Yaz Aşkım

By ilke_ozdemir

812K 20.8K 1.5K

"O bana bakmaz." diye düşünmeyin. Aşk imkansız değildir. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
14
15
16
17

13

21.7K 905 27
By ilke_ozdemir


Karanlık göz kapaklarımda dolaşmaya devam ederken yavaşça uzaktan, derinlerden sesler yükselmeye başlıyordu. Önce boğuk ve uzaktan gelen sesler git gide yakınlaşıyor ve anlam kazanmaya başlıyordu. Gözlerimi açmaya çekiniyordum çünkü bu sesler yabancı gelmiyordu.

''Artık hepsi kim olduğumu biliyor, daha fazla devam edemem, onu da alıp gideceğim.''

''Dostum, bir anlaşmamız var. Sen bu anlaşmayı bozarsan neler olur neler, değil mi? Zaten maceramızın tam doruk noktasındayız, bence daha fazlasını istemezsin.'' dedi o tanıdık ses.

Çağlar.

Gözlerimi yavaşça aralayıp etrafıma baktım. Bir odada öylece uzanıyordum. Başım kapıya dönük olduğu için salon olduğunu tahmin ettiğim geniş bir alanı görebiliyordum. Kapının diğer tarafında Kuthan, Sıla'nın kolunu tutmuş bir şeyler söylüyor, Sıla ısrarla ondan uzaklaşmaya çalışıyordu. Birimin saçlarımı okşamasıyla irkildim.

''Oo, günaydın prenses.'' 

''Çek ellerini üzerimden.'' Ani bir hareketle yattığım yerden kalktım.

''Tamam, tamam.'' ellerini havaya kaldırdı. ''Ama yerinde olsam hareketlerime dikkat ederdim.'' eliyle başka bir odayı işaret ettiğinde elleri ve ayakları bağlanmış, baygın haldeki Koray'ı gördüm.

''Koray?!'' Koşarak kardeşime ulaştım. 

''Abla?'' Kısık ve zorlukla çıkan sesi karşısında ellerim titremeye başlamıştı. Bileklerindeki ipleri çözmeye çalışıyordum fakat hiçbir etkisi olmuyordu.

''Biliyor musun? Artık gerçekten sinirlenmeye başlıyorum. Bu iş fazlasıyla uzadı. Böyle sonsuza kadar kovalamaca oynayamayız ki, benim başka işlerim de var. Aramızdaki engelleri ortadan kaldırmaya karar verdim. Tamamen. Yani demek istediğim, tamamen.'' Eliyle boynunu kesiyormuş gibi bir hareket yaptı.

''Hayır.'' dedim sinirle.

''Baktım ki konuşarak anlaşamayacağız. Ben de bu yönteme geçmek zorunda kaldım.'' 

''Bırak onu gitsin.'' dedim ağlamaklı bir sesle. 

''Koray'ı gönderin.'' dediğinde tüm sesi evde yankılandı. Tanımadığım iki kişi gelip Koray'ı kaldırdı ve götürdü. Tam peşlerinden giderken Çağlar beni kolumdan tuttu.

''Sen değil.'' Gözlerinin içine baktım.

''Koray'ın gitmesini istiyorsan sen burada kalacaksın. Yalnız da değilsin bak hem Sıla da var.''

Bir anda salondan bağırışlar yükselmeye başladı.

''Ne oluyor orada?'' Salona ilerlediğimde önce Sıla'ya baktım. Çok korktuğu her halinden belliydi. Kuthan ise başında dikiliyor, gözünü ondan ayırmıyordu. Muhtemelen Sıla da bu gerçeği benimle birlikte öğrenmişti. 

''Bunu bahçede sizi izlerken yakaladım.''

''Bu mu? Sensin lan bu, dağıtırım senin ağzını yüzünü.''

''Yağmur?'' dedim. Kolunu çocuğun elinden kurtardıktan sonra bana bakıp omuz silkti.

''Ne güzel işte bak, artık hem Sıla hem de Yağmur var. Hazır tüm 'kankilerin' buradayken tadını çıkar.'' dedi ve uzaklaştı Çağlar. 

Yağmur benim yanıma geldiğinde Sıla ve Kuthan da bize doğru ilerledi.

''İkinizin de odası ayrı, gündüz istediğinizi yapın. Akşamları Çağlar ne derse o. Evde bir sürü adam var, kaçmaya çalışmanız hiç iyi olmaz.'' tam arkasını dönüp giderken

''Ne iyi oyuncuymuşsun lan sen, konservatuvar falan okusaydın ya.'' diye bağırdı Yağmur. Kuthan yavaşça arkasına döndü. 

''Laflarınıza ve hareketlerinize dikkat edin. Ben Çağlar'a benzemem. Lafını da dinlemem.'' 

Yağmur ona sadece ifadesiz bir şekilde baktı ve Kuthan, Çağlar'ın peşine takılıp gitti.

Kızların ikisini de kendi odam olduğunu düşündüğüm odaya sürükleyip kapıyı kapattım.

''Ne oluyor?'' diye sordum.

''Kuthan'a birden telefon geldi, bakışları değişti. Orada anladım bir anormallik olduğunu. Daha sonra suratıma sprey gibi bir şey sıktı, bir uyandım buradayım.''

''Peki ya sen?'' diye sordum Yağmur'a.

''Tam size doğru gelirken Kuthan'ı gördüm.  İkinizi sırayla arabasına taşıyordu. Şüphelendim, ben de peşine takıldım.'' dedi.

''Senin araban yok ki?'' diye sordum.

''Senin kocanın evi yok ki ıhı.'' diyerek beni taklit etti. ''Bagajda saklandım. Gerizekalı fark etmedi bile.''

''Yani koskoca bagajda gelmeyi başarıp, burada mı yakalandın? Dışarısı orman be!''

''Bağırma lan! Ne yapayım, anlamadım bile adam tak diye buldu beni.''

Biz kendi aramızda konuşurken içeri elinde tepsiyle bizim yaşlarımızda bir çocuk girdi. Hemen arkasından onu başka bir tepsiyle takip eden çocuğa baktığımızda üçümüzün de ağzı açık kalmıştı. Bakışlarımı Yağmur'a çevirdim.

''Yağız?'' diye fısıldadı. Yağız tek tek bize baktı ama hiçbir şey söylemedi. 

''Yağız, bizi buradan çıkarabilir misin?'' diye sordum çaresizce. Bana bakmadan arkadaşına döndü ve ikisi gülmeye başladı.

''Kızım, sen saf mısın?'' diye sordu fakat cevabını beklemeden dışarı çıktı.

''Hilal, o da onlardan biriymiş.'' dedi Sıla. Bu kadar süredir ortalarda olmamasının sebebi bu muydu?

''Yani, gerçekten inanamıyorum. Biriniz de çıkıp anlamadı mı bunlarda bir bokluk olduğunu?'' diye sordu Yağmur. 

''Hadi bizi geçtim de kızım sen adamla evlenmişsin bir de. Sen nasıl anlamadın?'' 

Sıla ayağa kalktı.

''Sanki sen çok anlamıştın Yağız'ı ve Barış'ı. Gerçekten bunu söylediğine inanamıyorum.''

''Tamam, sakin olun. Ortalığı ayağa kaldırmayın.'' deyip yerime oturdum.

Kapıda birisi belirdi ve başını yana çevirdi. Bizim göremediğimiz taraftaki birisine bakıyordu.

''Bunlar sende. Dışarı çıkmalarına izin verme. Dışarıda üç kişi duruyor zaten. İçeride olduklarından emin ol.'' Bir çift topuklu ayakkabının tahta zeminde oluşturduğu titreşim ve salonda yankılanan tok bir sesle üçümüz de başımızı kaldırdık.

''Sen hiç merak etme. Adım bile atamazlar.'' Uzun sarı saçlar, iddialı bir elbise, siyah topuklu ayakkabılar...

''Ece?'' dedim istemeden. 

''Ece.''

''Hortlak.''

Bakışlarını bana çevirdi ve beni baştan aşağı süzdü. 

''Senin öldüğünü sanıyordum.'' dedim. Yanındaki adama bakarak güldü ve altın sarısı saçlarını savurdu. 

''Siz de çok safmışsınız. Çınar'ı da iki günde kendinize benzetmişsiniz. Ne olduğunu anlamadı bile. Yazık size.'' dedi ve tekrar güldü.

''Şunun ben sarı saçlarını şimdi bir dolayacağım elime...'' Hışımla yerinden kalkan Yağmur'u tuttum.''

''Birbirinize girmeyin. Döndüğümüzde herkes sağlam ve eksiksiz burada olacak.'' dedi Ece'nin yanındaki çocuk.

''Of hadi git sen de, çok uzattın.'' Ece kapının hemen yanına bir sandalye çekti ve bizi izlemeye başladı. 

Sıla, Yağmur ve ben hiçbir şey söylemeden Ece'ye bakıyorduk. O da bize bakıp sinsi bir şekilde gülümsüyordu. 

Dış kapının kapanma sesini duyduğumuzda Ece oturuşunu düzeltti ve yere bakmaya başladı. Aradan henüz iki dakika geçmişti ki araba sesi duyunca yerinden kalkıp salondaki pencereye koştu. Yağmur, Sıla ve ben onun bu hareketlerine anlam veremiyorduk.

Daha sonra koşarak bizim odamıza geldi ve arkamızda duran pencereye yöneldi.

''Nerede kaldın be?'' diye söylendi kendi kendine.

''Ne yapıyorsun lan sen?'' diye sordu Yağmur.

Cevap vermedi.

Yüzünü pencereye yaslamış, öylece bakıyordu ki bir anda gülümsemeye başladı.

''Yazık, kafayı sıyırdı galiba.'' dedi Yağmur. Ece otuz iki diş gülümserken hevesle bize doğru döndü.''

''Hadi, sizi kurtaralım.''

''Ne?''

''Ne?''

''Ne?''

Continue Reading

You'll Also Like

921K 64.4K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
398K 24.1K 44
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
816K 36.9K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

885K 42.9K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...