Like a Theater| Jikook

By msanyone

2.1M 156K 271K

TAMAMLANDI| "Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ate... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm (M)
30. Bölüm
31. Bölüm (M)
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm (M)
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm (M)
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm (M)
FİNAL
Teşekkürler

12. Bölüm

42K 3.6K 3.1K
By msanyone

Yn: Hellöö!

Hemen kısacık bir bilgilendirme yapıp gideceğim. Medyadaki gif aşağılarda bir yerlerdeki bir olayla alakalı, boyutu çok büyük olduğu için hikayenin içine koymama izin vermedi sevgili wattpad. Ben yerini belirttim ama zaten anlarsınız siz, sadece haber vereyim dedim. Ayrıca bu da hiç kısa olmadı... Neyse

İyi okumalar!

&&&&

"Defteri gördüğümü biliyor."

Jimin kapüşonlusunun iplerini serçe çekerek yüzünü sıkıştırdı. Son bir saattir aynı şeyi söyleyip duruyordu.

Yoongi ise vize notlarından bir kaç saniyeliğine başını kaldırıp arkadaşını kontrol etti. Yarınki sınavı çok önemli olduğu için Jimin'in dramasıyla ilgilenemiyordu, sadece ara sıra başı kaldırıp kendini öldürmeye çalışıp çalışmadığına bakıyordu.

Aynı önemli sınavlardan Jimin'de de vardı ama umurunda değil gibiydi. Ne zaman çalışmaya kalksa bir kaç saniye sonra kendini saçma sapan birşeylerle ilgilenirken buluyordu.

Okulu burslu okuyor olmasına rağmen ders çalışma konusundaki bu beceriksizliği biraz tutarsızdı. Jimin'in tüm hareketleri gibi.

Bir süre sessizce bomboş duvara baktı, yüzündeki ifade bomboştu. Sonra bir anda koridordaki tüm odadakilerin duyabileceği bir desibelle "Of!" diye bağırdı ardından da kendini yüz üstü yatağa bıraktı.

Yoongi Jimin bir anda bağırdığı için korktu ve yerinden zıpladı, "Drama kraliçeliğinin sırası değil Jimin ders çalışıyorum burada! Bu yüzyılda bir gerçekleşen doğa olayı gibi bir şey. Saygı duysana!"

Jimin yattığı yerden kafasını kaldırıp sinirle bağıran arkadaşına sakince döndü ve çıkçıkladı, "Yoongi, insanlar odalarında ders çalışıyor. Neden bağırıyorsun?"

Yoongi ne diyeceğini bilemeden Jimin'e baktı bir süre. Sonra da kitapları kapatıp sinirle odadan çıktı.

&&&&

Yoongi önemli bir konu adlı grubu oluşturdu

Yoongi Taehyung kişisini ekledi

Yoongi Hoseok kişisini ekledi

Taehyung: bu ne şimdi

Hoseok: grubu yoongi açmış
Ciddiyetin farkına var

Yoongi: bi susun
Jimini dövmemek için bir sebep arıyorum

Taehyung: ona vurursan muhtemelen ölür

Hoseok: Jimin bir bebek yoongi
ONU NASIL DÖVEBİLİRSİN

Yoongi: bebek mi?
Sevimli yüzünün ardında bir şeytan var
Beni son zamanlarda o kadar sinir etmeye başladıki
Sebebi de Jungkook

Hoseok: Bu ismi çok sık duymaya başladım
İş heyecanını kaybetmeye başlıyor
Sıradanlaştı

Yoongi: Ruh hali bozuldu diyorum jiminin

Taehyung: Jungkook yüzünden mi
Ne yaptı?

Yoongi: hem onun yüzünden hemde onun yüzünden değil
Jungkook jiminin resim defterine bakıp onu çizdiğini gördüğünü biliyor
Jimin de tabiki başta panikledi
Bağırdı

Taehyung: sorun yok o zaman
Bu tepkiler normal

Hoseok: aynen bencede problem yok

Yoongi: problem orada değil zaten
Jimin şu anda çok sakin
Tepki vermiyor

Hoseok: Jimin sakin mi?

Taehyung: gerçekten ciddi bir problemimiz var demek bu...

&&&&

Masa korkutucu derecede sessizdi.

Hoseok, Taehyung ve Yoongi üçlüsü hiçbir şey umurunda olmayan, sadece elindeki milkshake ile ilgilenen Jimin'in karşısına oturmuş, tüm dikkatleriyle arkadaşlarını inceliyorlardı.

Jimin zaten çoktan bitmiş olan içeceğinden bir yudum daha almaya çalıştı, ardından da plastik bardağı sakince masaya bıraktı.

Arkadaşları hala ona bakıyordu.

"Ne var?"

Taehyung kaşlarını çattı, "Neden bağırmıyorsun?"

Hoseok atladı, "Ya da hala neden fenalık geçirmedin?"

En sonundada düşünceli sesiyle Yoongi ekledi, "Pijamalarını giyip battaniyenin altına saklanmak da mı istemiyorsun?"

Jimin yüzündeki boş ifadeyle bir süre bekledi, "Elinize bir çubuk alıp beni dürtecekmişsiniz gibi bir haliniz var. Delirdiniz mi?"

Taehyung düşünceli bir şekilde arkadaşlarına döndü, "Espri yapıyor. Cidden durum vahim."

En az Taehyung kadar düşünceli görünen Hoseok başını salladı, "Ama hala komik değil. Bence bir umut var."

Jimin sanki karşılarında oturmuyormuş gibi davranıyorlardı.

Hayvanat bahçesindeki zavallı bir hayvanmış gibi hissetmeye başlayan Jimin, son zamanlarda üzerinden çıkartmadığı kapüşonlusunu sertçe başına geçirdi ve masadan kalktı, "Ben ders çalışmaya gidiyorum. Kendinize inceleyecek başka birini bulun."

&&&&

Jungkook yine ifadesizlik maskesini yüzüne takmış, vizelerden dolayı kalabalık ve telaşlı kalabalığın içerisinde sakince yürüyordu.

Nereye gittiğini bilmiyordu, ya da nereye gitmesi gerektiğini. Sadece kalabalıktan biraz uzaklaşıp kafa dinlemek için ucuz ve rahat olduğundan dolayı öğrencilerin genelde ders çalışmak için seçtiği kafeye gitti.

Hava önceki günlere göre çok güzeldi. İnsanın dışarıya çıkası geliyordu.

'Ama tek başına değil,' diye geçirdi içinden Jungkook.

Kafe tahmin ettiği gibi sakin ve boştu. Cam kenarındaki bir masaya oturup dışarıyı izlemeye başladı. Bu sırada masanın üzerinde duran eliyle farkında olmadan ritim tutuyordu.

"Hoşgeldiniz. Siparişinizi şimdi vermek ister misiniz?"

Jungkook yanı başından gelen ses ile garsona döndü, ne istediğini bilmiyordu. Canının bir şey istediği pek de söylenemezdi.

Ama yinede birşeyler söylemiş olmak için "Espresso," istedi.

"Hemen getiriyorum."

Jungkook başıyla garsonu onaylayıp tekrardan önüne döneceği anda gözü bir şeye takıldı.

Birine.

Jimin kafenin diğer ucunda, en köşedeki masada ders çalışıyordu. Yani, önündeki kitaplardan öyle olduğunu düşünmüştü Jungkook.

Rahatsız edip etmemek arasında gidip geldi. Fazla odaklanmış gözüküyordu.

Garson kahvesini bırakmak için masaya geldiğinde bile Jimin'e bakmayı kesmedi Jungkook.

En sonunda biraz daha ders çalışması için zaman verdi. Sonrasında gidip onu rahatsız edebilirdi ki bu son zamanlarda en çok hoşuna giden şeydi.

3 dakika sonra Jungkook kahvesini bitirmiş ve Jimin'i gözetlemekten sıkılmıştı. Jimim ise zaten ders çalışmayı bırakmış, yanağını okuyor olması gereken kitabın üzerine yaslamış yok olmayı diliyordu.

Jungkook sandalyesini sessizce ittirdi, masanın üzerine gerekenden daha fazla bir para bırakıp ellerini ceplerine soktuktan sonra sallanarak Jimin'in masasına yürüdü.

Jimin yanağını masaya dayadığı için daha da öne çıkan dolgun dudakları ve yarı kapalı gözleriyle boş boş ileriye bakıyordu.

"İyi uykular?" dedi Jungkook sakince.

Jimin Jungkook kadar sakin olamadı ne yazıkki. Oturduğu yerde bir anda diklenince kafasını arkasındaki rafa çarptı, acı dolu bir inlemeyle elini başına bastırdı ve gözlerini sıkıca yumdu.

Jungkook hemen sandalyeyi çekip oturdu ve Jimin'in elini başından çekerek kendi kontrol etti, "Bir gün yanlışlıkla kendini öldüreceksin."

Jimin cevap vermedi ama Jungkook da cevap bekliyor gibi değildi. Jimin'in çarptığı yere iyice baktı. Bu sırada bir eli Jimin'in saçlarında diğeri de dizindeydi.

"B-burada ne işin var?" dedi Jimin sessizce. O kadar kısık sesle konuşmuştu ki aynı masada oturan biri olsa duyamazdı, ama Jungkook çok yakındaydı.

Çok çok yakında.

Arkasına yaslanırken cevapladı; "Hiç. Sessiz bir yer arıyordum sadece."

Jimin hızlı bir şekilde eşyalarını masanın üzerinden topladı. Ne konuşması gerektiğini bilmiyordu o yüzden sürekli bir şeylerle uğraşıyormuş gibi yapıyordu. Bu Jungkook ile resim konusunu konuştuktan sonraki ilk görüşmeleriydi, Jimin nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Ama anlaşılan Jungkook hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı seçmişti;

Jungkook tekrar konuştu; "Ama buradan da sıkıldım. Dışarı çıkalım mı?"

Jimin bir anda daha da gerildi. "B-ben ders çalışıyor-"

"Jungkook!"

Jimin'in cümlesi Chanyom'un bağırışıyla yarıda kaldı.

Jungkook ise Chanyom'a doğru dönmüştü çoktan, "Chanyom?"

"Nerelerdesin ya! Çalışmalara ara verdiğimizden beri hiç görmedim seni."

Jungkook omuz silkti ama gülümsüyordu, "Yoğun bir dönem içerisindeyim."

Chanyom Jungkook'unkinden yaklaşık olarak bin kat daha derin bir gülümsemeyle bir sandalye çekti ve oturdu. Bedeni tamamen Jungkook'a dönüktü, sanki Jimin yokmuş gibi davranıyordu.

Jimin ise yüzündeki memnuniyetsiz ifade ile ona bakıyordu. Gözlerini bile kırpmadan...

(Yn: köpek yokmuş gibi davranalım asdfghjkl)

"Bir akşam çıkalım."

Jungkook yüzündeki gülümsemeyle Chanyom'u onayladı, "Olur."

Jimin içinden 'acaba şu anda kafasını masaya vursam ne olur?' diye düşünürken Chanyom Jimin'e kısa bir bakış atıp Jungkook'a geri döndü, "Aslında, işin yoksa şimdi çıkalım istersen?"

"Aslında," dedi Jimin Chamyom'u taklit ederek "Biz de tam çıkıyorduk." Masadan kalkıp Jungkook'a bir bakış attı.

Jungkook o anda kalkmazsa Jimin büyük rezil olacaktı. İçinden 'nolur kalk nolur kalk nolur kalk' derken Jungkook gülerek kalktı, "Çıkıyormuşuz. Başka zamana artık."

Ve Chanyom'u kafede bırakıp çıktılar.

Jimin yüzündeki galibiyet gülümsemesini saklamakta zorlanıyordu, dudaklarını ısırarak kendini tutmaya çalıştı.

"Nereye gideceğiz?"

Jungkook adımlarını yurda doğru çevirirken "Geçen oturduğumuz parka gidelim mi?" diye sordu. Sanki Jimin hayır diyecekmiş gibi...

&&&&

Geçen sefer oturdukları banka oturalı beş dakika olmuştu ama ikisi de konuşmuyordu.

Jimin heyecanlanmıştı, Jungkook ise düşüncelere dalmış durumdaydı.

"İyi misin?" dedi en sonunda Jimin usulca.

Jungkook dalgınca başını salladı, "İyiyim," dedi.

Jimin hala çok gergindi ama bir yandan da konuşmak istiyordu, "Biri iyiyim diyorsa iyi değildir. Hele de senin gibi dalmış gitmişse."

Jungkook cevap vermedi.

"Anlatmak ister misin?" dedi bu sefer Jimin. Az çok sorunları olduğunu biliyordu, hatta Jungkook'un sorunları kesinlikle az değildi ama yine de onun bu halini kabullenmek istemiyordu Jimin.

"Anlatmak istediğimi zannetmiyorum. Belki başka bir zaman. Hem, onu boşver de bizim liste ne olacak? Bir yerden başlamamız lazım."

Jimin hafifçe güldü, Jungkook'un ağzından 'bizim' kelimesini duymak güzeldi. "Kendine bir köpek alacaktın?"

"Doğru, barınağa gitmem lazım." Heyecanlı çıkan sesine karşın yüzü duygusuzdu ve bu da heyecanının sahte olduğunu belli ediyordu.

Jimin sessizce etraflarındaki ağaçları bir milyonuncu kez incelerken ayağının altındaki kıpırtı ile aşağı baktı.

Sarı kuyruğu hariç bembeyaz bir kedi ayağının dibinde ona bakıyordu. Jimin anında gülümseyerek kediye uzandı ve başını okşadı, "Ne kadar güzelsin!" dedi neşeli bir şekilde. Kedi karşılık olarak kuyruğunu sallayıp Jimin'in bacağına sürtününce Jimin kıkırdayarak onu kucağına aldı;

"Sırnaşık mısın sen?"

Jimin, yanında ona hipnotize olmuş gibi bakan Jungkook'u tamamen unutmuş gibiydi. Sadece kedinin tatlılığı ile ilgileniyordu.

Kediyi havaya kaldırıp güldü.
(yn: gif burada olacaktı :()

O sırada Jungkook da Jimin'e gülümseyerek bakıyordu. Jimin'in daha önce hiç görmediği bir tarafını görüyordu, ilginç ve tatlı gelmişti bu ona.

&&&&

Jeon Jungkook:

Park Jimin: AMAN TANRIM
KEDİMMİ ALDIN
Dünyanın en tatlı şeyi!
Daha güzek bişeey gördüğümeü hayeolaıyırım
ADI NE

Jeon Jungkook: Jimin

Park Jimin: efendim?

Jeon Jungkook: adı jimin

Park Jimin: kimin :)

Jeon Jungkook: kedinin?

Park Jimin: ne kedisi :)

Jeon Jungkook: iyi misin?

Park Jimin: :)

Continue Reading

You'll Also Like

68.3K 2.6K 49
Kamer ailesiyle yaşayan çok iyi bir üniversitede son sınıf mühendislik öğrencisiyken kendisi için ilk kez büyük bir karar vermek ister ancak bu karar...
60.1K 5K 20
Acımasız değillerdi, katil hiç değillerdi. Sadece karanlıklardı işte. Karanlığın bile olduğu konumdan utanıp. Kendini sorgulayacağı kadar karanlıklar...
34.6K 4.1K 40
[vmin] "İçinde bir şeyler yanıp tutuşuyor, görüyorum. Dudakların bir şeyler fısıldıyor olabilir ama gözler asla yalan söylemez." [💜] 2 Ağustos 2021'...
69.6K 5.2K 12
Jungkook'un hayatı yeni şarkıcı olarak çıkış yapmasıyla daha yoğun bir hal alır ve Taehyung'un gürültülü arkadaşlarının dikkatini dağıtmasına izin ve...