Lilac | Jimin

By anidendolunay

263K 20.6K 6K

"Sana bunları neden anlatıyorum bilmiyorum, Leylak. Ama güzel gözlerinle bir alakası olabilir." More

Sıfır
Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sekiz
On
On Bir
On İki
On Üç
On Dört
On Beş
On Altı
On Yedi
On Sekiz
On Dokuz
Yirmi
Yirmi Bir
Yirmi İki
Yirmi Üç
Yirmi Dört
Yirmi Beş
Yirmi Altı
Yirmi Yedi
Yirmi Sekiz
Yirmi Dokuz
Otuz
Otuz Bir
Otuz İki
Otuz Üç
Otuz Dört
Otuz Beş
Otuz Altı
Otuz Yedi
Otuz Sekiz
Final
kocaman kalpler

Dokuz

6.3K 574 140
By anidendolunay

Sokak lambasının altında karşımdaki eve bakarken burada ne işim olduğunu düşünüyordum. Gerçekten burada ne işim vardı? Sırf Jimin bir mesaj attı diye yurtlarına kadar gelmiştim. Ne yapıyordum ben? Beni buraya almaları yasaktı, önünden bile geçmemem gerekirdi. Bir anda beyin fonksiyonlarımı yitirmiş ve kendimi burada bulmuştum. Kafayı yemiş olmalıydım. Hemen eve dönmeliydim. Üstelik saat geç oluyordu.

Kimseye görünmeden ortadan kaybolma planım ne yazık ki yakalanmamla son bulmuştu.

"Da Hyeon!"

"Merhaba." Kaçamamamın hayal kırıklığıyla sesim içime kaçmıştı. Kısık sesle Taehyung'u selamladım.

"Geleceğini düşünmemiştim ama Jimin baya emindi. Haklıymış."

Bu kadar ünlü biri sıradan birine diğer altı üyeyle birlikte kaldığı süper gizli yurdun adresini veriyordu. Nasıl gelmeyeceğimi düşünebilirdi ki? Eğer aklımda açıklığa kavuşmamış bir sorun olmasaydı buraya gelmek için iki kere bile düşünmezdim.

"Yani sen farklısın, diğerleri gibi değilsin. Açıkçası bizi pek sevmediğini düşünmüştüm."

Söyledikleri beni şaşırtmıştı. Onlara çok soğuk davranıyor olmalıydım. Ne var ki bu onlara özel bir şey değildi. Hep böyle içine kapanık ve sakin biri olmuştum. Üstelik onların yanında ister istemez heyecanlanıyor ve geriliyordum. Bu da beni daha da soğuk birine çeviriyordu.

"Hayır," dedim onu rahatlatmak için gülümseyerek. "Sizinle alakalı bir şey yok. Sadece yapım bu. Fan değilim belki ama sizi takdir ediyorum."

"Teşekkür ederiz." Elindeki siyah sweatshirtü bana uzattı. "Bunu giysen iyi olur. Girişteki kameralara yakalanmamak için Hobie hyung gibi görünmen gerekiyor." Çok kısa bir boyum yoktu, yüzümü kapatırsam birkaç santimlik bir fark sorun olmayacak gibiydi.

"Neden o?" dedim elimdeki sweatshirtü alırken. Ceketimi çıkarıp sweatshirtü üzerime geçirdim.

"Bu gece ailesiyle kalacak, yurda gelmeyecek." Ben ceketimi çantama sıkıştırmaya çalışırken o üzerimdekine bakıp sırıttı. Komik görünüyor olmalıydım. Ardından kapüşonu takmamı işaret etti.

"Başını eğik tut, beni takip et." Başımı eğdiğimde neye güldüğünü anladım. Sweatshirtün önünde sırıtan bir Jimin basılmıştı. Baskının altında "I Love Chimchim!" yazılıydı.

"Bu ne?" dedim huysuzluk etmemeye çalışarak. Ama bu onu daha çok güldürdü.

"Jimin'in işleri."

Beni giriş kapısından ve bahçeden geçirirken bir daha konuşmadı. Ben de başımı çok kaldırmadan etrafı incelemeye çalışıyordum. Düşündüğüm kadar lüks bir yerde kalmıyorlardı. Elbette benim hayatım boyunca görebileceğimden daha büyük bir evdi, kirası aldığım ve alacağım tüm maaşlardan fazla olmalıydı. İki katlı şirin bir evdi. Yine de onlar için mütevazi bir ev gibi gelmişti.

Nihayet kapılardan içeri girdiğimizde Taehyung rahatlayabileceğimi söyledi. Yine de çok ses çıkarmamam konusunda uyardı. O an diğerlerinin burada olduğumdan haberi olmama ihtimali aklıma geldi. Başlarının belaya girmemesi için bu duruma itiraz edeceklerdi, Jimin bu işin suç ortağıyla arasında kalmasını tercih etmiş olmalıydı.

Evin içi de dışı gibiydi. Kaliteli ve özenli döşenmişti ancak abartılı değildi. Güzel, sıcak bir eve benziyordu. Merdivenleri tırmandığımızda beni en yakındaki kapıya yönlendirdi.

"Ben Namjoon'u oyalayacağım. Jungkook da Yoongi ve Jin hyungla ilgileniyor. Sorun çıkacağını sanmam." Tahmin ettiğim gibiydi. Maknae line küçük bir suç çetesiydi. Onu başımla onayladım ve elimi kapının koluna koydum. Ancak açamadan beni durdurdu. Fısıldıyordu.

"Da Hyeon, ona çok kızma olur mu?" Ardından bir şey dememe izin vermeden hızlıca başka bir kapının ardından kayboldu. Neden böyle dediğini ise birkaç saniye sonra anlayabildim.

Turp gibiydi.

Yatağında oturmuş, hem bir şeyler izliyor hem de bir şeyler atıştırıyordu. Asla hasta gibi bir hali yoktu.

"Hoş geldin." Beni görünce izlediği şeyi bırakıp bana döndü. Ağzı doluydu, bir yanağı yediklerinden şişmişti ancak yine de sırıtıyordu. "Hobie hyunga bunu yaptırırken bir kızın giyeceğini hiç düşünmemiştim."

Sweatshirtten söz ediyor, bir de bununla dalga geçiyordu.

"Jimin," dedim sakin kalmaya çalışarak. "Ölüyor gibi durmuyorsun."

"Ya! Hasta biriyle böyle mi konuşulur?" Hafifçe burnunu çekti. "Biraz abartmış olabilirim, ama yine de iyi hissetmiyorum." Sinirlenmeden edemiyordum. Buraya gelmem başlı başına bir skandalken boşu boşuna gelmiş olmak beni iyice çıldırtıyordu. Bir elimle yüzümü sıvazladım. Ona çıkışmak istemiyordum. Bu yüzden sakinleşmek için derin bir nefes aldım.

"Neyin var?" dedim çantamı kenara bırakıp yanına ilerlerken.

"Başım ağrıyor biraz. Burnum akıyor. Sanırım boğazım da pek iyi değil."

Yakınına geldiğimde fark ettim. Onu her zaman gördüğümün aksine makyajsızdı. Cildi daha solgundu ve göz altıları biraz morarmıştı. Üzerinde basit pijamalar vardı. Saçları dağınıktı, duştan yeni çıkmış olmalıydı. Yapılı değildi. Fazlasıyla sıradan bir insan gibiydi ama böyle bir hal bile onu çekici gösterebiliyordu.

Park Jimin kalbinizi burkmak için her daim hazırdı.

Başucunda dikilip alnındaki saçları çektiğimde bana alttan muzip ama masum bir bakış attı. Ona ciddi bir suratla bakıp elimi alnına koydum. Çok sıcak değildi. Hafifçe eğilip boğazına da baktığımda önemli bir şey görememiştim. Sadece basit bir soğuk algınlığıydı ve bunun için beni ne hallere sokmuştu.

"Korkutucu doktor bakışın mı bu? Yalnız böyle çocukları kaçırırsın söyleyeyim." Ona sertçe bakmaya devam ederken alnındaki elimle yüzüne hafifçe vurdum.

"Çok konuşma."

"Hastaya şiddet var." Bir anda sesini yükseltti ve kendini yatakta geriye doğru attı. Güzel saçları yüzünden çekildiğinde suratı ortaya çıkıyordu ve bu onu olduğundan daha karizmatik gösteriyordu.

Jimin'in yattığı yerde kıkırdadığı, benimse gülüşümü zapt etmeye çalıştığım birkaç saniyenin sonunda sessiz olmamız gerektiğini hatırlatan bir ses duyduk.

"Jimin?" Namjoon'du. Sesi hemen kapının önünden geliyordu. Panikle Jimin'e döndüğümde hızlıca yattığı yerden doğruldu ve elime yapıştı. Beni hızlıca aşağı, yatağın yanına çekip diğer eliyle kafama bastırdığı sırada kapı açıldı.

"İyi misin? Bir şeyler dediğini duydum."

"İyiyim, sadece vlog çekiyordum."

"Bu hasta halinle mi?" Şüpheyle sorduğu sorusuna yüzümü buruşturmak veya herhangi bir tepki vermek istiyordum ancak Jimin'i yataktan sarkan ve hala elimi tutan eli düşüncelerimi bloke ediyordu. Namjoon'un her sorusuyla daha çok geriliyor, gerildikçe elimi daha çok sıkıyordu. Elleri küçük olabilirdi ama güçlüydü. Yumuşak parmakları baskının etkisiyle beyazlaşmıştı. Bir manyak gibi parmaklarını inceliyordum çünkü yattığım yerde yakalanacağım diye ödüm kopuyordu ve beyin fonksiyonlarımı kaybetmiş gibiydi. Tek yapabildiğim şey bakmaktı.

"İyi bir fikir olmadığını ben de fark ettim. Sen ne yapıyordun?"

"Taehyung uyuyakaldı, ben de inip biraz televizyon izleyecektim. İyi olduğuna emin misin? Yüzün kızarmış." Taehyung veledi. Güya Namjoon'u oyalayacaktı.

Hafifçe başımı kaldırıp aşağıdan Jimin'in yüzüne baktım. Gerçekten de biraz kızarmıştı. Gergince gülümsedi.

"Gerçekten iyiyim hyung. Sıcaklamış olmalıyım." Boştaki eliyle yüzüne yelpazeledi.

"Pekala, bir şeye ihtiyacın olursa seslenirsin."

Nihayet odadan çıkıp kapıyı da arkasından kapattığında rahat bir nefes alıp yattığım yerden doğruldum. Bir anda o kadar gerilmiştim ki bir an yerden kalkamadım. Bu yüzden sırtımı komodine dayadım ve bacaklarımı kendime çekip derin bir nefes aldım. Jimin bir anda kıkırdamaya başladı. Gergin ve sinirli bakışlarımı ona çevirdim.

"Neye gülüyorsun?" Omuz silkmekle yetindi ama gülmeyi de kesmemişti. Karşımda sessizce kıkırdıyor oluşu sinirlerimi bozmuştu. O kadar ki dayanamayıp ben de gülmeye başladım. Her şey çok saçma ilerliyordu. Hayatımın gidişatından asla emin olamıyordum ve bu belirsizliğin uzun zamandır üzerime yüklediği gerginlikle katıla katıla ama sessiz bir şekilde gülmeye başladım.

Çok geçmeden ikimiz de sakinleştiğimizde yüzümüzde küçük birer gülüş kalmıştı. Başımı yorgunca kendime çektiğim dizlerime yasladım ve yüzümü ona döndüm. O da boştaki eliyle başına destek olmuş, yana eğdiği suratıyla bana bakıyordu.

Aramıza giren huzurlu sessizlik anında ellerimin hala bir arada olduğunu fark ettim. Bırakmamıştı. Bırakmamıştım. Etrafımdayken beni kendine kilitliyordu. Ondan uzak kalmak artık benim için gerçekten zor oluyordu.

"Leylak." Sesi fısıldadığı için kısık ve boğuktu. Tüylerim diken diken oldu.

"Jimin."

"Teşekkür ederim, geldiğin için." Küçük gözleri anlamlı ve minnettar bakıyordu. Kısa bir an bana böyle bakması için her istediğini yapabileceğimi düşündüm. Bu fikir beni korkutmuştu.

Konuşabilecek gibi hissetmiyordum. Sadece hafifçe gülümsedim.

"Sen," dedi ve derin bir nefes aldı. Yüzünde derin bir ifade vardı. Önemli bir şey diyecek gibiydi. Durakladı. Aramıza bu bekleyişte sessizlik girdi. Boşluk girdi. Bir anda esen rüzgarı hissettim.

Surat ifadesi değişti. Yüzündeki derin bakış geldiğinden hızlı kayboldu. Yerini çocuksu ve neşeli bir ifade aldı.

"En yakın arkadaşımsın artık benim." Elini hiç tutmamış gibi aniden çekti ama farkında değilmiş gibiydi.

"Ama sakın diğerlerine söyleme. Kıskançlık yaparlar. Hele V. Bir işi beceremedi zaten. O yüzden artık suç ortağım sen olacaksın." Yeniden dönüp yüzüme bakmadan ayaklandı ve yatağın karşısındaki masaya yürüdü. Elindeki telefonu şarja takarken hala söyleniyordu. "Taetae başımızı belaya sokmaya ne heveslisin."

Hiçbir şey diyemedim. Ben neler düşünürken o beni en yakın arkadaşı ilan etmişti. Ne diyebilirdim ki? Herhangi umutsuz vakadan biriydim.

Continue Reading

You'll Also Like

355K 24.4K 33
Okulun popüler grubunda Jungkook ile Maskeli kız'ın hikayesi.
20.9K 2.4K 33
Tamamlandı- "Areum.. İsminin hakkını veriyorsun." '011723'
111K 8.7K 40
"Artık okul kurulu başkanı değilsin, kimse kurallarına uymak zorunda değil." "Bunu gerçekten aşman gerek Jungkook.." ...
33.3K 2.9K 26
Günlük, Ben uzun zamandır kayan yıldızımı bekliyordum, dileğim kabul olsun, hayallerim gerçekleşsin diye... Sanırım o yıldıza çoktan rastlamışım '🌸...