TABUT

By YazanMuallime

79K 12.5K 26.8K

Sevdiği kadının acısını omuzlarından alıp kendi ruhuna işlemek istedi adam. Taşıdığı yükten ezilmiş omuzlara... More

Arka Kapak Yazısı
Tanıtım
Bölüm-1
Bölüm-2
Bölüm-3
Kitap kapağı anketi
Bölüm-5
Bölüm-6
Bölüm-7
Bölüm-8
Bölüm-9 "Kesit"
Bölüm-9
Bölüm-10
Bölüm-11
❗️Okuyucularımın Dikkatine❗️
Bölüm-12
Bölüm-13 "Kesit"
Bölüm-13
Karakterler
Bölüm-14
Bölüm-15
Bölüm-16
Bölüm-17
Bölüm-18
Bölüm 19 "Kesit"
Bölüm-19
Bölüm-20
Bölüm-21
Bölüm-22
Bölüm-23 "Kesit"
Bölüm-23
Tanıtım Videosu
Bölüm-24
Bölüm-25
Bölüm-26
Bölüm-27
Bölüm-28
Bölüm-29
Bölüm-30 "Kesit"
Bölüm-30
Bölüm- 31
❗️Önemli Duyuru ❗️
Bölüm-32
Bölüm-33
Bölüm-34 "Kesit"
Bölüm-34
Bölüm-35
Bölüm-36
Bölüm-37
Duyuru!

Bölüm-4

3.2K 561 1.8K
By YazanMuallime

           

Yeni hayatıma attığım ilk adımların ardından, belki de bundan sonra ki hayatımda birlikte yolculuk edeceğim kişiler şuan karşımdaydı. Ya da ne saçmalıyordum ben? Bu yeni hayatın ilk gecesini birlikte geçireceğim hiç tanımadığım insanlar karşımda duruyordu.

Kapıyı açtığında beni Balamir'in yanında görünce ki şaşkınlığını biraz da olsa üzerinden atmış olan, Balamir'den hafif kısaca ve hafif de zayıf olanı artık birinin konuşması ve benim kim olduğumu sorgulaması ya da kim olduğumu açıklaması gerektiğini düşünmüş olacak ki "Bu arkadaş aramızda yeni mi?" dedi. Balamir küçük ve kısa şekilde öksürerek;

"Ben sizi tanıştırayım. Hazal ile hastane sokağında karşılaştık yardıma ihtiyacı var gözüküyordu bende yardım ettim. Bir süre bizim misafirimiz olacak."

Bir süre demesine takıldığımı anlamış olacak ki hafif bir gülümseme attı. Balamir tekrardan konuşmaya başlayacakken sabırsız olduğunu çokça belli eden atıldı hemen.

"Merhaba ben evin küçüğü gibi her işe koşturulan, kapıdır, ekmektir işlerine bakan Timur. Kapıcı Timur."

Oda da ben ve adını yeni öğrendiğim Timur hariç herkes gülmüştü. Açıkçası kendini tanıtma şekli benim de komiğime gelmişti ama şuan gülmem gereken bir ortamda değildim. Sanki yabancı ortamlarda gülmek savunma kalkanımı indirmek, güçsüz kalmak gibi geliyordu. Aralarında en uzun olduğunu düşündüğüm, esmer ve sakallı olan da "Bende Aytek, yani şey Aytekin." Dedi. Timur hemen ortaya atlayarak "Tekin olmayan Aytekin" dedi. Bu sefer odada ki ben hariç herkes gülmüştü. Kısa bir öksürükle gülmesini kesen, grubun tek sarışın bireyi olan "Bende Tunç, sadece Tunç" dedi.

İsminin Tunç olduğunu öğrendiğim kişi, şu grubun lakabı ve görevi olmayan, vasıfsız elemanı varya işte tam olarak o kişileri temsil ediyordu. Yeni tanımış olduğum bu üç kişi de sıcakkanlı ve iyi insanlara benziyordu. Bu iyi görünümün yanı sıra çetenin yakışıklılık seviyesi pek bir yükseklerdeydi. Sanki hepsi özenle seçilmiş ve arkadaş olmuş kişiler gibiydi. Lakin bir o kadar da psikopatımsı bir hava vardı, özellikle Aytek dediklerinde. 

Hepsi meraklı gözlerini üzerime dikmişti. Bu bakışlardan konuşup, kendimi tanıtmam gerektiği anlayarak kısaca kendimi tanıtım.

"Ben de Hazal. Bir adet yetimhane kaçkınıyım."

Yetimhane lafını duyunca hepsinin yüz ifadesi değişmişti. Eve geldiğimizden beri neşe saçan Timur'un neşesinin yerini garip bir hüzün, Tunç'un düşünceli halini burukluk, Aytekin'in ifadesizliği  yerini sinir almıştı. Onların da bir yetimhane geçmişi var gibi duruyordu.

"Artık o cezaevi tipli yerde yaşamak değil de hayatımı kendim yönetip kazanmak istiyorum."

Hep birbirine bakıp güldüler. Söylediğimde gülünecek bir şey yoktu. İçimden "açında kıçınıza gülün " demek geçse de bunu aralarından birinin konuşmasıyla dizginledim.

"Beyler bu sözler size de çok tanıdık gelmedi mi?"

Timur'un bu sözü üzerine hepsi bir ağızdan "Çok tanıdık" demişti. Sanırım bu odada ki ben dâhil herkes arkadaştı. Kader arkadaşı.

***

İçim de orman yangınında ki alevler gibi alevler olacak ki fil yavrusu gibi su içmiştim. Sürahide ki son kalan suyu da bardağa boşalttıktan sonra tam kaldırıp içecektim ki oldukça konuşkan olan Timur "Oha oha (!). Fil gibi su içiyor kıza bak" dedi. Haksız sayılmaz diye düşünmeden edemedim.

"Olum Balamir bu kız iki güne bizim çeşmeleri kurutur lan. Nerden buldun bunu?"

"Aytekin'in bira içmesi gibi bu da nefes almadan içiyor."

Evi dört erkeğin kahkahası doldururken benim beynimi sinir ve utanç doldurmuştu. Şakaysa bile bu ithamlar çok ağırdı. Ya da ithamlar ağır değil benim duygusallık seviyem ağırdı. Oldukça zor ağlayan ben gözyaşlarıma engel olamamıştım sanırım. Bunu dudağıma değen tuz tadıyla anlamıştım.

"Bu gözyaşları neden tuzlu?"

Tövbe iyice balataları yaktım galiba. Şuan bunu düşünmek yerine bu sinir bozucu ortamdan uzaklaşsan mı diyorum sevgili geri zekâlı olan tarafım.

Ayaklandığımda bozulduğumu anlayan Balamir hemen ayaklanıp durdurmak için hamle yapmıştı. Elimde durmasını işaret etmiştim. Tabi ki dinlememişti. Kapıyı çarpıp çıkarken arkadan seslerin geldiğini işitsem de duymamazlıktan geldim. Sokağa çıktığım da soğuk hoş geldin der gibi vücudumu sarmıştı. Kapının açılıp kapanma sesiyle koşmaya başladım. Soğuk yüzüme, yüzüme vuruyordu.

"Hazal bekle lütfen!"

"Sadece şakaydı."

Balamir ve Timur arkamdan koşmaya başlamıştı. Gurur beni daha hızlı koşturuyordu. Yaramın olduğu bölgede tuhaf şeyler oluyordu. Yaram "ben buradayken bu ne hız yiğidim" der gibi acı gönderiyordu beynime.

"Hazal, koşma yaran kötüye gidecek."

Bingo! Artık çok geçti Balamir. Ne olursa olsun durmak yok Hazal. Tek başına çıktın bu yola tek başına ayakta durabilirsin.

Ben koştukça onlar daha da hızlanıyordu belli ki ayak sesleri iyice yaklaşmıştı. Balamir "Hazal dur dedim!" derken koluma çoktan yapışmıştı bile. Bedeni mi kendine döndürdüğünde sinirli bir boğa ile karşı karşıya gibi hissetmiştim.

"Küçük bir şakaydı! Çocuk musun sen şakadan anlamıyorsun!"

Balamir sinirle yüzüme püskürürken Timur sürekli araya girmeye, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ama Balamir'in ard arda sıraladığı cümlelerden bir türlü fırsat bulamıyordu. En sonunda Balamir'i sertçe omzundan geri çekerek "Kanıyor!" dedi. Balamir gözlerini ışık hızına rakip bir şekilde yarama çevirdi. Bende bakışlarımı indirdiğim de yaramın üzerimde ki beyaz kazağı kırmızıya çevirdiğini gördüm. Kısa süre sonra ayaklarım yerden kesildi. Balamir beni kucağına alıp koşmaya başlarken bir yandan da "Timur, Ulaş'ı ara gelsin çabuk!" diye bağırıyordu. Balamir koşması yüzünden sevinçli bir bebek gibi zıplayan ay gözlerimin önünden kaybolmaya başlamıştı. Bedenim ve ruhum yorgun düşmüştü. Balamir'in nane kokusu da bu yorgunluğa eşlik etmişti. Uyku ile baygınlık arası olan şey beni çağırırken dudaklarımdan birkaç kelime döküldü.

"Kanlı nane"

***

"Ulaş ölmeyecek değil mi?"

"He Timur bir bıçak  yarasından ölecek!"

"Olum çırpı gibi kız tokatla bile ölür."

"Susturun lan şunu!"

Yeni bir isim ve yeni ses. Vücuduma dokunan soğuk eller. Zihnim yavaş yavaş yerine geliyordu. Gözlerime öküz oturmuş gibiydi. Güçlükle aralanan gözlerim, küçük aralıktan gördüğüm yüzle hızla açıldı. Hastane de okuduğum yaka kartı gözümde canlanmıştı.

"DR. Ulaş PUSAT"

Bu hastanede ki gergin doktordu. Yüzünü bir kez daha yakından görünce "Analar neler doğuruyor be" demeden edemedim.

"Hastaneden kaçarsan olacağı bu Hazal Eroğlu"

Evet(!) Benim kaçışımda anca bu kadar olur zaten. Kaçıp da doktorun kucağına düşmüşüm. Aman karışamaz bana! Ona neymiş? İstediğimi yaparım. Yetimhanede yaşamak zorunda değilim.

Yaramla işini bitirdikten sonra, ayak ucumda duran battaniyeyi üzerime örttü. Gözlerimin içine uzun süre baktıktan sonra "Birkaç gün burada dinleniyorsun sonra tıpış tıpış yurduna geri dönüyorsun"  Dedi.

"Buna sen karışamazsın."

Gözlerinde sinir alevi belirdikten sonra üzerime eğilip yüzüme iyice yaklaştı. Nefesinde sıcaklık yüzüme çarpınca yüz hatlarım kasıldı.

"Üç günün var! Yurda döneceksin."

Üzerimde oluşturduğu şok etkisi geçince "Dönmeyeceğim !" diye bağırdım ama o çoktan odanın dışına çıkmıştı. Balamir'e de gelmesi için işaret etmişti. Timur'un sorgu meleği gibi art arda sorduğu "iyi misin?" ve türevi soruların sayesinde bütün konuşmaları net duyamasam da birkaç cümleyi duymuştum.

"Bu kız bu evden uzak duracak! Üç güne bile kalmasın gönder onu!"

Continue Reading

You'll Also Like

2.5M 167K 88
#2 +18 şiddet içerir Karanlık hüküm sürer ruhunu kaybetmiş bedenlerde. Bakanlar onları güçlü sanırlar. Hasta bedenlerdir onlar. Ruhları kayıptır. A...
412K 12.7K 38
Bebeğine bakamayacağını düşünen bir anne bebeği gizlice babasına bırakıp kaçarsa? Bir kapı zili ile hayatı alt üst olan bir mafya ? Sizce bu ikisini...
7 Numara By Beril Sancar

Mystery / Thriller

11.2K 964 8
Sevdiği adamla geçirdiği bir gece sonucu hamile kalan Umay Uzel, Yiğit Ali'yle evlenir. Kocasının da onu sevdiğini düşünerek sürdürdüğü evliliğini ve...
25.7K 1.9K 20
Buket Ayaz, Kraliçe takma adıyla popüler olmuş bir yazardır. Türkiye'nin en başarılı yazarları arasında parmakla gösterilir. İşinde başarılı olmayı k...