MAFYA

By ccaglasuu

3.2M 97K 25.5K

Tanışmaları değişik olmuştu biraz.Adamın düşmanının kendisine yaptığı saldırı sonucunda,sıyrılan kurşunun bir... More

1. Bölüm : Kurşun
2. Bölüm : Yeni Okul
3. Bölüm : Kerem
4. Bölüm : Araf'ın Evi
5. Bölüm : Mert
6. Bölüm : Öpücük
7. Bölüm : Ödeşme
8. Bölüm : Sahte Sevgili
9. Bölüm : Kafes dövüşü mü?
10. Bölüm : Kaçırılma
11. Bölüm : Hastane
12. Bölüm : İkinci Öpücük
13. Bölüm : Masum
14. Bölüm : Kerem'in ekibi
🎉🎉MUTLU YILLAR🎉🎉
15. Bölüm : "Yanındayım"
16. Bölüm : "Seni Gerçekten Seviyor"
17. Bölüm : "Annem gibi kokman senin suçun"
18. Bölüm : Kıskanç Beyimiz Araf
19. Bölüm : Operasyon
❤️ÇOK TEŞEKKÜRLER❤️
20. Bölüm : "Benim sana ihtiyacım var"
21. Bölüm : "Ben de bu öküzü seviyorum"
22. Bölüm : "Seni bana hapsedesim var"
23. Bölüm : Sarhoş
24. Bölüm : İç Çamaşırı
25. Bölüm : "Sadece sen"
26. Bölüm : Ateş Atay
27. Bölüm : "Ya sen niye nefes alıyorsun ki?"
28. Bölüm : "Senin de beni gerçekten sevdiğini"
29. Bölüm : Dünyanın en güzel annesi
30. Bölüm : "Cehennemine hoş geldin Su Başaran"
31. Bölüm : Cehennem (Part 1)
32. Bölüm : Cehennem (Part 2)
33. Bölüm : Beni yanlış anlamamıştır değil mi?
34. Bölüm : Halil Karan öldü mü?
35. Bölüm : "Unut beni.Hoşçakal Sarışın."
36. Bölüm : Ölüm dövüşü
37. Bölüm : Hoşgeldin yaz! Hoşgeldin tatil!
39. Bölüm :"Beni özlemedin mi ağabeyciğim?"
40. Bölüm : "Yine mi sen?"
41. Bölüm : "Yanımdasın"
🎊💞🎊 200K!! 💞🎊💞
42. Bölüm : "İlk kez kaybetme korkusunu yaşadım"
43. Bölüm : 6 yıl sonra...
44. Bölüm : Yeni hayat
45. Bölüm : "Tüm benliğinle benimsin gökyüzü"
46. Bölüm : Tartışma
47. Bölüm : Cinsiyet
48. Bölüm : Hoşgeldin Elis bebek!
49. Bölüm : Cenaze
-FİNAL-
SÜRPRİZ!!!
🖤❤️1 YIL❤️🖤

38. Bölüm : Korkut belası

35.5K 1.2K 398
By ccaglasuu

Kelime sayısı:3570
Multimedya:Korkut Kozan

Bölüm tamamıyla Su'nun ağzından oldu.Söyleyeyim yani 🤗😊
Vote ve yorum atmayı unutmayın!
Keyifli okumalar.🖤

Su'dan
"Benimle işin bittiği halde neden hala benimle uğraşıyorsun?"diye bağırdım suratına.Hala ağlıyordum ve sürekli hıçkırıyordum.
Başını yavaşça bana döndü.Arabayı kullanıyordu.

"O sesini kes,yoksa ben kesmesini bilirim."

"Sorularıma cevap ver artık!"

"Kes sesini!"
Aniden bağırması,bağırma mı dedim?
Adeta kükremişti.Çok korkmuştum.
Başımı eğip ellerimi kucağıma koydum.
İçli içli ağlarken aklım hala Bora'daydı.
Acaba beni duymuşlar mıydı?
Ellerimle ıslak yüzümü sildim ve burnumu çektim."Yolculuk uzun sürecek ufaklık.Uyu."

"Bırak beni,gitmek istiyorum."diyerek elimi kapı koluna koydum ve kendime çektim ama açılmadı.
Daha da içli ağlamaya başladığımda direksiyonda bulunan ellerinin parmak boğumları beyazlaşmaya başladı.
"Sana sesini kes dedim."

"Lütfen,ben sana ne yaptım?"

"Sen o kadar kötü bir şey yaptın ki ufaklık,benden kaçışın mümkün değil artık."

"Ama ben bir şey yapmadım!"

Hafifçe kaşlarını çattı."Konuşma artık! Sus!"

"Hayır susmayacağım! Sen beni bu arabadan indirene kadar susmayacağım!"

"Tamam,o zaman sustururuz."

Arabayı yavaşça sağa çekti.
Korkuyla gözlerine bakarken koltuğun yanında bulunan,kapının rafından bir bez çıkardı.Hala ne yaptığını anlamaya çalışırken ensemden tutarak beni kendine çekti ve bezi burnuma aniden bastırdı.
Bezi çekmeye çalışırken diğer yandan nefesimi tutuyordum.
Ciğerlerim daha fazla dayanamayıp beni nefes almaya zorladığında gözlerimi uzun bir yolculuğa kapattım.
***
Başım zonkluyordu.Elimi yavaşça alnıma koydum ve biraz ovduktan sonra yavaşça gözlerimi açtım.
Bir oda,bir odadaydım.Yavaşça dikeldim ve odayı süzmeye hazırlanırken,yanımdaki sandalyede ayağını bir diğerinin üzerine kırarak koymuş,elinde sigarası beni izleyen Korkut'u gördüm.
Korkuyla küçük bir çığlık atarken gözleri bedenimi süzmeye devam ediyordu.
Bedenimi süzmesinden rahatsız olmuştum."Gözlerini üzerimden çek,pis sapık."diyerek kollarımı kovuşturdum.

"Üstündeki tişört hakkında ne düşünüyorsun ufaklık? Bana kalırsa şu an fazla çekicisin."

"Ne?"diyerek anlamaz bir şekilde sordum.
Sigarasından keyifle bir nefes daha aldı ve kaşlarıyla üzerimi işaret etti.
Gözlerimi üzerime indirdiğimde hızla bağırmaya başladım.

"Seni lanet olası sapık herif! Sen ne tür bir psikopatsın böyle? İğrençsin ve senden nefret ediyorum!"

Hızla yataktan indim.
Kapıya ilerlerken kolumdan tuttu.
"Bırak kolumu!"

Beni dinlemeden sigarasından bir nefes daha aldı ve kül tablasının üstünde söndürdü.Başını geriye attı.
Şu an bakışıyorduk."Demek benden nefret ediyorsun."

Aniden kucağına çekmesiyle yanlamasına ayaklarına oturdum."Demek iğrenç."

"Bırak!"

Elini belime koyup yan oturan bedenimi düzeltti ve üzerinde ona dönük bir şekilde oturmamı sağladı.Bu çok utanç vericiydi.

"Demek psikopat."
Yavaşça yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
Üstümdeki tişörtü şu an kısaldıkça kısalmıştı ve iyi bir pozisyonda bulunmuyorduk."Uzak dur benden!"

Ellerimi omuzlarına koydum ve onu itmeyi denedim.Bu çabalarım sadece onun sırıtmasını sağlamıştı.
"Bu hallerin beni etkiliyor Su.Şu an fazla çekici duruyorsun.Şu an,burada benim olmanı isterdim."

Bu duyduklarım nelerdi böyle?
Ben,ben nasıl bir psikopatın eline düşmüştüm böyle?
Korkuyla gözlerim dolarken kalkmaya çalıştım."Bırak beni! Çek ellerini üzerimden! Bırak!"

"Şşh,sakin ol ufaklık,sana zorla dokunmayacağım."diyerek iki elini beline sarıp vücudumu daha da ona yaklaştırdı.

"Gitmek istiyorum.Lütfen bırak beni,sana hiçbir şey yapmadım."

"Olmaz ufaklık.Yapamam.Bu benim elimden gelen bir şey değil.O buna izin vermez."

"Kim? Kim buna izin vermez?"

Yavaşça elini uzattı.Elimi tuttuğunda geri çekmeme izin vermedi.Elimi yavaşça kalbine koyduğunda kaşlarımı çatarak gözlerine baktım."İşte burası,izin vermiyor.Seni istiyor."

Ben yanlış duymuyordum değil mi?
Rüyada mıyım? Ne yani,Korkut benden...
Hayır asla! Böyle bir şey asla olamaz!
Elimi hızla kalbinin üzerinden çektim.
"Korkut bırak beni! Eninde sonunda beni bulacaklar! Ve bu sefer bulurlarsa seni öldürecekler!"

"Tekrar söyle."diyerek başını geriye attı.
Ne dediğini anlamamıştım.
"Adımı tekrar söyle."
Bu adam beni dinlemiyor mu?

"Çek ellerini!"

"Adımı söylemeden kalkamazsın."diyerek belimdeki ellerini sıklaştırdı.
Yakın temasımız arttıkça içimdeki korku büyüyordu.Yavaşça ağzımı araladım.
Sadece adını söyleyecektim.
"Korkut."diyerek fısıldadım.

Yutkundu.Sivri adem elması bir yukarı bir aşağı hareket ettiğinde gözlerim oraya takıldı.Bir müddet öyle bekledi.Tabii ben bu müddet içerisinde her şeyi yaptım.
Her yerine yumuk attım,ulan saçını bile çektim!

"Çek artık ellerini!"

"Çeksene!"

"Hey!"

"Susmak bilmiyorsun."diyerek başını kaldırdı.Gözlerine şaşkınca bakarken hafifçe sırıttı."Yaklaş."

Başımı iki yana olumsuz anlamda salladım."Yaklaş dedim Su."
Adımı ikinci kez söylüyordu.
Ayriyeten onu ikilettiğimde neler olacağını biliyordum,yine de ona yaklaşmadım."Ne zaman akıllanacaksın?"diyerek belimden tutarak tamamen kendine çekti.
Aniden dudaklarıma yapışınca ellerimi kaldırmama izin vermeden tek eliyle iki elimi tuttu.Dudaklarım varan tuzlu su tadı,ağlıyordum.Bunu farketmesine rağmen beni hala sertçe öpüyordu.
Başımı sağa sola sallamaya çalıştım.Diğer eliyle beni kıvrak bir şekilde tutarken,sonunda nefessiz kalmış olacak ki benden ayrıldı.Ayrılmasının ardından dudaklarımdan fısıltı halinde o cümle döküldü."Senden nefret ediyorum."

"O nefretin zamanla azalacak,azalacak ve azalacak.Sonra neye dönüşecek biliyor musun? Sende beni seveceksin."

"Hayal dünyasında yaşamaya devam et.Bir de bana ufaklık derdin."

"Yoksa gerçekler hoşuna gitmedi mi ufaklık?"

"Sen iyi değilsin.Sen hastasın."
Bu dediğimden sonra çenesi kasıldı.

"Kaşınıyorsun."

"Kaşısana."

"İstemezsin."

"Has-ta."diyerek heceledim.
Bu defa gözü dönmüşçesine saçlarıma asıldı.Acıyla inlerken hala ellerimi tek eliyle tutuyordu."Ufaklığın canı ceza mı istiyor?"

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı."Sen cezalarımı mı özledin?"

Dişlerimi sıkarak gözlerine bakarken elini geri çekti."Konuşsana ufaklık,konuşabildiğini biliyorum."

"Senden-nefret-ediyorum!"

"Sanırım sana başka kelime öğretmemişler küçüğüm.Benim yanımda her şeyi öğreneceksin.Zamanla öğreneceksin.Benim olmayı öğreneceksin."

"Ben senin olmayacağım!"

"Göreceğiz küçüğüm,göreceğiz."
***
Bir hafta.Bir haftadır bu psikopatla aynı ortamdaydım.Sanırım kafayı yiyecektim.
Akşamları zorla benimle uyuyor,sabahları işi olduğu için gidiyor ve beni odaya kitliyordu.Kapı açıldığında başımı hiç oraya dönmeden pencereden dışarıyı izlemeye devam ettim."Aşağı in,yemeğini ye."dediğinde bile dışarıyı izlemeye devem ettim.
Kolumdan tutup sertçe kaldırdığında başımı yere eğdim."Aşağı in!"

Adeta tıslamıştı,kısaca aşağı inmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim diyordu."Aç değilim."

"Sana aç olup olmadığını sormadım.Aşağı in dedim Su!"

"Gitmek istiyorum.Eve gitmek istiyorum."
Gözlerim dolarken ne kadar hassaslaştığımı farkettim.
Ah,harika,şimdi bir de Korkut'un yanında özel günüme mi girecektim?

"Senin evin burası,buradan gidemezsin.Gitmeyeceksin!"

"Evimi istiyorum."
Adeta bir çocuk gibi diretirken sonunda kotamı aşmıştım.Korkut beni sinirle duvara fırlattığında korkuyla iki kolumu havaya kaldırarak kendime siper ettim.
Gözlerimi sıkıca yumarken iki elimi de duvara,yanıma yasladı.Gözlerimi açmaya korkuyordum çünkü açınca yüzlerimizin ne kadar yakın olduğunu görecektim.
Nefesinden anlıyordum bu kadar yakınımda olduğunu."Gözlerini aç."

Dudakları konuşurken dudaklarıma değince başımı sağa çevirdim.
Allah bilir ne kadar yakınımdaydı.
"Gözlerini açman için sana üç saniye veriyorum.Yoksa hiç hoşuna gitmeyecek şeyler yaparım."

Bu kadar yakınımdayken bana neler yapabileceğini düşününce aklıma baya kötü şeyler geliyordu.
Yavaşça gözlerimi açtım ve gözlerine diktim.Eliyle çenemden tuttu ve yüzümü ona döndürdü."Bırak."diye fısıldadığımda dudaklarım yine dudaklarına değince,gözleri gözlerimden aşağı kaydı.
Dudaklarımda olan gözleri hayra alamet değildi.Ellerimi çekmeye çalışırken alnını alnıma yasladı.Gözlerim yine dolmuştu.
"Ağlama."diye fısıldadı.
"Bir şey yapmayacağım."

Ellerimdeki ellerini çekti ve bir adım geriledi."Aşağı in."
Yavaşça adımladım ve odadan çıktım.
Aşağı indikten sonra kurulu sofrayı görünce biraz afalladım.
Sandalyeyi çekip oturdum ve gözlerimi sadece tabağa dikerek yemekle bakışmaya başladım."Yemeğini ye!"
Normal ses tonundan daha yüksek çıkan ses tonu ile ne zaman elime aldığımı bilmediğim çatal ile yemekten bir çatal aldım.Yavaş yavaş yemeğimi yerken odadaki telefon sesi ile irkildim.
Korkut önce kaşlarını çattı,ardından da telefonu kulağına götürdü.
"Konuş Selim."

Karşı taraftan konuşma sesleri gelirken Korkut gülmeye başladı.
"Tamam kapat."

Telefonu kapattıktan sonra bana baktı.
"Sevgilin tam bir aptal."

"Sevgilime hakaret edemezsin! Sen kim oluyorsun?"
Bu atağıma sinirlendiği belliydi ama gözlerindeki keyif duygusuna anlam verememiştim.Sesli bir şekilde kıkırdadı.

"Kırık eliyle araba sürmeye çalışırken kaza yapmış."diyerek güldü.

"Aptal."

Sinirlerim hoplarken ayağı takıldı ve tekrar yere yapıştı,yerini artık endişe almıştı."O,iyi mi?"

Titrek sesimle söylediğim cümlenin ardından gözlerini kıstı."Yemeğini ye ve odana çık."

"Asla! Nasıl olduğunu öğrenmeden asla! Söyle,o iyi mi? Lütfen."diyerek ayaklandım.
Yavaşça yanına ilerledim."Lütfen söyle."
Şu an ona yalvarmam ve gurur yapmam umrumda mıydı?
Sevgilimin durumunu öğrenmek için elimden geleni yapardım."Öğrenmek mi
istiyorsun?"

Başımı hızlı aşağı yukarı salladım."Otur."
Hızla yanına oturdum."Benim olduğunu kabul et."

"Senin değilim!"
Hızla yükselince kendime hakim olmam gerektiğini hatırlattım."Şansını kaybediyorsun ufaklık."

"Tamam,tamam seninim,oldu mu? Hadi
şimdi söyle,o iyi mi?"
Rahat bir pozisyon aldı ve geniş sandalyede iyice yayıldı.

"Benim olduğunu kabul ediyorsun,kanıtla o zaman."

Sinirlerim gerilirken şu sinsi sinsi bakan gözlerini oymak istiyordum.
"Benimle oynuyorsun,Bora'nın iyi olduğuna eminim."

"O kadar emin olma."
Mutfak kapısına yürürken bir anda durdum."Gel kendi gözlerinle gör."

Hızla yanına ilerledim.Cebinden çıkardığı telefondan bir fotoğraf gösterdi.
Fotoğraftaki benim canımdı ve şu anda canımdan can gidiyordu."Bora?"

"Doğru.Bora."

Bora çok kötü görünüyordu,ölü gibi yatıyordu."Ama,n-nasıl?"

"Seni bulmaya çalışırken olmuş.Oysa,biraz aklını kullansa bulamayacağını anlayabilirdi."

"Sen,ne kadar adisin."
Tiksintiyle kurduğum cümlenin ardından ayağa kalktı."Senden nefret ediyorum!"

"Biliyor musun? Artık bu cümleyi kurman yasak."

"Kimsin sen? Senin dediklerini yapmak zorunda değilim anladın mı? Beni bir oyuncak gibi kullanmaya hakkın yok!"

Üzerime yürürken dediklerimin arkasında olduğumu belirtmek istercesine geri adım atmadan yanıma gelmesini bekledim.
Sonunda önümde durduğunda ısrarla gözlerine bakıyordum."Hatırla."

Fısıldadı.Neyi hatırlayayım?
"Sana söylemiştim ufaklık."
Dibime kadar girdikten sonra dudaklarını kulağıma yaklaştırdı,ardından içimi karartan o cümleyi kurdu.
"Ölüm bizi ayırana dek."

***
Bora'yı görmek istiyordum.Şu an nasıldı?
Bizimkiler iyi miydi? Bora iyi olacak mıydı? Canı çok mu yanmıştı? Ama onun bana ihtiyacı vardır şimdi.Yanına gidip saçlarını okşayıp,yavaşça mırıldanışım uyumasını sağlardı.Bana sarılmadan uyuyamadığını söylemişti.Bende o olmadan uyuyamazdım ki.
Her gece onun sıcacık ve güven veren kollarının arasında olmak yerine,her gece Korkut'un buz gibi ve korkumun seviyesini yükselten kollarında zorla uyuyordum.
Yine kollarından kurtulmaya çalışırken mırıldandı."Rahat dur Su."

Beni evde tek bırakıp işe gidecek kadar güvendiği bir yerdeydik sanırım.
Nefesini saçlarımın arasından hissederken belimdeki kollarını çekmeye çalışıyordum."Korkut çekil."

Ah,ben ona az önce adıyla mı hitap etmiştim?
Belimdeki kolları sıklaşırken sırtımı göğsüne biraz daha yasladı."Sesini kes!"

"Ya çekilsene! Yeter ya! Ne kadar uykucusun sen,tembelin tekisin.Bırak beni çıkmak istiyorum!"

Arkamdan gelen kıkırdama sesiyle gözlerimi devirdim."Buna alış."

"Hadi ya! O niyeymiş?"

"Doğum gününde karım olacaksın."

"Ne?"
Öyle bir bağırmıştım ki,benim bile kulaklarım çınlamıştı.
Ben,inanmıyorum,o,yani ben,nasıl dedi,hayır,ne dedi? Beynim iflas etti.

"Ağustos ayının ilk günü artık reşit olacaksın.Ayrıca karım."

"Asla! Sen takıntılı bir psikopatsın! Aklını kaçırmışsın seni ruh hastası! Bırak beni bırak!"

Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlarken Korkut belimden sertçe kendine çevirdi bedenimi,daha sonra üstüme çıktı.
"Seni,bana hakaret etmemen konusunda kaç kere uyardım? Söyle!"

Adeta kükrüyorken,bu kadar sesli bağırması korkumu artırmıştı."Korkuyorum,bağırma."

Ellerimle yüzümü kapatırken gözlerimi sıkıca yumdum."Ben evlenemem,bunu yapamam.Korkut,yapma."

Ellerimi yüzümden çekti ve iki yanıma sabitledi."Korkma."

Yaşlı gözlerimle gözlerine bakarken yüzünü yavaşça yaklaştırdı ve alnımdan öptü.Ben söylüyorum ruh hastası diye,az önce suratıma kükrerken şimdi alnımdan öpüp 'korkma' diyebiliyordu.

"Beni sinirlendirmesen,aslında böyle olmadığımı görürsün."

"Bu umrumda değil.Ben sadece gitmek istiyorum,senden uzaklaşmak,seni bir daha görmeyeceğim bir yere gitmek,belki de ölümünü görmek!"

Bu dediğimden sonra yüzüme öyle bir tokat atmıştı ki,beynim sarsıntı geçirmişti.Saçlarım yüzümü kapatırken gözyaşlarım akmaya devam ediyordu.
"Sana bundan sonra merhamet yok,duydun mu?"

Saçlarımdan kavrayıp yüzüne bakmaya zorlarken fısıltı halinde konuşması ürpertmişti."Sınırını çoktan aştın."

"Bırak beni."
Kedi miyavlamasından farksız çıkan sesim yumuşamasını falan sağlamamıştı.
"Seni asla bırakmayacağım! Asla! Hep benim olarak kalacaksın.Hep!"

Bağırdıktan sonra üstümden kalktı ve dolaptan bir kaç kıyafet seçti.
Elim dudağımın kenarına gitti.
Elime kan bulaştı,patlamıştı dudağım.
"Odadan bile çıkmayacaksın.Ben gelene kadar böyle bekleyeceksin."

Üstünü giyindikten sonra bana döndü.
Üstüme gelirken yatakta geriye sürünüyordum.Dizlerinin üstünde yavaşça yanıma geldi.
Ellerimi kaldırmama izin vermeden ensemden tuttu ve sıkıca dudağımdan öptü."Hoşçakal sevgilim."

Hızla odayı terketti.Sinirden yastığı kapıya attım ve yataktaki her şeyi dağıtıp saçlarımı çekiştirmeye başladım.
Ağlamam dinmezken biraz hava almak istedim.Yavaşça pencereye ilerledim.
Demir parmaklıklı olduğunu görmek bile sinirlerimi yine germeye yetmişti.
Pencereyi açtıktan sonra karşısına kuruldum.Kasıklarıma ağrı girince alt dudağımı dişledim.Hayır hayır hayır,lütfen bugün olmasın.Acaba kapıyı kilitlemiş midir? Kilitlese ne yazar,ona bunu asla söylemem.
Peki ya zor durumda kalırsam?
Ellerimi karnımda birleştirdim ve ayağa kalktım.Odadaki banyoya girdim ve peçete ile idare edebileceğimi düşünerek peçete kullandım.
Ama bununla idare edemeyeceğimi biliyordum.Aklıma Bora ile olan bir anım geldiğinde içimde bir şeyler koptu sanki.
Beni utandırmak hoşuna gidiyordu.
O günü hatırlıyorum,ondan kaçmaya çalışıyordum,markete gitmem gerekiyordu.Beni yalnız bırakmayıp o da gelmişti,parayı da o ödemişti.
Tabii beni ne kadar çok utandırmıştı,çoğu kez.Hava çok ısınmıştı ve terleyip duruyordum.Elimi havaya kaldırıp kendime yelpaze yapmaya başladım.
Akşama kadar ne yapacaktım ben ya?

***
Korktuğum başıma gelmiş,hastalığım başlamıştı.İki büklüm bir şekilde yatakta uzanırken kararmış havayı seyrediyordum.
Kasıklarım fazlasıyla ağrıyordu,acıkmış ve susamıştım.Korkut bugün normalden daha geç bir saatte gelecekti sanırım.
Bora'ya olan özlemim,susamış ve acıkmış olmam,gerilmiş sinirlerim ve bugünkü hassasiyetim ile ağlamaya başladım.
Gözyaşlarım yastığı ıslatırken kapı sesi duydum.Gelmişti.
Merdivendeki ayak sesleri ile ayaklarımı daha çok kendime çektim.
Kapıdan kilit sesi geldiğinde gözlerimi sıkıca yumdum.
Ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamadığımda içimden bir küfür savurdum."Su?"

Ağlamaya devam ederken Korkut'un yanıma geldiğini hissedebiliyordum.
"Ne oldu? Neyin var?"

"Su,konuş!"
Yavaşça gözlerimi açtım.Kızarmış olduklarına emin olduğum gözlerimle ve duymuş olduğu,ağzımdan kaçırdığım hıçkırıkla ağladığımı anlamış olmalıydı.
"Neyin var ufaklık?"

"Bir şeyim yok."diyerek kestirip attım.

"Söyle neyin var?"

"Bir şeyim yok dedim ya sana!"

Gözlerini gözlerimden çekti ve kollarımı takip etti."Hasta mı oldun? Odayı karıştırmanı beklerdim senden.Dolapta ped var."

Kan yüzüme pompalanmaya başladığında hızla dudak büzerek ona arkamı döndüm.
"Git başımdan!"

"Yoksa işini benim mi halletmemi istersin? Kalkman için beş saniyen var ufaklık."

"Sana git başımdan dedim! Neden anlamıyorsun? Sen Türkçe anlamıyor musun? Hayır kaç kere aynı şeyi söylüyo-"

"Beş."dedikten sonra aniden kucağına almasıyla küçük bir çığlık attım.
"Tamam! Bırak! Ben hallederim! İndir beni Korkut!"

"Demek anladın."

"Neyi be?"

"Adımı her söylediğinde sana karşı yumuşadığımı ve daha anlayışlı,uysal hale geldiğimi."

"Deli olduğunu kabul ettiğini biliyordum."diyerek güldüm.
Daha sonra dediğimin farkına varıp gözlerimi yavaşça kaldırdım ve Korkut'un gözlerine baktım."Yani,ben..."

"İşini hallet ve çık,sana güzel haberlerim var."

"Tamam bırak beni artık."dediğimde beni banyo kapısının önünde bıraktı.
O odadan çıkarken bende içeri girdim.
Bir dakika ya,hangi dolaptaydı?

"Banyoda."
Bu benim içimi mi okumuştu böyle?
Gözlerimi devirerek banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.
Daha sonra aynanın yanında bulunan iki dolabı açtım.Aradığımı bulduktan sonra işimi hallettim.Elimi yıkadıktan sonra aynadan kendime baktım.
Ağlamaktan gözlerim ve göz altlarındaki kızarmıştı,gözlerimin maviliği daha belirgin görünürken gözaltılarımda sanki allık gibi oluşan kırmızılık çok tatlı ve sevimli duruyordu.
Solgun bakan yüzüme karşı gelemiyordu ama.Yüzümü de yıkadıktan sonra banyodan çıktım.
Odada yoktu.Odadan çıktım ve aşağı inmeye başladım.Ne haberi verecekti merak etmiştim.
Merdivenlerden aşağı indikten sonra gözlerim Korkut'u aradı.
Mutfaktan çıktığını görünce ne kadar acıktığım aklıma geldi.
Ayrıca ben çok susadım!
Hızlı adımlarla mutfağa girdim.
Dolaptan bir bardak alıp damacanadan şu doldurdum.Buz gibi suyu kafama diktikten sonra ikinci bardağı da kafama diktim.Bardağı tezgaha koyduktan sonra arkama döndüm.
Ocakta yemekler vardı ve kokuyorlardı.
Yalan yok,harika kokuyorlardı.

"Otur."

"Anlat sen."dedikten sonra zıplayarak tezgaha oturdum.
Hafifçe sırıttı ve kollarını birbirine geçirerek kapı pervazına yaslandı.
Konuşmadan bana bakmaya başladığında kaşlarımı çattım."Konuşsana artık,ne bakıyorsun?"

"Bu manzarayı gece gündüz izleyebilirim."dedikten sonra sırıtmaya devam etti.Gözlerimi kaçırırken boğazımı temizledim."Haber var demiştin.Anlat artık."

"Yarına bir parti düzenliyorum."

"Ne? Nerede? Kiminle? Neden? Bende mi geleceğim? Benim elbisem yok.Hele makyaj malzemesi hiç yok.Bir dakika,önemli olan o değil,ben senin partine gelmem."

"Bitti mi? Nefes al ufaklık."
Gözlerimi devirdim.
"Bana ufaklık demeyi kes artık! Aramızda sadece altı buçuk yaş var,o kadar da küçük değilim."

Kaşlarını alayla havaya kaldırdı.
"Benimle ne zamandan beri bu kadar uzun konuşur oldun? Bu halini sevdim aslında.Çenesi düşmeyen bir ufaklık."

"Ufaklık değilim ben! Seni...seni psikopat!"

"Asıl psikopat tarafımı gördüğünü sanmıyorum."

"Bence sanmalısın.Erdem Özdemir'in ele geçirdiği depoda bana yaptığın işkenceleri hatırlatmama gerek var mı?
Sen bu kadar acizsin işte! Senden nefret ediyorum!"

Tezgahtan inip kapıdan çıkamadan beni tutup kapı pervazıyla arasına aldı.
Bugünlerde sinirlerim kolay kolay gerilirdi,bu da örneğiydi.

"Hala buradasın,hala yaşıyorsun.Erdem Özdemir'in elinden ölmeden çıkan birini duydun mu? Duymadın! Peki sen nasıl yaşıyorsun? Nasıl yaşadığını sanıyorsun?"

Yüzü yüzüme yaklaşırken iki tarafımdan pervaza dayalı kolları çıkmazlarımdı.

"Şu an hala hayattaysan benim sayemde ufaklık.Ve senin yaşananı sağlamanın ödülü,benimle olacak olman.Her zaman ödülümü ve istediğimi alırım.Sen benim en büyük ödülüm,"dedikten sonra dudaklarını boynuma bastırdı.

"En büyük isteğim,"
Bir öpücük daha,bir tane daha...
"Ve elde ettiğim en büyük hazinemdin ufaklık.Benden kaçamazsın,buna izin vermem.Doğum gününde de tamamen benim olacaksın.İstesende istemesende beni seveceksin."

Burnunu boynuma sürterek başını kaldırdı."Çünkü başka seçeneğin yok."

Öylece ona bakarken hala ağlıyordum.
"Anladın mı?"

"Ben seninle evlenmek istemiyorum.Ben daha çocuğum.Benim başka hayallerim var,onları elimden alamazsın-"

"Ne istersen yaparım Su,sen benim ol,dünyayı önüne sererim.Ne istersen-"

"Bora'yı da önüme serebilir misin? Benim en büyük hayalim Bora."dediğimde  gözlerindeki kararmayı çok net farketmiştim.
Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

"Korkut bırak beni,bırak lütfen-"

"Bir daha,sakın,bu cümleyi kullanma.Bir daha,bırak beni dersen her dediğinde canını yakarım.Duydun mu?"

Gözlerimi yere indirdim.Kırptığımda aynı anda iki damla döküldü gözümden.
"Evimi istiyorum."

"Evin burası,artık buradasın.Alış buna,şimdi yemeğini ye."

Kolumdan tutup sandalyeye oturttu.
Önüme tabakları koydu ve kendisi de karşıma kuruldu.
Çorbamdan yavaşça bir kaşık alırken Korkut tekrar konuşmaya başladı.

"Yarın sabah alışveriş merkezine gideceğiz.Parti için istediğini al."

"Bu parti ne için?"

"Bir düşmanımı öldüreceğim o kadar."

"Nasıl yani?"

"Kes artık,ye şu yemeğini ve odana çık."

Suratımı asarak gözlerimi tabağıma indirdim.Yemeğim bittikten sonra masadan kalktım ve yukarı çıktım.
Odaya girdikten sonra hızla camın karşısına geçtim.
Odada klima bulunması avantajdı.
Keşke bir de kumandanın yerini bilsem.
Klimayı umursamayıp pencerenin karşısına kuruldum.
Ben Korkut'la evlenecek miydim gerçekten?
Hemde doğduğum günde,en mutlu günlerimden birinde mi?

Gözyaşlarım akmaktan yorulmuş,ben ağlamaktan yorulmamıştım.
Bir saattir neredeyse bu haldeydim,göz pınarlarımın kurumasından korkuyordum.Bora'yı deli gibi merak ediyordum,diğerleri de iyi miydi?
Canım çok feci çikolata çekiyordu.
Oflayarak yavaşça ayağa kalktım ve dolabın içinden Korkut'un bir tişörtünü ve şortunu aldım.Onları üzerime geçirip saçımı da topuz yaptım.Çok sıcak!
Korkut'un şortu düşüp duruyordu,bende ellerimle iki yanından tutuyordum.Eh,ne yapalım,evde bir sapıkla olunca.Daha fazla beklemeden odadan çıktım.
Parmak uçlarımda aşağı indim.
Korkut bana sırtını dönmüş,elinde gördüğüm içki bardağıyla camın önünde ayaktaydı.Fark etmedi beni,salak.

"Neden indin?"
Farketmiş mi lan bu?

"Ben,hiç.Susadım."
Yavaşça arkasına döndü.
Bu yavaş dönüşü ondan irkilmeme sebep olmuştu."Buraya gel Su."

Akşam akşam gerginlik çıkartıp,ağzıma sıçtırıp,dolapta çikolata olma ihtimalini tepmek mi,yanına gitmek mi?
İkinci şık daha kısa.
Yavaşça yanına ilerlemeye başladım.
Ellerim şortun kenarlarındayken yanına geldim.Tamamen bana döndü ve hafifçe eğildi.Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında bir adım geriledim.Hafifçe sırıttı ve "Neden yapıyorsun?"diye saçma bir soru attı ortaya.

"Ne yapıyormuşum ki?"
Merakla sorduğum soru tamamen gülmesini sağlamış,otuz iki diş sırıtmıştı.

Belimden aniden çekti ve bedenlerimizi birleştirdi.Ellerimi göğsüne koydum.
"Ellerini çek!"

Göğsünden ittirmeye çalışarak kendimden uzaklaştırmayı denedim ama bir işe yaramamıştı.
"Beni nasıl bu kadar etkileyebiliyorsun? Nasıl bu kadar tatlı olabiliyorsun?"diyerek sırıtmaya devam etti.
Bir şey demeden suratına öylece baktım.
"Şimdi neden aşağı indiğini söyle."

"Su içecektim dedim ya."

"Yalan söyleme ufaklık.Su içmeye falan inmediğini biliyorum.Söyle ve beni sinir etme."

Yavaşça dudaklarımı büzdüm.
Gözleri dudaklarıma kayarken,yutkunduğundan dolayı adem elması yine bir yukarı bir aşağı hareket etmişti."Azıcık çikolata var mı diye bakmaya gelmiştim.Azıcık."
Elimle miktarını gösterirken Korkut aniden dudaklarıma yapışınca neye uğradığımı şaşırdım.Kaşlarım çatılırken hızla başımı geriye çektim,elini enseme attı.Öpüşü öyle sertti ki dudaklarımın şişeceğine eminim.Canım acırken şu an kendimi bir sürtük gibi hissetmiştim.
Bu duygu gözlerimi yaşartırken hala bedenini bedenimden uzaklaştırmaya,itmeye çalışıyordum.
Sonunda geri çekildiğinde gözlerini açmadı ve başını omzuma koydu.
Sessizce ağlarken,başını tamamen boynuma sakladı.

"Çocuksu hallerinden kurtulmadıkça,benim bu hallerimden kurtulamazsın ufaklık."
Boğuk çıkan sesiyle kurduğu cümleyi idrak etmeye çalıştım.
Çocuksu hallerimden etkileniyordu sanırım.

Gitmeme izin vermedi,koltukta beni kucağına alarak yarım saat kadar başını boynumda saklayarak bekledi.
Ben ise yine işe yaramayan tepkilerimden artık bıkmış,güçsüzlüğün getirdiği acizlik duygusuyla birlikte boş boş duvarı dikizlemiştim.
"Dolaptan istediğini al,geri gelmezsen çikolatanın yüzünü bir daha göremezsin."

Hızla ayaklanarak mutfağa koştum.
Dolabı açtıktan sonra gidip Korkut'a sarılasım gelmişti.
Nutellayı kaptığım gibi çekmeceden de bir adet tatlı kaşığı alarak gülen yüzümle geri döndüm.Korkut'un yanına oturduktan sonra nutellayı yemeye başladım.
Açık olan televizyonda filmi izlerken koltukta bağdaş kurmuştum.
"O nasıl kombin ya?"diyerek onaylamazca bakışlarımı televizyondaki kıza gönderdim.

Korkut'un bakışlarını üzerimde hissettiğimde Korkut'a döndüm.
Ağzımda kaşıkla ona bakarken,neden bana baktığını merak ediyordum.
Kaşığı ağzımdan çıkardım.
"Neden bana bakıyorsun?"

"Seni izlemek istiyorum."

"Ama niye ki?"diyerek merakla kaşlarımı kaldırdım."Film çok güzel."

"Seni daha güzel buluyorum."

"Ama beni izleme."diyerek kaşlarımı çattım.Bu halime kıkırdadı.

"Yine küçük bir çocuk gibi davranıyorsun."

"Beni izlemeni istemiyorum.Nutellamı yiyemiyorum."
Yalan! Ayı Su!

"Burnun uzamadan önüne dön ufaklık.Ben seni izlemeye devam edeceğim.Üç buçuk-dört aydır uzaktan izlemek yetti.Şimdi yanımdasın.Benimlesin."

Gözlerimi filme çevirdim.
Bu değişik psikopatın edebiyatlarını dinleyemeyecektim.
Film harikaydı.Nutellayı bitirdikten sonra masanın üstüne bıraktım.
Kollarımı kaldırarak gerindikten sonra ayaklandım."Umarım nutellaya bir şey koymamışsındır.Teşekkür ederim."

"Bana ne zaman güveneceksin?"
Sorduğu soruyla ayaktayken olduğum yerde durdum.
Yavaşça ona döndüm.Yatmaya gidecektim ama ben,karnım ağrıyor yav.
Acaba olay çıkarmasam mı?
"Zamanla."
Ölene dek asla!

Korkut'un yüzünde hafif bir sırıtış belirdi.
"Bu bana güveneceğin anlamına geliyor."

"Evet."
Sen öyle san.

"Odana çık.Uyu artık."

"Peki."diyerek önüme döndüm.
Merdivenleri çıktım ve odaya girdim.
Korkut'un şortunu sonunda bıraktım.
Sinirlerimi bozdu ya! Sürekli kenarlarından tut tut bir yere kadar.
Yavaşça yatağa girdim.
Karnımı tutarak iki büklüm bir şekilde uyumaya çalıştım.
Aklıma sürekli Bora,Korkut'un benimle evlenecek olması,diğerleri,Bora'nın durumu ve diğer durumlar geldiğinde gözyaşlarım dinmek bilmiyor,hassasiyetim kendimi tutmama engel oluyordu.
Kapının açılma sesini duyduğumda hızla başımı yastığa doğru bastırdım.
Yatağın diğer tarafı çökünce gözlerimi birbirine bastırdım.
Onunla aynı yatakta uyumaya mecbur olduğum bedenimden nefret ediyordum.

"Neden hala uyumadın?"

"Uyudum ki."diyerek başımı yastığa bastırdım.Aptalsın! Aptal!

Korkut'un kıkırdama sesinden sonra belimdeki elini hissedince hızla elini ittirdim."Dokunma."

"İnadından vazgeç artık.Alış buna."

"Hiçbir zaman alışamayacağım ta..."diyemeden iki büklüm halinde kesildim yine."Konuşturma beni! Yorma artık! Dokunma dediysem dokunma!"

Beni kendine sertçe çekince sert hareketlerle elinden çıkmaya çalıştım ama çok hareket edince kasıklarıma ağrı saplanıyordu.Daha sonra debelenmeyi bıraktım."Kendini kasma."

Sinirlerim hala geçmemişken dediğini yapmaya karar verdim.Kendimi kasmayı bıraktığımda Korkut elini karnıma koydu.
"Dokunma."

"Sus,uyu."

"Bora."diye mırıldandım birden gözlerim kapanırken.

"Bora,özledim."
Yavaşça uykuya dalarken beynim artık işlevini yitirdi.Tamamen rüyaya girmiştim.

"İyi geceler Bora."
Karnımın üstündeki elinin üstüne elimi koydum ve gözlerimi kapadım.

Ay birazcık geciktim.Çok yoğun haftalar geçiriyorum üzgünüm 😪
Bu seferki yeni bölümü erken atacağımı umuyorum.
Sanki çok azıcık finale yaklaşıyoruz gibi.Ama çok azıcık,ucundan böyle.
Var daha yani.
Hadi Vote ve yorumlarınızı bekliyoruuummm.
Ha bu arada Genç Kız Edebiyatı'nda 4.sıraya kadar indik!!

Continue Reading

You'll Also Like

1M 29.5K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kendini bulunduğu durumdan kurtarmakla beraber ona...
14.1M 495K 63
İzmirli 19 yaşında bir genç kız... Babasının yüzünden daha doğru düzgün bir kez dışarı çıkamazken yine babası yüzünden bilmediği bir şehirde , bilmed...
ASİRA By Tuğba dede

Mystery / Thriller

250K 10.7K 35
Asira okul çıkışı eve gitmek isterken vicdanının sesini dinleyip çığlık atan birinin yardımına koşuyor. Ancak yardıma koştuğu kişiden daha beter bir...
2.3M 61.9K 28
Hikaye de yetişkin içerik bulunmaktadır! Bunu bilerek okumanızı tavsiye ederim. "Seni meşgul ediyorum bu saatte ama dün telefonum sende kalmış onu al...