MAFYA

By ccaglasuu

3.2M 97K 25.5K

Tanışmaları değişik olmuştu biraz.Adamın düşmanının kendisine yaptığı saldırı sonucunda,sıyrılan kurşunun bir... More

1. Bölüm : Kurşun
2. Bölüm : Yeni Okul
3. Bölüm : Kerem
4. Bölüm : Araf'ın Evi
5. Bölüm : Mert
6. Bölüm : Öpücük
7. Bölüm : Ödeşme
8. Bölüm : Sahte Sevgili
9. Bölüm : Kafes dövüşü mü?
10. Bölüm : Kaçırılma
11. Bölüm : Hastane
12. Bölüm : İkinci Öpücük
13. Bölüm : Masum
14. Bölüm : Kerem'in ekibi
🎉🎉MUTLU YILLAR🎉🎉
15. Bölüm : "Yanındayım"
16. Bölüm : "Seni Gerçekten Seviyor"
17. Bölüm : "Annem gibi kokman senin suçun"
18. Bölüm : Kıskanç Beyimiz Araf
19. Bölüm : Operasyon
❤️ÇOK TEŞEKKÜRLER❤️
20. Bölüm : "Benim sana ihtiyacım var"
21. Bölüm : "Ben de bu öküzü seviyorum"
22. Bölüm : "Seni bana hapsedesim var"
23. Bölüm : Sarhoş
24. Bölüm : İç Çamaşırı
25. Bölüm : "Sadece sen"
26. Bölüm : Ateş Atay
27. Bölüm : "Ya sen niye nefes alıyorsun ki?"
28. Bölüm : "Senin de beni gerçekten sevdiğini"
29. Bölüm : Dünyanın en güzel annesi
31. Bölüm : Cehennem (Part 1)
32. Bölüm : Cehennem (Part 2)
33. Bölüm : Beni yanlış anlamamıştır değil mi?
34. Bölüm : Halil Karan öldü mü?
35. Bölüm : "Unut beni.Hoşçakal Sarışın."
36. Bölüm : Ölüm dövüşü
37. Bölüm : Hoşgeldin yaz! Hoşgeldin tatil!
38. Bölüm : Korkut belası
39. Bölüm :"Beni özlemedin mi ağabeyciğim?"
40. Bölüm : "Yine mi sen?"
41. Bölüm : "Yanımdasın"
🎊💞🎊 200K!! 💞🎊💞
42. Bölüm : "İlk kez kaybetme korkusunu yaşadım"
43. Bölüm : 6 yıl sonra...
44. Bölüm : Yeni hayat
45. Bölüm : "Tüm benliğinle benimsin gökyüzü"
46. Bölüm : Tartışma
47. Bölüm : Cinsiyet
48. Bölüm : Hoşgeldin Elis bebek!
49. Bölüm : Cenaze
-FİNAL-
SÜRPRİZ!!!
🖤❤️1 YIL❤️🖤

30. Bölüm : "Cehennemine hoş geldin Su Başaran"

47.4K 1.5K 423
By ccaglasuu

Kelime sayısı:2576
Multimedya:Su Başaran
İthaf:🖤 @Kitap_KurduKk 🖤

Not:Genç Kız Edebiyatı'nda 13.sıraya kadar ilerledik.Size çok teşekkür ediyorum.Lütfen vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir Harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o,ne bu,ne döşek,ne köçek,ne ayal,ne vebal.
O benim kollarım,bacaklarım.
Yavrum,annem,karım,kız kardeşim,hayat arkadaşımdır.

Nazım Hikmet

Hakkı asla ödenemeyecek olan milyonlarca kadınlar,kadınlar gününüz kutlu,mutlu olsun.
Her günün kutlu olsun kadın!

Keyifli okumalar.🖤

Alya'dan
Çalan alarmla birlikte elimi hızla yatağımın yanındaki komidinin üstüne attım ama son anda hatırladım.
Dur lan diyen iç sesimi dinleyerek elimdeki Iphone'yi sakince komidine bıraktım.
Yavaşça dikeldikten sonra gözlerimi karşımda bulunan duvara diktim ve düşünmeye başladım.
Hayatımı gözden geçirirken kapı yavaşça açıldı.

"Alya."

"Hım?"

"Oğlum ben ayılamıyorum anasını satayım."

"Hım?"

"Gerizekalı,uyan lan uyan!"diyerek yanıma kadar gelen Buket'e hala baygın bakışlarımı gönderiyordum.
Yanıma geldikten sonra oturdu.

"Dün o kadar geç uyumak zorunda mıydık sanki!"diyerek sitem etti.
Doğru.Dün saat 02.30 civarlarında yeni odama çıkıyordum.Sebebi ise,aslında sebebi yoktu.Film izlemiştik ve bu o kadar da düşündüren bir sebep sayılmazdı.
Araf ve eniştegiller familyası daha dikkatli ve korumacı bir hale bürünmüşlerdi.
Götümüzden ayrılmıyorlar,ne olduğunu sorduğumuzda geçiştiriyorlardı.
Bakıcılık yaptığım günün üstünden dört gün geçmişti ve bugün perşembeydi.
Pazar günü klasik geçmişti,Araf gelmişti ve uyumuştuk.Pazartesi sakindi,Ateş gelmemişti.Salı günü biraz ekşınlıydı,Ateş ve Araf laf atışması yaşamışlardı.Dün de sakindi,çünkü Ateş yine gelmemişti.
Bugünün de güzel olmasını umuyordum.

"Kalk Mert'i uyandıralım."dedim sinsi gülüşümle.

"Ayılırız en azından."

"Tamam kalk."dediğinde ayaklandım ve birlikte odadan çıktık."Su'ya ihtiyacımız var."

"Aynen,çığlıkları sağolsun."dedikten sonra Su'yun odasına girdik.

"Su kalk lan!"dedim ve yatağına zıpladım.

"Ah! Kalk lan üstümden.Belimi kırdın ya."

"Kalk,Mert'i uyandırman lazım."dedi Buket.

"Hiç havamda değilim."deyip tekrar yattığında Buket de Su'yun üstüne atladı.

"Ah! Tamam lan tamam,kalkın."
Gülerek üstünden kalktığımızda söverek ayağa kalktı.Odadan çıktığımızda Mert'in odasının önüne geldik.Yavaşça kapıyı açtıktan sonra başımı içeri soktum.

"Uyuyor."diye fısıldamamın ardından içeri girdik.Su Mert'in soluna geçti ve kulağına eğildi.Buket elimde telefonla anı ölümsüzleştirirken ben ise alt dudağımı ısırıyordum.Su aniden çığlığı başlıca Mert ani hareketler yaparak yataktan yeri boyladı.Hepimizin kahkahası odayı doldururken Mert daha ne olduğunu anlamamış şekilde etrafa bakıyordu.
Odaya Gamze girdikten sonra başını kaşıdı."Ne bağırıyorsunuz ya? Görende benim tok olduğumu sanır."dediğinde
kahkahalarımız uzamaya başladı.

Mert,
"Ne istiyorsunuz benden kızım ya?"dedikten sonra kendini düzeltti ve sırtüstü yerde uzanmaya başladı.

"Sevgiliniz bile sizi elimden alamaz."dedikten sonra ayağa kalktı.

"Kaçın lan!"diyerek hızla odamdan çıktım.Kızlarla odama geçtikten sonra hızla kapıyı kilitledim.

"Açın lan kapıyı! Kaç oldu bu? Bu sefer fena sinirlendim haberiniz olsun."

Daha da sinir etmek için onunla inatlaşmaya başladım.
Aramızda kapı olmasına dua ediyordum.
Aksi taktirde ayaklarına kapanır 'özür dilerim abi,n'olur affet' moduna girerdim.

"Çağla'yı arasana sakinleştirir seni.Ama pardon,Toygar onu kafeye çağırmıştı."

Buket ve Su kıkırdarken Mert'in kapıya yumruk vuran eli durdu.

"Toygar kim lan?"

Gözlerimi şaşkınlıkla açarken,kızlarda benimle aynı tepkileri veriyorlardı.
Bu kadar öfkeli konuşup hayvan gibi bağırmasını kesinlikle beklemiyorduk.

"Kıskandın mı sen ya?"dedim 'a' harfini uzatırken.

"Toygar kim dedim?"

"Kimse kim sanane?"

"Ne bananesi lan,ilk benim bilmem gerek!"

"Ne oluyor oğlum? Sevgili oldunuzda bizim mi haberimiz yok?"

"Bekleyin ulan siz!"

Ne yapacak bu maviş?

Çağla'dan
"Ulan pezevenk Çağıl siktir git lan odamdan!"

Yatağımda stres atmak için zıplarken odama aniden giren Çağıl birden bağırmaya başladı.

"Anne! Ablam yatakta zıplıyor ve bana küfür ediyor."

"Bittin oğlum sen!"dedikten sonra yatağımdan bir Wonder Woman edasıyla atlayarak Çağıl'ı kovalamaya başladım.
"Gel lan buraya!"

"Ne oluyor çocuklar sabah sabah?"

"Anne ablam bana küfrediyor ve yatakta zıplayıp duruyor.Seni taşır mı lan o ayı?"

"Ben? Ayı? Bak görüyorsun değil mi anne?"

"Ablanla düzgün konuş Çağıl.Sende bir daha yatakta zıplama Çağla."

"İşte senin gibi zayıflayamıyoruz ki anneciğim.Beni tabii kaldırmaz.Bak sana,nasıl da zayıflamışsın.Maşallah Maşallah."diyerek güldüm ve olay yerini yavaşça terk ettim.
Odama girdiğimde yatakta sessize aldığım telefon son anda kapandı.Tam odaya girdiğimde kapandı.Biri beni arıyordu!
Hızla yatağıma atladım ve kimin aradığına baktım.

"HAYIIR!"diyerek kendimi yere attım.

"Allah kahretsin ya.Anneee! Çağıl Allah belanı versin senin! Ya ben niye bu kadar bahtsızım anne ya? Ya Allah kahretsin!"

Yerde kendimi yiyip bitirirken Mert'in beni aradığını görmem ve son anda yetişemem çok koymuştu.Telefon tekrar çalmaya başladığında çığlık atarak yatağıma düzgünce oturdum.
Sakin ol,sadece insan olmaya çalış diyen iç sesimi dinleyerek yavaşça derin bir nefes aldım.
Hadi Bismillah!

"Alo?"

"Günaydın."
Bana günaydın dedi kesin bana aşık.

"Sana da.Yani,sana da günaydın.Yani mutlu sabahlar.Yani,işte,neyse."diyerek alnıma vurdum.Aptal! Aptal! Aptal!

Karşıdan gelen kıkırdama sesi ile kulaklarım ve yanaklarım yanmaya başladı.Çok utanmıştım.

"Bugün bir işin var mı?"

"Hayır!"diye aniden bağırdım yine.
Neden bu kadar gerizekalı olmak zorundayım?

"Çağla gerizekalısı annem salonda bıraktığın kirli kıyafetleri almanı söylüyor!"

Çağıl'ın bağırdığını duyduğumda yavaşça dizlerim üzerine yere çöktüm.
Hayatım bitmişti.
Mert bunları duymuştu.
Ben rezil,ben vahim,ben utanmış,ben,bahtsız ben...

"Çağla?"

"E-efendim? Yani,hayır işim yok.Neden sordun?"

"Toygar diye biriyle buluşacak mışsın o kim? Yani,birileri ile dışarı çıkacaksındır diye sordum.Birlikte bir şeyler içebiliriz?"

Yanımda bulunan Şinasi'nin üstüne sessizce atladım.

"Tabii,olur.Neden olmasın? Her zaman.Ne zaman gideceğiz? Bugün mü?"

"Sakin ol."dedikten sonra tekrar kıkırdadı.Alt dudağımı ısırmaya başladığımda "Okuldan sonra direkt gidelim istersen.Bildiğim bir yer var."

Daha sakin bir şekilde,"Olur."dedim.

"O zaman,okulda görüşürüz."

"Görüşürüz."diyerek kapattıktan sonra tiz sesimle bir çığlık daha basarak Şinasi'ye bir kere daha sarıldım.Kabarık beyaz ayıcığım benim.

"Anne ablam Şinasi ile ilişkiye giriyor."

"Ne?"diyen annemin sesi ile gözlerimi pörtleterek kafamı kaldırdım ve kapımda bekleyen Çağıl'a aniden bağırdım.

"Siktir git kapımdan!"
Annem arkasından adeta bir samara gibi belirince yutkundum.
Attığı terlik sertçe popoma isabet ederken acıyla inledim.

"O ne demek kız? Bir daha küfür ettiğini duymayayım.Sakın!"

Piç piç sırıtan Çağıl'a seni de sonra sikeceğim bakışlarımdan yolladım.
Terliği yiyen yine ben olmuştum.
Boşuna dememişler,evin büyüğü olacağına dağın tilkisi olmak daha iyidir diye!

Su'dan
Alya kapıyı açtıktan sonra başını çıkardı ve etrafı kontrol etti.
"Temiz."

Yavaşça odadan çıktıktan sonra Mert aniden karşımıza çıkınca çığlık atarak koşmaya başladık.Kendi odama girdikten sonra kapıyı kilitledim.
Buket ile Alya,Alya'nın odasına girince onların kapısına dayanmaya karar vermişti.Telefonum çalmaya başladığında ilerleyerek yatağımın üzerinden aldım.

"Efendim Bora?"

"Günaydın güzelim."

"Sana da günaydın."
Kızların çığlıklarını duyunca kıkırdamadan edemedim.

"O sesler ne?"

"Mert ırzımıza geçecek de,bir şey yok yani."

"Ne?"

Şaşkın ve öfkeli sesi ile gözlerimi devirdim.Buna inanmış mıydı?

"Yani,sabah kulağına doğru eğildim.O kadar yakındım ki çekiç,örs ve üzengisini gördüm.Neyse işte,sonra çığlığı basınca yataktan aniden düştü.İntikam alıyor."

"Haketmişsin diyeceğim de,sanırım seninle yatmaktan korkmaya başladım."

"Sıkıntı değil,bende Mert'ciğime sarılır yatarım."

"Rüyanda görürsün güzelim.Benimle yatacaksın.Ee söyle bakalım,beyaz atlı bir prense ihtiyacın var mı?"

"Olabilir."

"Tamam kahvaltıdan sonra gelirim."

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun be?"

"Su olan sensin."

Gözlerimi devirdim.Salak bu çocuk.

"Gözlerini devirme."

"Başıma müneccim mi kesildin şimdi de?"

"Hissettim güzelim."

"Su!"
Kapıma hayvanca vuran Mert ile alt dudağımı ısırdım.

"İlklerimi sana vermek isterdim oysa ki."diyerek Bora'yı sinir etmek istedim.

"Beni deli etme Su! Bekle lan."dedikten sonra telefonu kapattı.
Bora'nın kişiliğini tamamen çözmüştüm.
Bir sapık olarak,yani benim sapığım olarak böyle konulara fazla takıntılıydı.
Birinin kolunun koluma çarpmasında oluşan temastan bile beni kıskanırdı.

"Aç kapıyı,ses tellerini koparacağım senin!"

"Beyaz atlı prensim gelip,altın desenli mızrağıyla seni alt edecek tamam mı?"

"Sen bittin kızım! Seni bir kaşık kendinde boğacağım!"

Bu sabrımı taşıran son damlaydı.

"Adımla dalga geçmeyin be!"

"Sevgilimi rahat bırak!"diyen Bora'nın sesini duyduğumda kıkırdadım.

"Beyaz atlı prensimiz de geldi.Sevgilini bu sefer elimden alamazsın."diyen Mert ile beklemeye başladım.

"Emin misin?"dedi Bora.

"Evet,bu sefer küçük bir cezayı haketti."

"Ya kızlar zorladılar beni! Yatakta üstüme atladılar!"diyerek hemen kendimi savunmaya geçtim.

"Kızım hani ilklerini bana verecektin?"diyen Bora salağı ile birlikte Mert kahkahasını oraya koyverdi.

"Beynine sıçayım sevgilim."

"Sen çekil kardeşim,ben ona haddini bildiririm."diyen Bora ile gözlerimi pörtlettim.
Kapıyı yavaşça açtım.
Bora hızla içeri daldı ve kapıyı ardımdan kapatarak içeri girdi.

"Nasılsın sevgilim?"

"Bu sırıtışı tanıyorum.Ve sana orta parmak çekiyorum."

"Hadi ama."

"Olmaz ya,git!"

Dudak büktükten sonra gözlerini yalvarırcasına biraz büyüttü.Allah'ım tipe bak çok tatlı ya.

"Bora sapıklaşma ya okula gideceğiz daha!"

Rahatsızca nefesini dışarı verdi.
"Hayatımızdan çaldıkları yetmedi mi? Bu işkenceye altı yaşında başlıyoruz.On bir yıldır her sabah aynı şey.Yetmedi mi?"

"Ben ne yapabilirim Bora? Milli Eğitim Bakanlığı mıyım ben?"

"Neyse,hazırlan gidelim.İstersen burada kalabilirim ve giyinmene-"diyemeden kafasına yediği yastıkla odadan kapı dışarı edildi.
Hızla kıyafetlerimi çıkardım ve üzerime geçirdim.Kapının kilidini açtıktan sonra aynaya geçtim.
Makyajımı yaparken içeri Bora tekrar girdi.

"O ruju bırak."

"Sanane?"

"Öperek silerim bırak!"

***

"Hayır Bora!"

"Bak,okyanusum,Akdeniz'im, Karadeniz'im,Ege denizim-"

Kıkırdayarak kızgın bakışlarımı ona gönderdim.Gülerken kaşlarımı çatıyordum.
"Sus lütfen sus."diyerek yalvardım.

"Kızım sen o kısacık şortları giyiyorsun antrenmanında,altı üstü sıfır kol atlet giyeceğim!"

"Olmaz dedim! Kol kasların görünüyor banane! Hem,bu okulun kızlarının her yerde gözleri var."

Bıkkınca bir nefes verdikten sonra tamamen yanıma geldi ve dibime kadar girdi.

"Biliyorum,kaslarımın çok dikkat çektiğinin farkındayım,bu seninde dikkatinden kaçmamış zaten.Ama,antrenmana gidiyorum güzelim,o yüzden görüşürüz."diyerek yanağımdan hızlıca öptü ve yine hızlıca uzaklaşmaya başladı.

"Ödeşeceğiz Bora bey!"
Gülerek önüne döndü.
Salak çocuk.Bir de yakışıklı.Bir de kaslı.Bir de çok yakışıklı.Bir de çok kaslı.
Her neyse.
Teneffüsün bitişini belirten o zili duyunca ofladım ve coğrafya dersine girmek için sınıfa yürümeye başladım.
Hayatımda en nefret ettiğim derslerden biriydi.Sevdiğim bir kaç ders vardı zaten.
Beden eğitimi,müzik,resim,hocaların gelmediği dersler.Bunlar.
Sınıfa girdikten sonra hızla Buket'in yanına geçtim.
Diğerleri de antrenmana gitmişlerdi,kızlarında yanı boş kalmıştı.
Coğrafya hocası geldikten sonra ayağa kalktık ve geri yerimize oturduk.
Ah,şimdiden sıkıldım.
Derste uykulardan gözlerim kaşlarını çatarak telefonuna bakan Alya'ya takıldı.
Biriyle mesajlaşıyordu.
Kaşlarını çattıktan sonra tedirgin bakışları da işe eklenince Buket'i dürttüm.

"Ne var?"

"Alya biriyle mesajlaşıyor,kaşları çatılı ve bakışları tedirgin."

O da başını o tarafa çevirdi.
"Doğru."
Telefonunu çantasından çıkardıktan sonra Alya'ya mesaj yazmaya başladı.
Alya,ona gönderdiğimiz mesaj üzerine bakışlarını bize dikti.

Gönderen:Alya
'Sizden de bir şey kaçmıyor.Teneffüste çıkış kapısının yanına gidiyoruz.'

Gönderilen:Alya
'Neden?'

Gönderen:Alya
'Sonra.'
Ders sonunda bittiğinde hızla sınıftan çıktık."Neler oluyor?"diye sordum merakıma daha fazla dayanamayarak.

"Babamın yanına gitmemiz gerek,hem de hemen.Beraber olmalıyız,yine tehdit var."

"Alya!"

Araf eniştenin gür sesiyle ona döndük.
Bora yoktu.
Şaşkın bakışlarım ile onlara bakarken sonunda konuştum.

"Bora nerede?"

"Spor salonunda hala,giyiniyordu."
Başımı salladım ve spor salonuna inmeye başladım.Birden gelen bir kırılma sesi,ardından da kuvvetli bir kükreme,Bora'nın sesi...

"Bora!"
Hızla soyunma odasının kapısını açtım ve düşünmeden içeri girdim.
Yumruk yaptığı ellerinden okul oluk kan akan Bora sinirli ve dalgın bakışlarını kapıya dikmişti.Kırılan boy aynası ise,aynaya yumruk attığını ortaya koyan kanıttı.
Benim sesimle birlikte hiç yumuşamayan bakışları bana döndü.

"Su."

"Sen iyi misin?"dedim ona yaklaşırken.
Gözlerinin normalde beyaz olan kısımları şimdi kıpkırmızı görünüyordu.

"Su."dedi yine.Acı çeker gibi bir hali vardı.Bu beni fazlasıyla tedirgin ediyordu.

"Bora,neler oluyor?"diyerek yanıma ilerledim.
Ellerimle yüzünü avuçlarım arasına aldım.
Ellerimin üstüne ellerini koydu.Ben bana sarılmasını beklerken o ellerimi geri itince ne yaşadığımı idrak edemedim.

"Benden uzak dur,git.Git Su,benimle olma.Benimle birlikte olma.Benden ayrıl,uzak dur."

Neler diyordu böyle?
Yaşadıklarımı idrak edemezken dizlerinin üzerine çökmesi ile şaşkınlığım ve korkum iki katına çıktı.
Stres bir zehir gibi vücuduma işleyişini sürdürürken ne zaman adımlamaya başladığımı bilmediğim ayaklarım beni Bora'nın yanına getirdi.
Yanına çömdükten sonra şaşkınca suratına bakmaya başladım.

"Neler oluyor söyle bana."
Kapı açıldı ve Araf içeri girdi.

"Su,bize izin ver.Seninle konuşmayacaktır.Sana her şeyi daha sonra anlatacağım."

Başımla onaylamaktan başka bir şey yapamadım ama gözlerim çoktan dolmuştu.
Soyunma odasından çıktıktan sonra merdiven başında beni bekleyen Alya,halimi görünce yanıma gelerek sıkıca sarıldı.Göz yaşlarım benden habersiz akmaya başladıklarında,gözlerimin önüne gelen perişan bir Bora,kalbimin biraz daha parçalanmasını sağlarken,aynı zamanda kendimi daha kötü hissettiriyordu.

"A-Alya Bora ç-çok kötüydü."dedikten sonra hıçkırmaya başladım.

"B-benden ayrılmak i-istediğini söyledi. A-ama neden ki?"

"Şşt,bak,Araf bana biraz neler olduğunu anlattı.Dinlemek ister misin?"

Başımı hızla aşağı yukarı salladım.
Merdivenlerin sondan üçüncü basamağındaki ikimizde oturduk.

"Bora annesini nasıl kaybetmiş biliyor musun?"

Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.Bunu hiç sormamıştım,keyfimizin kaçmasını hiç istememiştim.

"Tecavüze uğrayarak."

Gözlerimi yavaşça yumdum.
Bir kadının hayatta başına gelebilecek en kötü şey:Tecavüz.

"N-nasıl?"

"Düşman.Yine düşman.Babasının düşmanları."

"Ne zaman kaybetmiş?"

"Onu bende bilmiyorum.Ama senden uzak durmak istemesinin sebebini biliyorum."

Sorarcasına ona baktım.

"Korkuyor işte,sana zarar gelmesinden,seninde kaderinin annesinin kaderi gibi olmasından korkuyor.Düşmanları olduğu için değer verdiği bir şeyi kaybetmekten korkuyor.Özellikle değer verdiği şey canından öteyse."

Sertçe yutkundum.
O an ona sarılmayı çok istemiştim.

"Buğra'nın üvey babası olduğunu umduğumuz biri Bora'ya mesaj göndermiş.O yüzden böyle davranıyor."

"Beni bırakacak mı? Ben onu çok seviyorum ama.Onsuz yapamam."dediğimde Alya bana daha güçlü bir şekilde sarıldı.

"Su."

Araf'ın sesini duyduğumda başımı kaldırdım.
Başıyla gitmemi işaret ettiğinde koşarak soyunma odasına tekrar girdim.
Kapıyı kapatarak hızla Bora'nın yanına koştum ve düşünmeden sımsıkı sarıldım ona.Kollarımı,sanki onu hiç bırakmak istemezcesine sardım boynuna.

"Su-"

"Sus.Sadece sus.Beni kaybetmeyeceksin.Biz ayrılmayacağız.Biz hep birlikte olacağız.Bana bir şey olmayacak."

"Olurda seni koruyamazsam? Ya başına bir şey gelirse? Sana bir şey olursa ben ne yaparım?"

"Peki ben sensiz ne yaparım?"

Sustu.Uzun bir süre sadece sessizlik konuştu.Gözlerimiz anlatmak istediklerimizi saklamak istercesine birbirinden kaçtı.Ben ise sadece,kalbimde ona karşı oluşan sarılma isteğine ve üzüntü kırıntılarına takılıydım.

"Annemin ölmesinde parmağı olan adam geri geldi Su.Korkuyorum.Ben sana bir şey olmasından korkuyorum.Sensizlikten korkuyorum.Anla."

"Anlayamam Bora.Anlayamam.Sen beni kaybetmekten korkmayı kabullenseydin baştan beri benimle birlikte olmazdın."

"Seninle oynadım."dedi ama yalan söylüyordu.

"Yalan.Yalan söylüyorsun.Senden uzak durup ayrılmam için söylüyorsun.Ama ben seni tanıyorum Bora.Tanıdım seni.Sende en az benim seni sevdiğim kadar,beni seviyorsun."

"Sadece,sadece beni anla."dedikten sonra hiç yüzüme bakmadan yanımdan geçip gitti.Öylece,hiç bakmadan gitti.
Onu anlayışla karşılamalı mıydım?
Bir yönden haklıydı.
Annesini tecavüz ederek kaybetmesinin ardından değer verdiği kişiyi de kaybetme korkusu yaşaması normaldi.
Ama Bora kendini kaybetmiş gibiydi.

Hızla bende çıktım oradan.
Neyse ki Alya ve Araf yoklardı.
Gözlerimden engel olamadığım gözyaşları akarken hızla koşmaya başladım.
Hiçbir şeyi umursamadan koştum.Sadece koştum ve koştum.
Denizin beni uysallaştıran ve rahatlatan kokusu aynı zamanda küçükken annemle gezdiğimiz zamanları hatırlatıyordu.

Kimselerin bulunmadığı banka oturarak ağlamaya başladım.
Orada oturdum ve ağladım.Saatlerce...
Yüzümün halini merak ediyordum.
Şişmiş gözler,akmış bir makyaj,oluşan göz altları ve çirkin bir görüntü.
Kendimi bu kadar berbat hissettiğim bir gün daha aklımdaydı.
Ailemin cenazesinde gülüyordum.Ne olduğunun farkında değildim ki daha.
İnsanlar toplanmış,bazıları ağlıyordu.
Neden ağladıklarını sorduğumda kimse bana bir şey demiyordu.Sonradan anlamıştım,ailemi kaybetmiştim.
İşte şu an hissettiğim duyguyu bir kez daha orada hissetmiştim.

"Ne kadar yazık."

Aniden arkama döndüm.
Ellilerine gelmiş bir adam bana sırıtarak bakıyordu."Yoksa Bora seni terk mi etti?"

Yoksa bu...Erdem Özdemir?

"Kimsin sen?"

"Hadi ama Su,beni tanımazlıktan gelme.Bence kim olduğumu anladın."

"Kimsin sen?"

Sorumu daha sert tavrımı kullanarak sorduğumda yavaşça yanıma yürümeye başladı.

"Ben Erdem Özdemir.Katili olduğunuz kişinin üvey babası,Bora'nın kabuslarının sebebi olan adam."

"Annesine tecavüz edebilecek kadar adi ve şerefsiz olan o orosbu çocuğu sensin demek."

Kaşlarını çatması ve bakışlarının ardında saklanan öfkenin meydana çıkması çok kısa bir zaman aldı.

"Bu laflarının bedelini ödeyeceksin.Oğlumu öldüren Araf'ın çevresinde bulunan herkes acı çekecek.Herkesten intikamımı alacağım.Ne yazık ki ilk kurbanım sensin Su Başaran."

Arkasında beliren siyah minibüs ve kalbimin stresten hızla teklemeye başlaması ile başım dönmeye şimdiden başlamıştı.

Son nefesimle bağırdım ve yalvardım.Kurtuluş yolu kalmamıştı.Belki bu adam,Bora'nın annesine yaptığı gibi beni de öldürecekti ve ardımda perişan olmuş bir Bora bırakacaktı.Daha bu sabah kulağına çığlık atarak uyandırdığım Mert'in ardından bunları yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi.
Oysa ki daha Bora'ya sarılacaktım.
Sımsıkı sarılıp teselli edecektim onu.
Tekrar kendine gelmesini sağlayacaktım.
Yapamadım.Geç kaldım.Ve şimdi neler olacağını hiç bilmiyordum.

"Cehennemine hoş geldin Su Başaran."

Veee bölüm sonu.
Çok mu heyecanlı yerde bitirdim ne?
Bugün yb atmayacaktım ama kadınlar gününe özel bir bölüm olsun istedim.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Vote ve yorum atmayı unutmayın!
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Sizleri çoook seviyorum.🖤🖤🖤

Continue Reading

You'll Also Like

9.4M 180K 35
O sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma gü...
1M 29K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kendini bulunduğu durumdan kurtarmakla beraber ona...