GÖKYÜZÜ VE YILDIZ (DÜZENLEME...

By yazr_prenses

9.8K 1.9K 984

*Gökyüzü; her ne kadar karanlık olsa da onu aydınlatacak bir yıldız vardır daima.* "Geldin" diyerek başladı i... More

🌠Tanıtım🌠
🌠1.Bölüm🌠
🌠2.Bölüm🌠
🌠3.Bölüm🌠
🌠4.Bölüm🌠
🌠5.Bölüm🌠
🌠6.Bölüm🌠
🌠7.Bölüm🌠
🌠8.Bölüm🌠
🌠9.Bölüm🌠
🌠10.Bölüm🌠
🌠11.Bölüm🌠
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
🌠DUYURU!🌠
16.Bölüm
17. Bölüm
🌠DUYURU!🌠
🌠1K 🌠
18.Bölüm
🌠19.Bölüm🌠
🌠ÖNEMLİ!!🌠
🌠20.Bölüm🌠
🌠DUYURU!!🌠
🌠21.Bölüm🌠
🌠22.Bölüm🌠

🌠23.Bölüm🌠

204 14 13
By yazr_prenses

Selam canlar, kaç ay sonra yeni bir bölüm geldi. Anca vakit bulabildim. Her neyse ndnxn
İyi okumalar 😘

Multi-Emre

Bu bölümü yazmama neden klan, yorumlarıyla beni çok mutlu eden biricik okurum @NeslihanGngrd ' a ithaf ediyorum.💕

Hepiniz seviliyorsunuz💕


Bu düşünceler artık beynimi alt üst etmişti. Kaan' a en kısa zamanda bu konuyu konuşacaktım. Yani, konuşmalıydım. Emre, kaç gündür gelmemişti. Hastaneden çıkalı 1 hafta olmuştu. Ne aramış, ne de sormuştu. Tabi niye arasın ki? Bende salak gibi onun aramasını bekliyordum.


Artık yat yat sıkılmış , bunalmıştım. Neredeyse iki haftadır yatıyordum. Okulu mu da baya aksatmıştım. Arada bir Pelin geliyordu ama yın e de sıkılıyordum. Yataktan kalkıp, dolabımın kapağını açtım. Üzerimdekilerden kurtulmak için eşofman ve beyaz bluz seçtim.

Pjimalarımı çıkartıp, seçtiklerimi üzerime geçirdim. Saçımı dağınık topuz yapıp salona indim. Evde kimse yoktu. Annem ve abim işe gitmişlerdi. Bende mavi koltuğa geçip, televizyonu karıştırmaya başladım.

Kanalları geziyordum ama bir türlü sevdiğim veya izleyeceğim bir film çıkmıyordu. Her bir kanalda kadın programı veya evlilik programı vardı. Sıkıntıdan televizyonu kapatıp, kitaplıktan bir kitap aldım.

Güzel bir kitaba benziyordu. Adın da anlaşıldığı gibi 'AŞK'IN SAF HALİ' bahçeye çıkıp kitabı okumaya başladım. Severdim kitap okumayı, hele de romanlara bayılırdım. Bir kitabın bile her cümlesinde çok şey saklı aslında.

Hiç sıkılmadan günlerce kitap okuyabilirim. Kitaba başlayalı epey vakit olmuştu. Neredeyse aralıksız bir saattir kitap okuyordum. Saatte baktığımda 14:40 dı. Can sıkıntısından ne yapacağımı bilmiyordum.

Kitabı elime alarak salona girdim. Koltuğa bıraktığım telefonunun sesiyle oraya yöneldim. Arayan kişi Emre idi. Bir yandan sevinmistim, yüzümde ister istemez tebessüm olmuştu. Bir yandan da bu duygu karmaşıklığına anlam verememiştim.

Çok geçmeden telefonu açtım. "Hiç açmasaydınız hanımefendi." dedi ukala bir tavırla. Ne beklersiniz ki zaten bu öküzden."Sen açtığıma dua et." dedim bende cool bir şekilde. Gülme sesi geldi."Beni o kadar önemsiyorsun yani. Telefonu açtığına göre, her neyse hadi hazırlan. Gidiyoruz." dedi.

Ne diyordu bu, nereye gidecektik ki? "Nereye?" dedim meraklı ses tonumla."Soru sorma, sen sadece hazırlan. Fazla da açık giyinme , uğraştırma beni. Ben kapının önünde bekliyor olacağım, fazla geç kalma beklemem giderim." tek bir nefeste sıraladı hepsini. Resmen anayasa gibi madde sundu bana. "Gelece..." derken telefonu suratına kapattı.

İnanmıyorum ya benim suratıma kapattı. Hayır yani , geleceğimi kim söyledi ki. Ukala işte, öküz. Ne yapacaktım ben şimdi. Aslında gitmek istemiyorda değildim. Hem çok sıkılmıştım evde. Bana da değişiklik olurdu.

Bu arada benim evimi nereden biliyordu ki? Geçen de kütüphanede bir şeyler söylüyordu. Sanki beni yakından tanıyormuş gibi konuşuyordu. Bunu Emre ' te sormam lazımdı.

Telefonumu da alıp, odama çıktım. Dolabımı açıp, ne var ne yok baktım. Gözüme siyah, bel kısmı dantelli bir elbise takıldı. Askılıktan alıp, yatağın üzerine koydum. Saçlarımı çözüp banyoya girdim.

Kısa bir duşun ardından sectigim elbiseyi üzerime geçirdim. Öyle abartılı değildi. Spor tarzında bir elbiseydi. Kısa falanda değildi yani. Hem Emre' ye ne ki ' Fazla kısa giyme. Ugraşamam birde' yani neyim ki uğraşasın.

Aslında bu ilgisi hoşuma gitmiyor da değildi. Emre, yakışıklı ve sportif biriydi. Yani her kızın ilgisini çekebilecek birisiydi. Eminim ki bir çok kız arkadaşı olmuştur ama öyle aşık olacak bir tipe de benzemiyordu. Dediğim gibi ukala ve öküz dü...

Aynanın karşısına geçip, saclarıma şekil verdim. Hafif de bir makyaj yaptım. Çok makyaj yapmayı seven bir tip değilim...Ayakkabı olarak da beyaz spor ayakkabilarimi giydim... Topuklu falan tersti bana onlar... Zaten yürüyemiyordum pek.

Küçük siyah el çantamı da alıp evden çıktım. Annemi arayıp Pelin ile buluşacagimi söyledim. Evet yalan ama şimdi Emre kim falan diye bir sürü soru sorcaktı. Anne işte fazla meraklıydı benimkisi. Siyah bir BMW ile karşımda duran Emre' te takıldı gözlerim.

Elinde ki telefonla ilgilendiği için beni fark etmemişti. Biraz süzdüm onu, dar beyaz tişörtü , üzerine geçirdiği siyah deri ceketle fazla yakışıklı olmuştu. Koluna takmış olduğu saatte ayrı bir hava katmıştı...

Dağınık saçları da harika gözüküyordu. Her kızın hayalindeki erkek di Emre. Ne diyelim allah sahibine bağışlasın... Sonunda elinde ki telefonu bırakıp beni fark etmişti. Beni görünce biraz tebessüm etti.

"Gelmeyi düşünüyor musun yoksa gideyim mi?" dedi elleri cebindeyken. Gerçekten ben niye burada ağaç gibi dikilmiştim ki. Ona cevap vermeden yanına doğru yürüdüm. Beni takmadan sürücü koltuğuna geçmişti. Boşuna demiyorum ukala diye...

Bende kapıyı açıp, ön koltuğa oturdum. "Güzel olmuşsun." dedi arabayı sürerken. Oha, şu an Emre ilk kez iltifat etmişti. Böyle birisinden bunu duymak şaşırtıcıydı doğrusu. "Teşekkür ederim" dedim bende gülerek.

"Nereye gidiyoruz?" dedim meraklı bor sesle. "Çok soru soruyorsun, gidince öğrenirsin." dedi yola bakarak. "Sorucam tabi , nereye gittiğimizi bilmiyorum." dedim hala merak içerisinde. "Merak etme seni kaçırmıyorum , sadece biraz vakit geçirecegiz. Daha fazla soru sorma. " dedi kaşlarını çatarak.

Bu erkekler de kaş çatma moda olmuştu. Ama Emre yi daha yakışıklı yapıyordu böyle. Noluyor ya bana bugün. Emre 'yi çok övmüştüm. Kendine gel Hazal, Kendine...

En az yarım saattir yoldaydik ve hala nereye gittigimizi bilmiyordum. Cama bbaktığım da İzmir'in eşsiz denizini gördüm. Denizi seviyordum, kokusu, rengi buyuleyiciydi...

"Daha ne kadar var?" dedim bıkkın bir sesle. "Sana soru sorma dedim Hazal. Var biraz daha sabret." dedi biraz kızmış sesle. Ne yanı soru sordum sadece. "Sıkıldım ya hala gidiyoruz..." dedim. "Hazal, sus!" dedi biraz bağırarak. Bana emir veriyordu. "Susmuyorum ne yapacaksın?" dedim. Nereden geldi bu özgüven Hazal. "Sustururum " dedi hala yola bakarak...

"Nasıl susturacaksın, ağzımı mı bantlayacaksın?" dedim gülerek. Gerçekten yürek yemistim. ". Yok , öpeceğim." dedi gülerek. Yanaklarımın yandığını hissediyordum. Utanmıştım... Öperim ne ya b*k öperdi. Yapar mıydı ki? "Sustun bakıyorum. Merak etme sana bakmam ben." dedi hala guluyordu Piç.

"Bende sana bayılıyordum " dedim dik oturarak. "Ona ne şüpe, biliyorum zaten bunu güzelim." dedi. Bana ilk defa güzelim demişti. "Gıcık" dedim bende. Gerçekten çok sinirlerimi bozuyordu.

Emre'nin arabasını durdurmasıyla geldiğimizi anladım. Sonunda gelmiştik. Geldiğimiz yer orman gibi ama daha çok yürüyüş yapıldığı bir yerdi. "Sen geç şuraya ben geliyorum. Bir yere ayrılma " dedi. "Ne yani beni buarada tek mi bırakıyorsun?" dedim korkmutum tabi biraz. Çünkü bizden başka kimseler yoktu.

"Korkma ayı falan yok. Sadece biraz bekle." dedi sakin ol gibisinden. Bende tamam anlamında kafamı sallayıp, ileride olan banka oturdum. Nereye gitmişti ki şimdi bu? Korkmuyor değildim. Ama Emre 'ye de güveniyorum. Beni bu arada tek bırakmazdı.

Başımı sağa çevirdiğimde küçük bir göl olduğunu fark ettim. Dayanamayıp, oraya doğru yürüdüm. Çok güzel gözüküyordu. Gölün, üzerinde duran kuğular harikaydı. Emre böyle yerlere gelirmiydi ki? Demek ki geliyormuş. Bazen beni sinir ediyordu, bazen mutlu ediyor , bazen de çok şaşırtıyordu. Değişik di yani...

Bir gün iyi, diğer gün farklı oluyordu. Buna anlam veremiyordum. "Neredesin kıım sen? İki saattir seni arıyorum." gelen sese doğru arkama döndüm. Emre, nefes nefese gelmişti. Merak
etmişti anlaşılan.

"Buradayım ya bağırma. " dedim. Çünkü biraz bagirmisti bana. "Tamam bağırmıyorum... Merak ettim sadece " dedi sakin bir şekilde. "Merak mı ettin sen beni?" dedim gülerek."Tamam şımarma hemen , hadi gidiyoruz." dedi belimden tutarak.

"Yine nereye?" dedim bıkkın bir şekilde. "Sakin, sadece ileride ki bir banka oturacagiz. " dedi .

"Tamam" dedim. İleride ki banka doğru yürürken birden gözlerimi bağladı. "Ne yapıyorsun... Emre" dedim panikle. "Cırlama be kızım. Bekle biraz ne kadar sabırsızsın." dedi sinirle. Sinirliyken daha tatlı oluyordu. Güldüm sadece...

"Gülme" dedi. Hala eli belimdeydi. İçki bir huzur sarmıştı sanki. Heyecanlanmıstım. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Kalbime hiç gelmiyorum bile.

"Ya yavaş biraz hayvan" dedim. Çünkü sanki bir yere gidecejmişim gibi kolumu sıkı tutuyordu. "Senin sesini biraz kesmek lazım" dedi sinire. Bunda da bir sinir mübarek kızgın boğa.

"Gözlerini açıyorum" dedi. Bağladığı gözlerimi çözerek. Önüme baktığımda dilim tutulmuştu. Bunu gerçekten yapmış olamazdı...

Bölüm sonu ...
Umarım beğenmişsinizdir.Biraz kısa oldu ama bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

75.4K 5.3K 14
/Aile Kurgusu/ Yeni bir ev, yeni insanlar, aynı baba fakat farklı ruh. Gözlerinde yoktu artık küçük bir çocuk, çoktan terk etmişti yuvasını. Heyecan...
178K 1.7K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
463K 23.9K 25
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. Kına yakmak kendini adamaktır ; Bir gelinlerle damatlara yakarlar ; kendilerini birbirlerine adasınlar diye. B...
209K 7.6K 27
"Mirza saçmalıyosun! Duyuyo musun beni?! Aç şu kapıyı! Aç dedim! Mirza! Sana diyorum! Aç şu kapıyı!" Bir yandan boğazım yırtılırcasına bağırıyor, bir...