Golden Black ➳ the Marauders

By adelaidediyebiri

442K 32.9K 33.5K

Marigold 'Goldie' Ripley Londra'da yaşayan sıradan bir kızdır. Ancak hayatı sürpriz bir biçimde karşılaştığı... More

karakterler ⋅ birinci perde
1 ► Grimmauld Meydanı
2 ► Saksı
3 ► Diagon Yolu
4 ► Hogwarts Ekspress'i
5 ► Patronus
6 ► Harita
7 ► İtiraf
8 ► İksir
9 ► Gece Yarısı
10 ► Böcürt
11 ► Doğum Günü
12 ► Balık
13 ► Kitap
14 ► Beşinci Çapulcu
15 ► Hogsmeade
16 ► Şaka
17 ► Defter
18 ► Bela
19 ► Tehdit
20 ► Unutkan
21 ► Plan
22 ► Enayi
23 ► Şans
24 ► Özür
25 ► Quidditch
26 ► Dumbledore
27 ► Barış
28 ► Teklif
29 ► İki Seçenek
30 ► Griffinhorn Partisi
31 ► Gecekuşu Okurları
32 ► Öpücük
33 ► Saldırı
34 ► Maskeler ve Gerçekler
35 ► Af
karakterler ⋅ ikinci perde
1 ◆ Forestiera Street
2 ◆ Kutlama
3 ◆ Öğrenci Başkanları
4 ◆ Masa Olayları
5 ◆ Kabul
6 ◆ Seçmeler
7 ◆ Zindanlar
8 ◆ Hırsız
9 ◆ Ölüm Yiyen
10 ◆ Canavar
11 ◆ Obliviate
13 ◆ Teklif
14 ◆ Longlive
15 ◆ Köstebek
16 ◆ Balo Aşkları
17 ◆ Editler
karakterler · üçüncü perde
1 ■ Altın ve Siyah
2 ■ Düğün
3 ■ Voldemort
karakterler · dördüncü perde
1 ● Aile
[perde kapanıyor]
ek bölüm; Charles Hawthrone

12 ◆ İlk Hamle

5.2K 421 706
By adelaidediyebiri


Goldie, akşam yemeği vakti geldiğinde Çapulcular ile konuşmak için yemeğe inmemişti. Ortak salon boştu ve beş kişi şöminenin önüne birikmişti.

Nedense bir sessizlik vardı içeride. Remus, Exa'yı düşünüyordu. Ona söylediklerinden sonra en az Exa kadar kendisi de üzülmüştü.

Goldie de Exa'yı düşünüyordu. İhanet edilmiş hissediyordu fakat intikam ateşi yanmıyordu vücudunda. Sadece bunların hiçbiri yaşanmamış olsun isterdi.

"Bu sessizlik sıkıcı olmaya başladı." dedi Sirius koltuğa iyice yayılarak. Herkesin olduğu gibi onun da yüzü asıktı.

"Dün gece," dedi Goldie. "bir cümlen yarım kalmıştı."

"Aa-" dedi Sirius çekingen bir tavırla saçlarını karıştırarak. "Öyle olmuştu değil mi? Hatırladım."

Kırmızı desenli minderde oturan Goldie salık bıraktığı saçlarını omzunun arkasına savurdu. "Söylemeyecek misin?"

Cevabını bildiği soruları sormak ona garip geliyordu. Sirius, onay almak için James'e baktı. Sonra Peter, Sirius ve James bakıştılar.

Sirius, onay veren bakışmalar sonucu boğazını temizledi ve doğruldu yerinden. "Animagusun ne olduğunu biliyorsun, değil mi?" dedi Goldie'yi süzerken.

"Evet, McGonagall gibi bir hayvana dönüşebilen insanlar." dedi Goldie kendinden emin bir tonda.

"Evet, biz de Remus için animagusa dönüşmeyi öğrendik." dedi Sirius kafa sallayarak. Gözlerini, Goldie'nin ifadesini görmek için hiç kıpırdatmıyordu.

"Sanırım şaşırma duygumu kaybettim." dedi Goldie kaşlarını çatarak. Artık neye güvense altından başka şeyler çıktığı için şaşırmayı bırakmıştı.

"Seni suçlamıyorum." dedi Remus gözlerini ateşe dikmişken.

"Pekala, animaguslarınız neler?" dedi Goldie meraklı görünmeye çalışarak.

"Çatal boynuzlu geyik." dedi James elini kaldırarak.

"Köpek." dedi Sirius tekrar arkasına yaslanırken.

"Fare." dedi koltuğa yaslanmış olan Peter.

"Yasadışısınız, değil mi?" dedi Goldie onaylatmak için.

"Sanırım." dedi kaçamak bir şekilde Sirius.

"Sirius," dedi Goldie. "Bana güvenmiyor musun?"

"Tabi, güveniyorum." dedi Sirius bir çırpıda.

Goldie gözlerini kısarak onun yüzünü süzdü. "Bu dünyada en çok bana güven Black."

Ona Black demeyeli aylar olmuştu. Sirius'un kaşları hafif çatıldı.

"Ben ne güne duruyorum?" dedi James sırtını doğrultarak. Alayla söylemişti.

"Üzgünüm, James." dedi Goldie kıkırdayarak. "Ben Sirius'un sevgilisi olarak senin yerini biraz- kapmış oluyorum."

"Sirius?" dedi hayal kırıklığı ile Sirius'a dönen James.

"Dostum..." dedi Sirius sırıtarak. Ellerini iki yana açıp Goldie'ye göz kırptı.

"Adi Patiayak!" dedi James ve yumruk yaptığı elini yumuşak bir şekilde Sirius'un omzuna vurdu.

"James, omzumu çökerttin." dedi Sirius fakat bir yandan sırıtıyordu.

Goldie, onları izlerken aklına gelen fikirle gülümsedi.

O da bir animagus olabilirdi.

"Çocuklar," dedi erkeklerin dikkatini kendisinde toplamak için. Hepsi kendine döndüğünde ise devam etti. "ben de animagus olmak istiyorum."

"Hayır!" dedi Sirius ve Remus bir ağızdan.

"Neden olmasın?" dedi James, Sirius ve Remus'a düşünceli düşünceli düşünceli süzüyordu.

"Neden mi olmasın? Bu çok tehlikeli!" dedi Sirius yayıldığı koltuktan doğrularak. "Kesinlikle hayır."

"Fakat siz yaptınız. Ben neden yapamayayım?" dedi Goldie kollarını bağlayarak.

"Bunu bilmen bile büyük bir tehlike." dedi Remus. "Buna izin veremem."

"Ayrıca yasadışı." dedi Peter memnuniyetsiz bir tavırla.

"Evet, bana gelince yasadışı, tehlikeli falan filan. Size her şey mubah ama!" dedi Goldie Sirius'un az önce kullandığı ses tonuyla.

"Beni taklit etme." dedi Sirius. Bunu animagusluk için mi, yoksa ses tonu için mi söylemişti?

Goldie yerinden kalktı ve ellerini beline koydu. "Seni taklit etmiyorum." dedi kendinden emin bir sesle.

"Çocuklar, kavganın sırası değil." dedi James ayağa kalkıp Sirius ile Goldie'nin arasına girerek.

"Ben kavga falan etmiyorum." dedi Goldie sakinliğini korumaya çalışarak. Sonra gözlerini kısıp Sirius'a baktı ve koşar adım kızlar yatakhanesine ilerledi.

Sirius, Goldie'nin arkasından sinirle koltuğa gömüldü. Ayaklarını kendine çekti ve kollarını dizlerini üzerine koydu.

"Neden böyle garip şeyler istiyor, anlamıyorum." dedi Sirius memnuniyetsiz bir tınıyla.

"Kızlar böyledir." dedi Remus ciddi bir tavırla. "Onlara karşı kibar olmalısın."

"Ayrıca romantik." diye ekledi Peter."

"Zaten öyleyim." dedi Sirius ellerini yüzüne kapatarak.

"Şu şöminede yanan kütük bile senden daha romantik, Pati." dedi Remus dürüstlüğünü konuşturarak.

"Hadi ama! O kadar kötü değilim." dedi Sirius ellerini yüzünden çekerek.

"Bir test yapalım." dedi James elini çenesine koyarak. "En son ne zaman 'seni seviyorum' dedin?"

Sirius hatırlamak için gözlerini kıstı. "Bir yıldan fazla oldu sanırım."

"Sirius siz sevgili olalı bir sene olmadı." dedi Remus isyan eden bir sesle.

"Hayır, ilk gün söylemiştim." dedi Sirius omuz silkerek.

"Pati, eğer Goldie yerinde başka bir kız olsaydı sana tekmeyi basmıştı. Farkındasın değil mi?" dedi Peter ciddi bir tonda.

"Ama ben başka bir kızla çıkmıyorum Peter, Goldie ile çıkıyorum." dedi iğneleyici bir edayla Sirius.

"Kızlar benzerdir." dedi Remus bir parmağını dikkatle kaldırırken.

"Bazen keşke 3. sınıfta takılı kalsaydık diyorum." dedi Sirius ayaklarını şömineye doğru uzatarak. "Ne kızlar, ne garip ilişkiler, ne romantiklik vardı o zamanlar."

"O zaman Goldie'den ayrıl, Pati." dedi Peter sıkkınlıkla.

"Yapamam." dedi Sirius. "O bu okulda ki en mükemmel kız."

"Bunu ona da söylemeyi denmelisin." dedi James. "Muhtemelen hoşuna gidecektir."

"Bini diğir kizlirli mi kirşiliştiriyirsin, Piti? diyeceğine bahse varım." dedi Sirius gülerek.

"Nasıl her hecede 'i' harfini kullanıyor?"" dedi Peter kafası karışmış biçimde.

"Kızlar benzerdir dedim, Peter. 'i' harfi de genel özelliklerinden biri." dedi Remus.

"Sirius," dedi James Sirius'a dönerek. "Sana doğum gününde verdiğim kitabı okudun mu?"

Aslında o kitabı okuyup okumadığını daha önce sormayı planlıyordu ancak unutmuştu. Verdiği kitap Lily için okuduğu muggle kitap serisiydi. Belki Sirius da bundan bir şeyler kapabilir diye düşünmüştü.

"Dostum, berbattı." dedi Sirius iğrenmiş bir yüz ifadesiyle. "Goldie, o kitapların anlattığı kız karakterine hiç uymuyor."

"Nasıl yani?" dedi Remus.

"Goldie ile konuşurken fark ettim, bazen Goldie soruyu sorarken cevabımı biliyormuş gibi davranıyor. Bir ara zihnefendar* olup olmadığını düşündüm ama değilmiş." dedi Sirius bir çırpıda.

"Ben anlamadım." dedi Peter kaşlarını çatarak.

"Mesela," dedi Sirius bir örnek düşünerek. "Az önce de aynısını yaptı." sesini kıstı. "animagus olduğumuzdan bahsederken ki ifadesini görmediniz mi? Gözleri 'itiraf edin de ben de rahatlayayım' der gibi bakıyordu. Bunu tekçe ben fark etmiş olamam değil mi?" merakla erkekleri süzdü.

"Meraklı görünüyordu ya." dedi James geçiştirircesine. "Animagus olduğumuzu nereden bilebilir ki?"

"Evet meraklıydı ama aşırı meraklıydı. Sahte bir merak gizliydi ifadesinde." dedi Sirius o gizemli ses tonundan vazgeçmeyerek. "Bu nedenle onunla konuşurken yalan tek kelime etmiyorum. Goldie, benim hakkımda benden fazla şey biliyor sanki."

"Sen biraz paro- paroniye- ah neydi işte o kelimeden olmaya başladın." dedi Remus kelimeyi hatırlamaya çalışarak.

"Paroniye derken?" dei Sirius. İlk defa duyduğu bir kelimeydi.

"Bir muggle terimiydi ama unuttum söylenişini." dedi yüzünü ekşiterek Remus. "Delilik gibi bir şey."

"Hah! Delirdiğim falan yok." dedi Sirius kollarını bağlayarak.

"Pekala, Goldie'nin konusu kapatırsak asıl meseleye gelebiliriz." dedi James gözlerini Remus'a dikerek. Exa'yı kast ediyordu.

"Hangi mesele?" dedi Sirius huysuzca.

"Geçen gece ki mesele." dedi James dikkatle.

"Crouch mı?" dedi Remus rahat olmaya çalışarak. Kalbinin kırıldığını arkadaşlarına yansıtmayı istemiyordu. Kendi adına zaten yeterince üzülüyorlardı.

"Remus, sen bir canavar değilsin. O densizin teki sadece." dedi James Remus'un moralini yerine getirmeye çalışarak. Burnun ucuna kayan gözlüğünü düzeltti ve devam etti. "Slytherin'in safkan takıntılı salaklarından biri sadece. Kardeşine baksana, Ölüm yiyen olmak için can atıyor."

"Üzüldüğüm falan yok." dedi Remus gülümsemeye çalışarak.

"Sen ona karşı ne hissediyorsun?" dedi Peter sulu gözlerini Remus'a dikerek.

"Hiçbir şey-" dedi Remus bir çırpıda.

"Dostlar arasında sır olmaz, Aylak." dedi Sirius sert bir tavırla.

"Exa'nın söyledikleri gayet açıktı, Pati. Canavar olduğumu haykırırken siz de oradaydınız."

"Sen bir canavar değilsin, Aylak." dedi Peter. "Asıl canavar o."

"Evet," dedi James sinirle kaşlarını çatarak. "Lily-çiçeğime bir böcek gibi davrandığını hepimiz biliyoruz. Daha önce de söyledim, ırkçı pisliğin teki o."

Eğer Exa kan durumuna önem veren biri olmasaydı Remus ona olan hislerini adlandırmak isteyebilirdi. Ancak farklı fikirlerin insanlarıydı onlar.

Ama fikirler değişmek için yaratılmamış mıydı?

Sirius ve James, Exa hakkında sert eleştiriler içeren bir sohbete almışken Remus aklına gelen fikirle kafasını kaldırdı.

"Fikirler değişir." dedi birden. James ve Sirius ona bakakaldı.

Remus, ikisinin boş bakışlarını gördüğünde devam etti. "Exa Slytherin ile büyümüş bir kız. Ona öğretilen sadece safkanlığın yüceliğiydi."

"Remus, hayır." dedi Sirius kaşlarını çatarak.

"Ona bir şans vermeliyiz." dedi Remus heyecanla.

"Ama söyledikleri-" diye bir cümleye başlamıştı ki Peter, Remus onu durdurdu.

"Biliyorum, biliyorum." dedi yüzünü buruşturarak. Söylediklerini göz ardı etmeye çalışıyordu. "Ama ona gerçeği göstermeden yargılamak zalimlik olmaz mı?" Bunu ona söyleten Exa'ya olan hisleriydi muhtemelen.

"Bunu gerçekten yapmak istiyorsan, bir şey diyemeyiz." dedi James. "Ama ben yine de ona Fırlayan Siğil Tabletlerinden verelim diyorum."

"James, hayır." dedi Remus yüzünü buruşturarak.

"James, evet." dedi heyecanla Sirius ve sonra şüpheyle Remus'un yüzünü inceledi. "Yoksa sen Exa'dan hoşlanıyor musun?"

Remus cevap vermek yerine eliyle alnını ovuşturdu.

"Hogwarts'ta milyonlarca kız var ve sen Exa'dan mı hoşlanıyorsun?" dedi James aynı tonda.

"Belki." dedi kaçamak bir bakışla Remus.

"Bu iş cidden karışıyor." dedi Peter yerinde kıpırdanarak.

"Öyleyse dene," dedi James. "Senden onay alıncaya kadar ona bir şey yapmayacağız."

Onlar Remus'u seviyordu ve onu üzmek istedikleri bir şey değildi.

"Hiçbir Zonko malı..." dedi Remus kabul ettirmek için tek kaşını kaldırırken.

"Öyle olsun." deid James teslim olurcasına ellerini kaldırarak.

Daha sonraysa dört arkadaşın dikkatini Gryffindor ortak salonun camına tıklatan baykuş çekti. Gagalarının arasında bir mektup taşıyordu. Remus'un ellerine sığacak kadar minik bir baykuştu.

James koltuktan zıplayarak pencerelere yaklaştı ve mandalları açtı. Küçük kuşun ağzından mektubu aldığında kuş havalandı.

James, bir yandan mektubu incelerden bir yandan pencereyi kapattı ve uyuşuk adımlarla eski yerine oturdu.

Mektup, James adına gönderilmişti. Gönderen ise Slughorn'du.

"Kimden?" dedi Sirius mektubu görmek için kafasını uzatırken. James mektubu açtı ve içinde çıkan parşömeni hızlıca okudu.

"Slughorn," dedi James şaşkınlıkla. "Beni partisine davet etmiş."

"Slughorn partisine mi?" dedi Sirius ve mektubu James'in elinden kaptı. Slughorn gerçekten de onu davet ediyordu.

"Gitmiyorsun." dedi Sirius parşömeni Remus'a fırlatırken. "Griffinhorn partisi var."

James ise çoktan Lily'i nasıl davet edebilirim, diye düşünmeye başlamıştı.

"ÇAtalak!" dedi Sirius yüksek sesle. James gözlüğünü düzeltti ve Sirius'a döndü.

"Hı?" dedi düşünceli bir tonda.

"Griffinhorn partisi diyor." dedi Peter bıkkınlıkla.

"Evet?

"Slughorn'un partisine gitmeyeceksin, değil mi?" dedi bu sefer Remus.

Fakat James cevabını düşünürken ortak salonun kapısı açıldı. İçeri kocaman bir öğrenci yığını doluşmaya başladı. Önden birinci sınıflar geliyordu.

"Ne oluyor?" dedi Sirius aşağıda ki tüm Gryffindor öğrencilerinin bir anda içeri doluşmaya başlamasına şaşırarak.

"Şimdi öğreniriz." dedi Lily'i gören Remus. Elinde ki parşömeni Peter'ın eline tutuşturdu ve hızlıca Öğrenci Başkanı'nın yanına gitti.

"Ben de gidiyorum." dedi James koltuğun üstünden atlayarak. Öğrenciler fısıldaşıyor ve sıralar halinde yatakhanelere çıkıyordu.

"Sanırım biz de gitmeliyiz." dedi Sirius Peter'a ve James'in arkasından bir nefeste Lily'nin yanına vardı.

Lily, hiç olmadığı kadar endişeliydi. İnce kaşları çatık değildi fakat yüzünde ciddi olmaya çalışan bir ifade vardı.

"Neler oluyor?" dedi Sirius James'in yanında durarak.

"Filch," dedi Lily Sirius'a dönerek. "St Mungo'ya gönderildi. Birileri ona saldırmış."

*

-akşam yemeği vakti-

Regulus, elinde ki parşömeni yatağının yanında ki masaya serdi ve tüy kalemine biraz mürekkep bulaştırdı. Bu mektubu nasıl yazacağını uzun uzun düşünmüştü zaten.

"Sevgili anne,

Her şey yolunda gidiyor. Ödevlerimi zamanında yapıyorum ve derslerden kaçmıyorum. Bu sene en az 10 tane S.B.D. alacağıma eminim.

Umarım hepiniz iyisinizdir. Sizi özledim.

Sevgilerimle,

R.A.B."

Bir çırpıda yazmıştı her şeyi ve ancak bu kadar duygusuz bir mektup yazabilirdi. Bir defa daha okudu mektubu. Hiçbir şekilde tehlikeli görünmüyordu. Sıradan bir Hogwarts öğrencisinin dilinden yazılmıştı.

Mektubu katladı ve cüppesini cebine koydu. Şimdi, baykuşhaneye gidip mektubu Lord'una göndermeliydi.

*


-buraya attığım en güzel gif sanırım bu-

Continue Reading

You'll Also Like

62.1K 6K 22
hataydı, unutmak gerekiyordu, peki neden hayatına devam edemezmiş gibi hissediyordu
69.1K 5.7K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
71.7K 5.9K 23
𓆩*𓆪 𝐊𝐔𝐑𝐓𝐀𝐑𝐌𝐀 𝐆𝐎𝐑𝐄𝐕𝐈 𓆩*𓆪 Ailesinden bir üyenin yaptığı hata Voldemort'un kazanmasına yol açtığından aile, küçük kızlarını 1970 yılın...
72.2K 3.3K 32
Üzülmenin,ağlamanın bu hayatta acılarınızı azalttığını sanıyor "Içini dök,ağlamak iyidir."sözlerine inanıyorsanız inanmaya devam edin. Ama acınız geç...