Lilac | Jimin

By anidendolunay

263K 20.6K 6K

"Sana bunları neden anlatıyorum bilmiyorum, Leylak. Ama güzel gözlerinle bir alakası olabilir." More

Sıfır
Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sekiz
Dokuz
On
On Bir
On İki
On Üç
On Dört
On Beş
On Altı
On Yedi
On Sekiz
On Dokuz
Yirmi
Yirmi Bir
Yirmi İki
Yirmi Üç
Yirmi Dört
Yirmi Altı
Yirmi Yedi
Yirmi Sekiz
Yirmi Dokuz
Otuz
Otuz Bir
Otuz İki
Otuz Üç
Otuz Dört
Otuz Beş
Otuz Altı
Otuz Yedi
Otuz Sekiz
Final
kocaman kalpler

Yirmi Beş

5.7K 473 38
By anidendolunay

Leon hazırlık yaparken ben de dükkanın içinde amaçsızca dolaşıyordum. Duvarlarda dövme tasarımları asılıydı. Açıkçası bir şeyler yaptırmayı düşünebilirdim ama kafam şu an pek berrak değildi, bu yüzden hatalı bir tercih yapabilirdim. Bu fikri zihnimden kovup duvara yaslanmış bana bakan Jimin'e döndüm.

"Dövme yaptırmayı düşündün mü hiç?"

Bir süre sessizce yüzüme baktı, düşünür gibiydi ama sonunda cevap vermedi. Omuz silkmekle yetinmişti. Ellerimi arkamda birleştirmiş tasarımları inceleyerek yürürken onunla konuşmayı sürdürdüm. Sabah ağzımı bile açmak istemiyordum ama şimdi çenem düşmüştü.

"Sana yakışırdı," dedim onun gibi omuz silkerek. "Birkaç yıl önce Da Eun'un bana bir şey izlettiğini hatırlıyorum." Yeniden göz göze geldik. Beni ilgiyle dinliyordu. Bunalımda oluşum bir işe yaramıştı belli ki, Jimin tamamen bana odaklanmış gibiydi. Bakışlarımı güzel yüzüne dikip izlediğim şeyi hatırlamaya çalıştım. Kaşlarım hafifçe çatılmıştı. "Üzerinde beyaz bir kürk vardı galiba." Neden bahsettiğimi anlamıştı. Hafifçe yüzünü buruşturdu. Hali beni böyleyken bile eğlendiriyordu. Hafifçe sırıtıp onla uğraşmaya devam ettim. "Sadece." O zaman da ne kadar iyi göründüğünü düşündüğümü hatırlıyordum ancak bir gün sadece bir bakışının bile beni darmadağın edebileceğini düşünmemiştim.

"Pekala bu hem hoşuma gidiyor hem de beni utandırıyor." Tatlı ellerinden birini yüzüne götürüp gözlerini kapattı. Beni büyülüyordu, her şeyiyle. O gözlerini kapatmış utangaçça öylece dikilirken ben gözlerimi hiç ayırmadan onu inceliyordum. Erkeksi güzelliği canımı yakıyordu. Şu an canım yanmaya o kadar müsaitti ki nefes alması bile içimi kavuruyordu. Gözündeki ellerini alnına kaydırıp saçlarına attığında kalbim hızlandı. Bakışlarını sessizce duran bana çevirdi. Ona bakarken beni yakalamasını artık umursamıyordum ama garip sessizliği savuşturmak için konuşmaya devam ettim.

"Orada vücuduna dövmeler yapmışlardı, iyi görünüyordun Park Jimin." Yine beni cevapsız bırakmış, süzmekle yetinmişti. Yüzümü yeniden duvara döndüm. Neyi incelediğim konusunda bir fikrim yoktu, baktığım şeyi gördüğümü söyleyemezdim, aklım ondaydı çünkü.

"Sen düşündün mü? Dövme yaptırmayı yani." Gözlerim hala duvardayken hafifçe gülümsedim.

"Daha önce düşünmemiştim aslında, buraya gelince aklıma geldi. Yaptırmak isterim sanırım." Muzip bakışlarla ona dönüp başımı hafifçe yana eğdim. "Ama sanırım bu ruh haliyle yaptırmam pek mantıklı bir karar olmayacaktır."

"Kendini iyi hissettiğinde gelir ve birlikte bir şeyler yaptırırız belki. Ne dersin?" Başını eğerek bana aşağıdan havalı bir bakış attı. Teklifi beni heyecanlandırmış elbette ama hoşuma gitmemişti. Tutamayacağı sözler verip duruyordu, devamlı gelecekle ilgili planlar yapıyordu ancak yarın uyandığımda benimle olup olmayacağı bile belli değildi. Avucumun içinde duran bir kuş gibiydi. Her an uçup gidecekti sanki ve benim onu tutmaya gücüm yoktu.

"Boş," dedim sessizce. Başımı iki yana sallayıp ona sırtımı dönmüştüm. Beni duyup duymadığını bilmiyordum ama duygularımla oynanıyor gibi hissediyordum. Ona verebileceğim hiçbir şeyim yoktu, neden hala yanımdaydı?

"Bana inanacaksın Leylak. Ne yaşanırsa yaşansın seni bırakmayacağım. Ne yaşanırsa yaşansın gitmene izin vermeyeceğim." Histerik bir gülüş attım ama ona dönmedim. Bulunduğumuz oda havadardı ama nefes alırken zorlandığımı hissettim. Parlak aydınlatmalar soluklaşmış gibiydi. Dünyamın yavaş yavaş çöküşünü hissediyordum. Beni oradan kurtarmazdı, sadece daha fazla itebilirdi beni o çukura.

"Ben hep olduğum yerdeyim zaten Jimin, giden sensin." Bana cevap vermeyecekti. Konuşma kaçacağı noktaya gelmişti. Kafasını çevirecek ve hiçbir şey olmamış gibi davranacaktı. Bu yüzden dönüp ona bakmadım bile. Görülmeye değer bir şey yoktu ortada. Zaten ona bunları söylemem boşa bir çabaydı, beni sadece arkadaş olarak gördüğünü defalarca söylemişti.

Eğer söyleyecek bir şeyi varsa bile duyamayacaktım çünkü Leon yanımıza gelmişti bile.

"Gelin haydi," dedi bizi eliyle yan taraftaki dar koridora yönlendirirken. Dar koridora ilk giren ben olmuştum, Leon Jimin'i omzundan iterek arkamdan yürütmüştü. Başı öne eğikti, ifadesini göremiyordum ama görmemem iyi olmuştu. Bir bakışıyla yelkenleri suya indirmek istemiyordum. Koridor içinde olduğumuz odadan daha loştu, etrafta neon ışıklandırmalar vardı. Gözlerimi kıstım, sağımdaki pembe ışıklandırma gözümü almıştı. Uzun koridorun sonuna yaklaşırken iki kapı görünce yavaşlamıştım ama hataydı bu. Jimin hemen arkamdaydı ve yavaşlayınca anlamıştım ki çok yakınımdaydı. Nefesinin saçlarıma değdiğini hissedebiliyordum. Tüylerim diken diken oldu.

"Sağdaki oda," dedi Leon durakladığımı fark ettiğinde. Çabucak etki alanından sıyrıldım ve odaya neredeyse daldım. Leon'un kahkahası sesi hemen girişimi takip etmişti.

"Bu kadar heyecanlanma Da Hyeon."

Odanın ortasına doğru ilerlediğimde onlara dönmüş ve gergince gülümsemiştim. Jimin hala bana bakmıyordu. Leon'sa tüm bu dramanın ya farkında değildi ya da bu durum onu fazlasıyla eğlendiriyordu. Her halükarda bu konuda tek kelime etmediği sürece benim için bir sıkıntı yoktu.

"Önce senin piercingini değiştirelim Jimin." Onu duvarı kaplayan aynanın önündeki sedyeye oturttuğunda merakla yaklaşmadan edemedim. Leon ellerini temizleyip nazikçe kulağındaki piercingi çıkardığında hafifçe yüzümü buruşturdum. İyileşmişti elbette ancak yine de canı yanıyor muydu? Yüz ifadesini görmek için ona döndüğümde sakince bana baktığını gördüm. İfadesizdi. Kulağıyla uğraşan ellerin farkında değilmiş gibiydi. Öylece bana bakıyordu. Onun her düşündüğümü gördüğüne emindim ama onun gözlerinden ben bir anlam çıkaramıyordum. Sıkıntıyla gözlerimi yeniden Leon'un uğraştığı işe çevirdiğimde çoktan yeni piercingi taktığını gördüm. Güzel görünüyordu. Onda her şey güzel görünüyordu ama bu ok ona daha havalı bir görünüş vermişti.

Leon hafifçe doğrulup yeniden ellerini temizlemeye geçtiğinde Jimin çoktan oturduğu yerden kalkmıştı.

"Geç bakalım Da Hyeon." Jimin'in boşalttığı yere çabucak oturdum. Bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum ama gözlerimi Leon'a dikmeyi tercih etmiştim. "Hangi tarafa?"

"Sol." Kesinlikle Jimin'le bir alakası yoktu. "Steril değil mi?" dedim tepside duran iğneyi göstererek. Dişlerini göstererek sırıtmıştı. Bunun bir onaylama olmasını ummaktan başka bir şey yapamadım. Kulağımı bir spreyle uyuşturduğunda rahatsız hisle yüzümü buruşturmuştum bile.

"Canın fazla yanmayacak ama iğneyi hissedeceksindir, korkma."

"Sıkıntı değil," dedim sadece çatık kaşlarımla. Jimin'in kollarını birbirine bağlamış, başımda dikildiğini hissedebiliyordum. Bakışlarının kafesi altındaydım.

"Nazik ol," dedi Leon'a sert çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Bu da neyin nesiydi şimdi? Tavrı filmlerdeki sert çocukları anımsatmış bana ama komik ve eğreti durmuştu. Tek kaşımı kaldırıp başımı oynatmadan bakışlarımı ona çevirdim. Kaşları çatıktı. Bakışlarıma omuz silkmekle yetindi. Canım yandığında ne yapacaktı? Beni kolumdan sürükleyip buradan çıkaracak mıydı? Bu gangster tavırların sebebi neydi?

"Oğlum işimi bana mı öğretiyorsun?" Leon'un kulağımın dibindeki ters sesini duymuştum, hemen ardından dediği gibi iğnenin kıkırdağımı deldiğini hissetmiştim. Rahatsız edici bir histi ama yüz ifademi kontrol edip sabit kalmaya özen gösterdim.

"Yok hyung, öyle değil," demekle yetinmişti Jimin. İlgiyle bana döndü hemen sonra. "Canın yandı mı?"

Yansa sana ne? "Hayır," demekle yetindim düşüncelerimin aksine. Biraz sonra uğraştıktan sonra Leon dikleşti ve karşıma geçti.

"Bu kadar," dedi ellerini birbirine vurup çırpar gibi yaparak. Ardından yapmam gerekenler hakkında birkaç bir şey söyledi. Onu dinlerken sözlerini başımla teker teker onayladım. "Yine söylüyorum piercing canını yakabilir. Birkaç gün sonra hala canın çok yanar, görünüşü kötü olursa hemen gel değiştirelim."

"Tamam," dedim ama nasıl göründüğünü bilmesem bile onu sevmiştim. Hemen çıkaracağımı sanmıyordum. Eğer Jimin'de durduğunun onda biri kadar bile iyi görünüyorsa benim için yeterliydi. Ben ayaklandığımda Jimin çoktan aynanın karşısında dikiliyordu. Yavaş adımlarla yanına gittiğimde kendime değil aynadan onun yüzüne bakıyordum. Onun gözleri de benim aynadaki yansımama dikiliydi. Öylece birbirimizin yansımalarını izlerken Jimin'in yüzüne güzel bir gülüşün yayıldığını gördüm. Kalbimi sıkıştıran bu görüntüye daha fazla bakamayıp kendime döndüğümde gördüğüm şeyi beğenmiştim. Piercing, kulağımı delip geçen bir ok orada bıraktığı hafif sızıya rağmen bana kendimi iyi hissettirmişti. Yavaşça ikimize baktım. Sol kulağımızda birbirinin aynı iki ok vardı. Aramızda duvarlar vardı ama aynı görünüyorduk.

Hala yansımama baktığını biliyordum. İçten bir gülüşle bize baktım. Çok ayrıydık ama birlikte galiba güzel görünüyorduk.

*

Medya...

Ya ben bu olayı hala atlatamıyorum, Jimin bey kalbimi hissetmiyorum...

Eheheheh neyse yorum yorumm ne düşündüğünüzü bilmeyi çook istiyorumm :D Öpülüyorsunuz kocaman iyi okumalarr

rubra

Continue Reading

You'll Also Like

352K 36K 44
Yeni kimlik bilgisi oluşturuldu. Yeni kimlik yükleniyor... İsim: Lee EunHo. Görev: Bogsu Ja Ticari şirketlerini ve Jeon Jungkook'u araştırmak. Kim...
284K 26.7K 46
[Tamamlandı] İş dolayısıyla Kore'nin bir diğer ucuna taşınan Seonmi, taşındığı evde yaşadığı garip olaylar üzerine evi incelemeye başlar. Yaşadığı o...
149K 11.6K 24
jiiminpark : geçen seni çilek yerken gördüm de bir an benim olmanı istedim. to→ @ah-ga-se •MrsLeeD•