Yaz Aşkım

By ilke_ozdemir

812K 20.8K 1.5K

"O bana bakmaz." diye düşünmeyin. Aşk imkansız değildir. More

1
2
3
4
5
6
7
8
10
11
12
13
14
15
16
17

9

27.8K 1K 58
By ilke_ozdemir

''Ne saçmalıyorsun sen Koray? Ne evi, ne dönmesi?'' Heyecanla yerimden kalkmıştım. Artık tek başıma olacaktım. Tek başıma nasıl bununla başa çıkabilirdim ki?

''Ne yapacağız? Bir şey yapmamız lazım.'' dedim Koray'a. Koray odada dönüp durmaya başladı. Bir anda ''Yazlık!'' dedi. Ona şaşkınlıkla baktım.

''Anneannemlerin Kuşadası'ndaki yazlığına gidebiliriz.'' dedi. Anneannem ve dedem yıllar önce vefat ettiği için anneme bıraktıkları yazlığa kimse gitmiyordu. 

''Sen deli misin? O yazlığı kimse kullanmıyor. İzin verirler mi sence?'' diye çıkıştım ona.

''Bunu bana bırak.'' dedi gülümseyerek ve telefonunda birkaç yeri tuşladıktan sonra telefonu kulağına götürdü.

''Biliyorsunuz değil mi? Tatilimizi zehir ettiniz. Bizi o kadar heveslendirdikten sonra evcil hayvanmış gibi apartman dairesine kapatacaksınız öyle mi?'' Koray düşündüğümden daha akıllıydı. Annem Koray'ın doğururken çok zorlanmış ve az kalsın onu kaybedecekmiş. Bu yüzden annem Koray'ın bir mucize olduğuna inanıyor ve ne isterse yapmaya çalışıyordu. Annemin iyi niyetini kötüye kullanmış oluyorduk fakat bunu yapmak zorundaydık. Olanları bilmemeleri gerekiyordu ve bizim de daha rahat hareket edebileceğimiz bir alana ihtiyacımız vardı.

''Beni ne mi mutlu eder? Yazlığa gönderin bizi. Hem Yağmur ve Emre de orada yaşıyor. Bari onlarla vakit geçirelim.'' Tırnaklarımı kemirmeye başladım. Koray'ın yüz ifadesi birden değişti ve bana göz kırptı. Oldu bu iş.

''Hallettim.'' dedi. 

Sıla'ya kısa bir mesaj atıp Çınar'ı bulmak için otelde gezinmeye başladım.  Çınar aramalarıma cevap vermiyordu. Odasında olmadığını fark edince restoran kısmına indim. Dikkatlice baktığımda onu gördüm. Ece ile birlikte. El ele. Daha doğrusu, Ece ona bir şeyler söylerken ellerine dokunuyor ve Çınar da bundan rahatsız olmuyordu. Oradan uzaklaşıp Sıla'yı buldum.

''Evet bebeğim. Ne yapıyoruz?'' dedi Sıla. Az önce gördüklerimi düşünmemeye ve Sıla'ya belli etmemeye çalışarak ''Biz gitmek zorundayız.'' bu sırada Sıla'nın hemen arkasından Kuthan geldi.

''Nereye?'' diye sordu Kuthan. 

''Kuşadası'nda bir yazlığımız var Koray ile orada kalacağız.'' dedim.

''İkiniz tek başınıza mı?'' diye sordu Kuthan. Başımı salladım.

''İkiniz tek kalırsanız bu iş daha da kötüye gider.'' dedi Sıla ağlamaklı bir sesle. Kısa bir süre sessizlik oldu.

''Yazlığınız kaç odalı?'' diye sordu Kuthan.

''Kuthan, sorulacak soru mu bu şimdi? Sahibinden.com dan ev mi bakıyoruz?'' dedi Sıla onu susturmaya çalışırken.

''3 tane oda var. Neden ki?'' diye sordum.

''Süper. Biz de geliyoruz.'' dedi.

''Ne?''

''Ne?'' Sıla'yla aynı anda tepki vermiştik.

''Benim burada bir ailem var biliyorsun değil mi?'' dedi Sıla.

''Sıla, yapma nolur. Ailen seni de kardeşini de yeterince serbest bırakıyor. İzin almak zor o kadar da olmamalı.'' dedi. Sıla, Kuthan'a yandan bir bakış attı. Daha sonra bana döndü.

''Bu işi halledeceğiz. Sen git hazırlan. Ben sana haber vereceğim.'' Bu sırada Kuthan, Sıla'ya arkasından sarıldı.

''Ah, sen bana kızdın mı?'' Sıla da sarılmasına karşılık verdi ve birlikte uzaklaştılar.

Çınar'a hiçbir şey söylememe kararı aldım. Zaten Sıla'dan ya da Kuthan'dan duyacaktı, değil mi? Benim ona ihtiyacım varken o başkası ile birlikte zaman geçiriyordu. Belki de birine ihtiyacı vardı fakat ihtiyacı olduğu kişi ben değildim anlaşılan.

Eşyalarımı arabaya koyduktan sonra yola çıktık.

''Hilal, varınca ben size kahvaltılıkları vereceğim. Yarın birlikte alış verişe çıkın. Evi temizleyin, havalandırın. Bir şey olursa da bizi arayın.'' dedi annem. Başımı salladıktan sonra müzik dinlemeye başladım.

Arada Koray bana bakıyor, ben de ona bakıyordum. İkimiz de birbirimize hiçbir şey söylemeden tekrar önümüze dönüyorduk.

Yolculuk bitip annemler bizi yalnız bıraktığında eşyalarımızı odalarımıza yerleştirdik. Buraya en son çocukken geldiğim fazla bir şey hatırlamıyordum.

Çınar'ın o görüntüsü aklımdan gitmiyordu. O kadar olan şeye rağmen, hala nasıl onunla birlikte olabiliyordu ki? 

Koray odama geldi.

''Abla, şimdi ne olacak?'' diye sordu bana.

''Bilmiyorum, Koray. Tek bildiğim karşımızda baş edemeyeceğimiz güçte birisi var. Maddi olarak hem de... Sana ya da sevdiğim birine zarar vermesinden korkuyorum.'' dedim.

''Abla, o çocuk hasta bence. Sorunları var, ilaç kullanıyordur belki. Seni olağanüstü derecede takıntı haline getirmiş. Bu beni hem üzüyor hem de korkutuyor. Ne yapacağımı da bilemiyorum. Kaçmak istediğimden değil ama adam kapıya beş on kişiyle dikilip seni almaya gelse ne yaparım hiç bilmiyorum.'' dedi. Kardeşime sarıldım.

''Öyle bir şey olmayacak. Söz veriyorum.'' dedim.

Kapı çaldı. İkimiz de dehşetle birbirimize baktık. Koray eline oklavayı aldı. Yavaş adımlarla kapıya ilerledik. Kapının deliği olmadığı için kimseyi göremiyordum. Koray, kapının arkasına geçti ve beklemeye başladı. 

Kapıyı açtım.

Eyvah.

''Bilin bakalım kim benim mesajlarımı takmıyor.'' 

''Yağmur? Sen nasıl geldin buraya?'' Koray, oklavayı indirdi ve yanıma geldi.

''Find My Friends uygulamasına göre 150 metre yakınımdaymışsın. Ben de gelip bi' selam vereyim dedim. '' Koray'ın elindeki oklavayı fark etti.

''Hayırdır, hırsız kapı çalıyor mu sandınız? Annenler nerede? Siz Bodrum'da değil miydiniz 3 hafta?'' diye sordu.

''Annemlerin işi çıkınca otelden ayrılmak zorunda kaldık. Tatil için de buraya geldik.'' diye cevapladım. Onu içeri davet ettim.

Kendini koltuğa adeta fırlattıktan sonra ''Anlat bakalım kaç yakışıklıyı götürdün?'' Patavatsızlığı beni öldürüyordu.

''Öhö.'' dedi Koray. İstemeden güldüm.

''Sen hiçbir yere kaybolma. Oklava hikayesini senden dinleyeceğim.'' dedi Koray'a.

''Yakışıklıları falan götürmedim. Fakat...'' Oturduğu yerden kalkıp koltuğun üstüne bastı ve olduğu yere çömeldi.

''Hemen... Anlatıyorsun...'' dedi.

Olanları ve muhtemel olacakları ona anlattım.

''Bu ne lan? Bir tane mantıklı şey duymadım. Netflix dizisi mi çektiniz, ne yaptınız?'' diye sordu.

Başımı hayır manasında salladım.

''Ee ne olacak şimdi?'' diye sordu.

''Ablamı koruyacağız. O Çınar şerefsizi nerede, abla?'' Ona ters bir bakış attım.

''Ne var? İnsan kardeşinin aşkına göz koyar mı?'' dedi. Önüme döndüm.

''Bunun arkasından başka bir şey çıkacak. Bu senaryo bana çok basit geldi. Bak demedi deme.'' dedi Yağmur.

''Yağmur abla, burada kalsana bizimle?'' Yağmur birazdan düşündükten sonra tamam dedi.

''Gidip Emre'yi çağırayım. Hem yürüyüş yapmış olurum sıkıldım.'' dedi Koray ve evden çıktı.

''Ne yani? Çocuğu orada gördün diye hiçbir şey söylemedin mi? Kızım, meydanı boş bırakıyorsun sonra çocuk kurda kuşa yem oluyor.'' dedi Yağmur.

''Sen anlattığım hiçbir şeyi anlamamışsın.'' Yağmur'un telefonu çaldı.

''Seni iki arkadaşımla tanıştıracağım. Tatil başladığından beri ikisiyle de çok yakınım. Buraya gelseler olur mu?'' Başımı salladım.

İki dakika sonra kapı çaldı.

''Kızım neredesin ya? Hani sahile gidecektik?'' dedi bir tanesi. Salona geldiklerinde beni gördüler.

Biri sarı saçlı uzun boyluydu, diğeri ise uzun kahverengi saçlı fakat dikkat etmeden bile fark edilecek yeşil gözlere sahipti.

''Sen bu çatlağın kankası olmalısın. Ben Yağız.'' dedi sarışın olan.

''Ben de Hilal.'' dedim. Diğeri bana çekingen gözlerle bakıyordu.

''Ben de Burak.'' dedi ve yanıma oturdu.

Koray ve Yağmur'un kardeşi Emre geldi.

''Ne oluyor lan burada?'' dedi Koray. Emre ise onu durdurup ''Bizim ekip bu sıkıntı yok.'' dedi.

Bir süre sohbet edip birbirimizi tanıdık. Yağız ve Burak neredeyse her yaz tatilini burada geçirmişler ve evleri yan yanaymış. İkisi de bizimle aynı yaştaymış. Yağız sürekli olarak Yağmur ile konuşuyordu. Burak ise benimle. Konuşma tarzı o kadar kibardı ki, Yağmur bile ondan daha fazla erkek duruyordu.

Bir anda boş bulunup ''Makyaj kanalına seslendirme mi yapıyorsun?'' diye sordum. Burak kendi kendine güldü. 

''Hayır, konuşma tarzım böyle. Kusura bakma, kaba olmayı beceremiyorum. En fazla on saniye sürüyor.'' dedi gülümseyerek.

Yağız tam karşımızda oturuyordu. Eline yastık alıp ''Geçen yaz kızlar başka şeylerin de on saniye sürdüğünü söylüyordu.'' diyerek yastığı Burak'a fırlattı. 

Burak ''En azından benim hayatıma kızlar girebiliyor.'' dedi. Mutfağa gitmek için kalkıp ilerledim. Kendime bir bardak su doldurdum. 

''Sanırım birileri içten içe çok üzülmüş.'' dedi bir ses arkamdan.

Burak.

''Canını sıkan şey nedir? Yardımcı olabileceğimden eminim.'' dedi.

''Uzun hikaye.'' dedim başımı öne eğerek.

''Takip edebileceğimi düşünüyorum.'' dedi. Derin bir nefes aldım.

''Şöyle özetleyeyim: Annem, babam, kardeşim ve ben tatil için Bodrum'da bir otele gittik. Oteldeyken birisiyle tanıştım. Aramızda tuhaf bir çekim oldu ve birbirimizden hoşlanmaya başladık. Daha sonra tek başıma olduğum bir anda birisi beni zorla arabasına bindirdi ve evine götürdü. Bu kişi hoşlandığım kişinin erkek kardeşiymiş. Kendisinin aslında beni ilk görüp beğenen olduğunu fakat abisi sonradan dahil olup benden hoşlanmaya başladığını iddia ediyor. Ama hoşlandığım kişi de kardeşinin çok tehlikeli olduğunu ve beni ondan korumaya çalıştığı için beni bulduğunu, bu süreçte de benden hoşlandığını söyledi. Daha sonra eski sevgilisi kaldığımız otele geldi ve ben ikisini birlikte gördüm. El ele. Dolayısıyla kime güveneceğimi bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ve o çocuk da benim için geri döneceğini söyledi.'' Burak yere bakıp gülümsedi.

''Bana güvenebilirsin. O çocuğa ihtiyacın yok. En azından bir süre. Kime güveneceğine karar verene kadar sana yardımcı olabilirim. Sen iyi birisine benziyorsun ve nedense sana yardımcı olmak geliyor içimden. Umarım yanlış anlamazsın beni. Bu süreçte biz sana yardım edelim. Yani hepimiz. Sen de en son kime güveniyorsan, onunla mutlu olursun. Olmaz mı?'' Daha bir saat önce tanıştığım birinin bana bu kadar iyi davranıyor olması garip geliyordu. Ama başıma daha kötü ne gelebilirdi ki?

Koray mutfağa geldi.

''Parti bitti. Lütfen herkes evine.'' dedi ve salona geri döndü.

''Kardeşin çok misafirperver.'' dedi Burak gülerek.

''İlk günümüz. Biraz yorgun. Ben de öyleyim.'' dedim.

''Yarın yine görüşürüz. Lütfen bir gecede başını belaya sokma.'' dedi. Gülümsedim.

Burak ve Yağız evden çıktıktan sonra hepimiz üst kata çıktık.

''Ben Yağmur ile birlikte uyurum siz de ranzalarda uyursunuz. Yarın temizlik yapacağız ona göre.'' dedim.

Koray ve Emre oflayarak odadan çıktı. Yorgunluktan ölüyordum. Kendimi yatağa attım. Kendimi düşüncelere kaptırırım diye düşünürken uyuyakaldım.


Continue Reading

You'll Also Like

246K 4.8K 34
Instagram hesabı; maviibulutt__official Başlama tarihi: 28.10.2023 Bitiş tarihi: ----------------- "Bir, iki, üç, dört" Dediğinde ilerlemeyi bırakt...
915K 64K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
134K 3.9K 15
Sırf kuzeni için 18 yaşında Mardin'in acımasız ağasına gelin giden Larin... Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
804K 36.4K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...