Üvey Sürtük

greycrazy tarafından

1.1M 17.4K 1.6K

Kapıyı kapatır kapatmaz olduğum yere çöküp ağlamaya başladım.Ufaklık ha ? Anında rollerimize bürünmüştük bile... Daha Fazla

Üvey Abim Bir Sapık
Üvey Sürtük Bölüm 1
Üvey Sürtük Bölüm 2
Üvey Sürtük Bölüm 3
Üvey Sürtük Bölüm 4
Üvey Sürtük Bölüm 5
Üvey Sürtük Bölüm 6
Üvey Sürtük Bölüm 7
Üvey Sürtük Bölüm 8
Üvey Sürtük Bölüm 9
Üvey Sürtük Bölüm 10
Üvey Sürtük Bölüm 11 (+18)
Üvey Sürtük Bölüm 12
Üvey Sürtük Bölüm 13
Üvey Sürtük Bölüm 14
Üvey Sürtük Bölüm 15
Üvey Sürtük Bölüm 16
Üvey Sürtük Bölüm 17
ÖZEL !
Üvey Sürtük Bölüm 18
Üvey Sürtük Bölüm 19 (+18)
Üvey Sürtük Bölüm 20
Üvey Sürtük Bölüm 21
Üvey Sürtük Bölüm 22 (+18)
Üvey Sürtük Bölüm 23
Üvey Sürtük Bölüm 24
Üvey Sürtük Bölüm 25
Üvey Sürtük Bölüm 27
Üvey Sürtük Bölüm 28
Üvey Sürtük Bölüm 29

Üvey Sürtük Bölüm 26

16.9K 437 92
greycrazy tarafından

Şöyle  bir yorum aldım ; ''Ayrılıktan sıkıldık barışsınlar artık yorum ve voteler bu yüzden düşük'' gibisine..Her hikayede sürekli mutlu çiftler görecek değilsiniz.Bu hikayenin gidişatı, kurgusu bu şekilde sıkıldıysanız gerçeklikten tamamen kopuk herkesin sürekli mutlu olduğu polyanna hikayeleri okuyabilirsiniz :)

OLDUKÇA UZUN BİR BÖLÜMDÜ BENCE.SINIR GEÇMEDEN YENİ BÖLÜM GELMEYECEK YİNE ; 85 VOTE VE 25 YORUM !

Multimedyada karakterlerin resimleri var :)

-26-

Günden güne tükeniyordum.Herkes tek bir kelime etmem için gözümün içine bakarken dilim kalbimdeki mühürle birlikte düğüm olmuştu.Çağatayı cok özlemiştim.Kokusunu hele ki.Soluduğum hava yetmiyordu bana her nefes alışımda boğuluyordum sanki.Babası sürekli nerde oldugunu soruyordu.Çağatay ona artık ayrı evde yaşayacağını söylemis meğer.

"Canım bir şeyler yemek ister misin?" dedi annem elindeki çorba tepsisini uzatarak.

"Bak kızım ne olduğunu, sana bunun kimin yaptığını bilmiyorum.Ama boyle olmaz.Bir şeyler yemen, konuşman gerekiyor.Bu hafta sonu artık üniversiteyi bitiriyorsun mezuniyetin var.Bunlar bile umrunda değil ne haldesin sen böyle.Neler yasadın güzelim benim" 

Annemin lafını ettiği mezuniyet aklıma gelince o yemek gecesi aklıma gelmişti.Yine başlamıştım hıçkıra hıçkıra ağlamaya.Annemde benimle ağlıyor ama sarılamıyordu.Dokundurmuyordum kimseyi kendime.Annem pes edip tepsiyle beraber odadan çıkınca tek yaptığım şeyi yapmak icin yatağımdan kalktım, duşumu aldıktan sonra bir kot ve bir askılı bluz uzerime geçirip Berile beni alması için mesaj attım.Asagı indiğimde konusanlanlara kulak misafiri oldum.

"Ona neler oldugunu neler yasadıgını bilmiyoruz anlatmıyorda.Tanıdıgım cok iyi psikologlar var.İyi olması açısında Amerikaya gitmesi gerek" diyordu üvey babam

"O bu haldeyken aklım onda kalır yollayamam onu dünyanın bir ucuna" annem duygularıyla hareket ediyordu yine.

"Dorukta gider onunla her şey daha iyi olur onlar için"

Kapının çalmasıyla ikiside susmuştu.Ben ağır adımlarla kapıya yürürken annem çoktan açmıştı kapıyı.Beni gören herkes soka girmiş gibi baksada umursamıyordum.

"Beril neler oluyor?" dedi annem.

Benim konuşmayacağımı bildiği için ona soruyordu.

"Gizem gelip onu almamı istedi.Okula gidiyoruz biz " dedi Beril 32 diş sırıtarak.

"Gizemcim emin misin?"

Annem ne kafa salladım ne de cevap verdim yüzüne bile bakmadan kapıdan çıkıp Berilin arabasına bindim.Beril yol boyunca mezuniyet konusunu konuşmuştu ama söylediği tek kelimeyi dinlememiştim.Çağatayı görmeyi umut ediyordum.2 Hafta sonra görsem ne olacaktı ki? Yine ağlayıp zırlayarak sinir krizi geçirecektim.Özlem giderdiğini zannedip daha cok özleyecektim.Okula vardığımızda arabadan inmis yavas adımlarla bahceye giriyordum.Gözlerim Çağatayı aramak istesede bakıslarımı yerden kaldıramıyordum.Sonunda olan olmustu birine carpmıstım.Çağatayın kokusuydu bu.Kafamı kaldırdıgımda bunun Çağatay olmadıgını gördüm.Ama aynı o kokuyordu.

''Önünüze bakmalısınız küçük hanım'' dedi çatık kaşlarıyla.

Hiç bir şey demeden ilerleyecekken bana yetisip yolumu kesti.İfadesiz bir sekilde yüzüne bakıyordum.

''En azından özür dileyebilirdin''

Derin  bir iç çekerek yürümeye devam ettim.Fakat o da benimle beraber yürüyordu.Sinirlerim zaten bozukken iyice gerilmeye baslamıstım.Eğer Çağatay beni onunla görürse ayrılır ayrılmaz baskasını buldugumu düsünürdü.Kimi kandırıyorum Çağatay beni sevmedigini coktan söylemisti o halde biriyle görsede umrunda olmazdı.

''Kes şunu'' haftalar sonra tanımadıgım bir cocuga karsı agzımı acmıstım.

''Demek ki konusabiliyormussun'' diyerek beni dahada gıcık etmeye baslamıstı.

''Benimle yürümeyi keser misin?'' dedim bu defa bakıslarımı ona yönelterek.

''Ahh gözlerinle beni etkileyebileceğini mi sanıyorsun ufaklık?'' bu cocuk sizofren falan mıydı ?

''Sana bakmamı buna nasıl yorumlarsın?'' dedim saskınlıkla agzımı acarken.

''Özür dilemediğin sürece yanından ayrılmam''

Oflayarak yürümeye devam ettim.Beril Yusufu bekledigi icin okula anca giriyordu.Bir masaya oturup benide cagırmasıyla bu cocuktan kurtulacagımı anlamıs ve masalarına oturmustum.

''Nasılsın bakalım'' Yusuf beni kolunun altına alırken keyifle sormustu bu soruyu.Sahte bir keyifle.

''Yusuf konusmuyor ugrasma artık kızla'' dedi Berilde bıkkınlıkla.

Kafamı kaldırdıgımda su salak cocukla göz göze gelmistim.Masamızın tam karsısındaki masada oturmus gözlerini ayırmadan bana bakıyordu.Ayağa kalktıgım an yine dibimde bitecekti kesin.

''İyiyim'' dedim cocuga bakmaya devam ederek.

Beril ve Yusufa döndüğümde hem mutluluk hem saskınlık dolu bir sekilde birbirlerine bakıyorlardı.Demek ki agzımdan cıkan tek bir kelimeyle acılarımı silmis gözüküyordum.Ama onlar gitmiyordu, üstü kapanmıyordu asla.Oldukları yerde ilk günkü gibi eskimeden duruyorlardı.Berillerle bir kaç kelime daha edecekken önüme döndüğümde Berilin yanındaki sandalyede onu gördüm.Burda oldugumu bile bile gelip dibime oturmustu.Kalbim gümbür gümbür yorgunlukta çarparken, ben ona bakmamak icin büyük bir savas icerisindeydim.Nefes alıslarım hızlanmıstı, kafam karıncalanmaya gözlerim dolmaya baslamıstı.Yine sinir krizi gecirecektim.Titremeye baslamıstım.Masadakiler bunu henüz anlamasada biraz sonra farkına varacaklardı.Bunu özellikle mi yapıyordu ? Amacı daha mı fazla canımı yakmaktı ?

''Çağatay'' dedi Beril saskınlıkla.

''Efedim Berilcim'' sesi, ne cok özlemisim sesini bile.

''Oldukca hos görünüyorsun'' dedi Beril imalı imalı.

''Evet sakallarımı kestim böylesi daha iyi'' göremesemde gülümsedigini hissedebiliyordum.

Kafamı kaldırdıgım an göz göze gelmemizle aynı hızla kafamı tekrar eğdim.Mutlu görünüyordu.Her zamanki Çağatay gibi.Daha siddetli titremeye baslamıstım.O sırada yanıma birinin geldiğini ve kolumu tutup beni kaldırmaya calıstıgını anladım.

''Hoca hemen seni istiyor.Cok kızgın cok'' 

Kafamı kaldırdıgımda sesin sahibi ile göz göze geldim.Sabahtan beri özür dilemem icin kıcımda dolasan cocuktu.Suan beni bu durumdan kurtarmak icin böyle bir sey yapmıstı.En yakın arkadasım anlamazken karsı masadan fark etmisti beni.

''Hı hı'' seklinde mırıltı gibi bir ses cıkardım.

Masadaki herkesin gözlerinin bende oldugunu anlayabiliyordum.Büyük bir hızla kalkıp kolumu cocuktan kurtararak onunla beraber iceri girdim.Kantine inip oturdum ve soluklanmaya basladım.Astım krizi gecirir gibiydim.Elini bana uzattıgında siddetle geri cektim.

''Sen iyi misin?'' tanımadıgım bir cocuk tarafından herkesin önünde sinir krizi gecirmekten kurtulmustum.

''İyiyim, tesekkürler'' bir tek onunla konusabiliyor olmamı anlayamıyordum.

''İlacların yanında mı?'' tıpkı annem gibi konusması beni gülümsetmisti,  haftalar sonrada olsa.

''Bunu nasıl anladın ? Doktor falan mısın''

''Ah hayır kız kardesim sara hastası ondan biliyorum''

Ağzımı acıp bir kac kelime daha söyleyecekken duydugum ses ile yine kalbimdeki çarpıntıyı hissetmem bir olmustu.

''Bize biraz müsade eder misin''

Bu Çağataydı oldukca sert cıkan sesini anımsıyordum.Beni kıskandıgı veya kızdıgı zaman cıkan ses tonuydu bu.Kendini kandırıyorsun aptal! O artık kalbinde yerin olmadıgı söylemisti sana.Cocuk gözlerimin icine bakarken ona gitme der gibi yalvarmak istesemde benim yüzümden basının belaya girmesini istemiyordum.O elini omzuma koyup destek verircesine oksayıp giderken Çağatay onun kalktıgı yere oturmustu bile.Yine ona bakamıyordum, yine titriyordum.

''Nasılsın Gizem'' adımı ondan duymak büyük bir lütuf gibi gelmisti bana.Ses cıkaramıyordum resmen ona cevap veremiyordum.Dilim düğüm düğüm olmustu yine.Kelimeler bogazımda takılı kalmıstı.

''Konusmadıgını biliyorum.Ama benimle konusursun diye tahmin etmistim.Nasıl oldugunuda biliyorum sadece senden duymak istemistim.Yemek yememen, kendine acı cektirmen, veya konusmaman bizi geri getirmeyecek.En azından yasadıklarımıza hürmeten kendine iyi bak olur mu ?''

Ben icimde bir umut benimle barısmaya beni tekrar sevdigini söylemeye geldi diye sevinirken o bana onu unutmam icin teselli veriyordu.Acınası bir haldeydim iste.Bir anda titremem durmustu.Cok büyük bir kriz gecirecektim derken sakin sakin oturuyordum simdi.Beynime ben komut vermemis olsamda ağzım acılmıstı bile.

''O kadar düşmedim henüz.Bir erkek -hele ki senin gibi bir erkek- icin hayatımdan, gencligimden vazgececek kadar delirmedim.Gelip gecici seyler oldugunu biliyorum.Gecmesini bekliyorum yalnızca gecerken bir cok seyi  beraberinde götürsede gececek biliyorum.Ve gectiginde sen Çağatay, sen hayatımda olmayacaksın'' 

-Çağatayın Ağzından-

Onsuzluk yeterince zorken bir de simdi benden nefret etmesiyle baş edecektim.Bu ilişkiyi bitiren benmişim gibi gözüksede aslında mimarisi Gizeme aitti.Onu hala bu kadar severken ondan uzak kalmak işkence gibiydi.Hele bana bugün okulda söyledikleri.Beni tamamen hayatından çıkaracağını gosteriyorduBuna dayanamazdım başka biriyle olmasına asla göz yumamazdım.

***

-Gizemin Ağzından-

"Evet Beril Amerikaya gitmek gerçekten bana iyi gelecek.Hem temelli gitmiyorum ki düzelince geleceğim" 

"Unutmak Gizem doğru kelime düzelmek değil unutmak.Çağatayı unutabilecek misin sahiden oraya gidince ?Hayır sadece yokluğuna alışacaksın" Beril gözleri sulu bir şekilde konuştukça benimde gözlerim sulanıyordu.

"Bunu o istedi.Bana daha fazla acı çektirmesine göz yumamam" 

Beril bir şeyler söyleyeceği sırada kapı tıklandı ve aralıktan basını Doruk uzattı.Gülümseyerek bize bakıyordu.

"Girebilir miyim bayanlar?" dedi sırıta sırıta.

"Tabi" dedim bende gülerek.

Biz Berille yatakta oturuyorduk o da yatağımın tam karsısındaki çalışma masasına geçip oturdu.

"Bende Gizemi Amerikaya gitmeme konusunda ikna etmeye çalışıyordum" dedi Beril bıkkınlıkla.Doruğunda benimle geleceğinden haberi yoktu.

"Bence su durumda en iyisi bu onun icin" dedi Dorukta.

"Asık oldugun kızı dünyanın öteki ucuna gitmesi icin teşvik ediyorsun inanmıyorum sana" dedi Berilde.Asık oldugun kız deyince Doruk kasılıp utanmıstı.Gerek yoktu aslında nasıl olsa biliyordum. 

"Beril Dorukta benimle gelecek" dedim araya girerek.Beril açılmış gözlerle bana bakıyordu.

"Çağataya kendinizi öldürtmek mi istiyorsunuz siz?!"

"Bir insan bir defa ölür Beril! Beni sevmeyen biri ne diye kıskançlık krizlerine girsin ki.Onun ruhu bile duymayacak hem"  Evet Çağataya bir sey söylemeden gidecektim bir vedayı hak etmiyordu benim gözümde.

"Çağataya en azından bir hoscakal borçlusun Gizem" 

"Ne borcu kızım ? Neyin borcu ? Bu kızın masumluğunu çalıp sıkıldığında onu basından attığı icin kim kime borçlandı acaba!" Doruğun bu beklenmedik ani çıkışı gerçeklerle bir kez daha yüzleşmemi sağlamış canımı yakmıştı.Gozlerim tekrar dolmaya başladığında kalbimdeki acı tekrar alevleniyordu.

"Ben özür dilerim" dedi Doruk

"Hayır önemi yok doğruları söylüyordun"

***

-Çağatayın Ağzından-

Okula girerken gözlerim her yerde Gizemi arasada bulamamıştım.Okula sırf onun icin gelmiyor muydum zaten ? Beril ve Yusufun bir masada oturmuş hararetli bir sey konuştuklarını görünce bende yanlarına gittim.HBeril yüzünü buruşturup bana bakarken Yusuf oldukça gergin gözüküyordu.

"Selam diye bir giriş yapacaktım ama muhabbete pek uygun olmaz sanırım"

"En azından bazılarımız ne bok oldugunu biliyor" 

Berilin bana bulunduğu imayı duymazdan gelerek Yusufa donup ne oluyor gibisinden bir bakış attım.Anlaşılan konu Gizemdi.Bir şey mi olmuştu acaba ona ?

"Beril neler oluyor?" diye sordum en sonunda merakıma yenik düşüp.

"En yakın arkadaşımı kaybediyorum senin yüzünden.O kadar aptalsın ki, hayatında ilk defa doğru bir şey yaptın ve Gizeme aşık oldun sonrasında yine kendini gosterdin ama tebrikler"

"Ne demek kaybediyorum ? Daha açık konuşsana kızım" gittikçe sinirlenmeye ve meraklanmaya başlıyordum.

"Cok pişman olacaksın Çağatay ama cok geç olacak"

Beril masadan kalkıp giderken arkasından bakıyordum.Kaybediyorum da ne demekti ? Gizemden haber almam lazımdı yoksa delirirdim.

***

-Gizemin Ağzından-

Bugün dersim öğleden sonra olduğu için güzelce uyumuştum.Her zamanki gibi bir kot giymek yerine siyah bir etek ve beyaz düz bir badi giymiştim uzerime ayakkabı tercihimi converseden kullanmış ve birazda makyaj yapmıştım.Asagı indiğimde kimse yoktu yine evde.Her zaman yalnızdım iste , en kotu anımda bile tek başımaydım bu evde.Bir taksiye atlayıp okulun yolunu tuttum.10 dakikalık yolculuktan sonra okula varmıştım.Tam içeri gireceğim sırada kenara çekilip çalan telefonumu çıkardım arayan Çağataydı.Ne istiyordu yine ? Meşgule atıp içeri girmek yerine bahçeye geri dondum.Tabletimi açıp Amerika yolculuğum icin araştırma yaparken bir de kahvemi yudumluyordum.

"Hala benden özür dilemedin" 

Kafamı kaldırdığımda gecen gün çarptığım ve beni sinir krizinden kurtaran çocuk karsımda oturuyordu.Ne yılışık şeydi bu ya.

"Adın ne?" diye sormuştum dayanamayarak.

"Ömür"

"Özür dilerim Ömür kalkar mısın?" dedim düz bir sesle.

"Ah hayır daha uzun sürmesini bekliyordum  " dudaklarını buzerken kedi gibi bakıyordu bana.

Dayanamayıp ufak bir kıkırtı çıkartmıştım ağzımdan.Çağatayın gelip çocuğun omzuna elini koymasıyla bakışlarım donuklasmıstı yine.

"Sen kalksana biraz" dedi çocuğa dik dik bakarak.

"Bu kızla konuşmamızı böldüğün ikinci konuşma ve emin ol üçüncüsünde bu kadar kibar olmam"

"Görüşürüz Gizem"

Çocuk korkusuz bir şekilde bunları söylerken ben şaşkınlıkla ona bakıyordum.Cesaretli çocukmuş harbiden.Çağatayda aynı şaşkınlıkla arkasından bakıyordu çocuğun.Kendine gelip Ömürün kalktığı yere oturdu.Bende onu umursamayarak tabletime bakmaya devam ettim.

"Konuşabilir miyiz?" 

"Konuş" nasıl soğuk kanlıydım ama.

"Beril bugün bana seni kaybetmekle ilgili bir şeyler zırvaladı"  beni kaybetmenin bir zırvalık olduğunu düşünen bir piç için kalbimin neden böyle attığını anlayamıyor, ona küfrediyordum.

Tabletten yüzümü kaldırmış bon bon ona bakarken Berilin daha fazlasını söylememiş olması icin içimden dua etmeye başlamıştım.İsteyeceğim son şey Çağataya yapacağım bir vedaydı.

"Ne söyledi başka?"

"Hakaret cümleleri dışında bir sey söylemedi.Ben iyi olup olmadığını merak ettim de"

"Etme" dedim düz bir sesle.O ise daha yumuşak konuşuyordu.

"Sabrımı taşırma" derken yine eski kabalığına bürünmüştü.Ne bekliyordum ki ? Ayaklarıma kapanıp bir özür mu ?

"Buraya konuşmak için gelen sensin.Konusman bittiyse kalkabilirsin" 

"Bitti ama kalkmak istemiyorum"

"Sen bilirsin"

Ona gülümseyerek bakarak onu umursamadığını ve nefret ettiğimi ispatlamaya çalışır gibi görünüyordum.Ama burada olduğu için yine pır pır atan kalbimin ritmine de engel olamıyordum.Karsıdan gulumseyerek gelen Doruğun yüzü Çağatayı görmesiyle düşmüştü.Yanıma oturduğu sırada birbirlerine ölümcül bakışlar atıyorlardı.

"Çağatay burada ne aradığını sorabilir miyim?" dedi Doruk

"Gizemle bir şey konuşuyorduk, özel" dedi Çağatayda meydan okurcasına.

"Konuşmanın bittiğini söylemiştin" dedim bende.

Doruk zafer kazanmış gibi gülümseyerek Çağataya bakarken onun gözlerinden alevler çıkıyordu.O kadar inandırıcıydı ki neredeyse beni hala sevdiğini düşünecektim.

"Neye bakıyorsun? Aa güzel ev, aslında oraya gidince bakarız demiştim ben" 

Doruğun cümleleri üzerine Çağatay şüpheli bir şekilde süzüyordu bizi.Umarım Doruk ağzından bir sey kaçırmazdı.

"Yeni bir ev mi alıyorsun Gizem? Nereden?" 

"Sanane Çağatay" dediğim sırada tableti elimden kapmıştı. 

İşte şimdi işim zorlaşmıştı.

''Bu ne demek Gizem ?'' 

''Sanane ya, ver sunu'' diyerek elinden tableti almaya calısıyordum.

''Ne Amerikası ? Gidemezsin hiç bir yere!''

''Çağatay fazla oluyorsun ama.Beni terk eden sendin simdi hayatıma karışamazsın''

''Bal gibide karışırım efendim ne yapıcaksın tek basına Amerikada sen!'' saka gibi ayrılmadan önceki kıskanc Çağatay geri gelmisti.

''Tek basına olacagını kim söyledi'' Doruk yüzündeki sinsi sırıtısla Çağatayı tahrik etmeye calısıyordu.

''Ulan ben seni varya.Bu zamana kadar cok bile dayandım''

Çağatay bir anda tableti masaya fırlatıp oturdugu yerden kalktı ve Doruğun yakalarına yapısarak onuda ayaga kaldırdı ardından kafayı cocugun yüzüne gömdü.Benden tiz bir cıglık yükselirken millet yavas yavas etrafımıza dolusmaya baslamıstı bile.Doruk ayaga dikilip Çağataya sıkı bir yumruk gecirinde Çağatayda düsecek gibi oldu ama sendeleyip geri toparladı.Ardından o Doruğa yumrukları sıralamaya basladı.

''Yeter yapmayın'' diye cırlasamda kimsenin beni takmaya niyeti yoktu.

Kalabalığın arasında Yusuf ve Berilde gelmis saskınlıkla kavga eden ciftimize bakıyordu.Yusuf Doruğu tutmustu, ama Çağatayı tutan kimse olmadıgı icin hala cocugun üzerine cullanıyordu.Basım dönmeye baslamıstı.Biraz sonra Çağatayın ''Bırak beni'' diye bagırmasını isitince Ömürün Çağatayı tuttugunu gördüm.Ona minnet dolu bakarak gülümsedim.Sonra önümdeki iki gerizekalıya döndüm.

''Ben Amerikaya gideceğim! Ve ikinizde buna karısamay-''

***

''Çağatay kendine geliyor sanırım''

Kulaklarımda buğulu bir sekilde Berilin sesini duyarken tepemdeki ısık yüzünden gözlerimi acmakta zorlanıyordum.Metalik hastane kokusu cigerlerime dolunca midem acayip sekilde bulanmıstı.Elimin üzerinde bir el vardı ve gözlerimin aralıgından görebildiğim kadar bir kaç insan silüeti.Gözlerimi kamastıra kamastıra iyice actıgımda yanı basımda elimi tutanın Çağatay, diğerlerininde Beril, Yusuf, Doruk ve Ömür oldugunu gördüm.Elimi ağrıyan basıma götürüp yüzümü burusturdum.

''Ne oldu bana'' dedim mırıltı seklinde.Ben Çağataydan elimi cekmeye calıstıkca o daha cok sıkıyordu.Cekecek gücüm yoktu zaten.

''Dorukla Çaçayı azarlarken düstün bayıldın'' dedi Beril.

''Uzun zamandır yemek yememekten ve stresten oldugunu söylüyor doktorlar'' bunu söyleyen Çağataydı

Gözlerimin ne ara doldugunu bilmiyordum ama suan bosaldıkları asikardı.Canım yine yanmaya baslamıstı.

''Yemek yememem kendime zarar vermem bizi geri getirmezdi unuttun mu ?'' diyerek elimi usulca elinin arasından cektim.

-Fikirlerinizi alalım sizce Gizem Amerikaya gidecek mi ? -Gitmeyecek mi? -Çağatay ne yapacak ? 

OLDUKÇA UZUN BİR BÖLÜMDÜ BENCE.SINIR GEÇMEDEN YENİ BÖLÜM GELMEYECEK YİNE ; 85 VOTE VE 25 YORUM !

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

1M 14.2K 36
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
179K 12.1K 20
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.6M 63.9K 54
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...
1.7M 103K 62
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.