" demişti yapmamam için yalvarırcasına bakarken.

yan sırıtışım yüzüme yerleşirken bir elimi belimden çekmiş ve işeret patmağımla gelmesini belirtecek bir hareket yapmıştım.

"Gel ve öp beni yakışıklı" Jungkook tatlı bir gülüş sunmuş ve arkasındaki duvara yaslanıp ellerini göğsünde bağlamıştı.

"Devam et"

Siyah çarşafı saten geceliğimin altından belime kadar çekmiş ve geceliği hızlıca çıkarmıştım.

Jungkook olduğu yerde kasılırken, gülmüş ve tekrar gelmesi için işaret yapmıştım. Duvardan ayrıldığı gibi üstüme atlayıp dudaklarıma yapışmış ve dilini dilimle buluşturmuştu.

Hızlı hareketleri aklımı kaçırmama sebep olurken kaslı kollarını sıkıp tırnaklarımla acıtmayacak şekilde çizmiştim.

Ağzımın içine doğru hırladığında mırıldanmış ve dilini ısırmıştım. Tekrar hırlamış ve belimi kavrayıp ıslak göğsüne yapıştırmıştı.

Nefessiz kaldığımda ayrılmış ve dudaklarını yalayıp ısırmıştım. her yaptığım harekette güçlü kolları belimi daha sıkı kavrıyordu. Bedenim onu öpmeyi bile kaldıramıyor benden bağımsız bir şekilde titriyordu.

"Çok güzel olduğunu söylemiş miydim?" burnunu burnuma sürterken fısıldamıştı dudaklarıma. Göğüs çizgisi boyunca parmağımı gezdirmiş ve dudaklarımı ısırıp Onaylamıştım. Gülüp dudaklarımı defalarca öpmüş ve boynuma girip birkaç nefes çekmişti.

"Kolyeyi aldın mı?" Jungkook boynumdan ayrıldığında onaylamıştı. "Sana da bir şey getirdim aslında" yataktan kalkıp çekmecelerden kıyafet almış ve hızlıca giyindikten sonra mavi bir keseyi alıp yanıma gelmişti.

Elimi tutup gözlerimin içine bakarak öpmüş ve küçük mavi keseyi avcumun içine bırakmıştı.

Heyecanımı gizlemeden Jungkook'a baktığımda gülmüş ve alnıma uzun bir öpücük kondurmuştu. Gülümseyip avcumdaki keseyi yavaşça açmış ve içinden parlayan kolyeyi çıkarmıştım.

"Tanrım! Jungkook bunu nasıl aldın?" mutluluğuma kıkırdayıp kolyeyi elimden almış ve omzuma bir kaç öpücük bırakıp kolyeyi boynuma takmıştı.

"Saklandığım mağarada parıldayan taşlar görünce bir parçasını aldım ve krallıktaki demirhaneye gizlice girip yaptım işte. Kolyeleri çok sevdiğini biliyorum. Sana vereceğim çoğu hediye kolye olacak buna emin olabilirsin"

Cidden kolyeleri çok seviyordum. Jungkook'un bana verdiği kolyeyi hiç boynumdan çıkarmazdım ama onun üzerine başka kolyeler de takardım. Evde yüzlerce kolyeyi alabilecek kapasitede bir sandığım vardı ve içinde yüzlerce kolye olduğuna emindim.

Hoseok ve Jimin'in benim için yaptığı ve benim yaptırdığım bir sürü kolye vardı o sandığın içinde. Jungkook o sandığı görüp karıştırmış olmalıydı.

"Teşekkür ederim yakışıklı" dudaklarını uzunca öpüp çıplak olmayı umursamadan sıkıca sarılmıştım iri bedenine.

"AY OHA ÖLDÜM!"

Hoseok içeri girdiği gibi bağırarak gözlerini kapatmış, Jungkook da siyah çarşafı hızlıca üzerime örtmüştü.

"Hoseok! Mahremiyete saygı da kalmamış!" Jungkook'un kucağına daha çok sokulup çarşafı omuzlarıma kadar çekmiştim.

"Ayıp ayıp" deyip Hoseok'a dil çıkardığımda elindeki sepeti kafama fırlatmıştı ama canım sevgilim sepeti bana yaklaşmadan yakalamıştı.

"Benim göz mahremiyetim ne olacak? Pis bücür!"

Söylenerek yanımıza gelip sepeti Jungkook'un elinden almış ve bana sinirli olsa bile öpücük atıp çıkmıştı. Deli arkadaşım benim.

Jungkook fırlattığım geceliği bulup bana giydirmiş ve yatağa yatmamızı sağlayıp beni kollarıyla sarmalamıştı.

Çarşafı üzerimize örttüğünde göğsüne sokulup yanağımı sürttmüştüm. Bu yaptığım Jungkook'u güldürürken saçlarımın arasına dudaklarını bastırmıştı.

"İyi uykular minik sevgilim"

"İyi uykular koca adam"



Jungkook'un hediyesi

Continue Reading

You'll Also Like

487K 13.1K 7
"Benim tek zaafım sensin Taehyung." [Omegaverse, semekook x femtae]
115K 13.4K 35
değişiyorsun, dayanamıyorum
361K 26.5K 53
Jungkook, sekreterinin sözünü dinlemeyi seven bir patrondur. -Taekook- +18
51K 8.2K 36
Taehyung, evreni oluşturan sekiz tanrıdan ışığın tanrısı Apollon'un oğluydu. Taehyung yapmaması gereken bir yasağı çiğnemiş, karanlığın tanrısı Eresb...