Golden Black ➳ the Marauders

By adelaidediyebiri

442K 32.9K 33.5K

Marigold 'Goldie' Ripley Londra'da yaşayan sıradan bir kızdır. Ancak hayatı sürpriz bir biçimde karşılaştığı... More

karakterler ⋅ birinci perde
1 ► Grimmauld Meydanı
2 ► Saksı
3 ► Diagon Yolu
4 ► Hogwarts Ekspress'i
5 ► Patronus
6 ► Harita
7 ► İtiraf
8 ► İksir
9 ► Gece Yarısı
10 ► Böcürt
11 ► Doğum Günü
12 ► Balık
13 ► Kitap
14 ► Beşinci Çapulcu
15 ► Hogsmeade
16 ► Şaka
17 ► Defter
18 ► Bela
19 ► Tehdit
20 ► Unutkan
21 ► Plan
22 ► Enayi
23 ► Şans
24 ► Özür
25 ► Quidditch
26 ► Dumbledore
27 ► Barış
28 ► Teklif
29 ► İki Seçenek
30 ► Griffinhorn Partisi
31 ► Gecekuşu Okurları
32 ► Öpücük
33 ► Saldırı
34 ► Maskeler ve Gerçekler
35 ► Af
karakterler ⋅ ikinci perde
1 ◆ Forestiera Street
2 ◆ Kutlama
3 ◆ Öğrenci Başkanları
4 ◆ Masa Olayları
5 ◆ Kabul
6 ◆ Seçmeler
7 ◆ Zindanlar
8 ◆ Hırsız
9 ◆ Ölüm Yiyen
10 ◆ Canavar
11 ◆ Obliviate
12 ◆ İlk Hamle
13 ◆ Teklif
15 ◆ Köstebek
16 ◆ Balo Aşkları
17 ◆ Editler
karakterler · üçüncü perde
1 ■ Altın ve Siyah
2 ■ Düğün
3 ■ Voldemort
karakterler · dördüncü perde
1 ● Aile
[perde kapanıyor]
ek bölüm; Charles Hawthrone

14 ◆ Longlive

4.8K 403 629
By adelaidediyebiri


Lily, Biçim Değiştirme ödevini tamamlamak için Değişimin Tarihi Gelişimi adlı kitabı arıyordu kütüphanede. Bugün tüm gün boştu ve kütüphaneden çıkmayı planlamıyordu. Böyle bir günü bir daha bulamayabilirdi.

Aslında Lily yaklaşan F.Y.B.S.'ler için çok endişeleniyordu. Kafasını meşgul eden tonlarca şey vardı. Bunlardan biri ise James Potter'dı.

Onu bir süredir düşünüyordu. Önleyemediği biçime birden aklına üşüşüyordu. Ve nedense onun saçlarını karıştırışı hiç bu kadar güzel görünmemişti kendine.

Ve tekrar James Potter'ı düşünmeye başladığını fark edince huysuzca kafasını salladı. Düşünmemeliydi. Bu sadece birçok görevde beraber oldukları içindi. Sadece ama sadece zorunlu olarak geçirdikleri zaman nedeniyleydi.

Lily, düşünmemeye çalışarak bir kitabı çekti. Ancak kitabın ardından meraklı bir çift göz bakıyordu kendisine. Gözlerin James Potter'a ait olduğunu fark etmesi birkaç saniye aldı.

Güldüğü zamanlarda oluşan çizgiler gözlerinin yanlarındaydı. Ela gözleri neşeli ve meraklı bakıyordu. Lily, doğru görüp görmediğinden emin olmak için gözlerini açıp kapattı.

"Lily?" dedi James rafın öte ki tarafından.

"James?" dedi aynı tonda Lily. "Korkuttun."

James, Lily'nin görmeyeceğini bile bile sırıttı. "Çok mu korktun?"

"James..."

"Çiçeğim, senle çok önemli bir konuşma yapmam gerek." sonra saçlarını dağıttı. Bu alışkanlığından vazgeçemiyordu.

"Bu kadar önemliyse neden yanıma gelmiyorsun, Potter?" dedi Lily. Bir kitaplık boşluktan James ile konuşmak oldukça garipti.

"Ah- doğru." dedi James ve boşlukta görünmez oldu. Koşa koşa rafın diğer tarafına geçmiş ve Lily'nin yanına gelmişti.

Lily, hala elinde tuttuğu kitabı masaya bıraktı ve kendinden birkaç karış uzun olan James'e döndü. "Söylemeyecek misin?" dedi kendisini tatlı tatlı süzen James'e.

James, çoğu zaman göründüğü gibiydi. Saçları karışık (Lily artık o saçların karışık olmasından pek şikayet etmiyordu.), gözlükleri eğri, yüzünde heyecanlı bir ifade vardı.

Lily'nin içinden bir ses James'in ne diyeceğini biliyordu. Birkaç gün önce Slughorn'un parti için davet mektuplarını yazmaya yardım etmişti. Slughorn ile James'i davet etme konusunda tartışmışlardı.

Slughorn, o ve arkadaşlarının ne kadar yaramaz olduklarını biliyordu. Ancak Lily, James'in artık eskisi kadar haylaz olmadığına ikna etmişti Slughorn'u. Bunu neden yaptığını da bilmiyordu. Sadece James'in değişiminin gerçek olduğunu biliyordu.

"Söyleyeceğim." dedi James çekingenliğini üzerinden atarak. Cesur olması gerekiyordu. "Lilybenimleparityegelirmisin?" dedi bir nefeste.

Lily, onun gözlerini kapatıp bir nefeste konuşmasına gülümsedi. Ancak ne dediğini pek anlayamamıştı. "Tekrar söyler misin, anlayamadım." dedi neşeli bir tavırla. Aslında ne dediğini anlaması için duymaya ihtiyacı yoktu.

James derin bir nefes aldı. "Slughorn'un partisine benimle gelir misin?" dedi daha sakin bir tavırla.

Lily, gülümsemesini söndürmedi.

Artık James'e bir şans verebilirdi. James bunu hak etmişti.

Kendisine umutla bakan James'e olumlu anlamda başını salladı. James'in gözleri onun kafa sallayışıyla iri iri açıldı ve ağzı bir 'o' halini aldı.

"Lily," dedi hayranlık oldu bir sesle. "Biz şimdi neyiz?"

Ağzından daha mantıklı bir cümle çıkaramamasına kızarken gözlerini Lily'nin yeşil gözlerinden ayıramıyordu. Yağmur ormanları kadar canlı, toprak kadar doğal gözleri eskiden olduğu gibi sinirle bakmıyordu kendisine.

Lily dudağını ısırdı. "Sanırım sevgili deniyor." dedi kaçamak bir tonda.

James'in yüzünde Lily'nin cevabıyla kocaman bir sırıtma oluştu. Bunu Lily'nin dudaklarından duymak için uzun yıllar beklemişti.

Ve şimdi ona bakarken kendisine sevgiyle bakan çift yeşil gözü görmekse dünyaya bedeldi.

"Bence seni öpebilirim." dedi James sırıtmasını devam ettirerek.

Lily'in yanaklarına belli belirsiz bir pembelik yayıldı. "Kütüphanedeyiz."

"Sarılsak?"

Lily kıkırdadı. "Olabilir." Parmak uçlarında yükseldi ve kollarını James'in boynuna doladı.

James, işte o an bir anka gibi yeniden doğmuş hissediyordu.

"Şimdi gitsen iyi olur, Biçim Değiştirme ödevim var." dedi Lily geri çekilirken. James belli belirsizce kafa salladı. Kalbi delicesine çarpıyordu.

"O zaman- görüşürüz." dedi titreyen bir sesle. L,ily'e el salladı ve normal adımlar atmaya çalışarak kütüphanenin çıkışına yöneldi. Kütüphane kapısını kapattığında ise geleneksel Afrika danslarından biri ile birlikte ortak salona koştu.

*

"James, dans etmeyi kes! Aylak, lütfen kafanın burada olduğundan emin ol." dedi Sirius sinirle.

Ortak salondaydılar ve partinin konsepti için konuşuyorlardı. Daha doğrusu Sirius ve Peter konuşuyordu çünkü James oturmasına rağmen gerek ayaklarıyla gerek kafasıyla dans ediyordu. Remus ise, sadece bedeni olarak oradaydı.

"Kime diyorum ben?" dedi Sirius minderlere oturan Remus'u sarsarak. Remus, ateşe diktiği gözlerini kaldırdı ve Sirius'a döndü.

"Efendim?"

"Diyorum ki kırmızı bayrakları yatakhane girişlerine mi assak?" dedi Sirius gücenmiş bir tavırla.

Remus öksürdü. "Şey, Pati- Ben Griffinhorn partisine gelemiyorum." dedi çekingen bir tavırla.

Sirius gözlerini kısarak Remus'a baktı. "Neden?"

Remus saçlarına götürdü gerginlikle elini. "Exa Slughorn partisine davet etti de." Gerçi davet etmiş sayılmazdı, daha çok zorlamıştı.

"Ve sen de kabul ettin. Bravo Aylak." dedi Sirius alkışlayarak. Sonra James'e döndü. "Senin derdin ne?"

Kendi halinde omuzlarını sallayan James Sirius'un sözüyle kafasını kaldırdı. Sırıtma vardı dudaklarına. "Lily kabul etti. Aman Tanrım! Bu cümleyi kurmak için yıllardır beklediğime inanamıyorum." sesi heyecanlıydı.

Sirius'un gözleri ilk şaşkınlıkla açıldı. "Neyi kabul etti?"

"Teklifi, Sirius. TEKLİFİMİ..." dedi James yerinden fırlayarak.

"Yoksa..." dedi Sirius şüpheyle. "Sen de Slughorn'un partisine mi gideceksin?"

"Evet, evet, evet. Milyonlarca evet. Pati, hayallerim gerçek oldu. Lily bana sevgiliyiz dedi. LANETLER ADINA LILY EVANS İLE ÇIKIYORUM." dedi James. Salonun yarısı ona dönüp bakarken James'in umurunda bile değildi. Hogwarts arazisinde çıplak ayak turlar atmak istiyordu içinde ki geyik.

"Çatalak, bize bakıyorlar." dedi Remus James'i aşağı çekerek. James ona karşı gelmedi ve koltuğa geri oturdu.

"Ah- Slughorn'a karşı verdiğimiz bu asil savaşta Peter ile yalnız kaldığımıza inanmıyorum." dedi Sirius elini hayal kırıklığı ile alnına koyarak.

Peter boğazını temizledi. "Aslında Pati, ben de Slughorn'un partisine gidiyorum." dedi Peter kelimeleri yarım yamalak söyleyerek.

"NE?" diyerek yerinden fırladı Sirius. "Sen de mi bana ihanet ediyorsun, adi fare?!"

"Kiminle gidiyorsun, Peter?" dedi James kuşkuyla Peter'ı süzerek.

"Mary ile gidiyorum." dedi Peter. "Eş bulamadığından şikayet ediyordu, ben de tamam dedim." Ancak verdiği karara bayağı pişman olmuş görünüyordu.

Sirius asil bir şekilde cüppesini savurdu. "Zirvedekiler daima yalnızdır. Hainlerin olmadığı bir kadroyla," ellerini açıp kendisini gösterdi. "devam edeceğim."

Tekrar cüppesini savurdu ve koltuğun yanından geçti.

"Goldie ile yapabilirsiniz!" diye seslendi James arkasından. "Aşk böcekli bir parti olur!"

Fakat Sirius ona tepki vermedi ve erkekler yatakhanesine çıkan merdivenlere yürüdü.

Sirius gittikten sonra beş dakika geçmemişti ki Goldie kızlar yatakhanesinden çıkıp geldi. Gözleri Sirius'u ararken ayakları onu Çapulcuların yanına getirmişti.

"Sirius nerede?" dedi James'in oturduğu koltuğun öteki ucuna yaslanırken.

"Yatakhaneye çıktı." dedi James neşeli bir gülümsemeyle.

Goldie, James'in o hınzır gülümsemesinin yerinde hayli mutlu gülümsemeyi gördüğünde kaşlarını çattı. "Sen iyi olduğuna emin misin?"

"İyiyim, mükemmelim, harikayım, dünyanın en mutlu insanıyım-"

"Sorunu ne?" dedi Goldie Remus'a dönerek. James, bildiği en güzel kelimeleri kullanmaya başlamıştı.

"LLly parti teklifini kabul etmiş." dedi Remus sıradan bir şeyden bahseder gibi.

"NE?" diye yerinden zıpladı Goldie. "Lily ile James çıkıyor mu? İNANAMIYORUM EN İYİ ŞİPİM TUTTU!"

"Şip?" dedi James kaşlarını merakla çatarak.

Goldie kırdığı pot üzerine öksürdü. "Hiçbir şey- ben Sirius'u bulmalıyım."

Sonra erkekler yatakhanesine koşa koşa gitti. Aslında kaçtı desek daha doğru olur.

Çapulcuların odasına kadar koşmaktan vazgeçmedi. Erkek bir S.B. ile karşılaşmak pek hayra alamet olmayacağı kesindi.

Çapulcuların odasına girdiğinde ardından kapıyı kapattı. Sirius, yatağına uzanmıştı. Sağ kolunu başının altına almıştı ve tavanı izliyordu.

"Hey!" dedi Goldie kapıya yaslanarak. "Ne yapıyorsun?"

"Düşünüyorum." dedi Sirius gözlerini tavandan ayırarak.

"Ne düşünüyorsun?" dedi Goldie ve birkaç metre uzakta ki yatağın ucuna oturdu.

"Diğerleri yan çizdi. Griffinhorn partisi bana kaldı." dedi bıkkın bir tonda Sirius.

"ben de varım." dedi Goldie. "Bir Noel partisini ayarlamak çok zor olmasa gerek."

Sirius yattığı yerden doğruldu ve sırtını yatağına yasladı. "Noel partisi yapamayız. Filch çoğu malzemeye el koydu."

"Hadi ama! Kışın ortasında yaz partisi yapamayız değil mi? Hem hangi malzemeye el koydu ki?"

Sirius sağ elini saçlarından geçirdi. "Zıpzıp Toplar Bacaklar, Karlı Kumlular, Bağıran Poşet İplerine el koydu. Neymiş, ipleri şaka malzemesi olarak kullanabilirmişiz. Tamam, düşünmedim değil ama-"

"Geri alması zor olmayan şeyler için bu kadar kafa yormamalıyız." dedi Goldie hınzır bir gülümsemeyle.

"Seni şeytan." dedi Sirius gözlerini kısarak.

"Parti iki gün sonra değil mi?" dedi Goldie aklında bir plan kurmaya çalışarak.

"Evet." dedi Sirius sırtını doğrultarak.

"Öyleyse yarın derslerden sonra Filch'in odasına gireceğiz. Çapulcu Harita'sını alsak yeter."

"Mr Longlive için birkaç hediye de bırakırız." ddei Sirius sırıtarak.

"Mr Longlive?"

Sirius, Goldie'nin Longlive'in kendisini tanıtmasından sonra Büyük Salon'a geldiğini hatırladı. "Yeni hademeymiş." dedi omuz silkerek. "Hoş geldin hediyemizi sevecektir."

"Bana şeytan diyene bak." dedi Goldie kahkaha atarak.

"Sesini kes. Planımı yapmalıyız." dedi Sirius ciddi olmaya çalışarak ama kendisi de kahkaha atıyordu.

*

"Alohomora!" dedi Sirius kısık bir sesle.

Goldie, elinde Çapulcu Harita'sını tutuyordu. Sirius ile Longlive'in odasına giriyorlardı.

Goldie, dışarıda durup etrafı kolluyordu. Sirius ile içeri girip malzemeleri alacaktı. Bunun yanında birkaç tane Tezekbombası patlatıp kaçacaklardı.

Planları neredeyse mükemmeldi. Longlive, bu saatlerde şato teftişine çıkardı. Böylece odasına girmek için bir sıkıntı yoktu.

"Sirius, hallettin mi?" dedi Goldie kafasını kapıdan uzatarak. Nedense içinde bir gerginlik vardı.

"Geliyorum, geliyorum." dedi Sirius. "Bu adam delirmiş, muggle tuzakları var burada."

"Muggle mı?" dedi merakla Goldie başını uzatarak. Sirius bir dolabın kapağını açtığında içeriden bir bıçak fırlayıp duvara saplandı.

"Psikopat.." dedi Goldie tekrar kafasını dışarı çıkararak. Gözlerini Harita üzerinde gezdirdi. Longlive, bir kat aşağıda dolanıyordu.

"Acele et, Longlive geliyor." dedi Goldie içeriye fısıldayarak.

"Geliyorum geliyorum! Lanet-" Sirius bir çığlık kopardı.

Goldie, Sirius'un çığlığını duyunca kendini tutamadı ve koşarak kapıdan içeri girdi. Ancak adımını atmasıyla bacaklarına bir ip dolandı.

Goldie, bir çığlık kopardı ve gözlerini açtığında dünyanın ters döndüğünü gördü.

Hayır, dünya ters dönmemişti. Kendisi sağ bacağından aşağı sarkıtılmıştı.

*

-Jily-

-Goldenblack-

Continue Reading

You'll Also Like

45.1K 4.2K 37
barış alper yılmaz, dm kutusunu sorunlarını anlatıp bir dert defteri gibi kullanan fanının mesajlarını okur.
139K 3K 50
Marvel ile hayal etmeye hazır mısınız? O zaman buyrun içeri... (Hikayelerin hiçbiri bana ait değildir. Hepsi Tumblr'dan alınıp çevirilmiştir. Çeviril...
110K 12.8K 33
değişiyorsun, dayanamıyorum
104K 10.3K 58
Hayran Kurgu içinde #210 (16.11.2017) Ben bir hata yaptım, gençlik hatası ve canım pahasına da olsa bunu telafi edeceğim. Belki adım tarih kitapların...