AŞKIN YOĞUN HALİ

By HavvaSabrl

1.4K 393 350

Oyunu durdurup, hemen yanı başımda ayakta duran Ali'ye çevirdim bakışlarımı.. Elimi çenemin altına koyup düş... More

TANITIM-1
TANITIM -2-
TANITIM-3- (karakter analizi)
A.Y.H.-1-
A.Y.H.-2-
A.Y.H.-3-
A.Y.H.-4-
A.Y.H.-5-
A.Y.H.-6-
A.Y.H.-7-
A.Y.H.-8-
A.Y.H.-9-
A.Y.H.-10-
A.Y.H.-11-
A.Y.H.-13-
A.Y.H.-14-
A.Y.H.-15-
A.Y.H.-16-
A.Y.H.-17-

A.Y.H.-12-

64 15 24
By HavvaSabrl

Keyifli okumalar, gençler :) :)

''Nereye geldik.?''

Motosiklet durduğunda, geldiğimiz eve çevirdim bakışlarımı.. Bembeyaz, üç katlı koca bina.. Dev pencereleri ve gri kapısıyla ne kadar buz gibi görünsede içinin sıcaklığını merak etmiştim doğrusu..

Hemen atladım motosikletten ve hayran hayran evi izlemeye başladım.. Asil bir havası da vardı.. Açıkçası biraz ürkmüştüm bu durundan..

''Evime..'' diyerek, indiği motosikleti, eliyle bahçeye doğru iteklemeye başladı.. 

Arkasından anlamsız anlamsız bakarken, tekrar seslendi..

''Ee hadi.. Buraya gelmeyi akıl edemezler..''

Kendimi hızla toparlayıp, şaşkınlığı üzerimden atmayı akıl edebilmiştim.. Ah tabi, cevap.. Adam yüzüme böyle bakmaya devam ederse, zorla vereceğim bir cevap olabilirdi anca.. Öyle de oldu.. Sesimi çıkarmadan sadece başımla onayladım ve peşinden takip ettim..

Bahçeye girdikten sonra, bu görkemli binaya açılan kapıyı es geçip, yan tarafa doğru ilerledi.. Havuzun kenarından geçip, tenha bir yere motosikleti park etti.. 

Ben şaşkın ve biraz da hayran bakışlarımla onu izlerken, bana doğru çevirdi bedenini.. O koca bacaklarını harekete geçirip, bir kaç adımda önüme geldi..

Aynı hizaya gelmek için, başını biraz, birazcık ama çok değil, eğdi..

''Nefes almayı unutma..'' dedikten sonra göz kırptı..

 Ve ben o göz kapağının kapanıp açılmasını inanılmaz bir şey görmüş gibi izledim.. Allah'ım göz kapakları bile... Derken hemen içimdeki mantıklı Irmak duruma el attı ve uyardı beni.. 

Özüne dön Irmak.! Hiç yeri ve zamanı değil.!

Haklıydı.!

Omuzlarımı kavrayan eller ile bir anda yüz seksen derece döndürüldüm.. Tam karşımda gördüğüm, ahşap çerçeveli cam  kapıya doğru yavaş yavaş yönlendirildim.. Tabi ki o eller, Ali'ye aitti.. Ellerinin sıcaklığını tenimde hissederken, nasıl mantıklı düşünebilirdim acaba.?

Tek omzumda hissettiğim soğuklukla, eş zamanlı olarak karşımdaki kapı açıldı.. Ve  Ali tekrar beni yönlendirip, içeri girmemi sağladı..

Onun odasıydı.!

Simsiyah bir odaydı..  Halısı.. Dolapları.. Duvara monte edilmiş rafları.. 

Odayı renklendiren şey ise, duvardaki bir kaç poster.. Galatasaray oyuncularının elbette.. Ve hemen yanımda bulunan raflardaki kupalar, madalyalar..

Başımı hafif sola çevirdiğimde, oldukça geniş yatağını görmem kaçınılmazdı.. Ve o da siyahtı..

Yatak mı.?

Başımı sağa sola sallayıp hemen kendimi toparladım.. Başka şeylere odaklan Irmak.. Nefes almayı da sık sık hatırlat kendine..

Odayı incelemeyi kesip, Ali'ye çevirdim gözlerimi.. Tam karşımdaydı.. Elini ensesine atmış, mahcup bir şekilde bakıyordu bana..

Ah hadi ama.! Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın.?

Birbirine sıkı sıkı bastırıp kapadığı dudakları.. Kara gözleri.. Dağılmış saçları..

Kendine gel kızım.! Bir çocuğun üstüne atlamadığın kaldı.! Sen ne ara böyle saçma şeyler düşünür oldun.?

''Şey.. Sormadım ama.. Sorun olmaz değil mi.?''

Ay.. Sorun olsa bile şu dakikadan itibaren sorunluktan çıkardı.. 

Boğazımı temizleyip, benden tepki bekleyen Ali'ye, hemen cevap verdim..

''Yok.. Yok olmaz..''

Cevabımla birlikte yüzündeki gerginlik kayboldu.. Tatlı gülüşünü bana  sunduğunda, gülümseyerek karşılık verdim.. Ve hemen sol tarafımda bulunan boy aynasından yansımamı fark ettim..

Aman yarabbim.!

Pembe ayıcıklı pijamam  ve panduflarım.. Üstelik onlarda pembe..!

Saçlarım..?  Saç demeye bin şahit ister.. Tokam zaten ortalıkta yok.! Nasıl toparlayacağım ben şu tipimi..

''Resmen rezillik, diz boyu..'' diyerek kendi kendime mırıldandım.

Boğazımı temizleyip, usulca Ali'ye  döndüm tekrar.. Yine gülümsüyordu.. Bu adam hem akıl hem de kalp sağlığım için gülmemeliydi..!

İşaret parmağımla, saçlarımdan başlayıp, ayaklarıma kadar gösterdim..

''Asıl bu sorun olmaz değil mi.?'' diyerek mahcup bir tavırla sorma işini ben devraldım..

Cevap vermeden önce ayaklarımdan başlayıp, yüzüme kadar çarpık bir gülümseme ile inceledi beni..

''Cık.. Olmaz..'' dediğinde, gözlerime bakıyordu..

Nasıl bir şeyin içine düşmüştük biz böyle..

''Şey.. Sen otur, bende içecek bir şeyler getireyim..'' diyerek hızla ayrıldı odadan.. Arkasından öylece bakarken tekrar işittim sesini..

''Odayı karıştırabilirsin.! Rahat et.!''

İşte beklediğim sözler..

İlk olarak raflardaki madalyalara ve kupalara yöneldim.. Amatör takımda oynadığını söylemişti.. Kupaların çoğu orada edindiği başarıların, kanıtıydı.. Kaptan falan mıydı acaba orada da.? Madalyalar ise.. Ovv.. Sanırım fazlasıyla iyi yüzücüydü.. Derecelere bakılırsa, iyi demek de ayıp olurdu..

Demek ki o şahane kasları yüzerken yapmış..

Hakkını da vermiş şimdi Allah var.!

Kapıya göz ucuyla bakıp, tekrar devam ettim.. Bir kaç imzalı futbol topu, tabi ki Galatasaraylı.. Ve bir de basketbol.. 

Vay anasını.! Demek basketbol ha.? 

Ee kızım o boy pos nereden sanmıştın.?

Posterlerde de takımın bir arada olan resimleri ve bir de kazandıkları şampiyonluklarla ilgili resimler vardı..

Resmen yastığına kadar siyah olan bu odayı, sadece posterler ve  kupalar renklendiriyordu.. Ah..! Şu an için bir de ben.!

Pembe pijamamla odanın içinde sırıtıyordum.!

''Bekletmedim değil mi.?''

Ah o ses.. 

''Yok hayır.. Tebrik ederim ayrıca..'' dediğimde, elindeki kupayı bana uzattı..

Bol sütlü kahve mi.?

''Ne için.?'' dediğinde ise boşta kalan elimle rafları gösterdim..

Ufak bir baş hareketi ile onayladı beni ve hemen ardından gülümsedi.. Önümden çekilip bir kaç adım ilerideki yatağının üzerine oturup, sırtını yasladı..

''Kahve.? Nereden bildin.?''

Sormazsam içim içimi yerdi kesinlikle.!

''Bol bol çikolata yiyen birinin, sütlü kahve içtiğini tahmin etmek zor olmadı..''

Eliyle, yatağın boşta kalan kısmına bir kaç kez vurup devam etti..

''Gelsene, ayakta mı bekleyeceksin.?''

Aman Allah'ım.! Dibine çağırıyordu beni.!

Gidersem nefessizlikten ölürüm kesin.!

Sonra yan tarafında bulunan çekmeceyi açıp, bir tane petito çıkardı..

Petito mu.?

''Hadi Irmak.. Senin ayakta beklemen, beni bile yordu..'' demesiyle, ayaklarımı güç bela harekete geçirdim..

Bir kaç adımla yatağın yanına gelip, içimden ölmemek adına dualar ederek, yanına oturabildim..

Şu an dip dibeydik.. Hatta o kadar yakındık ki bir birimize kollarımız birazdan bütünleşek diye düşünmüyor değildim.. 

Bir anda gözümün önüne uzatılan petitoyla kendime geldim..

''Teşekkür ederim..'' diyerek hemen aldım..

Ne.?

Petito bu.! Boru mu.?

Aklıma gelen, şeyle hemen elimdeki kupayı Ali'ye doğru uzattım..

''Şunu bir tutsana..'' dediğimde, tek kelime etmeden aldı elimdeki kupayı..

Elimdeki petitoyu, ambalajından çıkarıp, ne kadar içim sızlasa da, ikiye böldüm..

Ali'ye baktığımda gülümseyerek beni izliyordu.. Afalladım bir an ama bu kez toparlanmam kısa sürdü..

''Aç bakalım ağzını..''

Yine tek kelime etmeden dediğimi yaptığında, petitonun yarısını ağzına attım.. Diğer yarısını da kendi ağzıma atıp, yemeye başladım..

Bu kez ikimizde gülümsüyorduk..

''Kardeşim.! Neredesin sen ya.! Toprak seni arıyor her yerde, kız kaçırma suçundan.! Valla yaka.. OHA.! Harbi kaçırmış.!''

Kendimce romantik bulduğum anın içine eden Ömer'le gülümsemelerimiz bir anda kahkahaya döndü.. Ömer şaşkın şaşkın bizi inceledi bir süre.. Sonra ne olduğuna anlam veremese de o da kahkahalarımıza eşlik etti..

Ne kadar güldük bilmiyorum.. Karnımın ağrımasına bakılırsa dakikalardır gülüyorduk.. bir anda sert bir şekilde açılan kapıyla, hepimiz dilimize kilit vurduk..

Karşımızdaki kapı pervazında, hayretler içinde bize bakan iki çift göze odaklandık..

Aman Allah'ım.! 

Karşımdaki adam resmen Ali'nin kopyasıydı.. Daha doğrusu, Ali bu adamın kopyasıydı..

''Oğlum.. İyi misin.?'' diyen kadın, sanırım müstakbel kaynanam oluyordu.!

Kaynanam ne kızım ya.!

''Neden iyi olmayayım, Bahar sultan.?''

''Yani.. Kahkahalar evi inletince.. Bir de senin odandan gelince.. Endişelendik..''

Sanırım olaya el atsam iyi olacak..

''Şey.. Kusura bakmayın efendim.. Rahatsızlık vermek istemedik..''

Kadın bu kez bana, şaşkın şaşkın baktı.. İnanamaz bir haldeydi..

Ay.. Pijamamdan dolayı mı acaba.?

''Yok kızım ne rahatsızlığı.. Bizim hayta pek eğlence adamı olmayınca.. Şaşırdık sadece..''

Gür ve etkileyici sesiyle konuşan adam, çatık kaşlarını düzeltti hemen.. Sıcak bir gülümseme kondurdu dudaklarına.. Ama annesi hala şoktaydı..

''Sen ne diyorsun Kemal amca.! Senin bu oğlun kadar eğlenceli bir adam yok bu dünyada.!..'' diyen Ömer'in başımıza bir bela açacağı belliydi.. 

Nefesler tutulmuş, söyleyeceklerini can kulağıyla bekler haldeydik..

''Kız bile kaçırdı, baksana.!'' dediğinde, kahkahaları yarım kaldı..

İşte tam şu anda, Ali'nin nasıl uçtuğunu mu dinlemek istersiniz.. Yoksa Bahar teyzenin nasıl bayıldığını mı.? Ömer hepimizi şaşkına çevirmişti..



''Hanım.. Hanım.. Kendine gel..''

''Ulan Ömer.! Ulan Ömer.!''

''Ne dedim ben abicim ya.!''

Ensesine yediği tokatla çenesini kesen Ömer'e gülmeden edemedim..

''Evladım kızı kaçıracaksın madem, ne diye önceden söylemiyorsun.?''

Hayda.. Ne diyor bu yakışıklı bey böyle..

''Ali..'' diyen Bahar teyze, nihayet dakikalar sonra ilk kez yaşam belirtisi verebilmişti..

Ali hemen annesinin elini tutup, yanına oturdu..

''Buyur sultanım..''

''Oğlum.. Nişansız düğünsüz kız mı alınır be çocuğum..''

Allah'ım, şu an pijamamla aynı renk olduğuma eminim.! Ne diyor Erçakır ailesi böyle.?

''Yenge mi diyeyim ben şimdi sana..''

Kulağımın dibinde fısıldayan Ömer'e hızla dirseğimi geçirdim.. Yaklaşık yirmi dakikadır ama bana yirmi yıl gelen süre içinde Ali'nin yatağını ucunda ayakta bekliyordum..  Ömer ile yanyana..

''Ömer.! Başımıza ne geldiyse hepsi senin suçun.! Valla şu an nikah masasına oturacağım diye korkmaya bile başladım..''

Fısıltı halinde devam eden muhabbetimiz, Ömer'in ufak kahkahasıyla bir saniyeliğine kesildi.. Tabi karşı savunmaya geç olmadan geçmişti bile..

''Ya yenge.. Ben mi dedim sanki kaçın diye..''

Bir tane akıllı olmayacak mı çevremde.? Ali bu çevreye dahil değil tabi.. Çarpılırım sonra belli mi olur!?

''Ha.. Öyle kaçırma..'' diyen Bahar teyzeyle, Ömer'e cevap veremeden oraya odaklandım..

Ali'nin yatağında uzanan Bahar teyzeye ve sahip olduğu iki yakışıklı adama..

Bahar teyze yan gözle bana bakıp gülümsedi ve tekrar konuştu..

''Aslında tatlı kız.. Güzelde.. Bence hemen nikahı kıyalım.. Kaç yaşındasın sen güzel kızım.?''

Bana mı dedi o.?

Güzel kız dedi..

Nikah dedi..

Kaç yaşındasın dedi..

Hemde hemen nikah dedi..

Nikah dediğini söylemiş miydim.?

Ben şok içinde kadına bakarken, Ömer bir kaç kez kolumu dürttü..

Neyin içine düştüm ben bugün ya.! 

yani Ali'yle evlenme fena sayılmaz tabi..

Kızım çarpılacaksın.! Fena sayılmaz ne!? Ne fena sayılmaz!?

''Yenge.. Yenge.. Yenge.. Yenge..!''

''Hay yengene Ömer.!!''

Bugün rezillikte resmen kendimi aştım.. Ben hariç herkes kahkahalarla gülerken, ağzım bir karış açılmış, nefessiz bir şekilde onları izlemeye başladım..

Çeneme uygulanan baskı ile ağzımın kapatıldığını hissettim.. Bu kez de kalbim başlamıştı hızlı hızlı atmaya.. Dengesizliklerime yetişemiyordum ki..

''Nefes al, Irmak..'' diyen ses beni gerçek dünyaya geri getirdi..

Bu kez de ne olduğunu anlamadan,kendimi bahar teyzenin kollarında buldum.. Sımsıkı sarılıyordu bana.! Bu kadın ne ara kalktı da bana sarılmaya başladı böyle.?

''Ya Kemal.. Çok sevdim ben gelinimi.. Ali.! Kızımızı sakın bizden uzak tutma.! Yoksa kafanı kırarım.!''

''Hadi hanım.. Rahat bırakalım artık çocukları..''

Kemal amca, Bahar teyzeyi güçlükle benden ayırdı ve odadan çıktılar..

Ben olanların şokunu atlatamazken hemen dibimden gelen ses yine düşüncelerimi böldü..

''Ailelerde tamam.. Bu iş oldu.. Gerçi Irmak'ın  ailesinin olanlardan pek haberi yok ama..''

''Ömer.!!''

Ali'nin sesi ile gözlerim anında yerini, yani Ali'nin gözlerini buldu.. Yine mahcuptu.. Zorla gülümsedi..

''Kusura bakma.. Anneme durumu anlattım ama..''

Tam cevap verecekken Ömer yine araya girdi..

''Niye kusura baksın abicim.. Ne güzel kaynanası tarafından gelin oldu işte..''

''Ömer.!!''

''Tamam.. Sustum..''

Ali hemen yanıma geldi.. Gözlerini gözlerime kilitleyip, devam etti sözlerine..

''Irmak iyi misin.? Bak gerçekten böyle olacağını..''

Hemen sözünü kestim.. Böyle mahcup bir ifadeyle konuşmaya devam ederse, sarılabilirdim ona..

''Ailen.. Çok tatlı Ali.. Ayrıca önemli değil..''

''Gerçekten mi.?'' dedi şaşkın gözlerle..

''Gerçekten..''

Derin bir nefes aldığında, rahatladığını hissettim.. Aklına gelen şeyle tekrar devam etti konuşmaya..

''Dur, ben Toprak'a haber vereyim.. Akşam bırakırım seni olur mu.?'' dediğinde, başımı olumlu anlamda salladım..

Ali bahçeye çıktığında, dakikalardır sesi çıkmayan Ömer elindeki oyun kolunu sallaya sallaya yanıma geldi..

''Bir pes atar mıyız yenge.?'' dediğinde hemen başımı salladım..

''Ah.! Kalbimi fethettin Ömer.!''

Kolun birini bana uzatıp, Ali'nin yatağının ucuna minder koydu.. Kaş göz işareti ile yanına oturmamı söyleyince, minderin üzerine çöktüm hemen.. Karşımızdaki duvara montelenmiş televizyonu şu an fark ediyordum.. 

''Kalbini almayayım ben, dünya ahiret yengemsin..'' dediğinde, gülümseyerek elimdeki oyun kolunu kafasına geçirdim.. Ekran birden parlayınca, Ömer takımını seçti..

''Fener.!''

''Beşiktaş.!''

''O zaman yüzyılın derbisi başlasın.!'' dediğinde,  heyecanla oyuna başladık..

Attığım ilk golle yerimde deliler gibi dans ettim.. Kısa sürede beraberliği sağlayan Ömer'le başa baş bir mücadele içindeydik..

Ali dakikalardır yoktu.. Toprak'la olan konuşması da bitmişti, yani ses gelmediğine göre.. Neredeydi ki bu çocuk şimdi.?

Düşünmeyi erteleyip, oyuna konsantre oldum.. Ömer fazlasıyla hırs yapıp, oyuna hile karıştırınca bir gol daha yedim..

''Ömer.! Bu sayılmaz, hile yaptın.!''

Beni dinlemeyip, omuz silkti ve oyuna devam etti.. Hilelerden nefret ederdim.!

Uzun uğraşlar sonucu tam gol atacakken Ömer, benim kola müdahale etti.. Bir de üstüne üçüncü golünü atınca bende ipler koptu..

''Ali..! Ya şu Ömer'e bir şey söyle.!''

''Vay.. Demek dış cepheleri dahil ediyoruz, oyuna.!''

''Ya.! Ali.! Neredesin.!'' dediğimde, arkamdan gelen sesle içimden bir şeyler yine erimeye yön tuttu..

''Buradayım, ne oldu Rapunzel.?''

Yine Rapunzel mi dedi o bana.?

Kendine gel Irmak.. Kendine gel.!

''Ali ya.. Bu Ömer hile yapıyor.!'' 

Resmen cilve yapıyordum şu an çocuğa.! Ali ya ne kızım? İçine düş bir de tam olsun.!

''Hımm.. Ne yapmamı istersiniz, prenses.?''

Oyunu durdurup, hemen yanı başımda ayakta duran  Ali'ye çevirdim bakışlarımı.. Elimi çenemin altına koyup düşünür gibi yaptım, kısa bir an.. Sonra aklımdan geçen fikri, öne sürdüm..

''Asalım.!''

''Ne!?''

''Ya da parmaklarını keselim.''

''Ne!? Yapma yenge gözünü seveyim..''

''Kimin gözünü seviyorsun lan sen.!!'' diyen Ali, tek hamlede Ömer'i yerden kaldırıp kolunun altına aldı..

''Yok abi.. Yanlış anladın.. O anlamda..''

Ali, Ömer'in başını yere doğru eğip, kaldırmasına fırsat vermiyordu.. Ömer'de Ali'nin gücüne direnmeyi bırakıp, zeminle bakışma evresine geçti..

''Dilini koparalım o zaman..!'' diyerek hızla yerimden kalktım ve sevinçle alkış tutmaya başladım..

''Oha be yenge.! Bu adam senin ağzından çıkacak her şeyi yapabilecek potansiyelde.. Yapma, etme.. Kulun köpeğin olayım.. Bağışla beni..''

Ömer'in korku dolu sözlerine gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk.. Ama bakışlarımızda bir çok anlam yüklüydü.. İlk defa bu kadar uzun bakıyordum gözlerine.. Ömer'in çırpınışlarını boşverip, birbirimize odaklandık..

Dudağını kenarı hafifçe kıvrıldığında, o kıvrım yeri öpme arzusu sardı tüm bedenimi.. Bir kere öpsem ne olurdu ki.? Ne kaybederdim.? Tamam ilk öpücüğümü kaybederdim tabi ama sonuçta onu Ali'ye verecektim.. Pişman olmazdım sanırım.. Kesinlikle pişman olmazdım..

Kendine gel Irmak.! Şu an nerede ve ne durumda olduğunu hatırla.!

''Bence cezasını hafifletelim, majesteleri..''

Çok şükür ki bakışmalarımızı sonlandırdı Ali, bana kalsa saatlerce bakışabilirdik.. Hemen ayak uydurdum duruma  ve kaldığımız yerden devam ettik..

''Öyle mi dersin, asker.?''

''Öyle.. Öyle.. Affedin beni majeste yenge..''

Majeste yenge ne ya.!

Gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum ki bir anda karşımda dudaklarıma odaklanan Ali'yi fark edince toparlandım..

Bu iki arkadaşın yanında hem çok eğleniyordum.. Hem de kendimi fazlasıyla huzurlu hissediyordum..

''Karar.!'' dediğimde, Ömer bildiği sureleri okumaya başladı.. Sübhaneke'den  ileriye gidemiyordu gerçi ama..

''Havuza atalım.!''

''Emredersiniz.!''

Ali bana göz kırpıp, Ömer'i yine tek hamlede belinden kavrayıp, kaldırdı..

O kaslar bir işe yarasın ama değil mi.?

Açık kapıdan çıkıp, havuza doğru ilerlemeye başladıklarında, gülümseyerek bakıyordum.. Şu an cidden fazla mutluydum.. Ali ile vakit geçirmek harikaydı.. Üstelik her an başımıza bir şey gelebilme ihtimali vardı.. 

Ve ben bu ihtimalleri bile sevmeye başlıyordum..

Daha doğrusu ondan gelecek olan her bir şeyi.. 

Aysima'nın da dediği gibi.. Bu yıl cidden aksiyon dolu bir yıl olacaktı..

Düşüncelerimi sonlandırıp, koşa koşa Ali'nin peşinden gittim.. Havuzun başında, beni bekliyordu.. Geldiğimi görünce hemen yüzüne yayıldı gülümsemesi.. 

Siyah kot pantolonu ve siyah tişörtüyle, üstelik bir elinde Ömer olmasına rağmen resmen heykel gibi duruyordu, havuz başında..

Yanına ulaştığımda, otuz iki diş güldüğüme yemin edebilirdim.. Birazdan gözlerimden kalp falan çıkarsa hiç şaşırmayın yani..

''Son isteğin.!''

Ali, gülümsemesini yüzünden silip sert ses tonuyla konuştuğunda, bir an ciddi olup olmadığını sorguladım.. Ama tekrar yüzüne kondurduğu tatlılıkla, Leyla moduna girmiştim yine..

Ömer'i havuza atmak için boşta kalan elinden destek aldığında, hızla bana göz kırptı.. Ömer panik içinde kıpırdamaya başlayınca, konuşacağını anladım..

''Çocuğunuz olursa, adımı koyun.. Bir Ömer ölür, bin Ömer doğar.. Bunu..''

Sözünü tamamlayamadan çoktan havuzun dibini bulduğunda, kahkahalarımız yankılanmıştı bahçede..

Nasıl oldu anlamadım ama birden Ali'nin kolunun altında, elimi beline dolamış halde buldum kendimi.. 

Kahkahalarımız kesildiğinde, gözlerimiz kenetlendi bir süre.. İkimizinde diyecek bir şeyi yoktu bu durumda.. 

Bizde hislerimizle hareket ettik.. Biraz daha yaklaştık birbirimize.. Ve kahkahalarımıza kaldığımız yerden devam edip, Ali'nin odasına doğru yol aldık..

Odanın içine girdiğimizde, Ali'nin kolunun altından çıkıp, hızla yatağının ucuna geldim.. Yerdeki oyun kolunun tekini alıp havaya kaldırdım..

''Var mısın.?'' dediğimde, başını olumlu anlamda sallayıp yanıma geldi.. Diğer kolu eline alıp, haylaz bir ifade ile yüzüme bakmaya başladı..

''Öyle kuru kuru olmaz ama..'' diyerek tek kaşını kaldırdı, meydan okurcasına.. Hemen atıldım bende..

''Nesine.?''

Bu kez memnun olmuş bir şekilde bakıyordu bana.. Kısa bir an düşündü ve aklına gelen şeyle gülümsedi..

''Sevgisine..''

İşte bunu beklemiyordum.. 







Yaa sizce de çok eğlenceli bir bölüm değil miydi.?
Lütfen desteklerinizi eksik etmeyin..
Bence o yıldıza basılmayı hak ettim..
Her neyse..
Yeni bölümde birbirlerini fazlasıyla sahiplenen bir Ali Irmak çifti göreceksiniz..
Beklemede kalın..









Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

796K 51K 5
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
167K 11.6K 48
Gerçek Osmanlıyla bir alakası yoktur. iyi okumalar.
804K 47.7K 67
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
2.7M 143K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.