KİMSİN SEN?!

By loseruser

235K 4.3K 260

Çantasının içinden makyaj malzemelerini çıkardı. Pudrasının kapağını açmaya çalışırken bir yandan da söyleniy... More

KİMSİN SEN?!
2. Bölüm
3. bölüm
4. Bölüm
5.Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
9.Bölüm - Kırılma
10. Bölüm
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18.
Bölüm 19
Geçmişin Hesabı
Fasülye Prenses
Kırmızı Balon
Stefan Breit
Grand Hospital
Işık ve Pervane
Fikir? Öneri??
Adsız Bölüm 27
Alevden El
Ateşle Barutun Buluşması
30. bölüm

8.Bölüm

8.5K 167 3
By loseruser

Bugün bütün gün evinde tembellik yapmaya niyetliydi. Kırmızı saten nevresimleri dün gece ayyaş gibi içtiğinden şarap şişesi gibi kokuyordu, ve değiştirmeye karar verdi. Onların yerine siyah saten çarşafının üzerine kırmızı saten yastıklarını koydu. Eli sürekli telefona gidiyor fakat bir türlü kendine bu duyguyu yediremiyordu. Sürekli bir erkeği düşünmenin hiç de hayra alamet bir şey olmadığını biliyordu.

Eline telefonunu alıp mesaj attı dayanamayarak:

Sabahki kahvaltını ticarete dökmeliyiz, çok lezizdi ellerine sağlık...

Belki de fazla samimi bir mesaj olmuştu. Attığı ilk saniye pişmanlık yaşamaya başlamıştı. Belki de Antonio pılını pırtını toplayıp çekip gitmişti ? Ve hatta bu mesaja bakıp kahkahalarla gülerek bu işinde çığır açan kadının ikili ilişkilerdeki zayıflığıyla alay ediyordu? Tüm bu düşüncelerden kurtulmalıydı. Hepsinden..

Annesini aradı.

-Bitanecik kızııımm !

-Nasılsın anneciğim?

-Bir şey mi oldu sesin kötü geliyor?

-Babamın gidişinden sonra nasıl eskiye dönebildin?

-Eskiye dönmek mi? Eskiye dönmek diye bir şey yoktur kızım. İnsan yaşadığı her olayda değişir, olgunlaşır, çocuklaşır, üzülür, sevinir ama asla aynı kalmaz. Eskiye de bu yüzden dönemez zaten. Baban bizi bırakıp gittiğinde sen ve Almina miniciktiniz. Kendimi yıpranmış, öfke ve kinle dolu ve inanılmaz çaresiz hissediyordum. Bir gün önce bu hislerin ne olduğunu bilmezdim bile. Fakat geçen 20 sene beni daha cesur, daha mücadeleci ve daha farklı bir kadın yaptı. Ben eskiye dönmedim Carmen, ben yenilendim.

-Hiç bu açıdan bakmamıştım anne

Yutkundu, ağlamaması gerekiyordu. Şu an olmazdı.

-Sen de bu hissi yaşayacaksın. Fakat kendini öylesine kapattın ki daha cesur ya da farklı hissedebileceğin bir ortam bile yaratmak istemedin kendine. Fakat bu güzel bir his kızım. Göreceksin..

Yutkunmaya çalıştı. Bu anı durdurup hıçkırmaktan boğulana kadar ağlayıp geri gelip anı kaldığı yerden başlatmak istiyordu Carmen. Bıraktı kendini.

-Ağla bebeğim, fakat kalbini insanlara açmaktan korkma. Bu kişi kim olursa olsun. İnsan bu şekilde yaşadığını hisseder. Kırılır, üzülür ama bunun yanında mutlu da olur. Seni sonra ararım, seni seviyorum canım kızım..

-Ben de seni seviyorum anne, kapatıyorum

diyebildi zar zor.

Uzun bir süre ağladıktan sonra hayatta en beceremediği şeyi yapmaya karar verdi, mutfağa girdi.

Ne kadar zor olabilirdi ki? Mutfağa girmesiyle çıkması bir oldu, çünkü evde yemek yapılabilecek tek bir malzeme kalmamıştı. Üzerine bir şeyler geçirip arabaya atladı ve AVM'ye gitti. Önce kendine bir kaç etek ve bluz aldıktan sonra iç çamaşırı ve gecelik bakmaya koyuldu. Mint yeşili dantelli iç çamaşırlarına görür görmez aşık oldu. Esmer teninde de oldukça hoş durmuştu. Ve aldığı parlament mavisi gecelikle de gerçekten ateşli duruyordu.

Sonrasında farketti, 2 eline sığamayacak kadar torba alışverişi -ki bunlar henüz sadece kıyafet ve iç çamaşırıydı- hala Antonio cevap vermediği için yapmış olabilir miydi? Teşekkürler anne, kalbimi açtım ve kredi kartlarımın kullanılabilir limiti yarıya indi!

Bu kadar torbayla alışveriş yapması imkansız olduğu için arabasının bagajına torbaları yerleştirip tekrar yukarı çıktı. Bu sefer mutfak alışverişi yapacaktı.

Domates çorbası, Rosto-Püre ve Pilav yapacaktı. Ne kadar zor olabilirdi ki? Sonuçta bu tarz beceriler kadınların doğasında vardı. Yapabilirdi, hem de herşeyi...

Kendini motive edip alışverişe başladı. Domatesleri, domates püresini, bir kaç sebze-meyve daha aldı. İçecekler için tereddüt etti, internetten tarifini bulduğu kırmızı şarapla terbiye edilmiş rostoyu yapmak için zaten şarap alacaktı. Biraz daha fazlasını aldı. Tanıştıkları günden bu yana bir geceleri bile alkolsüz geçmeyen iki insanlardı, fakat Carmen henüz bu adamın sevdiği içkiyi bile bilmiyordu. Oldukça ironikti! Alışverişi tamamlayıp mutfağa geçti. Kırmızı parlak mutfağımın ağzı olsa bu gün için şükrederdi diye düşündü. Kesemediği her soğan için gözlerinden yaşlar akarken annesinin söylediklerini düşündü, haklıydı. Yemek işi 3 saat sonra bitti. Masa, kadehler, tabaklar herşey mükemmel gözüküyordu. Bu mükemmellik eve geleceği belli bile olmayan bir adam için fazlaydı!

Antonioyu aradı uzun uzun çalan telefon nihayet açıldı;

-Neredesin? Kahvaltı borcumu akşam yemeğiyle ödemek istiyorum fakat bu yemekten sonra bana bir kahvaltı daha borcun olabilir benden söylemesi

Kendi kendine sırıtıyordu Carmen.

-Bu geceyi atölyemde geçirecektim. Fakat yemeklerini tatmak için sabırsızlanıyorum

Dedi Antonio. Sesindeki bir şey, içinde derinlerde bir şeyi harekete geçirmişti Carmen'in.

-Oleeyyy !!!

Diye bağırıp kapattı.

Antonio nasıl bir kadınla telefon konuştuğunu anlayamamıştı. Carmen miydi? Tanıyabildiği kadarıyla Carmen sevinç çığlıkları atmazdı. Attığı tek çığlık sinirden ve öfkeden olurdu...

Telefonuna bakmayı bıraktığında önündeki tabloya baktı. Bu tablo hüzün kokuyordu. Ama en çok da yalnızlık. Kalabalığın içinden sıkılıp köşesine çekilen bir kadın vardı bu tabloda. Sergisinin as parçası en önemli şeyiydi, fakat daha 1 ay vardı sergiye. Aceleyle Carmen'in evine doğru gitti.

Yolda giderken aniden arabasını kenara çekip çiçekçiye girdi.

"Dünyanın en tuhaf kadınına dünyanın en güzel çiçeğini istiyorum" dedi Antonio.

Kapıyı açan Carmen önünde rengarenk çiçeklerden yüzü bile görünmeyen bu adama bakıp bütün yüzüne yayılan gülümsemenin tadını çıkardı.

"Burada aşçılığa yeni başlamış kocaman bir kadın varmış" dedi Antonio alaycı bir şekilde.

"Burada da centilmen davranmaya çalışan bir hıyar varmııış meğerseem" dedi Carmen kelimelerini uzata uzata.

Eğleniyorlardı. Çocuklar gibi.

Masaya geçtiler.

"Nereye kayboldun" dedi Carmen, "kaç gündür evime kamp kurmuştun tek kişilik hayatıma dönmekte zorlanmadım desem yalan olur" diye de ekledi.

Antonio sırıttı. Bu kadının dünyalar tatlısı bir ikizi mi vardı? Çünkü tanıştıklarından beri bu kelimeleri yanyana getirmemişti Carmen. Bu bir ilkti!

"O zaman seni hiç alıştırmayayım bu gece de burdayım" dedi Antonio.

Yemekleri gerçekten ilk defa yemek yapan birine göre harikaydı.

"Gizli bir yetenekmişsin sen" dedi Antonio. "Bu zamana kadar neden yemek pişirmedin?"

"Vaktim olmadı" diye başından savarcasına bir cevap verdi kadehlere şarap koyarken.

"Bugün içki alırken hangi içkiyi sevdiğini bile bilmediğimi farkettim ve bu beraber yemek yiyecek iki insan için önemli bi sorun bence" dedi Carmen.

"Bir mahsuru yoksa Viskiyi daha çok severim Hanımefendi, fakat şarap daha centilmen bir içki gibi gelir bana. Nazik Beyler de şarap içer değil mi?" Dedi Antonio sesini incelterek flörtöz bir edayla. Sonra da sırıttı.

Sırıtmak bir erkeğe daha fazla yakışamazdı...

"Neden Viskiyi daha çok seviyorsun?" Diye sordu Carmen ve anında cevabını aldı:

"Çabuk sarhoş ettiği için..." Uzaklara daldı ve bir şeyler anlatması gerektiğini hissettiğindeyse söze başladı:

"Bak Carmen, unutmak isteyip de unutamadığım bir şey var ve bu bi lanet gibi peşimi bırakmıyor. Bu bir hata ve hatanın getirdiği pişmanlık. Hatta vicdan azabı. Bu yüzden viskiyi hiçbir şey düşünemeyinceye kadar içerim ve bir kaç saatliğine unuturum."

Bir acı oturmuştu midesine Carmen'in. O da mı yaralıydı? Viski ona Stefan'ı hatırlatıyordu. Sakinleşmeliydi...

"Ben bir kadını karnında benim hatam olan çocukla yapayalnız bıraktım ve ölmelerine sebep oldum Carmen..." Antonio gözlerinde yaşlarla karşısında çaresizce duruyordu. Bir insan ancak bu kadar pişman, üzgün ve çaresiz görünebilirdi...

Carmen allak bullaktı. Bir yandan onun bu kadar kötü bir insan olduğuna inanmak istemiyor, bi yandansa En az Stefan kadar kötü bir adamla, aynı masada ne bok yediğini düşünüyordu...

Hiç anlamadığı şekilde ayağa kalkıp Antonioya sarıldı. Küçük ellerini adamın kemikli yüzünde gezdirdi gözyaşlarını sildi. Dudaklarına dokundu. Yumuşaklardı... İkisi de titriyordu. Carmen'in uzun sayılabilecek boyuna rağmen Antonio eğilip dudaklarının hizasında duruyordu. Carmen içinde patlamaya hazır bir şeyler olduğunun o zaman farkına vardı. Kafasını uzatıp dudaklarını öpmeye başladı. Elleriyle hissettiğinden daha yumuşaklardı. Antonio'nun elleri Carmen'in sırtından aşağı doğru indi dolgun hatta iri sayılabilecek kalçasına indi. Bu kadını günlerdir hayal ediyordu hem de her anında. Fakat şu anda karşısındaki kadın bütün hayali kopyalarından çok daha iyiydi.

Bu kadını istiyordu...

Ne pahasına olursa olsun...

Continue Reading

You'll Also Like

601K 77.2K 27
"Leyla!" Günlerin yer değiştirdiği o saatlerde, gecenin en karasında, bir ruhun kilitli kalmış sokaklarındaydık. "Burada ne arıyorsun?" Başkası içi...
271K 1.1K 39
seks hayatın bir parçası...
638K 26.5K 45
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.5M 68.5K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...