Olmaktan Korktuğum Yer

By unicornheath

378K 22.9K 2.2K

Nefrete dönüşen aşk,yeniden filizlenir mi? "Kendimi arıyorken Olmaktan korktuğum yerdeyim...Sendeyim... Al be... More

Giriş
1.Bölüm : "Geçmiş"
2.Bölüm : "Bile İsteye"
3.Bölüm : "Paramparça"
4.Bölüm : "Biz"
5.Bölüm : "Karanlık"
6.Bölüm : "Savaş"
7.Bölüm : "Tatil"
8.Bölüm : "Duvar"
9.Bölüm : "Liman"
10.Bölüm : "İzin"
11.Bölüm :"İlk"
12.Bölüm :"Beyaz"
13.Bölüm : "Çaba"
14.Bölüm : "Keşke"
15.Bölüm : "Yorgun"
16.Bölüm : "Öpücük"
17.Bölüm : "Büyümek"
18.Bölüm : "Korku"
19.Bölüm : "Suç"
20.Bölüm :"Parti"
21.Bölüm : "Değer"
22.Bölüm : "Heyecan"
23.Bölüm: "İnanmak"
24.Bölüm : "Aydınlık"
25.Bölüm : "Doğum Günü"
26.Bölüm : "Değişmek"
27.Bölüm : "Güven"
28.Bölüm : "Tamamlanmak"
29.Bölüm : "Eski"
Yeni Hikaye
30.Bölüm : "Telaş"
31.Bölüm : "Plan"
32.Bölüm : "Yeniden Doğuş"
33.Bölüm : "Karar"
34.Bölüm : "Umut"
35.Bölüm : "Adım Adım"
36.Bölüm: "Yara"
37.Bölüm : "Bir"
38.Bölüm: "Milat"
39.Bölüm : "İlk Gece"
40.Bölüm : "Anı"
41. Bölüm : "Çocukluk"
42.Bölüm : "Yüzük"
43. Bölüm : "İhtimal"
Duyuru*
45.Bölüm : "Tavır"
46. Bölüm : "Hata"
Minik Bir Duyuru
47. Bölüm : "Hediye"
48. Bölüm : "Aile"
49. Bölüm : "Hayal"
50. Bölüm : "Afacan"
51. Bölüm : "Fedakarlık"
52. Bölüm : "Anne"
53. Bölüm : "Büyümek"
54. Bölüm : "Cihangir"

44. Bölüm : "Söz"

4.6K 309 28
By unicornheath

Merhaba herkese.

Uzun bir aradan sonra tekrar geldim... Umarım herkes buradadır. Umarım sizi beni affedebilirsiniz. Gerçekten çok yoğundum, bilgisayarımı açamadığım zamanlar oldu. Bu yoğunluk beni her anlamda yıprattı.

Ama artık buradayım. Upuzun bir bölümle geldim.

Bir daha böyle uzun aralar vermemek dileğiyle bölümleri tekrar yayınlıyorum.

Sizi, yorumlarınızı ve bu ortamı çok özledim. 

Keyifli okumalar... Hatalarım affola...

--------------------------------------

(Zeynep'in Dilinden)

Hamileyim.

Doktor, beş buçuk haftalık hamile olduğumu söyledi. Bana bir sürü tavsiye verdi. Önceki tecrübeme göre bambaşka bir deneyim beni bekliyor, farkındayım.

Çok mutluyum. Heyecanlıyım. Meraklıyım.

Kerem, bütün bunları benden daha derin yaşıyor, görüyorum. Doktorun yanından çıkana kadar şaşkınlıktan tek kelime edemedi.

Bugün Kerem'in doğum günü olduğu için hastaneden çıkar çıkmaz soluğu bir kafede aldık. Önce kahvaltımızı yaptık. Sonra pastayı sipariş ettik, üzerine mum koymalarını istedim. Masada yan yana oturuyoruz. Kerem, Cihangir'i kucağına aldı. Elimi sımsıkı tuttu, güler yüzüyle yüzüme baktı. Gözlerinin içi parıldıyor.

"Daha özel bir parti planlayamadım. Özür dilerim. Böyle basit kaldı biraz"

"Hayır, mükemmel. Bu benim geçirebileceğim en güzel doğum günü. Sen bana mükemmel bir haber verdin. Bizim bir bebeğimiz daha olacak Zeynep. Bundan güzel hediye mi var?"

"Mutlu musun?"

"Şu an ne hissediyorum, bilmiyorum. İçimde havai fişekler patlıyor ama dışa yansımıyor herhalde. Önce bir sindirmem gerekiyor"

"Ben de öyleyim galiba. Bir durgunluk var ama aslında çok heyecanlıyım"

Birbirimize gülmeye başladık. Avucundaki elimi daha fazla sıktı.

"Pasta gelsin, yiyelim. Sonra hemen eve geçelim, güzelim"

"Olur"

Kucağındaki Cihangir'i, masaya bize dönük şekilde oturttu. O da meraklı meraklı bize baktı.

"Oğlum, naber?"

Cihangir, hafifçe gülümsedi. Kelimelerle henüz arası iyi değil. Sessiz kalmayı tercih ediyor. Ama mimikleri ve hareketleriyle bize ne demek istediğini gayet net anlatabiliyor.

"Az önce acayip bir haber aldık, biliyor musun? Mükemmel! Bomba!"

"Ahaha.. Anlat bakalım anlayacak mı?"

"Bir bebeğimiz olacak. Minik...senden biraz daha küçük. Yeni bir arkadaş, kardeş gelecek. Ailemiz büyüyecek. Çok eğlenceli, heyecanlı olacak, hazır mısın?"

Anlamış gibi başını salladı. Anlamadı tabi ki ama soru sorduğumuz için bir şekilde cevapladı işte. Gülüştük yeniden.

"Kerem, Cihangir bizden daha hazırlıklı olacak bence"

"Galiba"

Garson, üstünde mumu yanan pastayı masamıza getirdi. Kerem, Cihangir'i tekrar kucağına aldı. Mumu ve pastayı gören oğlum, gülerek alkışlamaya başladı.

Kolumu Kerem'in koluna doladım. Yanağından öptüm.

"İyi ki doğdun aşkım"

"İyi ki varsın güzelim"

"Bir dilek dile"

"Ben senin sayende her şeye sahibim zaten"

"Olsun, usuldendir"

"Ailemizin mutlu, huzurlu ve sağlıklı olmasını diliyorum o zaman"

"Hadi üfleyelim!"

Üçümüz birlikte mumu söndürdük. Birbirimizi alkışladıktan sonra öptük.

-------------

Bu sakinlik, huzur ikimiz için de çok farklı.

Galiba bu yüzden içimizdeki mutluluğu tam anlamıyla yansıtamıyoruz.

Cihangir'i öğrendiğimde yalnız ve mutsuzdum. Kerem öğrendiğinde ise dünya başıma yıkılmıştı. O da çok şaşırmıştı. Kerem'le en kötü kavgalarımızın olduğu dönemdi. Bebek haberi, bizim için yabancı bir durum aslında. Normal çiftler gibi ilk kez yaşıyoruz bunu.

Kafamın içinde bin tane soru dönüyor. Kaygılarım var. Süreci nasıl atlatacağımı, aynı sıkıntıları yaşayıp yaşamayacağımı, bebekle ilgili olacakları ,her detayı düşünüyorum.

Arabadaki sessiz yolculuğumuz devam etti bir süre daha. Eve dönüyoruz. Kırmızı ışık yanınca Kerem bir elini karnıma uzattı ve oraya koydu. Derin bir nefes aldım. Farklı hissettim. Bana bakıp gülümseyince karşılık verdim, elimi elinin üstüne koydum.

Sessizliği, Kerem'in telefonu bozdu. Yanımızda duran telefona bakınca annesinin aradığını gördüm.

Bu sefer sıkıntıdan derin nefes aldım. Kerem'in de modu düştü ama telefonu cevapladı.

"Efendim... Eve gidiyorum, hayır şirkete geçmeyeceğim... Hatırladığın için sağol anne... Parti istemiyorum anne... Hayır... Hayyıııır. Hiç gerek yok. Evde kalmak istiyorum. Anne ısrar etme! Oooffff... Anne...... Taamam! Tamam. Hadi görüşürüz. Tamam..."

Sakin olmak için, Kerem'in değişen ses tonunu duymamak için arkaya dönüp Cihangir'e baktım. Kucağındaki oyuncağı alıp salladım, dikkatini çektim. Kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Kerem de o esnada telefonu kapattı. Ona dönmek zorunda kaldım.

"Ne diyor?"

"Doğum günüm ya evde parti verecekmiş"

"Gidecek misin? Tamam, dedin"

"On, on beş dakika uğrarım. Bugün evdeyim, sizinleyim"

"Sadece on beş dakika olacağına emin misin?"

"Evet. Yemin ederim! Gitmezsem olay büyüyecek tahmin edersin ki"

"Tabi... Tahmin ederim"

"Zeyneeeep"

Elimi tutup dudaklarına götürdü. Öptü birkaç kere. Araya annesinin girmesi yine sinirimi bozdu haliyle.

"Oraya gidiş-dönüş zaten bir saat, orada da on beş dakika diyorsun ki on beş dakikayla sınırlı kalmayacağına eminim. Günün yarısında yoksun. Ve biz bugün bebeğimiz olacağını öğrendik.. Annene kıyamıyorsun gerçi..."

"Artık öyle değil Zeynep. Susması için, olayı çıkartmaması için gidiyorum. Atlatmak için bir nevi yani. Hemen döneceğim, söz veriyorum"

"Bizi, torununu davet bile etmedi, farkında mısın? Hadi beni geçtim...Cihangir'i?"

"Annem işte..."

"Annen işte... Hamile olduğumu şimdilik onlara söylemeni istemiyorum. Tek başına haber verme. Bir gün birlikteyken söyleriz. Hemen değil"

"Tamam güzelim. Sen ne dersen o"

"Ben de o arada Nihan ablaları çağırıp haberi veririm"

"Yarın akşam, Sedat'ın mekanında buluşup onlara da söyleriz"

"Olur"

Bu krizi de şimdilik erteledik.

Kerem sık sık derin nefes alıyor. Heyecanından duramıyor, görüyorum. Parmaklarıyla direksiyonda ritim tutuyor.

----------------------

Eve girince ilk olarak Cihangir'in üstünü değiştirmesine yardım ettim. Sonra onu oyun alanına bıraktım. Kendi kıyafetlerimi değiştirip Cihangir'in odasına geldim. Kerem de peşimden geldi. Yere oturup Cihangir'le oynamaya başladı. Odadaki koltuğa oturdum ben de.

"Cihangir, bak bu sabah erken uyandık. Dünyayı dolaşıp geldik. Şimdi senin uyuman lazım. Bizim de anneyle baş başa kalmamız lazım. Hem öğle uykusunun zamanı da geldi"

"Kerem çocuğu rahat bırak"

"Ama saat geldi. Uyuyacak. Biz bir deneyelim, uyumazsa yapacak bir şey yok"

"Ben de mutfağa geçeyim. Belki içecek bir şeyler hazırlarım"

Onları ardımda bırakıp mutfağa geçtim.İşime başlamadan önce tekrar oturdum. Elimi karnıma yerleştirdim, karnımı hafifçe okşadım.

"Hoş geldin miniğim..."

-----------------

Yalnız başıma bir müddet sessiz oturdum. Hamileliğimi, bebeği biraz daha sindirdim içime. Yine de çok yeni olduğu için heyecanlı ve tecrübesiz hissettim.

Tatlı bir şeyler istedi canım. Tezgaha geçip Kerem'le ikimize sıcak çikolata yapmaya başladım. Çikolatanın erimesini beklerken Kerem ve Cihangir mutfağa girdi. Oğlumu uyutmayı başaramamış anlaşılan. Gülmeye başladım. Cihangir'i mama sandalyesine oturttu, yanıma gelip arkama geçti, belime sarıldı. Dudaklarını omzuma gezdirdi.

"Kolay gelsin"

"Sağol aşkım"

Yüzünü boynuma gömüp kokumu içine çekti, oradan da öptü birkaç kez. İki elini hafifçe karnıma bastırdı.

"Bana dönsene, boşver onu"

Ellerimi, üzerindekiler bulaşmasın diye dikkatlice yüzüne yerleştirdim, dudağına minik bir öpücük kondurdum. Belimi kavrayıp kendine bastırdı, dudaklarıma kapandı.

"Dur işimi bitireyim, kollarına geri döneceğim"

Çikolatayı halletmeye çalışırken Kerem'in elleri vücudumda dolaşmaya devam etti. Cihangir'e bakıp hayali öpücükler yolladım.

"Bebeğiiimm, karnın acıktı mı?"

Cihangir başını iki yana salladı. Zaten eve gelmeden önce yemek yemişti ama yine de sormak istedim. Oturduğu yerde biraz sıkıldı galiba. Mızmızlanınca Kerem onunla ilgilendi. Ben de içeceklerimizi hallettim. Cihangir'in dikkatini oyuncak çekti sonunda. Kerem de bana baktı.

"Bitti mi işin?

"Bitti"

Bana doğru geldi, belimi kavrayıp dudağımdan öptü. Öpüşmemiz masum başlayıp tutkulu hale döndü.

Dudaklarını dudaklarımdan ayırınca kollarımı beline doladım, o da bana sarıldı, birbirimize sıkıca sarılırken yüzüne baktım. Gülümsedi, karşılık verdim.

"Hamilesin"

"Evet"

"Mutlu musun?"

"Tabi kiii...Çok mutluyum... Sen?"

"Ben...Uçuyorum sevinçten. Ayaklarım yere basmıyor sanki"

"Sürekli gülümsüyorsun"

"Senin gözlerinde bir kırgınlık var ama... Eskiyi mi düşünüyorsun?"

"Hayır. Henüz çok yeni. Alışmaya çalışıyorum galiba"

"Anlıyorum.. Hadi salona geçelim"

Kerem, Cihangir'i aldı, ben de sıcak çikolatalarımızı aldım.

------------------

Cihangir yere iner inmez salonda koşturmaya başladı. Koltuğa oturunca Kerem'e kupasını uzattım, arkama yaslandım. Kerem, hemen yandaki yastığı alıp arkama sıkıştırdı. Kollarımdan tutup duruşumu değiştirdi. Arkamdaki tek yastık yetmedi, bir tane daha koymaya çalıştı da izin vermedim.

"Ne oluyor ya?"

"Böyle daha rahat olursun"

"Rahattım zaten"

"Ayaklarını uzatmak ister misin?"

"İstersem uzatırım"

"Diğer yastığı da koyalım"

"Hayır Kerem. Yastık istemiyorum"

Arkamdaki yastığı alıp az önceki yerine yerleştirdim. Sıcak çikolatamı yudumladım.

"Ama böyle rahat görünmüyorsun"

"Aşkııııım, ben rahatım. Rahatsız olsam zaten değiştiririm"

"Ama hamilesin"

"Evet"

"Oooff bilmiyorum. Daha iyi olman lazım sanki. Her zamankinden daha özenli davranacağım söz veriyorum"

"Kerem önce bir sakin ol ve abartma. Her şeyin ortası iyidir tamam mı? Önceki hamileliğimde kötünün zirvesini yaşamıştık, bunda da ilginin zirvesini yaşamak istemiyorum. Gerektiği yerde ben seni zaten yönlendiririm. Anlaştık mı?"

"Anlaşmadık. Ben önceki hatalarımı telafi edeceğim"

"Beni sıkboğaz ederek yapma ama! Bak, ilk günden oturuşumu filan değiştiriyorsun"

"Sahilde koşup gelsem mi acaba? Duramıyorum"

"Ahaha... hayır"

Bağdaş kurup ona döndüm, elini tuttum. Yanağından öptüm.

"Ne hissediyorsun? Anlat Kerem"

Derin bir nefes aldı. Sıcak çikolatasını yudumlayıp sehpaya bıraktı. Bana döndü, diğer elimi de tuttu.

"Açıkcası korkuyorum...Baya hem de. Evet, çok mutluyum. Bir hayalimiz daha gerçekleşti. Bebek istediğimi biliyorsun zaten. Çok istiyorum. Şimdi gerçekleşti ya, korktum. Seni yine üzerim diye korktum"

"Ama değiştiğini biliyoruz. Evliliğimiz gibi olacak işte. Bu zamana kadar her şey gayet güzel gidiyor. Evlilikten de korkuyorduk"

"Şimdi sen de korkuyorsun..."

"Hıhı..."

"Haklısın. Diyecek bir şeyim yok. Benim yüzümden çok zor bir hamilelik geçirdin. Kendimi affetmiyorum"

"Baya zordu.. Benim de affedemediğim şeyler var. Özellikle hamile olduğumu tek başıma öğrendiğim an..."

"Anlıyorum. Bu kez hiçbirini yaşatmayacağım yemin ederim"

"İnanıyorum"

Gülümseyerek dudağımdan öptü. Elini karnıma yerleştirip okşadı.

"Sence kız mı erkek mi?"

"Bilmem"

"Oooohhhh, Zeynep ben acayip hissediyorum. İçim içime sığmıyor, patlayacak sanki"

"Ben de senin aksine baya sakinim"

"Evet, farkındayım. Garipsin"

"Ahahah... Yoruldum galiba"

Sıcak çikolatamı yudumlayıp Kerem'e sırnaştım. Başımı omzuna yaslayıp yüzümü boynuna yaklaştırdım. Karnımdaki elini dolaştırdı.

"Dışarıdan hissedilmez değil mi?"

"Ben dahi hissetmiyorum, aşkım. Çok küçük daha... Biraz midem bulanıyor, varlığını öyle anlıyorum"

"Ne zaman anlaşılır?"

"Dördüncü, beşinci ay filan herhalde"

"Zeynep bana her şeyi söylüyorsun tamam mı? En ufak sıkıntını bile. Miden bulanıyor, başın ağrıyor, kolun, bacağın ağrıyor..neyse işte! Canın bir şey istediğinde.. Aşermelerin olduğunda..."

"Tamam"

"Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak"

"Aşkım, bu süreçte Cihangir'i ihmal etmeyeceğiz anlaştık mı?"

"Tabi ki. Onun bu hallerine tanık olmadığım için çok pişmanım zaten. Belli bir zaman sonra yanındaydım ama o zaman ki ilişkimiz de belliydi. Yine benim yüzümden... Eşeğin tekiydim ya"

"Öyleydin"

Cihangir koşa koşa yanımıza geldi, koltuğa tırmanmaya çalıştı. Kerem, kucağına oturttu. Ellerini tutup mis kokulu avuçlarından öptüm. Gözümün önüne Cihangir'in küçük olduğu zamanlar geldi. Umarım bu bebeğim de Cihangir kadar sağlıklı olur.

-------------------------

Öğleden sonra Kerem'in telefonu susmadı. Doğum günü olduğu için sürekli tebrik telefonu aldı. O telefonuyla uğraşırken ben de Cihangir'le oynadım. En sonunda annesi aradı, partiye çağırdı.

Koltukta, Cihangir'le birbirimize dönmüş, legolarla uğraşıyorduk. Kerem yanımıza geldi.

"Ben gideyim bir görünüp geleyim"

"Doğum günü çocuğusun sen. Bu akşam yoksun, eminim"

"Güzelim yapma ya. Bak, iki saat içinde evdeyim, söz."

"Hayır, kendini öyle şartlandırma. Arabayı hızlı kullanırsın filan, sakın!"

"Tamam orada az duracağım. Ama İnci var, ablam var, babam var... Onlar da bir şeyler hazırlamışlar.. Onları kırmak istemiyorum"

"İnci de mi?"

"Evet. Tek derdim annem değil"

"İyi, peki. İki saat içinde görüşürüz o zaman"

"Teşekkür ederim güzelim"

Yüzümü ellerinin arasına alıp dudağımdan öptü. Cihangir'i öptü. Sonra eğilip karnıma bir öpücük bıraktı.

Bu his farklı ve sarsıcıydı. 

Bugün fazla duygusalım. Kerem'in öpücüğü beni sersemletti.

Evden çıkana kadar gözyaşlarımı tutabildim ama sokak kapısı kapanır kapanmaz yaşlar gözümden döküldü. Sessizce ağlamaya çalıştım. Cihangir bana şaşkın şaşkın baktı.

"Bir şey yok anneciğim, iyiyim. Sadece biraz duygulandım"

Minik ellerini bana uzatıp boynuma sarıldı. Onu kucaklayınca daha şiddetli ağladım. Ağlarken bir yandan boynundan öptüm.

Cihangir, doğmadan önce bile benim sessiz gözyaşlarıma tanık olmuştu. Ne yaşadıysam onunla birlikte yaşadım.

Şimdi de yine ikimiz varız.

Bugün Kerem'e kızmayacağım.

Basit şeylere üzülmeyeceğim.Bir miniğim daha dünyaya gelecek ve hayata sıkı sıkı tutmak için başka bir sebebim olacak. Onunla yürüyeceğim süreçte aynı sıkıntıları yaşamak istemiyorum.

-------------------------

Ben evdeyim diye herkesi evde sandım. Nihan, Ayça abla ve Hilal'i davet edecektim de hepsi çalışıyormuş. Telefonla aradım, konferansa bağlandık. Bir yandan da Cihangir'in meyvesini yemesine yardımcı oluyorum.

"Selam hanımlaar"

N "Naber Zeynep? İyi misin? Mutlu musun? Kerem ne yapıyor?"

"Ahahah abla, iyiyiz. Mutluyum sağol"

N "Ben hep arayacağım aslında ama rahatsız ederim diye korkuyorum"

"Merak edilecek bir şey yok abla, gerçekten iyiyiz. İstediğin zaman arayabilirsin, rahatsız olmam. Benim size bir haberim var, ondan aradım"

H "Neymiş?"

A "Ay Zeynep, çok özledik seni yaa"

"Ben de sizi özledim"

H "Haberi söyle çabuk! Paydosum bitecek işe döneceğim"

"Hamileyim"

H "NEEEEEEE!"

A "Aaaaay"

"Evet. Beş buçuk haftalık. Hatta bugün Kerem'in doğum günü. Birlikte hastanede öğrendik"

H "Hayırlı olsuuunnn"

A "Çok sevindim. Tebrik ederim"

"Nihan abla? Sen bir şey söylemeyecek misin?"

N "Canım... Ben senin için en doğrusunu istiyorum biliyorsun"

"Evet"

N "Bebeğe çok sevindim. Cihangir'im gibi dünyalar tatlısı bir yavrumuz olacak, eminim. Sağlıklı ve huzurlu olsun. Sen de öyle"

"Ama?"

N "Ama... Yaşadıklarını biliyorsun be kuzum. Tekrar aynıları olsun istemem"

"Ben de istemiyorum abla... Kerem'in yapmayacağını biliyorum artık. Diyelim ki oldu, ona muhtaç değilim eskisi gibi"

N "Hadi bakalım. Bak böyle olmaz, bu çok havada kaldı. Yarın akşam al Cihangir'imi, gel ben de kal. Kızları da çağırırız"

"Tamam halledeceğim"

H "Kerem hayatta bırakmaz ben size söyleyeyim"

N "O da kalır, ne olacak canım!"

"Anlaştık, yarın akşam görüşürüz o zaman"

N "Görüşürüz kuzum kendine dikkat et"

A "Pastaneden istediğin bir şey var mı Zeyneep?"

"Aayy abla çikolatalı kurabiyelerden isterim"

A "Getiririm yarın"

H "Cihangir'imi bol bol öp"

"Öperim"

Telefonu kapatınca derin bir nefes aldım. Kucağımdaki Cihangir'i öptüm. Nihan ablanın söyledikleri kafamda dönüyor. Aynı şeyleri düşünüyoruz gerçi.

Zaman gösterecek....

-------------------------------

(Kerem'in Dilinden)

Baba olacağım.

Yeniden.

Bu kez hata yapmadım. Kaçırdığım, tanık olamadığım bütün güzellikleri göreceğim. Heyecanını yaşayacağım. Zeynep'in ve bebeğin yanında olacağım.

Böyle bir şansım olduğu için çok mutluyum.

Artık bütün hatalarımı telafi edeceğim.

Cihangir'in de yanında olup hepsine yetebileceğimi göstereceğim.

Doğum günümde baba olacağımı öğrendim.

Çok ama çok mutluyum.

Hatalarımı telafi edeceğim derken Zeynep'i evde bırakıp buraya geliyorum. Bu da bir hata belki de. Fakat annemi de durdurmak zorundayım. Eğer bugün gidip görünmezsem uzun süre bunun sıkıntısını çekeceğiz.

Arabayı Sayer villasına park ettim. Beni Ufuk karşıladı. Bahçeyi süslemişler. Tanımadığım birkaç kişiyi gördüm.

Eve girdim hemen. İnci beni görünce koşa koşa yanıma geldi, bacaklarıma sarıldı. Kucaklayıp yanaklarından öptüm. O da benim yanağımdan öptü.

"Dayıııı sonunda gelebildim"

"Bebeğim, biraz yoğundum özür dilerim"

"Doğum günün kutlu olsun"

"Sağol bir tanem"

Ablamı, annemi, babamı öptüm. Misafirlerle görüştüm. Can'la Yağmur da bizdeydi. Sadece Canan ve ailesine uzaktan selam yolladım. Bütün bu tur boyunca İnci kucağımdan inmedi.

"Abla benim eve erken gitmem lazım"

"Niye?"

"Nasıl, niye? E Zeynep evde... Cihangir evde"

"Onları neden getirmedin? Bak şimdi fotoğraflarımız çekilecek. Birkaç dergiye koyacaklar, annem ayarlamış yine her şeyi. Oğlun ve karın da yanında olurdu"

"Abla, kimin ne düşündüğü umurunda değil. Annem davet etmedi ve Zeynep de gelmez zaten"

"İyi, tamam.... Sen de bir şey var. Yerinde duramıyorsun, gözlerin parlıyor. Ne oldu bakayım?"

"Sonra söyleyeceğim. Hadi hemen organize et. Pastayı üfleyeyim, gideceğim"

"Annem seni mahveder, saçmalama"

"Annem de umurumda değil. Hadii hadiii"

İ "Dayı neden bu kadar erken gidiyorsun?"

"Eve gitmem lazım prenses"

İ "Bana söz veriyorsun ama hiç gelmiyorsun"

"Bir akşam siz bize gelin. Anneni ikna et ve gel tamam mı?"

İ "Tamam" -yanağından öptüm

Ablam, annemle konuşunca annem yanıma geldi hemen. Söyleyeceklerini karşılamak için derin bir nefes aldım. İnci'yi kucağımdan indirdim. Bir an da Canan da yanımıza geldi.

S "Kerem, erkenden gidemezsin. Bu gece buradasın. Bak herkes senin için geldi"

"Anne, partiden haberim yoktu ve eve gideceğim"

S "Hayır. Kalacaksın"

İleride bekleyenlerden birini yanımıza çağırdı. Adam, fotoğraf makinesiyle bizi çekmeye başladı. Annem bir yanıma Canan bir yanıma geçti. Ne olduğunu anlayamadan birkaç poz çekildi. Adama doğru atıldım.

"Ne oluyor be? Sen bana sordun mu fotoğrafımı çekerken?

"Sevim Hanım görevlendirdi, efendim"

S "Teşekkür ederiz, gidebilirsin"

Adam yine annemin sözünü dinleyip yanımızdan uzaklaştı. Ellerimle yüzümü sıvazladım. Annemin saçma oyunları yüzünden buradayım, anlaşıldı. Pasta filan umurumda değil. Onu üflemekle bile zaman kaybetmeyeceğim. İkisini ardımda bırakıp salonun ortasına geldim. Birkaç kez alkışladım, dikkatleri üzerime çektim.

"Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim. Ama parti benim için burada bitiyor. Evime döneceğim. Siz devam edebilirsiniz. Hepinize iyi akşamlar"

Evden çıkacakken babamla Can yanıma geldi. Babam elini omzuma attı.

"Oğlum biraz daha kalsaydın, ayıp oldu herkese. Hediye filan getirdiler"

"Bir şey olmaz baba. Çok gerekliyse hediyeleri Ufuk halleder"

C "Zeynep de gelseydi keşke"

"Annemi biliyorsunuz"

A "Selam söyle kızıma. Torunumu da öp"

"Tamam. Hadi görüşürüz. Sağolun"

--------------

Evde durduğum süre boyunca iki el boğazımı sıktı sanki. Zeynep ve Cihangir'in olmadığı ortamlarda mutlu değilim ben.

Annemin sırf o fotoğrafı çektirmek için parti düzenlediğine de eminim. Altından kim bilir neler çıkacak?! Bir an önce eve gidip Zeynep'e anlatmam gerekiyor.

Ya ben bugün yeniden baba olacağımı öğrendim be anne!

Eve yaklaşırken köşede gördüğüm çiçekçide durdum. Zeynep'e güzel bir çiçek aldım. Marketten de Cihangir'e çikolata...

Tekrar yola çıkıp eve vardım. Zeynep kapıyı açtı. Ama bornozla... Bir elimde çiçek, diğerinde market poşetiyle şaşkın şaşkın ona baktım.

"Kapıyı açmadan önce delikten baktın mı sen?"

"Yook... Ben misafirlerimi bornozla karşılamayı seviyorum"

"Ne?"

"Ahaha. Kerem saçmalama! Tabi ki baktım. Gel içeri hadi"

Eve girip kapıyı kapattım. Çiçeği ona verdim, poşeti portmantoya bıraktım. O çiçekle ilgilenirken beline sarılıp boynundan öptüm.

"Güzel karşılama"

"Çiçekler ne için?"

"Şimdi ben eşeklik yaptım ya. Bugün mecburen anneme gittim filan. Üstelik sen kapıyı bile bornozla açıyorsun... Yani eşeğin önde gideniyim"

"Yani?"

"Özür dilerim"

"Bornozu senin için giymedim. Cihangir'le banyo yaptık"

"Ahahah sağol ya"

"Özrünü üstümü giyinirken düşüneceğim. Sen de çiçeklerimi suya koy"

"Emredersin güzelim"

Dudağından öpüp salona geçtim.

------------

Gece

Cihangir uyudu. Biz de yatağımıza yattık. Zeynep sırtüstü uzanınca beline sarıldım, başımı karnına yasladım. Ellerini saçlarımda dolaştırdı. Ben de elimi karnına koydum.

"Burada mı şimdi?"

"Evet"

"Hiç belli olmuyor. Çok küçük"

"Cihangir'i öğrendiğim zaman yatakta tek başıma yatmış ağlıyordum. Şimdi, başını karnıma yaslıyorsun... Üstelik annenin yanında gelmene rağmen bana kötü davranmadın"

Zorlukla yutkundum. Zeynep'in söyledikleri boğazıma yumru gibi oturdu. Geçmedi. Yutkunduğumda da ateş olup içimi yaktı resmen.

Doğrulup başımı yastığa yasladım. Yüz yüze bakmaya başladık.

--------------

(Aylar Önce)

Can'la akşam üzeri oturduğumuz mekandan gece yarısı çıktık. Ne kadar içtiğimi bilmiyorum. Biraz başım dönüyor biraz da yorgun hissediyorum. Eve girince Zeynep'in tepkisini de çekmek istemiyorum.

Evleneli on beş gün oldu, sanırım. Balayında sürekli kavga ettik ve eve girmek bile istemiyorum artık. Yine de geldim.

Anahtarı zar zor deliğine geçirdim ve içeriye girdim. Işıklar kapalıydı. Ceketimi çıkarttıktan sonra yatak odasına gittim. Zeynep sırtı kapıya dönük şekilde yatıyordu. Masa lambası açıktı. Uyuyup uyumadığından emin değilim. Odanın ortasında bir süre dikildim. Ne yapacağıma karar veremedim. Son dört gündür salonda yatıyorum zaten. Her sabah da Zeynep'in banyoya koşturmasıyla uyanıyorum. Hamileliğinin ilk evrelerini mide bulantısıyla geçiriyor.

Alkolün verdiği cesaretle kıyafetlerimi çıkarttım ve Zeynep'in yanına yattım. Önce tepki vermedi, uyuduğunu düşünüyordum ki yatakta dönünce o da bana döndü. Lambanın yarattığı loş ışıkta bile sinirle baktığını fark ettim.

"Ne yapıyorsun? Niye burada yatıyorsun? Ve neden çıplaksın?"

"Çıplak değilim. İç çamaşırım var"

"Of Kerem! Git şuradan. Rahat rahat uyumak istiyorum"

"Dokunmayacağım sana. Uyu sen. Koltuk çok rahatsız"

"Kendine yatak al o zaman! Leş gibi kokuyorsun. İçip içip gelmişsin!"

"Zeynep bir sus ya. Kafam zaten şişti"

"Bana ne bundan?! İçmeseydin. Kafanı şişirecek ortamda durmasaydın"

"Ya şuan sadece aynı yataktayız, bak aramızda bir dünya var. Sana dokunmayacağım. Uyu işte Zeynep"

"Bana zaten dokunamazsın"

"Yapma ya"

"Hele bir dene!"

Canını acıtmamaya çalışıp kolumu beline doladım. Onu kendime çekerken ben de ona yaklaştım. Burun buruna gelmemizi sağladım. Kolumdan altından kurtulmaya çalıştı ama izin vermedim.

"Ee ne yapacaksın şimdi? Dokundum"

Gözleri dolu dolu oldu. Onu böyle zora soktuğum için kendime kızıyorum bazen ama başka türlü de yaklaşamıyorum. Özellikle alkolün yarattığı etkiyle şuan sıcaklığından uzaklaşmak istemiyorum. Kokusunu ona belli etmeden derin derin soludum.

"Bırak beni! Ani hareketler yapmak istemiyorum Kerem! Bırak"

"Böyle uyusak olmaz mı?"

"Sarhoşsun. Normalde böyle bir şey istemezsin"

"Sarhoş değilim. Biraz keyifliyim"

"Olma! Bırak beni. Sen burada uyumaya devam et, ben içeride yatarım"

"Saçmalama Zeynep"

"O zaman git"

"Gitmeyeceğim, bırakmayacağım da böyle uyuyacağız"

"Hayır, istemiyorum. Bana biraz saygı göster artık. Bırak"

"Ben tiksiniyorsun değil mi?"

"Evet! Böyle yaptığında evet!"

"Ben de seni üzdüğüm için kendimden tiksiniyorum"

Gözlerimi kapatıp yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Derdim öpmek değildi, alnımı alnına yaslamak istemiştim ama başını çevirince durumu yanlış anladığını fark ettim.

"Eski Zeynep değilim. İki güzel söz söyledin diye sana kapılarımı açacak hiç değilim!"

"Biliyorum. Şuan öyle bir şey istemedim ki. Alnımı alnına yaslayacaktım"

"Hayır! Bırak beni. Ayrıca içki kokuyorsun!"

"Biz her gece böyle sarılıp uyursak ben içki falan içmem"

"Tabi... Olay yine bana kaldı değil mi? Ben izin vermiyorum böyle yakınlaşmaya! Suçlu benim"

"Zeynep o kadın-"

"Bu konuyu burada konuşmayacaksın"

"Tamam. Özür dilerim. Biraz sakinleş artık. Kaskatı duruyorsun, gergin olmak sana yaramaz, hamilesin"

"Bebeği mi düşünüyorsun yani? Gerçekten mi?"

Dalga geçtiği halde gözlerindeki umut dolu pırıltıyı yakaladım. Benden nefret etse bile bebeği çok seviyor. Benim bir parçam olsa dahi ondan vazgeçmeyecek. Vazgeçmesini istemiyorum zaten.

Daha fazla canını sıkmamak için belindeki kolumu geriye çektim, onu serbest bıraktım. Yine de ona yakın uzanmaya devam ettim. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım.

"Birkaç ay önce bu yatakta sarmaş dolaş yatıyorduk. Ama şimdi..."

"Benim suçum değil"

"Evet, benim suçum, biliyorum"

"Sen gittiğin yerde keyif yaparken ben burada, yine bu yatakta seni bekliyordum"

"Keyif yapmıyordum"

"Tabi. Gördük!"

Daha fazla konuşmama izin vermeden arkasını döndü. Yorganı da yüzüne kadar çekti. Sıkıntıyla soluyup ben de ona arkamı döndüm.

Yine ona yakın olmayı başaramadım.

.....)))

Aklıma gelen anı yüzünden biraz daha sıkıldım, canım yandı. Pişmanlık, içimi kemiriyor. Kemirmeye de devam edecek. Hayatım boyunca yaptıklarımın pişmanlığını çekeceğim.

Çekmeliyim.

"Bugün orada canımızı sıkabilecek bir şey oldu"

"Ne? Ne oldu?"

Bakışları titredi hemen. Yüzünü okşadım sakin olması için.

"Bir fotoğraf çekildi. Fotoğrafta ben, annem ve Canan vardık. Bir dergide çıkacak herhalde. Altına ne yazacaklarını bilmiyorum. Sıkıntı orada"

"Bu mu sadece?"

"Evet"

"Fotoğrafta ne görebilirim ki?"

"Tabi ki hiçbir şey, Zeynep. Annem yanımda gelince o da dibimde bitti sadece"

"Tamam o zaman sıkıntı yok"

"Yok mu?"

"Yook. Ne yazarlarsa yazsınlar"

"Oohhh... Teşekkür ederim"

Gülerek dudağımdan öptü. O da benim yanağımı okşadı.

"Ben teşekkür ederim söylediğin için. Haberim olmasaydı sıkıntı çıkabilirdi"

"Ahaha... Aferin bana"

"Kerem, ben anneni de Canan'ı da geçtim artık. Yeniden hamileyim ve bu benim için de farklı bir yol. Sen beni üzmediğin sürece kimseyi kafama takmayacağım. Zaten hamilelik bana hassaslık getirecek. Cihangir de var... "

"Ben de seni üzmemek için çırpınıyorum, yemin ederim"

"Görüyorum ve mutlu oluyorum"

"Cihangir'i yanımıza getireyim mi?"

"Olur. Hep birlikte uyuyalım"

"Tamam güzelim"

Cihangir'le odaya döndüm. Onu kendi tarafıma yatırdım. Bir kolumun altına Zeynep'i diğerine Cihangir'i aldım. Zeynep başını göğsüme yasladı, Cihangir zaten uyuyordu. İkisinin de başından öptüm.

"Artık dört kişiyiz"

"Eğlenceli günler bizi bekliyor"

"Aynen güzelim. Her şey çok daha güzel olacak"

Tekrar başından öptüm. Gözlerini kapattı. Cihangir'in başını okşadım. Dakikalar sonra Zeynep de uykuya dalınca huzurla derin nefes aldım.

Yaptığım bütün saçmalıklar yüzünden pişmanım.

Bu kez hiçbirini yapmayacağım.

Zeynep'e söz verdiğim gibi kendime de söz veriyorum.

Bölüm sonu.

Yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum.

Gifler alıntıdır.

xoxo.

Continue Reading

You'll Also Like

MAHKUM By F"

General Fiction

467K 19.9K 25
Leyla, yattığı hastane odasında ölümü bekleyen bir kadındı. Yalnızlığında boğulmasına ramak kala eline aldığı telefondan bir numara salladı. Ve salla...
688K 40.3K 63
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
2.5M 134K 15
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
708K 40.9K 35
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...