Golden Black ➳ the Marauders

By adelaidediyebiri

437K 32.5K 33.3K

Marigold 'Goldie' Ripley Londra'da yaşayan sıradan bir kızdır. Ancak hayatı sürpriz bir biçimde karşılaştığı... More

karakterler ⋅ birinci perde
1 ► Grimmauld Meydanı
2 ► Saksı
3 ► Diagon Yolu
4 ► Hogwarts Ekspress'i
5 ► Patronus
6 ► Harita
7 ► İtiraf
8 ► İksir
9 ► Gece Yarısı
10 ► Böcürt
11 ► Doğum Günü
13 ► Kitap
14 ► Beşinci Çapulcu
15 ► Hogsmeade
16 ► Şaka
17 ► Defter
18 ► Bela
19 ► Tehdit
20 ► Unutkan
21 ► Plan
22 ► Enayi
23 ► Şans
24 ► Özür
25 ► Quidditch
26 ► Dumbledore
27 ► Barış
28 ► Teklif
29 ► İki Seçenek
30 ► Griffinhorn Partisi
31 ► Gecekuşu Okurları
32 ► Öpücük
33 ► Saldırı
34 ► Maskeler ve Gerçekler
35 ► Af
karakterler ⋅ ikinci perde
1 ◆ Forestiera Street
2 ◆ Kutlama
3 ◆ Öğrenci Başkanları
4 ◆ Masa Olayları
5 ◆ Kabul
6 ◆ Seçmeler
7 ◆ Zindanlar
8 ◆ Hırsız
9 ◆ Ölüm Yiyen
10 ◆ Canavar
11 ◆ Obliviate
12 ◆ İlk Hamle
13 ◆ Teklif
14 ◆ Longlive
15 ◆ Köstebek
16 ◆ Balo Aşkları
17 ◆ Editler
karakterler · üçüncü perde
1 ■ Altın ve Siyah
2 ■ Düğün
3 ■ Voldemort
karakterler · dördüncü perde
1 ● Aile
[perde kapanıyor]
ek bölüm; Charles Hawthrone

12 ► Balık

7.5K 650 675
By adelaidediyebiri


Bazen hayat sizle dalga geçer gibi gelir. İstedikleriniz ve değer verdikleriniz bir bir elinizden alınır. Nefretiniz içinde nefes almaya çalışırsınız.

Sadece, içinizde ki çöplüğü bir yere boşaltmak istersiniz. Belki bir arkadaş, anne ya da bir çiçek... Sadece kelimeleri söylemek, içinizde ki o volkanı söndürmek istersiniz.

Goldie'ye göre bu hayat bir kısır döngüden başka bir şey değildi. Hayat nefret ve sevginin bir araya gelmesinden oluşurdu. Dünya hayatında kötü şeyler de vardı, iyi şeylerde. Sonsuza kadar kimse mutlu yaşamadı. Sahi, sonsuza kadar mutlu olsalar, mutlu olmanın ne anlamı vardı?

Goldie, pekala hayatını uçlarda yaşamayı severdi. Çünkü mutluluğu iliklerine kadar hissetmenin yolu acıyı ve nefreti de hissetmekten geçerdi. Duygularını kapatmak, siyah-beyaz bir zindana kapanmaktı onun için. Sevgisini söylemekten, doğruları itiraf etmekten korkmazdı. Göz yummak hiçbir acının geçmesine olanak sağlamazdı.

Goldie, içindekileri dışarı vurmaya bu kadar alışmışken içinde tutuğu sırrın ne kadar omuzlarına yük olduğunu yeni yeni hissediyordu. İçinde kesinlikle kaynayan bir kazan vardı. Bu kazanı dolduran birçok neden vardı elbette ve Aster'ın söyledikleri bile bu nedenlerin arasında sönük kalıyordu.

Goldie, sadece Voldemort'un düşmesi için arkadaşlarını feda edebilir miydi? Goldie olur da Peter'ın ihanetini önleyebilirse ancak Kehanet yeniden söylenirse bu sefer Alice ve Frank'i kurban etmiş olacaktı. Peki ya direk Kahin'i öldürse? Ya da Severus Snape'i engelleyip Kehanet'i asla Voldemort'un kulaklarına ulaştırmasa?

Bilinmezlik Goldie'yi kahrediyordu. Çünkü bu yaptıkları yüzünden Voldemort hiç düşmeyebilirdi. Goldie, Dumbledore'un Hortkuluklardan haberdar olup olmadığını dahi bilmiyordu. Ancak kendisi haberdardı. Kehanet söyleninceye kadar tüm hortkulukları yok etse ne olurdu? Böylece Voldemort'tan geriye bir şey kalmazdı.

Goldie, tüm bunların yanında Aster'ın iftirasının karınca kadar değeri olmadığını düşündü. İnsanlar birkaç gün dillerine dolayıp sonra unuturdu nasıl olursa. Belki Goldie farklı biriyle çıkarak tüm soru işaretlerini yok edebilirdi.

Dikkatsizce koridorlarda dolaşırken Goldie, uzun saçlı bir erkeğin koridorun sonunda dikkatle ileriyi izlemesiyle durdu. İlk öncelikle Sirius sanmıştı fakat beden ondan daha cılız görünüyordu. Siyah bir pelerin ve meşalelerin ışığında parıldayan siyah saçları vardı. Goldie o yağlı saçların kime ait olduğunu biliyordu. Severus Snape, gecenin bu vakti ne yapıyordu burada?

Kendisini gölgelere çekti. Asası yanında yoktu ve pijamalarıyla duruyordu. Üstü müsait olsaydı Goldie doğruca Severus ile konuşmak isterdi. İlerde dönüşeceği kişiden gram yoktu belki şu an. Ancak yine de o Severus Snape'ti.

Sessiz adımlarla yavaş yavaş yaklaştı Severus'aı. Tüm dikkatiyle ona bakıyordu. Severus ise o kadar odaklanmıştı ki Goldie'yi görmüyordu bile. Artık koridorun ucunda ki karşılıklı duvarlara yaslanmışlardı. Goldie, kafasını uzatarak nereye baktığını kestirmeye başladı. İlk önce kimseye göremedi fakat sonra bedensiz ayakları görmesiyle Severus'un Çapulcuları takip ettiğini anladı. Goldie, bugün dolunay olmadığına emindi. Eğer öyle bir şey olsaydı hepsi Bağıran Baraka'da olurdu. Yani Çapulcular başka bir iş çeviriyordu.

"Şşt!" dedi karşısında kafasını çevirmiş duran Snape'e. Snape sesi duymasıyla yerinden zıpladı ve sese doğru bir lanet gönderdi. Lanet, Goldie'nin kolunun altına çarptı. Hangi laneti attığını bilmiyordu çünkü Severus kolaylıkla sözsüz büyüleri yapabiliyordu.

Karanlıkta Goldie'nin yüzünü görmeye çalıştı Snape. Asası inmemişti. Goldie, asasının yanında olmadığını belirtircesine iki elini havaya kaldırdı.

"Asasızım." Dedi net bir sesle. Sesini Çapulculara duyurmamaya çalışıyordu.

"Burada ne arıyorsun?" dedi Snape bir yandan Çapulcuları gözden kaybetmemek için dikkatle etrafa bakınırken.

"Snape, lütfen!" dedi Goldie göz devirerek. "Pijama giyiyorum ve tavşanlı terliklerim var ayağımda. Asam yanımda değil. Sadece-"

Neden orada hatırladığı bir saniye nefesi kesildi. Aster'ın söylediği pislik sözlerdi onu yatakhaneden kaçıran. Diğer kızlar arkasından gelmemişlerdi. Goldie'nin gözleri uzaklara daldı ve karnına bir ağrı girdi. Yüzeysel düşündüğünde Aster'ın söyledikleri kanına dokunuyordu.

"Sadece ne?" dedi Snape Goldie'ye birkaç adım daha yaklaşarak.

Goldie'nin omuzları çöktü. "Sadece nefes almaya ihtiyacım vardı. Asıl burada sinsi sinsi dolaşan sensin. Amacın ne? Dersini almadın mı?"

"Ders mi?" dedi yüksek sesle Snape. Sonra Çapulcuların onu duymadığına emin olmak istercesine diğer koridora bakış attı. "İşime burun sokma."

Fakat Çapulcular Snape'in sesini duymuştu. Goldie, cevap verecekti ki bir lanet biraz ötesinde patladı ve Hogwarts'ın duvarından kopan küçük bir parça yere düştü. Goldie, ellerini yüzüne siper etti ve geldiği karanlığa kaçtı.

"Sümsükus!" dedi Sirius'un sesi "Oyun oynamaya mı geldin?"

Bir büyü doğruca Snape'e çarptı. Snape daha neye uğradığını anlamadan asası uçmuştu. Goldie, asası olsa Snape'i korurdu fakat ortaya çıkmak ateşin ortasına atlamaktan farksızdı.

"Severus, buraya gel!" dedi Goldie fakat Snape çoktan asasına uzanmış bir lanet gönderiyordu. Ancak Çapulcular 4 kişiydi. Severus'un şansı yoktu.

James'in lanetiyle arkasında ki duvara yapıştı Severus. Çapulcular görünmezlik pelerinin çıkarmış tüm güçleriyle kendilerini sinsi sinsi izleyen çocuğa saldırıyordu.

Goldie, Severus'un yediği lanetlerle çığlık attı. 4 asa ona doğrultulmuşken Goldie onu öylece bırakacak değildi. Renk renk lanetler üstüne doğru gelirken gölgeden çıktı ve Severus ile Çapulcuların arasına duvar oldu.

"Durun!" dedi ellerini kaldırarak. 4 çocuk da Goldie'yi görmenin şaşkınlığı ile asalarını indirdiler.

"Ripley?" dedi Sirius bir adım öne çıkarak. "Ne yaptığını sanıyorsun?"

Goldie, Snape'in şu anda onların gözünde Ölüm Yiyen'e dönüşen bir Slytherin'liden farksız olduğunu biliyordu. Tabi James için Snape daha nefret edilesi biriydi. Fakat kimse öylece saldırılmayı hak etmezdi.

"Asıl siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?" dedi. "4 kişi 1 kişiye karşı! Cesaretinizi böyle mi gösteriyorsunuz?"

"Bizi takip eden oydu!" dedi Sirius bir adım öne çıkarak. "Öyleyse sonuçlarına katlanmalı."

Goldie, Sirius'un gri renkli gözlerine meydan okuyarak baktı. "Peki ya siz sinsi sinsi niye dolaşıyordunuz?" dedi kollarını bağlayarak. Belki pijamaları olmasa daha ciddi görünürdü.

"Asıl sen pijamalarınla koridorlarda niye dolaşıyorsun?" dedi Peter. Diğerleri onun sözlerine güldü. Goldie, kızarmıştı fakat loş koridor yüzünü gizliyordu.

Goldie, tekrar cevap vermek için bir adım ileri gitti fakat arkasından Snape bir lanet göndermişti. Lanet doğruca James'e çarptı. James arkaya uçtu.

Sirius, James'in düşmesiyle oldukça ağır bir küfür etti. Ardından asasını dikkatsizce salladı fakat yaptığı büyü Goldie'ye gelmişti. Goldie, gıdıklanma hissiyle geriye doğru devrildi. Sirius, bu duruma bir küfür daha yapıştırdı. O küfür etmekle meşgulken Remus Snape'in lanetlerini koruma büyüsüyle geri gönderiyordu.

Goldie, başı hafif dönerek kaldırdı sırtını. Peter, James'e yardım ediyordu ve Sirius Snape'in saçları, Binası, giydiği cüppe gibi çeşitli konularda nahoş laflar ediyordu.

Goldie, kafasını ovuşturdu. Bir an önce onları durdurmalıydı fakat araya girerse lanetlere maruz kalacağına emindi. Diğer sefer gibi olmayacaktı. Severus'un gözü karaydı.

Goldie, aklına gelen fikirle bir çığlık kopardı. Sirius ve Remus düelloya ara verip Goldie'ye baktı. Goldie bir haykırış daha kopardı.

"Ölüyorum!" dedi rol yapmaya çalışarak. Doğrulttuğu sırtını geriye bıraktı.

"Sadece Rictusempra yapmıştım!" dedi Sirius. Ayrıca buna birkaç küfür daha eklemeyi unutmamıştı.

Goldie, inleyerek yerde ölü taklidi yapıyordu. Gayet başarılıydı da. James'in de yerde yattığını gören Sirius Snape'i düşünmeden sersemletti. Zaten iki kişiyle düello yapmaktan yorulan Snape bu büyüyü engelleyemedi ve bayılarak yere düştü.

"Ripley, sakın ölme!" dedi Sirius Goldie'ye koşarken. Bu sırada Peter'ın yardımıyla James doğrulmuş kırık gözlüğüne bakıyordu.

"İnsanlar iki kez ölmez." Dedi Goldie dramatik bir edayla.

"Neren kanıyor? Yoksa bir yerlerin mi kırıldı?" dedi Sirius dengesizce yere otururken.

Goldie, o an kalbim demeyi çok isterdi. Aster'ın o çirkin tam kalbinden vurmuştu kendisini.

"Kafamı vurdum sanırım." Dedi Goldie. Yalan söylemiyordu da. Başı fena şekilde ağrıyordu.

"Pekala, McGonagall bu sefer bizi öldürecek." Dedi Sirius Goldie'ye kalkması için yardım ederken. "James, sen nasılsın?"

"O iyi!" dedi Remus boğuk bir sesle. "Sanırım bir aptallık büyüsü yemiş. Salak salak konuşuyor- hayır James şu an Hagrid'in kulübesinde değiliz!"

Goldie, Sirius'tan yardım alarak kalktı. Remus ve Peter ise James'in birer omzuna girmişti.

"Ortak salona gidelim." Dedi Sirius. "McGonagall duyarsa bizi cehenneme yollar."

"Haklı da!" dedi James aptal bir gülüşle. "Cehennem mi daha yakıcı Lily'nin bakışları mı?"

Remus ve Peter James'in sözlerine gülmemek için zor sabrediyorlardı.

Sirius ile koridordan geçerken Severus'un önünde durdular. Sirius, asasını Severus'a uzattı. Bir şeyler mırıldanmadı fakat az sonra Severus'un gözleri açıldı.

"Bir rövanş yapacağız, Sümsükus!" dedi Sirius Snape'in kuyu gibi görünen gözlerine bakarak. Sonra doğru düzgün yürüyemeyen Goldie ile karanlık koridorda ilerlediler.

*

"Bak," dedi James perdeleri gösterirken. "Bu renge kırmızı diyorlar."

3 Çapulcu ve Goldie sandalyede oturan James'in etrafına yarım daire olmuşlardı. Ona bakıyorlar ve bir çözüm üretmeye çalışıyorlardı. James, aptallık büyüsü yemişti fakat hangi büyü olduğu ve nasıl kaldırılacağı hakkında bir bilgileri yoktu.

"Belki kafasına vursak düzelir." Dedi Sirius etrafta sert bir cisim arayarak.

"Kimin kafasına?" dedi James gözlerini kırpıştırarak.

"Yok daha neler?" dedi Remus elini çenesine koyarak. "James, bana bak!" dedi cüppesinin çözülen iplikleriyle uğraşan James'e.

"Senin adın ne?" dedi Remus bir Şifacı edasıyla.

"James Potter." dedi James hülyalı bakışlarla. "Senin adın ne, Remus?"

Remus, elini çenesine koyup göz devirdi. "Kaç yaşındasın?"

"Bilmiyorum-" dedi düşünceli bir biçimde kaşlarını çatarak James. "Bunun hakkında çok iddia var."

"Umutsuz vaka." Dedi Peter dudak büzerek.

"Daha umutsuz olan ne, biliyor musunuz?" dedi Sirius masaya yaslanırken. Diğerleri ona döndü.

"Haftaya Quidditch maçları başlıyor ve Jack her güne antrenman koymuş. Bu kafayla ortak salondan yatakhaneye gidemez o!"

"O kadar kötü olduğunu sanmıyorum." Dedi Goldie. "James, Quidditch'i hatırlıyorsun, değil mi?"

James neşeli bir gülümsemeyle baktı. "Elbette biliyorum. En sevdiğim tatlıdır."

"Al işte!" dedi Sirius.

"Madam Pomfrey'e gitmeliyiz." Dedi Remus. "Bir Sınıf Başkanı olarak bu sorumluluğu üstüme alacağım."

"Nasıl açıklayacaksın bunu?" dedi Peter alayla. "Oyun oynarken yaptık yalanına inanmayı geçen sene bıraktı."

"Ben yaptım diyebilirim." Dedi Goldie ileri atılarak.

"Hayır!" dedi Remus ona dönerek. "Orada olman kötü bir şanssızlıktı. Ayrıca- iyi olduğuna eminsin değil mi?"

"Aslında dikkatinizi çekmek için öyle yapmıştım." Dedi Goldie dudağını yana büzerek. "Yoksa ayrılmayacaktınız."

"Akıllı kız." Dedi Sirius Goldie'ye bakarak. Remus ona göz devirdi.

"Öyleyse bu gece uyuyalım." Dedi Remus. "Eğer yarına düzelmezse tüm sorumluluk bize ait olacak- hayır Goldie sen kesinlikle bulaşmayacaksın." Dedi Goldie'nin baygın bakışlarına.

"Senin ismin Goldie mi?" dedi şaşkınlıkla James. Goldie kafa salladı geçiştirircesine. Ancak James çok şaşırmış görünüyordu.

"Eskiden Goldie adında bir balığım vardı. Japon balığıydı. Sahi Japon Balıklarının gözleri çekik mi olur?" dedi saf bir ses tonuyla.

"Balık mı?" dedi kocaman bir kahkaha atarak Sirius. "Sana balık dedi!"

"Ha ha ha!" dei Goldie Sirius'a. "Benim adım balık adı falan değil. James adam gibi isim seçememiş."

"Hayır, hayır!" de Sirius karnını tutarak. "Patronusun bir japon balığı olmalıydı!"

"Ne kadar komikmiş! Karnım yarılıncaya gülmeliyim." Dedi Goldie Sirius'u taklit ederek.

"Komikti, kabul et!" dedi Remus gülerek. En azından Sirius kadar abartmamıştı.

"Hah!" dedi Goldie gücenmiş bir şekilde. Kollarını göğsünde bağladı.

"Hadi ama Ripley!" dedi Sirius gözlerinde ki yaşları silerek. "Sen kedine bile 'Kedi' ismini koyan birisin. İsimlerden ne anlarsın?"

Goldie, sinirle ayağını yere vurdu. "Ben gidip yatıyorum."

Ardından sert ve -oldukça- sesli adımlarla yatakhanesine çıktı.

*

Evet, eve kısa bir bölüm oldu ancak gündüzleri evde değilim ve geceleri çok yorgun oluyorum. 

Bölümü sayın @exedrasghoul 'a ithaf ediyorum. Goldie'nin ismini ilk duyduğunda balık ismine benzediğini söylemişti. Eh, ben de bu espriyi başından beri yapmak istemiştim.

Yaklaşık bir hafta boyunca eskisi kadar uzun ve sık bölüm atamayacağım. Yine de internetim çektiği sürece buradayım. Diğer bölümde görüşürüz! Sağlıcakla kalın!

Goldie 'Japonbalığı' Ripley 

Continue Reading

You'll Also Like

47.5K 3.9K 12
James Potter takıntılarının ve saplantılarının arasında yeni bir yol çizmeye çalışıyordu ve bu yol Maureen McGonagall'ın kalbinden geçecekti.
158K 16.7K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
14K 1.3K 45
Ejderha serisinin ikinci kitabı 🔥 Okulunun ilk yılı zorluklarla ve yeniliklerle geçen Bloom, artık daha sakin ve huzurlu yeni bir okul yılına hazırl...
29.2K 1.9K 32
Okurken bütün duyguları yaşayabilirsin... Bölümlerin bazıları çeviri bazıları ise bana aittir. #1 - hayalet ⋆⋆⋆⋆ Başlangıç: 06.06.2021