secret little rendezvous // t...

By mikachu5417

333K 35.1K 23.2K

"Buldum seni." More

giriş
1; dekor
2; familiarity
3; 형
4; beklenti
5; battaniye
6; asking the real questions
7; wait for it
8; Mr. Kim
9; ne hakla
10; first love
11; 어떻게 살아가니 난
12; ihanet
14; ever since new york
15; 家へ帰ります
16; çıkmaz sokak
17; aile
18; minor character death
19; the last phase
20; 민윤기
21; not
22; game over
23; sevgili cinayetleri
24; 星座
25; backstage
26; この美しき残酷な世界
final

13; ambidextrous

7.9K 1.1K 736
By mikachu5417


Günümüz


Dirseklerini masasına, çenesiniyse avuç içlerine yaslamış, odanın ortasında oyun oynayan Yeontan'ı izliyordu çünkü yapacak daha iyi bir işi yoktu. İpucunu hala çözememişti ve dikkatini sevdiği bir şeye vermezse kafayı yiyebilirdi, randevuya yirmi dört saatten az bir süre kalmıştı.

Kapısı tıklatılınca iç geçirerek koltuğunda doğruldu ve dışarıdaki her kimse içeriye gelmesini söyledi. Asistanı Georgia elinde birkaç belge dosyasıyla odasına girmişti, suratında yorgun bir gülümseme vardı. "Bay Jeon, yarınki ihalenin rapor özetleri."

Jungkook başını sallayarak elini öne uzattı ve kadını yanına çağırdı, dosyaları masaya bırakmasını işaret etti. Sonra, fark ettiği şeyle birlikte duraksadı, en az asistanınınkiler kadar yorgun olan gözleri yukarı yöneldi. "Yarınki?" dedi soru sorarcasına.

Georgia dosyaları masaya bırakırken en az onun kadar şaşırmış görünüyordu. "Bay Jeon, bugün perşembe."

"İhale yarın mı?" diye sordu Jungkook irileşen gözleriyle, dehşet içinde. "Saat kaçta?"

"Öğlen iki."

İçinde olduğu ruh halini açıklayabilmesine olanağı yoktu. Avuç içleri masaya yaslanırken koltuğundan hızla kalktı Jungkook, Yeontan onu hissetmiş gibi oyun oynamayı bırakmış, ayaklarının dibine koşmuştu. "Hyde." diye tısladı, Georgia'nın suratından hiçbir şey anlamadığı belli oluyordu ama zaten, Jungkook kendi kendine konuşuyordu. "O yaptı."

"Bay Jeon?"

Asistanını umursamadan odanın çıkışına yöneldi, Yeontan küçük ayaklarıyla onun peşinde koşturuyordu ve Jungkook her nereye gidiyorduysa onu takip etmeye hazırdı. Yalnızca ufak bir sorun mevcuttu; Jungkook nereye gittiğini bilmiyordu.

İhale ve randevu aynı saatteydi, ikisinden birine katılamazdı. İpucunu çözemediği için randevunun burnundan geleceğini zaten biliyordu ama bu ikisinin aynı saatte olması tesadüf değildi. Taehyung'u kaçıran adamların asıl derdi Jungkook'tu ve genç adam buna tam şu dakikada emin olmuştu, amaçları Taehyung'a zarar vermek değildi. Amaçları, Jungkook'un işini sabote etmekti. Bunun için de aklına en büyük rakiplerinden biri olan Robbie Hyde-

Hatırladığı şeyle duraksadı. Yeontan etrafında dönüyor, ince sesiyle havlayarak diğer çalışanların dikkatlerini de üzerlerine çekiyordu. Evcil hayvan günü çoktan geçmişti ama Jungkook'un yüreği onu veterinere bırakmaya el vermediği için küçük köpek hala onunla beraber şirketteydi.

Robie Hyde, zamanında Taehyung'u işe almaya çalışmıştı. Taehyung'un New York'a dönmek için Seokjin'in yanından ayrıldığı zamandı, Jungkook'un şirketinde bir işe başlamak istiyordu ve Robbie Hyde onun Kim Seokjin adı altındaki son sergisine katılmış, onunla Jungkook'un önünde flörtleşmeye çalışmıştı.

Asansöre koştu Jungkook, Taehyung'un odasına inmeye karar vermişti bir anda.

Robbie Hyde meselesi bununla bitmiyordu da. Üç yıl önce, Jungkook'un kafayı neredeyse sıyırmasına sebep olacak şekilde bir rakam açığı oluşmuştu şirkette. Hyung'ları ile birlikte Alaska'ya gittiğinde bile aklındaydı bu durum, sorunu kimse, aylarca çözememişti ve sonra birisi çıkıp "Bu," demişti. "Sorun bu."

Kim Taehyung.

Taehyung şirkette işe başlamış, dosyaları yalnızca iki hafta boyunca incelemiş ve sorunu bulmuştu.

Asansörün kapısı açıldı ama Jungkook ona binmek için hiçbir harekette bulunmadı. Gözleri irileşmiş, dudakları aralanmıştı. Nefes bile almıyordu, kalbinin kulaklarında attığını hissedebiliyordu. Kapılar kapandı ve Jungkook düşecekmiş gibi bir tavırla avuç içlerinden birini soğuk metale yaslayarak destek almaya çalıştı, ona en yakın masada oturan çalışanları "Bay Jeon?" diyerek ayaklanmış ve çok sevdikleri patronlarına yardım etmek üzere yanına koşmuşlardı. "Bay Jeon, iyi misiniz?"

Yere yığıldı, bulduğu şey o kadar büyük bir ipucuydu ki beyni bir an için iflas etmişti. O'Connor. Üç yıl önce rakamlarla oynayan adam, Maxwell O'Connor. Görüntülü aramalar sırasında Taehyung'a işkence çektiren maskeli adam, Maxwell O'Connor.

**

"Daha iyi misiniz?" Asistanı Georgia ve kattaki birkaç yüksek pozisyonlu çalışan daha odanın ortasında iç içe duruyor, koltuğunun yanındaki doktor tansiyonunu ölçerken Jungkook'u izliyorlardı. "Bay Jeon, bizi çok korkuttunuz."

"Çok düşük." Doktor cihazı Jungkook'un kolundan çekti, onun konuşmasıyla beraber masanın üzerindeki Yeontan başını ona çevirmişti. "Bay Jeon, herhangi bir hastalığınız var mı?"

"Kalp ritim bozukluğu." Özel hayatıyla ilgili hiçbir şeyi çalışanlarının önünde açıklamazdı ama artık o kadar umurunda değildi ki... "Çocukluktan beri var. Genetikmiş, yani bana öyle söylendi."

Çocukluktan beri var. Bir kalp hastalığının bir çocukta bulunması, ve bu çocuğun çok sevdikleri patronları olması sebebiyle çalışanların bakışları birbirine döndü, hepsi endişe doluydu. Jungkook oldukça sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürüyordu, böyle bir hastalığı olduğu hiçbirinin aklına gelmezdi.

"Asıl doktorunuza görünmelisiniz, yaşınız sebebiyle bu çok riskli bir hastalık. Kalp hastalıkları genç yaşlarda ölümle sonuçlanabiliyor."

"Biliyorum." O yüzden Yoongi hyung ne zaman canım acısa göğsümü ovmaya başlar.

Doktor odasından ayrıldı, çalışanlar da patronlarını rahat bırakmak amacıyla birer birer kapıya yönelmişlerdi ki Jungkook, "İhaleden çekiliyoruz." dedi. Sesi kısık ve yorgundu ama çalışanların hepsi onu duymuş, bakışlarını şaşkınlıkla ona çevirmişlerdi. "Yarını da tatil ilan ediyorum, şimdiden gidebilirsiniz evlerinize."

"Bay Jeon," Georgia yutkundu. "Bu olanların, Bay Kim'le bir ilgisi var mı?"

Genç adam bakışlarını kaldırıp kapının önündeki asistanına baktı, diğer altı çalışan da kadının arkasında dizilmiş merakla onu izliyordu. "İki haftadır şirkete gelmiyor ve siz de iki haftadır-"

"Paydos." dedi Jungkook elini masaya çarparak. Çalışanları korkuyla oldukları yerde zıplamıştı. "Tatil, dedim. Gidin!"

**

Yeontan'ı yemek doldurduğu kabıyla beraber mutfakta bırakmış, soluğu yeniden Taehyung'un kitaplığının önünde almıştı. Bir elinde Arjun tarafından ulaştırılan mektup vardı, satırları tekrar tekrar tarıyordu gözleri ama ne olduğunu bir türlü bulamıyordu. Taehyung'un kendisi bile sıradaki basamağın zor olduğunu, bu yüzden açık bir ipucu verdiğini söylemişti mektubunda. Çözersen sana A vereceğim.

Lanet olası Noel Baba biblosu yüzüne gülüyordu. Ho ho ho! Geri zekalı, ho!

Delirecekti. Günlükler, Çehov, Noel Baba. Neydi ortak yanları, neyi bulması gerekiyordu bunlarla? Rusya'ya mı gitmesi gerekiyordu, cidden delirmek üzereydi. Taehyung'un ne diye bir Noel Baba biblosu vardı ki? Üç Kızkardeşler neden diğer Çehov kitaplarının yanında değil de günlük rafındaydı? Neden bu kadar çok günlük vardı? Yalnızca dört yıldır birliktelerdi.

Ve Taehyung her anılarına sayfalar harcamış, bazı küçük hatıraları sayfaların arasına saklamıştı. O'Connor ile ilgili bir şey yazıp yazmadığını kontrol etmek için boştaki elini rafa uzattı. Olayın geçtiği tarihin yazıldığı günlüğü buldu ve yatağa çöküp okumaya başladı.

7 Aralık 2020

Emin olamıyorum. Bu kadar insan bulamamışken benim iki haftada cevabı bulmam mantıklı mı? Kontrol etmem gerekiyor ama Jungkook'un beni Hyde'ın şirketine tek başıma yollamayacağını da biliyorum, geçen sefer neredeyse böbreğini söküp eline verecekti.

Okumaya ara verip sırıttı, böyle bir anda bile yıllar önce yaptığı bir şeyle gurur duyabiliyordu. Hyde yanlış insana asılmıştı, Jungkook'un gelecekteki eşi Kim Taehyung'du sözü geçen. Jeon Jungkook varken Robbie Hyde ne Taehyung'u işe alabilirdi, ne de o güzel ellerini tutabilirdi.

Ve Jungkook günlükte yazılı olan tarihi hatırlıyordu. Taehyung ona bulduğunu ama emin olmak için gidip Hyde'ın şirketinde bir şeyi kontrol etmesi gerektiğini söylemişti. Jungkook elbette izin vermemişti. Taehyung ondan izin alan biri değildi, aslında durum çoğu zaman tam tersiydi ama böyle hassas bir konuda sevgilisini kırmak istememişti.

Bu yüzden de Jungkook'u arabasının arka koltuğuna kendi kravatıyla bağlayıp gitmişti şirkete. Jungkook'un sırıtışı silindi, bakışları yeniden elindeki deftere kaydı.

Harika, Taehyung onu nasıl kandırdığını yazmıştı bir de, ne güzel.

Dudakları büzüldü, Taehyung'u hyung diyerek kandırmaya çalışmıştı, Taehyung ona arka koltuğa geçmesini söylediğinde de kazandığını sanmıştı Jungkook. Ama olanlar bundan tamamıyla uzaktı. Taehyung onun peşinden arka koltuğa geçmiş, Jungkook'u çıldırtana kadar öpmüş ve sevişmeye hazırlamıştı. Sonra da sevgilisinin ellerini belinde birleştirip kravatıyla bağlamış ve kurtulmasını imkansız bir hale getirmişti. O, Hyde'ın şirketindeki işini bitirip arabaya geri döndüğünde Jungkook hala gerçek anlamda yüzüstü bırakıldığı koltukta debeleniyor, Taehyung'un ismini birkaç hoş küfürle harmanlayarak bağırıyordu. "Ne?" diye sormuştu Taehyung omuz silkerek onun bileklerine uzanırken. "İzin verseydin sen de, hah."

İşte Taehyung bunların hepsini ayrıntılarıyla dökmüştü kelimelere, Jungkook'un ona hyung diye mırladığı sahnenin de altını çizmişti. Taehyung-ie hyung~

Yeontan küçük ayaklarıyla pıtı pıtı odaya girdiğinde utanarak defteri arkasına saklamaya çalıştı, sanki eşiyle çektiği seks teybini çocuğundan gizliyordu. Küçük köpek onun yaptığı şeyi fark etmemişti bile, Jungkook'u umursamadan Taehyung'un yatağına çıktı ve babasının yastığının dibine kıvrılarak uyuklamaya başladı.

Sonraki birkaç tarihi daha kontrol etti ve O'Connor'ın zamanında Taehyung'u tehdit ettiğini öğrendi. Taehyung bunu Jungkook'tan gizlemişti, günlüğüne de endişelenmesini istemediğini ve O'Connor'dan zaten korkmadığını yazmıştı. Tüm bu olanların ardından O'Connor sektörde iş bulamayacağı bir pozisyona düşmüş, Robbie Hyde'ın şirketiyse ününe çok büyük bir leke bulaştırmıştı. Yarınki ihaleyse kendini toparlaması için çok büyük bir şanstı, Jungkook ona yıllardır fırsat tanımıyordu ama şimdi, şimdi Taehyung için, yapamayacağı hiçbir şey yoktu.

Yarın ihaleyi Hyde'ın almasına izin verecekti, sorun çözülecekti, Taehung'a kavuşacaktı.

Onu düşüncelerinden sıyıran şey, salonda çalan telefonu olmuştu. Yeontan Taehyung'un söylediği şarkıyı duyunca başını heyecanla kaldırdı ve Jungkook'un yine kalbi sızladı, kendisi yeterince acı içinde değilmiş gibi bir de küçüğün acısına tanık oluyordu.

Defteri bırakıp hemen salona geçti, yatak odasının kapısını kapatıp Yeontan'ın peşinden gelmesini engellemişti. Taehyung'u salonda bulamazsa ağlamaya başlayacağını biliyordu ve Jungkook'ta cidden onu yatıştıracak güç kalmamıştı. Tanımadığı numarayı şüpheyle yanıtladı, gecenin on birinde onu kim, neden arıyordu?

"İyi geceler, Bay Jungkook Jeon'la mı görüşüyorum?" Orta yaşlı bir kadının sesi hattı doldururken Jungkook şüpheyle Taehyung'un sarı koltuğuna çökmüştü. "Evet, benim?"

"Bay Jeon, ismim Brenna, Vogue'dan arıyorum." Telefonu tutmayan eli panik içinde dudaklarına kapandı, gözleri şaşkınlıkla irileşmişti. Taehyung yalnızca şirkette çalışmıyordu ki, Jungkook bunu nasıl unutabilmişti? "Bay Kim, Aralık sayısının yazısını hala teslim etmedi ve önümüzdeki hafta basım başlıyor, kendisine ulaşamadık. Verdiği numaralar listesinde siz ilk sıradaydınız."

Kendisine ulaşamadık. Bakışları sehpanın üzerindeki diğer telefona kaydı, Taehyung'un telefonu asla çalmamıştı.

Çünkü bu Taehyung'un kişisel telefonuydu! Bunca zamandır iş telefonunun nerede olduğunu sorgulamamış, böyle bir ayrıntıyı kolayca gözardı etmişti. "Ah, Brenna- Brenna diyebilirim, değil mi?" Sesini kontrol etmeye özen gösteriyordu ama düşüp bayılmasına ramak kalmıştı. "Taehyung biraz hasta, ben bu söylediklerini ileteceğim."

"Yarın gün içinde teslim etmesi gerekiyor." dedi kadın Jungkook'u duymamış gibi. "İyi geceler, Bay Jeon." Ve telefon yüzüne kapandı.

Panik içinde Taehyung'un bilgisayarına koştu, tek dileği sevgilisinin yazıyı çoktan hazır etmiş olmasıydı. Jungkook yazamazdı, ne Taehyung kadar hakimdi konuya ne de bir gram olsun yazı yazabilme yeteneği vardı. Taehyung Vogue'da yazar olabilmek için az ter dökmemişti, böyle kolay kaybedemezdi mesleğini.

Bilgisayarın kendi belleğinde kayıtlı bir yazı yoktu, bu yüzden hemen Taehyung'un posta adresine baktı. Belki de tarihi ayarlamıştı, yarın yazı kendiliğinden iletilecekti editöre? Taehyung mutlaka bunu düşünmüş olmalıydı, evlilik oyunu için kariyerini riske atmazdı.

Taslak klasöründe de Aralık yazısı yoktu, ağlayacağını hissederek bütün klasörleri tek tek kontrol etmeye başladı. Şirketteki bilgisayarına kaydetmiş olabilir miydi? Taehyung normalde yazılarını evinde yazardı, bilgisayarı penceresinin önündeydi ve pervazdaki saksılarından sarkan çiçekler ona kokularıyla ilham-

Çiçekler solmamıştı.

Taehyung iki haftadır kayıptı ve Jungkook çiçekleri bir kere olsun sulamamıştı. Ama çiçekler Taehyung'un onları bıraktığı günkü gibi canlı görünüyorlardı. Parmakları klavyenin üzerinde duraksarken beyni hiç olmadığı kadar hızlı çalışıyordu. Taehyung çiçeklerinin solmasını göze alarak evden bu kadar uzun süre ayrı kalacağı bir oyunu nasıl hazırlamıştı? Ve lanet çiçekler niye hala yaşıyordu?

Kendisi ne olduğunu anlamamıştı ama görünen oydu ki beyni onun iki adım ötesindeydi. Eli, sağında kalan fareyi tuttu ve oku, geri dönüşüm klasörüne sürükledi. Taehyung'un sildiği bir çok diğer dosyayla beraber Aralık yazısı da buradaydı işte. Beklemeden editörün kayıtlı postasına yolladı, elini fareden çekti.

Taehyung fareyi sol eliyle kullanırdı.

Bakışları korkuyla önünde oturduğu pencereye kaydı. Birisi eve girmişti. Birisi eve girmiş, Taehyung'un bilgisayarını kurcalamıştı. Birisi her gün gelip çiçekleri sulamıştı. Sandalyeden fırlayıp perdeyi çekti, öyle büyük bir güç kullanmıştı ki perde asılı olduğu yerden kopup Jungkook'un ellerinde kalmıştı. "Tannie!" Yatak odasına koştu ve köpeği kucağına aldı, silahını ve diğer önemli eşyalarını da alıp lambaları kapatma zahmetine bile girmeden evden çıktı ve arabasına koştu. Orada daha fazla kalamazdı.





söylemek istediğim 2 şey var
1. run'ın son bölümünden sonra jungkook burada epey şey çözdü o yüzden gerçekçi gelmediyse üzgünüm fdhgflhd

2. evet taehyung'u vogue'da yazar yaptım çünkü my man deserves the best


teori varsa duymak isterim :')

Continue Reading

You'll Also Like

75.5K 5.7K 30
"Öyle bir öp ki, bu cehennemden çekip çıkar beni... Ve tüm çektiklerine değdi desinler." {Son part hariç tamamlandı} #aksiyon #gizem #romantik #𝚃𝙰�...
154K 5.2K 75
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
49K 10.4K 11
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
361K 41.6K 41
"Satürn etrafında dönen diğer beş gezegendense, güneş etrafında dönen ufak Merkür olmayı tercih ettim." Eşcinsel bir ailenin çocuğu olarak büyüyen ve...